POLİTİKA - 17 Temmuz 2018 Salı 15:01

Hulusi Akar’dan silah arkadaşlarına veda mesajı

A
A
A
Hulusi Akar’dan silah arkadaşlarına veda mesajı

Milli Savunma Bakanı olduktan sonra Genelkurmay Başkanlığı görevini devreden Hulusi Akar, Türk Silahlı Kuvvetlerine yönelik yayımladığı veda mesajında, “Türk Silahlı Kuvvetlerine ve onun kahraman mensuplarına emir-komuta etmenin gururuyla sizlere arzıveda ederken her birinizin gözlerinden öpüyorum. Yolunuz, bahtınız açık olsun” dedi.

Milli Savunma Bakanı olan ve Genelkurmay Başkanlığı görevini devreden Hulusi Akar, uzun yıllar görev yaptığı silah arkadaşlarına veda etti. Hulusi Akar, veda mesajında şu ifadelere yer verdi: 

“Türk Silahlı Kuvvetlerinin değerli mensupları, kahraman silah arkadaşlarım, 1972 yılında teğmen olarak başladığım askerlik hayatıma Genelkurmay Başkanlığı gibi onurlu bir görevi devrederek veda ediyorum. Askerlik mesleğinin gerektirdiği vazifeleri yerine getirmiş olmanın huzur ve mutluluğu ile şerefle taşıdığım üniformamdan ayrılmanın hüznünü birlikte yaşıyorum. Silahlı Kuvvetlerimizin çeşitli kademelerinde sadakatle ve onurla görev yaptım. Bu süre zarfında ‘en büyük takdir, güvenilmek; en büyük başarı, bu güvene layık olmaktır’ düsturunu meslek hayatım boyunca egemen kılmanın gayreti içinde oldum. Genelkurmay Başkanlığı görevini devraldığım tarihten bugüne kadar geçen üç yıllık süre içinde ülkemiz ve yakın çevremizde meydana gelen çok önemli gelişmelere tanık olduk. Bu gelişmeler, birçok bakımdan yönetilmesi zor bir dönem olarak tarihteki yerini almıştır. Türk Silahlı Kuvvetleri olarak bu zor dönemde asil milletimizin sevgi ve güveninden aldığımız güçle bayraklaşan vatan topraklarının bütünlüğü ve güvenliği ile milletimizin egemenlik ve bağımsızlığı uğruna gece-gündüz, yaz-kış, dağ-bayır demeden başta terörle mücadele olmak üzere her türlü tehdit ve tehlikeye karşı ‘ölürsem şehit, kalırsam gazi’ anlayışı içerisinde azim ve kararlılıkla mücadele ettik. Bölgesel güvenlik ve istikrar durumundaki dalgalanmaların küresel etkilere neden olduğu, geleceğin güvenlik boyutunun ülkemiz çevresindeki coğrafyada şekillenmeye başladığı bu dönemde Türkiye’de çok boyutlu ve çeşitli terör olayları yaşanmıştır. Bu dönemde DEAŞ ve aslında birbirinden farkı olmayan PKK/KCK/PYD-YPG gibi terör örgütlerinin 2011 yılından itibaren Suriye ve Irak’ta yaşanan istikrarsızlık ve otorite boşluğundan da istifadeyle ülkemizde şiddeti giderek artan büyük terör eylemleri düzenlemesi nedeniyle Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından 24 Temmuz 2015 tarihinden itibaren yurt içinde ve sınır ötesinde geniş çaplı operasyonlar düzenlenmiştir. Bu operasyonlarla Mehmetçik, ‘girilemez’ denilen yerlere girmiş, ‘ulaşılamaz’ denilen yerlere ulaşmıştır. Türk Silahlı Kuvvetleri bu operasyonları başarıyla sürdürürken PKK terör örgütü, Suriye ve Irak’taki istikrarsızlık ile sınır geçiş imkânlarından faydalanarak eylemlerini şehir merkezlerine taşımış, Güneydoğu il ve ilçelerimizde çukur eylemlerini başlatmıştır. Türk Silahlı Kuvvetleri, dünyada az sayıda ordunun gösterebileceği bir başarıyla masum insanlara zarar vermeden teröristleri kazdıkları çukurlara gömerek bu tehdidi bertaraf etmiştir. Yine bu dönemde PKK/KCK/PYD-YPG ve DEAŞ gibi örgütlere karşı mücadele sürdürülürken ülkemiz, 15 Temmuz 2016’da FETÖ’nün hain darbe girişimine maruz kalmıştır. Ülkemizin tüm kurum ve kuruluşlarıyla birlikte Türk Silahlı Kuvvetlerine de sızarak Türkiye Cumhuriyeti'ne, demokrasimize ve onun köklü değerleri ile saygın kurumlarına kasteden FETÖ’nün hain mensupları tarafından gerçekleştirilen bu ihanet karşısında birlik, beraberlik ve demokrasi idealleri uğruna yediden yetmişe bütün fertleriyle bir araya gelerek tek vücut olan asil milletimiz; Türk Silahlı Kuvvetleri, jandarma ve emniyet güçlerimizin vatansever evlatlarıyla birlikte omuz omuza mücadele vererek bu hain darbe girişimini akamete uğratmıştır. Bu hain darbe girişiminin oluşturduğu olumsuz etkileri en kısa sürede atlatan ve içine sızan hainlerden temizlendikçe daha da güçlenen Türk Silahlı Kuvvetleri; asil milletimizin huzur ve güvenliğine, egemenlik ve bağımsızlığına yönelen terör tehdidini ortadan kaldırmak için hain darbe girişiminden bir ay sonra Fırat Kalkanı Harekâtı’nı başlatabilmiştir. Bu harekât sırasında masum insanlara zarar vermemek için her türlü tedbir alınarak 3 bin civarında DEAŞ’lı terörist etkisiz hale getirilmiş ve DEAŞ’a Suriye’de büyük bir darbe vurulmuştur. Türk Silahlı Kuvvetleri, aynı azim ve kararlılıkla 20 Ocak 2018 tarihinde de Zeytin Dalı Harekâtı’nı başlatarak Afrin bölgesini teröristlerden temizlemiş, hem bölge halkının hem de sınırlarımızın güvenliğini sağlamıştır. Tüm bu operasyonların planlama ve icrasında sadece teröristler ve bunlara ait barınak, sığınak, mevzii, silah, araç ve gereçler hedef alınmış; şanlı tarihimiz ve kültürümüz gereği Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından dokunulmaz kabul edilen sivil/masum kişilerin, dini/kültürel yapıların, tarihi eserlerin ve çevrenin zarar görmemesi için diğer hiçbir ülkenin göstermediği dikkat ve hassasiyetle davranılmıştır. Özellikle ifade etmek isterim ki, Türk ordusunun kahraman mensupları burada sadece askeri değil aynı zamanda yüksek ahlaki değerlere dayalı asil davranışlarıyla tarihimize yaraşır insani bir başarıyı da kazanmıştır. Bu operasyonlar esnasında bölge halkının gönlünü fetheden kahraman silah arkadaşlarımın ortaya koymuş olduğu emsalsiz tavır ve hareketleri, her türlü övgünün üzerindedir. Bu dönemde, yurt içi ve sınır ötesinde başarıyla yürüttüğümüz terörle mücadele harekâtlarının yanı sıra NATO, BM, AB ve AGİT görevleri ile ikili ilişkiler kapsamında Afganistan’dan Kosova’ya, Bosna Hersek’ten Katar’a, Lübnan’dan Somali’ye ve Aden Körfezi’ne uzanan geniş bir coğrafyada görev ve sorumluluk üstlenerek tarihimize, kültürümüze ve atalarımıza yaraşır şekilde yedi iklim üç kıtada ülkemizin hak ve menfaatlerini koruma faaliyetlerimize de aralıksız devam edilmiştir. Yine ‘mavi vatan’ımız olan denizlerimizde ve hava sahasında mevcut sorunların uluslararası hukuk ve iyi komşuluk ilişkileri çerçevesinde çözüme kavuşturulmasından yana olduğumuz, ancak hiçbir hak ihlaline de müsaade etmeyeceğimiz her fırsatta dile getirilmiş, ülkemizin ve milletimizin uluslararası hukuk ve anlaşmalardan kaynaklanan hak ve menfaatleri azim ve kararlılıkla korunmuştur. Özetle, terörle mücadele harekâtı ile kara, deniz ve hava hudutlarımızın güvenliği başta olmak üzere tüm görevlerin icrasında yasalarla tanınan her türlü inisiyatif, imkân ve yetki; muhakemeye dayalı cesaretle tereddütsüz kullanılmıştır. Faaliyetlerimizde sağlanan başarılar; başta aziz şehitlerimiz ve kahraman gazilerimiz olmak üzere ciddiyet, samimiyet, diyalog ve koordinasyon içerisinde fedakârca çalışan, mesleklerinin her kademesinde ve faaliyetlerinin her aşamasında askeri atmosferi daima muhafaza eden siz kahraman silah arkadaşlarım sayesinde elde edilmiştir. Bu süreçte TSK’nın her bir personeli, gece-gündüz demeden karada, denizde ve havada olağanüstü gayretle çalışarak kendilerine verilen her türlü görevi yerine getirmiş; egemenlik, bağımsızlık ve güvenliğimizin en önemli teminatı olan Türk Silahlı Kuvvetlerinde en küçük bir zafiyet yaşanmaması için büyük fedakârlıklar göstermiştir. Silahlı Kuvvetlerimizin fedakâr ve kahraman mensupları olarak sadakatiniz, üstün ahlaki ve mesleki niteliklerinizle Genelkurmay Başkanlığı görevini devralan Orgeneral Yaşar Güler başta olmak üzere, yeni komuta heyetinin emir ve komutasında çok daha önemli başarılar kazanacağınıza inanıyorum. Özellikle 15 Temmuz’dan sonraki süreçte yaşanan personel eksikliğine rağmen, binlerce yıllık şanlı tarihimizden süzülüp gelen köklü gelenekleri, milli ve manevi değerleri ile anayasada belirtilen çerçevede ve yasalar doğrultusunda milletinin emrinde ve daima görevinin başında olan Türk Silahlı Kuvvetlerinin sizlerin sayesinde bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da kendisine verilen görevleri, büyük bir azim ve kararlılıkla yerine getireceğinden asil Türk milletinin sevgi ve güvenine lâyık olmaya devam edeceğinden hiçbir şüphem yoktur. Bu duygu ve düşüncelerle ebedî Başkomutanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını, kutsal vatan toprakları için canlarını feda eden aziz şehitlerimizi ve ebediyete intikal eden Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarını rahmet, minnet ve saygıyla yâd ediyor, hayatta olan kahraman gazilerimize, şehitlerimizin ve gazilerimizin değerli aile fertlerine şükranlarımı sunuyorum. ‘Ordu-millet’ dayanışmasının en güzel örneklerini sergileyerek desteğini hiçbir zaman esirgemeyen ve varlığıyla çalışmalarımızda bizlere güç veren asil milletimize, Türk Silahlı Kuvvetlerinin daima daha ileriye gitmesi için emek harcayan ve değerli katkılarda bulunan başta birlikte çalıştığım Kuvvet Komutanlarımıza, İkinci Başkanlarımıza, Jandarma Genel Komutanlarına, Sahil Güvenlik Komutanlarına, general, amiral, subay, astsubay, devlet memuru, işçi, uzman erbaş ve erlerimize, kahraman gazilerimize, terörle mücadelede Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarıyla birlikte omuz omuza çalışan jandarma personeli, emniyet güçleri ve güvenlik korucularımıza, emekli mensuplarımıza; görev sürem boyunca desteklerini her zaman yanımda hissettiğim tüm değerli silah ve mesai arkadaşlarıma yürekten teşekkür ediyor, Türk Silahlı Kuvvetlerinin bugünkü seviyeye gelmesinde emeği geçen önceki Sayın Genelkurmay Başkanları ile Türk Silahlı Kuvvetlerinin değerli mensuplarını saygı ve şükranla anıyorum. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler başta olmak üzere Türk Silahlı Kuvvetlerinin tüm mensuplarına başarılar diliyor, kıymetli aile fertlerinizle birlikte huzur ve esenlik dolu bir ömür geçirmeniz temennisiyle hepinizi en içten duygularla selamlıyorum. Türk Silahlı Kuvvetlerine ve onun kahraman mensuplarına emir-komuta etmenin gururuyla sizlere arzıveda ederken her birinizin gözlerinden öpüyorum. Yolunuz, bahtınız açık olsun.”  

Derya Yetim

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Ahlat’ta ‘Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun’ anma programı düzenlendi Eski Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun vefatının 5. yılında Bitlis’in Ahlat ilçesinde anıldı. Ahlat ilçesinde Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun anısına “Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun” anma programı düzenlendi. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı’nın katkılarıyla Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği tarafından düzenlenen program saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Daha sonra konuşma yapan Bitlis Valisi Erol Karaömeroğlu, “Haluk Dursun’un hatırasına sahip çıkan bu anlamlı program dolayısıyla sizlerle beraber olmaktan duyduğum memnuniyeti özellikle ifade etmek istiyorum. Bugün ülkemizin yetiştirmiş olduğu mümtaz bir ismi anmak üzere buradayız. Prof.Dr.Haluk Dursun’u ebedi aleme uğurlayalı tam 5 yıl oldu. Van Erciş’te kendi aracıyla seyir halindeyken meydana gelen elim bir trafik kazası sonucu maalesef hocamızı 19 Ağustos 2019 tarihinde kaybettik. Kültür birikimi ve hitabetiyle araştırmayı, bildiğini ve gördüğünü meraklısına aktarmayı seven, hayatını görevine adayan bir bilim insanıydı. Ahmet hocamızı bir kez daha rahmetle, özlemle, şükranla yad ediyorum. Değerli ailesine, dostlarına, mesai arkadaşlarına tekrar başsağlığı diliyorum. Rabbim Haluk hocamızdan razı olsun, mekanı ali olsun. Bu anlamlı buluşmanın düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi. Ardından konuşan AK Parti Ankara Milletvekili Zeynep Yıldız, “Gerçekten bir ideal, ülkü ve niyet uğruna yola koyulanlardandı Haluk hoca ve bugün bizi burada bir araya getirdi. Bunu da yaparken bir mekan ve bellek ilişkisi kurmaya yönelik en önemli noktalardan birinde Ahlat’ta bizleri buluşturdu. Gerçekten nereden geldik nereye doğru yürüyeceğiz duygusunu bize pekiştirebilecek bir noktada bir araya gelmiş olduk” ifadelerini kullandı. MHP Genel Başkan Başdanışmanı Prof. Dr. Ruhi Ersoy’da, “Ahlatın maneviyatıyla gençliğin enerjisini bir araya getiren bu tarihi ve bu mukaddes şehirde Kubbet-ül İslam’da sizlerle beraber olmaktan tarihe adanmış, adanmış olduğu bir ülküsünde yol yürürken rahmeti rahmana kavuşmuş değerlerimizi anma vesilesiyle sizlerle olmaktan bende kıvanç duyuyorum. Ahlat’ı anlamak, tanımak ve bu değerler etrafında dertlenen Ahmet Haluk Dursun profili, şahsiyetleri, onun etrafında neşet etmiş yetiştirmiş olduğu gençlerin yeniden filizlenmesine iklim oluşturmaktır. Bizim muradımız ve mefkuremiz budur. Siyasetten de, devlet hayatından da anladığımızda budur, bu olmalıdır. Bu sebepten dolayı bugün bu saatte bu salonu dolduran her bir arkadaşım bu atmosferin bir parçası olmuştur. Bu programın hayat bulmasında dertlenerek Ahmet Haluk Dursun hocanın derdini kendine dert ederek yola çıkıp kamu imkanlarıyla bu iş yürümüyorsa milletle yürüyebiliriz, dernekleşiriz diyerek devletimizin kapısını çalarız diyerek yolculuğa başladı. Bugünün anlamını bir bütün halinde program bitene kadar hissedip yaşayalım” şeklinde konuştu. Bitlis Eren Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr.Ferit İzci ise, “Bizim medeniyetlerimiz başka medeniyetlere benzemez. Bizim medeniyetlerimiz işte böyle şahsiyetler ve gençler üzerine inşa edilmiş ilelebet varlığını devam ettirecek medeniyetlerdir. Başka medeniyetlerin hayal bile edemeyecekleri zirvelere çıkmış olan ecdadın nesilleriyiz. Hayatını bu şekilde mücadeleyle geçiren başta sayın Ahmet hocamız olmak üzere bu ülkede ve coğrafyada yetişmiş değerlerli şahsiyetlere huzurlarınızda saygıyla ve minnet duyuyorum” dedi. Düzenlenen program hakkında gazetecilere açıklamada bulunan Anadolu Tarih ve Kültür Birliği Derneği Başkanı Doğan Güngör, “Kültür ve Turizm Bakan yardımcısıyken çok sevdiği Ahlat’ı ziyaretinin hemen sonrasında geçirdiği trafik kazasıyla hayatını kaybeden Prof.Dr.Ahmet Haluk Dursun hocayı anmak, Ahlat’ı anlatmak ve gençlerle hemhal olmka için buradayız. Dernek olarak hocamızı anmak üzere yaptığımız ikinci program. İlkini Çanakkale’de yine tarihimizin müstesna mekanlarından birinde, bugünde Ahlat’ta yaptık” dedi. Anma programına katılan Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kızı Nilay Dursun’da duygularını şöyle ifade etti; “Babamın hayatının son yıllarında özellikle çok önem verdiği Anadolu Tarih ve Kültür Birliği projesinin yaşatılıyor olabildiğini görmek gerçekten çok mutluluk verici. Yıllar önce babamın vefatından sonra tanıştığım bu değerli ekiple 5.yılında da bu tarz etkinliklerle bir araya gelmeyi sürdürüyoruz. Babamı anmayı, onun öğretilerini, gençlere aktarmaya çalıştığı bilgileri bir arada tekrar hatırlayarak belki yeni kitlelere aktarmaya çalışıyoruz. Bu gerçekten çok önemli. Dolayısıyla bu etkinliklerde desteği olan herkese çok teşekkür ediyorum.” İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü son sınıf öğrencisi Kenan Toprak Çatkın’da, “Ahlat’a ikinci gelişim. Bundan önce de bir program aracılığıyla gelmiştim. Haluk hoca bizde çok önemli ve derin etkiler bıraktı. Zaten bu etkileri panelimizde de anlatacağız” dedi. Yapılan konuşmaların ardından program Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği Musiki Grubunun Haluk Dursun’un sevdiği müzikleri seslendirmesiyle devam etti. Arından Ahmet Haluk Dursun hocayla anısı olan çeşitli üniversite öğrencilerin paneli ve BEÜ öğretim üyesi Doç.Dr.Hasan Buğrul’un Ahlat’taki tarihi mezar taşları üzerindeki övgü içerikli yazılar adlı sunumuyla program sona erdi. Anma programı sonunda toplu hatıra fotoğrafı çektirildi. Ahlat Halk Eğitimi Merkezi konferans salonunda düzenlenen anma programına Ahlat Kaymakamı Batuhan Bingöl, Ahlat Belediye Başkanı Yavuz Gülmez, Bitlis İl Emniyet Müdürü Ortaç Şekeroğlu, Bitlis İl jandarma komutanı Tuğgeneral Eyüp Subaşı, bazı kurum amirleri, çok sayıda akademisyen, yazar, eğitimci ve öğrenci katıldı. Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kaza sonucu vefatı 2019 yılında Malazgirt Zaferi’nin 948. yıl dönümü etkinlikleri öncesi Ahlat’ta gezi ve incelemelerde buluna merhum Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun, buradaki incelemeleri sonrası kara yoluyla Van’a hareket etmişti. Dursun’un içinde bulunduğu araç, Erciş’in Bayramlı Mahallesi yakınlarında kaza yapmış, kazada Ahmet Haluk Dursun hayatını kaybetmişti.
Antalya Otomobil su kanalına uçtu: Öldüğü düşünülen sürücünün yüzerek kaçtığı ortaya çıktı Antalya’da kontrolden çıkıp su kanalına uçan otomobildeki sürücü, kanaldan yüzerek çıkıp olay yerinden kaçtı. Aracın yaklaşık 1 buçuk ay önce satışını yapıp devrinin henüz alınmadığını belirten ruhsat sahibi kadın ise olay yerine geldiğindeki ilk sözü, “Allah’tan içinde kimse yok” oldu. Kazanın görgü şahidi bir genç ise, “Sürücü çok paniklemişti, yüzerek kanaldan çıktı, ardından kaçtı” dedi. Kaza, saat 22.00 sıralarında Kepez ilçesine bağlı Göksu Mahallesi’ndeki Nene Hatun Caddesi ile İbn-i Sinan Sokak kesişiminde meydana geldi. Henüz sürücüsünün ismi öğrenilemeyen 16 LUB 73 plakalı otomobilin önce kaldırıma çarpıp ardından su kanalına uçtuğunu görenler durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. İhbarın ardından olay yerine itfaiye, polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Belirtilen adrese gelen itfaiye ekipleri, araçta yaptıkları kontrolde herhangi bir kişinin olmadığını tespit etti. Bunun üzerine görgü şahitlerinin ifadesine başvuran polis, sürücünün araçtan çıktıktan sonra yüzerek kanaldan çıktığını ve ardından panikleyerek kaçtığını belirledi. Trafik polisinin araç plakasından yaptığı sorgulamada, aracın Gülfer Hanedar adına kayıtlı olduğu belirlendi. “Arabayı sattım, parasını aldım ama devrini almadı” Ekiplerin haber vermesiyle kaza yerine gelen Hanedar, aracı Halil isminde bir galerice yaklaşık 1 buçuk ay önce sattığını, parasını almasına rağmen karşı tarafın devrini henüz üzerine almadığını söyledi. Gazetecilere de açıklamada bulunan Hanedar, “Arabayı satmıştım, parasını aldım ancak devrini henüz üzerine almadı. Kaza olunca beni aradılar. Allah’tan içinde kimse yok, ona sevindik. Galericiye satmıştım. Onun sürüp sürmediği de belli değil, ulaşamıyorum da” diye konuştu. Kazayı görenlerden Musa Kont isimli genç ise “Araba aniden fren yaptı ve kanala uçtuktan sonra sürücü yüzerek çıktı. Adam çok panik yapıyordu, sakinleştirmeye çalıştık ama kaçtı gitti” dedi. Polis ekipleri sürücüyü bulmak için çalışma başlatırken, araç çekiciyle su kanalından çıkartılarak otoparka götürüldü.