GÜNDEM - 15 Aralık 2014 Pazartesi 17:51

Hüseyin Gülerce serbest bırakıldı

A
A
A
Hüseyin Gülerce serbest bırakıldı

‘Paralel Yapı’ iddialarına ilişkin soruşturma kapsamında hakkında gözaltı kararı bulunan ve bugün İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne gelen Hüseyin Gülerce serbest bırakıldı.

Zaman Gazetesi eski yazarı Hüseyin Gülerce, serbest bırakıldı. Gülerce, “Bazı insanları, hükümet üyelerini, bakanları, başbakanı, cumhurbaşkanını zan altında bırakmak için bir muta nikahı, İran yönlendirmesi gündeme getirildi. Ben bunu hazmedemiyorum, gücüme gidiyor” dedi.

‘Paralel Yapı’ soruşturmasında gözaltına alınanlar listesinde ismi geçen Zaman Gazetesi eski yazarı Hüseyin Gülerce, İstanbul Emniyet Müdürlüğüne gelerek ifade verdi.

Emniyette verdiği ifadeye ilişkin bilgiler veren Gülerce, kendisine 35 soru sorulduğunu, belirterek, “Bazı insanları, hükümet üyelerini, bakanları, başbakanı, cumhurbaşkanını zan altında bırakmak için bir muta nikahı, İran yönlendirmesi gündeme getirildi. Ben bunu hazmedemiyorum, gücüme gidiyor” dedi.
Gülerce, “Fuat Avni’nin twitter hesabından bir liste yayınlanmıştı biliyorsunuz, burada ismim vardı. Ama Fuat Avni diye birisinin twitterda yazdıklarıyla hareket etmek doğru değil. Pazar günü Beyaz TV’de bir programım vardı, orada da söyledim listede adım var diye. Programdan sonra Yalova'ya döndükten sonra arayanlar oldu. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın basın açıklaması yaptığını ve o listede ismim olduğunu söylediler. O zaman işin boyutu değişti. Bu resmi bir evrak ve gözaltına alınacaklar listesinde gözaltına alınması gereken bir insansınız. Bekliyoruz gözaltına almak için gelen yok. İstanbul’daydım saat 12.00’ye kadar. Beşiktaş Fulya’da Beyaz TV'de. Bunun üzerine ben bir tweet attım dedim ki ‘’Listede ismim var ama bir işlem yapılmıyor. Ben yarın gelip savcıya ifade vereceğim dedim. Bugün kendim geldim, ne diyelim hukuk diliyle teslim oldum. Ve İrfan Fidan savcı beye şüpheli olarak ifade verdim. Biraz uzun sürdü, çok soru vardı, yani 35-40 tane soru vardı” dedi.

Soruların içeriğine de değinen Gülerce, “Fakat konunun benimle ilgili tarafı şu, 6 Nisan 2009 da Sayın Fethullah Gülen herkül.org sitesinde yayınlanan bir sohbet yapmış. Bu sohbetin 4 gün sonrasında da ben 10 Nisan 2009 tarihinde Zaman Gazetesindeki köşemde Gülen neden uyarıyor başlığıyla bir yazı yazmıştım. Şimdi savcılığın yürüttüğü soruşturma, bu Tahşiye denilen grupla ilgili. Yani, bana anlatılan şekilde olay şu; 6 Nisan 2009’da Sayın Gülen Tahşiyeyi gündeme getiren bir konuşma yapıyor. Arkasından 9 Nisan’da Samanyolu televizyonunda Tek Türkiye dizisinde bu konu karanlık kurul bölümünde ele alınıyor. Şimdi denk gelmeye bakın. 10 Nisan’da da ben Sayın Gülen’in bu sohbetinden bir paragraf alıyorum. O paragrafta tahşiye geçiyor. Tabii haklı olarak aynı şey benden önce ifade veren Ahmet Şahin hocamızın başına gelmiş. Onun da 15 Nisan’da bir yazısı var. O da bu konudan bahsediyor. Şimdi bu tahşiye olayı biraz farklı bir olay” diye konuştu.

Ekrem Dumanlı’nın yaptığı açıklamaları eleştiren Hüseyin Gülerce, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Şimdi peşinen söyleyeyim. Zaman Gazetesindeki arkadaşlar, bilhassa Ekrem bey meseleyi demokrasi, basın özgürlüğü tarafına çekiyor ama ortada hukuki bir mesele var. Bunu anlamamız lazım. Ben bu işin içinde bulunmuşsam hukuki olarak, benim gazeteci kimliğimin öne çıkartılması doğru değil. Var mıyım, yok muyum bu işin içerisinde. Şimdi olay şu; bu sohbetin arkasından Tek Türkiye dizisindeki konuşmalar, arkasından Nuh Gönültaş'ın yazısı, arkasından Zaman Gazetesinde çıkan yazı, Hüseyin Gülerce’nin yazısı, Ahmet Şahin'in yazısı. Bunların hepsi bir araya getirildiğinde sanki bir tezgah kurulmuş, sanki alnı secde gören insanların üzerinden gidilmesi için bir hazırlık yapılmış, bir kumpas kurulmuş gibi bir şey var. Şimdi bunun aydınlatılması lazım.’’

Tahşiyeciler ile ilgili kurulduğu iddia edilen tezgahın içinde olmadığını belirten Gülerce, “Çünkü bu insanlar içinde tezgahın arkasından evlerine baskın yapılmış, el bombası bulunmuş, el bombasının üzerinde polislerin parmak izi çıkmış, sonra bunlar 17 ay mahkumiyet almışlar ve hapse girmişler. Şimdi ortada suçsuz insanlara bir zulüm varsa yargı bunu araştırmasın mı? Ha sizinle ilgili tarafı nedir derseniz; ben orada kesinlikle söyledim. Bir defa böyle bir tezgahın içinde benim olmam mümkün değil. Çünkü ben hayatım boyunca kalemimi hiçbir telkinle, baskıyla, ima ile dahi kullanmadım. Hani varsa resmiyette dedim en büyük kutsallarım üzerine yemin edeyim. Ben bu yazıları yazarken hiç kimseden bir talimat, emir almadım. Zaten yazılarımı ben 1 gün öncesinden yazıyorum. 6 Nisan’da Sayın Gülen’in sohbetinden sonra 9 Nisan’da Tek Türkiye dizisinde gündeme geliyor. Benim yazım 10 Nisan’da. Ben yazımı 1 gün önce yazıyorum. Yani 9 Nisan’da yazıyorum. Dolayısıyla ben yazımı gönderdikten sonra, saat 1-2 gibi gönderiyorum gazeteye, o günün akşamında Tek Türkiye dizisinde konu ediliyor. Ama insan kendisini biliyor. Ben böyle bir şey yapmadım. Zaten ifademde de yapılan bütün suçlamaları reddettim” dedi.

Ortada bir tezgah olma ihtimalinin bulunduğuna dikkat çeken Gülerce, “Böyle bir tezgah varsa, şimdi fikrimi soruyorsanız, bana anlatılanlarla, eldeki delillerle bir tezgah olma ihtimali var. Tezgahtır diyemem. Niye diyemem tezgahtır diye? Şimdi bir insanı almaya gidiyorsunuz. Bir olay oluyor, bir gösteri oluyor. Yani ben şöyle anlıyorum. Ya burayı 7-8 bin tane polis basın da, bir gazeteye polis baskını haberi mi çıksın dünyaya buradan. Nedir Allah aşkına. Sizi almaya gelmişler. Gidersiniz onlarla beraber. İki kişi gelmiş, 3 kişi gelmiş. Ben burada bekliyorum, gelsinler çay da ısmarlarım. Bakın arkadaşlar, bunlar yargıyı tiye almaktır, hafife almaktır. Ne demek çay ısmarlayacağım. Arkadaş polis, vazifesini yapmak için gelmiş. Size haber vermişler. Gelin ifadeniz verin. Yani bu işi böyle büyütmeye, başka bir mecraya çekmeye ve Türkiye’yi dünyaya jurnallemeye basın adına ne hakkımız var. Hiç birimizin hakkı yok” diye konuştu.

17 ve 25 Aralık’ın bir darbe olduğu yönündeki kanaatini sürdürdüğünü yineleyen Gülerce, “Savcı bununla ilgili bir soru sordu mu? Sordu. Fikrimi tekrarladım. Ben ilk defa bir televizyon programında, canlı yayında 25 Aralık’ın bir hafta sonrasında, 17 ve 25 Aralık operasyonları yolsuzluk ve rüşvet operasyonları kılıfı altında siyasi iktidara yönelik bir darbedir dedim. Kanaatimi muhafaza ediyorum. Gerekçemi o zaman da söyledim. Şimdi de söyleyeyim. Şimdi fikrimi soruyorsanız bana anlatılanlarla eldeki delillere göre bir tezgah olma ihtimali var. Tezgahtır diyemem. Niye diyemem? Bu yargılamanın sonucunda çıkacak. Yargıya müdahale edemem. Başkaları da yargıya müdahale etmesin. Yani işin içerisinde basın özgürlüğünü katarak veyahut gösteri yaparak veyahut Türkiye çok ciddi bir dönemin içinden geçerken şov yaparak kimse meseleyi başka yere çekmesin. Hakikatin ortaya çıkması önemlidir” diye konuştu.

“BEN DE O HATAYI YAPTIM MAALESEF”

‘Ben de o hatayı yaptım maalesef’ diyerek sözlerini sürdüren Gülerce, yargıya da müdahale edilmemesi gerektiğine dikkat çekti. Gülerce, “Bunun için ısrarla vurguluyorum. Ben de o hatayı yaptım maalesef. Ergenekon ve Balyoz davalarında böyle bir havaya girildi. Şimdi bakın kendileri de o arkadaşların Ahmet Şık’tan özür diliyorlar. Bir havaya girip de meseleyi başka taraf çekip de hakikatin ortaya çıkmasını kimse engellememeli. Bırakalım yargı işimi yapsın” dedi.

Meselenin farklı yönlere çekildiğini belirten Gülerce, “Şu anda mesele başka bir kutuplaşmaya götürülüyor. Başka bir yere götürülüyor. Benimle ilgili ifadenin aslı şuydu; uzun sürmenin bir diğer sebebi İran ile ilgili başka bir mesele vardı. O konu benim takip ettiğim bir şey değil. Ben orada da söyledim. Bu Şefkat Tepe, Tek Türkiye… Bu dizileri yani ben hiç dizi takip etmiyorum. O dizilerin de takipçisi değilim. Belki 3 sene içerisinde 3-4 defa izlemişimdir. Dolaysıyla dizilerle ilgili çok soru soruldu. O dizilerle ilgili çok seyretmediğim için cevabım yok” şeklinde konuştu.

“GÜLEN BAŞTA OLMAK ÜZERE BİR İRAN TAKINTISI VAR”

Cemaatin İran ile ilgili yaklaşımlarını eleştiren Hüseyin Gülerce, “Ancak İran ile ilgili soru sorulunca bugüne kadar hakikaten ben de İran ile ilgili mevzuda cemaatin yaklaşımını eleştirmek istiyorum. Fırsat oldu, ifademde onu da söyledim. Bir takıntı görüyorum cemaatte. Sayın Gülen başta olmak üzere bir İran takıntısı var. Öyle ki bazı insanları, bazı hükümet üyelerini, hatta bazı bakanları, hatta bazı başbakanı, sayın cumhurbaşkanını zan altında bırakmak için bir muta nikahı, İran yönlendirmesi gündeme getirildi. Ben bunu hazmedemiyorum, gücüme gidiyor. Türkiye 5 bin yıllık bir devlete sahip. Türkiye, İran’ın oyuncağı mı? Bakanlarına, milletvekillerine, genel müdürlerine, bürokratlarına bir muta nikahı kıydırılarak Türkiye’yi İran mı yönetiyor. Bu kadar olmaz. Türkiye’de başka her ülkenin, İran’da hesabı vardır, istihbaratı vardır. Amerika’sının da vardır, israil’in de Suriye’sinin de vardır. Bunların hepsini bir kenara bırakıp sadece Türkiye’yi, İran şu şu numaralarla, yollarla yönetiyor demek ve Türkiye’yi yöneten insanları Türkiye’yi küçümsemek, Türk devletini böyle başkalarının oyuncağı olacak bir devletmiş gibi göstermek benim bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak rahatsız ediyor. Onu da ifademde söylemiş oldum” dedi.

CEMAAT YAPISIYLA İLGİLİ SORU SORULMADI

Açıklamasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Gülerce, bir basın mensubunun ‘cemaatin yapısıyla ilgili soru soruldu mu? sorusuna “Hayır yok, sorulmadı. Soruların çoğu, diyelim 35 soru varsa 25 tanesi dizilerle ilgili. Ben de zaten dizi seyretmediğim için onları bilmiyorum dedim. O dizide şöyle bir şey gösteriliyor. Bundan sonra şöyle bir şey olmuş. diye sizin kanaatiniz nedir, görüşünüz nedir. Ben de görüşüm yoktur dedim” diye konuştu.

İtirafçı olup olmadığı sorusuna üzerine Gülerce, “Düşünce ve ifade hürriyetini en çok savunan Sayın Ekrem Dumanlı’nın her pazartesi neredeyse gazetecilik üzerine vaaz ve nasihatleri ile ilgili yazılara bakarsanız hep ifade özgürlüğü ile ilgili. Değil mi? Ya ben onlardan farklı düşünüyorum diye neden itirafçı olayım. Ben anlamıyorum arkadaşlar. Bir de bir şey söyleyeyim bakınız; itirafı kim yapar? Suç işleyen yapar. Yani eğer ben itirafçıysam benim şahsi suçumdan bahsedilmiyor ki cemaatin suçundan bahsediliyor. O zaman ben cemaatin suçlarını mı itiraf edeceğim? Benim kendi suçum yok. Dolaysıyla bu itirafçı yakıştırmaları hatta twitterda çok üzerime geliyorlar” dedi.

ERGENEKON VE BALYOZ DAVALARINDAN AĞZIMIZ YANDI

Kendisi hakkındaki iddialara da yanıt veren Gülerce, “Ankara’da villa verildi. Ya çoluk çocuğumun üzerine yemim ediyorum bana villa verilmedi. Villam yok. Şahsım üzerinde değil, kardeşim üzerinde de villam yok. Kendinizi benim yerime koyun. Adam diyor ki itirafçı olacaksın. Cemaatin suçu varsa bunu yargı belirlesin. Ergenekon ve Balyoz davalarından ağzımız yandı. Bari bu defa cemaat meselesinde yoğurdu üfleyerek yiyelim” diye konuştu.

“YOLSUZLUK VE RÜŞVET VARDIR”

Hüseyin Gülerce, ‘’Bu polisler, bu yargıçlar madem bu kadar dürüsttü AK Parti’nin ilk on yılında neden yolsuzlukların üzerine gidemedi? Zaman Gazetesi daha önceki hükümetler döneminde hatta AK Parti önceki yolsuzlukların ayyuka çıktığı dönemde neden yolsuzlukların ve rüşveti kendisine mesele etmedi de şimdi yaptı. Yolsuzluk ve rüşvet vardır. Ve bugün AK Parti hükümeti de bunları üzerine gitmelidir. Yetimlerin hakkını korumak devletlilerin vazifesidir. Bunu kimse savunamaz. Ama kimse de bir numarayla bunun üzerinden siyasetle oynamaya, bürokrasiyi ele geçirmeye kalkmasın. Herkes sivil toplum kuruluşu ise sivil toplum kuruluşu olarak görevini yapsın. Bu kadar istihbarat merakı, bu kadar telefon dinleme merakı nereden kaynaklıyor. Ben de bir gazeteci olarak bunu kendime soruyorum” diyerek sözlerini noktaladı.
Öte yandan, yaptığı açıklamasının ardından emniyete giren Gülerce, alınan ifadesinin ardından serbest bırakıldı. Gülerce’nin yanı sıra Ali Kara’nın da serbest bırakıldığı öğrenildi. 

İLYAS KAÇAR-MURAT DELİCE

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Burdur Burdur’da dikkatsiz sürücülerin neden olduğu kazalar kameralara yansıdı Burdur’da mart ayında dikkatsiz sürücülerin neden olduğu kazalara ait KGYS görüntüleri yayınlandı. Kazaların birinde, park halindeyken arkasını kontrol etmeden yola fırlayan sürücünün kullandığı otomobile çarpıp, refüj taşına vuran motosikletli ağır yaralandı. Burdur’da geçtiğimiz Mart ayında meydana gelen ve KGYS kameraları tarafından kaydedilen trafik kazaları Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından yayınlandı. Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından “Biraz daha dikkatli olsalardı, bu kazalar olmayabilirdi” mesajıyla yayınlanan görüntülerde, 4 kazanın da sürücü dikkatsizliğinden kaynaklandığı görüldü. Görüntülerdeki birinci kaza, Necati Bey Mahallesi Manastır kavşağında meydana geldi. Kavşak içerisinde bekleyen otomobilin, Tugay istikametinden Antalya kavşağı istikametine doğru sağ şeritte seyir halinde olan otomobili beklemeyip, bir anda sağ şeride atlaması sonucu, iki otomobil birbirine çarptı. Görüntülerdeki ikinci kaza yine Manastır kavşağında meydana geldi. Şehir içinden kavşağa kontrolsüz giren otomobile; Antalya kavşağı istikametinden gelip Tugay istikametine doğru seyir halinde olan başka bir otomobilin çarpması sonucu, iki otomobilin de sürücüsü kazayı hafif şekilde yaralı olarak atlatıyor. Üçüncü kaza ise Bülent Ecevit Bulvarı Vali Konağı kavşağında oluyor. Nene Hatun Caddesi üzerinden kontrolsüz bir şekilde kavşağa çıkan minibüse, Tugay kavşağından Fethiye istikametine seyir halindeki otomobilin yandan çarpması sonucu, iki otomobilde de maddi hasar meydana geliyor. Otomobile çarptıktan sonra refüj taşına vuran motosikletli ağır yaralanıyor Görüntülerdeki son kaza ise Özgür Mahallesi Gazi Caddesi üzerinde meydana geliyor. Arkadaşına ait 15 ACK 022 plakalı motosiklet ile cadde üzerinde süratle ilerleyen E.E. (22), yol kenarında park halindeyken yola çıkmak üzere hamle yapan E.D. idaresindeki 15 ER 060 plakalı Honda marka otomobile sol kapı kısmından çarpıp yola savrulduktan sonra, motosikletten düşüp refüje vuruyor. Kaskı olmayan E.E., kafasını yere çarptığı için ağır yaralanıyor. Savrulan motosiklet ise karşı şeride geçip, park halindeki 15 LK 808 plakalı Kia marka otomobile çarparak duruyor. Hastaneye kaldırılan motosiklet sürücüsü E.E.’nin ehliyetinin olmadığı öğrenilirken, E.E.’ye ehliyetsiz motosiklet kullanmaktan, motosiklet ruhsat sahibine ise ehliyetsiz birine araç vermekten, toplamda 25 bin 954 TL para cezası uygulandı.
Antalya Yaya önceliği olan yerlerde araç kullananlara 37 bin TL ceza Antalya’nın Gazipaşa ilçesinde özellikle sahil yürüyüş yolları, kaldırımlar ve trafiğe kapalı bölgelerde yasak olmasına rağmen bisiklet ile motosiklet kullanan 17 sürücüye, "motosikleti yayaların kullanımına ayrılmış yerlerde sürmek" ve "saygısızca araç kullanmak" maddelerinden toplam 37 bin 332 lira ceza uygulandı. İlçe Emniyet Müdürlüğü Trafik Tescil ve Denetleme Büro Amirliği Jandarma ve Zabıta ekipleri, özellikle akşam saatlerinde çocuk, yaşlı ve ailelerin park ve yeşil alanlarda gönül rahatlığı ile vakit geçirebilmeleri için sürekli devriye halinde oluyor. Ekipler, yaya güvenliğini bozacak şekilde kuralları ihlal eden motosiklet ve bisiklet kullanıcılarını affetmiyor. Ekipler, yayaların kullanımında olan ya da yaya önceliği olan alanlarda bisiklet ile motosiklet kullanılmaması ve kurallara uyulması konusunda sürücüleri uyarıp, kurallara uymayanlara ise para cezası uyguluyor. 37 bin 332 lira ceza yazıldı Ekipler, gerçekleştirdikleri denetimlerde ise Gazipaşa’da sahil yürüyüş yolları, park, yeşil alanlar, kaldırımlar ile trafiğe kapalı bölgelerde yasak olmasına rağmen bisiklet ve motosiklet kullanan 17 sürücüye; "trafik güvenliği ve düzeni ile ilgili olan yönetmelikte gösterilen diğer kurallara uymamak" maddesinden 690 lira, "saygısızca araç kullanmak" maddesinden 690 lira ve "motosikleti yayaların kullanımına ayrılmış yerlerde sürmek" maddesinden ise bin 506’şar lira toplam 37 bin 332 lira para cezası uyguladı.
Niğde Niğde’de baharın gelişini müjdeleyen Hıdırellez düzenlenen etkinlikle kutlandı Tabiatın canlanması, toprağın bereketlenmesi ve Hazreti Hızır ile İlyas peygamberlerin buluştuklarına inanılan ’Hıdırellez’ Niğde’nin Yeşilburç Köyü’nde düzenlenen etkinlikle kutlandı. İl Kültür Müdürlüğü ve Yeşilburç Muhtarlığı işbirliğinde organize edilen Hıdırellez Şenliği renkli görüntülere sahne oldu. Şenliğe, Niğde Valisi Cahit Çelik’in eşi Nermin Çelik, Niğde İl Kültür ve Turizm Müdürü Elif Belkıs Baştürk, Yeşilburç köyü sakinleri ve il merkezinde yaşayan vatandaşlar katıldı. Köy sokaklarında temizlik yapılması ile başlayan kutlama programında köydeki evlerin kapılarına çiçekler asıldı, köy halkı tarafından misafirlere ikramlarda bulunuldu. Şenlik alanında bir araya gelen köy sakinleri müzik eğlence eşliğinde sohbet edip renkli yumurta tokuşturdular, ateş üzerinden atladılar. Şenlikte konuşan Niğde Valisi Cahit Çelik’in eşi Nermin Çelik burada yaptığı konuşmada şunları söyledi; "Bilindiği üzere Hıdrellez, dünya tarihinin en eski mevsimlik bayramlarından biri olarak kabul edilmektedir. Ülkemizde de bu bayram, baharın başlangıcının kutlatması ve doğanın uyanışını, canlanışının simgelenmesi olarak değerlendirilmektedir. Hıdrellez, aynı zamanda hoşgörü, yardımlaşma ve doğa sevgisi gibi değerleri pekiştirmek için önemli bir fırsattır. 2017 yılında ülkemiz tarafından UNESCO İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Miras Temsili Listesine kaydettirilerek insanlığın ortak mirası ilan edilen ’Bahar Kutlaması Hıdrellez’ her yıl 6 Mayıs’ta yurt genelinde kutlanmaktadır. Bugün bizler de kültürel faaliyetleri ve tarihi dokusuyla ön plana çıkan Şehrimizin güzide köyü Yeşilbuç’ta kıymetli hemşerilerimizle Baharın gelişini müjdeleyen Hıdrellez etkinliklerine katılmanın mutluluğunu paylaşıyoruz. Hıdrellezin, doğanın uyanışıyla birlikte insanların da ruhsal ve fiziksel olarak yenilenmeye ihtiyaç duyduğu bir döneme denk gelmesi, bu tür etkinliklerin önemini daha da arttırmaktadır. Bu vesileyle, geleneksel kültürümüze sahip çıkmak ve doğayı koruma bilincini yaygınlaştırmak adına düzenlenen Hıdrellez’ in anlam ve önemini vurgulayan bu programa katılmaktan memnuniyet duyduğumu ifade etmek istiyorum."
Uşak Başkan Yalım’dan Tarhana Festivali ve Murat Dağı ile ilgili açıklama Uşak Belediye Başkanı Özkan Yalım, Gediz Belediye Başkanı Necdet Akel’in açıklamalarına karşılık olarak sosyal medya hesaplarından açıklamalarda bulundu. Bu karara istinaden Gediz Belediye Başkanı Necdet Akel gerçekleşen toplantıda alınan karara yönelik sosyal medya hesaplarından kamuoyuna açıklamalarda bulundu. Uşak Belediye Başkanı Özkan Yalım’da yapılan açıklamaya karşılık olarak sosyal medya hesaplarından bir açıklama yayınladı. İşte Özkan Yalım’ın açıklamaları; "Komşu ilçemizin Belediye Başkanı Sayın Necdet Akel, hem Murat Dağına hem de tarhanaya sahip çıkması sevindirici olduğu kadar bizi bu kadar yakından takip ve taklit etmesi de işi ehlinden öğrenme gayreti içerisinde olduğunu göstermektedir ki bu da bizim açımızdan sorun teşkil etmemektedir. Uşak Tarhanamız coğrafi işaret olarak 209 Tescil numarası ile; 31.07.2016 tarih ve 29787 sayılı Resmi Gazetede ilan olunup, 21.03.2017 tarihinde coğrafi işaret olarak tescil edilmiştir. Dolayısıyla coğrafi işaret olarak tescil ettirdiğimiz bir değerimizle ilgili festival yapmamız sizleri neden rahatsız etmiştir anlamış değiliz. Temmuz ayında yapacak olduğumuz Tarhana festivalimizde stant talebiniz olursa da yardımcı olacağımızdan şüpheniz olmasın. Keşke el birliği güç birliği ile ortak değerlerimizi nasıl tanıtabiliriz bununla ilgili ortak ne gibi çalışmalar yapabiliriz kaygısı gütmeniz memleket namına daha faydalı olabilirdi. Ayrıca Yine ortak değerimiz olan Murat dağının Uşak ilimiz sınırları içerisinde etekleri bulunmaktadır. Bizde ilimizin bir doğal güzelliği olan Murat dağının yok olmaması talan edilmemesi ile ilgili maddi manevi katkılar sunarken eylemler yaparken sizi yanımızda göremedik. Uşaklı ve Gedizli hemşerilerimiz bu eylemlerimizde bize destek olurken Murat Dağına sahip çıkmak şimdi aklınıza gelmiş olmalı. Yine de bu açıklamanız talihsiz ve acemice bir açıklama olarak görerek ortak değerlerimizle ilgili yapılacak her türlü çalışma ve işbirliğine açık olduğumuzu bildiriyor kolaylıklar diliyorum." ifadelerini kullandı.