GÜNDEM - 21 Eylül 2016 Çarşamba 14:13

İAÜ’de ‘15 Temmuz Darbe Girişimi ve Batı Duyarsızlığı’ tartışıldı

A
A
A
İAÜ’de ‘15 Temmuz Darbe Girişimi ve Batı Duyarsızlığı’ tartışıldı

İstanbul Aydın Üniversitesi (İAÜ) Batı Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından düzenlenen Batı Platformu’nda, 15 Temmuz Darbe Girişimi ve Batı’nın sergilediği duyarsız tutum masaya yatırıldı.

İstanbul Aydın Üniversitesi Batı Platformu’nun ‘15 Temmuz Darbe Girişimi ve Batı Duyarsızlığı’ konulu toplantısına Avrupa Birliği ve Devlet eski Bakanı Egemen Bağış, AK Parti İstanbul Milletvekili Feyzullah Kıyıklık, AK Parti Adana Milletvekili Prof. Dr. Talip Küçükcan, İAÜ Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Mustafa Aydın, Küçükçekmece Belediye Başkan Yardımcısı Besim Müftüoğlu, İAÜ Batı Araştırmaları Merkezi Müdürü Kenan Gürsoy, Kırklareli eski milletvekili Ahmet Gökhan Sarıçam, Küçükçekmece Belediyesi eski başkanı Aziz Yeniay, Prof. Dr. Bekir Karlığa, araştırmacı-yazar Senail Özkan ve akademik camiadan çok sayıda isim katıldı. Batı Uygulama ve Araştırma Merkezi, batı uygarlıklarının farklı kültürel, tarihsel, felsefi, ekonomik ve dini dinamiklerinin derinlemesine incelenmesini teşvik eden bir araştırma merkezi olmasının yanı sıra aynı zamanda Batı ile Türkiye arasındaki güncel konuları da ele alıyor.

Siyasi ve akademik çevreden önemli katılımcıların konuşmacı olarak katıldığı Batı Platformu’nun ikinci toplantısında 15 Temmuz’da yaşanan ve Türkiye’nin milletçe yaşamış olduğu darbe girişimi dolayısıyla Batı’nın Türkiye’ye destek olmaması, demokrasi karşısında kayıtsız ve duyarsız davranışlarının sebepleri, sonuçları ve nasıl bir yol izleneceği konuları ele alındı.

“BİZ SİYASİLERİN BAŞARAMADIĞINI, MİLLETİMİZ BAŞARDI”

Baş konuşmacı olarak platformda bulunan Devlet Eski Bakanı Egemen Bağış, İstanbul Aydın Üniversitesi’nin Batı ile ilgili çalışmalara ayrı bir önem verdiğini söyleyerek, “Türkiye’nin en önemli gündem maddelerinden bir tanesi de 15 Temmuz. Bizler de 15 Temmuz sonrasında Batı’nın göstermiş olduğu duyarsızlığı ve sonrasında da Türkiye’yi anlamakta zorlanan Batı’yı önce bizim anlamamız ve ondan sonra da onların bizi daha iyi anlamaları için neler yapmamız gerektiğini bugün tartışacağız. Biz batıdan, müttefiklerimizden, AB’den, ABD’den beklediğimiz hassasiyeti göremedik. O akşam bir darbe kalkışmasının olduğunu anlar anlamaz telefonlara sarıldık. Bir yandan Dışişleri Bakanımız, bir yandan AB Bakanımız, bir yandan da bizler tanıdığımız Avrupalı ve Amerikalı siyasetçileri aradık ve onlardan demokrasi yanlısı bir tavır sergilemelerini istedik. Yok demediler ama bir şekilde oyaladılar. Ne zaman ki Sayın Cumhurbaşkanımızın çağrısına kulak veren milyonlar meydanlara taştı, o zaman akıllarına demokrasi geldi ve demokrasiye yönelik demeçler yağmaya başladı. Belki de itiraf etmemiz lazım, biz siyasilerin başaramadığını, milletimiz başardı. Meydanlarda demokrasiye sahip çıkarak, Avrupa ve Batılıları da Türkiye’ye demokrasiye yönelik destek mesajı vermeye zorladı. Bu çerçeveden yola çıkarak, önümüzdeki süreçte batının bizi daha iyi algılayabilmesi için neler yapmamız lazım bunu bilmeliyiz. Ama şu bir gerçek, 5 yıl boyunca Türkiye’nin Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakerecisi olarak, birçok defa batılıların Türkiye’nin demokrasisini küçümsediğini ve insan haklarımızla ilgili bazı hoş olmayan cümlelerine şahit oldum. Hepsine gereken cevapları verdim, hiçbirini cevapsız bırakmadım. Ama 15 Temmuz gecesi bu millet onlara öyle bir cevap verdi ki artık bir daha kimse Türkiye’nin demokrasisini, insan haklarını, özgürlüğünü eleştiremez. Çünkü dünyanın hiçbir yerinde bir ülkenin nüfusunun büyük bir çoğunluğu, hayatını riske atarak demokrasiye sahip çıkmadı. O yüzden bu milletin eli öpülür. Bu millete hizmette sınır tanınamaz ve milletimizle ne kadar gurur duysak azdır.” dedi.

“TÜRKİYE DİK DURUŞUNUN DİKLENMEDEN SÜRDÜRMEK ZORUNDADIR”

“Türkiye dik duruşunu diklenmeden sürdürmek zorundadır” diyerek açıklamasını sürdüren Bağış, “Batı ile ilişkilerimizi koparamayız. Ama Batı’ya istedikleri gibi çantada keklik müttefik de olamayız. Biz batı ile doğu arasında yüzyıllardır köprü olmuşuz. Bu köprüye doğunun olduğu kadar batının da ihtiyacı var. Bu çerçevede bizim kendimizi batıya daha iyi anlatabileceğimiz mekanizmalar kurmamız lazım. Bunu devlet, özel sektör, sivil toplum kuruluşları, akademik çevreler ve medya el ele vererek yapmalıyız. Çünkü başka bir Türkiye yok. 15 Temmuz nasıl bizi kenetlediyse bundan sonraki süreçte de Türkiye’nin doğru mesajlarını hep birlikte batıya da doğuya da kuzeye de güneye de eş zamanlı vermek zorundayız” şeklinde konuştu.

“BATI, DEMOKRASİYİ KENDİ MENFAATLERİNE GÖRE ALGILIYOR”

“Bugün bir araya gelmemizin ana konusu Batı’nın iki yüzüdür” diyen İAÜ Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Mustafa Aydın, Batı’nın demokrasiyi kendi menfaatlerine göre algıladığını vurguladı.
Toplantıda Batı’nın duyarsız tutumu karşısında Türkiye’nin nasıl bir strateji geliştirmesi üzerine konuşulacağının altını çizen Dr. Mustafa Aydın konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Batı için eğer menfaat varsa batıda demokrasi vardır. Kendi menfaati yoksa demokrasi onun için çok önemli değildir. Biz de bugün çok değerli bilim adamları, siyasetçiler ve iş adamları ile bir araya gelerek batının 15 Temmuz’dan sonraki ortaya koymuş olduğu demokratik duruş ve davranışları masaya yatıracağız. Sayın Cumhurbaşkanımızın ortaya koymuş olduğu güçlü liderlik arkasında dil, din, ırk, mezhep ve siyaset görüşü ayrımı yapmaksızın bütün halkın kenetlenerek, tek vücut halinde o darbeye karşı duruşu ve FETÖ ile doğrudan ilintili olan darbe girişimini durdurması batının aklını başından aldı. Batı bir toplum mühendisliği karşısında afalladı ve farkındaysanız bir ay hiç sesini çıkarmadı. Nerdeyse ‘Darbe neden olmadı ve neden başarısız oldu?’ diye üzüntülerini ifade edeceklerdi. Fakat zaman geçtikçe halkın duruşunu, iradesini ve demokrasiye karşı olan bağımlılığı karşısında yavaş yavaş beyanatlar vermeye, Türkiye’yi ziyaret etmeye başladılar. Bugün Batı Platformu’nda bütün bu çalışmalar sosyolojik, ekonomik, siyasi, politik ve askeri yönden masaya yatırılarak batının bu tavrının bizim tarafımızdan nasıl anlaşılması gerektiğini ve Türkiye’nin batının bu tavrı karşısında nasıl bir siyaset üretmesi gerektiği konusunda çalışmalardan bir tanesini yapacağız. Aslında bütün üniversitelerin bu tarz çalışmalar yapması lazım. Çünkü Batı’nın kafasındaki Türk algısını gerçek şekle hep birlikte dönüştürmemiz lazım.”

“BATI, GÜÇLÜ BİR TÜRKİYE İSTEMİYOR”

Batı’nın darbe girişimi karşısında kayıtsız kalmasını da “Batı, güçlü bir Türkiye istemiyor” şeklinde açıklayan Dr. Aydın, “Batı, kendi bölgesinde söz sahibi olan, kendi bölgesindeki politikayı belirleyen, kendi bölgesinde onsuz verilen kararlara müsaade etmeyen bir Türkiye istemiyor. Bu yüzden önce Türk Ordusu’nu zayıflatmak istedi. Aslına bakarsanız, Türk askerlerinin kafasına çuval geçirilen hadise ile başlayan akabinde Ergenekon ve Balyoz hareketleriyle devam eden ve nihayetinde de darbe girişimi ile Türk ordusunu zayıflatıp, zayıf bir Türk ordusunun yanında Ortadoğu’da istediği şekli, siyaseti ve oyunu sürdürülebilecek bir dünya oluşturmak istiyordu. Buradan da Fetullah Gülen ile kesinlikle işbirliği içinde oldukları aşikar bir şekilde ortada” diyerek sözlerini tamamladı.
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana Okan Buruk: “Büyük rekorlara imza atıyoruz” Galatasaray Teknik Direktörü Okan Buruk, Y. Adana Demirspor galibiyetinin ardından yaptığı açıklamada “Büyük rekorlara imza atıyoruz. Daha büyük rekorlar ve başarılar bizi bekliyor. Bunun mutluluğunu yaşıyoruz” dedi. Trendyol Süper Lig’in 34. haftasında Galatasaray deplasmanda Y. Adana Demirspor’u 3-0 mağlup etti. Maç sonu basın toplantısında konuşan Galatasaray Teknik Direktörü Okan Buruk, Adana deplasmanının zorlu olduğunu belirterek, “Adana deplasmanı birçok takım için çok zordur. Maç öncesi muhteşem bir koreografi vardı. Maç atmosferi çok güzeldi. Oyuna bakacak olursak da bizlerin ofansif anlamda çok kolay pozisyon ürettiğimiz oyunlardan biriydi. Oyun içerisinde rakibimizin de çok net pozisyonları vardı. Kaptanımız Muslera kendisi bir rekora imza attı. Galatasaray’ın kazandığı 3 puanda önemli bir rolü vardı. Rakibimize verdiğimiz pozisyonlardan dolayı mutlu değilim. Bugün buradan ayrılırken 7 puan önde ayrılıyoruz. Bir sonraki maça da hazırlanırken rakiplerimizin maçlarını da bekleyeceğiz. Kendi rekorumuzu geçtik, benim ve oyuncularım açısından çok önemli. Herkese teşekkür ediyorum. Hep beraber bu rekorları kırıyoruz. Büyük rekorlara imza atıyoruz. Daha büyük rekorlar ve başarılar bizi bekliyor. Bunun mutluluğunu yaşıyoruz” ifadelerini kullandı. Fenerbahçe ve Beşiktaş arasında oynanacak maç hakkında da sorulan soruya cevap veren Buruk, “Rakibimizin iki kanadı da çok geriye dönmedi. 56 kere ceza sahasına girip 25 şut atmışız. Rakibimiz iyi savunma yapamadı. Biz hep kendi maçımıza odaklanıyoruz. Biz kendi maçlarımızı kazandığımız için avantajlı olan biziz. Rakibimizin puan kaybetmesi halinde bu puan farkı 6 veya 7 olarak değişecek. Hiçbir şey bitmedi. Devam ediyoruz” diye konuştu.
Adana Hikmet Karaman: “Alkışlanacak bir mücadele ortaya koyduk” Y. Adana Demirspor Teknik Direktörü Hikmet Karaman, 3-0 mağlup oldukları Galatasaray maçı sonrası yaptığı açıklamada, “Futbolda bazen moral fiziksel kondisyonun önüne geçer. Gole kadar oyun anlamında, pozisyon anlamında alkışlanacak bir mücadele ortaya koyduk” dedi. Trendyol Süper Lig’in 34. haftasında Y. Adana Demirspor, evinde karşılaştığı Galatasaray’a 3-0 mağlup oldu. Maç sonu basın toplantısında konuşan Y. Adana Demirspor Teknik Direktörü Hikmet Karaman, “İlk 45 dakikada çok önemli pozisyonlar oluşturduk. Kaleci Muslera’yı tebrik etmek gerek. İkinci yarı 1-0 ve 2-0 oldu. Futbolcularım iyi mücadele etti. Gole kadar oyun anlamında, pozisyon anlamında alkışı hak eden bir performans ortaya koyduk. Maçın son bölümlerinde Galatasaray üstünlüğü ele aldı. Taraftarlarımıza da teşekkür ediyorum. Maç öncesi çok güzel bir atmosfer vardı. Galatasaray’a bundan sonra başarılar diliyorum” ifadelerini kullandı. "İlk 45 dakikada planlarımızın hepsi tuttu" Adana Demirspor’un zorluklar yaşadığını aktaran Karaman, “Bu takım 12 haftalık bir takım. Adana Demirspor takımı 12 haftadır birbirini tanımaya çalışan oyuncu gruplarıyla maça çıkıyor. Geçtiğimiz sezonların takımı ortada yok. İlk 45 dakikada planlarımızın hepsi tuttu. Yediğimiz gollerden sonra moraller bozuldu. Galatasaray gibi bir takıma karşı oynuyorsun ve ilk devre yakaladığın net pozisyonlar var. Futbolda bazen moral fiziksel kondisyonun önüne geçer. 2-0’dan sonra gördünüz ne kadar rahatladı. Yusuf Sarı ve Emre Akbaba çok önemli oyuncular ama yoklardı. Biz elimizdeki oyuncularla planlamayı en iyi şekilde yaptık. Müthiş bir maç izlendi. Futbol bir oyun, alkışlayacaksın. Bu oyunculara da sahip çıkacaksın. Zaman zaman kulüpler ekonomik ve sevk, idare anlamında zorluklar yaşayabilir. Biz de bunu şu anda kontrol ediyoruz. Semih Güler’in sakatlanması da bizi etkiledi. Alkışlanacak bir mücadele ortaya koyduk” diye konuştu.
Niğde Sağlıkçılar bu kez eğlendirdi Niğde Ömer Halisdemir Eğitim ve Araştırma Hastanesi çalışanları tarafından oluşturulan müzik grubu “Sağlığın Ritmi” konser verdi. Tamamı sağlık çalışanlarından oluşturulan müzik grubunun bu yıl 2.’sini gerçekleştirdikleri konser Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Kongre ve Kültür Merkezi’nde yoğun katılımla gerçekleştirildi. Konsere katılan Niğde Valisi Cahit Çelik, emeği geçenlere teşekkür ederek, sağlık çalışanlarının görevlerini büyük özveri ve fedakarlıkla yaptıklarını, ertelenemeyecek tek görevin sağlık olduğunu vurguladı. Vali Çelik, "Sağlık çalışanlarımızın müzikle ilgilenmesi bizleri memnun etmiştir. Devletimiz vatandaşlarımıza birçok alanda kamu hizmeti sunuyor. Güvenlik, eğitim, sağlık hizmeti sunuyor. Baktığımız zaman gerçekten sağlık hizmetinin bu hizmetler içerisinde çok farklı bir yeri olduğunu biliyoruz. Sağlık hizmetleri diğer hizmetlerden farklı olarak ertelenebilir, ötelenebilir bir hizmet değildir. Bu anlamda da ilimizde sağlık hizmeti sunmaya çalışan 4 bin 750’den fazla var. Ben hepsine Teşekkür ediyorum" dedi. Niğde Ömer Halisdemir Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimliği görevini Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Doğan’a devredecek olan Dr. Öğretim Üyesi Yakup Çekinkaya ise konserde duygusal bir veda konuşması yaptı. Başhekim Çetinkaya katılan davetlilere teşekkür ettiği konuşmasında, "Tamamı sağlıkçılardan oluşan müzik grubumuzun içinde sağlık çalışanlarımız var. Belki detone olacaklar, belki yanlış notaya basacaklar ama eğlenecekler, eğlendirmeye çalışacaklar. Buna ihtiyacımız var çünkü bizler 24 saat çalışan insanlarız, dolayısıyla sağlık çalışanlarının eğlenmek de hakkı diye düşünüyorum. Bugün benim başhekimliğimin son günü. Tüm sorumlularıma, çalışma personellerime çok teşekkür ediyorum. Kırdıklarım olabilir. Özür diliyorum, bana hakkınızı helal edin. Benim size hakkım helal olsun. Böyle muhteşem bir ekibin önünde yapabilecek şey sadece saygıyla eğilmek olur" diye konuştu. Yapılan konuşmaların ardından solist, koro üyeleri ve orkestranın sağlık çalışanlarından oluştuğu müzik grubu katılımcılara konser verdi. Sağlıkçıların sahnede gösterdikleri performans katılımcılar tarafından büyük büyük beğeni topladı.