KÜLTÜR SANAT - 23 Eylül 2018 Pazar 19:06

İHA haberini yaptı, devlet arşivinde yerini alıyor

A
A
A
İHA haberini yaptı, devlet arşivinde yerini alıyor

Karabük’te İhlas Haber Ajansı (İHA) tarafından haberi yapılan 50 yıl önceki düğünlerde uygulanan örf ve adetler devlet arşivlerinde yerini alıyor.

Yaklaşık bir ay önce İHA tarafından haberi yapılan, Karabük’ün Safranbolu ilçesine bağlı Yazıköy’de evlenme çağına gelen gençlerin, 50 yıl önce düğünlerde uygulanan gelenek ve görenekleri Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın arşivlerinde yerini alıyor. Köyün gençleri annelerinden ve büyüklerinden duydukları gelenek ve görenek için dernek kurarak bu gelenekleri yeniden canlandırmak için harekete geçtiklerini duyurduğumuz haberde kadınların ferace giyip peçe taktıkları düğünlerde, çocuklar en arkada gelini cibinlik içinde taşıyorlar. Yaklaşık 50 yıl sonra yeniden canlandırılan eski gelenekte köyün kadınları gelin için kına merasimi düzenlenip ilahiler söylenirken, ardından davetliler ile beraber özel tutulan hamama gidiyorlar. Gelin hamamdan çıktıktan sonra evine girerken kayınvalidesini 3 defa havaya kaldırıp merdivenlerden su dökerek çıkıyor.

"Gelenek devlet tarafından kayıt altında olacak" 

Yazıköy Kültür ve Dayanışma Derneği Başkan Yardımcısı Ahmet Karakaş düğünlerde yapılan gelenek ve göreneklerin 50 yıllık unutulmuş bir etkinlik olmakla beraber tekrar canlandırmaya karar verdiklerini belirterek, “Eskiden Yazıköy'de 7-8 gün süren bir düğün çok güzel bir düğünmüş. At yarışları ile uğurlanan bir düğün. Keşkekten yapılan yemekler var, gelin kınası var, gelin hamamı var. Üç dört defa geline kına yakıyorlar. Biz bugün onu canlandırmaya karar verdik. Ferace, ipek mahrama ve cibinlik kullanılıyor. Ferace önde giden anlamındadır. İpek Mahramamız ve cibinlik orijinaldir. Amacımız eski adetleri gelenekleri yaşatmak. Şuanda devlet arşivlerinden, bizden bu çekimi arşivlerde saklamak için yapmamızı istediler. İnsanları toplamak ve organizasyon yapmak çok zor. Bir ay önce yapmıştık ama onda bayanları kendi başına bıraktık. Ama bu etkinlik çok daha detaylı yapıldı” dedi.  

Rıdvan Bostancı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa (Özel) Bu mahallede yüz yıllardır davul çalınmıyor...Davul çalan kendini başka ilçede buluyor Bursa’da yüzyıllardır davul çalanların davulunun patladığı, ’tokat yediği’, aklını kaybettiği ve farklı hallere büründüğü yönündeki rivayetlerden korkan davulcular, Emirsultan türbesinin ve camisinin bulunduğu mahallede ’Pilava pilava’ diye bağırıp zillerine basarak sahura kaldırıyor. Merkez Yıldırım ilçesinde bulunan Emirsultan türbesinin yanında camisinin olduğu ve kendi adının da verildiği Emirsultan Mahallesi’nde yıllardır yurttaşların sahura kalkması için davul çalınmıyor. Bir rivayete göre önceleri davul çalan bir kişinin gece aynı mahalledeki evinde yatmasına rağmen sabah 10 kilometre uzaklıkta bulunan Atıcılar Mahallesi’ndeki bir mezarlıkta kalktığı söyleniyor. Bunları duyan davulcular, Emirsultan Mahallesi’nde sahur vakti davul çalmıyor. “Davul çalan kendini başka ilçede buluyor” Uzun yıllardır mahallede oturan Emirsultan Mahalle Muhtar Azası Şerafettin Torun, “Uzun süredir bu mahallede oturuyoruz. Burada vatandaşlar “Pilava, pilava” diyerek sahura uyandırılıyor. Çünkü burada Emirsultan Hazretlerinin davul sesinden rahatsız olduğu söyleniyor. Bir rivayete göre davul çalan bir kişi, evinde uyuduktan sonra kendini başka bir ilçede uyanmış bulmuş. Başka bir rivayete göre, kiminin davulu patlamış, kiminin de akıl sağlığını kaybetmiş. Halk arasında bu rivayet yayılınca da yüz yıllardır davulcular burada davul çalmaya korkuyor. Bu mahallede vatandaşlar, “pilava, pilava” diye sahura kaldırılıyor” diye konuştu. Mahalle muhtarlığının koordine ettiği gençler, imsak vaktinden 1 saat önce "pilava pilava" diye bağırıp zillere basarak vatandaşları sahura uyandırıyor.
Adana “Her 4 çocuktan 1’i kulak şekil bozukluğuyla doğuyor” Çocuk Hastalıkları Uzmanı Dr. Salahattin Okur, yaklaşık 4 doğumdan birinde çocukların kulak şekil bozukluğuyla dünyaya geldiğine dikkat çekerek, düzeltilmeyen şekil bozukluklarının çocukları akran zorbalığına karşı savunmasız bıraktığı uyarısında bulundu. Acıbadem Adana Hastanesi Çocuk Hastalıkları Uzmanı Dr. Salahattin Okur, doğuştan kulak şekil bozukluklarının doğumların yaklaşık yüzde 1’inde görüldüğünü ve bunların yüzde 3 ila 5’lik kısmında kulak şekillendirme işlemi uygulanması gerektiğini söyledi. Dr. Okur, kulak kalıplama yönteminin, yeni doğanlarda kulak şekil bozukluklarının ameliyatsız bir şekilde düzeltilmesi için son derece etkili olduğunu ve doğumdan sonraki ilk altı hafta içinde başlanırsa yüzde 90’ın üzerinde başarı oranı olduğunu dile getirdi. Kulaktaki şekil bozukluklarının nedeninin bilinmediğini belirten Dr. Okur, “Kesin olarak bilinmese de dış baskıdan, anormal kulak kası gelişiminden ya da genetik yatkınlıktan kaynaklandığına inanılmaktadır. Bu bozukluklar, düzeltilmediği takdirde çocukları akranları tarafından alay edilmeye ve zorbalığa karşı daha savunmasız hale getirir, bu da zihinsel sağlık ve sosyal aktivite üzerinde olumsuz etki oluşturur” dedi. “Östrojen sayesinde kıkırdaklar kolay şekil alabiliyor” Bebeklerde şekil bozukluklarını düzeltmek için yapılan kulak kalıbının, kalıplamanın hayatın ilk altı haftasında gerçekleşmesi durumunda ameliyat ihtiyacını ortadan kaldırdığını vurgulayan Dr. Okur, erken kalıplaması sadece tedavi süresini kısaltmakla kalmadığını, ileride gerekli olabilecek ameliyatla düzeltme ihtiyacını da azaltacağını ifade etti. Kulak kalıplamanın, yeni doğmuş bir bebeğin hayatının ikinci veya üçüncü günü ile altı haftası arasında uygulandığında, kulak deformasyonlarını ameliyatsız düzeltmede oldukça etkili olduğunu; bu süre zarfında, çocuğun dolaşımında mevcut olan yüksek düzeydeki anne östrojeni nedeniyle kıkırdağın esnek olduğunu ve bu sayede daha hızlı ve kolay şekil alabileceğini söyledi. “Erken müdahale başarı oranını arttırır” Kulak şekillendirme işleminin, kulağın şeklini düzeltmek ve korumak için özelleştirilmiş yumuşak ve esnek malzemeden yapılmış bir cihazın belirli bir süre boyunca sürekli olarak takılmasını içerdiğini anlatan Dr. Okur, “Düzelmenin ilerleyişini izlemek için hasta haftalık olarak kontrol edilir. Şekil bozukluğunun doğru bir şekilde tanımlanması ve kalıplamanın buna göre uyarlanması çok önemli olduğundan, kulak kalıplama işlemi kulak şekil bozukluklarını düzeltme konusunda eğitim almış bir tıp doktoru tarafından gerçekleştirilmelidir. Genel olarak, bir çocuğa ne kadar erken müdahale edilirse, sonuçları da o kadar iyi olur. Bu nedenle, bir bebekte kulak şekil bozukluğu olduğundan şüpheleniliyorsa, bebek derhal değerlendirme ve teşhis için bu konuda uzman bir hekime yönlendirilmelidir” ifadelerini kullandı.
Sivas Uzmanı açıkladı: "Bir günlük oruç bir saatlik yürüyüşe eş değer" Oruç tutmanın bir saatlik yürüyüşe eş değer olduğunu belirten Diyetisyen Gülsüm Hazman, Orucun kalp sağlığına da olumlu etkilerinin bulunduğunu belirtti. Oruç tutmanın hem bedene hem de ruha iyi geldiğini söyleyen Diyetisyen Gülsüm Hazman, “Vücudumuzda orucun etkisiyle aktif hale gelen özel proteinler var. Bunlar beynimizin daha iyi çalışmasını ve vücudumuzun daha dayanıklı olmasını sağlar. Bu durum da bağışıklığımızın güçlenmesi demektir. Bununla birlikte oruçlu iken GH yani büyüme hormonu dediğimiz hormonda artış gözlemlenir. Bu hormon aynı zamanda yağ yakıcı hormon olduğu için de kilo verimi hızlanır. Kilo verimi ile birlikte insülin direnci kırılır ve kan şekeri dengelenir. Orucun kalp sağlığına da olumlu etkileri bulunmaktadır. Uzun süreli aç kalmak kalp ritmini düzenlediği gibi yüksek tansiyonu ve kolesterolü düşürürken iyi kolesterol olan HDL’yi artır” dedi. “Oruç, kanser hücrelerini öldürüyor" Hazman, orucun kanser hücrelerini öldürdüğünü ifade ederek, "Oruç tutmanın kanserli hastalar üzerinde bile olumlu etkisi bulunmuştur. Yapılan araştırmalar, kanserli hastalarda tümör büyümesini yavaşlattığını ve kanser hücrelerini öldürdüğünü, kemoterapi ve radyoterapi etkisini artırdığını ispatlamış. Orucun birde psikolojik açıdan önemine bakalım. Spor yaparken vücutta salgılanan endorfin dopamin gibi bize mutluluk veren hormonlar oruç esnasında da salgılanır ve bu sebeple oruç psikolojik açıdan bizlere iyi gelir ve kendimizi daha mutlu hissetmenizi sağlar. Yani Oruç tutmanın insan üzerinde ki etkisi dışarıda yaptığımız 1 saatlik yürüyüşle neredeyse eş değerdir. Yapılan araştırmalar bize gösteriyor ki, oruç vücudun bağışıklık sistemini tamamen yeniler ve vücutta bir onarım sağlar. Hz Muhammedin de dediği gibi ‘Oruç tutunuz sıhhat bulunuz’” açıklamasında bulundu.