EKONOMİ - 19 Kasım 2020 Perşembe 11:09

İkinci el araç satışları durma noktasına geldi

A
A
A
İkinci el araç satışları durma noktasına geldi

Dolardaki belirsizlik ve korona virüs nedeniyle ikinci el araç piyasasında satışlar adeta durma noktasına geldi. Adana Oto Alım Satım Komisyoncuları Esnaf Odası Başkan Vekili Kubilay Yardım, “Dövizdeki dalgalanma ve son kararlardan dolayı bir durgunluk oldu. Pandemiden dolayı ‘0’ araç üretimi yine durursa ikinci eldeki talep patlaması ve fiyatın yükselmesi devam edecektir“ dedi.

Tüm dünyayı etkisi altına alan korona virüs salgını nedeniyle ‘0’ araç üretiminin kontrollü başlaması ve vatandaşların aylarca kuyrukta beklemesi nedeniyle ikinci el araca rağbet arttı. Bu sefer de ikinci el araç fiyatları kontrol edilemeyecek duruma gelerek ‘0’ fiyatını geçmeye başladı. Bazı modellerde ise fiyatlar neredeyse 3 kat arttı.

Son dönemde yaşanan kurdaki dalgalanmalar ise satışları adeta durma noktasına getirdi.
Adana Oto Alım Satım Komisyoncuları Esnaf Odası Başkan Vekili Kubilay Yardım, İHA muhabirine yaptığı açıklamada, “Dövizdeki dalgalanma ve son kararlardan dolayı bir durgunluk oldu. Ancak ne olacağını tam bilemediğimizi için çok net olmamakla beraber bu pandemiden dolayı kapanmalar devam ederse yeni ‘0’ araç üretilemeyeceği için ikinci elde ki bu yükselme ve talep patlaması devam edecektir. Ancak ‘0’ araç gelirse ve döviz kurundaki bu dalgalanmalar geçerse piyasanın normale döneceğini düşünüyoruz” dedi.

"Fiyatlar bir miktar daha yükselecektir"
Fiyatlarda yine artış olacağının sinyalini veren Yardım, “Çok büyük bir yükselme olmasa bile araç bulamayacağımız ve talep çok olduğu için bir miktar daha yükselecektir. Bunun en büyük sebeplerinden birisi de internetteki siteler aracılığıyla herkesin kafasına göre bir fiyat yazması ve denetim olmaması. Bu alıcıları da mağdur ediyor. Bu insanlar belli başlı galerici ve yetki belgesi olan şahıslardan alırlarsa karşılarında her zaman bir muhatap bulabilirler” diye konuştu.

İkinci el araç satışları durma noktasına geldi

"En kötüsü 5-10 bin lira prim yapıyor"
Uzun yıllardır sektörde böyle bir artışın yaşanmadığını anlatan Kubilay Yardım, “İthal edilen araçlar dövizle geldiği için dövizdeki dalgalanmalar her zaman fiyatları etkilemiştir ama hiçbir zaman bizim burada üretilen araçlarımızda ne bu kadar bekleme süresi ne de bu kadar yüksek fiyat artışı görmemiştik. Bunun sebebi de yeni araç üretiminin olmaması ve pandemi nedeniyle toplu taşımadan kaçınıp özel araçların kullanılmak istenmesi. Eskiden bir araç 3-5 ayda en fazla 5 bin lira artarken şimdi en kötü araç her ay 5-10 bin lira prim yapıyor” dedi.

"175 bin liralık araç 270 bin lira oldu"
Kendisinin 2 ay önce 175 bin liraya bir araç sattığını ancak o aracın fiyatının şu anda 270 bin liraya çıktığını belirten Yardım, “Ben o aracı sattığımda 5-10 bin lira para kazanmıştım. Eğer o aracımız şu anda dursaydı fiyatı 250-270 bin lira arasında olacaktı. Satmak mı karlı, yoksa satmamak mı biz bile tereddüt eder duruma geldik. İnşallah fiyatlar dengelenecektir. Bekliyoruz” şeklinde konuştu.

Devletin internet üzerinden araç satışı ilanı verilen sitelere denetim yapması gerektiğini de söyleyen Yardım, “Bu sitelerin düzenli kontrol edilmesi vergi kaçakçılığını önleyecektir. İnsanlar ilan verip hiç olmayan aracı satıp, kapora alıp mağdur edebiliyorlar. Bu tip sitelerin önüne geçilebilir. Devletin el atması iyi olacaktır” dedi.

“İnternette en yüksek fiyat baz alınıyor"
Kentte uzun yıllar oto galericilik yapan Hakan Canatar ise normalde yüzde 5-10 kar marjıyla çalıştıklarını ancak pandemiden sonra araç bulmakta güçlük çektiklerini ve fiyatların dalgalandığını söyledi. Canatar, “Normalde eskiden bir aracın fiyatı 50 bin lirayken internete birisi emsal bir araca 70 bin lira yazdığı zaman insanlar o kişiyi kaile almıyorlardı. Şuanda insanlar en üst rakamı kendine baz alıyor. Bugün bir aracın piyasası 110 bin lirayken 2 gün sonra 150 bin liraya çıkabiliyor” şeklinde konuştu.

Umutcan İşledici - Elif Ayşenur Bay

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kayseri AKİB güçlü yapısı ve vizyonuyla dikkat çekiyor Avrupa’da faaliyet gösteren Kayserili iş insanlarını aynı çatı altında buluşturmayı hedefleyen Avrupa Kayserili İşverenler Birliği (AKİB); kurumsal yapısı, vizyoner yaklaşımı ve geniş temsil gücüyle Avrupa’nın en güçlü sivil toplum kuruluşları arasında yer alıyor. Üyelik başvurularının yönetim kurulunun çoğunluk onayı ile kabul edildiği AKİB’in ana yönetiminde görev almak isteyen üyeler için ek kriterler uygulanıyor. Buna göre, adayların Avrupa’da oturum iznine sahip olmaları veya Avrupa’da aktif bir şirkete sahip olmaları ve aynı zamanda delege statüsünde bulunmaları zorunlu tutuluyor. AKİB; doğrudan dernek bünyesinde yatırım veya ticari faaliyet yürütmemekle birlikte, birlik çatısı altında yer alan iş insanları kendi aralarında bir araya gelerek kurdukları şirketler üzerinden yatırımlarını hayata geçiriyor. Bu yaklaşım; şeffaflık, sürdürülebilirlik ve profesyonel işleyiş ilkeleri istikametinde uygulanıyor. AKİB; bugün Avrupa’daki en büyük Kayseri diasporasını temsil eden yapıların başında gelirken, yaklaşık 400 bin Kayserilinin sesi olma misyonunu üstlendi. AKİB’e üyelik başvuruları devam ediyor Kurumsal yapısı, vizyoner bakış açısı ve güçlü temsil kabiliyeti sayesinde AKİB, hem yurt içinde hem de yurt dışında devlet büyükleri ve resmî kurumlar tarafından kabul gören saygın bir sivil toplum kuruluşu olarak faaliyetlerine devam ediyor. AKİB’e üye olmak isteyen iş insanlarının, www.ak-ib.com adresi üzerinden üyelik müracaatlarını online olarak gerçekleştirebileceği bildirildi. AKİB yetkilileri birliğe katılmak isteyen adaylara; dayanışma kültürünü benimsemelerini, kurumsal vizyona katkı sunmaya hazır olmalarını ve aktif katılım göstermelerini tavsiye etti. Ali Hızar başkanlığındaki birliğin; Avrupa’daki Kayserili iş dünyasının gücünü daha da artırmak amacıyla nitelikli ve vizyon sahibi üyelerle yoluna kararlılıkla devam etmeyi hedeflediği bildirildi.
Kocaeli Darko Churlinov: "Son 2-3 maçta kendimi buldum" Kocaelisporlu futbolcu Churlinov, Türkiye’de futbol kalitesinin oynadığı diğer ülkelerden çok da farklı olmadığını, asıl farkın yaşam tarzında olduğunu söyledi. Adaptasyon sürecinin zaman aldığını vurgulayan Churlinov, "Son 2-3 maçta kendimi buldum" dedi. Trendyol Süper Lig’de ilk 17 haftalık bölümü 6 galibiyet, 5 beraberlik ve 6 mağlubiyet alarak 23 puanla tamamlayan Kocaelispor’da Ziraat Türkiye Kupası müsabakanın hazırlıkları başladı. Antalyaspor maçının ardından bir gün dinlenen takım bugün kupa mesaisine rejenerasyon (yenileme) antrenmanıyla başladı. Milli maçları nedeniyle ülkesinde olan Cafumana Show, dinlendirilen Serdar Dursun ve izinli olan Tarkan Serbest antrenmana katılmadı. Tayfur Bingöl ise takımdan ayrı çalıştı. Kocaelispor’da antrenmandan önce Darko Churlinov basın mensuplarının sorularını yanıtladı. "Son 2-3 maçta kendimi buldum ve performansım arttı" Kanat oyuncusu Churlinov, "Sezonla alakalı yani genel şunu söyleyebilirim; ilk 7 8 maç aslında birbirimizi tanımak için biraz zamana ihtiyacımız vardı. Birbirimize alıştıktan, birbirimizi tanıdıktan sonra da futbolumuzun geliştiğini, oyunumuzun geliştiğini söyleyebilirim. 2. yarıda bunun daha da iyiye gideceğini düşünüyorum. Kişisel olarak da; geldiğim zaman adapte olmak için süreye ihtiyacım vardı. Burası benim için farklı bir ligdi. Ben İngiltere ve Almanya’da oynadım. Adaptasyon süreci geçirmem gerekti. Orada farklı futbol anlayışı var. Son 2-3 maçta kendimi buldum. Performansım da arttı. Sezonun ilk yarısı iyi bir performans sergilemediğimin ben de farkındayım. Tabii ki hedefim ikinci yarı daha iyi bir performans sergilemek. Çünkü buraya gelirken benim hedefim Kocaelispor için her zaman elimden gelenin en iyisini yapmaktı" dedi. "Futbol ve kalitede çok büyük farklılık yok. Farklılık yaşamda" Türkiye’ye geldikten sonra kendisini en çok zorlayan konulara dair de Churlinov yaşamın farklılığına dikkat çekti. Churlinov, "Oynadığım ülkelerle karşılaştırırsak; aslında kalite ve futbol anlamında çok büyük farklılık olmadığını söyleyebilirim. Ancak burada yaşam farklı. Tabii ki bunlara alışmak için biraz süreye ihtiyacım vardı ama ben ama ben bu zamanı iyi kullanıp alıştığımı düşünüyorum" şeklinde konuştu. "Maç maçtır. Herkes her maçta yüzde 100’ünü vermek zorunda" Kupa maçlarının önemiyle ilgili ise Darko Churlinov, "Aslına baktığımızda söyleyecek çok farklı bir şey yok. Çünkü maç maçtır ve yakın bir maç, hemen oynayacağız. Bugün iyi bir yenileme yapıp hocamızın direktifleri doğrultusunda maçı hazırlanacağız. Bu sezonun ilk maçı ya da son maç olsun ya da kupa maçı olsun fark etmez, herkes her zaman yüzde 100’ünü verip elinden geleni iyisini yapmak zorunda" değerlendirmesinde bulundu. "İstatistikler maalesef bazı şeyleri göstermiyor" Antalyaspor maçına, camialar arası dostluğa ve ön bölgedeki bitiricilik sorununa dair soruları da yanıtlayan Darko Churlinov, "Oynadığım takımlardan aslında Schalke ve Nürnberg arasında bu tarz bir dostluğa şahit olmuştum. Bu çok hoş bir olay. Yani iki takımın taraftarlarının böyle bu şekilde bir dostluk kurup bu şekilde maçı izlemesi bence çok önemli bir önemli ve keyifli bir olay. Maçla alakalı; en iyi maçımız olduğunu söyleyemem. Özellikle önde bitiricilikle alakalı bazı sorunlar yaşadık. Bizim için aslında katkıyı kimin yaptığı önemli değil. Belki de taraftarımız için önemli ama bizim için katkının kimden geldiği önemli değil. Çünkü futbolun da bizler alan açarak bir şeyler yapmaya çalışıyoruz ve bu alanı kimlerin açtığı aslında çok da önemli değil. Mesela maçta Tayfur’a asist yaptığım yani yardımcı olduğum için ve puanı 3 puan aldığımız için çok mutluyum. Ama istatistikler maalesef bazı şeyleri göstermiyor" sözlerini kaydetti.
Ankara Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Sayan’dan BM’de Gazze tepkisi Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Ömer Fatih Sayan, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu çatısı altındaki toplantıda Gazze’de yaşanan insani trajediye dikkati çekerek, "Bu gerçeği görmezden gelen bir bilgi toplumu ne kapsayıcıdır ne de insan merkezlidir" dedi. Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Sayan, sosyal medya hesabından Birleşmiş Milletler Genel Kurulu çatısı altında düzenlenen WSIS+20 Yüksek Düzeyli Toplantısı’na ilişkin paylaşım yaptı. Sayan, Gazze’deki durumu bilip gerçeği görmezden gelen bir bilgi toplumunun ne kapsayıcı ne de insan merkezli olabileceğini ifade etti. "Türkiye Yüzyılı dijitalleşmenin de yüzyılı olacak" Türkiye’nin dijital dönüşüm hedeflerini Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğindeki ’Milli Teknoloji Hamlesi’ doğrultusunda yürüttüğünü belirten Sayan, teknolojinin bir egemenlik meselesi olduğunu vurgulayarak, "Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına girerken, teknolojinin sadece teknik bir konu değil, bir egemenlik, adalet ve haysiyet meselesi olduğuna inanıyoruz. Hedefimiz, Türkiye Yüzyılı’nın aynı zamanda dijitalleşmenin de yüzyılı olmasıdır" ifadelerine yer verdi. "Gazze’deki trajediyi görmezden gelen bir anlayış ne kapsayıcıdır ne de insan merkezlidir" Dijital geleceğin en önemli köşe taşının küresel adalet olması gerektiğini ifade eden Sayan, "Küresel adaletin ve herkes için eşitliğin; Filistin ve Gazze dahil tüm çatışma bölgelerinde dijital geleceğin temeli olması gerektiğine inanıyoruz. Gazze’deki durumu bilip de kapsayıcı, insan odaklı bir bilişim toplumundan nasıl söz edebiliriz? Bu trajediyi görmezden gelen bir anlayış ne kapsayıcıdır ne de insan merkezlidir. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın bu salonda ifade ettiği gibi; adalet ve eşitlik pazarlık konusu edilemez değerlerdir ve güvenilir bir dijital düzenin temelidir" diye konuştu. "Teknoloji, güce değil, insan onuruna hizmet etmeli" Yapay zeka ve yeni nesil teknolojiler konusundaki etik tartışmalara da değinen Sayan, önümüzdeki on yılın uluslararası toplumun inandırıcılığı için bir test olacağını söyledi. Teknolojinin bir güç enstrümanı olmaması gerektiğini kaydeden Sayan, "Ya zekanın insanlığa hizmet etmesini sağlayacağız ya da teknolojinin insanlığı yeniden tanımlamasına izin vereceğiz. 2035 yılına kadar teknoloji, güce değil, insan onuruna hizmet etmeli ve temel hakları korumalıdır" dedi. Sayan ayrıca, Türkiye’nin BM Teknoloji Bankası’na ev sahipliği yaparak dijital fırsatların en az gelişmiş ülkeler için de sürdürülebilir kalkınmaya destek vermesi adına çalışmaya devam edeceğini sözlerine ekledi.
İstanbul Bahçelievler’de çiğ köfte festivali: 5 ton çiğ köfte dağıtıldı Bahçelievler Belediyesi tarafından gerçekleştirilen "5. Geleneksel Doğu Güneydoğu Çiğ Köfte Festivali" renkli görüntülere sahne oldu. 5 ton çiğ köftenin dağıtıldığı festivale katılan binlerce vatandaş hem yöresel lezzetleri tattı hem de doyasıya eğlendi. Bu yıl 5’incisi düzenlenen "Geleneksel Doğu Güneydoğu Çiğ Köfte Festivali" İstanbul Bahçelievler’de vatandaşların yoğun ilgisiyle gerçekleşti. Bahçelievler Belediye Başkanı Dr. Hakan Bahadır’ın katılımıyla düzenlenen festivalde çiğ köfte dağıtımı, yöresel halk türküleri ve yöresel yemeklerin bulunduğu çeşitli etkinlerde vatandaşlara renkli anlar yaşattı. Binlerce vatandaş, dağıtılan 5 ton çiğ köfteden yiyebilmek için onlarca metre uzayan kuyruklarda sıra olurken, Başkan Bahadır elleriyle yoğurduğu çiğ köfteyi yine kendisi vatandaşlara dağıttı. Ardından ise Güneydoğu bölgesinin yöresel müzik grubu Harfane sahneye çıkarak kulakların pasını sildi. Festivale katılan vatandaşlar ise doyasıya eğlenirken, festivalin gelecek yıllarda da devam edeceği öğrenildi. "Çiğ köfte bizim, Anadolu’nun kültürü" Festivalde çiğ köfte yoğuran ve vatandaşlara dağıtan Bahçelievler Belediye Başkanı Dr. Hakan Bahadır, "Biliyorsunuz ki çiğ köfte bizim, Anadolu’nun kültürü. Bu bir yemek değil, bir kültür, birleştirici bir güçtür. Bizlerin karnını doyurduğu, dinlendiği hatta biraz da eğlendiği bir yemek. Nasıl çiğ köftemizde acısı da var, tatlısı da var, ekşisi de varsa aynı Türkiye gibidir. Bugün 5 ton çiğ köfte dağıtacağız. Bu festivalde emeği geçen herkese çok teşekkür ederim" dedi.