SAĞLIK - 10 Mayıs 2017 Çarşamba 16:17

İnmenin kader olmadığını dans ederek gösterdiler

A
A
A
İnmenin kader olmadığını dans ederek gösterdiler

100’lükler Kulübünün katılımıyla İstinye Üniversitesi Hastanesi’nde inme hastalığının önlenmesi ve tedavisiyle ilgili farkındalık etkinliği düzenledi. İnme cerrahisi sonrası sağlığına kavuşan hastalar, profesyonel dansçılar eşliğinde, eşleri, çocukları ve torunları ile birlikte tango gösterisi sundu. İstinye Üniversite Hastanesi DAS-Damar Sağlığı ve Yaşam Merkezi hekimlerinden Prof. Dr. Yusuf Kalko da etkinlikte inme hakkında önemli bilgiler verdi.

'100'lükler Kulübü' adıyla damar sağlığı konusunda farkındalık oluşturmak için yine bir etkinliğe imza attılar. İstinye Üniversite Hastanesi'nde, 10 Mayıs İnme Önleme Günü kapsamında hastalığın önlenmesi ve tedavisiyle ilgili farkındalık etkinliği düzenlendi. İstinye Üniversite Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Yusuf Kalko'nun ev sahipliğinde birçoğu inmeyi yenerek ikinci baharını yaşayan 100'lükler Kulübü üyeleri, inmenin tedavi edilebilir bir hastalık olduğu konusuna dikkat çekmek amacıyla profesyonel dansçılar eşliğinde, eşleri, çocukları ve torunlarının da yer aldığı tango gösterisi sundu. İstinye Üniversite Hastanesi DAS-Damar Sağlığı ve Yaşam Merkezi hekimlerinden Prof. Dr. Yusuf Kalko, etkinlikte yaptığı açıklamada gelişen teknoloji ve uygulamalar sayesinde inme cerrahisi yöntemiyle hastalarda 10'uncu güne kadar başarı sağlanabildiğini söyledi.

“İnme kader değildir”
İnmenin kader olmadığını ve önceden belirtileri gösterdiğini söyleyen Prof. Dr. Yusuf Kalko, “İnme kader değil bu önceden aslında öncü depremler gibi bazı sarsıntılar yapıyor insanlarda ben bunlara mahşerin beş atlısı diyorum. Geçici görme kaybınız varsa, geçici şuur bulanıklığınız varsa, geçici konuşma bozukluğu varsa, kolda ve bacakta güçsüzlük ve baş dönmeniz varsa aslında bunlar inmenin habercisidir. Mutlaka bir doktora başvursunlar. Ailenizde eğer inme geçirenler birileri varsa ve sizde yüksek tansiyon, şeker hastalığı, sigara, kolesterol yüksekliği gibi ilave risk faktörleriniz varsa mutlaka senede bir defa şah damarı ultrasonu 45 yaşından sonra yaptırmakta fayda var. Burada amaç inmeyi önleyebilir miyiz? Önceden tedbirimizi alalım” dedi.

“30 dakikada konuşa konuşa ameliyat ediyoruz”
Lokal anesteziyle hastayla konuşa konuşa ameliyat ettiklerini belirten Kalko, “Biz orada inme cerrahisini devreye sokuyoruz. İnme cerrahisinde yeter ki hastanın beyninde canlı doku olduğunu tespit edelim. 10-15 güne kadar şah damarınız tam tıkalı bile olsa şah damarı açılabiliriz ve felce kısmen olur, tam olur, yarım yamalak olur faydamız olur. Lokal anesteziyle sadece burayı uyuşturarak 30 dakikada bu işlemi yapabiliyoruz. Konuşa konuşa ameliyat ediyoruz hastayı. Ameliyattan hemen sonra ayağı oynayan hasta da var, hafif kıpırdatan da var, yürüyen de var” diye konuştu.

“Doktorunuzun dediği ilacı, doktor demeden asla kesmeyeceksiniz”
Şeker hastalarının mutlaka diyet yapmaları gerektiğini aktaran Kalko, “Damar sertliğinin sebepleri şeker hastasıysanız diyet yapacaksınız. Düzenli doktor kontrolüne gideceksiniz. Sigaradan kesinlikle uzak duracaksınız. Tansiyon hastalığını basit bir baş ağrısı gibi değerlendirip kafanıza göre ilaç almayacaksınız. Doktorunuzun dediği ilacı, doktor demeden asla kesmeyeceksiniz” ifadelerini kullandı. 

Gül Kaba - Ahmet Bülent Kırbıyık

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bayburt Bayburt’ta ’Eczane Teknisyenleri ve Teknikerleri Günü’ dolayısıyla etkinler düzenlendi Her yıl 26 Nisan’da kutlanan ’Eczane Teknisyenleri ve Teknikerleri’ günü dolayısıyla Bayburt’ta da çeşitli etkinlikler yapıldı, alanında uzman isimler ve öğrenciler Eczane Teknisyenleri ve Teknikerleri Günü’nü düzenledikleri programla kutladılar. Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Eczane Hizmetleri öğrencileri tarafından ’Eczane Teknisyenleri ve Teknikerleri Günü’ münasebetiyle panel, tiyatro, söyleşi ve stanttan oluşan etkinlikler organize edildi. Düzenlenen program, panelle başladı. ’Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp: Fitoterapi’ paneline konuşmacı olarak katılan Karadeniz Teknik Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ufuk Özgen ve Akademisyen/Yazar Doç. Dr. Kenan Taştan, bitkilerin tedavi süreçlerindeki temel ve yardımcı fonksiyonlarını anlatan çok yönlü sunumlarını katılımcılarla paylaştılar. Doç. Dr. Kenan Taştan konuşmasında Geleneksel tedavi yöntemlerinin önemine vurgu yaptı. Halk arasında çok fazla bilinen ve kullanılan hacamat yöntemine özellikle ayrı bir parantez açan Taştan, “Hacamat mutlaka işin uzamanı bir hekim tarafından ve gerekli tahliller yapıldıktan sonra uygulanmalıdır. Aksi halde özellikle kan hastalıkları olan bireylerde ya da enfeksiyondan kaynaklanan problemler ciddi rahatsızlıklara yol açması söz konusu olabilir” diyerek konuştu. Prof. Dr. Ufuk Özgen ise konuşmasında birçok ilacın hammaddesini oluşturan bitkilerin şifalı özelliklerine değindi. Ancak ilaçlarla birlikte kullanılan bitkisel çayların ya da bilinçsizce kullanılan bitkisel ürünlerin çok ciddi yan etkileri olabileceğine vurgu yaptı. Etkinliğin ikinci ayağında Eczane Hizmetleri öğrencileri Şehit Recep Eşiyok Ortaokulunda öğrencilerle bir araya geldiler. Öğrenci Ecem Şahin’in kaleme aldığı tiyatro oyunu ile ortaokul öğrencilerine akıllı ilaç kullanımının önemine ve gerekliliğine dikkat çektiler. Ardından Eczane Hizmetleri öğretim elemanlarından Dr. Öğr. Üyesi Ümit Karakaş, öğrencilere ilaçlar ve akılcı ilaç kullanımı konulu söyleşisini gerçekleştirdi. Etkinlik Bayburt şehir merkezinde Yakutiye Camisi önünde kurulan stant ile son buldu. Stantta ’Doğru İlaç Kullanımı’ konusunda vatandaşla buluşan gençler, konu ile ilgili el broşürü, ilaç zamanlama ve taşıma kutusu dağıttılar. Öğrenciler, vatandaşlara ilaç ile ilgili sorular sorarak, doğru ilaç kullanımına yönelik farkındalık kazandırmaya çalıştılar. Konu ile ilgili olarak düzenleme komitesi başkanı öğrenci Nazım Onur Bulut, akıllı ilaç kullanımı hakkında bilgiler vererek, "Akıllı ilaç kullanımı konusunda toplumun bilgilendirilmesi için oldukça önemli nedenler bulunmaktadır. Bu gerekçelerin ilki modern sağlık bakımındaki kimyasal ajanların önemli rolünün olmasıdır. İkincisi bireylerin sağlıkları ile ilgili sorumluluk alabilmelerini ve uygun tedavi edici stratejilerin belirlenmesini sağlamaktır. Üçüncüsü, bireylerin tedavi edici kararlarında rol almaları ve sonraki dozlar ve süreç ile ilgili bilgilendirilme haklarının olmasıdır. Dördüncüsü ise bireylerin akılcı ve güvenli ilaç teminini ve etik olmayan ticari tanıtımdan zarar görmemelerini sağlamaktır" dedi.