EKONOMİ - 28 Haziran 2016 Salı 16:31

İş dünyası, İsrail ve Rusya ataklarından umutlu

A
A
A
İş dünyası, İsrail ve Rusya ataklarından umutlu

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, Türkiye’nin İsrail ve Rusya ile ilişkilerini düzeltme yoluna gitmesinin her açıdan olumlu birer adım olduğunu belirterek, “Önümüzdeki sürecin olumlu yönde gelişeceğini düşünüyorum. Bu, aynı zamanda Akdeniz’in bir barış denizi olması yönünde önemli bir ataktır” dedi.

İş dünyası, Türkiye’nin İsrail ve Rusya ile bozulan ilişkilerini düzeltmek adına başlattığı girişimlerden umutlu. İş dünyasının temsilcileri, her iki ülkeyle uzun süren gerilimlerin ardından atılan yeni adımlar, ihracattan turizme, bölge huzurundan barışa kadar çok olumlu ve farklı değişimleri beraberinde getireceğini düşünüyor.

Türkiye’nin 6 yıldır gerginlik yaşadığı İsrail ve uçak düşürme olayı ile birlikte yaklaşık 7 aydır ilişkilerin en alt düzeye indiği Rusya ile atılan yeni adımların olası etkilerini İHA muhabirine değerlendiren MTSO Başkanı Aşut, ülke ilişkilerinde ebedi dostluklar olmadığı gibi ebedi düşmanlıkların da olamayacağını belirterek, “Devlet olmak kavga etmek değil, uzlaşmak demek. Ülkelerin yalnız yaşamaları mümkün değil. Dış politikada birbirleriyle yaşadıkları sorunlarda diretmek yerine, geri adım atmalarında ve yeniden uzlaşma yoluna gitmelerinde ülke çıkarları açısından her zaman yarar vardır” diye konuştu.

“KAZAN-KAZAN MANTIĞI GÜDEN İKİ ÖNEMLİ ÜLKEDE BU DURUM UZUN SÜREMEZDİ”
Rusya ile uçak düşürme olayıyla başlayan gergin sürecin uzun sürmeyeceğinin ilk günden belli olduğunu vurgulayan Aşut, “Çünkü kazan-kazan mantığı güdülen ve buradan avantajlı çıkması gereken iki önemli ülke Türkiye ve Rusya. Lider mantığı ile yönetilen iki ülke. Rusya da öyle Türkiye de artık o pozisyona geldi. Ama kötü bir sonuç çıkmadı buradan. Bir ülke düşünün ki, çevresiyle hiçbir sıkıntısı olmayacak diye başlanan bir politikada, çevresiyle tamamıyla sorunu olan bir ülkeye dönüştük. Bizim en rahat ürün satabileceğimiz akrabalarımız, aynı damak tadına sahip olan bir çevreden söz ediyoruz ve Rusya ile bu pozisyona geldik. Evet, belli bir süre sıkıntı yaşadık ama önümüzdeki süreç çok farklı olacak ve çok farklı bir şekilde dönüşecek” ifadelerini kullandı.

“RUSYA KRİZİ, BİZE ALTERNATİF PAZARLARIN KAPISINI ARALADI”
Rusya krizinden Türkiye’nin bazı kazanımları da olduğuna dikkat çeken Aşut, kriz öncesinde Türkiye’nin bölgede genellikle tek pazara çalıştığını, onun da Rusya olduğunu söyledi. Ancak, kriz süreci başladığından bu yana değişik pazarlara girebilmek, alternatif pazarlar oluşturmak için mücadele verdiklerini dile getiren Aşut, “Bunda da başarılı olduğumuzu düşünüyorum, yüzde 100 başarı olmasa da yelpazeyi genişlettik. Hem pazarı genişletmiş olduk hem pazarlarda tanınır pozisyona geldik hem de yaş meyve sebzenin değişik ürünlerini değişik pazarlara sokabilecek pozisyonda olduğumuzu gördük. Bu ürünlerimizi o pazarlara sokabilmek için biraz daha mücadele vereceğiz ama Türkiye’nin Rusya krizinden çıkardığı en büyük ders değişik pazarlara girmek ve elimizde değişik ürünlerin de var olduğunun farkına varmak oldu. İhracatçımız bunun farkına vardı. Bu, Türkiye için önemli” şeklinde konuştu.

“İSRAİL ORTADOĞU’DA TÜRKİYE’SİZ, TÜRKİYE DE İSRAİL’SİZ OLAMAZDI”
İsrail ile 6 yıl önce yaşanan olay patlak vermeden önce ve krizin hemen sonrasında iş dünyası olarak İsrail ile ticari bağlarını hiç koparmadıklarını aktaran Aşut, bu süreçte İsrail maslahatgüzarının hem Mersin’e geldiğini hem de diğer illerde bir araya gelip konuştuklarını anlattı. “Onların da bakış açısı bu işin çözüleceği yönündeydi. Çünkü İsrail Ortadoğu’da Türkiye’siz, Türkiye de coğrafyasında İsrail’siz olamazdı” diyen Aşut, şöyle devam etti: “Bu mantıkla hareket edilmesi gerekiyordu. Biz hem Rusya’da hem İsrail’de şu hatayı yaptık; iç politika malzemesi olarak dış politika malzemelerini kullandık, iç politikada kullandığımızı da dış politikada malzeme olarak kullandık. Sıkıntı burada. İç politika farklı, dış politika farklı malzeme olmalı. Sonuçta dünya sadece bir Türkiye değildir. Dünya atlasını açtığınızda Türkiye hemen ortada görünür ama hayır tam ortada değil. Ekonominin ortasında diyebilirsiniz ama coğrafyanın ortasında değil. Ticaretin belki dinamizminin olduğu bölgedeyiz ama şunu unutmayalım, dünya yuvarlak ve dönüyor. Sadece Türkiye değil dünya. O açıdan daha dikkatli gitmemiz gerekir.”

“KUZEY AFRİKA’DAN BAŞLAYAN YANGIN BELKİ FİLİSTİN’DE SÖNECEK”
İsrail ile atılan adımların ardından bundan sonraki süreçte Türk iş dünyasının körfez ülkelerine İsrail üzerinden çok farklı şekilde girme şansına sahip olacağının altını çizen Aşut, yapılan anlaşmayla İsrail ile ilişkilerin iyi pozisyona geldiğini, ancak Türkiye’nin asıl hedefinin Filistin’de huzuru sağlamak olması gerektiğini söyledi. Aşut, “Biz eğer Filistin’de huzuru sağlayabilirsek Ortadoğu tamamen huzur adası haline dönecek ve Kuzey Afrika’da başlayan, Batı Akdeniz’den doğuya doğru gelen yangın belki de Filistin’de sönecek, bölge huzur içine girecektir. Bu bizim için önemli bir atıştı” dedi.

“SÜREÇ OLUMLU YÖNDE GELİŞECEK”
Türkiye’nin hem Rusya hem de İsrail ile attığı her iki adımı da olumlu gördüğünü belirten Aşut, önümüzdeki süreci şu cümlelerle değerlendirdi: “Ticaretimiz açısından da her şey değişecek, huzurumuz açısından da her şey değişecek, turizm açısından çok büyük değişimler olacak. İsrail’den birçok turist geliyordu, o yok şu anda. Rusya’dan çok büyük bir turist akını vardı o da yok. Biz her şeyden vazgeçemeyiz ki. Gerekiyorsa dış politikada zaman zaman geri adım atılabilir. Nitekim öyle bir pozisyona geldi. Önümüzdeki sürecin olumlu yönde gelişeceğini düşünüyorum. Siz etrafınızdaki insanlarla kavgalı olursanız onlar da gelip sizin içinizde terörü tetikler. Kabul etmeyenler de var ama terör dışarıdan kaynaklı. Dış kaynaktan aktarılan imkanla o insanlar terör yapıyor ve Türkiye terörü hak etmiyor.”

“DİĞER ÜLKELERLE DE YENİ ADIMLAR ATILABİLİR”
İsrail ve Rusya ataklarının ardından diğer ülkelerdeki sorunların da yavaş yavaş çözülmesi gerektiğine işaret eden Aşut, sözlerini şöyle tamamladı:  “Türkiye’nin sorun yaşadığı diğer ülkelerle de yeni adımlar atılabilir. Hiç alakası yokmuş gibi görünse de bizde huzur olduğu zaman mutlaka Kuzey Afrika’da da huzur olacak. Bizim müteahhitlik şirketlerimizin en çok iş yaptığı ülkeler Rusya ve Kuzey Afrika ülkeleriydi. Bu açıdan baktığımızda Türkiye’nin zenginleşmesi için ne gerekiyorsa o yapılmalı, gerekli adımlar atılmalı. Bu, bölge için, Akdeniz’in bir barış denizi olması yönünde önemli bir ataktır. Türkiye yine liderliğini yapmalıdır ve yapacaktır.” 

KIYMET GÖKÇE

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Lokanta ve kafelerde KDV oranında değişiklik Resmi Gazete’de Lokanta ve kafelerde yüzde 8 olan KDV, yüzde 10’a, yüzde 18 olan KDV’nin, yüzde 20’ye çıkarılmasına ilişkin tebliğ Resmi Gazete’de yayımlandı. Katma Deper Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ Resmi Gazete’de yayımlandı. Tebliğe göre, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın 26 Nisan 2014 tarihli Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde yer alan ’yüzde 8’ ibarelerinin ’yüzde 10’, ’yüzde 18’ ibarelerinin ’yüzde 20’ olarak değiştirilmesine karar verildi. Buna göre, lokantaların hizmetlerini, et, su, meyve suyu gibi gıda malzemesi satışı göstererek yüzde 10 yerine yüzde 1 KDV ile faturalandırmasının önüne geçilecek. Hizmet sunan lokanta, kafe, pastane gibi işletmeler kendilerinin hazırlayıp sundukları yiyecek ve içecekler ile dışarıdan temin edilerek buralarda sattıkları ürünler için yüzde 10 oranında KDV hesaplayacak. Bu işletmelerin telefonla veya internet üzerinden sipariş suretiyle adrese gönderme, gel-al gibi yöntemlerle yaptıkları tüm satışlar da aynı kapsamda değerlendirilecek. Öte yandan, yiyecek ve içecek hizmetlerine yönelik işyeri ruhsatı bulunmadığı halde müşterilerine masa, oturma yeri, tezgah gibi servis yapılabilen alanlarda yiyecek ve içecek hizmetleri sunanların bu yerlerde yaptıkları satışlar da bu kapsamda olacak. Tebliğin yayımını izleyen ayın başında yürürlüğe gireceği belirtilirken hükümlerinin Hazine ve Maliye Bakanınca yürütüleceği belirlendi.
Bitlis Ahlat’ta ‘Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun’ anma programı düzenlendi Eski Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun vefatının 5. yılında Bitlis’in Ahlat ilçesinde anıldı. Ahlat ilçesinde Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun anısına “Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun” anma programı düzenlendi. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı’nın katkılarıyla Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği tarafından düzenlenen program saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Daha sonra konuşma yapan Bitlis Valisi Erol Karaömeroğlu, “Haluk Dursun’un hatırasına sahip çıkan bu anlamlı program dolayısıyla sizlerle beraber olmaktan duyduğum memnuniyeti özellikle ifade etmek istiyorum. Bugün ülkemizin yetiştirmiş olduğu mümtaz bir ismi anmak üzere buradayız. Prof.Dr.Haluk Dursun’u ebedi aleme uğurlayalı tam 5 yıl oldu. Van Erciş’te kendi aracıyla seyir halindeyken meydana gelen elim bir trafik kazası sonucu maalesef hocamızı 19 Ağustos 2019 tarihinde kaybettik. Kültür birikimi ve hitabetiyle araştırmayı, bildiğini ve gördüğünü meraklısına aktarmayı seven, hayatını görevine adayan bir bilim insanıydı. Ahmet hocamızı bir kez daha rahmetle, özlemle, şükranla yad ediyorum. Değerli ailesine, dostlarına, mesai arkadaşlarına tekrar başsağlığı diliyorum. Rabbim Haluk hocamızdan razı olsun, mekanı ali olsun. Bu anlamlı buluşmanın düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi. Ardından konuşan AK Parti Ankara Milletvekili Zeynep Yıldız, “Gerçekten bir ideal, ülkü ve niyet uğruna yola koyulanlardandı Haluk hoca ve bugün bizi burada bir araya getirdi. Bunu da yaparken bir mekan ve bellek ilişkisi kurmaya yönelik en önemli noktalardan birinde Ahlat’ta bizleri buluşturdu. Gerçekten nereden geldik nereye doğru yürüyeceğiz duygusunu bize pekiştirebilecek bir noktada bir araya gelmiş olduk” ifadelerini kullandı. MHP Genel Başkan Başdanışmanı Prof. Dr. Ruhi Ersoy’da, “Ahlatın maneviyatıyla gençliğin enerjisini bir araya getiren bu tarihi ve bu mukaddes şehirde Kubbet-ül İslam’da sizlerle beraber olmaktan tarihe adanmış, adanmış olduğu bir ülküsünde yol yürürken rahmeti rahmana kavuşmuş değerlerimizi anma vesilesiyle sizlerle olmaktan bende kıvanç duyuyorum. Ahlat’ı anlamak, tanımak ve bu değerler etrafında dertlenen Ahmet Haluk Dursun profili, şahsiyetleri, onun etrafında neşet etmiş yetiştirmiş olduğu gençlerin yeniden filizlenmesine iklim oluşturmaktır. Bizim muradımız ve mefkuremiz budur. Siyasetten de, devlet hayatından da anladığımızda budur, bu olmalıdır. Bu sebepten dolayı bugün bu saatte bu salonu dolduran her bir arkadaşım bu atmosferin bir parçası olmuştur. Bu programın hayat bulmasında dertlenerek Ahmet Haluk Dursun hocanın derdini kendine dert ederek yola çıkıp kamu imkanlarıyla bu iş yürümüyorsa milletle yürüyebiliriz, dernekleşiriz diyerek devletimizin kapısını çalarız diyerek yolculuğa başladı. Bugünün anlamını bir bütün halinde program bitene kadar hissedip yaşayalım” şeklinde konuştu. Bitlis Eren Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr.Ferit İzci ise, “Bizim medeniyetlerimiz başka medeniyetlere benzemez. Bizim medeniyetlerimiz işte böyle şahsiyetler ve gençler üzerine inşa edilmiş ilelebet varlığını devam ettirecek medeniyetlerdir. Başka medeniyetlerin hayal bile edemeyecekleri zirvelere çıkmış olan ecdadın nesilleriyiz. Hayatını bu şekilde mücadeleyle geçiren başta sayın Ahmet hocamız olmak üzere bu ülkede ve coğrafyada yetişmiş değerlerli şahsiyetlere huzurlarınızda saygıyla ve minnet duyuyorum” dedi. Düzenlenen program hakkında gazetecilere açıklamada bulunan Anadolu Tarih ve Kültür Birliği Derneği Başkanı Doğan Güngör, “Kültür ve Turizm Bakan yardımcısıyken çok sevdiği Ahlat’ı ziyaretinin hemen sonrasında geçirdiği trafik kazasıyla hayatını kaybeden Prof.Dr.Ahmet Haluk Dursun hocayı anmak, Ahlat’ı anlatmak ve gençlerle hemhal olmka için buradayız. Dernek olarak hocamızı anmak üzere yaptığımız ikinci program. İlkini Çanakkale’de yine tarihimizin müstesna mekanlarından birinde, bugünde Ahlat’ta yaptık” dedi. Anma programına katılan Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kızı Nilay Dursun’da duygularını şöyle ifade etti; “Babamın hayatının son yıllarında özellikle çok önem verdiği Anadolu Tarih ve Kültür Birliği projesinin yaşatılıyor olabildiğini görmek gerçekten çok mutluluk verici. Yıllar önce babamın vefatından sonra tanıştığım bu değerli ekiple 5.yılında da bu tarz etkinliklerle bir araya gelmeyi sürdürüyoruz. Babamı anmayı, onun öğretilerini, gençlere aktarmaya çalıştığı bilgileri bir arada tekrar hatırlayarak belki yeni kitlelere aktarmaya çalışıyoruz. Bu gerçekten çok önemli. Dolayısıyla bu etkinliklerde desteği olan herkese çok teşekkür ediyorum.” İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü son sınıf öğrencisi Kenan Toprak Çatkın’da, “Ahlat’a ikinci gelişim. Bundan önce de bir program aracılığıyla gelmiştim. Haluk hoca bizde çok önemli ve derin etkiler bıraktı. Zaten bu etkileri panelimizde de anlatacağız” dedi. Yapılan konuşmaların ardından program Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği Musiki Grubunun Haluk Dursun’un sevdiği müzikleri seslendirmesiyle devam etti. Arından Ahmet Haluk Dursun hocayla anısı olan çeşitli üniversite öğrencilerin paneli ve BEÜ öğretim üyesi Doç.Dr.Hasan Buğrul’un Ahlat’taki tarihi mezar taşları üzerindeki övgü içerikli yazılar adlı sunumuyla program sona erdi. Anma programı sonunda toplu hatıra fotoğrafı çektirildi. Ahlat Halk Eğitimi Merkezi konferans salonunda düzenlenen anma programına Ahlat Kaymakamı Batuhan Bingöl, Ahlat Belediye Başkanı Yavuz Gülmez, Bitlis İl Emniyet Müdürü Ortaç Şekeroğlu, Bitlis İl jandarma komutanı Tuğgeneral Eyüp Subaşı, bazı kurum amirleri, çok sayıda akademisyen, yazar, eğitimci ve öğrenci katıldı. Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kaza sonucu vefatı 2019 yılında Malazgirt Zaferi’nin 948. yıl dönümü etkinlikleri öncesi Ahlat’ta gezi ve incelemelerde buluna merhum Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun, buradaki incelemeleri sonrası kara yoluyla Van’a hareket etmişti. Dursun’un içinde bulunduğu araç, Erciş’in Bayramlı Mahallesi yakınlarında kaza yapmış, kazada Ahmet Haluk Dursun hayatını kaybetmişti.
Antalya Otomobil su kanalına uçtu: Öldüğü düşünülen sürücünün yüzerek kaçtığı ortaya çıktı Antalya’da kontrolden çıkıp su kanalına uçan otomobildeki sürücü, kanaldan yüzerek çıkıp olay yerinden kaçtı. Aracın yaklaşık 1 buçuk ay önce satışını yapıp devrinin henüz alınmadığını belirten ruhsat sahibi kadın ise olay yerine geldiğindeki ilk sözü, “Allah’tan içinde kimse yok” oldu. Kazanın görgü şahidi bir genç ise, “Sürücü çok paniklemişti, yüzerek kanaldan çıktı, ardından kaçtı” dedi. Kaza, saat 22.00 sıralarında Kepez ilçesine bağlı Göksu Mahallesi’ndeki Nene Hatun Caddesi ile İbn-i Sinan Sokak kesişiminde meydana geldi. Henüz sürücüsünün ismi öğrenilemeyen 16 LUB 73 plakalı otomobilin önce kaldırıma çarpıp ardından su kanalına uçtuğunu görenler durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. İhbarın ardından olay yerine itfaiye, polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Belirtilen adrese gelen itfaiye ekipleri, araçta yaptıkları kontrolde herhangi bir kişinin olmadığını tespit etti. Bunun üzerine görgü şahitlerinin ifadesine başvuran polis, sürücünün araçtan çıktıktan sonra yüzerek kanaldan çıktığını ve ardından panikleyerek kaçtığını belirledi. Trafik polisinin araç plakasından yaptığı sorgulamada, aracın Gülfer Hanedar adına kayıtlı olduğu belirlendi. “Arabayı sattım, parasını aldım ama devrini almadı” Ekiplerin haber vermesiyle kaza yerine gelen Hanedar, aracı Halil isminde bir galerice yaklaşık 1 buçuk ay önce sattığını, parasını almasına rağmen karşı tarafın devrini henüz üzerine almadığını söyledi. Gazetecilere de açıklamada bulunan Hanedar, “Arabayı satmıştım, parasını aldım ancak devrini henüz üzerine almadı. Kaza olunca beni aradılar. Allah’tan içinde kimse yok, ona sevindik. Galericiye satmıştım. Onun sürüp sürmediği de belli değil, ulaşamıyorum da” diye konuştu. Kazayı görenlerden Musa Kont isimli genç ise “Araba aniden fren yaptı ve kanala uçtuktan sonra sürücü yüzerek çıktı. Adam çok panik yapıyordu, sakinleştirmeye çalıştık ama kaçtı gitti” dedi. Polis ekipleri sürücüyü bulmak için çalışma başlatırken, araç çekiciyle su kanalından çıkartılarak otoparka götürüldü.