POLİTİKA - 17 Ekim 2018 Çarşamba 13:50

'İslam ile terör asla yan yana kullanılamaz'

A
A
A
'İslam ile terör asla yan yana kullanılamaz'

Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, "İslam ile terör asla yan yana kullanılamaz” dedi.

İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Bağımsız Daimi İnsan Hakları Komisyonu (BDİHK) ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti işbirliği ile düzenlenen “İslamofobi: Bir İnsan Hakkı İhlali ve Irkçılığın Çağdaş Görünümü” konulu seminer, Taksim CVK Hotel’de gerçekleşti. Bu yıl 5’incisi düzenlenen uluslararası seminere İİT üyesi 57 ülke ve diğer gözlemci ülkeler katıldı. Adalet Bakanı Abdülhamit Gül ve İİT Kadın Danışma Konseyi Başkanı Esra Albayrak seminerin açılış konuşmasını yaptı. İslamofobi’nin nefret suçu olduğunu söyleyen Bakan Gül, “İnancımıza göre insan eşref-i mahlukattır  arasında en üstün konumdadır. Doğuştan gelen haklarıyla insan, hemcinsleri ile eşit ve özgür bir varlıktır. Özgürlük ve hakları insanın varoluşu ile bir bütündür. Üzerinde tasarruf imkanı bulunmayan ırkı, derisinin rengi, dili ve milliyetinin yanında dini, vicdani kanaatleri ve kişisel tercihleri sebebiyle de hiç kimse kınanamaz” diye konuştu.

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Beyannamesi’ne değinerek bugün dünyada yaşanan sorunlar için bu mekanizmaların yeterli olmadığını belirten Bakan Gül, “Başta BM sistemi olmak üzere uluslararası insan hakları mekanizmalarının da daha adil ve etkin bir şekilde işlemesi için reforma ihtiyaç duyulduğu aşikardır” dedi.

“AVRUPA BÜYÜK BİR İNSANLIK DRAMINA SEBEP OLMAKTADIR”

Uluslararası sisteme de eleştiri getiren Gül, “İkinci Dünya Savaşı akabinde kurulan ve Soğuk Savaş sonrasında da tahkim edilen mevcut sistem, çıkarları garanti altına alınmış bir avuç mutlu azınlık dışında hiç kimseyi mutlu etmemektedir. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın BM Genel Kurulu’nda yaptığı ’Dünya 5’ten büyüktür’ çağrısı, işte bu reform ihtiyacını çok çarpıcı bir biçimde ifade etmektedir” şeklinde konuştu. 

Uluslararası sistemdeki reform ihtiyacında İslam ülkelerinin de üzerine düşeni yapması gerektiğini belirten Adalet Bakanı Gül, “Unutmamalıyız ki bizler dünyadaki ilk insan hakları beyannamesi olan Veda Hutbesi ve bir arada, birlikte yaşamanın belgesi olan Medine Vesikası gibi evrensel niteliğe sahip değerleri bünyesinde barındıran İslam medeniyetinin mensuplarıyız. İnsan haklarının kaynağı olan yüce kitabımız Kuran-ı Kerim’i ve diğer referans kaynaklarımızı rehber edinerek bütün dünyaya örnek oluşturacak modeli elbette hep birlikte inşa etmek omuzlarımıza yüklenen çok önemli bir sorumluluktur” dedi. 

Avrupa’da yükselen aşırı sağcı ve İslamofobik hareketlere dikkat çeken Gül, bu siyasetin toplumları zehirlediğini belirtti. Bakan Gül, Avrupa’nın mülteci politikasının oluşturduğu insan hakları ihlallerine de değinerek, “Avrupa’nın sınırlarına dikenli teller çevirerek mülteci kabul etmeme politikası, Akdeniz’i bir mülteci kabristanına çevirmekte, büyük bir insanlık dramına sebep olmaktadır. Bu dikenli telleri her nasılsa geçebilmiş masum ve mazlum insanlar da potansiyel suçlu muamelesi görmekte, bir mülteci Afgan kadınının örtüsüne el uzatılabilmektedir” dedi.

“İSLAM İLE TERÖR ASLA YAN YANA KULLANILAMAZ” 

Adalet Bakanı Gül, İslam’a ve Müslümanlara karşı duyulan temelsiz korku ve hoşgörüsüzlüğü ifade eden İslamofobi’nin özellikle son yıllarda yükselerek uluslararası barışa zarar verdiğini belirterek, İslamofobi’nin temelde bir insan hakları sorunu olarak görülmesi gerektiğini söyledi. İslam düşmanlığının güç kazanmasında bazı terör örgütleri ve eylemlerinin de bahane olarak kullanıldığını söyleyen Gül, “İslam bir barış ve esenlik dinidir. Adında, simgelerinde, söylemlerinde İslam’ı motif olarak kullansa da teröre bulaşan herkes bizim gözümüzde teröristtir. Terörün ve teröristin İslam ile telifi ve temsili asla ama asla mümkün değildir” dedi ve “İslam’ın asla terör ile yan yana gelemeyeceğini belirtmek isteriz. İslam’la terör asla yan yana kullanılamaz. Böyle bir tavrı böyle bir söylemi şiddetle reddediyoruz” şeklinde konuştu.

“İYİ TERÖR, KÖTÜ TERÖR AYRIMININ ASLA DOĞRU OLMADIĞINI DÜŞÜNÜYORUZ” 

Terör örgütlerine vurgu yapan Gül, “Türkiye bugün 15 Temmuz hain darbe girişimini yapan FETÖ ile mücadele etmektedir. Bu örgüt de insanları dini referans göstererek kandırmaktadır. Bu mücadelede Müslüman halkımız bizi hep destekledi. Dolayısıyla halkımıza ve bu konuya duyarlı uluslararası toplum da İslam ile terörü net bir şekilde ayırmaktadır. İslam’ı referans gösterip terör ve katliam yapan DEAŞ ile en etkili mücadeleyi de yine Türkiye vermiştir ve bu mücadeleyi de sürdürmeye devam etmektedir” dedi. Terörün dini ve milliyetinin olmayacağını vurgulayan Gül, “İyi terör, kötü terör ayrımının asla doğru olmadığını düşünüyoruz” açıklamasında bulundu.

“DİNİ NEFRET TEMELLİ SİYASİ TAHAKKÜM HEVESİ HİÇBİR ZAMAN HUZUR VE BARIŞ GETİRMEMİŞTİR” 

Avrupa’da yükselen aşırı sağ ve İslamofobik hareketlere de değinen Gül, “Avrupa ülkelerinin pek çoğunda İslamofobik olaylar insan hakkı ihlali ve ayrıca bir nefret suçu olarak geçmemektedir. Halbuki bu fiillerin İslamofobik olarak kayda alınması sorunun gerçek boyutunun ortaya çıkarılması ve bu sorunla mücadele edebilmek için atılacak adımların belirlenmesi bakımından hayati öneme sahiptir. Öte yandan batı dünyasında Müslümanlık karşıtı eylemelerin çok azı yetkili makamlara bildirilmektedir. Müslümanlar ve göçmenler üzerinde oluşturulan baskı kültürü en önemli nedenlerden birisidir. Avrupa’da ve Batı dünyasında yükselen aşırıcılık ve İslam karşıtlığının boyutları eğer gerekli müdahaleler olmazsa daha da vahim sonuçlara ulaşacaktır. İnsan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğünü hep referans olarak dile getiren Batılı devletlerin bu ilkeleri korumak ve yükselen ırkçılık ve İslam karşıtlığını engellemek için vakit geçirmeden gerekli tedbirleri alması elzemdir. Batı bugün Müslümanların eşit vatandaşlar olarak toplumlarına entegre edilmesi konusunda bir sınavdan geçmektedir. Batı için bu sınavı daha da çetin kılan şey İslamofobik söylemin olağanlaştırılması eylemidir. İnsanlık, vicdan, ahlak ve adalet ölçülerinden uzaklaşmanın bedeli bencillik ve barbarlıktan başka bir şey olamaz. Dini nefret temelli siyasi tahakküm hevesi, dünyamıza hiçbir zaman huzur ve barış getirmemiştir. Ayrılıkları derinleştirmek, kavgaları körüklemek, nefreti ve etnik ayrılığı kızıştırmak insanlığa büyük acılar yaşattı, büyük bedeller ödetti. Bu acıların tekrarını önlemek için üzerimize düşeni yapmak hepimizin ve herkesin boynunun borcu olmalıdır. Nefret ateşinin Müslüman kardeşlerimize yaşattığı acılar konusunda hafızamız maalesef taze ve canlıdır” dedi.

“İNSAN HAKLARINA SAYGININ ARTACAĞINA İNANIYORUZ” 

İslam İşbirliği Teşkilatı tarafından Bağımsız Daimi İnsan Hakları Komisyonu’nun kurulmasını önemli bir gelişme olarak değerlendiren Gül, “Komisyonun sadece Müslüman coğrafyada değil, tüm dünyada insan haklar ihlalleri, İslamofobi, yabancı düşmanlığı ve tüm inançlara karşı nefret suçlarına karşı etkin bir rol alması gerektiğine inanıyorum. Benzer bir şekilde İslam İşbirliği Teşkilatı yeni bir hedef olarak İslam’da insan haklarına dair Kahire Deklerasyonu’nu gözden geçirme çalışmalarını da bir an evvel sonuçlandırılmasını temenni ediyorum. Gözden geçirilmiş İslam İşbirliği Teşkilatı İnsan Hakları Deklerasoyonu’nu da ilke olarak takdirle karşıladığımızı da belirtmek isterim. İnsan haklarına saygının İslam ülkelerinin kendi değer ve dinamiklerini koruyarak geliştirecekleri işbirliği ile artacağına inanıyoruz” şeklinde konuştu.  

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Lokanta ve kafelerde KDV oranında değişiklik Resmi Gazete’de Lokanta ve kafelerde yüzde 8 olan KDV, yüzde 10’a, yüzde 18 olan KDV’nin, yüzde 20’ye çıkarılmasına ilişkin tebliğ Resmi Gazete’de yayımlandı. Katma Deper Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ Resmi Gazete’de yayımlandı. Tebliğe göre, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın 26 Nisan 2014 tarihli Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde yer alan ’yüzde 8’ ibarelerinin ’yüzde 10’, ’yüzde 18’ ibarelerinin ’yüzde 20’ olarak değiştirilmesine karar verildi. Buna göre, lokantaların hizmetlerini, et, su, meyve suyu gibi gıda malzemesi satışı göstererek yüzde 10 yerine yüzde 1 KDV ile faturalandırmasının önüne geçilecek. Hizmet sunan lokanta, kafe, pastane gibi işletmeler kendilerinin hazırlayıp sundukları yiyecek ve içecekler ile dışarıdan temin edilerek buralarda sattıkları ürünler için yüzde 10 oranında KDV hesaplayacak. Bu işletmelerin telefonla veya internet üzerinden sipariş suretiyle adrese gönderme, gel-al gibi yöntemlerle yaptıkları tüm satışlar da aynı kapsamda değerlendirilecek. Öte yandan, yiyecek ve içecek hizmetlerine yönelik işyeri ruhsatı bulunmadığı halde müşterilerine masa, oturma yeri, tezgah gibi servis yapılabilen alanlarda yiyecek ve içecek hizmetleri sunanların bu yerlerde yaptıkları satışlar da bu kapsamda olacak. Tebliğin yayımını izleyen ayın başında yürürlüğe gireceği belirtilirken hükümlerinin Hazine ve Maliye Bakanınca yürütüleceği belirlendi.
Bitlis Ahlat’ta ‘Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun’ anma programı düzenlendi Eski Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun vefatının 5. yılında Bitlis’in Ahlat ilçesinde anıldı. Ahlat ilçesinde Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun anısına “Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun” anma programı düzenlendi. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı’nın katkılarıyla Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği tarafından düzenlenen program saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Daha sonra konuşma yapan Bitlis Valisi Erol Karaömeroğlu, “Haluk Dursun’un hatırasına sahip çıkan bu anlamlı program dolayısıyla sizlerle beraber olmaktan duyduğum memnuniyeti özellikle ifade etmek istiyorum. Bugün ülkemizin yetiştirmiş olduğu mümtaz bir ismi anmak üzere buradayız. Prof.Dr.Haluk Dursun’u ebedi aleme uğurlayalı tam 5 yıl oldu. Van Erciş’te kendi aracıyla seyir halindeyken meydana gelen elim bir trafik kazası sonucu maalesef hocamızı 19 Ağustos 2019 tarihinde kaybettik. Kültür birikimi ve hitabetiyle araştırmayı, bildiğini ve gördüğünü meraklısına aktarmayı seven, hayatını görevine adayan bir bilim insanıydı. Ahmet hocamızı bir kez daha rahmetle, özlemle, şükranla yad ediyorum. Değerli ailesine, dostlarına, mesai arkadaşlarına tekrar başsağlığı diliyorum. Rabbim Haluk hocamızdan razı olsun, mekanı ali olsun. Bu anlamlı buluşmanın düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi. Ardından konuşan AK Parti Ankara Milletvekili Zeynep Yıldız, “Gerçekten bir ideal, ülkü ve niyet uğruna yola koyulanlardandı Haluk hoca ve bugün bizi burada bir araya getirdi. Bunu da yaparken bir mekan ve bellek ilişkisi kurmaya yönelik en önemli noktalardan birinde Ahlat’ta bizleri buluşturdu. Gerçekten nereden geldik nereye doğru yürüyeceğiz duygusunu bize pekiştirebilecek bir noktada bir araya gelmiş olduk” ifadelerini kullandı. MHP Genel Başkan Başdanışmanı Prof. Dr. Ruhi Ersoy’da, “Ahlatın maneviyatıyla gençliğin enerjisini bir araya getiren bu tarihi ve bu mukaddes şehirde Kubbet-ül İslam’da sizlerle beraber olmaktan tarihe adanmış, adanmış olduğu bir ülküsünde yol yürürken rahmeti rahmana kavuşmuş değerlerimizi anma vesilesiyle sizlerle olmaktan bende kıvanç duyuyorum. Ahlat’ı anlamak, tanımak ve bu değerler etrafında dertlenen Ahmet Haluk Dursun profili, şahsiyetleri, onun etrafında neşet etmiş yetiştirmiş olduğu gençlerin yeniden filizlenmesine iklim oluşturmaktır. Bizim muradımız ve mefkuremiz budur. Siyasetten de, devlet hayatından da anladığımızda budur, bu olmalıdır. Bu sebepten dolayı bugün bu saatte bu salonu dolduran her bir arkadaşım bu atmosferin bir parçası olmuştur. Bu programın hayat bulmasında dertlenerek Ahmet Haluk Dursun hocanın derdini kendine dert ederek yola çıkıp kamu imkanlarıyla bu iş yürümüyorsa milletle yürüyebiliriz, dernekleşiriz diyerek devletimizin kapısını çalarız diyerek yolculuğa başladı. Bugünün anlamını bir bütün halinde program bitene kadar hissedip yaşayalım” şeklinde konuştu. Bitlis Eren Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr.Ferit İzci ise, “Bizim medeniyetlerimiz başka medeniyetlere benzemez. Bizim medeniyetlerimiz işte böyle şahsiyetler ve gençler üzerine inşa edilmiş ilelebet varlığını devam ettirecek medeniyetlerdir. Başka medeniyetlerin hayal bile edemeyecekleri zirvelere çıkmış olan ecdadın nesilleriyiz. Hayatını bu şekilde mücadeleyle geçiren başta sayın Ahmet hocamız olmak üzere bu ülkede ve coğrafyada yetişmiş değerlerli şahsiyetlere huzurlarınızda saygıyla ve minnet duyuyorum” dedi. Düzenlenen program hakkında gazetecilere açıklamada bulunan Anadolu Tarih ve Kültür Birliği Derneği Başkanı Doğan Güngör, “Kültür ve Turizm Bakan yardımcısıyken çok sevdiği Ahlat’ı ziyaretinin hemen sonrasında geçirdiği trafik kazasıyla hayatını kaybeden Prof.Dr.Ahmet Haluk Dursun hocayı anmak, Ahlat’ı anlatmak ve gençlerle hemhal olmka için buradayız. Dernek olarak hocamızı anmak üzere yaptığımız ikinci program. İlkini Çanakkale’de yine tarihimizin müstesna mekanlarından birinde, bugünde Ahlat’ta yaptık” dedi. Anma programına katılan Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kızı Nilay Dursun’da duygularını şöyle ifade etti; “Babamın hayatının son yıllarında özellikle çok önem verdiği Anadolu Tarih ve Kültür Birliği projesinin yaşatılıyor olabildiğini görmek gerçekten çok mutluluk verici. Yıllar önce babamın vefatından sonra tanıştığım bu değerli ekiple 5.yılında da bu tarz etkinliklerle bir araya gelmeyi sürdürüyoruz. Babamı anmayı, onun öğretilerini, gençlere aktarmaya çalıştığı bilgileri bir arada tekrar hatırlayarak belki yeni kitlelere aktarmaya çalışıyoruz. Bu gerçekten çok önemli. Dolayısıyla bu etkinliklerde desteği olan herkese çok teşekkür ediyorum.” İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü son sınıf öğrencisi Kenan Toprak Çatkın’da, “Ahlat’a ikinci gelişim. Bundan önce de bir program aracılığıyla gelmiştim. Haluk hoca bizde çok önemli ve derin etkiler bıraktı. Zaten bu etkileri panelimizde de anlatacağız” dedi. Yapılan konuşmaların ardından program Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği Musiki Grubunun Haluk Dursun’un sevdiği müzikleri seslendirmesiyle devam etti. Arından Ahmet Haluk Dursun hocayla anısı olan çeşitli üniversite öğrencilerin paneli ve BEÜ öğretim üyesi Doç.Dr.Hasan Buğrul’un Ahlat’taki tarihi mezar taşları üzerindeki övgü içerikli yazılar adlı sunumuyla program sona erdi. Anma programı sonunda toplu hatıra fotoğrafı çektirildi. Ahlat Halk Eğitimi Merkezi konferans salonunda düzenlenen anma programına Ahlat Kaymakamı Batuhan Bingöl, Ahlat Belediye Başkanı Yavuz Gülmez, Bitlis İl Emniyet Müdürü Ortaç Şekeroğlu, Bitlis İl jandarma komutanı Tuğgeneral Eyüp Subaşı, bazı kurum amirleri, çok sayıda akademisyen, yazar, eğitimci ve öğrenci katıldı. Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kaza sonucu vefatı 2019 yılında Malazgirt Zaferi’nin 948. yıl dönümü etkinlikleri öncesi Ahlat’ta gezi ve incelemelerde buluna merhum Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun, buradaki incelemeleri sonrası kara yoluyla Van’a hareket etmişti. Dursun’un içinde bulunduğu araç, Erciş’in Bayramlı Mahallesi yakınlarında kaza yapmış, kazada Ahmet Haluk Dursun hayatını kaybetmişti.
Antalya Otomobil su kanalına uçtu: Öldüğü düşünülen sürücünün yüzerek kaçtığı ortaya çıktı Antalya’da kontrolden çıkıp su kanalına uçan otomobildeki sürücü, kanaldan yüzerek çıkıp olay yerinden kaçtı. Aracın yaklaşık 1 buçuk ay önce satışını yapıp devrinin henüz alınmadığını belirten ruhsat sahibi kadın ise olay yerine geldiğindeki ilk sözü, “Allah’tan içinde kimse yok” oldu. Kazanın görgü şahidi bir genç ise, “Sürücü çok paniklemişti, yüzerek kanaldan çıktı, ardından kaçtı” dedi. Kaza, saat 22.00 sıralarında Kepez ilçesine bağlı Göksu Mahallesi’ndeki Nene Hatun Caddesi ile İbn-i Sinan Sokak kesişiminde meydana geldi. Henüz sürücüsünün ismi öğrenilemeyen 16 LUB 73 plakalı otomobilin önce kaldırıma çarpıp ardından su kanalına uçtuğunu görenler durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. İhbarın ardından olay yerine itfaiye, polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Belirtilen adrese gelen itfaiye ekipleri, araçta yaptıkları kontrolde herhangi bir kişinin olmadığını tespit etti. Bunun üzerine görgü şahitlerinin ifadesine başvuran polis, sürücünün araçtan çıktıktan sonra yüzerek kanaldan çıktığını ve ardından panikleyerek kaçtığını belirledi. Trafik polisinin araç plakasından yaptığı sorgulamada, aracın Gülfer Hanedar adına kayıtlı olduğu belirlendi. “Arabayı sattım, parasını aldım ama devrini almadı” Ekiplerin haber vermesiyle kaza yerine gelen Hanedar, aracı Halil isminde bir galerice yaklaşık 1 buçuk ay önce sattığını, parasını almasına rağmen karşı tarafın devrini henüz üzerine almadığını söyledi. Gazetecilere de açıklamada bulunan Hanedar, “Arabayı satmıştım, parasını aldım ancak devrini henüz üzerine almadı. Kaza olunca beni aradılar. Allah’tan içinde kimse yok, ona sevindik. Galericiye satmıştım. Onun sürüp sürmediği de belli değil, ulaşamıyorum da” diye konuştu. Kazayı görenlerden Musa Kont isimli genç ise “Araba aniden fren yaptı ve kanala uçtuktan sonra sürücü yüzerek çıktı. Adam çok panik yapıyordu, sakinleştirmeye çalıştık ama kaçtı gitti” dedi. Polis ekipleri sürücüyü bulmak için çalışma başlatırken, araç çekiciyle su kanalından çıkartılarak otoparka götürüldü.