DÜNYA - 11 Kasım 2023 Cumartesi 21:59 | Son Güncelleme : 11 Kasım 2023 Cumartesi 22:05

"İslam Zirvesi" ortak bildirgesi yayımlandı

A
A
A
"İslam Zirvesi" ortak bildirgesi yayımlandı

Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ve Arap Birliği tarafından ortaklaşa düzenlenen 8. Olağanüstü İslam Zirvesi'nin ardından yayımlanan ortak bildirgede, Gazze Şeridi’ne yönelik saldırıları savaş suçu olarak betimlemesi talep edilirken, Kimyasal Silahların Yasaklanması Teşkilatı’na İsrail’in kimyasal silah kullanımını araştırması yönünde çağrı yapıldı.

Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ve Arap Birliği tarafından ortaklaşa düzenlenen 8'inci Olağanüstü İslam Zirvesi'nin ardından ortak bildirge yayımlandı. Bildirgede, "İsrail'in Gazze Şeridi'nde ve Kudüs-ü Şerif dahil olmak üzere Filistin topraklarının tamamında Filistin halkına yönelik saldırılarını görüşmek ve bahsekonu saldırganlığa ve saldırganlığın yol açtığı insani faciaya karşı durduğumuzu, buna ve İsrail’in işgali süreklileştirmek ve Filistin halkını başta özgürlük ve kendi ulusal topraklarının tamamı üzerinde bağımsız ve egemen bir devlet kurma hakkı olmak üzere tüm haklarından mahrum bırakmaya yönelik tüm diğer yasadışı faaliyetlerini durdurmak için çalıştığımızı teyit ederiz” ifadeleri kullanıldı.

Bildirgede, “Filistin davasının merkeziliğini teyit ederek, tüm enerjimiz ve kapasitemizle, işgal altındaki tüm toprakları kurtarmak ve başta kendi kaderini tayin etme ve 4 Haziran 1967 sınırlarında kurulmuş bağımsız, egemen ve başkenti Kudüs-ü Şerif olan devletlerinde yaşama hakkı olmak üzere, tüm devredilemez haklarını yerine getirmek için verdikleri meşru mücadelede kardeş Filistin halkının yanında yer aldığımızı teyit ederiz” denildi.

Bildirgede, “Stratejik bir seçeneği içeren, adil, kalıcı ve kapsamlı bir barışın tesis edilmesinin, bölge halklarının güvenliğini ve istikrarını garanti altına alan ve halkları şiddet ve savaş döngüsünden koruyan tek yöntem olduğunu ve bunun İsrail işgalini sona erdirmeden ve Filistin davasını iki devletli çözüm temelinde çözmeden gerçekleştirmenin imkansız olduğu” vurgulandı.

"Filistin davası es geçilerek bölgesel barışa ulaşmak imkansız"

“Filistin davasını es geçerek veya Filistin halkının haklarını görmezden gelerek, İslam İşbirliği Teşkilatı tarafından desteklenen Arap Barış Girişimi’ni ana kaynak olarak almadan bölgesel barışa ulaşmanın imkansızlığının” aktarıldığı bildirgede, “İsrail’in, çatışmanın devamı ve şiddetlenmesinden ve şiddetin Filistin halkının haklarına ve İslam ile Hristiyan kutsallarına yönelmesinden, sistemli politika ve faaliyetlerinden ve işgale sebebiyet veren tek taraflı, hukuk dışı adımlardan, adil ve kapsamlı bir barışın sağlanabilmesini engellemekten sorumlu tutulduğu” ifade edildi.

Bildirgede, “Filistin halkı güvenlik ve barışa kavuşmadan ve gasp edilen tüm haklarını geri almadan, İsrail’in ve diğer hiçbir bölge ülkesinin güvenlik ve barışa kavuşamayacağını ve İsrail işgalinin devam etmesinin bölgesel güvenlik ve istikrara ve küresel güvenlik ve barışa tehdit oluşturduğu” belirtildi.

Nefret ve aşırıcılık kültürünü sürdüren tüm tekliflerin kınandı

“Nefret ve ayrımcılığın her türlüsü ile nefret ve aşırıcılık kültürünü sürdüren tüm tekliflerin kınandığı” belirtilen bildirgede, “İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik olarak başlattığı kitlesel savaş suçu anlamına gelen misilleme saldırısının ve Batı Şeria ile Kudüs-ü Şerif’te işlediği barbarca suçların feci yansımalarına ve İsrail’in saldırganlığını durdurmayı reddetmesinden dolayı savaşın genişlemesine yönelik olarak ortaya çıkan gerçek tehlikeye ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) uluslararası hukuku devreye sokarak İsrail’in saldırganlığına son verememesi acziyetine karşı uyarıyoruz” denildi.

Bildirgede, Gazze Şeridi’ne yönelik saldırılara ilişkin yer alan 31 madde şöyle:

"1. İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırganlığını ve bu saldırı sırasında sömürgeci işgal hükümetinin ve Doğu Kudüs dahil işgal altındaki Batı Şeria'daki Filistin halkına karşı işlediği savaş suçlarını ve barbar, vahşi ve insanlık dışı katliamları kınar

2. Bahse konu misilleme saldırının meşru müdafaa veya herhangi başka bir bahaneye sığınılarak tanımlanmasını reddeder ve derhal durdurulmasını talep eder

3. BMGK’yı derhal kesin ve bağlayıcı bir karar alarak, saldırganlığın sona erdirilmesini ve müstemlekeci işgal yetkililerinin uluslararası hukuku, uluslararası insancıl hukuku ve sonuncusu BM Genel Kurulu’nda 26 Ekim 2023 tarihinde düzenlenen 10. Acil Durum Özel Oturumu’nda kabul edilen A/Es-10/L.25 sayılı kararı olmak üzere tüm uluslararası meşruiyet kararlarını ihlal eden faaliyetlerini sona erdirmesini talep eder; bunu yapmakta başarısızlığa uğramanın İsrail’in masum sivilleri, çocukları, yaşlıları ve kadınları öldüren ve Gazze’yi yıkıma uğratan vahşi saldırganlığına devam etmesi manasına gelecektir

4. Tüm devletleri, işgal yetkililerine, ordusu ve terörist yerleşimcilerin Filistin halkını öldürmek, evlerini, hastanelerini, okullarını, camilerini, kiliseleri ve tüm mallarını yok etmek için kullandığı silah ve mühimmat ihracatını derhal durdurmaya çağırır

5. BMGK’yı, derhal bir karar alarak, İsrail’in Gazze Şeridindeki hastaneleri barbarca yok etmesini, bölgeye ilaç, gıda ve yakıt girişini engellemesini, elektriği, su arzını ve iletişim ile internet dahil olmak üzere tüm temel hizmetleri kesmesini kınayarak, bunları uluslararası hukukça tanımlanmış savaş suçu olarak betimlemesini talep eder ve bahse konu kararın işgalci güç İsrail’i, uluslararası hukuka riayet etmeye ve derhal bahse konu barbarca ve insanlığa sığmayan tedbirleri sona erdirmesini ve İsrail’in Gazze Şeridine yıllardır uygulamakta olduğu ablukayı kaldırması gerekliliğini de içermesi gerektiğini ifade eder

6. Gazze’ye yönelik ablukanın kırılarak, Arap, Müslüman ve uluslararası insani yardım konvoylarının (gıda, ilaç ve yakıt dahil) Gazze Şeridi’ne derhal girmesinin mecbur kılınmasını talep eder; Uluslararası teşkilatlara bu sürece katılmaları çağrısı yapar; bahsekonu teşkilatların Gazze Şeridi’ne girmesi zorunluluğuna vurgu yapar; üyelerinin korunması ve görevlerini tam olarak yerine getirmelerinin sağlanması ve BM Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı’nın (UNRWA) desteklenmesi gerektiğini vurgular

7. İsrail'in Gazze'ye yönelik acımasız saldırısının sonuçlarıyla yüzleşmek için Mısır Arap Cumhuriyeti'nin attığı tüm adımları destekleyin ve Gazze Şeridi'ne acil, sürdürülebilir ve yeterli bir şekilde yardım ulaştırma çabalarını destekler

8. Uluslararası Ceza Mahkemesi savcısından, İsrail'in Doğu Kudüs de dahil olmak üzere işgal altındaki tüm Filistin topraklarında Filistin halkına karşı işlediği savaş suçları ve insanlığa karşı suçlara ilişkin soruşturmayı tamamlamasını talep eder ve İİT ile Arap Ligi genel sekreterliklerine bu konunun takibi ve İsrail'in 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze Şeridi'nde işlediği suçları belgelemek için iki ortak uzmanlaşmış yasal izleme birimi kurması ve İsrail tarafından işlenen tüm uluslararası hukuk ve uluslararası insancıl hukuk ihlallerine ilişkin hukuki argümanlar hazırlaması ile İsrail’in Gazze Şeridi'ndeki ve Doğu Kudüs dahil işgal altındaki Filistin topraklarının geri kalanındaki Filistin halkına karşı uyguladığı ihlalleri izleyecek bir birim kurması için yetkilendirir. Bahse konu birim, kuruluşundan 15 gün sonra raporunu, Dışişleri Bakanları seviyesinde toplanacak Arap Ligi Konseyine ve İslam İşbirliği Teşkilatı Dışişleri Bakanları Konseyi'ne sunacaktır, bahse konu rapor devamında aylık olarak sunulmaya devam edilecektir

9. Filistin Devleti'nin, Uluslararası Adalet Divanı'nın tavsiye niteliğindeki görüş süreci de dahil olmak üzere İsrail işgal yetkililerinin Filistin halkına karşı işledikleri suçlardan sorumlu tutulmasına yönelik hukuki ve siyasi girişimlerini ve BM İnsan Hakları Konseyi kararıyla kurulan İşgal Altındaki Filistin Toprakları Hakkında Bağımsız Uluslararası Araştırma Örgütü'nün bu suçları soruşturmasına ve misyonunu engellememesine izin verilmesini destekler

10. Arap Ligi ve İslam İşbirliği Teşkilatı genel sekreterliklerine, işgal makamlarının Filistin halkına karşı işlediği tüm suçları belgeleyen ve İsrail'in yasa dışı eylemlerini ve insanlık dışı uygulamalarını açığa çıkaracak dijital medya platformları kurması için yetkilendirir

11. (32.) Arap Zirvesi ile 14. İslam Zirvesi Başkanı konumundaki Suudi Arabistan’ın yanı sıra, Ürdün, Mısır, Katar, Türkiye, Endonezya ve Nijerya Dışişleri Bakanlarını, İİT ve AL’nin tüm üye devletleri adına, Gazze’ye yönelik savaşın sona erdirilmesi ve kalıcı ve kapsamlı bir barışın sağlanması adına kabul edilen uluslararası şartnameler çerçevesinde ciddi ve gerçek bir siyasi sürecin başlatılması için uluslararası eylemde bulunmak için yetkilendirir

12. Tüm İİT ve Arap Ligi Üye Ülkelerine, kolonici işgal yetkililerinin insanlığa karşı işledikleri suçları durdurmaları yönünde atılabilecek tüm diplomatik, siyasi ve hukuki önlemleri uygulama çağrısı yapar”

13. Uluslararası hukukun uygulanmasında çifte standardı reddederek, çifte standart uygulamasının İsrail’i uluslararası hukuktan koruyan ve İsrail’i uluslararası hukukun üstüne yükselten ülkelerin güvenilirliğini ciddi anlamda zedelediği ve insani değerler sisteminin seçerek uygulanmasının tehlikeli olduğu yönünde uyarı yapar, Arap ve İslam ülkelerinin pozisyonlarının bahse konu çifte standartlardan etkileneceğini ve bunun da kültürler ve medeniyetler arası uçurumu daha da açacağını teyit eder

14. 1949 Dördüncü Cenevre Sözleşmesi ve 1977 Protokolü’ne göre bir savaş suçu olan, yaklaşık 1,5 milyon Filistinli’nin Gazze'nin kuzeyinden güneyine doğru yerinden edilmesini kınar ve tüm Birleşmiş Milletler (BM) kuruluşlarına, sömürge işgal yetkililerinin bu sefil insanlık dışı durumu sürdürme girişimlerine karşı durmaya çağrıda bulunur ve yerinden edilmiş bu insanların evlerine ve bölgelerine derhal geri dönmeleri gerektiğini vurgular

15. Gazze Şeridi veya Kudüs dâhil Batı Şeria içinde, ister topraklarının dışında olsun, bireysel veya toplu olarak zorla yer değiştirilmesi, zorla yerinden edilmesi, sürgün edilmesi veya başka bir yere sürülmesi yoluyla, Filistin halkının veya bölge ülkelerinin hilafına Filistin Davası’nın bertaraf edilmesine yönelik her türlü girişimi tamamen reddeder ve bunu bir kırmızı çizgi ve bir savaş suçu sayar

16. Filistinli sivillerin öldürülmesini ve hedef alınmasını, insani değerlerimiz temelinde ve uluslararası hukuka ve uluslararası insancıl hukuka uygun biçimde kınar; Uluslararası toplumun Filistinli sivillerin öldürülmesine ve hedef alınmasına karşı, tüm insanların eşit yaşama hakkı olduğunu ve bu hususta milliyet, ırk veya din temelinde ayrımcılık yapılamayacağını teyit edecek biçimde, acil ve hızlı adımlar atması gerektiğini vurgular

17. Tüm tutukluların, gözaltında tutulanların ve sivillerin derhal bırakılması gerekliliğine vurgu yapar, sömürgeci işgal yetkililerinin binlerce Filistinli tutukluya karşı işledikleri menfur suçları kınar ve uluslararası teşkilatlara bahse konu suçların derhal durdurulması ve faillerinin kovuşturulması için baskı yapması çağrısında bulunur

18. İşgal güçleri tarafından gerçekleştirilen cinayet suçlarına, yerleşimcilerce gerçekleştirilen terör eylemlerine ve bu kişilerin işgal altındaki Batı Şeria’daki Filistin köylerinde, şehirlerinde ve kamplarında işledikleri suçlara ve El Aksa Camii ile tüm İslam ve Hristiyan kutsal yerlerine yönelik saldırılarına bir son verilmesi gerekliliğini vurgular

19. İşgalci güç İsrail’in sorumluluğunu yerine getirerek, yerleşimlerin inşası ve genişletilmesi, topraklara el koyulması ve Filistinliler’in yerinden edilmesi başta olmak üzere, işgale sebebiyet veren tüm yasadışı eylemlerini sona erdirmesi gerekliliğine vurgu yapar

20. İşgal güçlerinin Filistin şehirleri ve kamplarına yönelik askeri operasyonlarını kınar, yerleşimciler tarafından gerçekleştirilen terörizmi kınar ve uluslararası topluma, yerleşimci derneklerini ve örgütlerini, uluslararası terörizm listelerine dahil edilmesi çağrısı yapar ve Filistin halkının, başta insan hakları olmak üzere, korunma, kalkınma, güvenlik, kendi kaderini tayin hakkı ve kendi topraklarında kendi bağımsız devletlerini kurma hakkı olmak üzere tüm diğer dünya halklarının yararlandığı haklardan yararlanması gerekliliğini teyit eder

21. İsrail'in Kudüs'teki İslam ve Hristiyan kutsal mekanlarına yönelik saldırılarını ve İsrail'in ibadet özgürlüğünü ihlal eden yasa dışı uygulamalarını kınar ve kutsal mekanların mevcut hukuki ve tarihi statüsüne saygı gösterilmesinin gerekliliğini ve mübarek Mescid-i Aksa/Mescid-i Haram-ı Şerif, 144 bin metrekarelik toplam alanıyla Müslümanlara özel bir ibadethane olduğunu, Kudüs Vakıflar ve Mescid-i Aksa İşleri Dairesi Başkanlığının, Mescid-i Aksa’yla ilgili tüm işleri yönetmek ve Mescid-i Aksay’a girişi düzenleme görevi olduğunu, bunun Kudüs’teki İslam ve Hristiyan kutsal mekanları üzerindeki tarihi Haşimi muhafazası görevi çerçevesinde ifa edildiğini teyit eder ve Kudüs Komitesi'nin işgal yetkililerinin kutsal şehre yönelik uygulamalarının önünde duran rolünü ve tüm çabalarını destekler

22. Başta bir bakanın Gazze Şeridi’ndeki Filistin halkı üzerinde nükleer silahların kullanılmasına yönelik tehdidi olmak üzere İsrail işgal hükümeti bakanlarınca yapılan nefret dolu, aşırıcı ve ırkçı eylem ve söylemleri kınar, bu eylem ve söylemlerin küresel barış ve güvenliğe ciddi bir tehdit ihtiva ettiğini ifadeyle, Ortadoğu’nun nükleer silahlardan ve tüm diğer kitle imha silahlarından arındırılmış bir bölgeye dönüşmesi için, BM çerçevesinde bir konferansın toplanmasını ve bahse konu tehditle mücadeleyi gündeme almasını önerir

23. Gazetecilerin, çocukların ve kadınların öldürülmesini, sağlık görevlilerinin hedef alınmasını ve İsrail’in Gazze Şeridi ve Lübnan’a yönelik saldırılarında tüm dünyada yasaklanmış beyaz fosforun kullanımını kınar, İsrail’in Lübnan’ı “taş devrine” döndürme yönündeki söylemlerini ve tehditlerini kınar ve çatışmanın büyümesinin önlenmesi adına, Kimyasal Silahların Yasaklanması Teşkilatına İsrail’in kimyasal silah kullanımını araştırması yönünde çağrı yapar

24. Barışa bağlılığın, İsrail işgalini sona erdirmek, Arap-İsrail çatışmasını uluslararası hukuka uygun biçimde ve 242 (1967), 338 (1973), 497 (1981), 1515 (2003) ve 2334 (2016) sayılı Güvenlik Konseyi kararları dahil olmak üzere ilgili uluslararası meşruiyet kararlarına uygun olarak çözmek için stratejik bir çözüm olduğunu yeniden teyit eder ve ortak, uzlaşılmış Arap pozisyonu mahiyetindeki ve Ortadoğu’da barışı yeniden yeşertmek için girişilen tüm çabaların temeli olan, İsrail’le barışmanın ve İsrail’le normal ilişkiler kurmanın ön koşulunun, İsrail’in tüm Filistin ve Arap toprakları üzerindeki işgalini sona erdirmesi, bağımsız ve egemen Filistin Devletinin 4 Haziran 1967 sınırlarına riayet ederek, Doğu Kudüs başkentli olarak kurulması, Filistin halkının, başta kendi kaderini tayin, Filistinli mültecilerin yurda geri dönüşü ve tazminat hakları olmak üzere devredilemez tüm haklarının tanınmasını esas alan 2002 Arap Barış Girişiminin tüm hükümlerine ve önceliklerine bağlılığını vurgular, bu çerçevede, Filistinli mülteciler için BM Genel Kurulunun 1948 yılında aldığı 194 sayılı kararın çerçevesinde adil bir çözüme kavuşmasını destekler

25. Uluslararası toplumun derhal, iki devletli çözüm temelli, Filistin halkının tüm meşru haklarını, başta bağımsız, egemen devletlerini 4 Haziran 1967 sınırları çerçevesinde, Doğu Kudüs başkentli olarak kurma hakları olmak üzere tüm haklarını karşılayan ve İsrail’le güvenlik ve barış içinde yan yana yaşamasını, tüm uluslararası meşruiyet kararları ve Arap Barış Girişimi’nin tüm unsurları çerçevesinde ciddi ve hakiki bir barış süreci başlatması ihtiyacını vurgular

26. Filistin Davasına 75 yılı aşkın süredir bir çözüm bulunamamasının ve İsrail’in sömürgeci işgalini ve iki devletli çözümün altını oymak üzere koloni yerleşimler inşa etmek ve bunları genişletmek suretiyle sistemli politikalarına karşı duramamasının ardında; ayrıca, İsrail işgaline bazı taraflarca gösterilen karşılıksız destek ve (İsrail’in) sorumlu tutulmaktan korunması, bahse konu tarafların, İsrail tarafından işlenen ve küresel barış ve güvenliğin geleceği üzerinde ciddi sonuçları olabilecek suçları görmezden gelmenin tehlikelerine ilişkin yapılan uyarıların dikkate alınmaması yatmakta ve mevcut durumun ciddi biçimde kötüleşmesine neden olduğunu vurgular

27. Filistin Kurtuluş Örgütü’nün, Filistin halkının tek meşru temsilcisi olduğuna vurgu yaparak, tüm Filistinli grup ve güçlere FKÖ çatısı altında toplanma ve FKÖ’nün liderliğindeki ulusal ortaklık çerçevesindeki sorumluluklarını yerine getirme çağrısı yapar

28. Gazze’nin Doğu Kudüs dahil olmak üzere Batı Şeria’dan ayrılmasını içeren tüm önerileri reddeder ve Gazze’nin geleceğine yönelik tüm yaklaşımların, Gazze ve Batı Şeria’nın özgür, bağımsız, egemen, Doğu Kudüs başkentli ve 4 Haziran 1967 sınırları çerçevesinde kurulmuş Filistin Devleti içindeki birliğini garanti altına alacak kapsayıcı bir çözüm içinde yer alması konusunda ısrarını belirtir

29. Uluslararası hukuk, uluslararası meşruiyet kararları ve “barış ülkesi” prensibi çerçevesinde, belirli bir zaman aralığında ve uluslararası garantilerle birlikte, İsrail’in 1967’de işgal ettiği Doğu Kudüs dahil olmak üzere Filistin topraklarının, ayrıca, işgal altındaki Golan Tepeleri, Lübnan’a ait Şiba Çiftlikleri ve Kafr Shuba tepeleri ile al-Mari kentinin dış bölgelerindeki işgalin sona erdirilmesi ve iki devletli çözümün uygulanabilmesi amacıyla, uluslararası bir barış konferansının en kısa zamanda toplanması çağrısı yapar

30. Kurulmasına 14. İslam Zirvesi’nde tarafından karar verilen İslami Mali Güvenlik Ağı’nın, Filistin Devleti Hükümeti ve UNRWA'ya, maddi katkı ile mali, ekonomik ve insani destek sağlanması adına etkinleştirilmesi çağrısı yaparak; böylece İsrail saldırganlığının yol açtığı büyük yıkımın hafifletilmesine yardımcı olmak üzere, ateşkes sağlandıktan sonra Gazze'nin yeniden inşası için uluslararası ortakların harekete geçirilmesinin gerekliliğini teyit eder

31. İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreterini ve Arap Ligi Genel Sekreterini, işbu bildirgenin uygulanmasını takip etme ve müteakip İİT ve Arap Ligi oturumlarında teşkilatlarına rapor sunma konusunda yetkilendirir.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Çanakkale Çanakkale’de 124 yıl sonra Necip Paşa’nın kabrine ulaşıldı Çanakkale’nin Eceabat ilçesinde, Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığı’nın yürüttüğü çalışmalar neticesinde 124 yıl sonra Necip Paşa’nın kabrine ulaşıldı. Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığı’nın yürüttüğü çalışmalar neticesinde Necip Paşa Camii’ne de adını veren Necip Paşa’nın mezarına 124 yıl sonra Eceabat ilçesinin Kilitbahir Köyü’nde ulaşıldı. Cahidi Sultan Camii haziresinde bulunan mezarda Çanakkale’nin kent tarihi için önemli isimlerden biri olan Necip Paşa’nın 1901 yılında tedavi için memleketine giderken vapurda hayatını kaybettiği mezar taşı üzerindeki ifadelerden ortaya çıktı. Camii paşanın vasiyeti üzerine eşi tarafından yaptırılmış Çanakkale’nin Cevatpaşa mahallesinde bulunan Necip Paşa Camii ise Necip Paşa’nın vasiyeti üzerine eşi tarafından yaptırıldı. 1902 yılında yaptırılan camii 123 yılı devirerek günümüzde halen ayakta durmakta. Mezar yerini tespit ettiğimizde çok heyecanlandık Necip Paşa’nın mezarına ulaşılması hakkında konuşan Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir, "Necip Paşa’mız Çanakkale’mizin tarihi şahsiyetlerinden devlet adamı ve asker. Hepimizin malumu olduğu, bildiği Çanakkale Kordon’da bulunan Necip Paşa Camii’nde ismi yaşayan büyük bir devlet adamı. Tarihi Alan Başkanlığı olarak mezar yerini tespit ettiğimizde çok heyecanlandık. Çanakkale’mizin bir tarihi şahsiyetini Tarihi Alan’da misafir etmekten büyük bahtiyarlık duyduk" dedi. Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir, sözlerine şöyle devam etti: "Bugün 3 aylarımızın başladığı günde Necip Paşa Camii’mizin cemaati ile birlikte Necip Paşa’nın kabri başında du ettik ve hayırla yad ettik. Tarihi Alan başkanlığı olarak tarihi şahsiyetlerimizi unutturmayacağımızı ve onları gelecek kuşaklara aktaracağımızı her vesileyle ifade ettik, devam edeceğiz. Necip Paşa’mızın ve cümle devlet adamlarımızın ruhları şad olsun. Necip Paşa’mız aynı zamanda Çanakkale Boğazı’na muhafızlık yapmıştır. Çanakkale Boğazı’na muhafızlık yapan cümle muhafızların ruhları şad olsun. Çanakkale’yi geçilmez yapan şehit ve gazilerimizin ruhları şad olsun."
Malatya Malatya Valisi Yavuz, FKA Yönetim Kurulu Başkanı oldu Fırat Kalkınma Ajansı (FKA) Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini yürüten Elazığ Valisi Numan Hatipoğlu’nun görev süresinin sona ermesiyle birlikte, başkanlık görevi yeni dönem için Malatya Valisi Seddar Yavuz’a devredildi. Fırat Kalkınma Ajansı Yönetim Kurulu aralık ayı toplantısı Malatya Valiliği Toplantı Salonu’nda gerçekleştirildi. Toplantıya Malatya Valisi Seddar Yavuz, Elazığ Valisi Numan Hatipoğlu, Bingöl Valisi Ahmet Hamdi Usta, Tunceli Ticaret Sanayi Odası Başkanı Hasan Hüseyin Coşkun, Bingöl Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Kadir Çintay, Bingöl İl Genel Meclis Başkanı Nihat Doğu, FKA Genel Sekreteri Mehmet Şirin Budancamanak katıldı. Toplantıda konuşan FKA Yönetim Kurulu dönem başkanı Elazığ Valisi Numan Hatipoğlu, "TRB-1 bölgesinde faaliyet gösteren mikro ve küçük işletmelerin, kooperatiflerin ve üretici birliklerinin sanayi, turizm ve kırsal kalkınma alanlarındaki yeşil dönüşüm yatırımlarına desteklenmesi kadınlar, gençler ve diğer kırılgan grupların ekonomik hayata katılımının arttırılması, çevresel sürdürülebilirlik ilkeleri doğrultusunda yeşil üretim süreçlerinin ve iş modellerinin yaygınlaştırılması amaçlı uygulanacak olan 28 milyon Türk Lira bütçeli 2025 yılı yeşil ve kapsayıcı kalkınma hibe desteği programı kapsamında, değerlendirme süreçleri tamamlanıp başarılı bulunan projeler ile yine ‘SoGreen’ projesi kapsamında yeşil dönüşüme katkı sağlayan faaliyetler ile kadınlar ve gençlerin ekonomik fırsatlara erişiminin iyileştirilmesi amaçlı 2026 yılı içerisinde uygulanacak olan geri ödemeli finansman ve kuluçka hibe desteği çağrılarına ilişkin hususları toplantımızda ele alacağız" dedi. Yerel dinamikler doğrultusunda illerin sosyoekonomik gelişmişlik durumu ve coğrafi potansiyellerinin değerlendireceğini söyleyen Vali Hatipoğlu, "Atıl kaynakların değerlendirilmesi, yerel ihtiyaçların karşılanması, bölgede üretimi olmayan ancak başarı olasılığı yüksek sektörlerin geliştirilmesi, ileri geri bağlantılı sektörlerin desteklenmesi, istihdam potansiyeli ve kümelenme etkisi gibi kriterler çerçevesinde uygulanan yerel kalkınma hamlesi programı kapsamında 2025 yılı yatırım konuları kapsamında gelen başvurular ve programa dair istatistiki veriler ile 2026 yılı yatırım konularına ilişkin ilgili paydaşlarla yapılan istişareler neticesinde belirlenen yatırım konusu teklifleri değerlendireceğiz" diye konuştu. Toplantıda alınan kararların hayırlı olmasını temenni eden Vali Hatipoğlu, bugün itibariyle yürütmekte olduğu Fırat Kalkınma Ajansı Yönetim Kurulu Dönem Başkanlığı görevinin sona erdiğini belirterek, FKA yeni dönem başkanlığını Malatya Valisi Seddar Yavuz’a devretti.
Manisa Gediz Kavşağında çalışmalar hız kesmeden devam ediyor AK Parti Manisa İl Başkanı Süleyman Turgut, Türkiye’nin en büyük kavşağı olacağı düşünülen Manisa Gediz Kavşağında yaptığı incelemelerin ardından Türkiye’de benzeri olmayan bu kavşak, İzmir-İstanbul hattındaki trafik çilesine son verecek" dedi. Manisa’da ulaşımı büyük ölçüde rahatlatacak olan Gediz Kavşağı projesinde çalışmalar tüm hızıyla devam ediyor. AK Parti Manisa İl Başkanı Süleyman Turgut, inşaat sahasını ziyaret ederek yetkililerden teknik detaylar ve projenin son durumu hakkında bilgi aldı. Şantiyede yaptığı incelemelerin ardından açıklamalarda bulunan Turgut, projenin stratejik önemine değindi. Gediz Kavşağı’nın sadece Manisa için değil, Türkiye’nin en yoğun güzergahlarından biri olan İzmir- İstanbul hattı için de kritik bir nokta olduğunu vurgulayan Turgut, "İlk önceliğimiz, araç yoğunluğunun en yüksek olduğu İzmir-İstanbul bağlantısını bir an önce hizmete açmak. Şirket yetkililerimiz ve ekiplerimiz, bu dev projeyi tamamlamak için gece gündüz demeden büyük bir özveriyle çalışıyor." ifadelerini kullandı. "Trafik güvenliğini en üst seviyeye çıkaracak" Çalışmaların teknik detayları hakkında da bilgi veren Süleyman Turgut, projenin fiziki gerçekleşme oranının memnuniyet verici olduğunu söyledi. Turgut "Köprü temelleri atıldı ve köprü ayaklarının imalatı bitirildi. Köprülerin en önemli kısımlarından olan kirişlerin yerleştirme süreci devam ediyor. Köprü ayaklarının bağlantısını sağlayacak olan toprak arme dolgu işlemleri hız kesmeden sürüyor. Tamamlandığında hem estetik yapısı hem de fonksiyonelliği ile dikkat çekecek olan Gediz Kavşağı, bölgedeki trafik güvenliğini en üst seviyeye çıkaracak. Projenin bitimiyle birlikte, özellikle kavşak noktasında yaşanan beklemelerin sona ermesi ve yakıt tasarrufu sağlanması hedefleniyor" dedi.
Bolu Bolu’yu temsil etti, bin 600 eser arasından Türkiye birincisi oldu Ticaret Bakanlığı tarafından düzenlenen "Bilinçli Tüketici Olmak" konulu resim yarışmasında, Bolu 50. Yıl Ortaokulu öğrencisi 11 yaşındaki Uygar Çetin, bin 600 eser arasından Türkiye birincisi oldu. Çetin, ödülünü Ticaret Bakanı Prof. Dr. Ömer Bolat’ın elinden aldı. Ticaret Bakanlığı’nın 19 Aralık 2025 tarihinde gerçekleştirdiği 28. Geleneksel Tüketici Ödülleri Töreni’nde, bir ödül de Bolu’ya verildi. Ticaret Bakanlığı’nın bilinçli tüketim ve tüketici hakları konularında bilgilendirmek, bu alanda farkındalık oluşturmak ve sanatsal çalışmaları teşvik etmek amacıyla düzenlediği yarışmaya ülke genelinden bin 600 çocuk katıldı. Ticaret Bakanlığı’nın düzenlediği resim yarışmasında, 50. Yıl Ortaokulu öğrencisi 11 yaşındaki Uygar Çetin birinci olarak Bolu’yu gururlandırdı. Çetin, ödülünü Ticaret Bakanı Prof. Dr. Ömer Bolat’tan aldı. Uygar Çetin’in yaptığı eser, binlerce eserin arasından birinci seçildi. Annesi ve Babasının da resim öğretmeni olduğu Uygar Çetin, bu tür yarışmalara katılmaya devam edeceğini söyledi. Çıkardığı eserde vurguladığı bilinçli tüketici kişiliğinin nasıl bir insan olmasından bahseden Uygar Çetin, "Bilinçli tüketici olmakla ilgili konular araştırıp, konulardan esinlenip, eski resimlere de bakarak bir eser ortaya çıkardım. Bilinçli tüketicinin nasıl bir insan olduğu ve nasıl bilinçli tüketici olacağımızı gösteriyor" dedi. Çıkardığı eserdeki objeleri anlatan Uygar Çetin, "Şemsiye yaptım, onun altına mutlu bir aile tablosu çizdim. Üstünde de tarihi geçmiş, TSE damgasını vurgulayan güzel bir resim yaptım. Ticaret Bakanlığı’ndan bu resim sayesinde bilgisayar ödülü aldım, çok mutluyum" ifadelerini kullandı. "Oğlum küçüklüğünden beri resim yapıyor" Oğlunun küçüklüğünden beri resim yaptığını belirten Uygar Çetin’in annesi Harika Kazancı Çetin, "Ben resim öğretmeniyim, eşim de resim öğretmeni. Oğlum da küçüklüğünden beri resim yapıyor. Ailemizde resim yapan çok fazla kişi var. Birazcık sanatçı bir aileyiz sanırım. Bu seferde tüketici haklarıyla ilgili, bilinçli tüketimle ilgili bir resim yapmıştı. Resmi geçen sene Şubat ayında vermiştik. Gerçekten çok uğraşarak bir resim yaptı. Düşündük, konuştuk, beyin fırtınası yaptık birlikte, renklerle de birleşince ortaya çok güzel bir resim çıktı. Resim ödüle layık görüldü, Türkiye birincisi olduk. Bundan sonra bilmiyoruz önünü tutabilir miyiz ? Ödülü Ticaret Bakanı Prof. Dr. Ömer Bolat’tan aldık. Çok güzel bir sürpriz oldu bize söylememişlerdi. Beş kişi var demişlerdi. Çok şaşırdık, çünkü bize sürpriz yapmışlar. Ödülü verene kadar bize bilgi vermediler bu konuda. Birinci olduğunu duyunca kendisi de çok şaşırdı biz de çok şaşırdık. Ödül törenine tüm ailemizle birlikte gitmiştik. Çok şaşırdık, çok hoşumuza gitti. Daha önceki resim yarışmalarından da ödülleri var" şeklinde konuştu.