EKONOMİ - 16 Ekim 2018 Salı 14:51

İspanyol alarm ve güvenlik markası Türkiye’de

A
A
A
İspanyol alarm ve güvenlik markası Türkiye’de

Alarm sektöründe dünyanın önemli markalarından İspanya menşeli Prosegur, Türkiye pazarına giriş yaptı. 5 kıtada 18 ülkede 2 milyonu aşkın insanın güvenliğini sağlayan şirket, 4 yıl içinde Türkiye’de 500 kişiye istihdam sağlayacak.

Alarm sektöründe dünyanın önemli markalarından İspanyol markası Prosegur, Türkiye’deki yerini aldığını düzenlediği toplantıyla açıkladı. Toplantıda konuşan ve Türkiye güvenlik sektöründeki penetrasyonun yüzde 2 civarında olduğunu belirten şirketin Türkiye Direktörü Metin Kastro, "Türkiye’de bireysel ve kurumsal olarak ortalama 20 milyon potansiyel kullanıcı bulunuyor. Ancak alarm hizmeti kullanan kişi ve kurum sayısı bu rakamın yüzde 2’sini geçmiyor. Bu oran Amerika’da yüzde 20, İspanya’da ise yüzde 9'dur. Prosegur Türkiye olarak ülkemizde bu payı artırarak sektörü büyütmeyi hedefliyoruz" dedi. 

"Hedef Türkiye’de de pazar lideri olmak"
Türkiye pazarında da liderlik hedefiyle yola çıkan şirketin Türkiye yatırım planını, hedeflerini ve güvenlik sektöründeki son gelişmeleri ele aldığı basın toplantısında alarm hizmetlerinde dünyada hızla büyüdüklerini ifade eden Kastro "Dünyanın dört bir yanında 2 milyondan fazla insanın güvenliğini sağlıyoruz. Bulunduğumuz ülkelerin birçoğunda ise lider konumdayız. Stratejik iş hedeflerimiz doğrultusunda iki kategoride de daha çok kullanıcıya ulaşmayı ve yatırımlarımızı büyüterek orta ve uzun vadede Türkiye’de pazar lideri olmayı hedefliyoruz" şeklinde konuştu.

"Türkiye’nin potansiyeline güveniyoruz"
Türkiye’nin potansiyeline güvendiklerini belirten Kastro "Türkiye; büyük ölçekli global şirketlerin yatırım yapabileceği alt yapıya ve potansiyele sahip bir ülke. Bu sebeple uzun bir süredir Prosegur’un da yatırım hedefleri arasında yer alıyordu. 2016 yılından bu yana yürüttüğümüz fizibilite çalışmalarımız ve pazar araştırmalarımız neticesinde Türkiye pazarına giriş yapmaya karar verdik. Türkiye’nin potansiyeline çok güveniyoruz. Gerçekleştirdiğimiz yatırımlarla hem pazar payını artıracak hem de yerli istihdama katkı sağlayacağız" ifadelerini kullandı.

"Tüm hizmetlerini taahhütsüz sunacak"
4 ana iş kolundan alarm hizmetlerinde dünyanın en büyüklerinden biri olduklarını ve rakiplerinden ayrışan, dünya standartlarının üzerinde pek çok güvenlik çözümü sunduklarını kaydeden Metin Kastro, "Alarm ve güvenlik hizmetlerinde teknolojik alt yapılarının çok güçlüyüz. Şirket olarak bayilik sistemiyle çalışmıyoruz, faaliyet gösterdiğimiz tüm ülke ve şehirlerde kendi ofislerimiz bulunuyor. Bu sayede müşterilerimize sunduğumuz hizmetin kalitesini markamıza yakışır seviyede tutabiliyoruz. Öte yandan, halihazırda Türkiye pazarında olmayan uygulamalarımız var. Kullanıcıların güvenlik sistemleri konusunda tecrübelerini iyi bildiğimiz için tüm kullanıcılarımıza hizmetlerimizi herhangi bir taahhüt olmaksızın sunuyoruz. Mecbur oldukları için değil, memnun oldukları için bizi tercih etmelerini istiyoruz. Müşteri odaklı hizmet anlayışımızı bireysel çağrı merkezi alt yapımızla destekliyoruz. Temel paketlerimizle müşterilerimize güvenlik için ihtiyaç duyacakları tüm ürün ve hizmetleri tek bir pakette sunuyoruz. Herhangi bir Prosegur kullanıcısı temel paketi tercih ettiğinde; görüntülü alarm doğrulama, yangın algılama, jammer algılama, tam fonksiyonlu cep telefonu uygulaması gibi sektörde 'ekstra' olarak sunulan hizmetleri standart paket içerisinde almış oluyor" dedi.

"Alarm taktırmak için hırsızı beklememeli"
Türkiye’de kurum ve kişilerin özellikle alarm hizmetini, ancak kendisine, yakınına ya da komşusuna hırsız girmesi veya yangın ile karşılaşması halinde talep ettiklerini söyleyen Kastro, "Güvenlik ve tedbir sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada en kritik ihtiyaçlardan biridir. Her şeyden önce psikolojik bir gereksinimdir ve eksiksiz olmalıdır. Ne yazık ki bugün pek çok kişi evine ya da iş yerine hırsız girdikten veya yangın yaşadıktan sonra alarm hizmetine ihtiyaç duyduğunu fark ediyor. Şirket olarak biz bu alışkanlığı da kırmak ve güvenlik ihtiyacı olan herkese ulaşmayı amaçlıyoruz" şeklinde ifade etti.  

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gaziantep Gaziantep’te esrarengiz patlama sesi korku ve paniğe neden oldu Gaziantep’in Nizip ilçesine bağlı Suriye sınır hattındaki kırsal mahallelerde şiddetli bir patlama sesi duyuldu. Bölgede yaşayan vatandaşları tedirgin eden patlama sesi ile ilgili geniş çaplı inceleme başlatılırken boş araziye havan mermisi düşmüş olabileceği ihtimali üzerinde durulduğu öğrenildi. Olay, Gaziantep’in Nizip ilçesine bağlı Suriye sınır hattındaki kırsal mahallelerde meydana geldi. İddiaya göre, özellikle bölgedeki kırsal Gökçeli Mahallesi’nde yaşayan vatandaşlar bir anda çok yüksek bir patlama sesi duydu. Duydukları sesle korku ve panik yaşayan vatandaşlar 112 Acil Çağrı Merkezi’ne ihbarda bulundu. İhbar üzerine sesin duyulduğu bölgelere jandarma ve sağlık ekipleri sevk edildi. Ölen ya da yaralanan kimsenin olmadığı olay sonrası patlama sesinin kaynağı ile ilgili geniş çaplı inceleme başlatıldı. Olayla ilgili çalışma yapan ekiplerin boş araziye havan mermisi düşmüş olabileceği ihtimali üzerinde durduğu öğrenildi. Korku ve panik yaşayan vatandaşlar o anları anlattı Yaşadıkları korku ve paniği anlatan Çapan Köse ve Adil Yılmaz isimli vatandaşlar, önce kısa süreli keskin bir ışık gördüklerini sonrasında ise şiddetli bir patlama sesiyle irkildiklerini söyledi. Vatandaşlar, Suriye’ye yakın olduklarını ve oradan bir şey düşme ihtimalinin akıllarına geldiğini de ifade etti. Konu ile ilgili geniş çaplı soruşturmanın sürdüğü bildirildi.
Ankara Gazeteci Hande Fırat’ın "Devriamber" sergisi Kültür Bakanlığı desteğiyle açıldı Gazeteci Hande Fırat’ın "Devriamber" isimli resim ve heykel sergisi Kültür ve Turizm Bakanlığının desteği ile Cumhuriyet Müzesi bünyesinde yer alan Sığınak Kültür Sanat’ta açıldı. Gazeteci Hande Fırat’ın “Devriamber” isimli sergisinin açılışı Ankara’da gerçekleştirildi. Sergiye, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Dışişleri Bakan Yardımcısı Yasin Ekrem Serim, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Gökhan Yazgı, TBMM Milli Savunma Komisyonu Başkanı Hulusi Akar, eski TBMM Başkanı Binali Yıldırım, MHP Genel Başkan Yardımcısı İsmail Özdemir, İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Oktay Vural, Dışişleri Bakanı Başdanışmanı Nuh Yılmaz, AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları Başkanı Ayşe Keşir, Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Ahmet Yener, Demirören Holding Yönetim Kurulu Başkanı Yıldırım Demirören’in eşi Revna Demirören, Demirören Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Meltem Demirören Oktay ve çok sayıda davetli katıldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise serginin açılışı için mesaj gönderdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mesajını serginin açılışında gazeteci Hande Fırat okudu. Cumhurbaşkanı Erdoğan mesajında, "Basın ve sanat dünyamızın değerli temsilcileri, kıymetli misafirler, sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum. Nazik davetiniz için teşekkür ediyorum. Basınımızın önemli isimlerinden Hürriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Sayın Hande Fırat’ın kendi ifadesiyle ’çınarlarını kaybedip kendileri çınara dönen kadınların hikayesini’ anlattığı resim ve heykel sergisinin başarılı geçmesini temenni ediyorum. Başarılı gazeteci kimliğinin yanı sıra, bu sergi vesilesiyle sanatçı yönünü de öğrenme fırsatı bulduğumuz Sayın Hande Fırat’ı tebrik ediyor, kendisine hem meslek hem de sanat hayatında muvaffakiyetler diliyorum. Sizlerin şahsında basın ve sanat camiamızın tüm mensuplarını, sergiye ilgi gösteren tüm sanatseverleri bir kez daha yürekten selamlıyorum” ifadelerine yer verildi. "Bu sergi annemle, kızıma ithaf ediliyor" Fırat, serginin açılışı için Kültür ve Turizm Bakanlığının tüm personeline ve sergiyi açarken kendisine destek olan arkadaşlarına teşekkür etti. Hande Fırat, "Bu sergi, babalarını kaybeden tüm kız çocukları, tüm erkek çocukları ama özellikle kız çocuklarına atfen yapılmıştır. Bu sergi annemle, kızıma ithaf ediliyor" dedi. Devrialem sergisinin farklı bir anlamı olduğunu belirten Bakan Ersoy, "Bir toplumun zenginliği, kültür ve sanatının derinliği ile ölçülüyor. Kültür ve sanat toplumda ne kadar yerleştiyse, toplumda ne kadar kabul gördüyse, o toplumda kültür ve sanat ne kadar iyi üretilebiliyorsa aslında toplum o derece zengin algılanıyor. O açıdan da biz Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak kültür ve sanatı her yönüyle desteklemeyi görev addediyoruz. Sadece sanat üretimi değil, vatandaşlarımızın kültür ve sanata rahat erişimi de çok çok önemli" şeklinde konuştu. Kültür Yolu Festivalleri ile vatandaşların kültür ve sanata rahat ve kolay erişmesini amaçladıklarını belirten Ersoy, "Vatandaşın sanata erişimi yeterli değil. O yüzden kültür ve sanat üretimini artırmak istiyoruz. Kültür sanatın toplumun sadece bir kesiminin ilgilendiği bir etkinlik olmasının dışına çıkmasını, toplumun her kesimlerinin eriştiği bir alan olması için çabalıyoruz. Bu sergide anlamlı bulduğumuz, toplumda bilinirliği yüksek, toplumda yer etmiş kişilerin kültür sanat üretimindeki katkıları, kültür ve sanat üretiminde pay sahibi olmaları aslında sanatın popülaritesini artırıyor" ifadelerini kullandı. Serginin anlamının önemli olduğunu belirten Bakan Ersoy, “Serginizin anlamı da çok önemli. Ben de babamı kaybettim ama sizin gibi genç yaşta kaybetmedim. Genç kızlarımızın 18 yaşına girmeden önce babalarını kaybetmesinin nasıl bir duygu olduğunu, nasıl omuzlara yük getirdiğini kısmen de olsa anlayabiliyorum” diye konuştu. Sergide, tuval üzerine çeşitli malzemeler kullanılarak yapılan tablo ve heykellerden oluşan 40 eser sergileniyor. Sergi 25 Mayıs’a kadar açık olacak.