ASAYİŞ - 07 Mayıs 2020 Perşembe 16:29

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan Ragıp Zarakolu’na soruşturma

A
A
A
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan Ragıp Zarakolu’na soruşturma

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca ‘Makus kaderden kaçış yok’ başlıklı yazı nedeniyle Ragıp Zarakolu hakkında soruşturma başlatıldı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve İletişim Başkanı Fahrettin Altun, ‘Makus kaderden kaçış yok’ başlıklı yazısı nedeniyle Evrensel Gazetesi yazarı Ragıp Zarakolu hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunmuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Altun’un avukatlarının geçtiğimiz günlerde savcılığa dilekçe sunması üzerine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma başlatıldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın avukatı Ahmet Özel tarafından savcılığa sunulan dilekçede, “Şüpheli Ragıp Zarakolu Evrensel Gazetesinde ve Artıgerçek adlı haber sitesinde 05.05.2020 tarihinde yayınlanan ‘Makus Kaderden Kaçış Yok’ başlığıyla kaleme aldığı sözde köşe yazısında idam edilen Türkiye Devleti’nin Başbakanı Adnan Menderes ve Başkan Recep Tayyip Erdoğan’ı kıyaslayan bir yazı kaleme almıştır. İdeolojik içerikli yazısında Türkiye’nin yakın tarihine göndermeler yaparak ‘Korona günleri, bırakın Türkiye’yi tüm dünyayı bir sorgulamaya yöneltmekte. Bundan RTE’nin ve tayfasının kaçması mümkün değil’ şeklindeki ifadeleriyle de açıkça darbe çığırtkanlığı yaptığını ortaya koymuştur. Kamuoyunda büyük tepkiye neden olan anti demokratik beklentilerle dolu sözde yazıda açıkça ‘darbe özlemi’ vurgulanmış ‘darbe seviciliği’ yapılmıştır” denilmişti.

İrem Demir
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Bahçeli: "(Özgür Özel’e) İmralı canisinin ve cezaevindeki terör mahkumlarının affını istiyor musunuz, Vatan topraklarının bir bölümünde bağımsız Kürdistan’ın kurulmasından yana mısınız" Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel’e, "İmralı canisinin ve cezaevindeki terör mahkumlarının affını istiyor musunuz? Vatan topraklarının bir bölümünde bağımsız Kürdistan’ın kurulmasından yana mısınız?" sorularını yöneltti. Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Grup Toplantısında konuştu. Bahçeli, Gazze’de hala masum kanı döküldüğünü belirterek, "İnsanlık değerleri sukut etmekle kalmamış, barbarlık güncellenmiş, yeni sürümüyle Gazze Şeridi’ni kırıp geçirmiştir. Modern dünyanın gözü önünde, çoğunluğu kadın ve çocuk olmak üzere sayıları 35 bini aşan sivil ve mazlum Filistinli kardeşimiz açıkça ve alçakça işlenen soykırım suçunun kurbanı olmuştur. 17 Mayıs 2024 tarihinde Bahreyn’in başkenti Manama’da düzenlenen 33’üncü Arap Ligi Zirvesi münasebetiyle kabul edilen deklarasyonda acilen ateşkesin sağlanmasıyla birlikte bağımsız Filistin devletinin kurulmasına yönelik beklentinin duyurulması en azından ortak bir iradenin teessüsü açısından kayda değer bir gelişmedir. Bununla ilişkili olmak üzere, Ortadoğu Uluslararası Barış Konferansı’nın toplanmasına yönelik çağrının gerçekleşip gerçekleşmeyeceği de ileriki günlerde netleşecektir. Küresel vicdan İsrail’e karşı baskısını artırmalıdır. Uluslararası toplum ve kuruluşlar ateşkes ve barış ortamının tesisi hususunda aralıksız devrede olmalıdır. Durdurulması gereken terör devleti İsrail’dir. Susturulması gereken Siyonist ilkelliktir" diye konuştu. "Netenyahu gittikçe yalnızlaşmakta, güvendiği dağlara karlar yağmaktadır" İsrail hükümetinde ve İsrail toplumunda bir yarılma söz konusu olduğunu belirten MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Savaş karşıtlarının protesto ve gösterileri yoğunluk kazanmıştır. Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcısı’nın İsrail Başbakanını ve Savunma Bakanını işlemiş oldukları savaş ve insanlık suçları nedeniyle yakalama kararı müracaatında bulunması caniler için çemberin daraldığını göstermesinin yanı sıra çok önemli bir gelişmedir. Soykırımcıların kaçışı veya kurtuluşu Allah’ın izniyle yoktur. Netenyahu gittikçe yalnızlaşmakta, güvendiği dağlara karlar yağmaktadır. Gazze meselesi hem tarihen, hem vicdanen, hem ahlaken, hem de dinen Türkiye’nin de meselesidir. Gazze düşerse son yurdumuzun etrafındaki kuşatma sertleşmekle kalmayacak, sık sık ifade ettiğim üzere, milli güvenlik tehditleri katlanacaktır" ifadelerini kullandı. "Madden ve fiziken çekildiğimiz topraklarda manen ve fikren sonuna kadar varız" "Gazze’ye baktığımızda 400 yüzyıllık hatıralarımızı görüyoruz" ifadesini kullan Bahçeli, şunları söyledi: "Gazze’ye baktığımızda işgali, istilayı, oyunlarla elimizden çekilip alınan mahzun bir şehrin hüznüne şahit oluyoruz. Bu nedenle Filistin davasında tarafsız kalmak milli ve namuslu bir siyaset tercihi olamaz. Bebeklerin ölümüne sessiz kalan bir dünya tükenmiş ve sönmüş bir dünyadır. Eğer dirayetli ve teyakkuz halinde olamazsak, eğer öngörüyle ve stratejik bakışla hareket edemezsek, eğer yarının temellerini bugünden atamazsak, Gazze’de sahne alan vahşiliklerin tıpkısının aynısına vatanımızda da maruz kalmamız muhtemeldir. Gazze’de barış ve huzurun sağlanması, 1967 sınırları çerçevesinde bağımsız, egemen ve toprak bütünlüğünü temin etmiş bir Filistin devletinin kurulması bir yanda Ortadoğu’yu, diğer yanda da Türkiye’yi mutlaka rahatlatacaktır. Madden ve fiziken çekildiğimiz topraklarda manen ve fikren sonuna kadar varız, ilahi adaletin tecellisine inşallah hep birlikte şahitlik edeceğiz." "Hakikaten kaza mıdır, yoksa sabotaj mıdır, bilemem; üzerindeki sis perdesinin aralanması zorunluluktur" MHP lideri Devlet Bahçeli, İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin helikopter kazasında vefatına kadar yaşanan bölgesel gelişmeleri şu sözlerle aktardı: "Cumhurbaşkanımızın Irak ziyaretiyle somutlaşan ve iki ülke arasında siyasi ve ticari köprü olacak Kalkınma Yolu Projesi’nin geniş imkan ve kazanımları, Ortadoğu ve Doğu Akdeniz’de istikrar ve işbirliği çabaları, Azerbaycan’ın batı bölgeleriyle Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti’ni birbirine bağlayacak ve bölgesel işbirliğini güçlendirecek Zengezur Koridoru’nun stratejik değerinin öne çıkması, bu çerçevede Bakü ile Tahran yönetiminin kara yolu ve demir yolu köprüsünün inşası hususunda anlaşması, hem Rusya’nın Batı dünyasıyla ilişkilerinde hem de Türkiye-Ermenistan ve Azerbaycan-Ermenistan arasında kilit role sahip olan Laçin Koridoru’nun stratejik muhtevası, Türkiye- Rusya ve İran arasındaki Astana mekaniğinin bölgesel barış ve istikrara destek veren sonuçları, Ermenistan Başbakan’ı Paşinyan’ın sözde soykırım iddialarını çürüten ve tekzip eden beyanları, İsrail’in, Suriye’nin başkenti Şam’da bulunan İran Konsolosluğuna saldırması ve yedi İran askerinin ölümü, ardından İran ve İsrail arasındaki yüksek gerilim ve karşılıklı saldırılar, Slovakya Başbakanı’nın uğradığı suikast, İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ile Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in 19 Mayıs’ta bir baraj açılış töreni maksadıyla buluşmaları, hitamında yaşanan elim helikopter kazası, kanaatimce birbirinden bağımsız gelişmeler değildir. İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’yi ve beraberindeki heyeti taşıyan helikopterin kaza geçirmesi, üzülerek ifade etmeliyim ki, helikopterde bulunan herkesin hayatını kaybetmesine, küresel ve bölgesel tedirginliğin üst bir seviyeye tırmanmasına yol açmıştır. İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’na, kazada vefat eden diğer devlet ve siyaset insanlarına Cenab-ı Allah’tan rahmetler niyaz ediyor, dost ve kardeş ülke İran halkına başsağlığı dileklerimi iletiyorum. İlk açıklamalardan anlaşılan, İran Cumhurbaşkanı’nı taşıyan helikopterin zorlu hava şartlarının hakim olduğu dağlık arazide kaza yaptığı yönündedir. Hakikaten kaza mıdır, yoksa sabotaj mıdır, bilemem; fakat bu trajik olayın iç yüzünün en kısa sürede açıklığa kavuşturulması, üzerindeki sis perdesinin aralanması bölgesel barış ve huzur adına zorunluluktur. İsrail’in iddia edilen kazadaki rolü, ABD’nin nerede durduğu muhakkak berraklaşmalı, az evvel bahsettiğim gibi son zamanlardaki gelişmelerin tesirinin, diyalog ve iş birliği zeminin genişlemesinin kaza süsü verilerek kesintiye uğramasının amaçlanıp amaçlanmadığı belli olmalıdır. Bugün İran’ın başına gelen felaketin, Allah korusun ama, Türkiye’de de yaşanabileceğini düşünmek bir vehim değil, suyu uyutup kendisini ayık tutan mihrakların gerçek niyetlerini az çok yorumlamış olmamızın sonucudur. Her anlamda, her seviyede dikkat, temkin, tedbir, güvenlik önlemi kaçınılmaz bir ihtiyaçtır. Birleşmiş Milletler Teşkilatı derhal inisiyatif üstlenmelidir. Uluslararası nitelikli bağımsız bir soruşturma komisyonu kurulmalıdır. Bu zor günlerde Türkiye, İran İslam Cumhuriyeti’nin yanındadır." Kazanın duyulduğu ilk andan itibaren Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın girişimleriyle Akıncı İHA’ların, arama ve kurtarma ekiplerinin bölgeye sevk edildiğini hatırlatan Bahçeli, Türkiye’nin her türlü desteği sağladığını ifade etti. "İtlerin duası kabul olsaydı gökten yağan sadece kemik olurdu" "Yurtdışına kaçan FETÖ’cü hain ve haşhaşilerden bazılarının, ’Onların Reisi’ni aldın, diğerlerinin Reisi’ni de bir an önce yanına al Allah’ım’ sözleri hatırıma şu sözü getirmiştir" diye konuşan Bahçeli, "İtlerin duası kabul olsaydı gökten yağan sadece kemik olurdu. Her hain korkaktır ve ruhen ölüdür. Fakat bu ölü ruhlar için söylenecek cümle, ateşiniz bol olsun demektir" dedi. "HDP bugün değilse, ne zaman kapatılacak; onun uzantısı DEM’in Türkiye’ye kastetmesinin hesabı ne zaman sorulacaktır?" Geçtiğimiz günlerde Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülen 6-8 Ekim olayları davasında tutukluların hüküm almalarına ilişkin hukuk devletinin gereği olduğunu söyleyen Bahçeli, "İşlenmiş bir suç kimsenin yanına kalmayacaktır. Bu ülkenin havasını soluyup ekmeğini yiyenler, eninde sonunda ihanetlerinin hukuki faturasına da katlanmak durumundadır. PKK ile HDP arasındaki organik ve örgütsel bağ hukuken tescillenmiştir. Peki Anayasa Mahkemesi HDP’nin kapatma davasını niçin sürüncemede bırakmakta, kararın açıklanmasını niçin sürekli ertelemektedir? HDP bugün değilse, ne zaman kapatılacak; onun uzantısı DEM’in Türkiye’ye kastetmesinin hesabı ne zaman sorulacaktır? Bay Zühtü’nün gitmesinden sonra Anayasa Mahkemesi’nin elini tutan, önüne geçen, karar süreçlerine tıkaç olan sanıyorum kalmamıştır. O halde bu iş bitmelidir, HDP ve devamı sözde parti kapatılmalıdır. DEM eşbaşkanları, mücadeleye yükleneceğiz, diyorlar. Mahkeme kararını tanımadıklarını açıklıyorlar. Mücadeleye yüklenseniz ne yazar, kararı tanımasınız ne çıkar. Türkiye bölücülükle yüzleşecek ve hepinizin kanlı maskesi mahkeme önünde düşecektir. Bu bölücülere sesleniyorum, methiyeler düzdüğünüz ve 42 yıl ceza alan terörist Demirtaş da bir ara sizin gibi atıp tutuyor, bir diğeri de sırtlarını YPG’ye, YPJ’ye dayadıklarını söylüyordu. Devletin birliğini ve ülkenin bütünlüğünü bozma amacında olanların hepsine sıra inşallah gelecek, onların her birisi Türkiye’nin ufkundan teker teker çekilip doğruca layık oldukları yere gönderilecektir" şeklinde konuştu. "Türkiye’nin içten çöküşünü Gezi Parkı’nda denediler, olmadı" CHP yönetiminin 6-8 Ekim olaylarıyla ilgili mahkeme kararına siyasi demesine de tepki gösteren MHP lideri Bahçeli, şu sözleri kaydetti: "Haksızlık ve hukuksuzluk vurgusu yapması, normalleşme ve yumuşama ortamına aykırı görmesi rezaletin ta kendisidir. Türkiye’yi, Cumhurbaşkanımızın değil de başkalarının yönettiğini iddia eden Özgür Bey ve yönetimine soruyorum, mertçe cevap vermelerini bekliyorum; İmralı canisinin ve cezaevindeki terör mahkumlarının affını istiyor musunuz? Vatan topraklarının bir bölümünde bağımsız Kürdistan’ın kurulmasından yana mısınız? Beraber DEM’lendiklerinize söz verdiniz mi? Hangi dış mihrakların nam ve hesabına siyasi çalışma yürütüyor, Türkiye’nin geleceğini kimlerle konuşuyor, kimin folluğunda yatıyorsunuz? 37 kişinin katiline verilen cezalar hukuksuz ise, size göre hukuk nedir? Adalet nedir? Devlet nedir? Siyasi onur ve millet sevdası sizin meşrebinizde ne manaya gelmektedir? Türkiye’nin içten çöküşünü Gezi Parkı’nda denediler, olmadı. 6-8 Ekim olaylarıyla denediler, olmadı. Cizre, Silopi, Sur, İdil, Nuseybin gibi vatan beldelerinde hendek açtılar, barikat diktiler, evleri bombalarla tuzakladılar, aleni iç işgal denemesi yaptılar, olmadı. 15 Temmuz’da son şanslarını denediler, yine olmadı. Olmaz, olamaz, Türkiye’ye ve Türk milletine hiçbir hain, hiçbir alçak, hiçbir işbirlikçi diz çöktüremez." "Meclis görevini yapmalı, dokunulmazlıklar kaldırılmalı, gereken ceza verilmelidir" Konuşmasını sonlandırırken bir çağrıda bulunan Bahçeli, "Türk milletine çağrıda bulunuyorum. Mehmetçiğimiz, polisimiz, yurt içinde ve dışında olmak üzere teröristleri etkisiz hale getirirken, milli irade olarak sizler mecliste milli iradeye aykırı teröristi etkisizleştirmek mecburiyetindesiniz. Onun için meclis görevini yapmalı, dokunulmazlıklar kaldırılmalı, gereken ceza verilmelidir" dedi.
İstanbul Sabancı Müzesi’ndeki 97 yıllık Atlı Köşk icradan satışa çıkarıldı Sarıyer’de Sabancı Müzesi’ndeki 97 yıllık Atlı Köşk’ün 1/48 hissesi 62 milyon 500 bin liraya icradan dolayı satışa sunuldu. Atlı Köşk’ün satış nedeninin ise evlilik dışı ilişkiden doğan ve Sabancı ailesinin mirasına sonradan hukuken ortak olan Sevilay Sabancı Çınar’ın borçlarının olduğu öğrenildi. Sarıyer Emirgan’da bulunan Atlı Köşk 1927 yılında İtalyan mimar Edouard De Nari tarafından inşa edildi. Mısır Hıdiv ailesinin uzun yıllar yazlık konut olarak kullandığı köşk, kısa sürede Karadağ Sefareti olarak hizmet verdi. 1950 yılında Hacı Ömer Sabancı’nın satın aldığı tarihi köşkün bahçesine aynı yıl Fransız heykeltıraş Louis Doumas’ın 1864 yapımı at heykeli yerleştirildi. Köşk, yerleştirilen at heykelinden dolayı ’Atlı Köşk’ olarak anılmaya başlandı. 1966 yılından itibaren tarihi köşkte yaşamaya başlayan Sakıp Sabancı, 1998 yılında hat ve resim koleksiyonu ve tarihi köşkü içindeki eşyalarıyla birlikte müzeye dönüştürülmek üzere Sabancı Üniversitesi’ne tahsis etti. Galeri eklenen tarihi köşk 2002 yılında ziyarete açılırken, sergileme alanları 2005 yılında genişletilerek teknik düzeyde uluslararası standartlara kavuştu. Tarihi köşk icra yoluyla satılıyor İddiaya göre, Sabancı Holding’e ait olan Sakıp Sabancı Müzesi içinde yer alan Atlı Köşk’ün icra yoluyla satılmasına karar verildi. 2023/602 talimat dosyasıyla İstanbul Gayrimenkul Satış İcra Dairesi tarafından kısmen satılığa çıkarılan Atlı Köşk’ün 1/48 hissesi için 62 milyon 500 bin lira değer biçildi. Boğaz manzaralı tarihi köşk, tapu kayıtlarında 14 bin 35 metre olarak görülüyor. Tapuda Mirgün Mahallesi 92 ada, 3 parsel üzerinde yer aldığı belirtilen köşk satış ilanına konuldu. Atlı Köşk’ün satışı için ilk teklif 24 Temmuz - 31 Temmuz olarak belirlenirken, köşkün ilk turda satılmaması durumda ikinci teklif verme süresinin 21 Ağustos - 28 Ağustos tarihleri arasında yapılacağı öğrenildi. İstanbul Gayrimenkul Satış İcra Dairesi’nin köşkün 1/48 hissesine biçtiği 62 milyon 500 bin lira değerine göre, köşkün toplam değerinin 3 milyar lira olduğu görülüyor. Atlı Köşk’te Sevilay Sabancı Çınar’ın hissesi satışa çıkarıldı Tarihi köşkün 1/48 hissesinin satılmasına neden olan borcun köşke ortak olan Sevilay Sabancı Çınar’a ait olduğu öğrenildi. Merhum işadamı Sakıp Sabancı’nın kardeşi Hacı Ömer Sabancı’nın oğlu İhsan Sabancı’nın yasak aşktan dünyaya gelen kızı Sevilay Sabancı Çınar, mirastan pay isteyerek 8 ayrı dava açmıştı. 40 yıl önce vefat eden İhsan Sabancı’nın Nevin Tenik ile evlilik dışı ilişkisinden dünyaya gelen Sevilay Sabancı Çınar’ın dedesi merhum işadamı Hacı Ömer Sabancı’nın mirasından istediği pay davada karar bağlandı. Sevilay Sabancı Çınar’ın Sabancı Holding’in kurucusu Hacı Ömer Sabancı’nın mirasçısı olduğu onandı. Gündeme bomba gibi düşen olayda sürpriz mirasçı Sevilay Sabancı Çınar’ın borçları nedeniyle Atlı Köşk icradan satışa çıkarıldı.
Aydın Plaza hayatını bıraktı huzuru tarımda buldu İstanbul’da özel bir şirkette çalışan ve plaza hayatından sıkılarak Aydın’a ailesinin yanına dönen 32 yaşındaki Vildan Uğurlu, çiftçilik hayalinin peşinden koşarak huzuru tarımda buldu. 2020 yılında tanıştığı “Efeler diyarında pitaya” projesi ile hayatı değişen Uğurlu, betondan yapılı kapalı alanlar yerine toprağı seçtiğini ve çok mutlu olduğunu söyledi. Aydın’ın Efeler ilçesine bağlı kırsal Gölhisar Mahallesi’nde yaşayan 32 yaşındaki Vildan Uğurlu, çocukluğundan bu yana içinde büyüdüğü topraktan kopamadı. İstanbul Yeditepe Üniversitesi’nin Uluslararası Lojistik ve Taşımacılık bölümünden mezun olan Uğurlu, İstanbul’da bir şirketin lojistik bölümünde 2 sene çalıştı. Metropol hayatının yoğun temposundan sıkılan ve beton yapılar içerisinde kapalı olduğunu fark ederek toprağı olan özlemini fark eden Uğurlu, çiftçilik yapmaya karar verdi. Plaza hayatını bir kenara bırakıp istifa ederek çiftçilikle uğraşan ailesinin yanına dönmeye karar veren Uğurlu, ilk etapta besi hayvancılığı yapmayı düşünürken, tanıştığı devlet destekli “Efeler diyarında pitaya” projesi ile hayatına yeni bir yön verdi. Ejder meyvesi olarak da bilinen tropik pitaya meyvesinin Aydın’ın bereketli topraklarında yetiştirilmesi için projeye dahil olan Uğurlu, çiftçilik hayalini gerçeğe dönüştürerek huzuru tarımda buldu. “Betonların içinde yaşıyoruz” Aydın’da ilk pitaya üreticilerinden olduğunu ve ilk etapta nasıl yapacağını, kime pazarlayacağını bilmeden bu işe girdiğini anlatan Vildan Uğurlu, “İstanbul’da Uluslararası Lojistik ve Taşımacılık bölümü mezunuyum. Mezun olduktan sonra 2 sene özel sektörde lojistik departmanında çalıştım. Gayet güzel bir işim ve kariyerim vardı. Klimalı ortam, çok rahat şartlar, maaşım iyi, özel sigortam var. Her şey çok iyi ama rahat değilsiniz. Orada büyük bir koşuşturma var ve sürekli kapalı gibisiniz. Betonların içinde yaşıyorsunuz. Ailem buralı. Ben de doğma büyüme çiftçiyiz. Çiftçilikle uğraşarak büyüdük. Daha sonra istifa edip niye köyüme dönüp, kendim üretip, toprakla beraber yaşa mıyım diye bir karar aldım. Sonra istifamı verdim ve köyüme geldim. Aslında ilk geldiğimde ne yapacağıma dair hiçbir fikrim yoktu. Şunu yapacağım diye dönmedim. İstifa edeceğim kesin ama ne yapacağım konusunda ailem çiftçi olduğu için bir şekilde bir yerden başlarım şeklinde gelmiştim. Aslında ilk geldiğimde besi hayvancılığı yapmak istiyordum. Çünkü biz küçükken hayvancılık yapıyorduk. Şu an halihazırda damlarımız vardı. Besi yetiştiriciliğine dair araştırma yaparken İlçe Tarım Müdürümüz Mehmet Esen’den ‘Efeler diyarında pitaya’ projesi olduğunu duydum. Daha sonra ailemle biz bir araştırmaya girdik. İzmir’e Muğla’ya gittik. Farklı seraları gezdik. Sonrasında 1 dönüm için hibe proje desteği vardı eski kaymakamımızın. Onun desteğini alarak bu işe girme kararı aldık. Aydın’da aslında ilk yetiştirenlerden bir tanesi benim. Bu ürünü kime pazarlayacağız, nasıl pazarlanacak, kim yiyecek gibi bunlara dair herhangi bir fikrimiz yoktu” dedi. “Ağaçlarımız tam olgunluğa ulaştı” Bu yıl tam kapasite olarak hasat yapmayı beklediğini ifade eden Uğurlu, “2020 yılının Kasım ayında ilk meyvelerimizi diktik. Şu an dördüncü senemizdeyiz. 2 hasat dönemi geçirdik. Bu sene üçüncüsünü gerçekleştireceğiz. İlk 2 senede çok ürün alamadık. Bu sene inşallah tam kapasitede ürün alacağım. Yaklaşık bin 500 tona yakın bir ürün elde etmeyi düşünüyorum. Ağaçlarımız artık tam olgunluğa ulaştı ve hepsi meyve verebilecek pozisyona geldiler şu an” şeklinde konuştu. “Çiftçiliğe daha geniş açıdan bakabiliyorum” Öğrencilik dönemlerinde gittiği Amerika ve Kanada’daki çiftçileri de gözleme fırsatı bulduğunu ve yurt dışı tecrübesinin de kendisine çok şey kattığını vurgulayan Uğurlu, “Aslında yurt dışı tecrübesini görüp ondan sonra buraya gelmek ekstra bir güzel. Çünkü tam içine giremedim ama Amerika’da çiftçilikle uğraşan insanları gözlemledim. Benim için farklı ve güzel bir tecrübe oldu. İyi ki gitmişim, görmüşüm diyorum çünkü buraya geri döndüğümde bir şeylere kapalı değil de daha geniş açıdan bakabiliyorum. Daha bilinçli olarak nasıl yapabilirizi şu anda görebiliyorum. Şu an aynı zamanda tekrardan üniversite sınavına girdim. Normalde alaylı olarak bu işi yapıyorum. Ailem çiftçi olduğu için onların bilgi birikimiyle yapıyordum. Şimdi birinci sınıfım, Bitki Koruma bölümüne girdim. Teori ile birleştirip gitmek ekstra bir boyut kazandırdı” dedi. “Üretmeyi kesinlikle bırakmayın” Her fırsatta hemcinslerini de teşvik etmeye çalıştığını ve toprağın önemine dikkat çektiğini ifade eden Uğurlu, “Buraya döndükten sonra kesinlikle bir pişmanlık hissetmedim. Hatta şey gözüyle bakılıyor. Genelde okuduysan, masa başı klima altında bir işin varsa burada çok el üstünde tutuluyorsun. Ülkemiz genelinde hatta çiftçilik biraz daha alt sınıf gibi görünüyor ama ben inanılmaz mutluyum. Biz kadınlar her alanda her şeyi yapabiliyoruz. Çevremdeki kadın arkadaşlarıma da bu konuda teşvik etmeye çalışıyorum. Eğer imkanınız varsa toprağınıza sahip çıkın ve üretmeyi kesinlikle bırakmayın” diyerek herkesin topraklarına sahip çıkmasını istedi.
Mersin Yenişehir Belediyesi kentin en yoğun bölgesinde ek hizmet noktası kurdu Mersin’in merkez ilçe Yenişehir Belediyesi, kentin en yoğun sosyal yaşam alanlardan olan Pozcu’da kurduğu ek hizmet binasında Yenişehir Halk Masası, Kariyer Merkezi ve Kadın ve Aile Danışmanlığı Merkezi ile vatandaşlara hizmet verecek. Vatandaşların hizmetlere erişimini kolaylaştırmak amacıyla çalışmalarını sürdüren Yenişehir Belediyesi, Güvenevler Mahallesi’nde bulunan Forum AVM’nin güneyinde ek hizmet binası kurdu. Yenişehir Belediyesi burada halk masasıyla vatandaşların şikâyet, talep ve önerilerini alacak, Kariyer Merkezi ile iş arayanlara istihdam fırsatı sunacak, Kadın ve Aile Danışmanlığı Merkezi ile de kadınlara sosyal, psikolojik ve hukuki destek verecek. Üç farklı merkezi bir araya getirerek vatandaşların ihtiyaçlarına daha hızlı ve etkili çözümler sunmayı amaçlayan Yenişehir Belediyesi, yeni ek hizmet binası ile hizmet kapsamını da genişletti. Yenişehir Halk Masası Yenişehir Belediyesi tarafından 2019 yılında kurulan Yenişehir Halk Masasına vatandaşların erişimini kolaylaştırmak amacıyla ek hizmet binasında da yer verildi. Yenişehir Halk Masası ile vatandaştan gelen şikâyet ve talepler tek tek kayıt altına alınıyor. Hizmet talep eden veya aldığı hizmet ile alakalı sorun yaşadığını düşünen vatandaşların talepleri, Yenişehir Halk Masası tarafından hızlı bir şekilde değerlendirilerek belediyedeki yetkili birimlere anında iletiliyor. Takibi yapılan talepler çözüme kavuşturulduktan sonra vatandaşa geri dönüş yapılarak bilgi de veriliyor. Vatandaşlar ’444 33 54’ numaralı çağrı hattı üzerinden de Yenişehir Halk Masasına ulaşarak talep, öneri veya şikayetlerini iletebiliyor. Kariyer Merkezi Yenişehir Belediyesi hayata geçirdiği Kariyer Merkezi ile iş arayan vatandaşlara istihdam fırsatları sunmayı amaçlıyor. Merkezde iş arayanlara kariyer planlamalarını yapmalarına destek verilecek, işverenlerle iş arayanları bir araya getirilecek. Ayrıca, kariyer danışmanlığı ve eğitim programları ile bireylerin mesleki gelişimlerine de katkı sağlanacak. Kadın ve Aile Danışmanlığı Merkezi Yenişehir Belediyesi, Kadın ve Aile Hizmetleri Müdürlüğü bünyesinde ek hizmet binasında da Kadın ve Aile Danışmanlığı Merkezi ile kadınlara destek verecek. Yenişehir Belediyesi kadınların yaşadığı sorunların çözümünde onlara psikologlarla rehberlik ederek yanlarında olacak. Talep eden kadınlara Mersin Barosu iş birliğiyle hukuki destek de verilecek. Yenişehir Belediyesi kadınların sosyal yaşamda daha aktif bir rol almalarına katkıda bulunacak. Yenişehir Belediye Başkanı Abdullah Özyiğit, “Halkımızın yaşam kalitesini yükseltmek ve onların beklentilerini en iyi şekilde karşılamak için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz. Bu yeni hizmet noktasının, Yenişehir halkına hayırlı olmasını diliyor, tüm vatandaşlarımızı bu hizmetlerden yararlanmaya davet ediyorum” dedi.