SAĞLIK - 25 Nisan 2023 Salı 12:15

İstanbul İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Memişoğlu’ndan kızamık aşısı çağrısı

A
A
A
İstanbul İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Memişoğlu’ndan kızamık aşısı çağrısı

İstanbul İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Kemal Memişoğlu da son zamanlarda kızamık vakalarında artış yaşandığı iddiaları üzerine İhlas Haber Ajansı’na açıklamalarda bulundu.

Kızamık aşılarının yaptırılmaması nedeniyle vakalarda artış yaşandığı iddialarına ilişkin Aşı Haftası’nda konuşan İstanbul İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, “Amerika, Avrupa’da bile bazen kızamıklar salgın seviyesine gelmişken Türkiye’de yaşanmadı ama yaşanmayacağı anlamına gelmez. Aşılardan taviz verirsek insanlar çocuklarına kızamık, suçiçeği gibi aşıları yaptırmaz ise bu hem çocuklarımızı, hem diğer insanların çocuklarını riske atacak. Toplumumuzdan aşı konusunda hassasiyet göstermesini özellikle istirham ediyorum. Çünkü 2 gün sonra eyvahın karı olmaz, spekülatif veya ispatı olmayan söylemlerden kaçınmak lazım” dedi.

Her yıl nisan ayının son haftasında kutlanan Aşı Haftası dolayısıyla birçok etkinlik gerçekleştirilirken, vatandaşların aşılama çalışmalarına karşı şuur kazanması hedefleniyor. İstanbul İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Kemal Memişoğlu da son zamanlarda kızamık vakalarında artış yaşandığı iddiaları üzerine İhlas Haber Ajansı’na açıklamalarda bulundu. Geçmişten bugüne aşının birçok hastalığı önleme konusunda en önemli silah olduğunu ifade eden Prof. Dr. Memişoğlu, ailelere çocuklarının aşılarını yaptırmaları çağrısında bulundu. Toplumda kalp hastalıkları gibi birçok rahatsızlığın yaşam tarzı ve beslenme şekli değişikliğiyle önlenebilir pozisyonda olduğunu aktaran Prof. Dr. Memişoğlu, birçok merkezin vatandaşlar için hizmet verdiğini ifade etti.

“Spekülatif veya ispatı olmayan söylemlerden kaçınmak lazım”

Kalp hastalıklarına karşı vatandaşların beslenme ve yaşam şekline dikkat etmesi gerektiğine vurgu yapan İstanbul İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, “5 ölümden 2’si kalp ve dolaşım hastalıklarından oluyor, bulaşıcı hastalıkları çıkarttığınız zaman ölümlerin yarısına yakını yüzde 46.2’si kalp ve dolaşım hastalıklarından onun için kalp ve dolaşım hastalıkları bizim sağlıkta en önem verdiğimiz hastalık türleri. Bunun en büyük nedeni hareketsizlik, stres, sigara alışkanlığı, kilo, diyabet, beslenmenin yetersizliği, bunlara baktığınız zaman yaşam tarzıyla alakalı. Yaşam tarzımızı düzeltip, bedenimize ve kalbimize iyi bakarsak bu ölümleri azaltırız, toplumun da bilmesi gerekir. İstanbul’da 34 tane kalp merkezimiz, 33 tane de inme merkezimiz var. Dolaşım sistemindeki herhangi bir sıkıntıda pıhtı atması durumunda beyne atılan bu pıhtıların insanlarda hayatları boyunca felç kalacağı ve ölüme sebebiyet verecek durumlar oluşuyor. Bu konuda 112 ile bu inme merkezlerine ve inme ile ilgili hastalara erken tanı koyularak bunların felç veya kalıcı sekel bırakmasını engelleyecek bir sistem kurmuş durumdayız. Obezite bu tür hastalıklarda büyük risk teşkil ediyor. İstanbul’da 91 tane obezite tedavi merkezi var, 26 tane sağlıklı yaşam merkezi var. Covidde evde sabit ve hareketsiz kalınması üstelik de bunun yanı sıra atıştırmayı ve hızlı yemeyi getiren 2 senelik bir süreç yaşadık. Bu sürece baktığımızda insanlarda, gençler ve çocuklarımızda kilo indeksinin yükseldiğini gördük. Bunun için de beslenme ve hareketli yaşamı önemsiyoruz. Tabi ki bunun yanında stressiz yaşam ve doğru beslenmenin bu kalp ve dolaşım hastalıklarında büyük riskleri azalttığını hem bilim dünyası söylüyor hem verilerle, istatistiklerle gösterilmiş durumda. Onun için önlenebilir hastalık diye düşünmek lazım. Stresi boşaltacak, spor, egzersiz veya açık havada yürüyüşler gibi hobilerle hem streslerini hem kilolarını, hem de bu risklerini azaltmasını tavsiye ediyoruz. Covid aşıları sonuçta güvenilir aşılar olarak Dünya Sağlık Örgütü ve Bakanlığımız tarafından insanların kullanımına gönderildi. O nedenle spekülatif veya ispatı olmayan söylemlerden kaçınmak lazım” dedi.

“Türkiye’de salgın yaşanmadı ama yaşanmayacağı anlamına gelmez"

Geçmişten bugüne aşının birçok hastalığa şifa olduğunu anlatan İstanbul İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Memişoğlu, vatandaşların bulaşıcı hastalıklara karşı çocuklarının aşılarını yaptırmalarının gerekliliğine vurgu yaptı. Memişoğlu sözlerini şöyle sürdürdü:

“Dolaşım hastalıkları dünyada ölüm sebeplerinin birinci sırasında ama 1900’lere baktığınızda en çok enfeksiyon ve salgın hastalıklar insanların ölüm sebeplerinde birinci sırada. Bunu engelleyen en önemli unsur aşı. Bugün çocuklarımızda kızamık, suçiçeği, çiçek hastalıkları çok çok azalmışsa veya hiç yoksa bunu en iyi yöneten ve tedavi eden, koruyan aşı sisteminden kaynaklanan avantajı kullandık. Bugün Türkiye 12 aşısını çocuklarına, yaşlılarına ücretsiz yapıyor ve tamamen devletin imkanları istikametinde yapılıyor. Aile sağlığı merkezleri, hastanelerimizde, özel sektörümüzde her yerde bu aşılarımız var. Özellikle kızamık, suçiçeği, difteri, boğmaca, çocuk felci aşılarının yapılması konusunda hassasiyet göstermemiz lazım. Çünkü 2 gün sonra eyvahın karı olmaz. Kızamık denen özellikle bu bulaşıcı hastalıklarda aşının ekinliği çok rahatlıkla görülüyor. Neden; Türkiye aşılama oranlarını yüzde 90'ın üzerine çıkarttı. 2002’de sağlıkta dönüşümle bu aşı sistemleri, 2009’da da bu aşı alt yapısını, takip sistemlerini kurarak Türkiye aşılama konusunda büyük bir başarı örneği gösterdi, bunun da karşılığını aldı. Amerika’da, Avrupa’da bile bazen kızamıklar salgın seviyesine gelmişken Türkiye’de bu yaşanmadı ama yaşanmayacağı anlamına gelmez. Biz aşılardan taviz verirsek insanlar çocuklarına kızamık, suçiçeği, boğmaca veya çocuk felci aşılarını yaptırmaz ise bu hem çocuklarımızı riske atacak hem diğer insanların çocuklarını riske atacak. Onun için toplumumuzdan bu aşı konusunda hassasiyet göstermesini özellikle istirham ediyorum. Çünkü ben bir daha söylüyorum; Türkiye aşı konusunda başarısını geçmişte gösterdi, bunun bozulmaması için insanlarımızın hassasiyet göstermesini, aşısız çocuk kalmaması için de aile hekimlerine, okullarındaki idarelere başvurarak veya bizim herhangi bir sağlık tesisimize başvurarak çocuklarına aşı yaptırmalarını, aşı takvimlerini de uygun şekilde takip etmelerini, anne babanın sorumluluğunda olarak bir vatandaşlık borcu olması gerektiğini düşünüyorum”

Hasibe Karadağ - Muhammed Fırat Aksoy

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Zonguldak Enkazdan sağ çıkan Hediye hayırseverlerin desteğiyle dünyaevine girdi Hatay’da yaşanan depremde enkazdan beş gün sonra sağ kurtulan 21 yaşındaki Hediye Demirkol, nişanlısı ile ertelediği düğününü hayırseverlerin de desteğiyle Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli ilçesinde gerçekleştirdi. Hatay’da yaşayan 21 yaşındaki Hediye Demirkol, nişanlısı Muhammet Yıldız ile birlikte düğün hazırlıkları yaparken 6 Şubat 2023’te yaşanan depremlerde annesi ve kardeşi ile enkaz altında kaldı. Deprem sonrası enkazın arasında nişanlısını arayan Muhammet Yıldız, günlerce umudunu kaybetmeden molozların arasında Hediye Demirkol’dan bir iz aradı. Ekiplerin çalışmaları sonucu beş gün sonra enkazdan sağ kurtulan Hediye Demirkol’un kolu ampute edildi. Enkazda annesini kaybeden ve kardeşinin de iki ayağı ampute edilen Hediye Demirkol, sevk edildiği Adana’da tedavisinin tamamlanmasının ardından kardeşiyle birlikte Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli ilçesine taşındı. Türk Kızılay Şubesi ve hayırseverlerin de desteğiyle bir eve yerleştirilen Hediye Demirkol, Şube Başkanı Kürşat Yağız’a deprem nedeniyle ertelenen düğün planından bahsetti. Çiftin hayalini gerçekleştirmek isteyen Kızılay, düğün için hazırlık başlattı. Davul zurna eşliğinde gelin alma adetinin yerine getirilmesiyle birlikte çeyizler de eve taşındı. Yapılan duaların ardından konvoy halinde Gülüç Belediyesi Düğün Salonu’na gelen çift, burada dünyaevine girdi. “Evlilik sürecimiz depremden sonra çok farklı boyuta geldi” Hayırseverler ve sevenleri genç çifti düğünde yalnız bırakmadı. Dört senelik nişanlılık süreci sonrası düğün hazırlığı yaptıkları sırada depremin olduğunu anlatan Hediye Demirkol, “Birbirimizi görüp tanıştık. Uzun bir hikayemiz var. Zamanla konuşa konuşa ileriye dönük sürecimiz başladı. Söz takıp nişanlandık. Yaklaşık dört senedir birlikteyiz. Deprem bizim dönüm noktamız oldu. Önceleri evlilik sürecini düşünüyorduk ama depremden sonra çok farklı boyuta geldi. Birbirimizden kopamadığımızı o zaman anladık. Düğünü erteledik. Deprem olmasaydı geçen yaz düğün olacaktı. Tedavi süreçleri oldu" dedi. Karadeniz Ereğli’ye geldiklerinde nikah yaparak dünyaevine girmeyi planladıklarını ve Kızılay’ın desteğiyle düğün yaptıklarını anlatan Demirkol, “Bu şekilde bize güzel bir düğün organize ettiler. Hatay’dan Karadeniz Ereğli’ye geldik. Orada hiçbir şeyimiz kalmadı. Buradaki güzel insanlarla tanışma sürecimiz oldu. Birçok insanla tanıştık. Sağ olsunlar hiçbir zaman desteklerini ayırmadılar” diye konuştu. “Küs öleceğimizi bilmek beni kahretti” Depremin kendileri için dönüm noktası olduğunu söyleyen Muhammet Yıldız ise, “İnsan sevdiğinden asla kopamaz. Depremin olduğu gün kendisiyle küstük. Öleceğine değil de küs öleceğimize çok üzüldüm. Sürekli bunu düşünüyordum, kahroldum. Neden kavga ettiğimizi düşündüm. Demek ki iki günlük dünyaymış, kavga etmeye hiç gerek yokmuş” dedi. İlk depremin yaşanmasında bir saat sonra nişanlısının evinin enkazının başına geldiğini anlatan Yıldız, “Enkazdan araçlar geçemiyordu. Yakınlarında bir tane park vardı. İnsanlar ateş yakmış duruyordu. Bir umut oradadır diye kendisini, annesini ve küçük kardeşini aradım. Kimseyi bulamadım. Enkaz başında gördüğüm tablo her şeyi anlamama yetti. Oradan birisinin çıkması imkansız gibi bir şeydi. Arkadaşlarım da bunu söylüyordu. İlk başta Hediye’nin ölmediğini söylüyordum. Boşuna ümitlenmememi ve durumu kabullenmemi söylediler. Sonuna kadar Hediye’nin yaşadığını düşünüyor ve inanıyordum. Sonra Hediye’nin sesini duyduk ve yaşadığını öğrendik” ifadelerini kullandı.