GÜNDEM - 23 Temmuz 2014 Çarşamba 13:11

İşte Türkiye’nin ilk üniversitelileri

A
A
A
İşte Türkiye’nin ilk üniversitelileri

1930’lu yıllarda Türkiye’ye kaçan Alman bilim adamı Prof. Dr. Otto Gerngross’un çok özel fotoğraf arşivi torunu tarafından Ankara Üniversitesi’ne hediye edildi.

Fotoğraflar, Türkiye’nin ilk üniversite öğrencilerine ait olma özelliğiyle dikkat çekti.

Türkiye’de ilk üniversite eğitiminin tohumları Ekim 1933’te Ankara’da atıldı. Leibzig Üniversitesi’nden Alman Prof. Dr. Friedrich Falke’nin rektör olarak atandığı Yüksek Ziraat Enstitüsü, Alman profesörler ve Türk asistanlarla eğitim vermeye başladı. Enstitü, rektör atanan ilk yükseköğretim kurumuydu. 5 fakülteden oluşan Enstitü’de Ziraat, Baytar, Tabii İlimler, Orman ve Ziraat Sanatları fakülteleri bulunuyordu. 1946’da Ankara Üniversitesi resmi olarak kurulunca Enstitü, ’Ziraat Fakültesi’ ve ’Veterinerlik Fakültesi’ şeklinde AÜ bünyesine geçti.

TORUNU ORTAYA ÇIKARDI

Ankara Üniversitesi’nin temellerini oluşturan bu enstitünün önde gelen isimlerinden biri de Alman olan Prof. Dr. Otto Gerngross oldu. Gerngross’un kızı ile Prof. Dr. Haydar Bağda’nın çocuğu olan işadamı Engin Bağda, ilk kez ortaya çıkan enstitünün kuruluş yıllarına ait fotoğraf arşivini, Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Müzesi’ne bağışladı. Duyduğu memnuniyeti ve vefa konusundaki hassasiyetini ifade eden Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erkan İbiş, “Bizim üniversite olarak yönetim anlayışımız; tarihine, köklerine, değerlerine ve geçmişine önem verip, geçmişte emek verenleri önemsemektedir. Görev bilincimiz içerisinde ‘vefa’ çok önemli bir yer tutmaktadır. Bununla gurur duyuyoruz" dedi.

MÜZEDE SERGİLENECEK

Bu çok değerli arşiv, Ziraat Fakültesi Müzesi’nde sergilenmek üzere Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ayhan Elmalı, Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Çolak ve Ziraat Fakültesi Müzesi yöneticisi Prof. Dr. Cemalettin Yaşar Çiftçi’ye teslim edildi. Prof. Dr. Çiftçi yapılan bağışla Ziraat Fakültesi Müzesi’nin çok değerli bir belge kazandığını söyledi.

SAVAŞTAN ÇIKMIŞ BİR ÜLKE

Fotoğraflar 1930’lu yıllara ait. O dönem Ankara’da ‘üniversite’ adıyla bir kurum yok ama rektörü ve dekanı bulunan bir Yüksek Ziraat Enstitüsü var. Bu enstitü Ankara Üniversitesi’nin temelini oluşturuyor. Fotoğraflarda savaştan yeni çıkmış bir ülkenin gelişmiş eğitim ortamı ise dikkat çekiyor.

“BÖYLE SAYGI TAHMİN ETMİYORDUM”

İş hayatını Almanya’da sürdüren Engin Bağda, dedesinin de içinde olduğu Alman bilim insanlarının Türk yükseköğretimine katkılarını Ankara Üniversitesi hocalarından dinledi. Bağda, annesiyle babasının tanıştığı, dedesinin de uzun yıllar çalıştığı Yüksek Ziraat Enstitüsü binasında bulunmaktan ise çok etkilendiğini belirterek, "Dedeme ve babama böyle saygı duyulduğunu tahmin etmiyordum" dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Otomobil su kanalına uçtu: Öldüğü düşünülen sürücünün yüzerek kaçtığı ortaya çıktı Antalya’da kontrolden çıkıp su kanalına uçan otomobildeki sürücü, kanaldan yüzerek çıkıp olay yerinden kaçtı. Aracın yaklaşık 1 buçuk ay önce satışını yapıp devrinin henüz alınmadığını belirten ruhsat sahibi kadın ise olay yerine geldiğindeki ilk sözü, “Allah’tan içinde kimse yok” oldu. Kazanın görgü şahidi bir genç ise, “Sürücü çok paniklemişti, yüzerek kanaldan çıktı, ardından kaçtı” dedi. Kaza, saat 22.00 sıralarında Kepez ilçesine bağlı Göksu Mahallesi’ndeki Nene Hatun Caddesi ile İbn-i Sinan Sokak kesişiminde meydana geldi. Henüz sürücüsünün ismi öğrenilemeyen 16 LUB 73 plakalı otomobilin önce kaldırıma çarpıp ardından su kanalına uçtuğunu görenler durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. İhbarın ardından olay yerine itfaiye, polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Belirtilen adrese gelen itfaiye ekipleri, araçta yaptıkları kontrolde herhangi bir kişinin olmadığını tespit etti. Bunun üzerine görgü şahitlerinin ifadesine başvuran polis, sürücünün araçtan çıktıktan sonra yüzerek kanaldan çıktığını ve ardından panikleyerek kaçtığını belirledi. Trafik polisinin araç plakasından yaptığı sorgulamada, aracın Gülfer Hanedar adına kayıtlı olduğu belirlendi. “Arabayı sattım, parasını aldım ama devrini almadı” Ekiplerin haber vermesiyle kaza yerine gelen Hanedar, aracı Halil isminde bir galerice yaklaşık 1 buçuk ay önce sattığını, parasını almasına rağmen karşı tarafın devrini henüz üzerine almadığını söyledi. Gazetecilere de açıklamada bulunan Hanedar, “Arabayı satmıştım, parasını aldım ancak devrini henüz üzerine almadı. Kaza olunca beni aradılar. Allah’tan içinde kimse yok, ona sevindik. Galericiye satmıştım. Onun sürüp sürmediği de belli değil, ulaşamıyorum da” diye konuştu. Kazayı görenlerden Musa Kont isimli genç ise “Araba aniden fren yaptı ve kanala uçtuktan sonra sürücü yüzerek çıktı. Adam çok panik yapıyordu, sakinleştirmeye çalıştık ama kaçtı gitti” dedi. Polis ekipleri sürücüyü bulmak için çalışma başlatırken, araç çekiciyle su kanalından çıkartılarak otoparka götürüldü.