KÜLTÜR SANAT - 07 Aralık 2015 Pazartesi 11:08

İşte Türkiye’nin UNESCO’daki en iyi 11 eseri

A
A
A
İşte Türkiye’nin UNESCO’daki en iyi 11 eseri

Türkiye’nin UNESCO Dünya Mirası Listesi ve Dünya Mirası Geçici Listesi’nde toplam 75 eseri bulunuyor. İşte Türkiye’de mutlaka görülmesi gereken on bir eser.

Türkiye’nin UNESCO Dünya Mirası Listesi ve Dünya Mirası Geçici Listesi’nde toplam 75 eseri bulunuyor.
Türkiye’de mutlaka görülmesi gereken on  bir eser arasında: Topkapı Sarayı, Ayasofya Müzesi, Süleymaniye Camii ve Yerebatan Sarnıcı’nın bulunduğu Tarihi Yarımada listenin başını çekiyor. Listede yer alan diğer eserler arasında Adıyaman’da bulunan Nemrut Dağı Kalıntıları, Göreme Milli Parkı ve Kapadokya, Hattuşaş Antik Kenti, İzmir Efes Antik Kenti, Safranbolu Evleri ve Trabzon’da bulunan Sümela Manastırı bulunuyor.

TOPKAPI SARAYI

Topkapı Sarayı İstanbul Sarayburnu'nda, Osmanlı İmparatorluğu'nun 600 yıllık tarihinin 400 yılı boyunca, devletin idare merkezi olarak kullanılan ve Osmanlı padişahlarının yaşadığı saraydır. Bir zamanlar içinde 4.000'e yakın insan yaşamıştır.

Topkapı Sarayı Fatih Sultan Mehmed tarafından 1478’de yaptırılmış, Abdülmecit’in Dolmabahçe Sarayı’nı yaptırmasına kadar yaklaşık 380 sene boyunca devletin idare merkezi ve Osmanlı padişahlarının resmi ikametgahı olmuştur. Kuruluş yıllarında yaklaşık 700.000 m.² lik bir alanda yer alan sarayın bugünkü alanı 80.000 m² dir.

AYASOFYA

Ayasofya, İstanbul'da tarihî bir müze. Bizans İmparatoru I. Jüstinyen tarafından, MS 532 - 537 yılları arasında İstanbul'un tarihi yarımadasındaki eski şehir merkezine inşa ettirilmiş bazilika planlı bir patrik katedrali olup, 1453 yılında İstanbul'un Osmanlılar tarafından alınmasından sonra, Fatih Sultan Mehmet tarafından camiye dönüştürülmüştür. 1935 yılından beri ise müze olarak hizmet vermektedir. Ayasofya, mimari bakımdan, bazilika planı ile merkezî planı birleştiren, kubbeli bazilika tipinde bir yapı olup kubbe geçişi ve taşıyıcı sistem özellikleriyle mimarlık tarihinde önemli bir dönüm noktası olarak ele alınır.

SÜLEYMANİYE CAMİİ

Süleymaniye Camii, I. Süleyman adına 1551-1557 yılları arasında İstanbul'da Mimar Sinan tarafından inşa edilen camidir.

Mimar Sinan'ın kalfalık devri eseri olarak nitelendirilen Süleymaniye Camii, medresler, kütüphane, hastane, sıbyan mektebi, hamam, imaret, hazire ve dükkânlardan oluşan Süleymaniye Külliyesi'nin bir parçası olarak inşa edilmiştir.

YEREBATAN SARNICI

542 yılında Bizans İmparatoru I. Justinianus tarafından yaptırılan Yerebatan Sarnıcı, seyahat yazarı, rehber, televizyon programcısı, öğretim üyesi ve gazetecilerden oluşan jüri tarafından Türkiye'nin UNESCO’daki en iyi on eserinden biri seçildi. Aralarında seyahat yazarı, rehber, televizyon programcısı, öğretim üyesi ve gazetecilerden oluşan büyük jüri, UNESCO’daki en iyi on eseri seçti. Büyük jürinin seçtiği eserler arasında Tarihi Yarımada’nın gözbebeği Yerebatan Sarnıcı da bulunuyor.

Tarihi Yarımada’nın ortasında bulunan Yerebatan Sarnıcı, 542 yılında Bizans İmparatoru I. Justinianus tarafından Büyük Saray’ın su ihtiyacını karşılamak üzere yaptırılmıştır. Suyun içinden yükselen mermer sütunlar arasındaki ihtişamından dolayı halk tarafından “Yerebatan Sarayı” olarak da anılıyor. Sarnıçta efsanevi Medusa heykel başı da bulunuyor.

Yerebatan Sarnıcı, müze olarak hizmet vermesinin yanı sıra, ulusal ve uluslararası birçok etkinliğe de ev sahipliği yapıyor. Müze her gün 09.00-17.30 saatleri arasında ziyaret edilebiliyor. 

NEMRUT DAĞI

Nemrut Dağı, Adıyaman ilindeki Kahta ilçesi yakınlarında Ankar dağları civarında 2.150 metre yüksekliğinde bir dağdır. Toros dağ silsilesinde bulunur. 1988 yılından beri Millî parktır.

Kommagene kralı Antiochos Theos, MÖ 62 yılında bu dağın tepesine, pek çok Yunan ve Pers tanrısının heykelinin yanı sıra kendi mezar-tapınağını da yaptırmıştır. Mezarda, bir kartalın başı gibi, tanrıların taş oymaları bulunur. Heykellerin diziliş şekli hiyerotesyon olarak bilinir.

Mezarda 1881 yılında Alman mühendis Karl Sester tarafından kazı çalışmaları yapılmıştır. Daha sonraki yıllarda yapılan kazılarda da Antiochus'un mezarı bulunamamıştır.

GÖREME MİLLİ PARKI

Göreme, İç Anadolu bölgesinde, Nevşehir ili sınırları içerisinde yer almaktadır.Millî Park Orta Anadolu'nun Hasan Dağı-Erciyes Dağı volkanik bölgesinde kalmaktadır.

Saha; platolar ovalar küçük dağ bitkileri, yüksek tepeler, alüvyonla dolmuş dere ve ırmak vadileri, drenaj havzaları ve erozyonlu dik yamaçlı vadilerde birbirinden ayrılan yüksek düzlüklerden oluşmuştur. Erciyes ve Hasan Dağının büyük volkanik konileri, kuzeyden Kızılırmak vadisinin bir kısmı, bazıları bazaltla kaplı aşınmış tüf yatakları araziye hakim özelliktedir.

KAPADOKYA

Kapadokya, 60 milyon yıl önce Erciyes, Hasandağı ve Güllüdağ’ın püskürttüğü lav ve küllerin oluşturduğu yumuşak tabakaların milyonlarca yıl boyunca yağmur ve rüzgar tarafından aşındırılmasıyla ortaya çıkan bölge.İnsan yerleşimi Paleolitik döneme kadar uzanmaktadır. Hititler'in yaşadığı topraklar daha sonraki dönemlerde Hrıstiyanlığın en önemli merkezlerinden biri olmuştur. Kayalara oyulan evler ve kiliseler, bölgeyi Roma İmparatorluğu'nun baskısından kaçan Hıristiyanlar için devasa bir sığınak haline getirmiştir.

HATTUŞAŞ ANTİK KENTİ

Hititler'in geç tunç çağı dönemindeki başkentidir. Çorum ilinin 82 km güneybatısındaki günümüzdeki adıyla Boğazkale ilçesinde bulunmaktadır.Kent, tarih sahnesinde, Hitit İmparatorluğu'nun MÖ 17. ile 13. yüzyıllar arasında başkenti olarak yer almıştır. Hattuşaş, 1986 yılında UNESCO Dünya Mirasları listesine dahil edilmiştir. Hattuşaş Çorum'un Sungurlu ilçesinin güneydoğusunda Boğazkale ilçesinin 4 km doğusundadır.

İZMİR EFES ANTİK KENTİ

Efes , Anadolu'nun batı kıyısında, bugünkü İzmir ilinin Selçuk ilçesi sınırları içerisinde bulunan, daha sonra önemli bir Roma kenti olan antik bir Yunan kentiydi. Klasik Yunan döneminde İyonya'nın on iki şehrinden biriydi. Kuruluşu Cilalı Taş Devri MÖ 6000 yıllarına dayanır. 1994'te UNESCO tarafından Dünya Mirası Geçici Listesi'ne dahil edilen Efes, 2015'te ise Dünya Mirası olarak tescil edildi.

SAFRANBOLU EVLERİ

Safranbolu evleri, Karabük iline bağlı Safranbolu ilçesinde, 18. ve 19. yüzyıl Osmanlı kent dokusunun günümüze kadar korunduğu bölgenin genel adıdır. UNESCO tarafından 17.12.1994'de Dünya Kültür Mirası listesine alınmıştır. Safranbolu evlerinin Osmanlı döneminde yumurta akından ve çok uzun süre depreme dayandığı rivayet edilir. Bu evlerin bir depreme dayanma özelliği de toprağın dibine yapılmamasıdır. Safranbolu evleri beyaz renklidir ve bu evler birbirinin önlerini kapatmazlar.

SÜMELA MANASTIRI

Sümela Manastırı, Trabzon ili, Maçka ilçesi, Altındere vadisi sınırları içerisinde yer alan (Antik Yunanca adı: Panagia) deresinin batı yamaçlarında Kara (Antik Yunanca adı: Mela) tepesi üzerinde deniz seviyesinden 1.150 m yükseklikteki eski Rum Ortodoks manastır ve kilise kompleksi olup, tam adı Panagia Sumela veya Theotokos Sumela'dır.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bayburt Bayburt’ta ’Eczane Teknisyenleri ve Teknikerleri Günü’ dolayısıyla etkinler düzenlendi Her yıl 26 Nisan’da kutlanan ’Eczane Teknisyenleri ve Teknikerleri’ günü dolayısıyla Bayburt’ta da çeşitli etkinlikler yapıldı, alanında uzman isimler ve öğrenciler Eczane Teknisyenleri ve Teknikerleri Günü’nü düzenledikleri programla kutladılar. Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Eczane Hizmetleri öğrencileri tarafından ’Eczane Teknisyenleri ve Teknikerleri Günü’ münasebetiyle panel, tiyatro, söyleşi ve stanttan oluşan etkinlikler organize edildi. Düzenlenen program, panelle başladı. ’Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp: Fitoterapi’ paneline konuşmacı olarak katılan Karadeniz Teknik Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ufuk Özgen ve Akademisyen/Yazar Doç. Dr. Kenan Taştan, bitkilerin tedavi süreçlerindeki temel ve yardımcı fonksiyonlarını anlatan çok yönlü sunumlarını katılımcılarla paylaştılar. Doç. Dr. Kenan Taştan konuşmasında Geleneksel tedavi yöntemlerinin önemine vurgu yaptı. Halk arasında çok fazla bilinen ve kullanılan hacamat yöntemine özellikle ayrı bir parantez açan Taştan, “Hacamat mutlaka işin uzamanı bir hekim tarafından ve gerekli tahliller yapıldıktan sonra uygulanmalıdır. Aksi halde özellikle kan hastalıkları olan bireylerde ya da enfeksiyondan kaynaklanan problemler ciddi rahatsızlıklara yol açması söz konusu olabilir” diyerek konuştu. Prof. Dr. Ufuk Özgen ise konuşmasında birçok ilacın hammaddesini oluşturan bitkilerin şifalı özelliklerine değindi. Ancak ilaçlarla birlikte kullanılan bitkisel çayların ya da bilinçsizce kullanılan bitkisel ürünlerin çok ciddi yan etkileri olabileceğine vurgu yaptı. Etkinliğin ikinci ayağında Eczane Hizmetleri öğrencileri Şehit Recep Eşiyok Ortaokulunda öğrencilerle bir araya geldiler. Öğrenci Ecem Şahin’in kaleme aldığı tiyatro oyunu ile ortaokul öğrencilerine akıllı ilaç kullanımının önemine ve gerekliliğine dikkat çektiler. Ardından Eczane Hizmetleri öğretim elemanlarından Dr. Öğr. Üyesi Ümit Karakaş, öğrencilere ilaçlar ve akılcı ilaç kullanımı konulu söyleşisini gerçekleştirdi. Etkinlik Bayburt şehir merkezinde Yakutiye Camisi önünde kurulan stant ile son buldu. Stantta ’Doğru İlaç Kullanımı’ konusunda vatandaşla buluşan gençler, konu ile ilgili el broşürü, ilaç zamanlama ve taşıma kutusu dağıttılar. Öğrenciler, vatandaşlara ilaç ile ilgili sorular sorarak, doğru ilaç kullanımına yönelik farkındalık kazandırmaya çalıştılar. Konu ile ilgili olarak düzenleme komitesi başkanı öğrenci Nazım Onur Bulut, akıllı ilaç kullanımı hakkında bilgiler vererek, "Akıllı ilaç kullanımı konusunda toplumun bilgilendirilmesi için oldukça önemli nedenler bulunmaktadır. Bu gerekçelerin ilki modern sağlık bakımındaki kimyasal ajanların önemli rolünün olmasıdır. İkincisi bireylerin sağlıkları ile ilgili sorumluluk alabilmelerini ve uygun tedavi edici stratejilerin belirlenmesini sağlamaktır. Üçüncüsü, bireylerin tedavi edici kararlarında rol almaları ve sonraki dozlar ve süreç ile ilgili bilgilendirilme haklarının olmasıdır. Dördüncüsü ise bireylerin akılcı ve güvenli ilaç teminini ve etik olmayan ticari tanıtımdan zarar görmemelerini sağlamaktır" dedi.