GÜNDEM - 07 Kasım 2022 Pazartesi 20:58

Kabine toplantısı sonrası Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan önemli açıklamalar

A
A
A
Kabine toplantısı sonrası Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan önemli açıklamalar

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, başörtüsü konusunda Anayasa değişikliği teklifine yönelik, ”Prensip olarak temel hak ve özgürlüklerle ilgili konuların halk oylamasına götürülmesini doğru bulmuyoruz. Temennimiz de Mecliste bu değişikliği doğrudan kabul edecek çoğunluğun sağlanabilmesidir. Ancak milletimize sözümüz gereği Meclis denkleminde başka bir mecburiyet ortaya çıkarsa onun gereğini yapmanın da boynumuzun borcu olduğuna inanıyoruz” dedi.

 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kabine Toplantısı'nın ardından Millete Sesleniş konuşmasını gerçekleştirdi. "İlk Evim, İlk İş Yerim Projesi"nde hazırlığı tamamlanan tüm illerde konutların inşasına hemen başlanacağını açıklayan Erdoğan, aynı şekilde arsa ve iş yerleri ile ilgili sürecin de devam ettiğini bildirdi. Erdoğan, küresel ekonomik krizin Türkiye’yi de etkisi altına alan yüksek enflasyon sorunu sebebiyle konut ve kira fiyatlarında oluşan dengesizliğin bu çalışmalardaki ilerlemelerle iyice ortadan kalkacağına inandığını belirtti. Konut, arsa ve iş yerlerinin tüm hak sahiplerine hayırlı olmasını dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Türkiye Yüzyılı programımızın müjdesini 28 Ekim'de Ankara'da gerçekten çok coşkulu ve adına yakışır bir törenle milletimizle paylaştık. Cumhuriyetimizi yeni yüzyılına geçtiğimiz 20 yılda ülkemizde kazandırdığımız eser ve hizmet altyapısı üzerinde bir büyük vizyonla hazırlama gayretimizi kesintisiz bir şekilde sürdürüyoruz. Her çalışmamız gibi Türkiye Yüzyılı'nı da milletimizle birlikte hazırlıyoruz. Türkiye’nin 81 vilayetinde ve ilçelerinde yapılacak programlarla vatandaşların Türkiye Yüzyılı’na ilişkin beklentilerini, tekliflerini alarak vizyonumuzu somutlaştıracağız. Böylece seçimlerden önce kamuoyu karşısına Türkiye Yüzyılı vizyonuna uygun bir hazırlıkla çıkmayı planlıyoruz” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Cumhuriyet tarihinin en büyük demokrasi ve kalkınma atılımı olan 2023 hedefleri ile buluşturduğumuz gibi inşallah Türkiye Yüzyılı programına da kavuşturmakta da kararlıyız. Sürdürülebilirlik, başarı, güven ve istikrar, üretim, verimlilik, güç, iletişim, bilim, kalkınma, barış, değerler, haklılık, şefkat, istiklal ve istikbal, gençler gibi başlıklarla yükselttiğimiz Türkiye Yüzyılı vizyonunun yüzünü doğruya doğru dönen herkesi umutlandırdığına, heyecanlandırdığına inanıyorum” dedi.

"İnşallah şubatta satışı başlayacak, mart sonunda yollara çıkacak Togg’a bundan sonraki yolculuğunda başarılar diliyoruz"

Erdoğan, Cumhuriyetin kuruluşunun 99’uncu yılının sevincinin Türkiye’nin ilk yerli ve milli otomobili Togg’un Bursa Gemlik'teki fabrikasındaki üretim bandından çıkış töreni ile taçlandırıldığını belirterek, “Geçmişte yerli ve milli sanayi hamleleri kimi özgüven eksikliği, kimi kasıtlı sabotajlar, kimi istikrarsızlık iklimi sebebiyle kesintiye uğrayan milletimiz için Togg, çok önemli bir sembol haline gelmiştir. Togg’un başarısı sadece bir firmanın, bir markanın, bir üretim tesisinin değil topyekün 85 milyonun başarısı olarak görülmektedir” değerlendirmesinde bulundu.

Muhalefetin tutumunu eleştiren Erdoğan, ”Bu açık hakikate rağmen hala yapılan işi önemsizleştirmeye, değersizleştirmeye, itibarsızlaştırmaya çalışan bir zihniyetin umutsuz çırpınışlarını da ibretle takip ediyoruz. Rabbim, hiç kimseyi siyasi, ideolojik ve nefsi bağnazlığı yüzünden kendi ülkesine ve milletine düşmanlık edecek seviyeye düşürmesin. Teknolojisi ve akıllı cihaz özellikleri ile geleceğin aracı olan, inşallah şubatta satışı başlayacak, mart sonunda yollara çıkacak Togg’a bundan sonraki yolculuğunda başarılar diliyoruz. Ülkemizin bu gururla tanışmasında katkısı olan herkese buradan bir kez daha şükranlarımı sunuyorum” dedi.

"Sağlık sistemimizi 'Health Türkiye' başlığı altında küresel markaya dönüştürüyoruz"

Türkiye'nin kalkınma devrimlerinin en önemli başlıklarından birini oluşturan sağlık alanında gelinen seviyeyi ve yeni hedeflerini Türk Devletleri Teşkilatı üyesi ülkelerle 31 Ekim’de İstanbul’da düzenlenen toplantıda tekrar değerlendirme imkanı bulduklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Sağlıkta gerçekleştirdiğimiz devrimin en önemli sembolleri güçlü altyapımız, dijitalleşme yoluyla hizmet standartlarını yükseltmemiz ve şehir hastanelerimizdir. Sağlık sistemimizi, çalışma şartlarını iyileştirdiğimiz insan gücümüz ve ülkemizin her köşesine uzanan yaygın altyapımız ile şimdi de sağlık sistemimizi 'Health Türkiye' başlığı altında küresel markaya dönüştürüyoruz. Bunun yanında 'Health Türkiye' çatı markasıyla dünyada yıllık 100 milyar dolara yaklaşan sağlık turizminden ülkemizin aldığı payı en yükseğe çıkarmayı hedefliyoruz” açıklamasını yaptı.

"Her kim Türkiye’yi terör örgütleriyle, mafyayla, küresel tefecilerle, uğursuzla, kopukla aynı fotoğrafın içine sokuyorsa yaptığı işin adı beşinci kol faaliyetidir"
Polis Akademisi'nin 6. dönem mezuniyet töreninde emniyet teşkilatına katılan gençlerin sevincine ortak olduklarını ifade eden Erdoğan, ”Milletin huzurunu tahkim için yeniden yapılandırdığımız Polis Akademimiz göz dolduruyor. Uyuşturucu gibi bir insanlık suçuyla polisimize ve hükümetimize iftira atanların siyaset yapmanın ötesinde sinsi niyetlerle hareket ettiklerinin altını bir kez çizmek istiyorum. Her kim Türkiye’yi terör örgütleriyle, mafyayla, küresel tefecilerle, uğursuzla, kopukla aynı fotoğrafın içine sokuyorsa yaptığı işin adı beşinci kol faaliyetidir. Türkiye geçmişten bugüne çeşitli görünümlerle, söylemlerle ortaya çıkan beşinci kol elemanlarından çok çekmiştir. Milletimiz uzunca bir süre bu tür faaliyetler sebebiyle hak ettiği imkanlardan, eserlerden mahrum kalmıştır. Cumhuriyetimizin 100. yılından aldığımız ilhamla ülkemizi Türkiye Yüzyılı'na hazırladığımız kritik bir dönemde yine aynı oyun sahnelenmeye başlandı. Ama bu defa açık, net söylüyorum; başaramayacaklar. Çünkü milletimiz ülkesinin 20 yılda kat ettiği asırlık demokrasi ve kalkınma hamlesinden edindiği tecrübe ile bu oyunları bozacak dirayete, ferasete sahip olduğunu sayısız örnekle göstermiştir” diye konuştu.
 

Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bunlar sınırlarımız teröristiler tarafından taciz edilirken DEAŞ’ın, çukur eylemleriyle vatan topraklarına göz dikilirken PKK’nın, 15 Temmuz’da FETÖ’nün, Karabağ’ın işgaline karşı kardeşlerimizin yürüttüğü vatan muharebesinde Ermenilerin, ekonomik tuzaklarla ülkemize diz çöktürmeye çalışırken faiz lobilerinin ağzıyla konuşuyorlardı. Kendilerine verilen görev buydu, diyet borçları bunu gerektiriyordu. Son örneğini uyuşturucu iftirasıyla bir kez daha gördüğümüz aynı kirli oyunu bir kez daha bozacağız” ifadelerini kullandı.
Geçtiğimiz cumartesi günü Gaziantep’te vatandaşlarla bir araya geldiğini anımsatan Erdoğan, “75 bin kişinin katıldığı toplu açılış ve mitingimiz, gerçekten Gaziantepli kardeşlerimizin 2023’e nasıl hazırlandığının en güzel ifadesiydi. Gaziray ile yapımı tamamlanan diğer eser ve hizmetlerin açılışını yaptıktan sonra 25 Aralık Panorama Müzesi'nde kadınlarımızla keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Bizleri coşku ve samimiyetle bağrına basan tüm Gaziantepli kardeşlerimize teşekkür ediyorum” dedi.

"2 bin Köy Yaşam Merkezi'ni hayat boyu öğrenme yaklaşımıyla yeniden aktif eğitim birimi haline getirmeyi hedefliyoruz"

2 bin Köy Yaşam Merkezi'ni hayat boyu öğrenme yaklaşımıyla yeniden aktif eğitim birimi haline getirmeyi hedeflediklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Bu okullarda öğrenci sayısına bakılmaksızın ilkokul eğitimi verilmekle kalmayacak, okul binaları köy halkının ihtiyaçlarına göre çeşitlenen farklı mesleki ve teknik kursların düzenlendiği, kültür sanat faaliyetlerinin yürütüldüğü merkezler haline gelecek. Özellikle hanım kardeşlerimize önemli katkısı olacağına inandığım bu projenin ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum” dedi.
Yarın Hasankeyf Tüneli ve yollarının açılış törenine canlı bağlantı ile katılacağını söyleyen Erdoğan, perşembe günü 10 Kasım törenlerinin ardından başlayacak bir dizi yurt dışı program gerçekleştireceğini kaydetti. Erdoğan, ”Tekrar Özbekistan’a gidiyoruz, orada Türk Devletleri ile birlikte zirve oluşturacağız. Ardından Endonezya G-20 Liderler Zirvesi’ne, daha sonra Bahreyn’deki Diyalog Forumu’na, son olarak 2022 FİFA Dünya Kupası açılış programına katılacağız. Tüm bu programlarda gerçekleştireceğimiz toplantılarda ve görüşmelerde ülkemizin siyasi ve ekonomik vizyonuna uygun değerlendirmelerimizi muhataplarımızla paylaşacağız. Türkiye’yi en iyi şekilde temsil edeceğimiz programların hayırlara vesile olmasını diliyorum” diye konuştu.

"Geçmişte vesayet odaklarının devletin, milletin değerlerine karşı bir kırbaç gibi kullanma gayretlerinin yol açtığı hasarı demokrasi ve kalkınma reformlarımızla önemli ölçüde tamir ettik"
Türkiye’nin dünyanın en eski, en güçlü, sürekli, en sağlam devlet geleneğine sahip devletlerin başında geldiğine dikkat çeken Erdoğan şunları kaydetti:

“Anadolu’yu kendimize vatan yaptıktan sonra bu topraklarda yükselttiğimiz her bayrakla bakımsızlığın mihenk taşı devletimize sahip çıktık. Selçuklu'nun attığı temeller, vurduğu damgalar Anadolu’nun dört bir yanında yaşıyor. Osmanlı’yı bir uç beyliğinden cihan devletine taşıyan güçlü kurumsal temellerin çoğu halen hayattadır.”

Cumhuriyetin tüm bu birikim üzerine mili irade üstünlüğüne dayalı yeni bir yapı olarak inşa edildiğine dikkat çeken Erdoğan, yerleşik bir medeniyet olan Osmanlı’nın Cumhuriyete bıraktığı mirasın bütünlüğünün korunduğunu ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Üniversitelerimizden Meclisimize, adliyemizden maarifimize kadar Osmanlı’nın kurduğu müesseslerin çoğunun devam ettiği gerçeği devletteki sürekliliğin işaretidir. Bu gücün gerisinde milletin ve devletin ruh ve beden gibi ayrılmaz bir bütün olması vardır. Geçmişte vesayet odaklarının devletin, milletin değerlerine karşı bir kırbaç gibi kullanma gayretlerinin yol açtığı hasarı demokrasi ve kalkınma reformlarımızla önemli ölçüde tamir ettik. Artık sadece tarihten geleceğe uzanan kadim mirasın özüne uygun şekilde asli görevlerine odaklanmış, milletiyle et ile tırnak gibi bütünleşmiş şekilde çalışan bir devlete sahibiz. Milletimizin zenginliğinden ve kucaklaşmasından güç alan devletimizi her alanda hak ettiği yere çıkarmak için gece gündüz çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.

"Biz bu çabaları gösterirken elimize kolumuza saldıranların, paçamıza saldıranların özgürlük söylemleri gerisindeki faşist zihniyeti en iyi milletimiz biliyor"
“Cumhuriyetin yeni yüzyılına girerken devlet-millet kucaklaşmasının odağına özgürlüğü yerleştirdik” diyen Erdoğan, ”Ancak korkaklar kendi insanlarının düşüncelerine kelepçe vurmak, kendi ülkesinin büyümesini engellemek ister. Biz milletine husumet besleyen korkaklarla mücadele ederek zihinlere ve kalplere vurulan prangaları kırarak, yasakları ortadan kaldırarak Türkiye’yi bugünlere getirdik. Büyük fikirlerin, büyük sanatçıların içinde hayat buldukları özgürlük sadece sloganla, lafla, kağıt üzerinde yapılan düzenlemelerle olmaz. Bunun için insanlara hayallerini gerçekleştirecekleri imkanları sağlamanız gerekir. Ülkemizi 81 vilayeti ve 85 milyon insanıyla kuşatan eser ve hizmetleriyle zenginleştirirken aslında gerçek özgürlüğün zeminini döşüyorduk. Yıllarca vesayet baskısı, terör örgütlerinin saldırıları, çetelerin tehditleriyle bunalan insanlarımızı güvenlik ve huzurun iklimine taşırken aynı zamanda bireyleri her alanda gerçek özgürlükle tanıştırıyorduk. Gelişmiş ülkelerdeki demokrasi ve refah standartlarına gıpta ile bakan insanımıza çok daha ileri hakları ve imkanları sunmak için mücadele ederken, her kesimden insanımızın özgürlük talebine cevap veriyorduk. Biz bu çabaları gösterirken elimize kolumuza saldıranların, paçamıza saldıranların özgürlük söylemleri gerisindeki faşist zihniyeti en iyi milletimiz biliyor” açıklamasını yaptı.
Ülkeyi yönetme sorumluluğu aldıklarında en önemli gördükleri konunun başında adaletin geldiğini ifade eden Erdoğan, ”Uzunca bir süre vesayetin kılıcı olarak hoyratça istismar edilen adaleti hakkın ve halkın aracı haline getirecek reformların altında da bizim imzamı bulunuyor. Adalet arayışımızın samimiyetinin sorgulanmasına asla rıza gösteremeyiz. Biz özgürlükleri genişletmek, adaleti vesayet elinden kurtarmak isterken önümüze türlü zorluğu çıkaranların ellerine fırsat geçtiğinde ilk yapacakları iş bu süreci tersine çevirmeye çalışmak olacaktır. Halbuki özgürlüğün de, adaletin de siyaseti olmaz. Bunlar insanların en tabi ve analarının ak sütü gibi helal haklarıdır. Amacımız bu kavramlarla siyasi polemik çıkarmak değil, ülkenin ve milletin kazanımlarına sahip çıkma kararlılığımızı ifade etmektir. Milli Mücadele'nin ardından Cumhuriyet ile taçlandırdığımız devletimizi daha ileriye taşımak için bu kararlığı hep birlikte ortaya koyduğumuzu göstermeye ihtiyacımız var. Teklifimiz, siyasetin dilinin, duruşunun ve davranışının merkezine devletimizi daha güçlü, milletimizi daha müreffeh yapmak olarak ifade edebileceğimiz ortak hayallerimizi koymaktır” dedi,
Bugüne kadar hayata geçirilen eser ve hizmetlerin milletin ortak kazanımlarını ifade ettiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”2023 ortak hedeflerimizi Türkiye Yüzyılı olarak ortak geleceğimizi, 2053 ve 2071 ortak vizyonlarımızı ifade ediyor. İyiyi, güzeli, doğruyu, hakkı, hakkaniyeti takdir etmek, sahiplenmek, bu doğrultuda katkı vermek kimseyi küçültmez, tam tersine milletimiz nezdinde büyütür, itibar sahibi yapar. Köken, inanç, meşrep farkı olmaksızın ülkemizde her insanın, özellikle de gençlerimizin beklentisi, yasamasıyla, yürütmesiyle, yargısıyla, demokrasinin tüm sacayaklarının akıl ve vicdan sahibi her kesimin bu şekilde davranması, gayret göstermesi, duruş sergilemesidir. 2023 diğer pek çok alanda olduğu gibi bu hususta da ülkemiz ve milletimiz için yeni bir milat, tarihi bir dönüm noktası olacaktır” dedi.

"Son dönemde sosyal yardımlarımızın etkinliğini artıracak hem yelpazesini geliştirecek bir dizi yeni adımlar attık"

Dünyanın ve ülkemizin içinden geçtiği kritik sürecin sosyal desteklerin önemini giderek artırmakta olduğunu belirten Erdoğan, “Bu tür dönemlerin en yıkıcı etkileri düşük gelirli toplum kesimleri üzerinde ortaya çıkmaktadır. İnsanı yaşat ki devlet yaşasın düsturuna gönülden inanan bir yönetim olarak bizim sosyal destekler konusundaki hassasiyetimiz çok daha fazladır. Bunun için son dönemde sosyal yardımlarımızın etkinliğini artıracak hem yelpazesini geliştirecek bir dizi yeni adımlar attık. Hayatının idamesi için gereken temel ihtiyaç maddelerine ulaşamayan vatandaşlarımıza kapsamlı yardımlarımız zaten devam ediyor. Bunların rakamlarını sürekli güncelleyerek devletimizin kimsesizlerin kimsesi olma vasfını koruyoruz. Ayrıca gelir seviyesi belirli bir rakamın altında kalan vatandaşlarımıza içinden geçtiğimiz sancılı dönemde koruyucu, önleyici tarzda destek olacak yeni programlar geliştirdik. Türkiye'nin imkanlarını bu ülkede yaşayan her vatandaşımızla paylaşma düşüncesi ürünü bu programlardan biri de Türkiye Aile Desteği'dir. Bu kapsamda 2,5 milyon vatandaşımıza aktarılacak 3.2 milyar lira yarın hak sahiplerinin hesaplarına yatırılacaktır” dedi.
Elektrik desteğinden yararlanan 3 milyon hanenin 666 milyon lira tutarındaki ödemesinin de bu hafta içinde yapılacağını açıklayan Erdoğan, ”Doğal gaz yardımının 2022 yılı kış dönemi ilk grup ödemesi de yine bu hafta içinde gerçekleştirilecektir. Engelli ve yaşlı maaşlarının hak sahibi 1 milyon 379 bin 493 kişiyi kapsayan 2.1 milyar lira tutarındaki kasım ayı ödemeleri de geçtiğimiz günlerde tamamlandı. Vatandaşlarımızın kış dönemindeki ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla ülke çapında faaliyet gösteren binin üzerinde Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfımıza ayrılacak ek periyodik payı iki kat artırarak 450 milyon liraya çıkardık. Sadece kasım ayında bu vakıflarımıza aktarılan kaynak 900 milyon lirayı buldu. Böylece bu hafta içinde kısaca ifade etmeye çalıştığım başlıklar altında 7 milyar lira tutarında bir sosyal destek rakamını insanlarımızın hizmetine sunmuş olduk. İnşallah hiçbir vatandaşımızı aç, açıkta, soğukta değil aynı zamanda ailesi içinde boynu bükük bırakmayacak bir anlayışla sosyal destek programlarımızı sürdüreceğiz” diye konuştu.

"Şayet uzlaşma sağlanabilirse o şekilde, sağlanamazsa Cumhur İttifakı partileri olarak kendi teklifimizi Meclise sunmayı planlıyoruz"

Geçtiğimiz hafta başörtüsü serbestisini ve ailenin korunması hususlarını içerek Anayasa değişikliği teklifinin Mecliste grubu bulunan siyasi partilerle görüşüldüğünü hatırlatan Erdoğan, ”Görüşmelerin neticesi alındıktan sonra şayet uzlaşma sağlanabilirse o şekilde, sağlanamazsa Cumhur İttifakı partileri olarak kendi teklifimizi Meclise sunmayı planlıyoruz. Prensip olarak temel hak ve özgürlüklerle ilgili konuların halk oylamasına götürülmesini doğru bulmuyoruz. Temennimiz de Mecliste bu değişikliği doğrudan kabul edecek çoğunluğun sağlanabilmesidir. Ancak milletimize sözümüz gereği Meclis denkleminde başka bir mecburiyet ortaya çıkarsa onun gereğini yapmanın da boynumuzun borcu olduğuna inanıyoruz” diye konuştu.

Hülya Keklik
 

 

 

 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul AKM’de engelleri aşan ‘Erişilebilir Tiyatro’ yeni sezonda da devam ediyor Herkes için erişilebilir bir yaşam amacıyla kurumsal sosyal sorumluluk projelerini hayata geçiren Türk Telekom; Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü İstanbul Devlet Tiyatrosu ve Atatürk Kültür Merkezi (AKM) iş birliğiyle yürüttüğü "Erişilebilir Tiyatro" projesine yeni sezonda da devam ediyor. Görme ve işitme engelli bireylerin kültür ve sanat etkinliklerine katılımını artırmayı amaçlayan proje, yeni sezon açılışını Ekim ayında "Rumuz Goncagül" oyunu ile yaptı. Kurumsal sosyal sorumluluk çalışmalarını "Türkiye’ye Değer" anlayışıyla sürdüren Türk Telekom, engelli sanatseverlerin kültürel etkinliklere eşit katılımını desteklemeye devam ediyor. AKM ve Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü İstanbul Devlet Tiyatrosu iş birliğiyle yürütülen "Erişilebilir Tiyatro" projesi, 3’üncü sezonunda da sanatseverlerle buluşmayı sürdürüyor. Proje kapsamında yeni sezonun ilk erişilebilir oyunu ekim ayında sahnelenen "Rumuz Goncagül" oldu. Proje; kasım ayında engelli sanatseverlerin yoğun ilgi gösterdiği "Kapıların Dışında", "Suçsuzlar Çağı Suçlular Çağı" ve "Gergedanlar" oyunları ile devam etti. Sahne turu, sesli betimleme ve üst yazı uygulamalarına ek olarak proje kapsamında ilk defa "Gergedanlar" oyununda kullanılan "işaret dili" ile oyun daha kapsayıcı bir hale getirildi. 27 Aralık’ta ise "Vanya Dayı" isimli devlet tiyatrosu oyunu seyircilerle buluşacak. Proje ile devlet tiyatrosu oyunları görme ve işitme engelli sanatseverlere görsel, işitsel ve fiziksel engelleri aşan bir sanat deneyimi yaşatmaya devam edecek. Türk Telekom Kurumsal İletişim Direktörü Arif Sancaktaroğlu, "Şirket olarak, teknolojiyi toplum yararına sunma vizyonumuzla kültür sanatta erişilebilirliği desteklemeyi sürdürüyoruz. Sunduğumuz teknolojilerle AKM’nin engelleri aşan, herkes için erişilebilir bir kültür merkezi haline gelmesinden memnuniyet duyuyoruz. Büyük ilgi gören ve hem çocuklara hem de yetişkinlere hitap eden gösterimlerle öne çıkan "Erişilebilir Tiyatro" projemiz, ana destekçisi olduğumuz AKM’de bu sezon da devam ediyor. Herkes için erişilebilir bir yaşam hedefi doğrultusunda sosyal sorumluluk projelerimizi kararlılıkla sürdürüyoruz" dedi. "Erişilebilir Tiyatro" projesi kapsamında sahnelenen oyunlarda, görme engelli sanatseverler mekân, zaman, karakterler ve sessizce gelişen olaylar gibi sesli olmayan görsel öğeleri, diyalog aralarında aktarılan sesli betimleme uygulamasıyla detayları kaçırmadan takip edebiliyor. Ayrıca oyun öncesinde gerçekleştirilen özel sahne turları sayesinde görme engelli sanatseverler, obje, dekor ve kostümlere dokunarak sahneyle önceden tanışma fırsatı buluyor. Oyunda kullanılan üst yazı uygulamasıyla ise diyaloglar anlık olarak yazılı şekilde aktarılıyor; böylece işitme engelli sanatseverler için de tiyatro deneyimi erişilebilir hale getiriliyor.
İstanbul Uzmanlardan ‘sahte alkol’ uyarısı: "Bir defadan bir şey olmaz denmemeli, öldürücü" Yılbaşı öncesi sahte alkol kullanımına karşı uyarılarda bulunan uzmanlar, "Erken aşamada sarhoşluk olduğu için insanlar normal alkol zehirlenmesiyle çok ayırt edemiyor, körlükle başlayan böbrek yetmezliği ve ölümle giden aşamalarda daha çok başvuruları oluyor. ‘Görmüyorum’ diye gelip metil alkol çıkıp tedavi ettiğimiz vakalar var. Şuur değişikliği, tansiyon düşüklüğü, koma gibi ölümcül semptomlarla gelebiliyorlar. Bir defadan bir şey olmaz dememeleri lazım, sahte alkol öldürücü. En önemli şey; hastadan aldığımız öykü, yılbaşı yaklaşıyor, dikkatli olmakta fayda var" dedi. Yılbaşına günler kala Türkiye’nin birçok noktasında yapılan operasyonlarda yüksek oranlarda sahte alkol ele geçirilirken uzmanlar, sahte alkol tüketimine karşı uyarılarını yineledi. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Acil Tıp Ana Bilim Dalı’ndan Doç. Dr. Afşin İpekci ve Biruni Üniversite Hastanesi Acil Tıp Bölümü’nden Uzm. Dr. İlhami Demirel, alkol kullanımının sağlık için başlıca zararlardan olduğunu belirtirken sahte alkolün oluşturduğu etkilere yönelik açıklamalarda bulundu. Uzmanlar sahte alkolün görünüş, renk ve kokusundan ayırt edilemeyebileceğini belirtti. "Erken aşamada sarhoşluk olduğu için normal alkol zehirlenmesiyle ayırt edilemiyor" "Sahte alkol dediğimiz şey metil alkol ya da metanol olarak bilinir" diyen Doç. Dr. Afşin İpekci, "Odunun damıtılmasıyla elde edilen hatta odun ruhu olarak bilinen alkoldür. Sahte alkolün aslında vücutta 2 tane zehirlenme şekli var. Birincisi; diğer alkollerde de olan baş dönmesi, baş ağrısı, bulantı, kusma, sarhoşluk hissi veren alkolün kendisine özgü beynimizi etkilemesine bağlı gördüğümüz semptomları olur. Daha sonra esas ölümcül olan zehirlenme, metanolün zehirli ürünlerine dönüşmesiyle olur. Erken aşamada sarhoşluk olduğu için normal alkol zehirlenmesiyle insanlar çok ayırt edemiyor, daha çok sonraki aşamada körlükle başlayan daha sonra şuur değişikliği hipotansiyon, böbrek yetmezliği ve ölümle giden aşamalarda daha çok başvuruları oluyor. Zararlı maddelere dönüşmesi genelde 6-8’inci saatten sonra ortaya çıkıyor çünkü bir dönüşme hızı var. Sonra önce görme kaybı, bulanık görme, kar yağıyor gibi ya da körlük gibi semptomlar ortaya çıkıyor. O aşamada da gelmezlerse şuur değişikliği, tansiyon düşüklüğü, koma gibi ölümcül semptomlarla gelebiliyorlar. 6-8 saatlik bir ara dönem var, o dönem önemli" ifadelerini kullandı. "Görmüyorum’ diye gelip metil alkol çıkıp tedavi ettiğimiz vakalar var" Sahte alkol zehirlenmesi sonrası tedavi ve geçmişte karşılaştıkları vakalara ilişkin konuşan Doç. Dr. İpekci, "Tedavimiz; önce destek tedavisi, genel muayene ile başlıyoruz. Şanslıyız ki 2 tane önemli antidotu var. Yurt dışından gelen ilaç bir diğeri de etanol dediğimiz normal alkol. Geç dönemde gelirlerse metabolitleri oluşmuş oluyor, o zaman da kullanacağımız tedavi yöntemimiz; diyaliz. Metil alkol zehirlenmesi tüm dünyada bir sorun. Bandrolün bile artık sahtesinin çıktığı bilgisi geliyor. Semptomlarda hastaneye erken başvurmaları en önemli tedbir. Etil alkol kadar pahalı değil ayrıca metil alkol kullanımı sadece kaçak alkol olarak bilinse de ülkemizde dezenfektanlarda, ucuz parfümlerde yaygın kullanılan bir ürün. Görme bozukluğuyla gelip diyalize aldığımız ki bize zaten insanlar sarhoşluk döneminde kendileri zaten gelemiyor. Yakınları da ‘Alkol aldı, onun sarhoşluğu’ diye getirmiyor. Genelde görme bozukluğu olunca ‘Görmüyorum’ diye gelip metil alkol çıkıp tedavi ettiğimiz vakalar var. Daha çok erkekler ve orta yaş insanlarda meydana geliyor. Masum bir şey değil, bir defadan bir şey olmaz dememeleri lazım, sahte alkol öldürücü. Normal alkol vücudu yavaş yavaş etkiliyor" diye konuştu. "Ölüme kadar uzanabilen riskleri barındırıyor" Alkolün başlı başına sağlık için zararlı olduğunu söyleyen Uzm. Dr. İlhami Demirel, "Normal alkole bağlı zehirlenmeler de görüyoruz, metil alkol dediğimiz alkolle olan zehirlenmeler gerçekten ölüme kadar uzanabilen riskleri barındırıyor. Son dönemde çok denk gelmedi açıkçası, en önemli şey; hastadan aldığımız öykü. Eğer şüpheli, kaynağı bilinmeyen bir alkol alım öyküsü varsa yol gösterici oluyor, laboratuvar tetkiklerinde de şüphemizi güçlendiren bulgular bulabiliyoruz. Genelde görme bozuklukları olabiliyor; çift görme, görme kaybı, bulanık görme gibi bunlar biraz daha ilerleyen süreçte oluyor, ne yazık ki tanıda biraz daha geç kalınmış olabiliyor. Sahte alkol alım ihtimalini sorup bu ihtimal üzerinde ciddi şekilde durmalıyız. Genel olarak alkol tüketiminin zararlı olduğunu belirtmemiz lazım. Kusma, baş ağrısı gibi şikayetleri hasta başta çok önemsemeyebiliyor, zaten alkol alımı sonra ‘Bunlar normal şeyler’ diye hastaneye gelmekte gecikebiliyor. Bu süre ne kadar uzarsa hastaya faydamız da o derece düşük oluyor" dedi. "Hasta grubu; 30-60 yaş arası, ağırlıklı olarak erkek hastalar" "Bilmediği kaynaktan aldığı bir alkol sonrası bu şikayetleri olan hastalar bir an önce acil servise başvurmalı, mutlaka doktorlarına bilgi vermeli" diyen Uzm. Dr. Demirel, "Yılbaşı dönemlerinde biraz daha sık akla gelebiliyor. Belirtiler ne yazık ki direkt bu hasta sahte alkol kullanmıştır dedirtecek bulgular değil. Ek hastalıkları olması hastanın her zaman genel durumunu daha da kötüleştireceği için önemli, genelde gördüğümüz hasta grubu; 30-60 yaş arası, ağırlıklı erkek hastalar diyebiliriz. Sonuçta ciddi bir zehirlenme, genç olması kurtarıcı bir faktör değil. Normalde de zaten alkol kullanımı vücudumuza birçok zarar vermekte, hele hele sahte alkol daha hayati tehlike oluşturan durumlara sebebiyet veriyor. Tedavide öncelikle hastanın hayatî fonksiyonlarını takip edip ona göre değerlendiriyoruz. Çok geç aşamada geldiyse hastada ciddi solunum yetmezliği de gelişmiş olabilir, eğer öyle bir durumdaysa bilinci kötüyse hastayı zaten solunum cihazına bağlıyoruz. Antidotlarımız var, hastaya veriyoruz. Metil alkolün tedavisinde etil alkol kullanılıyor, tabii ki hastane ortamında kontrollü bir şekilde yapılması gereken tedaviler. Yılbaşı yaklaşıyor bu konuda dikkatli olmakta fayda var" şeklinde konuştu.
Diyarbakır Hastayken kana ihtiyaç duydu, 3 ayda bir kan vermeye başladı Diyarbakır’da yaşayan 51 yaşındaki kamu işçisi Mutlu Demirci, geçirdiği bir rahatsızlık nedeni ile kana ihtiyaç duydu. Kan bağışının önemini hastalığı ile anlayan Demirci, 3 ayda bir kan bağışında bulunmaya başladı. Diyarbakırlı Demirci, düzenli olarak kan bağışında bulunuyor. Yıllar önce ilk kanını bağışlayan Demirci, 45’inci kez kan verdi. Demirci, ’’Bundan 13 yıl önce hastalandım. Hastalığımın tedavisi için ameliyat olmam gerekti. Hastane yetkilileri ameliyat tedavisinde kana ihtiyaç olabileceğini bundan dolayı yakınlarımdan kan bağışımda bulunmamı istediler. Ben de yakınlarıma durumu izah ettim, onlarda hastaneye gelerek kan bağışında bulundular. Tedavi aşamamda kanın ne kadar önemli olduğunu anladım. Bende, inşallah iyileşirsem bundan sonra bende kan bağışında bulunacağıma söz verdim. Allah’a çok şükür iyileştim ve o günden sonra her üç ayda bir Kızılay’a kan bağışında bulunmaya başladım. Kan bağışını kendime bir insanlık görevi olarak görmeye başladım. Çünkü kan sürekli olan bir ihtiyaçtır. Hastanelerde tedavi gören, trafik kazalarında yaralanıp kana ihtiyaç duyan yüz binlerce insan var. Bir, iki, üç, beş diye sayarken bugün 44. kan bağışında bulundum. Allah kısmet ederse, ömrüm yettiği kadar, kan bağışında bulunup, sosyal sorumluluğumu yerine getireceğim. Buradan sizler aracılığıyla herkese sesleniyorum, lütfen sizler de kan bağışında bulunun. Her geçen dakika, saat ve gün her an kana ihtiyaç var. Kendiniz için , aileniz için ve tüm sevdikleriniz için kan bağışında bulunun’’ dedi . Kızılay kan bağışçılarını 10. bağışta bronz madalya, 25. kan bağışında gümüş madalya, 35. bağışta altın madalya, 45. bağışta plaketle ödüllendiriyor.