ASAYİŞ - 28 Aralık 2017 Perşembe 00:07

Kadın öğretmenden öğrenciye sınıfta şiddet

A
A
A
Kadın öğretmenden öğrenciye sınıfta şiddet

Samsun'un Tekkeköy ilçesinde bir lisede kadın öğretmenin öğrenciye sınıfta şiddet uygulaması diğer bir öğrenci tarafından saniye saniye görüntülendi.

Olay, Samsun'un Tekkeköy ilçesi Ali-Emine Kahvecioğlu Meslek ve Teknik Anadolu Lisesi 9/B sınıfında meydana geldi. İddiaya göre, sınıf öğretmeni olan ve biyoloji ile sağlık derslerine giren kadın öğretmen S.K., dersini dinlemeyen 9. sınıf öğrencisi M.Ö.'yü aynı okulda başka bir sınıfa aldırdı. 1 hafta önce 9/B sınıfında derse giren S.K., sınıfında M.Ö.'yü görünce sinirlendi. Öğrenciyi yazı tahtasının önüne çekerek diz çöktüren öğretmen, "Sen neden benim sözümü dinlemiyorsun" diyerek ona peş peşe tokat atmaya başladı. Hırsını alamayan öğretmen bu kez ayağa kalktı. Öğrencinin saçından tutarak bir yere kaçmasını önledi. Savunmasız kalan öğrenci yediği dayakla kaldı. Ancak M.Y. isimli bir öğrenci bu ana kayıtsız kalmadı. Hemen cep telefonuna sarıldı. Öğretmeni arkadaşını döverken bu anları kaydetti.

M.Y.'de bulunan dayak görüntüleri bilinmeyen bir şekilde yayıldı. Videonun yayılmasının ardından M.Y.'nin babası O.Y., okul müdürü ile görüşmek üzere okula gitti. M.Y.'nin babası O.Y., okul müdürünün görüntülerin silinmemesi halinde M.Y.'nin okuldan atılabileceğini söylediğini iddia etti. Sınıfta gerçekleşen dayak olayının ardından konuşan M.Y.'nin babası O.Y., oğlunun bir suç işlemediğini, ancak asıl suçu öğrenciye şiddet uygulayan kadın öğretmen S.K.'nın işlediğini öne sürdü.

"Çocuklarımızı, öğretmenlere dövsünler diye emanet etmiyoruz"

Çocukların okula dayak yemek için değil, öğrenim görmek için gittiğini ifade eden görüntüleri çeken M.Y.'nin babası O.Y., "Oğlumun çektiği video bir yerden dağıldı. Ben de bu konuyu okul müdürü ile konuştum. Müdür bey de bana, konunun gereğinin yapılacağını söyledi. Ben görüntüleri müdür beye izlettiğimde 'görüntüler ortaya çıkarsa oğlumun okul hayatının bitebileceğini' söyledi. Benim çocuğumun kötü bir şey yaptığını sanmıyorum. Bir öğretmenin, öğrenciyi dövmesi gibi bir şey söz konusu olur mu? Böyle bir şey var mı? Biz çocuklarımızı öğretmenlere güvenerek veriyoruz. Öğretmenin sınıf içerisinde öğrenciyi dövdüğü görüntüler hiç hoş değil. Öğrenciye dayak atan öğretmenin şu anda aynı okulda görev yapması da doğru değil. Gerekenin yapılmasını istiyoruz. Kimsenin ekmeğiyle oynamak istemiyoruz ama bu olayları görünce zorumuza gidiyor. Dayak olayının üstünden 1 hafta geçti. Öğretmen, 1 haftadır görevine devam ediyor" dedi.

İl ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünden alınan bilgiye göre, kadın öğretmen S.K. hakkında soruşturma başlatıldı.  

Erdi Demür-Şahin Binici

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Burdur Yaşlı adam son birikimi olan 10 Cumhuriyet altınını jandarmaya bağışladı Burdur’da yaşayan 93 yaşındaki yaşlı adam, son birikimi olan 10 Cumhuriyet altınını Jandarma Asayiş Vakfı’na bağışladı. Burdur’un Gölhisar ilçesinde doğan 93 yaşındaki Mehmet Özcan, askerlik dönüşü kendi işini kurduktan sonra hayır işlerine yöneldi. Camilere yardım yapan Özcan, köyüne arkadaşları birlikte bir cami yaptırdı. Köyünde anaokulu olmadığı için de bir anaokulu yaptıran Özcan, şimdi ise son birikimi olan 10 Cumhuriyet altınını Jandarma Asayiş Vakfı’na bağışladı. Jandarma Asayiş Vakfı’na yapılan bağış, Burdur’da devlet-millet dayanışmasının dikkat çeken örneklerinden biri olurken gönüllülük esasına dayalı bu destek, vatandaşların kamu düzenine sahip çıkma iradesini bir kez daha ortaya koydu. Jandarma teşkilatının yürüttüğü huzur ve güvenlik hizmetlerine katkı sağlamak amacıyla yapılan bağış, mevzuata uygun ve şeffaf şekilde değerlendirilecek. Bu ayni yardımın, yeniden Burdur ili genelinde yürütülen hizmet ve faaliyetlerde kullanılacağı öğrenildi. "Ekonomim düzeldikçe hayır işlerine yöneldim" Gölhisar’da 21 yaşıma kadar baba mesleği olan çiftçiliğe devam ettiğini anlatan Mehmet Özcan, "Babamın yanında çalıştım. 1955 yılında askere gittim, 1957 yılında da askerden geri geldim. Daha sonrasında da babam ‘hadi kendi yuvanızı kurun’ diyerek izin verdi. Hiçbir şeyim yoktu, sıfırdan başladım. Ben de havuç ticareti yapmaya karar verdim. Hem üretimini hem de ticaretini yaptım. 1963 yılında ise Gölhisar ilçesine bir kırtasiye dükkanı açtım. 4 sene bu işe Gölhisar’da devam ettikten sonra 1967 yılında Burdur merkeze taşındım. 1980 yılına kadar ekonomim biraz sıkıntılı geçti. Ekonomim düzeldikçe hayır işlerine yöneldim. Camilere yardım yaptım daha sonrasında köyüme cami, anaokulu yaptırdım" dedi. "Askerimiz bizim için çok kıymetli" Canını bizleri korumak için ortaya koyan jandarmayı çok sevdiğini belirten Mehmet Özcan, "Jandarmamız bizim için canını ortaya koyarak 7 gün 24 saat bizim can ve mal güvenliğimiz için çalışmaktadır. Tabii jandarmamıza yardımcı olmayacağız da kime yardımcı olacağız. Jandarmamıza son birikim olan 10 Cumhuriyet altını bağışladım. Bu bağışı yaparken de çok gururlandım. Askerimiz bizim için çok kıymetli, daha çok yardım etmek istedim ama elimden bu kadar geldi" şeklinde konuştu.
İzmir Boşanma davası sürerken çekilen samimi fotoğraflar davanın reddine yol açtı İzmir’de Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülen bir boşanma davasında, davalı kocanın mahkemeye sunduğu samimi fotoğraflar, tarafların barış niyetini gösteren delil sayılarak davanın reddedilmesine yol açtı. Avukat Yasin Ulu, "Mahkemeler, tarafların beyanlarından ziyade, somut hayattaki barışçıl eylemlerini esas alarak evlilik birliğini koruma yoluna gidebilmektedir" dedi. İzmir’de bir kadın, evlilik birliğinin sarsıldığı iddiasıyla eşine boşanma davası açtı. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde yargılama süreci devam ederken, davalı koca eşini evliliği sürdürmeye ikna etti. Bu süreçte çiftin birlikte geçirdiği zamanlar fotoğraflara yansıdı. Davalı koca, eşinin kendisini affettiği ve evliliğin devam ettiği iddiasıyla mahkemeye samimi fotoğrafları ve özel anlara ait görüntüleri sundu. Mahkeme, dosyaya giren fotoğrafları ve çiftin aynı evde yaşamaya devam etmesini inceleyerek karar verdi. Kararda, eşlerin sadece barışmak amacıyla görüşmesinin affetme anlamına gelmeyeceği belirtilirken, sunulan fotoğraflar ve uzun süreli birlikteliğin "barış müzakerelerini aşan" bir durum oluşturduğu vurgulandı. Mahkeme, fotoğraflarla belgelenen karı-koca ilişkisinin devam etmesinin, boşanmaya yol açan geçmiş olayların hoşgörü ile karşılandığını gösterdiğine hükmetti. Hukuken affedilen veya hoşgörü ile karşılanan olayların artık boşanma gerekçesi olamayacağına karar veren mahkeme, davacı kadının boşanma talebini reddetti. Samimi fotoğraf davayı reddettirdi Avukat Yasin Ulu, boşanma davalarında tarafların sadece iddia ve savunmalarının değil, dava sürecindeki davranışlarının da hukuki sonuç doğurduğuna dikkat çekti. Türk Medeni Kanunu’ndaki "af" olgusuna vurgu yapan Ulu, "Müvekkilim aleyhine açılan davada, tarafların dava açıldıktan sonra bir araya geldiklerini, samimi fotoğraflar ve tanık beyanlarıyla ispatladık. Mahkeme, dava sürerken devam eden bu yakınlığı ’af’ olarak değerlendirdi ve taraflar boşanmak istediklerini beyan etseler dahi, evlilik birliğini sarsan olayların af kapsamına girmesi sebebiyle davanın reddine karar verdi" dedi. Dava sürerken görüşmek "Af" sayılıyor Af olgusunun, geçmişteki kusurlu olayları yok saymadığını ancak bu olayların artık bir boşanma gerekçesi olarak sunulmasını engellediğini belirten Ulu, "Dava süresince eşlerin ayrı evlerde yaşamasına rağmen bir araya gelmeye devam etmeleri ve karı-koca ilişkisini sürdürmeleri, hukuken evliliğin devamı yönünde bir irade beyanıdır. Bu karar bize gösteriyor ki; dava açıldıktan sonra sergilenen her tutum davanın seyrini değiştirebilir. Mahkemeler, tarafların beyanlarından ziyade, somut hayattaki barışçıl eylemlerini esas alarak evlilik birliğini koruma yoluna gidebilmektedir" ifadelerini kullandı.