GÜNDEM - 17 Kasım 2016 Perşembe 11:12

'Kalp'ten buluşma

A
A
A
'Kalp'ten buluşma

Ölüm döşeğindeyken İngiliz bir gencin kalbiyle hayata tutunan İzmirli Tayfun Erdem, gazetede okuduğu haber sayesinde kalbinin Craig Oliver Beston’a ait olduğunu öğrendi. Tam 10 yıl Oliver’ın ailesine ulaşmaya çalışan Erdem, sonunda Londra’ya giderek deyim yerindeyse ikinci anne babasına Oliver’ın kalbiyle sarıldı.

2006 yılında 17 yaşındayken kalp yetmezliği tanısı ile tedavi altına alınan ve kalp nakli için bekleyen Tayfun Erdem (27), İngiltere’den tatil için geldiği Bodrum’da hayatını kaybeden 17 yaşındaki Craig Oliver Beston’un kalbiyle son anda yaşama tutundu. 17 Ekim 2006 tarihinde yapılan kalp naklinin ardından bir gazetede “Karşıyakalı gence şifa kilometrelerce öteden geldi” başlıklı haberi okuyan Erdem, o tarihten bu yana Oliver’ın ailesini bulmak için Cumhurbaşkanı ve Başbakana mektuplar yolladı, sosyal medyada platformlar oluşturdu, bloglarda yazılar yazdı. İngiltere Konsolosluğu ve kiliseye dahi giden Erdem, hiçbir sonuç alamayınca İngiltere’de yaşan tanıdıklarından Oliver’ın ailesini bulmalarını istedi. Yakınları sayesinde Oliver’ın ölüm ilanlarına ulaşan Erdem, 3 yıl önce Oliver’ın babası Bob Beston’a Facebook’tan ulaştı. Daha önce ensesine “Oliver 17.10.2006” yazılı bir dövme yaptıran Erdem, aileye ulaştığı zaman ise bir kalbin içinde Oliver’ın resminin bulunduğu dövmeyi omzuna yaptırdı. 3 yıl boyunca Oliver’ın ailesiyle internet üzerinden konuşan genç, en sonunda geçen hafta arkadaşı Deniz Yalçıner’le Londra’ya gitti. Oliver’ın kalbi ile deyim yerindeyse ikinci anne-babasına sarılan Erdem, İngiliz gencin evini ve mezarını da ziyaret etti.

'Kalp'ten buluşma

Aile ile tanışıp mezarı ziyaret etti
Kalp nakli olduktan sonra 7 yıl Oliver’ın ailesini aradığını ve 3 yıldır Beston ailesi ile internet üzerinden görüştüklerini belirten Erdem, “Aileyi ilk bulduğumda görüşmek istedim. Oliver’ın mezarına gidip dua etmek istedim. Aile ilk önce buna hazır değildi. 3 yıl boyunca konuştuk ve sonra davet mektubu istedik. Geçen hafta İngilizce konusunda da bana yardımcı olan arkadaşım Deniz Yalçıner ile Londra’ya gittik. Uçak biletlerimizi bile Emine Ayla Güven isimli bir arkadaşımız aldı. Londra’da Oliver’ın ailesiyle tanıştım, mezarını ziyaret ettim” dedi.

“Öyle bir sarıldı ki kalp atışımı hissetti”
Aile ile ilk karşılaşmalarının çok duygusal olduğunu söyleyen Tayfun Erdem, “Hayatımda hiç ağlamadığım kadar ağladım. Birbirimize sıkıca sarıldık. Annesi bana öyle bir sarıldı ki kalp atışımı hissetti. Duygusal oldu ama iki taraf da şuanda mutlu. Aile, Oliver’ın kalbinin kime takıldığını artık biliyor. Oliver’ın ailesi çok erdemli bir harekette bulundu. Çocukları öldüğünde ölüm nedeninin ancak otopsi ile anlaşılacağını söylemişler. Ancak aile bunu reddederek organ bağışında bulunmaya karar vermiş. Hala çocuklarının ölüm nedenini bilmiyorlar. Bu büyük bir onur” diye konuştu.

“Hayalimi 10 yıl sonra gerçekleştirdim”
Hayalini 10 yıl sonra gerçekleştirebildiğini kaydeden Erdem, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Nakil olduktan sonra hep aynı rüyayı gördüm. Bilmediğim bir eve gidiyorum, bilmediğim bir eve çıkıyorum. Londra’ya gitmeden önce Deniz’e ‘Bahçeli bir eve gideceğiz. Oliver’ın odası yukarıda soldaki ilk odada’ dedim. Ev gerçekten de bahçeliydi. Yukarı çıktığımızda gördük ki Oliver’in odası yukarıda ve soldaki ilk odaymış. Odasını hiç değiştirmemişler. Odasını gezdim. Çok duygusal bir andı. Tarif edemem.”

“Haklarını ödeyemem”
Oliver’ın babası Bob ve annesi Julie’nin, kendisine Oliver’a ait bir fotoğraf albümü ve oğullarının giydiği bir forma hediye ettiğini söyleyen Erdem, “Ben de onları yazın Türkiye’ye çağırdım. Aile gelmeyi çok istiyor. Ben de maddi durumum el verdikçe Londra’ya gitmek istiyorum. Türkiye’ye dönünce hemen doğum günlerine baktım kutlamak için. Benim ikinci anne ve babam gibiler. Onların haklarını ödeyemem. Eğer organ bağışında bulunmasalardı ben şuanda ölmüştüm. Şuan bunları konuşuyor olmayacaktık” ifadelerini kullandı.

“Oliver’ın kalbi ailesine gitmek istemiş”
Tayfun Erdem’e yolculuğunda eşlik eden ve tercümanlık konusunda yardımcı olan arkadaşı Deniz Yalçıner ise şöyle konuştu:
“Tayfun en büyük hayalinin aile ile tanışmak olduğunu söylediğinde ona tercümanlık yapma konusunda seve seve yardımcı olacağımı söyledim. Yaşadıkları olağanüstü bir durum. Londra’da çok duygusal anlar yaşadık. Sürekli ağlıyorduk. Aile de Tayfun’la tanışmayı çok istemiş. Annesinin vedalaşırken Tayfun’a sarıldığı anı hiç unutmayacağım. Sımsıkı sarıldı ve başını Tayfun’un kalbine yasladı. Oğlunun kalbini kendine yakın hissetmek istedi. Türkiye’ye dönüp durumu anneme anlattığımda ‘Çocuğun kalbi ailesine gitmek istemiş. Tayfun’u oraya götüren Oliver’ın kalbi’ dedi. En çok yaşanmış öykülerden esinlenen filmlerden etkileniyoruz. Tayfun’un hikayesi filmlere konu olacak cinsten."

Ceren Atmaca - Halil Karahan

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Lokanta ve kafelerde KDV oranında değişiklik Resmi Gazete’de Lokanta ve kafelerde yüzde 8 olan KDV, yüzde 10’a, yüzde 18 olan KDV’nin, yüzde 20’ye çıkarılmasına ilişkin tebliğ Resmi Gazete’de yayımlandı. Katma Deper Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ Resmi Gazete’de yayımlandı. Tebliğe göre, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın 26 Nisan 2014 tarihli Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde yer alan ’yüzde 8’ ibarelerinin ’yüzde 10’, ’yüzde 18’ ibarelerinin ’yüzde 20’ olarak değiştirilmesine karar verildi. Buna göre, lokantaların hizmetlerini, et, su, meyve suyu gibi gıda malzemesi satışı göstererek yüzde 10 yerine yüzde 1 KDV ile faturalandırmasının önüne geçilecek. Hizmet sunan lokanta, kafe, pastane gibi işletmeler kendilerinin hazırlayıp sundukları yiyecek ve içecekler ile dışarıdan temin edilerek buralarda sattıkları ürünler için yüzde 10 oranında KDV hesaplayacak. Bu işletmelerin telefonla veya internet üzerinden sipariş suretiyle adrese gönderme, gel-al gibi yöntemlerle yaptıkları tüm satışlar da aynı kapsamda değerlendirilecek. Öte yandan, yiyecek ve içecek hizmetlerine yönelik işyeri ruhsatı bulunmadığı halde müşterilerine masa, oturma yeri, tezgah gibi servis yapılabilen alanlarda yiyecek ve içecek hizmetleri sunanların bu yerlerde yaptıkları satışlar da bu kapsamda olacak. Tebliğin yayımını izleyen ayın başında yürürlüğe gireceği belirtilirken hükümlerinin Hazine ve Maliye Bakanınca yürütüleceği belirlendi.
Bitlis Ahlat’ta ‘Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun’ anma programı düzenlendi Eski Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun vefatının 5. yılında Bitlis’in Ahlat ilçesinde anıldı. Ahlat ilçesinde Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun anısına “Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun” anma programı düzenlendi. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı’nın katkılarıyla Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği tarafından düzenlenen program saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Daha sonra konuşma yapan Bitlis Valisi Erol Karaömeroğlu, “Haluk Dursun’un hatırasına sahip çıkan bu anlamlı program dolayısıyla sizlerle beraber olmaktan duyduğum memnuniyeti özellikle ifade etmek istiyorum. Bugün ülkemizin yetiştirmiş olduğu mümtaz bir ismi anmak üzere buradayız. Prof.Dr.Haluk Dursun’u ebedi aleme uğurlayalı tam 5 yıl oldu. Van Erciş’te kendi aracıyla seyir halindeyken meydana gelen elim bir trafik kazası sonucu maalesef hocamızı 19 Ağustos 2019 tarihinde kaybettik. Kültür birikimi ve hitabetiyle araştırmayı, bildiğini ve gördüğünü meraklısına aktarmayı seven, hayatını görevine adayan bir bilim insanıydı. Ahmet hocamızı bir kez daha rahmetle, özlemle, şükranla yad ediyorum. Değerli ailesine, dostlarına, mesai arkadaşlarına tekrar başsağlığı diliyorum. Rabbim Haluk hocamızdan razı olsun, mekanı ali olsun. Bu anlamlı buluşmanın düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi. Ardından konuşan AK Parti Ankara Milletvekili Zeynep Yıldız, “Gerçekten bir ideal, ülkü ve niyet uğruna yola koyulanlardandı Haluk hoca ve bugün bizi burada bir araya getirdi. Bunu da yaparken bir mekan ve bellek ilişkisi kurmaya yönelik en önemli noktalardan birinde Ahlat’ta bizleri buluşturdu. Gerçekten nereden geldik nereye doğru yürüyeceğiz duygusunu bize pekiştirebilecek bir noktada bir araya gelmiş olduk” ifadelerini kullandı. MHP Genel Başkan Başdanışmanı Prof. Dr. Ruhi Ersoy’da, “Ahlatın maneviyatıyla gençliğin enerjisini bir araya getiren bu tarihi ve bu mukaddes şehirde Kubbet-ül İslam’da sizlerle beraber olmaktan tarihe adanmış, adanmış olduğu bir ülküsünde yol yürürken rahmeti rahmana kavuşmuş değerlerimizi anma vesilesiyle sizlerle olmaktan bende kıvanç duyuyorum. Ahlat’ı anlamak, tanımak ve bu değerler etrafında dertlenen Ahmet Haluk Dursun profili, şahsiyetleri, onun etrafında neşet etmiş yetiştirmiş olduğu gençlerin yeniden filizlenmesine iklim oluşturmaktır. Bizim muradımız ve mefkuremiz budur. Siyasetten de, devlet hayatından da anladığımızda budur, bu olmalıdır. Bu sebepten dolayı bugün bu saatte bu salonu dolduran her bir arkadaşım bu atmosferin bir parçası olmuştur. Bu programın hayat bulmasında dertlenerek Ahmet Haluk Dursun hocanın derdini kendine dert ederek yola çıkıp kamu imkanlarıyla bu iş yürümüyorsa milletle yürüyebiliriz, dernekleşiriz diyerek devletimizin kapısını çalarız diyerek yolculuğa başladı. Bugünün anlamını bir bütün halinde program bitene kadar hissedip yaşayalım” şeklinde konuştu. Bitlis Eren Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr.Ferit İzci ise, “Bizim medeniyetlerimiz başka medeniyetlere benzemez. Bizim medeniyetlerimiz işte böyle şahsiyetler ve gençler üzerine inşa edilmiş ilelebet varlığını devam ettirecek medeniyetlerdir. Başka medeniyetlerin hayal bile edemeyecekleri zirvelere çıkmış olan ecdadın nesilleriyiz. Hayatını bu şekilde mücadeleyle geçiren başta sayın Ahmet hocamız olmak üzere bu ülkede ve coğrafyada yetişmiş değerlerli şahsiyetlere huzurlarınızda saygıyla ve minnet duyuyorum” dedi. Düzenlenen program hakkında gazetecilere açıklamada bulunan Anadolu Tarih ve Kültür Birliği Derneği Başkanı Doğan Güngör, “Kültür ve Turizm Bakan yardımcısıyken çok sevdiği Ahlat’ı ziyaretinin hemen sonrasında geçirdiği trafik kazasıyla hayatını kaybeden Prof.Dr.Ahmet Haluk Dursun hocayı anmak, Ahlat’ı anlatmak ve gençlerle hemhal olmka için buradayız. Dernek olarak hocamızı anmak üzere yaptığımız ikinci program. İlkini Çanakkale’de yine tarihimizin müstesna mekanlarından birinde, bugünde Ahlat’ta yaptık” dedi. Anma programına katılan Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kızı Nilay Dursun’da duygularını şöyle ifade etti; “Babamın hayatının son yıllarında özellikle çok önem verdiği Anadolu Tarih ve Kültür Birliği projesinin yaşatılıyor olabildiğini görmek gerçekten çok mutluluk verici. Yıllar önce babamın vefatından sonra tanıştığım bu değerli ekiple 5.yılında da bu tarz etkinliklerle bir araya gelmeyi sürdürüyoruz. Babamı anmayı, onun öğretilerini, gençlere aktarmaya çalıştığı bilgileri bir arada tekrar hatırlayarak belki yeni kitlelere aktarmaya çalışıyoruz. Bu gerçekten çok önemli. Dolayısıyla bu etkinliklerde desteği olan herkese çok teşekkür ediyorum.” İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü son sınıf öğrencisi Kenan Toprak Çatkın’da, “Ahlat’a ikinci gelişim. Bundan önce de bir program aracılığıyla gelmiştim. Haluk hoca bizde çok önemli ve derin etkiler bıraktı. Zaten bu etkileri panelimizde de anlatacağız” dedi. Yapılan konuşmaların ardından program Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği Musiki Grubunun Haluk Dursun’un sevdiği müzikleri seslendirmesiyle devam etti. Arından Ahmet Haluk Dursun hocayla anısı olan çeşitli üniversite öğrencilerin paneli ve BEÜ öğretim üyesi Doç.Dr.Hasan Buğrul’un Ahlat’taki tarihi mezar taşları üzerindeki övgü içerikli yazılar adlı sunumuyla program sona erdi. Anma programı sonunda toplu hatıra fotoğrafı çektirildi. Ahlat Halk Eğitimi Merkezi konferans salonunda düzenlenen anma programına Ahlat Kaymakamı Batuhan Bingöl, Ahlat Belediye Başkanı Yavuz Gülmez, Bitlis İl Emniyet Müdürü Ortaç Şekeroğlu, Bitlis İl jandarma komutanı Tuğgeneral Eyüp Subaşı, bazı kurum amirleri, çok sayıda akademisyen, yazar, eğitimci ve öğrenci katıldı. Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kaza sonucu vefatı 2019 yılında Malazgirt Zaferi’nin 948. yıl dönümü etkinlikleri öncesi Ahlat’ta gezi ve incelemelerde buluna merhum Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun, buradaki incelemeleri sonrası kara yoluyla Van’a hareket etmişti. Dursun’un içinde bulunduğu araç, Erciş’in Bayramlı Mahallesi yakınlarında kaza yapmış, kazada Ahmet Haluk Dursun hayatını kaybetmişti.
Antalya Otomobil su kanalına uçtu: Öldüğü düşünülen sürücünün yüzerek kaçtığı ortaya çıktı Antalya’da kontrolden çıkıp su kanalına uçan otomobildeki sürücü, kanaldan yüzerek çıkıp olay yerinden kaçtı. Aracın yaklaşık 1 buçuk ay önce satışını yapıp devrinin henüz alınmadığını belirten ruhsat sahibi kadın ise olay yerine geldiğindeki ilk sözü, “Allah’tan içinde kimse yok” oldu. Kazanın görgü şahidi bir genç ise, “Sürücü çok paniklemişti, yüzerek kanaldan çıktı, ardından kaçtı” dedi. Kaza, saat 22.00 sıralarında Kepez ilçesine bağlı Göksu Mahallesi’ndeki Nene Hatun Caddesi ile İbn-i Sinan Sokak kesişiminde meydana geldi. Henüz sürücüsünün ismi öğrenilemeyen 16 LUB 73 plakalı otomobilin önce kaldırıma çarpıp ardından su kanalına uçtuğunu görenler durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. İhbarın ardından olay yerine itfaiye, polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Belirtilen adrese gelen itfaiye ekipleri, araçta yaptıkları kontrolde herhangi bir kişinin olmadığını tespit etti. Bunun üzerine görgü şahitlerinin ifadesine başvuran polis, sürücünün araçtan çıktıktan sonra yüzerek kanaldan çıktığını ve ardından panikleyerek kaçtığını belirledi. Trafik polisinin araç plakasından yaptığı sorgulamada, aracın Gülfer Hanedar adına kayıtlı olduğu belirlendi. “Arabayı sattım, parasını aldım ama devrini almadı” Ekiplerin haber vermesiyle kaza yerine gelen Hanedar, aracı Halil isminde bir galerice yaklaşık 1 buçuk ay önce sattığını, parasını almasına rağmen karşı tarafın devrini henüz üzerine almadığını söyledi. Gazetecilere de açıklamada bulunan Hanedar, “Arabayı satmıştım, parasını aldım ancak devrini henüz üzerine almadı. Kaza olunca beni aradılar. Allah’tan içinde kimse yok, ona sevindik. Galericiye satmıştım. Onun sürüp sürmediği de belli değil, ulaşamıyorum da” diye konuştu. Kazayı görenlerden Musa Kont isimli genç ise “Araba aniden fren yaptı ve kanala uçtuktan sonra sürücü yüzerek çıktı. Adam çok panik yapıyordu, sakinleştirmeye çalıştık ama kaçtı gitti” dedi. Polis ekipleri sürücüyü bulmak için çalışma başlatırken, araç çekiciyle su kanalından çıkartılarak otoparka götürüldü.