KÜLTÜR SANAT - 12 Mayıs 2023 Cuma 15:23

Kanuni dönemine ait olduğu düşünülen mesnevi nüshası Rami Kütüphanesi'nde restore edildi

A
A
A
Kanuni dönemine ait olduğu düşünülen mesnevi nüshası Rami Kütüphanesi'nde restore edildi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açılışı yapılan Rami Kütüphanesi’ndeki Kitap Şifahanesi bölümünde yazma eserlerin bakım ve onarım çalışmaları yapılıyor. Bu eserlerden biri de Kanuni dönemine ait olduğu düşünülen mesnevi nüshası oldu. Yazma Eserler Kurumu Kitap Şifahanesi restoratörü Kevser Görgülü Uçar, bakım ve onarımını gerçekleştirdiği Mesnevi Nüshası için “Konya Mevlana Müzesi koleksiyonuna ait olan bir eser, şu anda da orada bulunmaktadır.

Açılışı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından gerçekleştirilen, İstanbul'un en büyük Avrupa'nın ise sayılı kütüphanelerinden biri olan Rami Kütüphanesi'ndeki ‘Şifahane’ dikkat çekiyor. Alanında bulunan uzman konservatörler, Kitap Şifahanesi bölümünde yazma eserlerin bakım ve onarım çalışmalarını gerçekleştiriyor. Şifahanede dünyada tek örneği kalan ya da çok eski kitaplar, yıpranma derecelerine göre aylar süren detaylı çalışmalarla restore ediliyor. Bu eserlerden biri de Konya Mevlana Müzesi koleksiyonuna ait olan Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin ‘Mesnevi’ Nüshası’ oldu. Konya'dan Rami Kütüphanesi'ne getirilen mesnevi nüshası burada çeşitli aşamalardan geçirilerek restore edildi. Çalışmalarına ilişkin bilgi veren Yazma Eserler Kurumu Kitap Şifahanesi restoratörü Kevser Görgülü Uçar, şunları söyledi:

“Yazma eserlerin ömürlerini uzatmak için onlara doğru müdahaleler yaparak çalışmalarımızı sürdürüyoruz”

Yazma Eserler Kurumu Kitap Şifahanesi restoratörü Kevser Görgülü Uçar, “ Burada yazma eserlerin ömürlerini uzatmak için onlara doğru müdahaleler yaparak çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Konservasyon çok geniş bir terim sadece yazma eser değil genel olarak kültür varlıklarına yapılan doğrudan veya dolaylı müdahaleler olarak adlandırabiliriz. Bu müdahaleler eserin durumuna ve özelliklerine göre tabii ki değişmektedir. Konservasyon süreci yazma eserlerden öncelikle detaylı bir belgelendirme ile başlıyor mutlaka öncesi fotoğraflarının çekimi yapılıyor. Sonrasında detaylı olarak belgelendirmesi yapılıyor ve yapılan her işlem eserin kendi özelliklerine göre seçiliyor çünkü her eserde farklı bozulmalar, farklı durumlar olabiliyor. Bu kararlar, esere göre değişmektedir” şeklinde konuştu.

Kanuni dönemine ait olduğu düşünülen mesnevi nüshası Rami Kütüphanesi'nde restore edildi

“Mesnevi nüshası içinde ahlak ve tasavvuf şiirleri bulunuyor”

Kanuni dönemine ait olduğu düşünülen mesnevi nüshasının restorasyonunu ve sunumunu gerçekleştiren Kevser Görgülü Uçar, “Mesnevi nüshası Kanuni döneminde istinsah edildiği düşünülüyor aslında istinsah tarihi belirsiz, herhangi bir kayıt bulamadık fakat tezhip özellikleri ve süslemeleri, ciltte kullanılan teknikler araştırıldığı zaman uzmanlar tarafından Kanuni Döneminde istinsah edildiği düşülmektedir. Konya Mevlana Müzesi koleksiyonuna ait olan bir eser, şu anda da orada bulunmaktadır. Mevlana’yı hepimiz biliyoruz, Müellifi Mevlana Celaleddin-i Rumi olup, dili Farsça ve içerisinde ahlak, tasavvuf konuları ile ilgili şiirler bulunmaktadır. Tezhip özellikleri de süsleme açısından oldukça zengin bir eser, hem ciltte hem metinde kullanılan teknikler oldukça göz alıcı. Bu eserde şöyle bir durum vardı öncelikle bakır pigmentinden kaynaklı karşılaştığımız bozulma metin kısmında görünmekteydi. Bu bozulma da kullanılan eski onarımlardan dolayı bakır pigmentinin de eklenmesiyle oluşan bir gerilim vardı ve bu yüzden cetvel kırıkları olarak adlandırıyoruz, bu cetvel kırıklarını öncelikle sağlamlaştırdık. Cetvel kırıklarının devam etmemesi için sonrasında diğer işlemleri yaptık. Fakat o dönemin cilt özellikleri incelendiği zaman bu eserin aslında cildinin ön kapaklarının kapak içinde, kapak içi kapaklarının ise tam tersi ön kapak ve arka kapaklarda bulunduğu tespit edildi. Bu yüzden eseri orijinal hale dönüştürdük aslında yapılan eski onarımda eser farklı bir duruma gelmişti. Onarım yaparken biz olabildiğince az müdahale etmeye çalışıyoruz sadece birkaç forması eserden ayrılarak kapakları doğru şekilde birleştirildi. Bu teknikler kullanılarak süreç gerçekleştirildi. Biz Yazma Eserler Kitap Şifahanesi olarak Rami Kütüphanesi’nin içerisinde workshoplarımız, sunumlarımız planlanıyor ve bu sunumlarda lisans ve lisansüstü öğrencilerini davet ediyoruz. Burada yapılan uygulamaları merak edenler olursa buraya gelebilirler. Rami Kütüphanesi’nin resmi sitesinde bu uygulamalar ilan ediliyor” ifadelerini kullandı.

“Her bir eseri bir konservatöre veriyoruz”

Yazma eserlerin restore edilmesine yönelik çalışmalar hakkında konuşan Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı, Kitap Şifahanesi ve Arşiv Dairesi Başkanı Nil Baydar, “Şu an da bulunduğumuz yer Rami Kütüphanesi içindeki Kitap Şifahanesi’nin bir atölyesi. Biz 2010 yılında kurulan genç bir kurumuz. Kitap Şifahanesi de 2012 yılından bu yana faaliyetlerini sürdürüyor. Biz daha önce Süleymaniye’deydik, yaklaşık 3 buçuk ay önce Rami Kütüphanesi’nde görmüş olduğunuz mekanlara taşındık. Burada, Yazma Eserler Kurumu Başkanlığımıza bağlı kütüphanelerdeki eserler başta olmak üzere Türkiye’deki ve bazen de dünyanın farklı yerlerindeki yazma eserlerin korunması ve onarım çalışmalarını yürütüyoruz. Bu çalışmalarda yeni aldığımız personelimizle birlikte 74 kişi kadar konservatörümüz oldu. Kimyagerlerimiz ve biyologlarımız çalışıyor. Onun dışında uzmanlarımız var. Yazma Eserler Kurumu’ndaki diğer Çeviri ve Yayım Yazma Eserler Daire Başkanlarıyla birlikte çalışıyoruz. Eserler buraya gelmeden önce böcek ve mikroorganizmadan arındırmaları için derin dondurucuya giriyorlar. Daha sonra kuru temizlikleri buraya gelince yapılıyor ve sonrasında her bir eseri bir konservatöre veriyoruz. Konservasyon çalışmaları, konservatör eşliğinde belgelemeden, analizlerinden ve yorumlamasından itibaren başlıyor. Konservasyon çalışması bitip kutulanıp, kütüphaneye teslim edilinceye kadar ki tüm süreçleri bir konservatör yapıyor. Uluslararası standartlardaki malzemeleri ve o yöntemleri kullanıyoruz. Dünyada ve başka medeniyetlerde kullanılan yöntemleri biz kendi yazma eserlerimizin malzemesine ve tekniğine uygun halde düzenleyip yeniden yorumluyoruz aslında. Bir kişi yılda yaklaşık 4 - 5 eser yapabiliyor. Onarım işlemleri dolayısıyla daha az bozulmuşsa daha fazla eser yapılabiliyor ama çok ağır bozulmuşsa bazen 1 eser de 1 yıl kadar sürebiliyor” dedi.

Semanur Kaygısız- Yunus Emre Öztaş

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun Samsun’da “Avrupa Film Günleri" Samsun Ticaret ve Sanayi Odası (TSO) çatısı altında faaliyetlerini sürdüren Samsun AB Bilgi Merkezi’nin organizasyonu ile Samsun’da gerçekleştirilecek “Avrupa Filmleri Haftası”nın ikincisi 8 Mayıs günü başlıyor. Sinemaseverler etkinlik kapsamında, AB üyesi 22 ülkesinin 18 filmi, 8-12 Mayıs tarihleri arasına kadar Atakum’da bir AVM’de ücretsiz olarak izleyebilecek. Samsun Avrupa Birliği(AB) Bilgi Merkezi, Samsun Sinema Derneği ve bir kafe iş birliğinde “Avrupa Film Günleri" ikinci kez Samsunlu sinemaseverler ile buluşuyor. AB üyesi 22 ülkesinin 18 önemli filminin gösterileceği etkinlik, halka açık ve ücretsiz olacak. 8-12 Mayıs tarihlerinde gerçekleştirilecek olan ‘Avrupa Film Günleri’ 18 farklı film ile sinemaseverlere yine unutamayacağı anlar yaşatacak. Samsunlu sanatseverler, Avrupa Filmleri Haftası boyunca gösterimde olacak filmleri Atakum ilçesinde bir AVM’de ücretsiz olarak izleyebilecek. Hafta, 8 Mayıs Çarşamba günü saat 18.00’de Slovakya yapımı olan ‘Asla Asla deme” filmi ile başlayacak ve hemen ardından ise saat 20.30’da İtalya 2022 yapımı ‘Dante’ filmi izleyiciyle buluşacak. Sinemaseverleri etkinliğe davet etti Avrupa Filmleri Haftası’na ikinci kez ev sahipliği yapmanın heyecanını yaşadıklarını belirten Samsun TSO Yönetim Kurulu Başkanı Salih Zeki Murzioğlu, “1997 yılından bu yana Odamız çatısı altında AB Bilgi Merkezi’ne ev sahipliği yapıyoruz. Bu zaman zarfında Samsun AB Bilgi Merkezi olarak da onlarca sosyal ve kültürel etkinlikler düzenledik. Yine çok özel bir etkinlikle gişelerde bulamayacağımız Avrupa filmlerini, halkımızla buluşturacağız. AB Türkiye Delegasyonu, AB Üye Ülkeleri Büyükelçilikleri, AB Ulusal Kültür Enstitüleri ve AB Bilgi Merkezlerinin iş birliğiyle düzenlenmekte olan Avrupa Film Günleri, 15 Nisan’da Ankara’da ve 29 Nisan’da İstanbul’da gerçekleştirilen gala geceleriyle illerde başladı. Seçkin filmlerin yolculuğu Samsun’un da aralarında bulunduğu Antalya, Denizli, Diyarbakır, Edirne, Eskişehir, İzmir ve Trabzon’da devam edecek. Geçen yıl sonbaharda büyük başarı ile tamamlanan Avrupa Film Günleri etkinliğinin ardından bu etkinliğin de başarılı olacağını düşünüyoruz. Biliyoruz ki sinema evrensel bir dildir. Etkinliğin Avrupa ve Türkiye arasında sürdürülebilir kültürel diyaloğa katkı sağlamasını umut ediyoruz. Tüm sinemaseverleri etkinliğimize davet ediyorum” dedi. Bu yıl gösterimdeki filmler: Bulgaristan’dan “Tüm Çıplaklığı ile Jiguli Grubu”, Danimarka’dan “Viborg Güzeli”, Estonya’dan “Ufuktaki Savaş”, Finlandiya’dan “Eli Kulağında”, Fransa’dan “Sönmüş Hayaller”, Hollanda ve Almanya’dan “Kuaför Romy”, İspanya’dan “Ramona”, İsveç’ten “Ben Zlatan”, İtalya’dan “Dante”, Malta ve Kanada’dan “Carmen”, Litvanya’dan “Göz Kırpmayı Unutma”, Macaristan ve Almanya’dan “Zarif”, Polonya’dan “Köylüler”, Portekiz, İspanya ve Fransa’dan “Büyükbabamın İblisleri”, Romanya ve Çek Cumhuriyeti’nden “Mikado”, Slovakya’dan “Asla Asla Deme”, Slovenya, İtalya ve Hırvatistan’dan “Suçsuz Adam”, Yunanistan’dan “Domatesler Wagner’le Tanışınca.
İstanbul Sancaktepe’de Hıdırellez coşkuyla kutlandı Orta Asya’dan Balkanlar’a kadar geniş bir coğrafyada baharın gelişi olan Hıdırellez, Sancaktepe’de coşku içinde kutlandı. Sancaktepe Belediyesi tarafından Paşaköy Mahallesi’nde Hıdırellez Şenliği düzenlendi. Etkinlikte çuval yarışı, mendil kapmaca, ağızda yumurta taşıma, uçurtma şenliği gibi birçok etkinlik yapılarak yediden yetmişe herkes doyasıya eğlendi. Hıdırellez etkinliğine Sancaktepe Belediye Başkanı Alper Yeğin’in yanı sıra, Sancaktepe İlçe Kaymakamı Ahmet Karakaya, CHP İlçe Başkanı Emre Yılmaz, Sancaktepe Belediye Meclis Başkanı İlknur Ünlü, Sancaktepe CHP Meclis Üyeleri, muhtarlar ve tüm Sancaktepe halkı katıldı. Hıdırellez Şenliği, Başkan Alper Yeğin’in ateşi yakmasıyla başlarken, çocuklar ve aileleri çalan müzik eşliğinde doyasıya eğlendi, bazı vatandaşlar yanan ateşin üzerinden atladı. Hıdırellez şenliğinde konuşan Sancaktepe Belediye Başkanı Alper Yeğin, "Biz de baharı coşkuyla karşılıyoruz. Uzun yıllardır bu bölgede yapılmayan bir etkinliği yapıyoruz. Hıdırellez şenlikleri. Özellikle Sancaktepe’nin bütün bölgelerinden komşularımız burada. Paşaköy’de yapılmasının bir anlamı var çünkü yıllar önce geleneklerine uygun olarak Paşaköy’ümüzde yapılıyordu. Tekrar bir geleneği yerine getireceğiz" dedi. "Hıdırellez, baharın gelişini müjdeler" Başkan Yeğin, "Bizim bu etkinliği yapmamızda en büyük pay sahibi, emek sahibi, fikir sahibi olan Paşaköy muhtarımıza teşekkürü borç biliyorum. Bizi geçmişe götürdüğü için, sizlerle buluşmamıza vesile olduğu için kendisine teşekkür ederim. Saydığımız bu coğrafyaların kışları ağır geçer. Uzun geçer. Ve doğa sanki bir daha hiç uyanamayacakmış gibidir. İnsanların umutlarından tükendiği bir anda derler ya her kışın sonu bahardır. Hıdırellezde baharın gelişini müjdeler. Bu müjde öyle büyük bir müjdedir ki; baharla birlikte insanların umutlarını büyütür. Değişen doğa insanlara nimetler sunar. İnsanlar doğaya sunduğu bu nimetlerden dolayı minnetini gösterirler. Baharı karşılarken en güzel kıyafetlerini giyerek böyle renkli şenlikler yaparlar. Yemekler yapılır, birlikte yenilir, oyunlar oynanır. Ve baharın gelmesiyle doğanın sunduğu nimetlerden dolayı dilekler için adaklar adanır" şeklinde konuştu. "Gelenekleri yaşatmak için elimizden geleni yapacağız" "Bugünden sonra da Hıdırellez’lerde sizlerle bir arada olup dualar etmeye devam edeceğiz" diyen Başkan Yeğin, "Bu topraklarda atalarımızdan emanet ne varsa yardımlaşmayı, dayanışmayı, sevgiyi ve saygıyı, hoşgörüyü ve bütün değerleri yaşatmak için bir araya geleceğiz. Bugünün önemine uygun olarak kınalı kuzular getirilmiş. Gül fidanlarımız dikilmiş. Çömlekten dileklerin çekildiği, ateşten atlandığı, hayvanların kuzuların kına ile meralara salındığı pek çok yaygın gelenek var. Bunların bir kısmını ne yazık ki zamana yenildi. Ama yaşatmak için elimizden gelen bütün imkanları kullanacağız. Kutlamaların başlangıcında gündüz vakti çocuklarımızın eğlenceleri vardı. Çocuklarımızı mutluluğunu görmek bizi de mutlu ediyor. Çocuklarımız bizim baharımız. Bahar gibi onlar da bizim umutlarımızı canlandırıyor. Sancaktepelilerin birliğini, beraberliğini, kardeşliğini, hemşeriliğini yaşatmak için elimizden gelen bütün imkanları seferber edeceğiz" dedi. Etkinlik hakkında konuşan Aslı Çetinkaya, "Bu etkinlik için Alper Başkan’a teşekkür ederiz. Çok güzel bir etkinlik düzenledi. Ailecek buradayız. Ailecek katıldık. Çocukları şenlendirdiği gibi büyükleri de şenlendirdi. İyi ki Alper başkan. Haydar başkana teşekkür ederiz." dedi.