DÜNYA - 28 Nisan 2015 Salı 17:16

Kıbrıs Türkü’nün Anavatan-Yavru Vatan polemiği görüşü

A
A
A
Kıbrıs Türkü’nün Anavatan-Yavru Vatan polemiği görüşü

Kıbrıs Türk halkı, KKTC yeni Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın seçim sonrası yaptığı açıklamaların ardından yaşanan polemikle ilgili görüşlerini İHA’ya değerlendirdi.

KKTC’de Cumhurbaşkanlığı 2’nci tur seçimlerinde oyların yüzde 60,5’ini alarak cumhurbaşkanlığına seçilen Mustafa Akıncı basın mensuplarına yaptığı açıklamada, “Anavatan-yavru vatan sevgisinin yüreklerde bir sevgi olması gerektiğini düşünüyorum. Ama KKTC diye bir varlık var. Bu varlığı Türkiye Cumhuriyeti tanımış durumda. Bu varlığın hükümeti var, Yüksek Seçim Kurulu var, yargı organları var. Bu varlığın bir de cumhurbaşkanı var ki halk onu yüzde 60’dan fazla oyla seçmiş ve birazdan mazbatasını alacak. Dolayısıyla birbirini tanıma ilişkisi içinde olan iki devlet söz konusu.

Büyüklük, küçüklük bunun gibi ilişkilerde fark etmez. Lüksemburg Avrupa Birliği’nin en küçük ülkesi ama eşit bir varlıktır bünye içerisinde. Biz de bir kardeş ilişkisi içinde olalım, Kıbrıs Türk toplumu artık yavruluktan kurtulup, emekleme dönemini aşıp kendi ayakları üzerinde dursun, gelişsin, gürbüzleşsin, ekonomisi ve demokrasisiyle gelişsin, kendi kendini yönetme becerisine sahip, kendi evinin efendisi olsun istiyoruz. Federal bir yapıda daha güçlü olacağını ben öngörüyorum. Gelecekte Avrupa Birliği kurumları için daha yarışabilir, daha güçlü konumda olacağını görebiliyorum.

Doğrusu bu tür bir yapılanmanın Türkiye için de daha hayırlı sonuçlar doğuracağını öngörüyorum. Böylesi bir yapıdaki Kıbrıs Türk varlığı Türkiye’yi rahatsız etmemeli. Böylesi bir kardeşlik ilişkisi Türkiye için de çok daha iyi olur diye düşünüyorum” demişti. Bu açıklamaların üzerine görüşleri sorulan Kıbrıs Türk halkı, Akıncı’nın Türkiye ile ilgili tutumunu değerlendirdi.

“YAPILAN YARDIMLAR BAŞIMIZA KAKILMAMALI”
KKTC yeni Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın tutumunu destekleyen Mehmet Kadiri isimli vatandaş böyle bir polemiğin olmadığını, bu tarz şeylerin suni olarak ortaya çıkarıldığı görüşünü paylaşarak, “Anavatan, yavru vatan ne demek? İkimiz de Türk’üz. Hangimiz daha fazla Türk’üz diye bir iddiamız da yok. Kendisini Türk olarak kabul edenlerin hepsi Türk’tür. Anavatanda yaşayan Türklerle bizim ne farkımız var? Biz onlardan daha mı az Türk’üz yoksa onlar bizden daha fazla mı Türk? Onun için anavatan, yavru vatan veya kardeş ülke hiçbir farkı yok” ifadelerinde bulundu.

Kadiri, KKTC’ye yavru vatan demenin bir nevi aşağılama gibi görmek olduğunu düşündüğünü dile getirerek, “40 senedir bu yavru hiç büyümedi mi? Ama saygıya gelince tabi ki anavatana karşı bir saygısızlığımız yoktur. Böyle bir şey aklımızdan bile geçmez. Ama yapılan her yardım da başımıza kakılmamalıdır. Her şey karşılıklı saygıya dayanır. Nasıl ki biz kalbimizden anavatandaki yurttaşlarımızı sevgiyle kucaklarsak onlardan da aynı sevgiyi bize göstermesini bekleriz. Benim ayakta durmam en tabii hakkımdır, en tabii isteğimdir. Bunda kötü bir şey aramak doğru değildir” şeklinde konuştu.

KKTC vatandaşı Mehmet Kadiri, Akıncı’nın tutumunu ise “Mustafa Akıncı bence Kıbrıs Türkü’nün onurudur. Doğru hareket ediyor, saygısızlık etmiyor. Kesinlikle Akıncı’nın saygısızlık ettiğini görmedim. Kardeşçe bir ilişki istemesi gayet normaldir ve gayet doğaldır. Çünkü Türkiye halkı bizim kardeşimizdir. Ayrılığımız gayrılığımız yoktur. Kardeşçe, haysiyetli ve karşılıklı bir ilişki istemek kötü bir şey midir? Bence değildir” sözleriyle değerlendirdi.

Türkiye ile Kıbrıs’ın arasının açılmasını istemenin ahmaklık olduğunu vurgulayan Kadiri, “Aramızdaki bir deniz. Biz burada Türk olmasak Türkiye’nin burada işi ne? Biz 500 yıldır bu toprakta Türklüğün bekçiliğini yapıyoruz. Türkiye ile aramızın açılması ne demek? Böyle bir şey sormak da abestir. Osmanlı bizi İngiliz’e bırakıp gittikten sonra biz, yüzyıllardır, 500 yıldır bu toprakta Türklüğün bekçiliğini yapıyoruz. Konjonktür öyle lüzum etti, öyle bir durum hasıl oldu Türkiye 1974’te 500 seneden sonra buraya geldi. Biz onları sevgiyle kucakladık. Biz Türklüğün burada bekçiliğini yaptık, bize müteşekkir olmaları lazım. İki de bir biz kurtardık sizi veya biz para yardımı yaptık gibi şeyler söylenmesi onur kırıcıdır. Biz yüzyıllardır burada rüştümüzü ispat ettik, Türklüğün bekçiliğini yaptık ve bundan da onur duyarız” dedi.

“TÜRKİYESİZ YAPAMAYIZ”
Ahmet Ersoy isimli KKTC vatandaşı da, Türkiye’nin KKTC’ye desteğinin görmezden gelinemez olduğunu ifade ederek, “Bizim neyimiz var? Türkiye yollarsa yeriz. Eğer Türkiye gelmeseydi bizim hiçbir şeyimiz kalmazdı. Şimdi de ‘ben kendimi kurtarırım’ deniyor. Neyin var da kurtaracaksın kendini? Türkiye 1 ay yollamasın. Dua edelim bu Türkiye başımızda da rahat yaşıyoruz. Türkiye geldi de para gördük” diye konuştu. Ersoy “Biz Türkiyesiz yapamayız. Türkiye olmasın biz burada yaşayamayız. Rum yine vuracak bizi. Çünkü acısı var. Onlar Türklerin temizlesinler istiyorlar ama yapamadılar. Türkiye geldi de yapamadılar” dedi.

“AKINCI, KENDİSİNE OY VERENLERİ MEMNUN ETMEYE ÇALIŞTI”
Saffet Soykal isimli vatandaş ise Akıncı’nın kendisine oy verenleri memnun etmeye çalıştığını söyleyerek, “Mustafa Akıncı’nın duruşu ve tutumu bir şekilde izah edilebilir. ‘Cumhurbaşkanı seçildim, ben bağımsız olacağım ve bana anavatan eşit devlet sevgi ve saygısı göstermesi lazımdır.’

Durup dururken böyle bir istekte bulunmak biraz yanlıştır çünkü seni burada kurtaran anavatandır. Burada askerleriyle, masraflarıyla her şeyiyle güvenliği sağlayan yine Türkiye. Sen Türkiye’ye ‘Anavatan değilsin’ dersen demek ki gavurdan farkın yoktur. Bu yanlış bir davranıştır ve bu davranışı eminim kendisine oy verenlerin hepsi de desteklemez. Güneyli, Güney’e meyletmiş kişiler destekleyebilir. Ben de karşıyım” dedi.

Yeni Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın yumuşak seviyeli bir tutum sergilediğini dile getiren Hakan Ertürk adlı KKTC vatandaşı da, “Daha sert bir tutum da gösterebilirdi ama gerek yok. Tayyip Bey’in farkında olmadığı; burada yaşayan yüzlerce, binlerce Türkiye Cumhuriyeti kökenli insanımız da Mustafa Akıncı’yı destekleyerek o mevkiye getirdi. Bu insanlar burada bir bütün olarak, bir kader birliği yaptı. Onların da desteğiyle Mustafa Bey buralara geldi.

Şehit verdik, 1 milyar yolladık muhabbetlerine girmek çok yanlıştır. Ülkenin durumu ortada zaten. Yatırım yapılırmış, memlekette gidecek yol yok, hangi yatırımı yaptılar da biz görmedik? Allah’a şükür bir cami yapıyorlar. Memlekete 74’ten beri bir güzellik, hiçbir şey yapılmadı. Gönderildi dediği paraları bazıları mezarda bazıları halen hayatta, bu paraları yediler. Tayyip Bey onlara hesap sorsun. Halkıyla, cumhurbaşkanıyla uğraşmasın daha şimdiden” ifadelerinde bulundu. 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Bakan Ersoy, Yunan mevkidaşı ile "Romeo ve Juliet" oyununu izledi Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ile Yunanistan Kültür Bakanı Lina Mendoni, William Shakespeare’in unutulmaz eseri "Romeo ve Juliet" oyununun Atatürk Kültür Merkezi’ndeki (AKM) gösteriminde bir araya geldi. Oyun, Türkiye’den Devlet Tiyatroları ve Yunanistan’dan Atina Konser Salonu Megaron ve Yorgos Lykiardopoulos kültürel organizasyonu Lykofos ortak projesiyle Ege’nin her iki yakasında tiyatro severlerle buluşuyor. Yunanistan ve Türkiye’den sanat kurumları ile sanatçıları bir araya getiren proje, iki ulus arasında köprü kurmayı hedefliyor. Dün İstanbul’da ilk gösterimi yapılan ve 28 Nisan’a kadar sahnelenmeye devam edecek esere ilişkin AKM’de gerçekleştirilen basın toplantısında Bakan Mehmet Ersoy, Bakan Lina Mendoni ile verimli bir görüşme gerçekleştirdiklerini ve değerlendirmelerde bulunduklarını söyledi. Basın toplantısında konuşan Bakan Ersoy, "Bugün değerli mevkidaşım, Yunanistan Kültür Bakanı Sayın Lina Mendoni ve beraberindeki heyeti misafir ettik. Verimli bir görüşme gerçekleştirdik; değerlendirmelerde bulunduk. Şimdi ise çok güzel bir sanat birlikteliği vesilesiyle buradayız. Devlet Tiyatrolarımız ile Pire Belediye Tiyatrosunun ortak bir proje çerçevesinde sahneye koyduğu Romeo ve Juliet oyununun İstanbul galasını izleyeceğiz” dedi. "Sanatın evrenselliği insanlık için daima ortak bir çatı olmuş; en güzel, en anlamlı birlikteliklere ev sahipliği yapmıştır" diyen Ersoy, sözlerine şöyle devam etti: “Bizler de buna sahip çıkmanın, katkı ve değer sunmanın gayretindeyiz. İnanıyorum ki bu proje sadece bir başlangıç olacak, önümüzdeki dönemlerde sanatın diğer alanlarına da yayılacaktır. Romeo ve Juliet, Shakespeare’in eşsiz kaleminden çıkmış ölümsüz bir klasik. Bizler ise bu eseri, sanatçılarımızın kendi kültürel ve tarihsel geçmişlerinden ilham alarak yeniden yorumladıkları bir temsille sahneye taşıyoruz. Oyundaki aileler kendi aralarında anadillerinde konuşurken bir araya geldiklerinde, bildikleri tek ortak dil olan İngilizce ile iletişim kuracaklar. Bu yaklaşım, farklı dillerin ve kültürlerin etkileşimiyle insan doğasının derinliklerine inerek evrensel duyguları keşfetmeyi amaçlamaktadır. Esere günümüz dünyasından açılan bu çağdaş bakış açısı ve yeni yorum vesilesiyle Türkiye ve Yunanistan’ın köklü kültürel mirasını da bir araya getirmiş ve iki ülke arasında derinleşen kültürel diyaloğu sembolize etmiş olacağız. Provalar 18 Şubat’ta, Yunanistan’da başlamıştı. Yönetmen Lefteris Giovanidis’in rejisiyle sahneye taşınan eser, Türkiye’de sanatseverlerle buluşmasının ardından Mayıs ayında, Atina’da perdelerini açacak ve iki ülkede toplamda 13 temsil gerçekleştirilecek. Ayrıca 17-27 Mayıs 2024 tarihleri arasında, Antalya’da düzenlenecek olan 14’üncü ‘Devlet Tiyatroları Antalya Uluslararası Tiyatro Festivali’nde yer almasını da planlıyoruz. Yine yaz aylarında ve önümüzdeki tiyatro sezonunda Türkiye’nin ve Yunanistan’ın farklı şehirlerinde sahnelenmesi, Avrupa’daki prestijli tiyatro festivallerine katılımı söz konusu olacak. Türkiye ve Yunanistan arasındaki kültürel ilişkilerin geliştirilerek daha ileri boyuta taşınması adına bundan sonra da Yunanistan’ın ilgili kurum ve kuruluşlarıyla eşgüdüm ve iş birliği içerisinde çalışmaktan memnuniyet duyacağımızı ifade etmek isterim. Sayın Bakan’a, Pire Belediye Tiyatrosunun ve Devlet Tiyatrolarımızın çok değerli sanatçılarına ve Sayın Lefteris Giovanidisi’in şahsında, sahne arkasında bu esere emek veren bütün ekibe teşekkür ediyorum. Sanatseverleri bu özgün ve özel temsili izlemeye davet ediyor, hepinize saygılar sunuyorum” dedi. Yunanistan Kültür Bakanı Lina Mendoni ise eserin sahneye konulma sürecinden bahsederek, Türk- Yunan ilişkileri bakımından oyunun İstanbul’da izleyicilerle buluşmasından dolayı mutluluk duyduklarını ifade etti. Romeo ve Juliet’in en güzel aşk hikayesi, aynı zamanda da bir drama olduğunu belirten Mendoni, "Bu oyun bir başlangıç olabilir. İki toplumun kültürel bağlarımızı daha da yüksek hale getirebiliriz. Sadece devlet düzeyinde değil, özel kuruluşlar arasında da ortak projelerin ve ikili işbirliklerinin olduğunu öğrenmekten mutluluk duyuyoruz. Yakın zamanda sizleri Atina’ya 16 Mayıs’ta sahnelenecek oyuna da bekliyorum. Eminim oyun, Atina’da da çok iyi karşılanacak" diye konuştu. Bakan Ersoy ve Mendoni, ortak basın toplantısının ardından AKM Tiyatro Salonu’nda sahne alan "Romeo ve Juliet" oyununu birlikte takip etti.