POLİTİKA - 13 Mart 2017 Pazartesi 12:40

Kılıçdaroğlu: 'Hollanda ile ilişkilerin tamamını alın askıya'

A
A
A
Kılıçdaroğlu: 'Hollanda ile ilişkilerin tamamını alın askıya'

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Hollanda ile ilişkilerin tamamını alın askıya” dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ankara'da muhtarlar ile buluşmasında konuştu. Kılıçdaroğlu, birbirlerinin boğazını sıkacak, kavga edecek hallerinin olmadığını belirterek, “Medeni insanlar gibi oturacağız, tartışacağız. Mecliste sizlerin arasına geleceğiz, oturacağız, konuşacağız. Ben isterdim ki bu toplantıda benim gibi düşünmeyen bir siyasi parti lideri de olsun, oturup burada konuşalım medeni insanlar gibi. Ne eksiğimiz var? Avrupalı konuşuyor da biz niye konuşmayacağız? Dolayısıyla koalisyonlar ne zaman biter? Zaten koalisyonlar 15 yıldır yok, bu anayasa değişikliği de öyle koalisyonları bitirmek için gelen bir düzenleme değil. Dün Adana’da söyledim, lafla peynir gemisi yürümez. Bir şeyi yapacaksanız, oturup yapacaksınız. Rahmetli Ecevit, Kıbrıs’a çıkarken önceden açıkladı mı ben Kıbrıs’a çıkacağım diye? Hayır. Ne zaman açıkladı? Bizim askerler Kıbrıs’a ayak bastığı gün dedi ki; ‘Biz Kıbrıs’tayız’, bitti. Doğru mudur? Doğrudur. Şimdi bakanımız gidiyor Almanya’ya, bakanımız gidiyor Hollanda’ya, içeri almıyorlar, uçağı geri çeviriyorlar. Bu bizim onurumuza dokunuyor. Efendim en ağır şekilde bedelini ödeyecekler, nasıl ödeyecekler? Bekleyin, 16 Nisan’dan sonra. Niye 16 Nisan’dan sonra? İktidar tamam, muhalefet destek veriyor, sonuna kadar destekliyoruz. Niye o zaman gereğini yapmıyorsun? Hollanda ile ilişkilerin tamamını alın askıya. Almıyorlar. Niçin? Ben size bir örnek vereyim; İsrail bizim 9 vatandaşımızı açık denizde katletti mi? Katletti. Ezanı yasakladı mı? Yasakladı. Ne dediler? ‘Gazze’de abluka kalkmazsa İsrail’le bir araya gelmeyeceğiz’ dediler mi? Dediler, en yetkili ağızlar söyledi. Sonra ne oldu? Abluka kalktı mı? Kalkmadı. Türkiye’nin itibarı kaça satıldı? 20 milyon dolara, alın dediler 20 milyon doları sesinizi kesin. Bu benim ağırıma gidiyor” ifadelerini kullandı.

“İncirlik Üssü’nde Alman askeri var mı? Var. Çıkarıyor musun? Çıkarmıyorsun, konuşuyorsun”

“Almanya’ya gidildi, bakanımız alınmadı, propaganda yapamazsınız denildi” diyen Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:“Ne yapacaksınız? Almanya gününü görecek, nasıl görecek? İncirlik Üssü’nde Alman askeri var mı? Var. Çıkarıyor musun? Çıkarmıyorsun, konuşuyorsun. Ya bu millet konuşmaktan bıktı, ne yapacaksan çık adam gibi yap. Bu kadar açık. Biz de sana her türlü desteği vereceğiz. Efendim yapacağız, ne zaman? 16 Nisan’dan sonra. 16 Nisan’dan sonra diyecekler ki; ya bunu yine FETÖ karıştırdı, böyle bir şey olmaz, kusura bakmayın, gelin hep beraber tokalaşalım, bu işi idare edelim. Bakın burada söylüyorum, 16 Nisan’dan sonra göreceksiniz. Bunlar, Türkiye’nin itibarına gölge düşürüyor, doğru değildir bu davranışlar. Sadece muhtarları değil hiçbir insanı, hiçbir canlıyı küçük görme hakkımız yoktur ama bulunduğumuz yere ve ortama göre dilimiz vardır. Diplomasinin de bir dili vardır, Türkiye’de konuştuğun gibi Birleşmiş Milletlerde rahat konuşamazsın. Diplomasinin dili ayrıdır, doktorların dili vardır, onların dili de ayrıdır, avukatların dili vardır, onların da dili ayrıdır. Burada oturup konuşabiliriz, tartışabiliriz ama BM’de konuştuğunuz zaman konuşmanın içeriği dolu olmalı. Herkes demeli ki helal olsun şu cumhurbaşkanı haklı, bütün dünyaya ders verdi, bilgisiyle, birikimiyle, konuşmasıyla, irfanıyla ders verdi. BM kürsüsünde iç politika yaparsanız bu doğru değildir, orada dünyaya konuşuyorsunuz, Türkiye’ye değil. Kastettiğim odur, burada biz konuşuyoruz, benzer bir konuşma bana deseler ki BM’de yap, orada daha farklı bir dil kullanırım, kullanmak zorundayım. Diplomasinin dili vardır, büyükelçi bizim istediğimiz gibi konuşamaz. Bu sadece bizim ülkemize ait bir dil midir? Hayır, bütün dünyada böyledir.”

“Siyasi Ahlak Kanunu çıkması lazım”

İçinde yaşanılan sistemin mükemmel olmadığını söyleyen Kılıçdaroğlu, “Yüzde 1 oy alan partinin genel başkanı Türkiye Büyük Millet Meclisine gelmeli. Yani Saadet Partisinin genel başkanı, Vatan Partisinin genel başkanı yüzde 1 oy aldığı taktirde Meclise gelip konuştuğunda ne eksiğimiz olur? Soru şu; yüzde 10 seçim barajını kim getirdi? Ben mi getirdim? Hayır. İktidar mı getirdi? Hayır. Kenan Evren ve arkadaşları, darbeciler getirdi. Biz darbeye karşı değil miyiz? Darbeye karşıyız. Darbe hukukuna karşı değil miyiz? Darbe hukukuna karşıyız. O zaman gelin değiştirelim. Hayır değiştirmeyelim. Niye? O zaman sen darbecileri savunuyorsun. Değiştirelim, yüzde 1 oy alan partinin genel başkanı Meclise gelsin, Mecliste konuşma yapsın. Mecliste konuşsun, onun da düşüncelerini alalım. Akıl akıldan üstündür, belki benim bir eksiğim var o tamamlayacak. Bugünkü sistemin eksiği, Siyasi Ahlak Kanunu çıkması lazım. Yani siyasetçilerin ahlaklı olması lazım, siyasetçilerin ihale takipçisi olmaması lazım, siyasetçilerin yolsuzluk yapmaması lazım, siyasetçilerin kul hakkı yememesi lazım ve siyasetçinin hesap vermesi lazım. Siyasi Ahlak Kanunu var mı? Yok. Niye yok? Hazırlıyoruz, her seferinde veriyoruz, teklif ediyoruz, sağ olsun Sayın Ahmet Davutoğlu da dedi bunu getireceğim, söz verdi, o da gitti. Siyasi Ahlak Kanunu’na ihtiyacımız var. Siyasi Partiler Kanunu’nun değişmesine ihtiyacımız var, siyasetin finansmanı ile ilgili kanun değişikliğine ihtiyacımız var, bunlar olursa Parlamento daha güzel olur” şeklinde konuştu.

“Hiç kimse kendi görevinin dışına çıkmazsa çift başlılık olmaz”

“141 yıllık parlamento deneyimimiz var” diyen Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti: “141 yıllık deneyimi kaldırıyoruz, dünyanın hiçbir ülkesinde uygulanmayan yeni bir model diyoruz. Anayasa değişikliği, efendim bu değişiklik çıkarsa çift başlılık olmaz. Şimdi elinizi vicdanınıza koyun ve benim bu sorumu cevaplayın, bugün çift başlılık mı var? 15 yıldır çift başlılık mı var? 20-30 yıldır çift başlılık mı var? Herkes kendi işini yaparsa biter, nerede çift başlılık? Sayın Cumhurbaşkanı kendi görevini yapar, Sayın Başbakan kendi görevini yapar, bakanlar kendi görevini yapar, ana muhalefet, muhalefet partileri kendi görevini yapar, her birisinin görevi kanunlarla, anayasayla belirlenmiştir. Hiç kimse kendi görevinin dışına çıkmazsa çift başlılık olmaz. Yeni modelde diyorlar ki; hem başkan olacak hem tarafsız olacak hem partili genel başkanı olacak. O zaman nasıl tarafsız olacak? Ben tarafsız mıyım? Hayır. Ben TBMM’de tarafsızlık üzerine yemin mi ediyorum? Hayır. Bizim yeminimizde tarafsızlık kuralı yoktur, tarafsızlık kuralı cumhurbaşkanınındır. Çünkü cumhurbaşkanı, 80 milyonu temsil eder. Peki cumhurun başkanı olan birisi aynı zamanda bir partinin başkanı olursa çift başlı olmaz mı? Çift başlı olur. Hem partisinin genel başkanı hem de cumhurun başkanı.”

“Hani diyorduk ya çatışma olmasın, en büyük çatışmayı getirecek”

Bu değişiklikle birlikte başka bir sorunun daha ortaya çıkacağını savunan Kılıçdaroğlu, “Diyelim ki seçim oldu, onun partisinin başkanı değil başka birisi kazandı, o zaman başkan ayrı telden, çoğunluk partisinin başkanı ayrı telden çalacak. Asıl büyük yarılma oradan olacak, bunu anlatmaya çalıştım, olay budur. Bu kadar basittir. Bu neyi getirir? Hani diyorduk ya çatışma olmasın, en büyük çatışmayı getirecek. Biz bu tehlikeye dikkati çekmek istedik, doğrusu da bu tehlikeyi bütün vatandaşlarımın bilmesini isterim. Başkanla, bugünkü modeldeki cumhurbaşkanıyla Mecliste çoğunluğu olan parti birlikte ülkeyi çok daha zor yöneteceklerdir. Bugünkü modelde nedir? Cumhurbaşkanı tarafsızdır, başbakan çoğunluk partisini temsil eder, istediği kanun tasarısını Meclise getirir, Mecliste oturulur, tartışılır ve çözülür” dedi.

“Bütün muhtarların ömrü bir kararnameye bağlı”

Başkanlık sitemi geldiğinde muhtarlığın kalkıp kalkmayacağını sorduklarını ifade eden Kılıçdaroğlu, “Bu modelde başkan, arzu ettiği zaman TBMM’yi feshediyor. Hiçbir gerekçeye ihtiyaç duymadan. Çünkü anayasada şu gerekçeyle iptal edeceksin veya bu sorun çıktığında iptal edeceksin diye bir düzenleme yok. Mevcut anayasada diyor ki; evet cumhurbaşkanı Meclisi feshedebilir, yeni seçime götürebilir ama 45 gün içinde hükümet kurulmazsa. Yeni modelde bu yok. Muhtar kardeşlerim elini vicdanına koyup sorsunlar bu doğru mudur yanlış mıdır? Efendim muhtarlık kalkacak mı? Başkanın takdirine bağlı. Bütün muhtarların ömrü bir kararnameye bağlı, bir kararname çıkar, muhtarlıklar kaldırılmıştır, bitti, o kadar. Yetki veriyor muyuz? Veriyoruz tabii ki. Böyle bir yetkiyi bir kişiye vermek doğru mudur? Yanlış mıdır? Bir kişiye bu yetkiyi vermek yanlıştır diyorsanız hayır oyu kullanacaksınız, doğrudur diyorsanız gidip evet oyu kullanacaksınız bu kadar basit. Belki bazı muhtar arkadaşlarımız diyebilir, efendim olur mu muhtarlık çok eski bir kurumdur, demokrasinin en köklü kurumlarından birisidir, en temiz demokrasi burada tecelli eder, kimse muhtarlığı kaldıramaz. Size şu söylenecek, ya kardeşim diyecek başkan ben TBMM’yi fesih yetkisine sahibim muhtarlığı mı feshetmeyeceğim? Hepinizin düşünmesi lazım, ben size düşünerek sandığa gidin diyorum. Elimizi vicdanımıza koyacağız, düşünerek sandığa gideceğiz. Bu bir siyasi parti seçimi değildir. Bunun partilerle ilgisi yok, bu bütün partileri ilgilendiriyor Mecliste olsun olmasın, bütün vatandaşları ilgilendiriyor. Hepimizin oturup doğru karar vermesi lazım” açıklamasını yaptı.

“Başkanlık sistemi, bugünkü model dünyanın hiçbir ülkesinde uygulanmayan bir modeldir”

Anayasa değişikliğinde partilerin neden bir araya gelmediğinin sorulduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, “Evvelki yasama döneminde 4 siyasi parti bir araya geldi, anayasanın 80 maddesinin değiştirilmesi konusunda görüş birliği sağlandı ama çıkmadı. Sonradan dediler ki oturalım konuşalım. 15 Temmuz darbesinden sonra biz saraya gittik, Sayın Cumhurbaşkanı çağırdı ve oraya gittik. Ben, Sayın Cumhurbaşkanına, Sayın Başbakana, Sayın Devlet Bahçeli’ye, Cumhurbaşkanı Sözcüsü Sayın Kalın da oradaydı ve Cumhurbaşkanlığı Sayın Genel Sekreteri de oradaydı, yargı bağımsızlığının ne kadar önemli olduğunu anlattım. Yargı bağımsızlığı sağlanabilirse bu memlekette mahkemeler adalet dağıtır dedim ve gelin anayasada önce bu yargı bağımsızlığını sağlayacak düzenlemeleri yapalım, tamam dediler. Hepimiz anlaştık, ben de teşekkür ettim. İki toplandık, ondan sonra kimse toplantıya gelmedi, kabul edilmedi. Sonra dediler ki anayasa değişikliği için buyurun gelin, başkanlık sistemini getireceğiz. Dedik ki, biz başkanlık sistemine karşıyız, parlamenter demokratik sistemde neyi öngörüyorsanız gelin oturalım, konuşalım 140 yıllık tecrübemiz var. Olur ya bizim eksiğimiz, yanlışımız da olabilir, bir araya gelelim, oturalım, konuşalım, biz bu sorunu çözelim. Hayır dediler biz başkanlığı getireceğiz, biz onu uygun görmüyoruz dedik. Olay budur. Dolayısıyla başkanlık sistemi, bugünkü model dünyanın hiçbir ülkesinde uygulanmayan bir modeldir.

Başkanlık sisteminin gerçek anlamda uygulandığı bir ülke var, o da Amerika Birleşik Devletleri. Neden? Çünkü kendi tarihi şartları onu öngörüyor. Bir başkan var, eyaletler var, eyaletlerin valileri var, eyaletlerin parlamentoları var, her parlamento kendi eyaletinin kanununu çıkarır. Yani çok parçalı bir yapı vardır. Zaten Birleşik Devletleri diyor, her bir eyaletin ayrı bayrağı da var. Şimdi biz bu başkanlık sistemini Türkiye’nin geleceği açısından, Türkiye’nin bekası açısından sağlıklı görmüyoruz, doğru da görmüyoruz. Yanlış görüyoruz” dedi.  

Goncagül Özcan - Pelin Üzek

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzurum Uluslararası dil sınavları Erzurum’da başarıyla uygulanıyor Atatürk Üniversitesi; Uluslararası Dil Sınavları Koordinatörlüğü (ATAİLE) aracılığıyla Erzurum’u, Doğu Anadolu Bölgesnin uluslararası dil sınavları merkezi hâline getirerek bölgeye yönelik stratejik bir hizmeti başarıyla sürdürüyor. Dünya genelinde geçerliliği bulunan prestijli dil sınavlarının üniversite bünyesinde düzenli ve tam kapasiteyle uygulanması, akademik ve profesyonel hedefleri olan adaylar için önemli bir fırsat sunuyor. Uzun yıllar boyunca YÖK ve ÖSYM denkliği bulunan uluslararası dil sınavlarına katılmak isteyen adaylar, sınavlara girebilmek için büyükşehirlere seyahat etmek zorunda kalıyor; bu durum hem maddi hem de psikolojik açıdan ciddi bir yük oluşturuyordu. Atatürk Üniversitesi tarafından hayata geçirilen bu uygulama sayesinde adaylar, sınav stresine eklenen yolculuk, konaklama ve zaman kaybı gibi zorluklardan tamamen kurtularak kendi şehirlerinde, güvenli ve konforlu bir ortamda sınava girme imkânına kavuşuyor. Fırsat eşitliğini güçlendiren stratejik hamle Atatürk Üniversitesinin bu hizmeti, yalnızca sınav uygulaması olmanın ötesinde, bölgesel kalkınma ve eğitimde fırsat eşitliği vizyonunun güçlü bir yansıması olarak öne çıkıyor. Erzurum’un eğitim üssü kimliğini daha da pekiştiren bu adım, Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki akademisyenler, öğrenciler ve profesyoneller için erişilebilirliği artırarak uluslararasılaşma hedeflerine doğrudan katkı sağlıyor. YÖK ve ÖSYM denkliği ile resmi güvence Atatürk Üniversitesi bünyesinde gerçekleştirilen tüm uluslararası dil sınavlarının Yükseköğretim Kurulu (YÖK) ve Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) tarafından tanınan resmi eşdeğerliğe sahip olması, bu hizmetin en kritik yönünü oluşturuyor. Bu sayede adaylar; yüksek lisans ve doktora başvurularında, doçentlik süreçlerinde ve dil puanı şartı aranan kamu personeli alımlarında elde ettikleri sonuçları güvenle kullanabiliyor. Rektör Hacımüftüoğlu: "Bölgenin akademik gücüne yatırım yapıyoruz" Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu, üniversitenin yalnızca eğitim veren değil, bölgenin geleceğini şekillendiren bir vizyonla hareket ettiğini vurgulayarak şunları söyledi: "Atatürk Üniversitesi olarak temel önceliklerimizden biri, bulunduğumuz coğrafyanın akademik ve entelektüel potansiyelini en üst düzeye çıkarmaktır. Uluslararası geçerliliğe sahip dil sınavlarını Erzurum’da uygulamaya başlamamız, bu anlayışın somut bir göstergesidir. Akademisyenlerimizin, öğrencilerimizin ve tüm adaylarımızın büyükşehirlere gitmek zorunda kalmadan, kendi şehirlerinde bu sınavlara girebilmeleri; hem fırsat eşitliği hem de bölgesel kalkınma açısından son derece kıymetlidir. YÖK ve ÖSYM denkliği bulunan bu sınavlarla, bölgemizin akademik rekabet gücünü artırmaya ve uluslararasılaşma hedeflerimize kararlılıkla ilerlemeye devam edeceğiz." Tüm süreç, alanında uzman personel tarafından yürütülüyor Uluslararası Dil Sınavları Koordinatörü Öğr. Gör. Cengizhan Akdağ, ATAİLE bünyesinde yürütülen sınav uygulamalarında aday memnuniyetini ve sınav kalitesini merkeze alan bir anlayış benimsediklerini belirtti. Akdağ, sınav merkezlerinin modern teknolojik altyapıya sahip, sessiz ve konforlu alanlar olarak tasarlandığını vurgulayarak, "Sınav süreçlerimizi alanında uzman personelimiz eşliğinde, uluslararası standartlara uygun şekilde yürütüyoruz. Adaylarımızın kendilerini rahat hissedebilecekleri bir ortam oluşturmak, sınav stresini en aza indirerek gerçek performanslarını ortaya koymalarına doğrudan katkı sağlıyor," ifadelerini kullandı. Yüksek standartlarda sınav ortamı Erzurum’da düzenli olarak uygulanan uluslararası dil sınavlarına da değinen Akdağ, Atatürk Üniversitesi Uluslararası Dil Sınavları Koordinatörlüğü bünyesinde TOEFL iBT, IELTS, LanguageCert, PTE Academic, Oxford Test of English ve Cambridge Linguaskill gibi dünya genelinde geçerliliği bulunan sınavların başarıyla gerçekleştirildiğini belirtti. Bu sınavların YÖK ve ÖSYM tarafından tanınan resmi eşdeğerliğe sahip olmasının adaylar için büyük bir güvence sunduğunu dile getirdi. Bölge halkına çağrıda bulunan Akdağ, "Erzurum ve çevre illerde yaşayan tüm adayları, uluslararası geçerliliğe sahip dil yeterlilik puanlarını kendi şehirlerinde, yüksek standartlarda bir sınav ortamında elde etmeye davet ediyoruz. Atatürk Üniversitesi olarak akademik ve profesyonel gelişimin önündeki engelleri kaldırmaya yönelik çalışmalarımızı kararlılıkla sürdürüyoruz" şeklinde konuştu.
İstanbul Petrol Ofisi Grubu’nun İstanbul Havalimanı güzergâhındaki istasyonu hizmete açıldı Petrol Ofisi Grubu, istasyon ağına stratejik bir hizmet noktası daha ekledi. Yıllık 90 milyon yolcu kapasitesiyle dünyanın en yoğun havalimanlarından biri olan İstanbul Havalimanı güzergâhında bulunan Gündoğdu akaryakıt tesisi hizmete açıldı. Petrol Ofisi Grubu, İstanbul’un trafiği en yoğun bölgelerinden biri olan İstanbul Havalimanı güzergâhında, Gündoğdu akaryakıt tesisini hizmete açtı. Boğaziçi Grup bünyesinde faaliyet gösterecek istasyonun açılış töreni; Eyüpsultan Kaymakamı Dr. Arslan Yurt, Petrol Ofisi Grubu Perakende Direktörü Ömür Gebeş ve Boğaziçi Grup Genel Müdürü Ozan Özdoğan’ın katılımıyla gerçekleşti. Törende konuşan Eyüpsultan Kaymakamı Dr. Arslan Yurt, "İstanbul Havalimanı çevresinde yapılan yatırımlar hem bölge halkı hem de kamu adına büyük önem taşıyor. Bu tür projeler sadece fiziki bir yapıdan ibaret olmaktan öte bölgenin gelişimine, istihdama ve hizmet kalitesine de doğrudan katkı sunan çalışmalar. ‘İnsanlar kıyafetleriyle karşılanır, ilmiyle ağırlanır, ahlakıyla uğurlanır’ düsturuyla hizmete alınan bu tesisin de sadece modern dış görünümü ile değil aynı zamanda kaliteli hizmet anlayışı ile fark oluşturacağına inanıyorum. Projenin gerçekleştirilmesinde, başta Petrol Ofisi Grubu ile Boğaziçi Grubu olmak üzere emeği geçen herkese teşekkür ediyorum" dedi. Yeni tesisi değerlendiren Petrol Ofisi Grubu Perakende Direktörü Ömür Gebeş, "Küresel havacılık endüstrisinin önemli referans noktalarından biri olan İGA İstanbul Havalimanı’nın oluşturduğu yolcu ve araç trafiği, bu güzergâhı İstanbul’un en yoğun ana arterlerinden biri haline getirdi. Bu yoğunluğun getirdiği artan akaryakıt ve alışveriş talebini karşılamak amacıyla yaptığımız bu stratejik yatırımdan mutluluk duyuyoruz. Yılda yaklaşık 11 milyon aracın geçiş yaptığı bir bölgede yer alan istasyonumuzda biz de yılda yarım milyondan fazla araca hizmet vermeyi planlıyoruz. Bu vesileyle açılışımıza teşrif eden Kaymakamımıza ve güçlü bir iş birliğinin başlangıcı olarak gördüğümüz bu projedeki katkıları için Boğaziçi Grup’a teşekkürlerimizi sunuyorum" şeklinde konuştu. Boğaziçi Grup Genel Müdürü Ozan Özdoğan ise konuşmasında şunları söyledi: "Burası sadece bir akaryakıt istasyonu değil; Boğaziçi Grubu’nun enerjisini, vizyonunu ve geleceğe olan inancını yepyeni bir seviyeye de taşıdığımız bir nokta. Sektörün köklü ve güvenilir markası Petrol Ofisi’nin güncel ve modern konseptiyle hizmete aldığımız bu istasyon, müşterilerimizin kaliteli hizmet ve güler yüzü bir arada bulacağı yeni bir buluşma noktası olacak. Boğaziçi Grup olarak bölgeye değer katan yatırımlar yapmayı ve hizmet standartlarını sürekli yukarı taşımayı ilke edindik. Bu ilke doğrultusunda istasyonumuz; güvenli ve hızlı hizmet için yenilenmiş altyapısı, zengin market ve dinlenme alanları, geniş ürün yelpazesi, kalite ve güvenlik standartlarına bağlı operasyon yapısıyla bölge halkına, kullanıcılara en yüksek hizmet kalitesini sunmak üzere tasarlandı. Petrol Ofisi Grubu’na, iş ortaklarımıza ve açılışımıza teşrif ederek bizleri onurlandıran Sayın Kaymakamımıza teşekkür ediyorum." Yapılan açıklamaya göre, 5 akaryakıt ve 1 LPG ünitesi bulunan Gündoğdu akaryakıt istasyonunda; sürücülere hızlı ve güvenilir yakıt ikmali sağlanıyor. Ayrıca istasyonda, Petrol Ofisi Grubu’nun ürettiği madeni yağların satışlarıyla araçların ihtiyaçlarına eksiksiz yanıt veriliyor. Geniş ürün skalası, ferah iç mekân tasarımı ve kaliteli ikram seçenekleriyle donatılan Market Plus misafirlere konforlu bir alışveriş deneyimi yaşatırken tesisin sahip olduğu kış bahçesi de sürücüler için keyifli bir dinlenme ve yenilenme merkezi olarak öne çıkıyor.