POLİTİKA - 29 Nisan 2018 Pazar 14:35

Kılıçdaroğlu'ndan 15 vekil yorumu

A
A
A
Kılıçdaroğlu'ndan 15 vekil yorumu

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, parti liderlerinin cumhurbaşkanı adayı olmasına karşı olduğunu belirterek, “Cumhurbaşkanı adayı daha önümüzde süre var, bu konuda çalışıyoruz. Güzel bir aday çıkaracağız. Bundan en ufak şüphemiz yok” dedi.

Muğla'nın Marmaris ilçesinde düzenlenen "Anadolu Medya Buluşması" programına katılan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, program sonunda gazetecilerin sorularını cevapladı. Türkiye’nin 81 vilayetinden 400’ün üzerinde gazetecinin katıldığı programda önceden belirlenen 8 gazetecinin soru sormasına müsaade edildi. Önce tüm gazetecilerin sorularını alıp daha sonra cevaplara geçen Kılıçdaroğlu, İYİ Parti'ye gönderilen 15 vekille ilgili olarak, “15 milletvekili elbette geri dönecekler. Belli bir görev için oraya gittiler. Biz demokrasiye karşı kurulan bir kumpası, oyunu bozmak için o arkadaşlarımızı görevlendirdik. Cumhurbaşkanı adayı daha önümüzde süre var, bu konuda çalışıyoruz. Güzel bir aday çıkaracağız. Bundan en ufak şüphemiz yok” dedi.
1980 sonrası Türk siyasetinin farklı bir alana yayıldığını, etnik kimlik, inanç ve yaşam tarzı üzerinden yapılan siyasetin siyaseti demokrasiden kopardığını söyleyen Kılıçdaroğlu, “Bu nedenle siyaseti yeni bir raya sokmak lazım. Biz geniş halk kitlelerine bu özgüveni ve çağrıyı yapmak zorundayız” dedi.

“Siyasi parti liderleri aday olmamalı”


Kendisinin cumhurbaşkanı adayı olmayacağını ve siyasi parti liderlerinin cumhurbaşkanı olmaması gerektiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, “Cumhurbaşkanı seçimlerinde parti liderlerinin rol almamaları yönünde benim bakışım. Tarafsızlığını da deklare etmesi lazım cumhurbaşkanının. Namus ve şeref kavramı üzerine yemin edecek. Bu yönden tarafsız olması gerektiğini düşünüyorum. Adaylığım konusuna gelince ben siyasi partilerin genel başkanlarının cumhurbaşkanı adayı olmaması yönünde görüş bildirmiştim. Cumhurbaşkanlığı kavramı 80 milyonu kavrayan bir kavram. Siyasi parti başkanının bunu kucaklaması mümkün değil. Cumhurbaşkanı bir ülkenin, devletin sigortasıdır. Siyasi partiler arasında görüş ayrılıkları olur, en kritik konularda tüm siyasi parti liderleri cumhurbaşkanlığı makamına çıkıp çözüm oluşturur. Biz sadece bugünü değil, yarınları da düşünüyoruz” diye konuştu.

“Yüzde 10 barajını kaldıracak çalışmayı yapmalıyız”


Seçime 60 gün gibi bir süre olduğunu ve bu sürenin az bir zaman olmadığını belirten Kılıçdaroğlu, bu seçimde oylarının yükseleceğini ifade ederek, “Geçmişte tek adam rejimine hayır diyenlerin aynı görüşte olduğunu ve oyunu kullanıp pişman olanları biliyoruz. Biz gerçek anlamda demokrasi istiyoruz. Biz birlikte düşünce oluşturup birlikte mücadele etmek zorundayız. Birinci çözmemiz ve uzlaşmamız gereken nokta birden fazla siyasi partinin bir araya gelerek yüzde 10 barajını kaldıracak çalışmayı yapmak. Bu konuda önemli bir adım atmayı düşünüyoruz” dedi.
Kılıçdaroğlu, gazetecilerin soruları üzerine “Kürt sorunu”nun çözümü konusunda en tutarlı çözüm önerisini sunanların kendileri olduğunu, etnik siyaset kesinlikle yapmadıklarını ve dokunulmazlıklara baştan beri karşı olduklarını, sadece ifade özgürlüğü ve kürsü dokunulmazlığının yanında olduklarını söyledi.

“Mesele olan bakanların ömür boyu dokunulmazlığıdır”


Etnik kimlik ve yaşam tarzı üzerine yapılan siyasetin sorunları çözmediğini ve kimseyi dışlamadıklarını ifade eden Kılıçdaroğlu, “Biz eskiden beri dokunulmazlıkların kaldırılmasından yanayız. Dokunulmazlıklara karşıyız. Biz sadece kürsü dokunulmazlığından yanayız. Yolsuzluk yapanın, eline silah alıp adam vuranın dokunulmazlığından yana değiliz. Burada gözden uzak tutulan bir konu var. Bakanların dokunulmazlığı ömür boyu sürüyor. Her seferinde bakan olmuş birinin yargılanması için izin almanız gerekiyor. Milletvekilliğinin bütçesi mi var. Bu nedenle asıl üzerinde durulması gereken bakanların dokunulmazlığıdır” dedi.
Karadeniz, Doğu ve İç Anadolu’da oylarının düşmesinin sorumluluğunun kendilerinde olduğunu belirterek, salonda bulunan partililer için “Vatandaşın çayını kahvesini içeceksiniz” diyen Kemal Kılıçdaroğlu, “Sıfır baraj ittifakı ne kadar geniş olursa o kadar demokrasiye katkı sağlayacağını düşünüyoruz. Uzlaşma olursa hayata geçiririz” diye konuştu.


Yolsuzluklara değinirken Müslüman ülkelerin içinde bulunduğu durumu eleştiren Kılıçdaroğlu, “Batı’da yolsuzluk yapan birinin siyasi hayatı bitiyor. İslam’ın doğuş ilkeleri ve prensiplerine yakın yaşam tarzı üzerine 160 ülkede en Müslüman ülke araştırması yapılıyor. İlk 33’te bir tane İslam ülkesi yok, 34. sırada Malezya geliyor. Türkiye 106. sıralarda yer alıyor” ifadelerini kullandı.

“Fenerbahçe’yi tutuyorum, iyi oynayan kazansın”


Spor ile ilgili sorulara da cevap veren Kılıçdaroğlu, Fenerbahçe taraftarı olduğunu ve derbide iyi olanın kazanmasından yana olduğunu belirtti. Sporda şiddetin önlenmesine yönelik sorulara da cevap veren Kılıçdaroğlu, şiddetin öncelikle nedenlerinin belirlenip daha sonra yok edilebileceğini söyledi.

“Erdoğan’ın bu şekilde seçime girmesi haklı bir seçim değil”
Cumhurbaşkanlığı seçiminde milletvekili seçimlerinde olduğu gibi hazineden katkı alınmadığını, bu nedenle Erdoğan’ın seçime girme şartları ile rakiplerinin şartlarının aynı olmadığını kaydeden Kılıçdaroğlu, “Milletvekili seçiminde hazineden yardım alınıyor. Cumhurbaşkanlığı seçimi halkın bağışları ile yapılıyor. Normalde hepimizin bu pozisyonda olan kişiye bir tek oy bile vermemeniz lazım. Siz de diğer cumhurbaşkanı adayları gibi aynı koşullarda yarışa giriyorsanız başımızın üstünde yeri var. Eğer devlet imkanlarını kullanıyorsanız bu haklı seçim değildir. Bunun önünü kesmenin yolu vatandaştır” dedi.  

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana Trump’ın Venezuela hamlesi küresel ticareti geriyor Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) Donald Trump yönetiminin Venezuela’ya uyguladığı baskılar, Karayip Havzası’nda tansiyonu yükseltirken, Alparslan Türkeş Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’nden Doç. Dr. Berat Akıncı, yaşananların bölgesel bir gerginliği küresel krize dönüştürebileceğini belirterek, ülkelerin güvenlik ve ticaret planlarını yeniden gözden geçirmek zorunda kalacağını söyledi. Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) Trump yönetimi Aralık 2025’te Venezuela’nın petrol ticaretine karşı baskıyı sertleştirerek, yaptırımlı petrol tankerlerinin Venezuela’ya giriş-çıkışına ‘tam ve eksiksiz abluka’ emri verdiğini açıkladı. Bu kapsamda ABD’nin, Venezuela açıklarında uluslararası sularda bir tankeri durdurup denetlediği ve bunun "gölge filo" üzerinden yaptırımları delmeye karşı bir hamle olduğu aktarıldı; Venezuela ise adımı "uluslararası korsanlık" diye niteledi. Bölgede ABD’nin sadece Venezuela değil Karayip Havzası’ndaki birçok ülkede de yaptırımları arttırıyor. Ayrıca Trump, Venezuela petrolü ithal eden ülkelere yüzde 25’e kadar ek tarife uygulanabilmesini öngören kararnameyi de devreye alarak üçüncü ülkeler üzerinden ticareti caydırmayı amaçladı. Adana Alparslan Türkeş Bilim ve Teknoloji Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Doç. Dr. Berat Akıncı, konuyla ilgili İhlas Haber Ajansı muhabirine açıklamalarda bulundu. "Bölgesel kriz, küresel krize dönüşüyor" Doç. Dr. Akıncı, ABD Başkanı Donald Trump’ın Birleşmiş Milletler’e üye olan bir ülkeye dahi tehditler savurduğunu belirterek, "Trump’ın Amerikan dış politikasında Venezuela ile yaşadığı gerginlik, bölgesel gerginlik ortamından çıkarak küresel bir boyut kazandı. Artık Amerika’nın dış politikası, Trump’ın baş aktör olarak bu dış politikayı güç ekseninde değerlendirmesi ve Amerika’nın hegemonik gücünü diğer ülkelere baskılamasıyla bölgesel bir krizi küresel bir krize dönüştürme evresindeyiz" dedi. "Ülkeler ticaret ve güvenlik planlarını yeniden gözden geçiriyor" Trump’ın son dönemde içerik ve kullanılan ifadeler açısından bağımsız, Birleşmiş Milletler üyesi bir ülkeye müdahale niteliği taşıyan bir yaklaşım sergilediğini anlatan Akıncı, "Küresel olarak düşünüldüğünde ülkelerin kendi güvenlik ve kendi ticaret altyapılarını, ikili ticaret ilişkilerini yeniden baştan dikkate alacağı konuma eviriliyoruz. Bütün ülkeler artık Amerika Birleşik Devletleri’nin istemediği, onların kendi çıkarlarına uygun olmayan durumda biz ikili ticaret ilişkilerimizi nasıl dengeye oturacağız. Bu şu an ciddi anlamda belirsizlik oluşturuyor" ifadelerini kullandı. "Venezuela’nın rezervi büyük, payı sınırlı" Venezuela’nın küresel ölçekte en büyük petrol rezervlerine sahip ülkeler arasında yer aldığını, ancak istikrarsızlık nedeniyle pazardan sınırlı pay aldığını söyleyen Akıncı, "Her ne kadar Venezuela, küresel anlamda petrol ihracatçısı olmasa da aslında en büyük rezervlere sahip. Ancak bölgenin istikrarsızlaştırılması sonucu Venezuela minimize bir pay alıyor" diye konuştu. "Ticaret anlayışı ‘haydut devlet’ çizgisine evriliyor" Trump’ın "kural tanımayan ve belirsiz" dış politika anlayışının hem bölgesel hem de küresel ticareti sorgulattığını kaydeden Doç. Dr. Berat Akıncı, "Uluslararası ticaret hukukunu ve ulus devletlerinin bağımsız ticaret yapabilme özgürlüğünü de sınırlayan bir hale dönüştü. Burada özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nin ticaret anlayışını ‘haydut devlet’ üzerine kurduğu bir noktaya eviriliyoruz. Bu aslında Birleşmiş Milletlere üye bütün ulus devletlerinin sorunu haline geliyor. Şu anda Latin Amerika’da, Karayip Denizi’nde veya bize uzak gibi gözüken bölgesel krizler, bir bakışa uluslararası ticaret hükümlerini yeniden dizayn eden bir noktaya evriliyor" dedi. "Kısa vadede petrol fiyatlarında sert etki yok" Bölgeye yönelik yaptırımların şimdiye kadar petrol fiyatlarında ciddi bir sıçrama üretmediğine işaret eden Akıncı, "Bu bölgeye yönelik yapılan yaptırımların çok etkisini görmedik. Petrol fiyatlarının çok artmadığını görüyoruz. OPEC üyelerinin bu tür şoklara karşı üretimi arttırma kapasitesi var. Venezuela’nın rezervi çok ama bunları işleyip satma noktasında küresel pazardan çok pay alamıyor. Özellikle petrol rezervlerinin talebi karşılamasından dolayı şu anda bölgede oluşan savaş tehdidi fiyatları etkilemiyor. Kısa vadede böyle ama orta ve uzun vadede OPEC üyeleri petrol rezervlerini arttırma kapasitesine sahip. Tedbir alacaklardır" şeklinde konuştu. "Küresel sistem belirsizlik dönemine giriyor" Uluslararası ortamda ülkelerin ardı ardına yaşanan krizlerden yorulduğunu vurgulayan Doç. Dr. Akıncı, daha sonra şunları söyledi: "Orta Doğu’daki gelişmeler, Ukrayna-Rusya savaşı ve son yaşanan bu olaylar ulus devletlerinin istemediği durumlar. Ticaretin önündeki engellerin kaldırılması konuşulması lazımken küresel sistemin oyuncusu olan Amerika Birleşik Devletleri’nin ulus devletlerinin serbestçe yapabileceği ticareti de kendi çıkarları doğrultusunda evrimleştirilebildiği ve küresel ticaret anlamında bir belirsizlik dönemine ilerliyoruz."
Ankara 14 ilde göçmen kaçakçılığına yönelik operasyonlarda 156 şüpheli göçmen kaçakçısı yakalandı, 112’si tutuklandı İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, 14 ilde son 2 haftada jandarma tarafından göçmen kaçakçılığına yönelik düzenlenen operasyonlar ile 156 şüpheli göçmen kaçakçısının yakalandığını ve 112’sinin tutuklandığını açıkladı. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın paylaştığı bilgilere göre, Jandarma Genel Komutanlığı Göçmen Kaçakçılığı ve İnsan Ticareti ile Mücadele Daire Başkanlığı koordinesinde; Edirne, Muğla, Aydın, Balıkesir, İzmir, Çanakkale, Tekirdağ, Antalya, Mersin, Van, Şanlıurfa, Erzurum, Hatay ve Gaziantep olmak üzere 14 ilde göçmen kaçakçılığına yönelik operasyonlar düzenlendi. Son 2 haftada Jandarma İnsansız Hava Araçları (JİHA) ile havadan, İl Jandarma Komutanlıklarınca karadan yapılan çalışmalar sonucu düzenlenen operasyonlarda 156 şüpheli göçmen kaçakçılığı organizatörü yakalandı. Şüphelilerden 112’si tutuklanırken 44’ü hakkında ise adli kontrol hükümleri uygulandı. Ayrıca yapılan operasyonlar sonucu 120 adet araç ile 13 adet bot ele geçirildi. Bakan Yerlikaya yaptığı paylaşımda göç yönetimine dikkati çekerek, "Göç yönetiminin güvenlik boyutunu; insan ticareti, düzensiz göç ve göçmen kaçakçılığı ile mücadele alanlarında hukuk devleti ilkeleri ve insan haklarına riayet temelinde yürütülen etkin çalışmalar oluşturmaktadır. Bu kapsamda sınır güvenliği, üstün teknolojilerden ve gelişmiş izleme-denetim sistemlerinden yararlanılarak güçlendirilmekte; yasa dışı göç yollarını teşvik eden ve organize eden yapılara karşı hem sahada hem de hukuki zeminde güçlü ve caydırıcı mekanizmalar işletilmektedir" ifadelerine yer verdi.