POLİTİKA - 23 Nisan 2018 Pazartesi 14:37

Kılıçdaroğlu'nun konuşması sırasında tartışma çıktı

A
A
A
Kılıçdaroğlu'nun konuşması sırasında tartışma çıktı

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun sözleri üzerine Meclis Genel Kurulunda tartışma çıktı.

TBMM Genel Kurulu, Meclisin açılışının 98. yıl dönümü ve 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla İsmail Kahraman’ın başkanlığında özel gündemle toplandı.

Özel oturumda konuşan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, bugün yürürlükte olan anayasanın 6’ıncı maddesinin egemenlikle ilgili olduğunu hatırlatarak, “’Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Türk milleti egemenliği anayasanın koyduğu esaslara göre yetkili organları eliyle kullanır. Egemenliğin kullanılması hiçbir suretle hiçbir kişiye, zümreye ve sınıfa bırakılamaz. Hiçbir kimse ve organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisini kullanamaz.’ Bu bağlamda 24 Haziran’da yapacağımız seçimlerle görev süresini dolduracak olan 26. Dönem milletvekillerini, yani bizlerin çocuklarımıza, torunlarımıza, sevdiklerimize bırakacağı en güzel miras 15 Temmuz 2016 Cuma akşamı FETÖ darbe girişimine karşı topyekun direnmektir. Bu bizim çocuklarımıza bırakacağımız en güzel mirastır. Milletvekili arkadaşlarımız bu kutsal çatının altında toplanarak sadece darbecilere karşı parlamenter demokrasiyi savunmakla kalmamış, darbe girişimini bastırmaya çalışan güvenlik güçlerimize ve direnme hakkını kullanarak darbecilerin karşısına çıkan vatandaşlarımıza da güç vermiştir. 15 Temmuz gecesi şehit olmuş tüm vatandaşlarımızı, güvenlik güçlerimizi rahmetle anıyorum. Gazilerimize şükranlarımı sunuyor, o gece TBMM’de bulunan 107 milletvekili arkadaşımı yürekten kutluyorum” ifadelerini kullandı.

"20 TEMMUZ DARBESİNİ ŞİDDETLE REDDEDİYORUZ" 

Kılıçdaroğlu, konuşmasına şöyle devam etti: 

“Bir cuma günü açılan Gazi Meclisimizin yine bir cuma günü gerçekleşen başarısız darbe girişimini başarısız kılan iradesine güç veren ruh hiç şüphesiz arkamızdaki duvara nakşedilmiş Atatürk’ün sözleridir; ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.’ Bu söz sadece milletimizin egemenlik hakkını değil, aynı zamanda o hakkın nasıl kullanılması gerektiğini de bize anlatır. 15 Temmuz 2016’da darbecilerin başarısız kalması nedeniyle kahraman sıfatını hak eden 26. Dönem milletvekili arkadaşlarımızın bir kısmı 20 Temmuz OHAL darbesiyle milletimizin egemenlik haklarını ve bu hakların kullanıldığı TBMM’nin temel yetkilerini devretmişlerdir. Hep birlikte çocuklarımıza 15 Temmuz 2016’da FETÖ darbe girişimini başarısız kılma mirasının yanına sizin çocuklarınıza bırakacağınız tek adam rejimi kurma kararı mirası vardır ki üzülerek söylüyorum, bu kötü mirastır. Biz bu mirasın parçası olmadık ve parçası olmadığımız içinde son derece mutluyuz.”
Kılıçdaroğlu’nun bu sözlerinin ardından Mecliste tartışma çıktı. Kılıçdaroğlu bunun üzerine, “Sizi rahatsız etmesin beyefendi. 20 Temmuz darbesini şiddetle reddediyoruz. Halkın birliğini ve bütünlüğünü savunduk. Bu Meclisin yetkilerini birileri el kaldırarak başka bir kişiye devredemez. Bunun mücadelesini vermek bizim boynumuzun borcudur. Sizler yetkilerinizi başkalarına devredebilirsiniz. Ama bu Meclisi, Gazi Meclisin yetkilerini hiçbir makam, hiçbir kişi başka bir makama veremez” dedi.

"TARİH ASLA AFFETMEYECEKTİR" 

Yaşanan gerginlik üzerine TBMM Başkanı Kahraman araya girerek, “Özel bir gündeyiz, tarihi bir gündeyiz. Birbirimizi iğnelemeyelim. Sataşma yapmayalım. Kılıçdaroğlu lütfen Genel Kurula hitap ediniz. Şahsi olarak olmasın. Parmağınızla kişi göstererek konuştunuz” şeklinde konuştu. Kılıçdaroğlu konuşmasına şöyle devam etti: 

“Ben Genel Kurula ifade ediyorum. Egemenliğin kullanılması hiçbir suretle hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılmaması için kuvvetler ayrılığı ilkesi getirilmiştir. Bütün demokrasilerin ana omurgasını kuvvetler ayrılığı ilkesi oluşturmaktadır. Yasama, yürütme ve bağımsız yargı demokrasilerin olmazsa olmazıdır. Kuvvetler ayrılığı aynı zamanda gücün demokratik kuralların içinde denetlenmesidir. Seçimlerin 4 veya 5 yıl içinde yapılması o ülkede demokrasi olduğunu göstermez. Demokrasinin gücü de, varlığı da güçlü bir kuvvetler ayrılığı ilkesine bağlıdır. Güçler ayrılığı ilkesinin olmadığı bir ülkede seçimlerin sadece bir anlamı vardır. Sandıktan çıkarım istediğimi yaparım. Biz bunu kabul etmiyoruz. Bu anlayışın egemen olduğu bir ülkede milli irade bir kişinin iki dudağına teslim edilmiş demektir. Ayrıca bu anlayışın egemen olduğu bir ülkede seçilenler halka hesap vermezler. Oysa demokrasilerin özünde seçilmişlerin halka hesap vermesi temel kuraldır. Üzülerek ifade edeyim ki bugün hükümet edenler bırakın millete hesap vermeyi yasama organının asli unsuru olan milletvekillerinin soru önergelerine dahi cevap vermemektedirler. Lütfedip bu cevabı vermemektedirler. Bu yürütme organının yasama organını tanımaması demektir. Böyle bir tablo bu meclisin saygınlığına gölge düşürür. Bugün bu tabloyu yaşıyoruz ve bütün dünya bu tablonun tanığıdır. Bu bayram gününde bu gerçekleri bu çatının altında dile getirmek benim görevim ve sorumluluğumdur. Çünkü bu meclis milli Kurtuluş Savaşı’nı yöneten bir meclistir. Ama üzülerek ifade edeyim ki bugün yetkileri büyük ölçüde elinden alınmış bir meclistir. 7 yıl önce bu Mecliste yaptığım 23 Nisan konuşmasında, ‘Türkiye Cumhuriyet’inin demokratikleşme tarihi bu meclisin yetkilerini savunma ve genişletme tarihidir. Bugün dahi bu yüce Meclisin yetkilerine göz dikenler bu hususu hiçbir zaman akıllarından çıkarmasınlar’ diye söylemişiz. Bugün Meclisin gasp edilen yetkilerine ses çıkarmayanları, duymazlıktan gelenleri, Meclisin hakkını aramayanları tarih asla affetmeyecektir."

"MİLLETVEKİLLERİNİ KİRAYA VERMENİN HUZURSUZLUĞUNU YANSITTI" 

AK Parti Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, "Sataşma var" diyerek Kılıçdaroğlu’nun ardından söz aldı. Kılıçdaroğlu’nun OHAL’le ilgili eleştirilerine tepki gösteren Elitaş, CHP’li 15 milletvekilinin İYİ Parti’ye katılmasına atıfta bulunarak, "Milletvekillerini kiraya vermenin huzursuzluğunu buraya yansıtmıştır” açıklamasında bulundu. 

Elitaş’ın konuşmasına CHP’liler sıralara vurarak tepki gösterdi.  

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Yozgat İç Anadolu’da kuraklık hububat üreticilerini endişelendiriyor Türkiye’nin önemli tarım merkezlerinden biri olan Yozgat’ta etkisini gösteren kuraklık ve yağış yetersizliği bazı bölgelerde ekili hububat alanlarında sararmaya yol açarken çiftçiler verim endişesi yaşıyor. Yozgat’ta yağışların mevsim normallerinin altında kalması kuraklık endişesini artırdı. Hava sıcaklıklarının artması ve yağış yetersizliği ile Yerköy ilçesinde bazı alanlarda ekinler sararmaya ve kurumaya başladı. Kış mevsimini yağışsız geçiren çiftçiler Mayıs ayında da yağmur yağmaması durumunda buğdayın boy atmadan sararıp kurumasından endişe ediyor. Son yılların en kurak döneminin yaşandığı Yozgat’ta birçok bölgede çiftçiler yağmur duasına çıkıyor. “Bitkiler kurumaya yüz tuttu” Orta Anadolu’da ciddi anlamda kuraklığın etkisinin hissedilmeye başlandığını belirten Yozgat Bozok Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Güngör Yılmaz, Yozgat ve ilçelerinde arazilerin büyük kısmında tahıl ürünlerinin hakim olduğunu söyledi. Yılmaz, “Tabi bu yıl yeterince kar yağmadı, miktar olarak çok azdı ve ancak toprak yüzeyini kapladı, bıraktığı su miktarı da çok fazla olmadı. Nisan ayı itibariyle hem sıcaklıkların artması hem de yağışın olmamasıyla çok ciddi anlamda kuraklığın etkisini hissetmeye başladık. Arazide ve tahıl alanlarında gördüğümüz gibi yağışın yetersiz, sıcaklığın yüksek ve sulama imkanının olmadığı yerlerde bitkiler adeta kurumaya yüz tuttu. Bu aşamadan sonra bu tür tarlalardan ürün, verim almak mümkün değil. Ama yeterince sulayanlar için hiçbir problem yok. Ancak suyunuz yoksa şu an da Orta Anadolu üreticisi kuraklığın pençesinde ve büyük ölçüde buğday ve arpadan ya verim alamayacak ya da çok az verimle yetinecek gibi gözüküyor.” dedi.
Denizli Denizli’nin coğrafi işaretli ürünleri Avrupa’ya çıkacak DENİZLİ(İHA) – Denizli Valiliği AB ve Dış İlişkiler Bürosu ile Denizli İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ortaklığında yürütülen Güney Ege Kalkınma Ajansının (GEKA) Teknik Destek Programı kapsamında desteklediği, “Coğrafi Ürünler Avrupa Yolunda” projesinin eğitim faaliyeti tamamlandı. Denizli Valiliği AB ve Dış İlişkiler Bürosu ile Denizli İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ortaklığında yürütülen Güney Ege Kalkınma Ajansının (GEKA) Teknik Destek Programı kapsamında desteklediği Denizli’de Coğrafi İşaret tescili almış veya başvuru aşamasındaki 15 ürünün başvuru sahibi kurumlarından temsilcilerin katıldığı eğitim faaliyeti, 15 Nisan-19 Nisan 2024 tarihleri arasında Denizli Valiliği’nde gerçekleştirildi. Tüm ilgili kuruluşlar bu proje sonunda kendi başvurularını yapabilecek yeterliliğe ulaşırken ilgili çalışanları da söz konusu alanda yeterli donanıma ve niteliğe ulaşmış olacak. Böylece Denizli’de bu alanda yetkinlik kazanan kurumların çalışanları bir araya gelerek ortak çalışma yürütebilecekler. Birçok ürün uluslararası coğrafi işaret tescili alacak Faaliyete katılanlara ilk etapta “Coğrafi İşaret Uluslararası Tescil Sistemleri ve Başvuru Formları” hazırlama eğitimi verildi. Projenin danışmanlık hizmeti aşamasında ise önümüzdeki ay, “Uygulamalı AB Coğrafi İşaret Tescil Dosyası Örneği Oluşturma” danışmanlığı verilecek. Eğitim ve danışmanlık faaliyetleri sonucunda, Denizli’ye ait birçok ürün uluslararası coğrafi işaret tescili alacak. Uluslararası alanda tescillenen ürünler, Denizli’nin ve ülkenin ekonomisine katkı sağlayacak olup alanında tanınırlığı sağlanırken turizm gelirinin de artacağı ön görülüyor. Uluslararası görünürlük artacak Eğitim ve danışmanlık faaliyeti bitiminde Babadağ Kekik Balı, Buldan Bezi, Buldan Kestanesi, Denizli Kekiği, Denizli Leblebisi, Denizli Traverteni, Denizli Çalkarası Üzümü, Honaz Kirazı, Tavas Baklavası, Çameli Elmalı Bezi, Kale Biberi, Çameli Fasulyesi, Çameli Kilimi, İsabey Çekirdeksiz Üzümü ve Acıpayam Kavunu için ilgili kurumlar AB Coğrafi İşaret Tescili başvurularını tamamlayacaklar. Uluslararası tescilleri tamamlanan ürünler alanında Denizli’nin tanınırlığını ve ekonomisini artırmakla kalmayıp ülkeye uluslararası görünürlüğünü de önemli ölçüde arttıracaktır.
Malatya Yeşilyurt’ta sanatsal ve kültürel kurslara yoğun ilgi Yeşilyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. İlhan Geçit, Kiltepe Mahallesinde faaliyetlerine devam eden Yeşilyurt Mesleki Eğitim ve Yaşam Merkezinde açılan 15 kursa 250’e yakın kursiyerin katıldığını, farklı alanlarda verilen eğitimlere gösterilen ilginin kendilerini mutlu ettiğini söyledi. Yeşilyurt’un kültürel ve sanatsal açıdan zengin alt yapısını ön plana çıkarmanın yanı sıra hobi ve meslek edindirme kurslarıyla 7’den 70’e tüm vatandaşların sosyal hayatlarını daha nitelikli hale getirmek hedefiyle Kiltepe Mahallesi’nde hizmete sunulan Yeşilyurt Mesleki Eğitim ve Yaşam Merkezi’ndeki sanatsal ve kültürel kurslara gösterilen ilgi, her geçen gün artmaya başladı. Dört kat üzerinde faaliyetlerine aralıksız devam eden eğitim merkezinde 4 ile 6 yaş aralığındaki çocuklara yönelik başlatılan Erdem Okullarının yanı sıra kuaförlük, gastronomi, halk oyunları, bilgisayar, aşçı yardımcılığı modelistlik, trikotaj, tekstil ara elemanı ve farklı branşlardaki meslek edindirme kurslarının yanı sıra Kur’an-ı Kerim, gitar, resim, halı dokuma, örgü, robotik kodlama, dron, akıl oyunları ve yazılım kursları düzenleniyor. Yeşilyurt Mesleki Eğitim ve Yaşam Merkezi sunduğu kaliteli hizmetler ile toplumdaki deprem travmasının atlatılmasında önemli bir rol oynarken, şehrin farklı noktalarından gelen vatandaşlar buradaki kurslarda hem kaliteli zaman geçiriyor hem de meslek sahibi olarak hayatına farklı bir pencere açıyor. Kursların çok verimli geçtiğini söyleyen kursiyerler, kendilerine bu tür ortamlar sunan Yeşilyurt Belediyesi’ne teşekkürlerini sundular. Yeşilyurt Mesleki Eğitim ve Yaşam Merkezi Koordinatörü Ümmü Gülsüm Alkan ise, kurslara yoğun bir talep olduğunu ifade etti. Yeşilyurt Belediye Başkanı Prof.Dr.İlhan Geçit ise, "Yeşilyurt’un fiziksel dönüşümünün yanı sıra vatandaşların sosyal hayatlarını nitelikli hale gelmesinde önemli rol oynayan kültürel ve sanatsal çalışmalara ve meslek edindirme kurslarına ayrı bir önem verdiklerini söyledi.
Adıyaman Adıyaman’daki İsias Otel duruşmasına ara verildi Adıyaman Adliyesi’nde görülen İsias Otel Davası’nın 2. duruşmasına ara verildi. Adıyaman 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen, 72 kişinin hayatını kaybettiği İsias Otel davasında 3’ü tutuklu 11 sanığın yargılaması sürüyor. Birleşik dosya kapsamında sanıklar, müştekiler, sanık ve müşteki avukatlarına söz veren mahkeme heyeti daha sonra müşteki avukatlarının özel olarak hazırlattığı ve mahkemeye sunulan uzman raporlarıyla ilgili raporu hazırlayan uzmanlar dinlendi. Doğu Akdeniz Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yonca Hürol, “40 yıldır mimarlık öğrencilerine taşıyıcı sistemlerin nasıl tasarlanması gerektiğini öğretiyorum. İsias Otel binasının ilk projesi, mimarı projede öncelikle yönetmeliklere uyulmadığını düşünüyorum. 1975 yönetmenliğine göre daha fazla perde duvar kullanılmalıydı. İnşaat mühendisinin otel sahibini uyarması gerekiyordu. İlk projede mal sahibi, belediye görevlileri, mühendislerin sorumluluğu var. İkinci projede ise 5 yılı bittiği için tekrar inşaat projesi yapılması gerekirdi. Karkas yapı 1998 yönetmeliğine uymamıştır. Projede çok duvar yükü bindirilmiştir. Zaten zayıf olan kirişleri ve döşemelere çok fazla yük bindirilmiş. Özellikle inşaat projesine uyulmadığını düşünüyorum. Sonuç olarak bütün ekibin hatalı kusurlu olduğu kanısındayım” dedi. Doğu Akdeniz Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serhan Şensoy ise, “Ortada 1993 yılında yapılmış ve bununla ilgili statik hesapların olduğunu, ancak 2001 yılında yapılan projede sadece mimari proje olduğunu gördük. Biz projede tartışma konusu olabilecek hiçbir kusuru dikkate almadık. Kolon etriyelerinde sıklaştırma yapılmadığı, tadilat mimari projesinde mevcut asansörün arkasına iki asansör eklendiğini gördük. O bölgede kiriş olduğunu, ancak bununla ilgili sabit mi değil mi bilmiyoruz. Otele çevrilirken ek duvarlar yapıldığı, binanın kendi ağırlığında bir artış var. 2016 yılındaki ek bir kat yüklendiği biliyoruz. Buraya kat ekliyorsanız, ek yüklerde koymak zorundasınız" ifadelerini kullandı. ODTÜ İnşaat Mühendisi Prof. Dr. Haluk Suçuoğlu’da rapora ilişkin, “Deprem yönetmenliğinin hazırlanmasında görev yaptım. 1993 yılında yapılan İsias Otel 1975 deprem yönetmenliğine göre yapılmış. Binanın uygulaması projeye uygun olmamış. 2003 yılında otele dönüştürüldüğünde deprem yönetmenliği değişmesine rağmen binada değişiklik yapılmamış. Bu binanın sıkılaştırmasında ana ve tali unsurlar var. Ana unsur, ilk yapılan projeye göre inşa edilmemiştir. 1998 yönetmenliğinde daha ilave hükümler gelmesine rağmen binada değişiklik yapılmamış” ifadelerini kullandı. Cumhuriyet Savcısı ise, “Tutuklu bulunan sanıkların tutukluluk haline, adli kontrol olanların adli kontrolünün devamına” şeklinde mütalaa verdi. Müşteki yakınlarına söz verildi. Müşteki avukatları mütalaalarını verdi. Müşteki avukatlarından birisi, tutuksuz sanık Efe Bozkurt’un, mahkemeye mazeretsiz gelmemesinden dolayı tutuklanması için yakalanmasını talep etti. Sanık avukatlarının mütalaasına geçilmeden, mahkeme heyeti duruşmaya 45 dakika ara verdi.