GÜNDEM - 14 Temmuz 2018 Cumartesi 09:30

Kocasına 'kelloş' dedi tazminattan oldu

A
A
A
Kocasına 'kelloş' dedi tazminattan oldu

Yargıtay, kayınvalidesinin kendisine yönelik hakaretine sessiz kalan kocasına 'kelloş' diyen kadına verilen tazminatı, yasaya aykırı buldu.

Eşiyle şiddetli geçimsizlik yaşayan koca, Asliye Hukuk Mahkemesi'ne müracaat ederek boşanma davası açtı. Mahkeme, davacı kocayı kusurlu bulup, kadına tazminat ödenmesine hükmetti. Kararı koca temyiz edince devreye Yargıtay 2. Hukuk Dairesi girdi.

Emsal bir karara imza atan Daire, eşine 'kel, kelloş diyen kadını kusurlu buldu. Kadına verilen maddi manevi tazminatın yasalara aykırı olduğuna dikkat çekilen Yargıtay kararında, "1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce davacı koca kusurlu bulunarak boşanma kararı verilmiş ise de; yapılan tahkikat ve toplanan delilerden; davacı kocanın davalı kadını annesiyle beraber yaşamaya zorlayıp müstakil konut temin etmediği anlaşılmaktadır. Kocanın annesi ve ablasının davalı kadına 'biz o o...yu istemiyoruz' şeklindeki beyanları karşısında sessiz kaldığı ortadadır. Buna karşılık davalı kadının da davacı kocasına herkesin içinde 'kel, kelloş' diyerek aşağıladığı, kayınvalidesine 'senin yüzünden huzurum kaçıyor, ... yerine kına yak' dediği anlaşılmaktadır.

Annesinin de davacı koca için 'hastalıklı, kızıma yakışmıyor, çirkin' şeklindeki sözlerine sessiz kaldığı anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu olaylara göre evlilik birliği temelinden sarsılmıştır. Bu sonuca ulaşılmasında, taraflardan birinin kusurunun diğerinden daha baskın olduğu söylenemez. Tarafların eşit kusurlu olduklarının kabulü gerekir. Bu bakımdan; davacının kusurlu bulunarak davanın kabulü doğru değil ise de; boşanma hükmü temyiz edilmediğinden ve eşit kusur durumunda boşanmaya karar verileceğinden (TMK md. 1661/); boşanma kararı sonuç olarak doğrudur. Taraflar eşit kusurludur. Eşit kusurlu eş yararına Türk Medeni Kanunu'nun 174/1-2. maddesi gereğince maddi ve manevi tazminata hükmedilemez. Hal böyleyken, hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak davalı (kadın) yararına maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir" denildi.

Süleyman Aydın
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kırşehir Yeşilay Genel Başkanı Dinç: "Bağımlılıkla mücadelede en önemli tedavi yöntemi zorunlu tedavidir" Yeşilay Genel Başkanı Dr. Mehmet Dinç, bağımlılıkla mücadelede zorunlu tedavinin hayati öneme sahip olduğunu söyledi. Yeşilay Genel Başkanı Dr. Mehmet Dinç, Kırşehir Şube Başkanlığında yaptığı açıklamada, bağımlılıkların dünyada olduğu gibi Türkiye’de de ciddi bir problem olduğunu vurguladı. Dinç, davranışsal bağımlılıklar, kumar ve oyun bağımlılığı gibi alanların yanı sıra kimyasal bağımlılıkların da büyük tehdit oluşturduğunu belirtti. En çok sıkıntı çekilen konunun uyuşturucu bağımlılığı olduğuna dikkat çeken Dinç, "Bağımlılıklar önlenebilir ölümlerin en tehlikelileridir. Çok sayıda insanımıza mal oluyor. Bağımlılıklara adeta kitle imha silahı gibi bakmak lazım" dedi. Bağımlılıkla mücadelede eksik kalan en önemli unsurun zorunlu tedavinin toplumda uygulanabilir hale gelmesi olduğunu ifade eden Yeşilay Genel Başkanı Dinç, bu konuda yasal düzenleme bulunduğunu hatırlattı. Bir kişinin bağımlılığı nedeniyle kendisi ve başkaları için tehdit oluşturması durumunda, tedavi, eğitim ve ıslah amacıyla mahkeme kararıyla zorunlu tedaviye alınabildiğini belirten Dinç, "Kanun var ancak uygulanması noktasında sıkıntılar yaşıyoruz. Bağımlılık etkisi altındaki bireylerin her zaman gönüllü olarak tedaviye başvuramayabilir bazı vakalarda tedavinin gönüllülüğe bırakılmasının yanlış olacağını düşünüyoruz. Böyle bir kanun varken, kanunun uygulanması için ön ayak olmak gerekir" ifadelerini kullandı.