GÜNDEM - 25 Kasım 2017 Cumartesi 09:49

Kore Savaşından bir Ayla hikayesi daha çıktı

A
A
A
Kore Savaşından bir Ayla hikayesi daha çıktı

Kore Savaşında çöpten ekmek topladığını görünce yanına alıp ismini de Savaş koyan Kore Gazisi Nurettin Ebil (91), “Savaş’ın bende özlemi çok fazla. Savaş ağladığı zaman ben de ağlıyordum. O derece birbirimize bağlıydık. Şimdi karşıma çıksa, bu kapıdan içeri girse düşüp bayılırım” dedi.

1953 yılında Kore Savaşında görev yapan Astsubay Nurettin Ebil, savaşta ailesini kaybetmiş ve çöpten ekmek toplayan bir erkek çocuğu buldu. Çocuğu, Türk askerlerinin bulunduğu birliğe götürüp karnını doyuran ve üstüne birlikte bulunan en küçük kıyafeti diktiren Ebil, savaşta oldukları için küçük çocuğa Savaş ismini verdi. Zaman içinde birlikteki askerlerden Türkçe öğrenen Savaş, Ebil’e tercümanlık yaptı. Astsubay Ebil, ailesi aklına geldiği zaman ağlayan Savaş ile ağladı, ona babalık yaptı. Nurettin Ebil’in Kore Savaşındaki görevi 1953 yılında sona erdi. Savaş’ı da Türkiye’ye getirmek için uğraştı ancak yetkililerden izin alamadı. Türkiye’ye dönen Nurettin Ebil, Savaş ile 6 ay boyunca mektuplaştı. Savaş mektubunda ‘Beni buradan ne zaman alacaksın?’ diye sorsa da Ebil’in elinden bir şey gelmedi. Bir süre sonra Savaş ile irtibatını kaybeden Ebil, Güney Kore’nin daveti üzerine 2007 yılında Kore’ye gitti. Cebine Savaş’ın fotoğrafını ve mektuplarını da koyan Ebil, Büyükelçiliğin verdiği yemekte Savaş’ı bulmak için yetkililerden yardım istedi ancak bulamadı.

Kore Savaşından bir Ayla hikayesi daha çıktı

1927 doğumlu olan Nurettin Ebil, 1953 yılında Kore Savaşında yaşadıklarını ise şöyle anlattı:

“Sanat Enstitüsünden mezun olduktan sonra askeriyeye gittim ve okulu bitirdikten sonra üst çavuş olarak çıktım. 1952 yılında Kore’ye tayinim çıktı. 1953 yılının Haziran ayında İzmir’den vapura bindik ve bir ay süren yolculuktan sonra Kore’nin Busan limanına indik. Daha sonra trene bindik ve Kumkale Cephesine intikal ettik. Orada mühimmat deposunu teslim aldım. Mühimmatlar, patlamaması için kum torbalarının içine konmuştu. Bizim bağlı bulunduğumuz cephanelik Amerikalılara ait 63 numaralı cephanelikti. İkmali ben oradan sağlıyor, birliklerin ihtiyacına göre mühimmat dağıtıyordum. Mühimmatı alacağımız yerde muazzam ateş oluyordu. Kumkale Cephesi, düşmanla bizim aramızda 12 metre mesafenin olduğu bir cephe. Bu 12 metre mesafenin ortası çukur. Hiç kimse taarruz edemiyor. O cephe düşman içinde bizim içinde iyiydi. Çünkü taarruz edilmiyor.”

Kore Savaşından bir Ayla hikayesi daha çıktı

“Amerikalı kendisine tabanca çektiğimi zannedince kaçtı”

Daha sonra Vegas Cephesine gittiğini söyleyen Ebil, cephede yaşadıklarını şöyle özetledi:
“Vegas Cephesi, taarruz edilecek oynak bir cephe. 1953 senesinin Mayıs ayında Türklere hoş geldin dediler ve taarruz ettiler. Bölgede bulunan ay şeklindeki tepe bir onlara geçti, bir bizlere. Mühimmat ikmalini yapmak için oto bölüğünden taşıyıcıları da yanıma alarak hemen arabaya bindim ve bizim bağlı olmadığımız, Amerikalılara ait olan depoya gittim. Çünkü bizim bağlı olduğumuz depo çok uzakta ve oraya gidersem tugay mahvolurdu. Depoya gittiğimde Amerikalı yetkiliye mühimmat almaya geldiğimi söyledim ancak bana 63 numaralı cephane deposundan almam gerektiğini söyledi. Bende, ‘Oraya gidersem tugaya mühimmat yetişmez, yetişmediği için de cephedeki insanlar mahvolur’ dedim. İngilizce bilmediğim için durumu anlatamadım, işaretle anlatmak için tabancayı çıkarmamla birlikte cephanelikte bulunan Amerikalı depodan çıktı gitti. Bende çaresiz kalınca oto bölüğündeki taşıyıcılara ‘her istife bir araba yanaşsın ve mühimmatları yükleyin’ dedim. Bu halde ikmali yaptım, cepheye telefonla bağlandım ve cephenin istediği mühimmatı elime geçtikçe gönderdim. 36 saat muazzam bir taarruz oldu. 36 saat zarfında 300’ü şehit, 150’si yaralı 450 zayiat verdik. Yaralı olup da alamadıklarımız oldu. Hastalık olmasın diye 2 gün sonra yukarıdan uçakla yangın bombası atarak yaktılar. Bizden yaralı olanlarda yandı onların içinde. Ben bunları görünce kendimden geçtim. Ölenlerin yerine bando çalan arkadaşları tayin ettiler. Harp mi yapacaklar? İstikam birliğini olduğu gibi cepheye gönderdiler. Biz yaklaşık 450 zayiat verdik ama onlar binlerce zayiat verdi. Sabah erkenden bir tercüman, bir hakim, bir kurmay başkanı ve deponun komutanı olan albay yanıma geldi. Durumu onlara da anlattım. Tabanca çekmediğimi anlayınca oradaki depo komutanı hemen benim sırtımı okşadı ve gülmeye başladı. Daha sonra bana madalya verdiler. Mühimmatı sağlayamasaydım eğer tugay teslim olurdu. O gece tepe 12 defa el değiştirdi. 4 gün boyunca yemek yemedim. Benim İngilizce bilmemem, tarif edeceğim diye adamın kaçması tugayı kurtardı.”

Kore Savaşından bir Ayla hikayesi daha çıktı

“Savaşta olduğumuz için ismini Savaş koydum”

Cephaneliğin orada çöplerin bulunduğu yerden yiyecek toplayan bir çocuğu görmesi üzerine yanına gittiğini ifade eden Ebil, “Burada ne arıyorsun diye sordum. Annesi ve babasının öldüğünü, karnının aç olduğunu ve yemek aradığını söyledi. Çocuğu yanıma aldım, yemek verdim, karnını doyurdum. ‘Benim yanımda kalır mısın?’ diye sordum. ‘Kalırım’ dedi. Çocuğu yanıma aldım ve savaşta olduğumuz için çocuğun ismini Savaş koydum. Üstü başı berbat halde olduğu için en küçük elbiseyi üstüne göre diktirip, giydirdik. Yara almıştı, omzunun içinde parça vardı. Zamanla Savaş askerlerden Türkçeyi öğrendi. Daha sonra da bana tercümanlık yaptı. Yanımda 6 ay durdu. Annesi, babası aklına geldiği zaman ağlardı. Bende onunla birlikte oturup ağlardım. Haline çok üzüldüm. Görevim bittiği zaman Savaş, ‘beni de götür, burada durmayım’ dedi. Götürmem yasak olduğu için ‘Sen burada dur mektuplaşalım’ dedim. O ağladı, ben ağladım. O derece birbirimize bağımlı kaldık. Ayrılmak çok zor olduğu gibi birbirimize mektup yazıyorduk. 6 ay boyunca mektuplaştık. Savaş mektubunun birinde, ‘Beni buradan ne zaman alacaksın, niye beni götürmedin, sen benim babam yerinde birisin’ diyordu. Türkiye’ye döndükten sonra Savaş’ın tugayda tercümanlık yaptığını öğrendim” ifadelerini kullandı.

Kore Savaşından bir Ayla hikayesi daha çıktı

“Kore’ye gidip aradım ama bulamadım”

2007 yılında Güney Kore’den gelen davet üzerine cebine Savaş’ın fotoğraflarını ve mektuplarını da koyarak Kore’ye giden Nurettin Ebil, “Kore’ye gittiğim zaman elçilik bize yemek verdi. Orada bir görevli vardı. Savaş’ı anlattım, fotoğraflarını gösterdim, durumunu sordum. Ancak bulamadım. Savaş’ın bende özlemi çok fazla. Çünkü Savaş ağladığı zaman bende ağlıyordum. O derece birbirimize bağlıydık. Savaş şimdi karşıma çıksa, bu kapıdan içeri girse ben bayılırım. Hükümetimiz Savaş’ı bulursa çok memnun olurum. Savaş bana mektup yazsın bende ona mektup yazarım” dedi.

Şükran Ebil: “Kore’den döndükten sonra uzun süre toplayamadı”

Nurettin Ebil, Türkiye’ye döndükten sonra Kore Savaşında yaşadıklarını uzun süre unutamadı. Nurettin Ebil’in karısı Şükran Ebil, yaşadıkları sıkıntıları şöyle anlattı:

“Gece bağırarak, sıçrayarak uyanıyordu. Ben de daha çocuğum, 16 yaşında evlenmişim, korkuyordum. Uyandırıyordum, bir şey mi oldu diye soruyordum. ‘Ben kendimi çadırda hissediyorum, sağıma soluma bombalar düşüyor’ diyordu. Bu yıllarca devam etti.”

Albümleri karıştırırken Amerikan askerleri tarafından düzenlenen eğlencelerde çekilen fotoğraflar ile Savaş’ın fotoğraflarını gördüğünü ve şaşırdığını söyleyen Şükran Ebil, “Sanatçıların olduğu bütün fotoğrafları kıskandığım için yırttım. Yırttığımı öğrenince çok üzüldü ve ‘o benim büyük bir hatıramdı’ dedi. Şimdi düşündükçe yırttığım için çok üzülüyorum. 64 yıllık evliyiz. Benim arkadaşım, annem, babam, eşim, her şeyim oldu. İlk defa gurbete çıkmıştım. Yemek yapmayı bilmiyordum, ablama mektup yazıp yemek tarifi istiyordum. İşten eve gelince beraber mutfağa geçer yemek yapardık. Çocuk yaşta evlendiğim için ‘hadi gel 5 taş oynayalım’ derdim. O da bana uyardı beraber 5 taş oynardık, saklambaç oynardık evin içinde. En çok ben yeniyordum” diye konuştu.  

İlker Turak - Ömer Çetin

Kore Savaşından bir Ayla hikayesi daha çıktı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: "Çocukların hayatına kast edenlerin hesap vermesi için elimizden geleni yapmayı sürdüreceğiz" Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, “Türkiye olarak, Cumhurbaşkanımız liderliğinde, çocukların hayatına kast edenlerin hesap vermesi için elimizden geleni yapmayı sürdüreceğiz” dedi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde düzenlenen “TRT 46. Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği” programına katıldı. Yılmaz, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın selamlarını, sevgilerini ve 23 Nisan Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramını kutlama dileklerini iletti. Yılmaz, dünyada başka örneği olmayan milli bayramı uluslararası düzeyde bir kardeşlik şölenine dönüştüren TRT’yi tebrik etti. TRT, 1979 yılından bu yana 23 Nisan Uluslararası Çocuk Şenliği’ne ev sahipliği yaparak; kardeşlik iklimini dünyaya yayan önemli roller üstlendiğini ifade eden Yılmaz, “Bugüne kadar dünyanın 120 farklı ülkesinden 30 binin üzerinde çocuğu Türkiye’de misafir etmenin bahtiyarlığını yaşıyoruz. Türkiye’de ağırladığımız çocuklar, buradan unutulmaz anılarla ülkelerine döndüler, tüm dünyaya barış ve dostluk mesajları götürdüler. Bugün ise 29 farklı ülkeden 500’e yakın evladımızı, ‘Dünya Çocukları Barış İçin El Ele Verdi’ temasıyla Türkiye’de misafir ediyor, kucaklıyoruz. Son iki yıldır Başakşehir Millet Bahçesi’nde gerçekleştirilen Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği’nin coşkusunu, bu sene dünya çocuklarıyla birlikte Ankara’da yaşıyoruz. Çocuğun olduğu yerde neşe var. 29 farklı ülkeden Türkiye’ye getirdiğiniz bu heyecan, neşe ve güzellikler için her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Bu yıl aramızda onur konuğu olarak Filistin’in cesur çocukları var. Tüm çocuklarımızla birlikte, bugün aramızda olan Filistinli evlatlarımıza da hoş geldiniz diyor, her birinin gözlerinden öpüyorum” diye konuştu. Dünyada savaşlar, çatışmalar, düşmanlıklar, acılar, korkular hep büyükler tarafından çıkartıldığını belirten Yılmaz, “Ama bugüne kadar krizlerin kurbanı ise çoğunlukla çocuklar oldu. Büyüklerin hatalarının bedelini maalesef masum çocuklar ödedi, ödüyor. Bu acı gerçeğe son 200 gündür Filistin’de bir kez daha şahitlik ediyoruz. İşgal altındaki Filistin topraklarında, 7 Ekim’den beri son asrın en acımasız katliamlarından biri yaşanıyor. Ne yazık ki, dünyamızın barış ve huzurunu korumakla görevli kurumlar, 14 binden fazla Filistinli çocuğun hayatını kurtarmayı başaramadı. Gazze’de 200 gündür yaşananlar, açık söylüyorum, insanlık tarihine birer kara leke olarak kazınmıştır. Sizlerin böyle bir vahşete şahit olmanızı asla istemezdik. Altını çizerek ifade etmek isterim ki; savaşları bitirmek için verdiğimiz mücadelenin en önemli motivasyon kaynağı siz çocuklarımızdır. Çocukların kulakları bomba sesleriyle değil, işte bugün burada olduğu gibi, akranlarının neşeli sesleri ile çınlamalıdır” şeklinde konuştu. Çocukların yüreklerinin tedirginlikle değil sevgiyle, coşkuyla, umutla çarpması gerektiğini belirten Yılmaz, “Çocuklar korkunun pençesinde değil, huzurun kucağında uyumalıdır. Şunu hiçbir zaman unutmayın sevgili çocuklar adalet, er ya da geç mutlaka tecelli eder. Zalimler, zorbalar ve katiller günün sonunda kaybetmeye mahkûmdur” ifadelerine yer verdi. Çocuklardan Gazze başta olmak üzere bütün o yetim ve öksüz çocuklar için, akşam yatağa girdiklerinde dua etmenizi istediğini söyleyerek Yılmaz, “Sizlerden Gazzeli, Filistinli, Yemenli, Sudanlı, Somalili ve kalbi yaralı diğer tüm kardeşlerinizi dualarınızda unutmamanızı özellikle rica ediyorum. İsrail yönetiminin ve savaş lobilerinin baskılarına rağmen Gazze’deki katliamlara tepkisiz kalmayan herkese buradan teşekkür ediyorum. Biz de Türkiye olarak, Cumhurbaşkanımız liderliğinde, çocukların hayatına kast edenlerin hesap vermesi için elimizden geleni yapmayı sürdüreceğiz. Bunun yanında tüm dünyada barışın ve huzurun hakim olması için var gücümüzle çalışmaktan geri durmayacağız. Siz çocukların şu an burada sergilediği birlik ve beraberliğin, Türkiye’den tüm dünyaya verdiğiniz mesajların çok kıymetli olduğuna inanıyorum. Şu muhteşem kardeşlik tablonuz, inşallah Balkanlar’dan Orta Asya’ya; Afrika’dan Avrupa’ya dünyanın her köşesindeki çocuklara umut ve ilham kaynağı olacaktır. Yeryüzündeki tüm çocuklarının barış, huzur ve güvenlik içinde yaşayacağı, oynayacağı, anne ve babasından ayrı kalmayacağı aydınlık bir dünya için mücadelemizi devam ettireceğimizi bilmenizi istiyorum. Rabim sizleri her türlü sıkıntıdan korusun diyorum” açıklamalarında bulundu. Bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışının 104’üncü yıl dönümü olduğunu belirten Yılmaz, “23 Nisan 1920 tarihinde, ülkemiz işgal altındayken ‘Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir’ diyerek bağımsızlık irademizi ortaya koyduk. Meclisimizin ortaya koyduğu irade, tükendi denilen bir milletin küllerinden doğarak tarih sahnesinde adeta bir güneş gibi parlamasını ifade ediyordu. Büyük Millet Meclisi çatısı altında, ortak bir gaye etrafında kenetlenen aziz milletimiz, İstiklal Harbiyle geleceğine ve iradesine sahip çıkmıştır. Bu uğurda nice insanımızı, genç-yaşlı, kadın-erkek demeden on binlerce vatan evladını şehit verdik. Tüm imkânsızlıklara, yokluk ve zorluklara rağmen mücadelemizi zaferle taçlandırdık. Bu vesileyle bir kez daha Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin ilk başkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, Kurtuluş Savaşımızı sevk ve idare eden ilk Meclis’teki tüm milletvekillerini, istiklalimizi ve istikbalimizi borçlu olduğumuz bütün kahramanlarımızı rahmetle yâd ediyorum. İstiklal Harbi’ni veren o yüce Meclis’teki ruhu, aşkı, heyecanı bizler de bugün en coşkulu halde kalbimizde hissediyoruz” ifadelerine yer verdi. Tam 22 yıldır milli mücadele ruhuyla Türkiye ve istikbalimizin teminatı olan çocuklarla hizmet için koştuklarını vurgulayan Yılmaz sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Şehitlerimizin canları pahasına bize devrettiği emaneti, daha da yücelterek bizden sonraki nesillere devretmenin gayreti içindeyiz. Demokrasiyi, Cumhuriyeti, milli iradeyi güçlendirdikçe; ülkenin daha çok kalkındığını, geliştiğini, büyüdüğünü 22 yıl boyuna pek çok kez gösterdik. Bundan sonra da daha güçlü devlet, daha güçlü millet, gücünü pekiştirmiş bir demokrasi idealiyle yolumuza kararlılıkla devam edeceğiz. Devletimizin üniter yapısından, milletimizin ezeli ve ebedi kardeşliğinden, vatanımızın toprak bütünlüğünden asla taviz vermeyeceğiz. Türkiye Yüzyılını inşa edene kadar durmadan, dinlenmeden, önümüze çıkan engellere aldırmadan azimle mücadelemizi sürdüreceğiz. Rabbim yolumuzu, bahtımızı açık etsin diyorum.” Yılmaz, çocuklardan hayatınız boyunca, hem ülkemizde, hem dünyada, kardeşliği, dostluğu ve dayanışmayı en güçlü şekilde savunmanızı beklediğini belirtti. Çocukları neşeli görmek, biz büyükleri her zaman çok mutlu ve mesut ettiğini ifade eden Yılmaz, “İnşallah, ülkemizde bulunduğunuz süre içinde hayatınız boyunca unutamayacağınız güzel hatıralar biriktireceksiniz. Sizlerden, birbirinizle iletişimizi hiç koparmamanızı özellikle rica ediyorum. Her birinizden Türkiye’deki kardeşlerinizle irtibat halinde olmanızı, mektuplar yazmanızı, e-postalar, mesajlar göndermenizi bekliyorum. Bu düşüncelerle, hepinizin 23 Nisan Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramını kutluyor, her gününüzün bayram neşesi içinde geçmesini diliyorum. Kalplerimizin bir araya geldiği bu anlamlı buluşmaya vesile olan TRT’miz başta olmak üzere tüm kurumlarımıza şükranlarımı sunuyorum. Nice bayramlarda buluşmak dileğiyle, hepinizi gözlerinizden öpüyor, sevgilerimi iletiyorum. Ailelerinize, arkadaşlarınıza selamlarımızı, sevgilerimizi götürmenizi özellikle rica ediyorum. Allah’a emanet olun” dedi.
Muğla Başkan Mandalinci, muhtarlarla buluştu Bodrum Muhtarlar Birliği Derneği Olağanüstü Genel Kurulu, Bodrum Belediye Başkanı Tamer Mandalinci’nin katılımıyla Bodrum Ticaret Odası’nda gerçekleşti. Bodrum Ticaret Odası’nda, Muhtarlar Birliği Derneği Olağanüstü Genel Kurulu, Bodrum Belediye Başkanı Tamer Mandalinci’nin katılımıyla gerçekleşti. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan Olağanüstü Genel Kurulda oylamaya sunulan tek aday Cumhuriyet Mahalle Muhtarı Ahmet Cemil Gündüz dernek başkanlığına seçildi. 2010 yılından beri Muhtarlar Birliği Başkanlığı yapmakta olduğunu belirten Ahmet Cemil Gündüz, “Yine teveccüh göstererek bu dönemde de beni başkan seçtiniz. Çok teşekkür ediyorum. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra sizin her konuda destekçiniz olacağım ve yardım edeceğim” dedi. Bodrum Belediye Başkanı Tamer Mandalinci, Olağanüstü Genel Kurulun hayırlı uğurlu olmasını dilerken tekrar Muhtarlar Birliği Derneği Başkanı olarak seçilen Ahmet Cemil Gündüz’ü de tebrik etti. Ahmet başkanın, geçmiş dönemde 56 mahalle muhtarı ile belediyenin de öncülüğünde mahalle yaşayanlarının isteklerini en hızlı şekilde yerine getirmek üzere yaptığı çalışmalara dün olduğu gibi bugün de devam edeceğini söyleyen Başkan Tamer Mandalici, "Yine aynı azim ve kararlılıkla mahallelerde hizmetlerimize devam edeceğiz. Belediye olarak Muhtarlık İşleri Müdürlüğümüz öncülüğünde sizlere verdiğimiz destek ve katkıları artırarak devam ettireceğiz. Sizler, vatandaşımızın öncelikli bire bir diyalog kanalısınız. O yüzden sizlerden gelen talep, istek ve şikayetleri; bütün tavsiyeleri, önerileri çok önemsiyor ve çözmek için canla başla çalışıyor olacağız. Bu konuda hem bana hem belediye başkan yardımcılarımıza, birim müdürlerimize, Muhtarlık İşleri Müdürlüğümüze ulaşabilirsiniz. Muhtarlık binası olmayan mahallelerimizde bir an önce muhtarlık ve araç, gereç, ekipman ihtiyaçlarının giderilmesi ve halka en hızlı ve etkin şekilde hizmet verilmesini sağlayacağız. Olağanüstü genel kurulunuzu kutluyor, olağanüstü genel kurulda yeniden Muhtarlar Derneği Başkanı seçilen Ahmet Cemil Gündüz muhtarımı tebrik ediyorum" dedi. Yeni dönemin ilk muhtarlar toplantısı yapıldı Olağanüstü Genel Kurulun ardından Belediye Başkanı Tamer Mandalinci, yeni dönemin ilk muhtarlar toplantısını gerçekleştirdi. Belediye ve muhtarlar arasındaki koordinasyon ve çalışma dinamikleri hakkında konuşulan toplantıda Başkan Tamer Mandalinci, görüşmelerde muhtarlara öncelik tanınacağını belirtti. Alt yapı, su, kafeler, işgaliyeler, hanutçuluk, çocuk parkları, otopark sorunları, çevre temizliği, pazar yerleri, halk plajları gibi konularda muhtarların istek ve önerilerini dinleyen Başkan Tamer Mandalinci, meclis üyelerinin bu konuda muhtarlara destek olacağını belirtti. “Temizlik seferberliği başlatacağız” Başkan Tamer Mandalinci, Muhtarlar Birliği Toplantısında muhtarlara temizlik seferberliği yapacaklarını ifade ederek "Bodrum’a gelenlerin temiz bir çevre görmesi benim en büyük arzum. Belediye olarak bu konuda çalışıyoruz. ‘Mıntıka ekipleri çalışıyor, çöpler zamanında alınıyor, çöp konteynerlerimiz tertemiz’ demesi benim en büyük kriterim. Temizlik konusunda başarısız olma lüksümüz yok. Birim müdürlerimiz, belediye başkan yardımcılarımız, meclis üyelerimizin içinde bulunduğu bir ekiple beraber bir temizlik seferberliği başlatacağız. Eğer kurabilirsek 250-300 kişilik bir timi 11 bölgeye dağıttığımızda bir temizlik seferberliği başlatacağız. Bu noktada da siz değerli muhtarlarımızdan da kendi mahallelerinizde destek bekleyeceğiz. Bu seferberliği başlatıp belirli periyodlarla bölgemize güzel bir hizmet yapmış olacağız” şeklinde konuştu. Genel kurula Bodrum Belediye Başkanı Tamer Mandalinci, Muhtarlar Derneği Başkanı Ahmet Cemil Gündüz, Bodrum Belediyesi Muhtarlık İşleri Müdürü Murat Kurtini, mahalle muhtarları, ile basın mensupları katıldı.