SAĞLIK - 08 Ekim 2020 Perşembe 10:12

Koronavirüse karşı geliştirilen Cov-2 aşısı Türkiye’de 13 bin gönüllüye uygulanacak

A
A
A
Koronavirüse karşı geliştirilen Cov-2 aşısı Türkiye’de 13 bin gönüllüye uygulanacak

Çinli Biyoteknoloji firması ile Sağlık Bakanlığı tarafından imzalanan protokol ile geliştirilen Sars Cov-2 korona virüse karşı yapılacak olan Covi-2 aktif aşısının çalışmasında, Faz 3 evresinde geçilmesi ile geliştirilen aşı Türkiye’de 13 bin kişiye uygulanacak. Aşı ile ilgili bilgiler veren Kayseri Şehir Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Kliniği Covi-2 aktif aşı Sorumlu Araştırmacı Doktor Ayşin Kılınç Toker, “Türkiye olarak ilk defa bu kadar büyük Faz 3 çalışmasında ön ayak oluyoruz” dedi.

Başarılı olamayan aşıların Faz 3 aşamasına gelemediğini ve aşıda güvenilirlik konusunda herhangi bir sorun yaşanmadığını söyleyen Ayşin Kılınç Toker, “Aslında faz çalışmaları olarak Faz 1, 2, 3, 4 olarak tanımlanır. Faz 0 da laboratuvar boyutunda gerekirse deney hayvanları üzerinde çalışma yapılır. Faz 1 ve 2 ise etki ve dozlama için sağlıklı ama sınırlı gönüllü sayısı ile çalışır. İnsan üzerinde deneyler yapılır. Eğer bu aşamalarda herhangi bir problem yaşanmaz ise geniş gönüllü çerçevesine sahip Faz 3 çalışmalarına geçilir. Aşının içeriği şu an için inaktive edilmiş sars cov-2 virüsü. Yani herhangi bir hastalık oluşturacak etkisi bırakılmamış laboratuvar ortamında in aktive edilmiş konumda o yüzden de hastalık belirtileri açısından güvenirliği yüksek düzeyde. Zaten Faz 1 ve Faz 2 çalışmalarında hayatı tehdit eden önemli bir yan etkiye saptamadık. Ayrıca denekleri ve gönüllüleri vazgeçtirecek bir durum olmadı. Faz 2 çalışmaları da deneklerin pozitif yanıtlarıyla sonuçlandı, Faz 1 ve Faz 2 çalışmaları. Onları geçemediği takdirde hiçbir aşı ve ilaç Faz 3 aşamasına gelemiyor. Bu o yüzden güvenlilik ve yan etki profili açısından önemli” dedi.

“Dünyada 50 bin, Türkiye’de 13 bin kişide uygulanacak”

Aşının Türkiye’de 13 bin kişide uygulanacağını ve Türkiye’nin ilk defa bu kadar büyük Faz 3 çalışmasında ön ayak olduğunu söyleyen Toker, “Öncelikle aslında bu Çin biyoteknoloji firmasından üretilen bir aşı. Aşının üretimi Çine ait. Çin’le Sağlık Bakanlığı tarafından tüm dünya genelinde protokolünün hazırlandığı bir çalışma. Şöyle ki dünya üzerinde 50 bin gönüllüde Faz 3 çalışması yapılması planlanıyor. Bunun 13 bin kadarlık bir bölümü Türkiye’de yapılacak. Çin ve Brezilya gibi birçok ülkede uygulama başladı. Şu ana kadar 10 bin sağlıklı gönüllü aşı uygulaması yapıldı ve herhangi bir hayatı tehdit edecek yan etkiye ya da tanımlanamayacak bir hastalığa rastlanmadı. Çok hafif belirtilerle atlatıldı. Biz Türkiye olarak bu kadar geniş Faz 3 çalışmasını ilk defa ön ayak oluyoruz. Türkiye’de daha sınırlı sayıda gönüllülerle yapılmıştı bu çalışmalar. 13 bin gönüllü sayısı gerçekten çok yüksek. Dediğim gibi Çin, Brezilya, Suudi Arabistan ve Bangladeş gibi UNICEF’in Afrika’da ön ayak olduğu birçok ülkede bu aşı zaten uygulanacak. Bu Çin firması aslında Sağlık Bakanlığının çok uzun zamandır beraber çalıştığı bir firma. Öyle ki çocukluk dönemi aşılarından Hepatit A Hepatit B aşısı, kızamık, kabakulak, suçiçeği aşıları, çocuk felci aşısı zaten bu firma tarafından üretilen aşıları Sağlık Bakanlığı tarafından temin ediliyor ve çocuklarımıza yıllardır bu aşılar uygulanıyor” ifadelerini kullandı.

“Tedavi yöntemini netleştiremediğimiz bir hastalık”

Ayşin Kılınç Toker, virüsün yüzde 100 etkin tedavisinin henüz bulunmadığını söyleyerek, sözlerine şu şekilde devam etti:

“Yaşadığımız dönem çok farklı bir dönem. Maalesef tam olarak tedavisi ve klinik durumunu netleştiremediğimiz bir hastalıkla karşı karşıyayız. Bazı insanlarda çok hafif seyrederken, bazı insanlarda çok ağır, yoğun bakım şartları gerektiren durumlarla karşılaşıyoruz. Yüzde 100 bir etkin tedavisi maalesef şuan saptanabilmiş değil. O yüzden benim kendi görüşüm. Hastalığa yakalanmadan, bu hastalık nasıl geçecek düşüncesine kapılmadan, öncelikle aşı olup kendimizi hastalıktan korumak.“

Aşının 2 grup üzerinde uygulanacağını ve belirli kriterler çerçevesinde gönüllülerin seçileceğini söyleyen Ayşin Kılınç Toker, “Protokol 2 gruptan oluşuyor. K1 ve K2 olarak sınıflandırdığımız, Türkiye de yapılması gereken 13 bin kişilik gruptan ilk bin 300 kişiyi sağlık çalışanlarından yapmak istiyoruz. Bunun öncelik nedeni şu, sağlık çalışanlarının yüksek riskli temasları. Sağlık çalışanı derken ise hastanede çalışan doktor, hemşire, idari personel, teknisyen, yemekhane çalışanı, temizlik personeli dahil covid hastalarıyla sık teması olan kişilere öncelik vereceğiz. Bunun nedeni de hastanede kontrolün daha kolay olması, bu kişilerin daha yüksek temas içerisinde olması herhangi bir yan etki gelişecek olduğu takdirde daha erken yanıt verebileceğimiz, daha erken kontrol altına alabileceğimiz bir durum olmasından dolayı. Türkiye genelinde ilk bin 300 kişilik çalışmadan sonra halka 12 bin kişilik de normal risk düzeyindeki insanlara aşı çalışması yapılacak. Şuan için çalışmamız da sağlıklı gönüllülerden oluşan bir gönüllü listesi oluşturuyoruz. Bu kişilerden öncelikle daha önce PCR testi ile korona virüs hastalığını geçirmemiş olmamalarını, kan testleri ile geçirmemiş olmalarını teyit ediyoruz. Sonrasında araştırmacılar tarafından kişiler aşıya uygunluk açısından değerlendiriliyor. 18 ile 59 yaş arasında bir profil seçmeye çalışıyoruz. Kronik hastalığı olmayan, uzun süreli ilaç, kemoterapi, radyoterapi tedavisi almamış kişileri seçmeye çalışıyoruz. Yani aslında sağlıklı gönüllüleri seçmeye çalışıyoruz. Bu şekilde oluştuktan sonra biz aşıyı 0. gün ve 14. gün olacak şekilde iki doz halinde uygulayacağız. Koldan kas içerisine uygulayacağız ve 30 dakikalık bir gözlem ortamımızda sağlandıktan sonra kişileri 1 yıl boyunca 15’er belli bir süre sonra 30’ar günlük aralıklarla takip edeceğiz. Bu süre zarfında 7 gün 24 saat ulaşabilecekleri bir telefon numarası olacak. Bu telefon numarasına her türlü sağlık problemlerine, yani örneğin kişi aşı oldu sonrasında trafik kazası geçirdi. O durumda bile bizim takibimizde olacak. Denekleri tamamen gözlem altında tutacağımız bir protokol çerçevesinde çalışacağız. Onun dışında da oluşacak bir yan etkide faz1, faz2 çalışmalarında dediğimde çok sınırlı sayıda yan etkiler meydana geldi. Bunlar nedir? İşte enjeksiyon yerinde ufak bir kızarıklık, ağrı, ateşlenme hissi ama sistemik ateş yanıtı olarak şuan dünya genelinde yapılan tüm aşı çalışmaları içerisinde en düşük ateş yan etkisi bu aşı ile sağlandı. Onun dışında kişini hastaneye yatmasını gerektirecek kadar ağır bir yan etkiyle karşılaşılmadı. Hayatı tehdit eden bir yan etki söz konusu değil” dedi.

Eren Kan - Alparslan Ötüken
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kocaeli 7 kişinin can verdiği olayda kan donduran kaçış planı Kocaeli’nin Dilovası ilçesinde 7 kişinin hayatını kaybettiği parfüm fabrikası yangınına ilişkin hazırlanan iddianamede, şüphelilerin kaçırılmasına yönelik planlara yer verildi. Şüpheli Ali Osman A.’nın firma sahiplerini saklayan kişiye, "Canlarını sıkmasınlar, rahat olsunlar. Onları çok sağlam şekilde karşıya geçireceğiz. Maddi imkanımız ve gücümüz var. En kötü ihtimalle avukatları devreye sokacağız, suçu babaları üstlenecek. Onlara bir şey olmayacak. Bu konuşmalarımı yeğenlerime ilet" dediği iddia edildi. Olay, 8 Kasım’da Dilovası Mimar Sinan Mahallesi’ndeki Ravive Kozmetik isimli iş yerinde meydana geldi. Patlamanın ardından çıkan yangında Hanım Gülek (65), Esma Dikan (65), Şengül Yılmaz (55), Tuncay Yıldız (48), Tuğba Taşdemir (18), Nisa Taşdemir (17) ve Cansu Esatoğlu (16) yaşamını yitirdi. Soruşturma kapsamında gözaltına alınan 11 şüpheliden şirket sahibi Kurtuluş Oransal, şirket yetkilileri İsmail Oransal, Altay Ali Oransal, Aleyna Oransal ve Gökberk Güngör, "Olası kastla öldürme" suçlamasıyla, Ali Osman A. ve Onay Y., "Suçluyu kayırma" suçlamasıyla tutuklandı. Şüphelilerden H.E., G.B., Ö.A. ve Güven Demirbaş, adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Soruşturma sürecinde tutuklanan firma sahibi Kurtuluş Oransal ise cezaevinde geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybetti. Olayın ardından ihmali olduğu değerlendirilen SGK ve İŞKUR yetkilileri açığa alındı. Gebze Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan 91 sayfalık iddianamede, İsmail Oransal, Altay Ali Oransal, Aleyna Oransal ve Gökberk Güngör hakkında "Olası kastla öldürme" suçundan 7’şer kez müebbet, "Nitelikli mala zarar verme" suçundan ise 3’er kez 6 aydan 4 yıla kadar hapis cezası istendi. 8 sanığın "Bilinçli taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma" suçundan 22 yıl 6’şar aya kadar, 4 sanığın "Suçluyu kayırma" suçundan 5’er yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edilen iddianamede, ayrıca Ümit Ç., Ünal A., Muhammet D., Seyfullah Ç., Güven D., Caner Özgür Y., Özcan Y., Özkan Y. hakkında "Bilinçli taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma", Ali Osman A., Onay Y., Ömer A. ve Abdurrahman B’ın ise "Suçluyu kayırma" yönünden haklarında dava açılması istendi. "Sigortası olmayanları denetimde eve gönderdiler" İddianamede ifadesi yer alan işçilerden Keriman Miskin, 4 yıldır çalıştığı iş yerinde hiçbir eğitim almadığını ve koruyucu kıyafet verilmediğini belirterek, "İşletmede resmi bir sorumlu yoktu. Sigorta denetimine sadece bir kez gelindi. Bu denetimde de iş yeri sahibi Kurtuluş Oransal, yalnızca sigortası olanların kalmasını söyleyerek, benim gibi sigortası olmayan tüm çalışanları evine gönderdi. Maaşlarımız elden veriliyordu" dedi. Yaralı kurtulan işçi Ayten Aras, patlama anında ölen Nisa Taşdemir ve Esma Dikan’ın krem dolumu yaptıklarını söyledi. Aras, "Bize koruyucu elbise verilmedi, evden geldiğimiz kıyafetlerle çalışıyorduk. Kurtuluş Oransal 4 yıldır sigorta vaadinde bulundu ama yapmadı. Günlük 800 TL yevmiye ile çalışıyorduk" ifadelerini kullandı. Olay günü tesiste bulunan 16 yaşındaki Z.H. ise "Olay günü ikinci katta, iş yerinin ortasında bulunan tankerde parfüm karışımı yapılıyordu. Kimyevi maddeleri karıştıran bir alet vardı. Biz parfüm kutusu kapatırken bir anda patlama yaşandı" diye konuştu. Acılı aileler: "Cenazeleri DNA testiyle teşhis edebildik" Yangında çocuklarını ve eşlerini kaybeden ailelerin ifadeleri ise yürekleri dağladı. 17 yaşındaki kızı Nisa’yı kaybeden baba Vedat Taşdemir, "Kızım paketleme personeli olarak girdi ancak imalat işinde de çalıştırıldığını öğrendim. İmalat yapıldığını bilseydim kızımı asla göndermezdim. Kızımın vefat ettiğini, oğlumdan alınan DNA örnekleri sonucu öğrenebildik" dedi. Eşini kaybeden Aytekin Gikan, yangın söndürüldükten sonra içeride cesetler olduğunu öğrendiğini, hastaneleri aradığını ancak eşini bulamadığını, vefat ettiğini sonradan anladığını belirtti. Hanım Gülek’in eşi Metin Gülek ve Cansu Esatoğlu’nun babası İbrahim Esatoğlu da yakınlarının cansız bedenlerini ancak İstanbul Adli Tıp Kurumu’nda yapılan DNA eşleşmeleri neticesinde teşhis edebildiklerini ifade etti. "İlkokul öğrencilerini bile çalıştırdıklarını biliyorduk" Tanık İ.A., mahalleli olarak iş yerinden yayılan kimyasal koku nedeniyle şikayetçi olduklarını belirterek, "Yaşı küçük çocukları, paraya ihtiyacı olan kadınları sigortasız çalıştırıyorlardı. İlkokul öğrencilerini bile çalıştırdıklarını biliyorduk. Gerekli kurumlara şikayet edilmesine rağmen nasıl üretim yaptıklarını anlamadık" şeklinde ifade verdi. "Kurtuluş Oransal bana, ’Yangından haberim var, yoldayım’ dedi" İş yeri çalışanı H.E. ise ifadesinde, olayın ardından Kurtuluş Oransal’ı arayıp yangını bildirdiğini, kendisinin nerede olduğunu sorduğunu ve acilen gelmesi gerektiğini söylediğini ifade etti. Bunun üzerine Oransal’ın "haberim var" dediğini, yolda olduğunu söylediğini, konuşma bittikten 5-10 dakika kadar sonra Kurtuluş Oransal’ın kendisini arayarak içeride kimsenin kalıp kalmadığını sorduğunu, tam sayıyı bilmediğini ancak içeride kalan en az üç kişi olduğunu söylediğini kaydetti. "2025 yılının ağustos ve eylül aylarında kuruma sadece 8 personelin çalıştığı bildirildi" Mali müşavir M.Ç. de, firmanın kuruluş ve işleyiş sürecine dair bilgiler verdi. M.Ç., Ravive Kozmetik’in resmi sahiplerinin İsmail ve Altan Ali Oransal olduğunu, baba Kurtuluş Oransal’ın ise kağıt üzerinde yetkisi bulunmadığını söyledi. Kurtuluş Oransal’ı 2010 yılında Düzce’de çalıştığı fabrikadan "usta makinacı" olarak tanıdığını belirten M.Ç., Dilovası’ndaki tesiste çalışan işçilerin sigorta işlemlerinin gayriresmi yöntemlerle iletildiğini anlattı. Tanık M.Ç., "İşçilerin kimlik numaralarını İsmail Oransal WhatsApp veya mail yoluyla gönderiyordu. Sigorta girişlerini bu bilgilere göre yapıyordum. 2025 yılının ağustos ve eylül aylarında kuruma sadece 8 personelin çalıştığı bildirildi" dedi. Fabrikanın Dilovası’nda faaliyete geçtiği günden bu yana iş sağlığı ve güvenliği hizmeti almadığını belirten M.Ç., "Normal şartlarda işverenin anlaştığı İSG firmasına düzenli ödeme yapması gerekir ancak bana bu firmadan herhangi bir hizmet faturası gelmedi. Fabrikanın açıldığı ve üretime başladığı tarihten itibaren iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili herhangi bir bildiri veya fatura tarafıma ulaşmadı" ifadelerini kullandı. "Çocuklarım, babalarını kendilerini uzak tutmak için bu iş yerini açtı" Kurtuluş Oransal’ın eski eşi A.A. ise şirketin kuruluş amacına dair iddialarda bulundu. Kurtuluş Oransal’ın borçlu ve sorumsuz bir yapısı olduğunu öne süren A.A., çocuklarının babalarını kendilerinden uzak tutmak ve "sokakta kalmaması" için bu iş yerini açtıklarını anlattı. Çocukları İsmail ve Altay’ın bu şirketin işleri ile hiç uğraşmadıklarını ve takip etmediklerini aktardı. A.A., patlamanın meydana geldiği iş yerine alınacak personeli Kurtuluş Oransal’ın kendisinin seçtiğini, iş yerinde üretilen ürünler ile yine Kurtuluş Oransal’ın ilgilendiğini, Kurtuluş Oransal’ın daha önce kozmetik sektöründe çalıştığı için burada bir çevre edindiğini ve kendisine pazar oluşturduğunu, iş yerinin tamamen Kurtuluş Oransal’ın kontrolü altında iş yapıldığını beyan etti. "Laptobu bana getirir misin? Ben birkaç gün bu işlerle uğraşacağım, avukatlarla ilgileneceğim" İddianamede ifadesine yer verilen LYKKE Kozmetik ortaklarından şüpheli Gökberk Güngör de olay günü yaşananları ve İsmail Oransal’ın bilgisayarını aldırmasını anlattı. Aleyna Oransal’ın şirkette yüzde 50 ortaklığı bulunduğunu belirten Güngör, olay günü Aleyna’nın kendisini aradığını belirterek, gayet sakin bir ses tonuyla ’Fabrikada yangın çıkmış’ diyerek görüşmeyi sonlandırdığını söyledi. Bu görüşmeden yaklaşık yarım saat sonra İsmail Oransal’ın kendisini arayarak, "İş yerimdeki laptobu bana getirir misin? Ben birkaç gün bu işlerle uğraşacağım, avukatlarla ilgileneceğim. Sen benim odada, masanın üstünde bulunan laptobu alıp evime getir" dediğini aktardı. Güngör, bu talep üzerine laptobu alarak Oransal’a teslim ettiğini kaydetti. "Suçu babaları üstlenecek, onları yurt dışına kaçıracağız" İddianamenin en çarpıcı bölümlerinden birini ise şüphelilerin kaçış planına dair detaylar oluşturdu. Şüpheli Onay Y. ifadesinde, Ali Osman A’nın kendisini arayarak, "Olanları duydun mu? Benim yeğenler bir olaya karışmışlar" dediğini ve onları misafir edip edemeyeceğini sorduğunu belirtti. Bu görüşme üzerine Ömer A. isimli kişiyi arayarak 1 haftalık ev ayarlamasını istediğini anlatan Y., daha sonra Tekirdağ’da İsmail Oransal, Altay Ali Oransal ve Abdurrahman Bayat ile buluştuğunu söyledi. Eve girdikten sonra televizyonda "Kocaeli’de patlama" başlıklı haberleri gördüğünü ifade eden Y., bunun üzerine Ali Osman A’yı görüntülü aradığını kaydetti. Y., Ali Osman A’nın görüşme sırasında kendisine şunları söylediğini iddia etti: "Canlarını sıkmasınlar, rahat olsunlar. Onları çok sağlam bir şekilde karşıya geçireceğiz. Maddi imkanımız ve gücümüz var. En kötü ihtimalle biz avukatları devreye sokacağız, suçu babaları üstlenecek. Onlara bir şey olmayacak. Bu konuşmalarımı yeğenlerime ilet."
İstanbul 51Talk, gençleri Birleşmiş Milletler’in iklim sahnesine taşıyacağını duyurdu Çevrimiçi İngilizce öğrenme platformu 51Talk, Birleşmiş Milletler’e bağlı bir gençlik konuşma girişiminde yer aldığını duyurdu. Çocuklar için çevrimiçi bire bir İngilizce öğrenme platformu olan 51Talk, uluslararası topluluğundan genç öğrencilerin 15-21 Kasım 2025 tarihleri arasında Brezilya’nın Belém şehrinde düzenlenen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı (COP30) sırasında BM’ye bağlı bir gençlik konuşma girişiminde yer aldığını duyurdu. Yapılan açıklamaya göre; 2023 yılında başlatılan ve üçüncü yılına giren girişim, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Türkiye, Tayland ve Vietnam’dan çocukların iklim ve çevrenin korunmasına ilişkin bakış açılarını İngilizce olarak paylaşmaları için fırsatlar oluşturuyor. Katılımcılar, BM düzeyinde uluslararası bir sahnede yapılan konuşmalarla yerel gözlemlerini küresel bir sohbete taşıyarak iklim sorunlarının dünyanın dört bir yanındaki genç nesiller tarafından nasıl deneyimlendiğini ve ele alındığını vurguladı. 51Talk CEO’su Jack Huang, "Her çocuğun dünyayla konuşma fırsatını hak ettiğine inanıyoruz. Çocuklara doğru araçlar ve rehberlik sağlandığında, düşünceli fikirler ifade edebilir ve küresel meselelerle anlamlı bir şekilde ilgilenebilirler. Öğrencilerimizi Birleşmiş Milletler iklim sahnesinde konuşurken görmek, eğitimin neleri ortaya çıkarabileceğinin güçlü bir hatırlatıcısıdır" dedi. Türkiye’den, aile desteğiyle küçük yaşta İngilizce öğrenmeye başlayan on iki yaşındaki Osman Batu, COP30’a hazırlanırken özgüven ve akıcılık konusunda gözle görülür bir ilerleme kaydetti. Üç dakikalık bir video göndererek ve konuşma becerilerinin, dilbilgisinin, telaffuzunun ve özgüveninin değerlendirildiği İstanbul’daki ulusal bir yarışmada yarışarak çok aşamalı bir seçim sürecinden geçerek birinciliği ve Birleşmiş Milletler’de Türkiye’yi temsil etme fırsatını kazandı. Osman, COP30’da Türkiye’deki orman yangınlarından büyükannesinin bahçesindeki kelebeklerin yok olmasına kadar tanık olduğu iklim değişikliğinin etkilerinden bahsetti.
Gaziantep Nöroloji Uzmanı Uzm. Dr. Güneri, "Obstrüktif Uyku Apnesi hayatı sessizce tehdit ediyor" Medical Point Gaziantep Hastanesi Nöroloji Uzmanı Uzm. Dr. Şeyda Çevik Güneri, obstrüktif uyku apnesinin genellikle yüksek sesli horlama, gece boyunca nefesin durması, ani uyanmalar ve sabahları yorgun uyanma gibi belirtilerle kendini gösterdiğini belirtti. Medical Point Gaziantep Hastanesi Nöroloji Uzmanı Uzm. Dr. Şeyda Çevik Güneri, obstrüktif uyku apnesinin genellikle yüksek sesli horlama, gece boyunca nefesin durması, ani uyanmalar ve sabahları yorgun uyanma gibi belirtilerle kendini gösterdiğini belirtti. Gün içinde aşırı uyku hali, dikkat dağınıklığı ve baş ağrılarının da sık görülen şikâyetler arasında yer aldığını ifade etti. Uzm. Dr. Güneri, obstrüktif uyku apnesinin tedavi edilmediği takdirde hipertansiyon, kalp hastalıkları, inme, diyabet ve trafik kazaları riskini artırabileceğine dikkat çekti. Özellikle obezite, boyun çevresinin kalın olması, sigara ve alkol kullanımı ile genetik faktörlerin hastalık riskini yükselttiğini vurguladı. Tanının uyku testi (polisomnografi) ile konulduğunu belirten Güneri, tedavinin hastalığın şiddetine göre planlandığını söyledi. Hafif vakalarda yaşam tarzı değişiklikleri önerilirken, orta ve ileri dereceli olgularda CPAP cihazı, ağız içi aparatlar veya cerrahi yöntemlerin gündeme gelebileceğini ifade etti. Uzm. Dr. Şeyda Çevik Güneri, "Sürekli horlama, gece nefes durması veya gün içinde aşırı uyku hali yaşayan kişilerin mutlaka bir uzmana başvurması gerekir. Erken tanı ve doğru tedavi, hem yaşam kalitesini artırır hem de ciddi sağlık sorunlarının önüne geçer" diyerek vatandaşları uyardı. Medical Point Gaziantep Hastanesi, uyku bozukluklarının tanı ve tedavisinde multidisipliner yaklaşımıyla hastalarına hizmet vermeye devam ediyor.
Denizli Başkan Tatık evleri yanan aileyi yalnız bırakmadı Denizli’nin Tavas ilçesinde elektrik panosu sebebiyle bir evde yangın çıktı. Yangında evleri kullanılamaz hale gelen aileyi Tavas Belediye Başkanı Kadir Tatık ziyaret etti. Başkan Tatık, ailenin geçici süreliğine barınmasını sağlamak amacıyla konteyner ev tahsis etti. Yangın, Denizli’nin Tavas ilçesi Güzelköy Mahallesinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, Cüneyt Fırlayış’a ait evde elektrik panosundan kaynaklı yangın çıktı. Evden yükselen alevleri gören vatandaşların ihbarı üzerine bölgeye itfaiye ve jandarma ekipleri sevk edildi. İtfaiye ekiplerini uzun uğraşları sonucunda yangın kontrol altına alındı. Alevlerin sardığı ev kullanılamaz hale geldi. Tavas Kaymakamı İsmail Demir ve Tavas Belediye Başkanı Kadir Tatık, yangından sonra Fırlayış ailesini geçmiş olsun ziyaretinde bulundu. Ziyarette Başkan Tatık ailenin geçici barınması sağlamak amacıyla konteyner desteği sağladı. Başkan Tatık konuyla ilgili yaptığı açıklamada, "Güzelköy Mahallemizde dün akşam saatlerinde meydana gelen, ilk belirlemelere göre elektrik tesisatından kaynaklanan ev yangınında zarar gören vatandaşımız Cüneyt Fırlayış’ı ziyaret ettik. Herhangi bir can kaybı ve yaralanmanın yaşanmamış olması en büyük tesellimizdir. Yangından etkilenen ve evi kullanılamaz hale gelen vatandaşımızın temel ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik gerekli aksiyonlar alınmış olup, Tavas Belediyemiz tarafından geçici barınma ihtiyacının karşılanması amacıyla konteyner desteği sağlanacaktır. Vatandaşımız Cüneyt Fırlayış’a geçmiş olsun dileklerimizi iletiyor, her zaman yanında olduğumuzu bir kez daha ifade ediyoruz" şeklinde konuştu.