SAĞLIK - 28 Şubat 2022 Pazartesi 15:49

'Kulak çınlaması yetişkinlerde daha sık görülüyor'

A
A
A
'Kulak çınlaması yetişkinlerde daha sık görülüyor'

Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Atila Güngör, kulak çınlamasının yetişkinlerde daha sık görüldüğünü belirterek, "Görülme sıklığı yaşla birlikte artar, erkeklerde daha çok görülür" dedi.

Medicana Ataşehir Hastanesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Atila Güngör, kulak çınlaması konusunda açıklamalarda bulundu. Prof. Dr. Güngör, “Üç aydan az süredir devam eden çınlamalar akut, 3 aydan fazla süredir devam edenler ise kronik çınlama olarak kabul ediliyor. Kelime anlamı 'zil sesi' olan Tinnitus herhangi bir dış uyaran olmaksızın işitilen sestir. Sözlük anlamı çınlama olan ve kulakta işitilen bu ses her zaman çınlama şeklinde olmayıp tıslama, fıslama, fokurdama, hışırdama, uğuldama şeklinde olabilir ve çınlamanın işitildiği kulak her zaman hastalığın olduğu tarafı göstermez. Çınlamanın hissedilmesi için kulağın duyuyor olması da gerekmez. Çünkü kimi yayınlar bu hissi hayalet his olarak kabul ederler" dedi.

Amerika'da nüfusun yüzde 10-15'inin çınlamadan muzdarip olduğunu belirten Prof. Dr. Güngör, "Kanada'da yüzde 40'ı çınlamadan muzdarip olup Avustralya'da yaşamlarının herhangi bir anında çınlama hissedenler nüfusun 2/3'dür. Ülkemizde ise bu oran yüzde 10'lar civarındadır" ifadelerini kullandı.

Kulak çınlaması belirtilerinden bahseden Prof. Dr. Güngör, "Çınlamaların objektif, sübjektif veya rahatsız edici olan veya olmayan olarak genellikle iki grupta incelenir. Objektif çınlamanın nedeni bilinmez ve genellikle sıklıkla işitme kaybı görülür. Sübjektif çınlamada ise neden bellidir ve bu neden kulak (dış-orta-iç kulak ve iç kulak kanalının çeşitli hastalıkları) ya da kulak dışı hastalıklara (anemi, hipertansiyon, hormonal bozukluklar, damar ya da kas hastalıkları, bazı vitamin ya da mineral eksiklikleri, ilaç kullanımı gibi) bağlı olabilir. Objektif çınlama muayene edenin de duyduğu çınlamadır ve genellikle damarsal ya da kas ile ilgili hastalıklara bağlıdır, subjektif çınlama ise sadece hasta tarafından işitilir ve sıklıkla görülür. Özellikle B12 vitamini ve çinko eksikliği çınlamaya neden oluyor" açıklamalarında bulundu.

Kulak çınlamasının yetişkinlerde daha sık görüldüğünü belirten Prof. Dr. Güngör, "Görülme sıklığı yaşla birlikte artar, erkeklerde daha çok görülür. Ancak bazı gruplarda daha sık rastlanır. 60 yaş üzeri grup, aktif askeri personel, gürültülü işlerde çalışanlar, müzisyenler, motor sporları ile uğraşanlar, av sporu meraklıları ile davranışsal sağlık problemi (anksiyete, depresyon, obsesif kompulsif bozukluğu) olan grupta görülme sıklığı normal nüfustan daha fazladır. Çınlamanın depresyonu artırıcı, depresyonunda çınlama artırıcı etkisi oluyor" dedi.

Prof. Dr. Güngör, tedavi yöntemlerinden de bahsederek, sözlerini şöyle tamamladı: "Çınlama şikayeti ile gelen her hastada nedeni anlamaya yönelik incelemeler (işitme testleri, biyokimyasal incelemeler ve görüntüleme) yapılır ve neden bulunmaya çalışılır. Bunun ardından da tedaviye geçilir. Tek taraflı işitme kaybı olan hastalarda ve nörolojik bozukluğu olan çınlamalı hastalarda görüntüleme şarttır. Çınlamanın yönetiminde öncelikle alttaki hastalık tedavi edilir. Zaten rahatsız etmeyen çınlamada tedaviye de gerek yoktur. Rahatsız edici çınlama türleri için tedavi yöntemleri şöyle; işitme cihazı, maskeleme yöntemi, ilaç tedavileri, alışma tedavisi, bilişsel tedaviler, elektriksel veya manyetik uyarım, akupunktur, homeopati (alternatif tıp), lazer tedavisi, çok ileri olgularda biyonik kulak, hiperbarik oksijen tedavisi".

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Tatvan’da öğrencilere “hayvan sevgisi” aşılanıyor BİTLİS (İHA) – Bitlis’in Tatvan ilçesinde gönüllü veteriner hekimler, okul okul gezerek öğrencilere hayvan sevgisini aşılıyor. Tatvan ilçesinin Selahaddin Eyyübi Ortaokulunda öğrencilerle bir araya gelen Gönüllü Veteriner ve Teknikerler Derneği ve Tatvan Belediyesi Hayvan Kısırlaştırma ve Rehabilitasyon Merkezi veteriner hekimleri, hayvanlar hakkında bilgilendirmelerde bulundu. Hayvan sevgisini aşılamak amacıyla gönüllü veteriner hekimler tarafından yürütülen bu projede, ‘ağaç yaşken eğilir’ deyimiyle ilkokul ve ortaokul öğrencilerine eğitimler veriliyor. Mayıs ayının ilk günlerinden itibaren çalışmalara başladıklarını söyleyen Gönüllü Veteriner ve Teknikerler Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Rehber Altıntaş, “İlk ve ortaokullarda hayvan sevgisinin çocuklar için önemini, bunun üzerindeki kıymeti konusunda eğitim vermekteyiz. Tatvan Belediyesiyle birlikte yaptığımız bu işbirliği devam edecektir. Genellikle 7-11 yaş aralığındaki ilkokul ve ortaokul öğrencilerine bu eğitimleri vermekteyiz. Çocukların kalbinin temizliği, güzelliği, içinde olan sevginin, içinde olan hayvan sevgisinin sokaklarda hayvanlarla birlikte özgürce oynamaları, özgürce yaşamaları için elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz” dedi. Toplumda köpekler hakkında büyük bir ön yargının olduğunu ve bu ön yargının yapılan eğitim sonrası kırıldığını söyleyen 7’nci sınıf öğrencisi Ayşe Akın da, “Bugün okuluma hayvanlar hakkında bilgi sahibi olan abiler geldi. Bizlere hayvanlar hakkında bilgiler verdi. Hayvanlara nasıl yanaşacağımız konusunda, hayvanların davranışları konusunda ve hayvanların yedikleri yiyecekler hakkında bilgi verildi” dedi.
Van Sofraların vazgeçilmesi otlu peynire tat veren bitkilere büyük ilgi Van’da dağların yüksek kesimlerinde ve yaylarda büyük meşakkatle toplanan ve tescilli ürün olan otlu peynirin içine katılan şifalı otlara vatandaşlar yoğun ilgi gösteriyor. Van’da ekonomik getirisi olan ve binlerce aileye ek gelir sağlayan şifalı otlar, kent merkezindeki seyyar satıcılar ve manavlar tarafından halka ulaştırılıyor. İlkbaharın gelmesi ile birlikte dağların yüksek kesimlerinde ve yaylalarda toplanan otlar, peynir başta olmak üzere birçok yemekte de kullanılıyor. Yaklaşık bir aylık ömrü olan otları bir an evvel vatandaşlara ulaştırmak için yoğun mesai harcayan toplayıcılar, bin bir zorlukla otların toplandığını söylediler. Yıllardır çarşı merkezinde şifalı otları toplayıcılardan alıp halka ulaştırdığını ifade eden Kerem Timur isimli esnaf, “Van’ın yaylalarından gelen otları genellikle peynirde kullanıyoruz. Bunun yanında kurutup keledoş yemeğinde de kullanıyoruz. Heliz, sirmo, çiriş, mende, kengir, keçikulağı var. Bunlar dağın en yüksek tepelerine çıkıp öyle toplanılıyor. Bir kişi akşama kadar ancak 5-6 kilo toplayabilir” dedi. Fiyatların otun çeşidine göre değiştiğini aktaran Timur, “Helizin kilosu 35 ile 50 TL arasında değişiyor. Sirmo 120 ila 150 TL, çiriş 25 TL, mende ise 50 TL’den başlayıp 85 TL’ye kadar çıkabiliyor. Bunların dağlarda bir ay ile 40 gün arasında ömrü var. Toplandıktan sonra ise 3 gün içerisinde kullanılması gerekiyor. Eğer dolaba atılmazsa veya kullanılmazsa üç günden sonra çürür. Şu anda işler iyi. Ömrü kısa olduğu için vatandaşlar yüklenip hemen alıyor” ifadelerini kullandı. Furkan Gilgin isimli esnaf ise yılın sadece bir ayı şifalı otları sattığını belirterek, “Bunlar köylüler tarafından dağdan toplanıp bize getiriliyor. Biz de bunları vatandaşlara sunuyoruz. Bunlar peynir ve yemeklerde kullanılıyor. Salamurasını da tutan var. Bu otlar kalbe, tansiyona, şekere birebirdir. Van’ın peynirini meşhur eden bu otlardır” diye konuştu. Vatandaşlar ise dağdan toplanan otları beğenerek aldıklarını ifade ederek peynire tadını verenin bu otlar olduğunu söyledi.