GÜNDEM - 22 Haziran 2023 Perşembe 09:57

Kurbanlık hayvanın strese girmemesine dikkat

A
A
A
Kurbanlık hayvanın strese girmemesine dikkat

Kurban Bayramı’na sayılı günler kaldı. Kaliteli bir et elde edebilmek için kesim öncesi, kesim sırası ve kesim sonrasında dikkat edilmesi gerekenlere değinen Gıda Yüksek Mühendisi Öğr. Gör. Eda Şensu Demir, kesim öncesinde hayvanın strese girmemesi için 1-2 gün öncesinde kesim noktasına getirilmesi gerektiğini belirtti.

Kurban Bayramı’na sayılı günler kaldı. Kaliteli bir et elde edebilmek için kesim öncesi, kesim sırası ve kesim sonrasıt edilmesi gerekenlere değinen Gıda Yüksek Mühendisi Öğr. Gör. Eda Şensu Demir, kesim öncesinde havanın strese girmemesi için 1-2 gün öncesinde kesim noktasına getirilmesi gerektiğini belirtti.

Yaklaşan Kurban Bayramı ile birlikte birçok kişiyi kurban telaşı sardı. Yüksek protein içeriğinin yanı sıra çeşitli vitamin ve mineralleri barındıran önemli bir besin kaynağı olan etin yapısında aynı zamanda mikroorganizmalar da mevcut. Bunlardan bazılarının gıda bozucu etkiye sahip olup, bazılarının insanları ya da hayvanları hasta edici özelliği olduğunu ifade eden İstanbul Gelişim Üniversitesi (İGÜ), İstanbul Gelişim Meslek Yüksekokulu (İGMYO), Gıda Teknolojisi Bölümü’nden Gıda Yüksek Mühendisi Öğr. Gör. Eda Şensu Demir, ette var olan mikrobiyal yükü artırmamak adına kesim ve depolama aşamalarında hijyen ve sanitasyon kurallarına dikkat edilmesi gerektiğini belirtti.

“Kesim işlemini gerçekleştirecek olan kişi, kesime uygun temiz bir kıyafet giymeli ve el hijyenine dikkat etmeli”

Kaliteli bir et elde edebilmek için kesim öncesi, kesim sırası ve kesim sonrasında dikkat edilmesi gereken noktalar bulunuyor. Kesim öncesinde, hayvanın kesileceği ortamın ve kullanılacak aletlerin hijyenik hâle getirilmesi gerektiğini ifade eden Gıda Yüksek Mühendisi Öğr. Gör. Eda Şensu Demir, “Kesim işlemini gerçekleştirecek olan kişi, kesime uygun temiz bir kıyafet giymeli ve el hijyenine dikkat etmelidir. Bu şekilde ette var olan mikroorganizma sayısı kontrol altında tutularak çevreden de farklı mikroorganizma bulaşması engellenecektir. Etin kalitesini etkileyecek bir diğer faktör ise kesim sırasında hayvanın strese girmesidir. Strese giren hayvan, vücudunda biriken glikojeni kullanır ve daha sonrasında aroma ve lezzet oluşum reaksiyonları için ortamda kullanılabilecek besin ögesi kalmaz. Hayvanın kesimden 1-2 gün öncesinde, kesim noktasına getirilerek dinlendirilmesi gerekir. Kesilen hayvanları görmesi ya da kan kokusu alması da strese sokacaktır. Bunun mümkün olduğunca engellenmesi gerekir” şeklinde belirtti.

Kesilen et bir miktar hava ile temas ettirilmeli”

Hayvan kesildikten sonra istenen aroma ve lezzetin sağlanması için uygun şekilde dinlendirilmesi gerekiyor. Hayvanın kas dokusunun ete dönüşebilmesi için 3 farklı aşamayı tamamlaması gerektiğini belirten Demir, “Birinci faz, 6-8 saat arası süren sıcak et fazıdır. Bu süreçte et +16 derecede tutulmalıdır. Sonrasında +4 derece, daha sonrasında ise etin olgunlaşmasının sağlanması için +4 derecenin altına indirilerek muhafaza edilmesi gerekir. Değinmemiz gereken önemli konulardan biri de kesilen etin pembe-kırmızı renkte olmasıdır. İstenilen bu rengin sağlanabilmesi için kesilen et bir miktar hava ile temas ettirilmelidir. Yani, keser kesmez poşete koyarsak ette kararma, kahverengileşme meydana gelir. Bu sebeple de eti taşırken ağzı açık hava alabileceği kaplar tercih edilmeli” dedi.

“6-8 ay gibi bir süre içinde etin tüketilmesini öneriyoruz”

Fazla miktarda et varsa ve uzun süre saklanacaksa en kaliteli ve sağlıklı muhafaza yöntemi olan dondurma yönteminin tercih edilmesi gerekiyor. Bu işlemde dikkat edilmesi gereken noktanın fazla miktarda eti aynı anda dondurmaya çalışmamak olduğunu ifade eden Öğr. Gör. Eda Şensu Demir, “Kaliteli bir donmuş gıda elde edebilmek için donma işleminin hızlı bir şekilde gerçekleşmesi gerekir. Bu sebeple et küçük porsiyonlar hâlinde dondurularak hızlı bir donma sağlanabilir. Ayrıca, donmuş gıdalar uzun raf ömürlerine sahip olsalar bile uzun süre bekletildiğinde aroma ve lezzet kaybı yaşanır. 6-8 ay gibi bir süre içinde etin tüketilmesini öneriyoruz. En önemli husus da dondurulmuş ürünler çözündürüldükten sonra tekrar dondurulmamalıdır. Özellikle et için büyük tehlike oluşturuyor bu durum. Dondurmanın dışında, ısıl işlem uygulanarak kavurma şeklinde de depolanabilir” şeklinde ifade etti.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Mersin MESKİ tesisleri sayısı artırılan jeneratörler sayesinde elektrik kesintilerinden etkilenmiyor Mersin Büyükşehir Belediyesi Mersin Su ve Kanalizasyon İdaresi (MESKİ) Genel Müdürlüğü, kesintisiz hizmet sunmak amacıyla jeneratör sayısını 3 yılda 313’e çıkardı. Anamur’dan Tarsus’a, Çamlıyayla’dan Mut’a kadar 15 bin 800 kilometrekarelik alana hizmet veren MESKİ, içme suyu tesisleri, idari binalar, arıtma tesisleri ve atık su tesislerinde şebeke enerjisinin olmadığı durumlarda, tesislerin hizmete ara vermemesi için jeneratörleri devreye alıyor. Kesintisiz su temini, atık su bertarafı ve daha verimli abonelik hizmetleri sağlamak için alınan jeneratörler, enerji kesintileri yaşandığında hizmetleri aksatmaması adına önemli rol oynuyor. İçme suyu tesisleri, devrede olan jeneratörler sayesinde yaşanacak elektrik kesintisinde aktif olarak çalışırken, kesintisiz içme suyu teminine devam ediliyor. MESKİ, 170 olan jeneratör sayısına ilave olarak 2021 yılında 59, 2022 yılında 33, 2023 yılında ise 51 olmak üzere toplam 143 jeneratör temin ederek, sorumluluk sahasındaki önemli tesislere montajını tamamladı. İlave jeneratörleri devreye alan MESKİ, böylece toplam jeneratör sayısını 313’e çıkardı. Enerji SCADA’sı sayesinde gereksiz yakıt tüketiminin de önüne geçen MESKİ, vatandaşlara kesintisiz hizmet anlayışı ilkesiyle çalışmalarını sürdürüyor. MESKİ Elektrik Merkezleri Dairesi Başkanlığı’na bağlı Enerji Sistemleri Bakım Onarım Şube Müdürlüğü’nde görev yapan Sinan Kızılyaka, jeneratörlerin aylık ve yıllık bakımlarını planlı şekilde yaparak, arızalara karşı anında müdahale ile kesintisiz hizmetin devamını sağladıklarını kaydetti.
Kocaeli 30 ton benzin yüklü tankerin kaza anı kameraya yansıdı Kocaeli’nin Gölcük ilçesinde D-130 Karayolu’nda 30 ton benzin yüklü tankerin kaza anı güvenlik kamerasına yansıdı. Patlamanın olmaması büyük faciayı önlerken D-130 Karayolu trafiğe kapatıldı. Edinilen bilgiye göre, saat 05.00’te Gölcük ilçesi D-130 Karayolu Yalova istikametine seyir halinde olan benzin yüklü tanker sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi neticesinde araç, refüjdeki demir korkuluklara çarparak karşı şeride geçti. 150 metre boyunca duramayarak sürüklenen tanker park halindeki 4 araca, adından üstgeçit ayağına çarptı. Kaza sebebiyle çekici tankerden koptu. Kazada tankerde yüklü benzin yola döküldü. İhbar üzerine olay yerine sağlık, polis, itfaiye ve AFAD ekipleri sevk edildi. Kısa sürede olay yerine gelen sağlık ekipleri, sürücüyü tedbir amacıyla hastaneye kaldırırken, polis ekipleri ise patlama riskine karşı D130 Karayolu’nun Yalova ve İzmit istikametini trafiğe kapattı. Ayrıca çevrede bulunan 2 binada tahliye edildi. Ekipler patlama riskine karşı bölgeyi köpükledi. 4 saat boyunca D130 Karayolu’nda kapalı olan yol sebebiyle şehir merkezinden trafik akışı sağlanıyor. Kaza anını görerek yardıma koştu Kaza anını gören Hüseyin Aşıkoğlu, “Sabah çay ocağını açtığımda tırın İzmit istikametinden Bursa istikametine doğru ilerlediğini gördüm. Tır, sol şeride yanaşıp fren yaptığını ve karşı şeride geçtiğini gördüm. 150 metre kadar tır sürüklendi. O korku ve panikle 112 Acil Çağrı Merkezi’ni aradım. Hemen şoförü araçtan çıkarmaya çalıştık. 4 araç hasar aldı, üstgeçide zarar geldi. Şoförün durumu iyi, burnu bile kanamamış ama hastaneye sevk edildi. Mal kaybı oldu, can kaybı olmadı. Kaza çekici duramayıp merdivene devrilmiş. Polis ekipleri patlamaya karşı önlem aldı, 2 binayı boşalttı. Kaza anı anbean güvenlik kamerasına yansıdı. Görüntülerde tankerin yan döndüğü, çekicinin 4 araca çarptığı anlar yer alıyor. Ekiplerin bölgede çalışmaları devam ediyor.
Aksaray Aksaray’daki küçük Adana’da geçim seracılıktan sağlanıyor Aksaray’ın merkeze bağlı bin 300 nüfusa sahip Gücünkaya köyünde yaşayan köy halkı seracılık yaparak geçimini sağlıyor. Nüfusunun yüzde 80’inin tarım ve hayvancılıktan geçimini sağladığı Aksaray’da her geçen yıl gelişen tarım ve hayvancılık büyümeye devam ediyor. Merkeze bağlı bin 300 nüfuslu Gücünkaya köyünde ise köy halkı seracılık yaparak geçimini sağlıyor. Hemen her evin önünde en az 2 adet sera bulunurken, köy halkı domates, salatalık, biber, patlıcan gibi tüm sebzelerin yanı sıra fide üreterek satışa sunuyor. Çocukluklarından beri seracılık yaptıklarını anlatan Serpil Ok (50), “Çocukluğumuzdan beri bu işi yapıyoruz. Köyümüzün ekmek teknesi, gelir kaynağı, bizim işimiz de bu. Anne, baba ve ebeden gelme bir meslek. Köyümüzün bütün halkı fidecilik yapar, sebzecilik yapar, seralarda domates, salatalık, biber yetiştirilir, fideler yetiştirilir. Köyümüzün işi bu” dedi. Gücünkaya köyünün küçük Adana olduğunu belirten İsmail Ok (59) ise “Ben doğduğumdan beri, ebelerimizden, dedelerimizden öğrendiğimiz gibi bu işi yapıyoruz. Şimdi hala devam ediyoruz. Şubat ayında başlar Mayıs’ın sonuna kadar devam ederiz. Fide yetiştiriyoruz. Diğer günlerde de sebze üzerinde çalışırız. Yani burası küçük bir Adana. Bizim gelirimiz bu. Bütün köy geçimini sera üzerinden sağlamaktadır. Domates, biber, fasulye, salatalık, patlıcan gibi sebze üzerinde her şey burada yetiştirilir” diye konuştu.
Şırnak Kasık ağrısı şikayetiyle hastaneye başvurdu, 60 binde bir görülen gebelik yaşadığını öğrendi Şırnak’ta kasık ağrısı şikayetiyle hastaneye başvuran hastanın, gebelik kesesinin normal sağlıklı yerinde değil, sağ yumurtalığa yerleştiği tespit edildiği belirlenerek tedavi edildi. Şırnak’ta yaşayan Bişenk Acar Sakın (28), kasık şikayeti ile Şırnak Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesine başvurdu. Kadın Doğum Uzmanı Opr. Dr. Abdulkadir Güllüce, yaptığı tetkiklerde hastanın gebe olduğunu ve gebeliğin normal olması gereken yerde olmadığını tespit etti. 60 binde bir görülen gebe tüpünün yumurtalıklara yapışık bir şekilde olduğunu hastaya ileten Opr. Dr. Güllüce, daha sonra ameliyat süreci başladı. Hastanın kasık şikayeti ile başvuruda bulunduğunu belirten Dr. Güllüce, "Bizlerde yaptığımız tetkiklerde hastamızın gebe olduğunu ve DBGC düzeyinin 10 bin 500’lere kadar yükseldiğini gördük. Ultrason muayenesinde de gebelik kesesinin normal sağlıklı yerinde değil de, sağ yumurtalığa yerleştiğini gördük. Bu durum nadir, ender rastlanılan bir durum. 60 bin gebelikte bir görülen çok ender görülen bir durum. Normalde dış gebelikler tüplerde yerleşik olur. Yüzde 95 oranda tüplerde yerleşik olur. Tüm dış gebeliklerin sadece yüzde 1’i yumurtalık üzerinde görülür” dedi. Dış gebeliklerin tedavisi erken teşhis edilmesi ilaç ile tedavi şansının mümkün olduğunu ifade eden Dr. Güllüce, “Fakat geç kalınan durumlarda tek tedavi seçeneği ameliyattır. Bizde hastamıza laparoskopik (kapalı ameliyat) yöntem ile yumurtalığa tutunan gebelik materyalinin laparoskopik yöntem ile çıkardık. Yumurtalık dokusuna zarar vermeden, yumurtalık cerrahi yöntem ile BEC rezeksiyon yaptık. Hastamızın doğurganlığını, feltilitesini etkilemeyecek bir şekilde yumurtalık dokusuna zarar vermeden gebelik materyalini yumurtalık dokusundan temizledik. Hastamızın yumurtalığını korumamız ayrıca tüplerinin de bu durumdan etkilenmemiş olması bundan sonraki süreçte hastamızın doğal yollar ile gebe kalma şansını azaltmayacak. Bu yöntem, kanama riski olan bir yöntem. Ama hastamızın yaşı itibari ile yumurtalığı koruma adına birazda risk alıp bu ameliyatı yumurta koruyucu cerrahi yöntem ile yaptık. Ameliyat sonrası kontrollerimizde herhangi bir sorun olmadı, kanama kontrolü yapılarak ameliyat bitirilmişti. Bu gün hastamızı taburcu ediyoruz” dedi.
İstanbul Geleceğin mimarları, ‘Mimar Sinan’ı Anlamak’ etkinliğinde bir araya geldi ‘Mimar Sinan’ı Anlamak’ etkinliği ile bir araya gelen geleceğin mimarları; yüzlerce eseri ile Türk tarihinin en büyük dehalarından Mimar Sinan’ın ustalığını, yenilikçiliğini ve kültürel mirasa katkılarını yakından inceledi. Yakın Doğu Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nin düzenlediği ‘Mimar Sinan’ı Anlamak’ etkinliğinde, mimarlık öğrencileri ile alanın önemli akademisyenleri, büyük ustanın bıraktığı izleri ele alarak Mimar Sinan’ın mirasını ve mimarlık alanındaki önemini ele aldı. Yakın Doğu Üniversitesi Büyük Kütüphane Salonu’nda gerçekleştirilen etkinlik yoğun bir katılımla gerçekleşti. Etkinliğin açılış konuşmasını; Yakın Doğu Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Zihni Turkan ile Mimari Restorasyon Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Havva Arslangazi Uzunahmet gerçekleştirdi. Tüm gün süren etkinliğin ilk bölümünde; İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Restorasyon Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zeynep Ahunbay, çevrimiçi olarak katılarak Mimar Sinan’ın eserleri ve günümüzdeki restorasyonları hakkında bir sunum yaparak sonrasında öğrencilerin sorularını da cevapladı. Etkinliğin öğleden sonraki bölümünde ise Mimar Burhan Atun, meslekteki 50 yılını ve öğrencilik döneminden günümüze kadar yaptığı mimari çalışmalarını görsellerle sunarak öğrencilere bir mimarın yaşamı hakkında bilgiler aktardı. Atun, 50 yıllık meslek yaşamı boyunca gerçekleştirdiği yüzlerce tasarımı ve uygulamayı detaylarıyla anlattı ve mimarlığın profesyonel yaşamdaki yeri ile ilgili önemli bilgiler verdi. Etkinliğin sonunda, Mimar Burhan Atun ve etkinliğin organizasyon komitesi üyelerine Prof. Dr. Zihni Turkan tarafından teşekkür belgeleri takdim edildi. Prof. Dr. Zihni Turkan: Çağımıza uygun yeni yapılar inşa etmek ve kültürel mirası korumak için çalışmaya devam edeceğiz Düzenledikleri etkinlik ile Mimar Sinan’nın mirasını gelecek nesillere aktarmayı hedeflediklerini belirten Yakın Doğu Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Zihni Turkan, “Mimar Sinan, sadece Türk dünyasında değil, dünya mimarlık tarihinde eşsiz bir yere sahiptir. Eserleriyle sadece mimarlık değil, aynı zamanda sanatın ve kültürel birikimin gücünü ortaya koymuştur. Bizler, bu etkinlikle öğrencilerimize Mimar Sinan’ın değerini hatırlatmak ve onun ilham verici eserlerinden dersler çıkarmalarını sağlamak istedik” dedi.