POLİTİKA - 28 Kasım 2016 Pazartesi 14:33

Kurtulmuş: Rusya teyit etti

A
A
A
Kurtulmuş: Rusya teyit etti

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, "Rusya, 2 askerin şehit edildiği saldırıdaki hava araçlarının kendilerine ait olmadığını teyit etti" dedi.

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, Çankaya Köşkü'nde Başbakan Binali Yıldırım başkanlığında gerçekleştirilen Bakanlar Kurulu toplantısının gündemine ilişkin açıklamalarda bulundu.

Bakanlar Kurulu toplantısında ele alınan önemli konulardan birinin Avrupa Parlamentosu'nda alınan son karar olduğunu belirten Kurtulmuş, "Bu karar Avrupa hukuku bakımından da siyasi sonuçları olan bir karar değildir. Bunun siyasi bir sonuç doğurabilmesi için Avrupa Konseyi'nde belli bir çoğunlukla, üye ülkelerin yüzde 55'inin toplam nüfusu temsil eden yüzde 65'lik bir üye çoğunluğunun böyle bir karar alması gerekir. Dolayısıyla Avrupa hukuku bakımından da bir siyasi sonucu yoktur. Bu kararın çok iyi değerlendirilmesi, müzakere edilmesi ve bundan sonraki Türkiye-AB ilişkileri bakımından da eksiksiz bir şekilde değerlendirilerek gözden geçirilmesi gereken bir karardır" ifadelerini kullandı.

Bu tavsiye kararının, Avrupa'da son yıllarda yükselen aşırı sağın siyasi etkisini göstermesi bakımından önemli olduğuna dikkati çeken Kurtulmuş, "Özellikle aşırı sağ siyasetin Türkiye, İslam ve göçmen karşıtı politikaların Avrupa Parlamentosu'nu etkilediği aşikardır. Dolayısıyla bu karar öncelikle Avrupa siyaseti bakımından mahiyeti iyi anlaşılması gereken ve Avrupa siyaseti bakamından alarm verici niteliktedir" dedi.
Bu kararın vizyonsuz ve çifte standartlı bir karar olduğunu anlatan Kurtulmuş, bu kararı Türkiye Cumhuriyeti hükümeti olarak yok hükmünde kabul ettiklerini dile getirdi. Önümüzdeki Aralık ayı ortasında toplanacak olan liderler zirvesinde ise daha sorumluluk sahibi, daha vizyoner ve AB'nin geleceğine katkı yapacak yaklaşımların ortaya çıkacağını belirten Kurtulmuş, "Çünkü bu karar sadece Türkiye ile ilgili bir karar değildir. Bu karar AB'nin içine kapanmasını sağlayan, AB'nin genişleme yanlısı tutumlarını mümkün olduğunca törpüleyen bir karardır. Liderler toplantısında bu kararın tersine, Türkiye ile ilgili olumlu yaklaşımların ortaya konulmasının Avrupa siyasetinin makul tarzı bakımından da önemli ve hayati olduğunu ifade etmek isterim. Bu ilişkilerin gerginleştirilmesinin nedeni Türkiye tarafı değildir. Avrupa Birliği-Türkiye ilişkilerinin özellikle son dönemeçte gerginleşmesinin nedeni, Avrupa Birliği'nin içerisindeki bazı siyasetçilerin ve siyasi çevrelerin tarafgir, hatta Türkiye'ye karşı hasmane vizyonsuz tavırlarıdır. Gerginliğin tarafının Avrupa Birliği içindeki bazı siyaset çevrelerinin olduğunun altını çizmek isterim" diye konuştu.

AB'deki siyaset yapıcılara tavsiyede bulundu
Kurtulmuş, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Biz, bu ilişkilerin olumsuz bir yöne kaymasını istemeyiz. Ama ilişkilerin olumsuz bir yöne kaymasından Türkiye'den daha fazla Avrupa Birliği'nin zararlı çıkacağını, AB'nin bu çerçevede Türkiye'den daha çok etkileneceğini de ifade etmek isterim. AB'deki siyaset yapıcılara tavsiyemiz de şudur; AB'yi çeşitli kanallarla etkileyen, terör örgütlerinin İslam, göçmen ve Türkiye karşıtlarının etkisinden çıkarak Türkiye ile dostane ilişkileri geliştirmek için yeniden AB'nin vizyoner bir sürece dönmesi ve bu ilişkileri tamir edecek adımları atmasını tavsiye ederiz."

Kıbrıs müzakereleri
Toplantıda ele alınan ikinci konunun, Türkiye'nin Kıbrıs müzakerelerinde aldığı tavır olduğunu belirten Kurtulmuş, "Biz, Kıbrıs'ta çözümden yanayız ama Kıbrıs'taki çözüm ortaya koyulurken bazı ilkelerin Türkiye açısından vazgeçilmez olduğunun da altını çizmek isteriz. Bunlardan birincisi biz dönüşümlü başkanlık sistemini önemsediğimizi bir kere daha bu vesileyle ortaya koyuyoruz. Ayrıca, iki taraflı yani eşit ortaklığa dayalı bir anlayışın bu görüşmelerde etkin ve hakim olmasını benimsiyoruz. Adil yönetişim ve paylaşım ilkesinin barışçıl bir çözüm için önemli bir ilke olduğunu düşünüyoruz ve Türkiye'nin etkin garantörlüğünün devam etmesinin de adadaki sağlanacak barış sürecinin kalıcı olması bakımından önemli olduğunun altını çiziyoruz. Biz bu yıl sonuna kadar görüşmelerde önemli bir sonuç alınacağını ümit ediyorduk ancak öyle görünüyor ki önümüzdeki yıla müzakereler kalacaktır" ifadelerini kullandı.

Suriye ve Irak'taki gelişmeler
Suriye'deki siyasi müzakerelerin yeniden başlatılması için Türkiye'nin her türlü desteği verdiğine işaret eden Kurtulmuş, "Suriye barış süreçlerini desteklediğimizi bir kez daha ifade ederiz. Ayrıca, bu anlamda ilgili bütün taraflarla Suriye'de çözümün ortaya çıkması için müzakerelerimizi sürdürmeye devam ediyoruz. Türkiye'nin önemli öncelikleri halen devam etmektedir, bunlar saklıdır" dedi.

Musul operasyonu
Kurtulmuş, Musul çevresinde DEAŞ'a karşı başlatılan operasyona ilişkin, "Başlangıcından itibaren Türkiye'nin de katıldığı ortak bir anlayışla sürdürülmektedir. Musul'daki insanlara gelecek saldırılara karşı müteyakkız olduğumuzu ifade ediyoruz" diye konuştu.

Turkuvaz Kart uygulaması
Turkuvaz Kart uygulamasındaki yeni yönetmeliğin detaylarının da toplantıda ele alındığını anlatan Kurtulmuş, "Nitelikli iş gücünün, yabancı şirket ortaklarının, Ar-Ge alanlarında Türkiye'de çalışmalarda bulunacakların, sınır ötesi hizmet sunan şirketlerin Türkiye'de geçici olarak oturan çalışanlarının, bu karttan yararlanacak diğer unsurların nasıl yararlandırılacakları ile ilgili bu konudaki çalışmalar son aşamaya getirilmiş, Bakanlar Kurulu'nda verilecek olan karardan sonra bu konuda ortaya konulacak yönetmeliklerle uygulamaya başlanacaktır. Bugün itibarıyla konuştuğumuz ve Bakanlar Kurulu'nda imzaya açtığımız bir diğer konu da cazibe merkezleri ile ilgili uygulamanın nasıl olacağı. Bu bölgelerle ilgili kalkınmadaki öncelikli adımlar tespit edilip Bakanlar Kurulu'nda imzaya açılmıştır" şeklinde konuştu.
Kurtulmuş, açıklamaları sonrası gazetecilerin sorularını cevapladı. Bir gazetecinin, "Geçtiğimiz Perşembe günü, gece saatlerinde Türk askerinin bulunduğu bölgeye El-Bab operasyonu sırasında hava harekatı düzenlendi. Bu saldırıya ilişkin ilk açıklamalarda Esad rejimine ait olduğu değerlendirilen uçaklardan bahsedildi. Saldırının failine ilişkin elinizdeki bilgiler nelerdir? Rejim ya da Rusya ile bu konu ele alındı mı?" sorusuna Kurtulmuş, "Rusya, açıkça bu saldırıda bulunan hava araçlarının Rusya'ya ait olmadığını bizzat Sayın Putin vasıtasıyla teyit etmiştir. Biz, bu saldıran hava aracının uçak ya da İHA, bunların tespiti, o bölgedeki bütün hareketliliklerin hepsinin kayıtları var. Bunlarla ilgili teyit yapıldıktan sonra gerekli girişimlerde bulunulacaktır ve bu anlamda Türkiye'nin yaptığı harekat başka ülkelerin aleyhine olacak bir operasyon değil" cevabını verdi.

Yeni anayasa çalışmaları
Yeni anayasa çalışmalarına ilişkin soru üzerine Kurtulmuş, "Bizim teklifimiz MHP'ye ulaştırıldı. MHP'den ve AK Parti'den ilgili arkadaşlarımız teklif üzerindeki çalışmalarını yaptılar. MHP teknik düzeyde, AK Parti'nin kendisine göndermiş olduğu bu anayasa değişiklik paketi ile ilgili çalışmalarını sürdürüyor. En kısa zamanda bize resmi olarak da cevaplarını bildirecekler ve sonunda da eğer zaten varsa, ortaya çıkan herhangi bir sorun, bunların aşılması bakımından ya da sorunlar aşılmışsa o zaman liderler düzeyinde son noktayı koyarak, hem söylediğiniz şekilde bunun nasıl parlamentoya gönderileceği hem de bunun takviminin ne olacağı kararlaştırılacaktır" diye konuştu.

Yunan istihbaratının, "mülteciler konusunda Türkiye'ye ilişkin raporunun" sorulması üzerine Kurtulmuş, "Türkiye üzerine düşeni yaptı. Dolayısıyla bizim AB'den beklentimiz, AB tarafının da kendi üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesidir. Nedir o? Birincisi, AB vize serbestisini bir an evvel uygulamaya koymalıdır. Yani Türk vatandaşları için artık AB'de seyahat etmek vizesiz olmalıdır. İkincisi, AB, Türkiye'nin göçmenlere yapmış olduğu desteklerin yükünü hafifletmek bakımından biliyorsunuz 3 milyar dolarlık fonu kullandırma kararı almıştı. Sonuçta bu fonun kullanılması için de AB'nin bu işi takvime bağlamasını da temenni ediyoruz. Vize serbestisi, göçmenlerin geri gönderilmesi anlaşması sadece Türkiye ile Yunanistan arasında bir mesele değil, Türkiye ile AB arasındaki bir meseledir" şeklinde konuştu.

Başbakan Yardımcısı Türkeş'in 'MHP Lideri Bahçeli'nin siyaseten bir tuzak kurabileceği" yönündeki açıklamasının hatırlatılması üzerine Kurtulmuş, "Biz, MHP ile resmi olarak görüşmelerimize devam ediyoruz. MHP de belli bir noktaya gelip, geldiği noktada eğer anayasa teklifimizi zaten kabul ettiklerini bildirirlerse, liderler son noktayı koyacak, görüşmeyi yapacaklar. Biz, kimsenin niyeti ile nasıl hareket edeceği ile ilgilenmeyiz. Siyaset somut bir iştir" dedi.

"Lirayı özendirmek için somut planlarımız var"
Dolar ve Türk Lirasına ilişkin soru üzerine Kurtulmuş, "Lirayı özendirmek için somut planlarımız var. Türkiye'nin bu anlamda yapmış olduğu ticaretin ödemelerinin TL üzerinden yapılmasını sağlayacak girişimlerde bulunuyoruz. Ancak, hiç kimsenin dolar şu hafta şu noktaya çıkar deme gücü yoktur" ifadelerine yer verdi.

Kurtulmuş, ekonomik kriz çıkacağı yönündeki iddialara ilişkin olarak, "Kimse endişelenmesin, Türkiye ekonomisi endişe edilecek bir noktada değildir" dedi.

Taşeron meselesine son şeklinin verilmediğini anlatan Kurtulmuş, buna son şeklinin verilip Bakanlar Kurulu'na getirileceğine işaret etti.

Başka bir gazetecinin, "Almanya ve Belçika'da bazı mahkemelerin PKK'lı teröristleri serbest bırakması ve Avrupa'da terör listesinden PKK'nın çıkarılacağı yönündeki iddialara" ilişkin sorusuna Kurtulmuş, "PKK dediğiniz örgüt, Avrupa ülkelerinin bu mahkemelerde münferit kararların da olduğu ülkelerde da dahil olmak üzere Avrupa ülkelerinde çok sayıda terör faaliyetinde bulundu. Avrupa ülkelerini de rahatsız eden uluslararası bir terör örgütü hüvviyeti kazandı. AB'nin PKK'yı terör örgütleri listesine koymasının temel nedeni budur. PKK bu süreç içerisinde terörü, silahı bırakmış, terör örgütü olma hüviyetini yitirmiş bir grup değil. Tam tersine daha fazla silah kullanan, hele çatışma bölgelerinde elde ettiği tecrübeyle çatışma bölgelerindeki tecrübesini hem Türkiye'ye hem de dünyadaki Avrupa ülkelerine taşıyan daha karanlık, daha kanlı bir örgüt hüviyeti kazandı. Dolayısıyla, AB'nin PKK'yı terör listesinden çıkaracağını söylemek ya da böyle bir çalışmanın içerisinde olmak akla ziyan bir iştir, siyasi realiteyle uyuşmayan bir iştir. O açıdan AB'nin PKK'yı terör listesinden çıkarmayacağını görüyorum. Asla meşru görülemez bir tavırdır" cevabını verdi.
"Başbakan Yıldırım'ın referanduma OHAL sürecinde gidilmeyeceğine yönelik açıklamasına" ilişkin soru üzerine Kurtulmuş, "OHAL'in ilan edilmesi bir gereklilik dolayısıyladır. Türkiye, uçurumun kenarından döndü. Türkiye'de ciddi bir darbe teşebbüsü ile karşı karşıya kaldık. Bu darbe teşebbüsünün arkasında 40 yıllık bir hazırlık var. Devletin bekası, devletin bu darbe tehdidi ve cuntacı zihniyetten kurtulması için bir taraftan reform adımlarını atarken, örneğin TSK'nın yeniden yapılanması, diğer taratan da devletin içerisinden bu unsurların temizlenmesi için hassas bir çalışma sürdürülüyor. Bunun vakit alacağı açıktır. İsteriz ki yarın bitirelim işimizi ama büyük bir mücadele sürdüğü için OHAL gerektiği kadar Türkiye'de ilan edilecek. Ümit ederiz en kısa süre içerisinde OHAL'i bitirip Türkiye ciddi bir şekilde normalleşme sürecine başlar. Ümit ederiz, referanduma gidilmeden evvel olağanüstü hal sonuçlanmış olur" değerlendirmesinde bulundu.
Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek'in AB'ye yönelik attığı Tweet'inin sorulması üzerine Kurtulmuş, "Sayın Mehmet Şimşek, bu tweetine daha sonra kendisinin yaptığı açıklamalarla açıklık getirdi" dedi.

Haşdi Şabi'nin Irak ordusuna katılması
Haşdi Şabi'nin Irak ordusuna katılmasına ilişkin soruya Kurtulmuş, "Haşdi Şabi konusundaki titizliliğimiz Irak hükümetiyle her vesilede paylaşılıyor. Tel Afer, Musul konusunda bu şehirlerin içerisine girmemesi konusunda bir ittifak söz konusudur. Irak parlamentosu Haşdi Şabi'yi meşrulaştıran bir karar almıştır ama bu karara rağmen Irak Başbakanın ifadesiyle Haşti Şabi bu şehirlere girmeyecek ve orada olası bir mezhep çatışmasının kapısı açılmayacaktır. Ümit ederiz Irak hükümeti, açık şekilde paylaştığı bu sözlerinin arkasında durur" karşılığını verdi.

Mehmet Ali Şahin'in HDP'li vekillere ilişkin yaptığı açıklama
AK Parti Karabük Mehmet Ali Şahin'in HDP'li vekillerin tutuksuz yargılanması konusunda yaptığı açıklamaların hatırlatılması üzerine Kurtulmuş, "Biz siyasetçiyiz, biz siyasetçiler açılmış olan davalarla ilgili yönlendirici bir şey söylemeyiz. Sonuçta şu anda devam eden hukuki bir süreç var. Şu anda tutuklu olan her bir milletvekili ile ilgili oluşmuş farklı şartlar var. Yargı süreçleri devam edecek. Onun sonucu olarak bir karar ortaya çıkacaktır. Süreç, tamamıyla bağımsız mahkemelerin kontrolü altındadır" diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara DMM’den "Türkiye’ye BioNTech aşısı gelmedi" iddialarına yalanlama Dezenformasyonla Mücadele Merkezi (DMM), COVID-19 salgını sürecinde Türkiye’ye ’BioNTech aşısı gelmediği’ yönündeki iddiaların gerçeği yansıtmadığını açıkladı. Dezenformasyonla Mücadele Merkezi’nin (DMM) sosyal medya hesabından yapılan paylaşımda, bazı sosyal medya mecralarında, COVID-19 salgını sürecinde Türkiye’ye ‘BioNTech aşısı gelmediği’ yönünde ileri sürülen iddiaların gerçeği yansıtmadığı belirtildi. ‘BioNTech aşısı gelmediği’ iddialarının kamuoyunu yanıltmaya yönelik dezenformasyon içerdiği vurgulanan açıklamada, şu ifadelere yer verildi: "COVID-19’a karşı geliştirilen BioNTech mRNA aşıları, klinik kullanım amacıyla doğrudan BioNTech SE firmasından temin edilmiştir. Pandemiyle mücadele kapsamında, Mart 2021 tarihinden itibaren salgının son dönemlerine kadar söz konusu aşılar mevzuata uygun şekilde tedarik edilerek vatandaşlarımızın kullanımına sunulmuştur. Öte yandan salgın gibi küresel halk sağlığı acil durumlarında, aşı ve ilaçların temininde "Acil Kullanım Ön Onayı" mekanizması tüm dünyada işletilmektedir. BioNTech mRNA aşıları da Dünya Sağlık Örgütü ve uluslararası bilimsel otoritelerin acil kullanım ön onayı değerlendirmeleri esas alınarak Sağlık Bakanlığımız Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü tarafından temin edilmiş ve uygulanmıştır. Dolayısıyla pandemi sürecinde yürütülen tüm aşılama faaliyetleri; insan sağlığının korunması önceliğiyle, bilimsel kriterler, şeffaflık ilkesi ve hukuki mevzuat çerçevesinde titizlikle gerçekleştirilmiştir. Bu nedenle kamuoyunun, teknik ve hukuki kapsamından koparılarak dolaşıma sokulan, yanıltıcı ve gerçek dışı nitelik taşıyan iddialara itibar etmemesi önemle rica olunur."
Gaziantep 51 kişinin öldüğü Furkan Apartmanı davasında firari sanıklar için 10 milyon TL’lik güvence bedeli kararı Gaziantep’in Nizip ilçesinde, Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinde yıkılarak 51 kişinin hayatını kaybetmesine neden olan Furkan Apartmanı davasında iki firari sanık hakkında çıkarılan yakalama kararları, kişi başı 10 milyon TL güvence bedeli yatırılması karşılığında kaldırıldı. Gaziantep’in Nizip ilçesinde, Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinde yıkılan ve 51 kişinin ölümüne neden olan Furkan Apartmanı davası bugün görüldü. Nizip Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya tutuksuz sanıklar Faik Ö., Eyüp Ö., Bülent B., Nejdet A., Mehmet A., Oktay A., Ömer Ş., Coşkun Ş., sanık avukatları, maktul avukatları ve maktul aile yakınları katıldı. Duruşmada söz alan maktul aile yakınları, suçluların en ağır cezayı almasını istedi. Sanıklar ise önceki savunmalarını tekrar ettiğini belirterek, suçsuz olduklarını savundu. Duruşma savcısı, taraflarca yeniden bilirkişi raporu talebinin dosyaya geldiği aşama dikkate alınarak reddine ve yakalama kararı bulunan sanıklar için güvence bedeliyle haklarındaki yakalama kararının kaldırılması yönündeki talebinin de reddedilmesine karar verilmesini talep etti. Mahkeme heyeti, haklarında yakalama kararları bulunan Hasan Hüseyin S. ile Abdullah Devrim S.’nin 10 milyon lira güvence bedeli karşılığında yakalama kararlarının kaldırılmasına, diğer sanıkların mevcut durumlarının devamına karar vererek, eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı ileri bir tarihe erteledi. Ne olmuştu? Nizip Ağır Ceza Mahkemesi’nce, 19 Temmuz 2024’te görülen karar duruşmasında, mühendis sanık Yılmaz Şahin Yurtyapan hakkında ’bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma’ suçundan 16 yıl 8 ay hapis, sanıklar Faik Ö., kardeşi Eyüp Ö. ve Nejdet A. hakkında delil yetersizliği nedeniyle beraat kararı verilmişti. Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Ceza Dairesi, Nizip Ağır Ceza Mahkemesi’nce 6 Şubat depremlerinde yıkılan ve 51 kişinin hayatını kaybettiği Furkan Apartmanı davasında 3 sanık hakkında verilen kararı inceledi. Nizip Cumhuriyet Başsavcılığı ile tarafların itirazı üzerine yapılan değerlendirme sonucunda daire, yerel mahkeme kararını bozdu. Nizip Cumhuriyet Başsavcılığı ile tarafların itirazı üzerine yapılan değerlendirme sonucunda daire, yerel mahkeme kararını bozdu. Kararda, beraat kararı verilen sanıklar Faik Ö. ve kardeşi Eyüp Ö. hakkında "kolon kesilmesi" iddiasıyla yeni bir iddianame hazırlandığı, bu nedenle olayın bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiği belirtildi. Söz konusu dosyaların birleştirilmesi ve sanıkların birlikte yargılanması gerektiğinin belirtildiği kararda, "Tüm dosyaların birleştirilmesine karar verilerek, tüm delillerin birlikte tartışılması hakkaniyetli bir yargılama için gerekli olmakla birlikte yerel mahkemece verilen hükmün bozulmasına karar verilmiştir" denildi.
Diyarbakır Diyarbakır’da özel okulda 8 yaşındaki çocuğun darbedildiği iddiası Diyarbakır’da özel bir okulda 8 yaşındaki bir çocuğun darbedildiği iddia edildi. İddiaları reddeden okul yönetimi, darp izlerinin daha önceden olduğunun, öğrencinin ailesi tarafından kendilerine söylendiğini öne sürdü. Diyarbakır’da özel bir okulda eğitim gören 8 yaşındaki M.E.E.’nin geçtiğimiz günlerde okul müdürü ve sınıf öğretmeni tarafından darbedildiği iddia edildi. M.E.E.’nin ailesi, hastaneden darp raporu alarak şikayette bulundu. M.E.E.’nin dedesi Yılmaz Elaldı, geçen hafta okulun bir etkinliğine katıldıklarını belirterek, "Programda M.E.E., ille de beni eve götürün diyordu, bir korku vardı üzerinde. ’Okulun bitsin, öyle eve gideriz’ dedim. Çocuğun üzerinde baskı ve korku vardı. Orada da bize, kafasının çok ağrıdığını söyledi. Eve gelince ‘Müdür saçımdan tutup kafamı duvara vuruyordu’ dedi. Bu çocuklara bunu yapan insan değil. Çocuğu 10-15 gün önce de ben okula götürdüm. Sınıf öğretmeni bana herhangi bir şey de demedi. Bunu arkadaşları yapsa ’arkadaşıdır, normaldir’ olur derim. Bu, çocuğun çocuğa yapabileceği bir şey değil" diye konuştu. "Bunu yapan sınıf öğretmeni ve müdürü" iddiasında bulunan Elaldı, "Şahsen öğretmenle iki defa görüşmüştüm. Dört sefer okula gittim. İki etkinliğe gittim, iki sefer de çocuğu sormaya gittim. Çocuk darbedilmiş. Bu çocuğun herhangi özel bir durumu ve raporu yoktur. Herkes çocuklarını eve götürüp vücutlarına baksınlar. Çocukları dövüp, korkutup eve gönderiyorlar. Yasal işlemleri başlattık, sonuna kadar da bunun arkasındayız" dedi. Özel okuldan yapılan açıklamada ise 11 Aralık 2025 Perşembe günü okullarında meydana gelen hadisenin ilkokul 3. sınıf öğrencisi E.O.’nün sınıf öğretmenine ağlayarak, aynı sınıftaki sosyal mecrada ismi mağdur olarak gösterilen M.E.E. isimli öğrenci tarafından fiziksel şiddete uğradığını söylediği ifade edildi. Açıklamada, "Bunun üzerine sınıf öğretmeni, bu fiziki şiddet olayının ilgili öğrenci tarafından bu öğrenciye ve başka öğrencilere defaatle yapıldığı hususunu göz önünde bulundurarak, uyarması için okul müdürüne götürmüştür. Okul müdürü yanına getirilen öğrenciye önce sözlü nasihatlerde bulunmuş, sonrasında da yazı yazma ödevlendirmesinde bulunmuştur. Bu husus kurum kameralarında da açık ve şeffaf şekilde görülmektedir. Sosyal medyada tek taraflı servis edilen ve okul müdürlüğümüze isnat edilen fiziki şiddetin olmadığı hususu, kamera kayıtlarında da görülmektedir. İlgili kamera görüntüleri savcılık ve kolluk kuvvetlerine teslim edilmiştir. Bununla birlikte şiddete uğradığı şikayetini öğretmene yapan E.O. isimli öğrencimizin darp raporu da mevcuttur. Sosyal medyada ismi geçen öğrencimizde bulunan diz altı morlukların daha önce de var olduğunu bizzat çocuğun annesi de sınıf öğretmenine söyleyerek, bunun için bir hafta önce hastaneye gittiklerini ifade etmiştir. En az bir hafta önceden de görülen morlukların, ilgili gün müdür tarafından darp uygulaması sonucu oluştuğu iddiasını, önyargılı ve tek taraflı olarak görüyoruz. Çünkü kamera kayıtlarından bu iddianın doğru olmadığını görmekteyiz. Kurum olarak bu morlukların oluş şekli ve zamanı ile ilgili gerekli tespitlerin Adli Tıp Kurumu tarafından yapılması için gerekli yasal başvurularımızı yapmaktayız. Kurumsal olarak bu ve benzeri durumlarda öğrenci tarafında olmak temel ilkelerimizdendir. Kurum olarak her iki öğrencimizin de yanındayız. Olayın adil ve ön yargısız çözülmesinin takipçisi olacağız" denildi. Veli olmayan bir kişinin bu olayı farklı yorumlayarak kamuoyuna yanlış biçimde aktarmasını tasvip etmediklerini kaydeden okul yönetimi, açıklamada şu ifadelere yer verdi: "Annenin bacaklardaki morlukların birkaç haftadır olduğu ile ilgili beyanı; çocuğun bacaklarındaki morlukların en az birkaç haftadır var olduğunu, annenin sınıf öğretmenine gönderdiği ses kaydından da açık bir şekilde anlayabilmekteyiz. Hatta bunun için iddia edilen olaydan bir hafta önce hastaneye gittiklerini, kansızlıktan dolayı morlukların oluşma ihtimalini doktora sorduğunu, doktorun da incinmelere dayalı oluştuğunu ifade ettiğini bu ses kaydından anlıyoruz. Kurumdaki kamera kayıtlarından da bu şiddet vakasının ilgili gün okulda oluşmadığı gayet açık bir şekilde görülüyor. Bu kamera kayıtları da emniyete ve savcılığa teslim edildi."