ASAYİŞ - 10 Şubat 2016 Çarşamba 12:15

Kutsi’nin sahte çürük raporu davası başladı

A
A
A
Kutsi’nin sahte çürük raporu davası başladı

Sanatçı Kutsi, askere gitmemek için sahte çürük raporları aldığı iddiasıyla 60 yıla kadar hapsinin istendiği davanın ilk duruşmasına Manisa’da konseri olduğu gerekçesiyle katılmadı.

Para karşılığı sahte çürük raporları verdiği iddiasıyla yargılanan emekli Tabip Albay Doktor Haşmet Işıklı, 3 kez sahte çürük raporu verdiği öne sürülen Kutsi’ye yalnızca bir kez erteleme raporu verdiğini söyledi.
Sanatçı Kutsi, emekli Tabip Albay Doktor Haşmet Işıklı (54) ve gazeteci Selçuk Ergenç ve bazı emekli askerlerin de aralarında bulunduğu 31 sanıklı sahte çürük raporu davasının görülmesine başlandı. İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya Kutsi olarak tanınan sanık Ahmet Kutsi Karadoğan, Manisa’da tarihi önceden belirlenmiş bir konseri olduğu gerekçesiyle mazeret sunarak katılmadı.

Duruşmada aralarında emekli Tabip Albay Doktor Haşmet Işıklı’nın da bulunduğu 19 tutuksuz sanık ile avukatları hazır bulundu. Şikayetçiler Sağlık Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığı'nı ise avukatlar temsil etti.
Duruşmanın başlamasının ardından sanıkların kimlik tespitlerine geçildi. Sanık Haşmet Işıklı, evli, 3 çocuk sahibi, psikiyatrist olduğunu ve aylık gelirinin 30 bin TL olduğunu söyledi. Diğer sanıkların da kimlik tespitlerinin tamamlanmasının ardından sanık avukatlarından biri, sanıklar arasında askerlerin de olduğunu, bu askerlerin emekli olsalar dahi askeri mahkemelerde yargılanmalarını öngören yasalar olduğunu söyledi. “Asker kişiler burada yargılanamaz” diyen avukat, dava dosyasının askerlerle ilgili olan bölümünün görevli yerlere gönderilmesini talep etti.

DOSYANIN ASKERİ MAHKEMEYE GÖNDERİLMESİ TALEBİNE RET
Sanık avukatının talebine ilişkin görüşünü açıklayan duruşma savcısı, dosyada sanıklara atılı suçlamalar arasında “rüşvet” ve “resmi belgede sahtecilik” olduğunu hatırlattı. Savcı, suç tarihinde asker olan kişilerin askerlikle ilişiklerinin kesilmiş olması ve diğer sanıkların sivil olması sebebiyle sanık avukatının talebinin reddedilmesini istedi. Mahkeme, kısa bir aranın ardından sanık avukatının talebinin reddedildiğini açıkladı.

“BUGÜNE KADAR HİÇ SORUŞTURMA GEÇİRMEDİM”
Duruşmada daha sonra iddianame okunarak, sanıkların savunmalarına geçildi. Suçlamaları kabul etmeyen sanık emekli Tabip Albay Doktor Haşmet Işıklı, yaptığı işler nedeniyle hiçbir soruşturma geçirmediğini ve hiçbir raporunun geri dönmediğini ifade etti. Mahkemeye 10 sayfa yazılı savunma sunan sanık Işıklı, “Senede bin 500 civarı rapor yazdım. 15 bin civarı hasta tedavi ettim. Askeri psikiyatri çok yoğundur. Günde 25-30 rapor yazardım. Sivilde normal yaşantısı olan bir hasta, askerde sıkıntı yaşayabilir” dedi.

“KUTSİ BENİ ARAYIP KALABALIKTA MUAYENEYE GELMEK İSTEMEDİ”
Kutsi’nin ilk erteleme raporunu kendisinin vermediğini belirten sanık Işıklı, “Kutsi bana zaten ertelemeli geldi. Kutsi’nin ikinci erteleme raporunu ben verdim. Üçüncüde ise ‘askerliğe elverişli raporu’ yazdım. Sonra roche raporu testi yapan doktor emekli olduğu için eski raporu kopyalayıp koydum. Çünkü bu test çok uzun süreç gerektiren bir işlemdir. Bütün hastanelerde raporların şablonu bellidir. Hatta Kutsi muayene için gelecekti, beni aradı kalabalıkta gelmek istemediğini, ne gün boşsa o zaman gelmek istediğini söyledi” diye konuştu.

“BİZE BİR BABALIK YAP”
“Sahte rapor işi için benim askeriyede ayrı bir teşkilat kurmam lazım” diyen sanık Işıklı, “Ordu bu kadar çürümüş bir organ mıdır ki böyle bir şey olsun. Bir ‘baba’ konusudur gidiyor. Benim buradaki sanıkların lideri olduğum ve ‘baba’ olarak anıldığım söyleniyor. Bu ‘baba’ meselesi jargon gibi bir şey oldu. Hastalar gelip ‘Bize bir babalık yap diyorlardı. Radyolara Haşmet Baba için bir şarkı istiyoruz diyorlardı. Facebook'ta ‘Haşmet Baba’ grubu kurmuşlar. Benim elimde olan bir şey değil" ifadelerini kullandı.

İFADESİNİN ARDINDAN ASKER SELAMI VERDİ
Askeriyeden emekli olduktan sonra Etiler’de muayenehane açtığını kaydeden Işıklı, “Ben örgüt lideri olsam, çete lideri olsam gidip neden Kasımpaşa’da askeri hastane yakınında muayenehane açmayayım. Niye gidip Etiler’de açıp zengin insanları tedavi edeyim? İddianamede Hakan Harput’un çetedeki yardımcım olduğu anlatılmış. Harput benim tedavi ettiğim bir şahıstır. Böyle bir yapıdaki insanla iş yapıyorsam benim ruh sağlığımın bozuk olması lazım. Ben çevresi olan bir psikiyatristim. Bu işlere girecek bir insan değilim. Pişman olacağım hiçbir şey yapmadım. Buradaki insanlar bana beş kuruş teklif etmemiştir” dedi.
Işıklı, ifadesini tamamlamadıktan sonra mahkeme heyetine asker selamı verdi.

KUTSİ’NİN MAZERETİ KABUL EDİLDİ
Duruşmada daha sonra diğer sanıkların bir kısmının ifadesi ile sanık avukatlarının talepleri alındı. Ara kararını açıklayan mahkeme, sanık Kutsi’nin mazeretini kabul ederken, diğer sanıkların ifadesinin alınması için duruşmayı erteledi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu tarafından 31 kişi hakkında hazırlanan iddianamede suç örgütünün Kasımpaşa Asker Hastanesi'nde görevli Psikiyatri Uzmanı Tabip Albay Haşmet Işıklı’nın liderliğinde kurulduğu aktarıldı. İddianamede, Işıklı liderliğindeki örgütün askerlik yapmaktan kurtulmak isteyen şahıslara rüşvet karşılığında “sahte sevk geciktirme raporu”, “hava değişim raporu”, “askerliğe elverişli değildir” raporu ve görevde olan rütbeli TSK personeli ile sivil devlet memurlarına “hava değişim raporları” temin ettiği anlatıldı.
İddianamede, sanık Ahmet Kutsi Karadoğan’ın 3 kez “rüşvet” ve 3 kez “resmi belgede sahtecilik” suçundan 21 yıldan 60 yıla kadar hapsi isteniyor. Sanık Haşmet Işıklı’nın ise “suç işlemek amacıyla örgüt kurma”, 18 kez “rüşvet” ve 19 kez “resmi belgede sahteciliğe teşebbüs” suçlarından 116 yıl 9 aydan 336 yıla kadar hapisle cezalandırılması isteniyor. 

BAŞAK AKBULUT
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Ahlat’ta ‘Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun’ anma programı düzenlendi Eski Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun vefatının 5. yılında Bitlis’in Ahlat ilçesinde anıldı. Ahlat ilçesinde Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun anısına “Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun” anma programı düzenlendi. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı’nın katkılarıyla Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği tarafından düzenlenen program saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Daha sonra konuşma yapan Bitlis Valisi Erol Karaömeroğlu, “Haluk Dursun’un hatırasına sahip çıkan bu anlamlı program dolayısıyla sizlerle beraber olmaktan duyduğum memnuniyeti özellikle ifade etmek istiyorum. Bugün ülkemizin yetiştirmiş olduğu mümtaz bir ismi anmak üzere buradayız. Prof.Dr.Haluk Dursun’u ebedi aleme uğurlayalı tam 5 yıl oldu. Van Erciş’te kendi aracıyla seyir halindeyken meydana gelen elim bir trafik kazası sonucu maalesef hocamızı 19 Ağustos 2019 tarihinde kaybettik. Kültür birikimi ve hitabetiyle araştırmayı, bildiğini ve gördüğünü meraklısına aktarmayı seven, hayatını görevine adayan bir bilim insanıydı. Ahmet hocamızı bir kez daha rahmetle, özlemle, şükranla yad ediyorum. Değerli ailesine, dostlarına, mesai arkadaşlarına tekrar başsağlığı diliyorum. Rabbim Haluk hocamızdan razı olsun, mekanı ali olsun. Bu anlamlı buluşmanın düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi. Ardından konuşan AK Parti Ankara Milletvekili Zeynep Yıldız, “Gerçekten bir ideal, ülkü ve niyet uğruna yola koyulanlardandı Haluk hoca ve bugün bizi burada bir araya getirdi. Bunu da yaparken bir mekan ve bellek ilişkisi kurmaya yönelik en önemli noktalardan birinde Ahlat’ta bizleri buluşturdu. Gerçekten nereden geldik nereye doğru yürüyeceğiz duygusunu bize pekiştirebilecek bir noktada bir araya gelmiş olduk” ifadelerini kullandı. MHP Genel Başkan Başdanışmanı Prof. Dr. Ruhi Ersoy’da, “Ahlatın maneviyatıyla gençliğin enerjisini bir araya getiren bu tarihi ve bu mukaddes şehirde Kubbet-ül İslam’da sizlerle beraber olmaktan tarihe adanmış, adanmış olduğu bir ülküsünde yol yürürken rahmeti rahmana kavuşmuş değerlerimizi anma vesilesiyle sizlerle olmaktan bende kıvanç duyuyorum. Ahlat’ı anlamak, tanımak ve bu değerler etrafında dertlenen Ahmet Haluk Dursun profili, şahsiyetleri, onun etrafında neşet etmiş yetiştirmiş olduğu gençlerin yeniden filizlenmesine iklim oluşturmaktır. Bizim muradımız ve mefkuremiz budur. Siyasetten de, devlet hayatından da anladığımızda budur, bu olmalıdır. Bu sebepten dolayı bugün bu saatte bu salonu dolduran her bir arkadaşım bu atmosferin bir parçası olmuştur. Bu programın hayat bulmasında dertlenerek Ahmet Haluk Dursun hocanın derdini kendine dert ederek yola çıkıp kamu imkanlarıyla bu iş yürümüyorsa milletle yürüyebiliriz, dernekleşiriz diyerek devletimizin kapısını çalarız diyerek yolculuğa başladı. Bugünün anlamını bir bütün halinde program bitene kadar hissedip yaşayalım” şeklinde konuştu. Bitlis Eren Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr.Ferit İzci ise, “Bizim medeniyetlerimiz başka medeniyetlere benzemez. Bizim medeniyetlerimiz işte böyle şahsiyetler ve gençler üzerine inşa edilmiş ilelebet varlığını devam ettirecek medeniyetlerdir. Başka medeniyetlerin hayal bile edemeyecekleri zirvelere çıkmış olan ecdadın nesilleriyiz. Hayatını bu şekilde mücadeleyle geçiren başta sayın Ahmet hocamız olmak üzere bu ülkede ve coğrafyada yetişmiş değerlerli şahsiyetlere huzurlarınızda saygıyla ve minnet duyuyorum” dedi. Düzenlenen program hakkında gazetecilere açıklamada bulunan Anadolu Tarih ve Kültür Birliği Derneği Başkanı Doğan Güngör, “Kültür ve Turizm Bakan yardımcısıyken çok sevdiği Ahlat’ı ziyaretinin hemen sonrasında geçirdiği trafik kazasıyla hayatını kaybeden Prof.Dr.Ahmet Haluk Dursun hocayı anmak, Ahlat’ı anlatmak ve gençlerle hemhal olmka için buradayız. Dernek olarak hocamızı anmak üzere yaptığımız ikinci program. İlkini Çanakkale’de yine tarihimizin müstesna mekanlarından birinde, bugünde Ahlat’ta yaptık” dedi. Anma programına katılan Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kızı Nilay Dursun’da duygularını şöyle ifade etti; “Babamın hayatının son yıllarında özellikle çok önem verdiği Anadolu Tarih ve Kültür Birliği projesinin yaşatılıyor olabildiğini görmek gerçekten çok mutluluk verici. Yıllar önce babamın vefatından sonra tanıştığım bu değerli ekiple 5.yılında da bu tarz etkinliklerle bir araya gelmeyi sürdürüyoruz. Babamı anmayı, onun öğretilerini, gençlere aktarmaya çalıştığı bilgileri bir arada tekrar hatırlayarak belki yeni kitlelere aktarmaya çalışıyoruz. Bu gerçekten çok önemli. Dolayısıyla bu etkinliklerde desteği olan herkese çok teşekkür ediyorum.” İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü son sınıf öğrencisi Kenan Toprak Çatkın’da, “Ahlat’a ikinci gelişim. Bundan önce de bir program aracılığıyla gelmiştim. Haluk hoca bizde çok önemli ve derin etkiler bıraktı. Zaten bu etkileri panelimizde de anlatacağız” dedi. Yapılan konuşmaların ardından program Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği Musiki Grubunun Haluk Dursun’un sevdiği müzikleri seslendirmesiyle devam etti. Arından Ahmet Haluk Dursun hocayla anısı olan çeşitli üniversite öğrencilerin paneli ve BEÜ öğretim üyesi Doç.Dr.Hasan Buğrul’un Ahlat’taki tarihi mezar taşları üzerindeki övgü içerikli yazılar adlı sunumuyla program sona erdi. Anma programı sonunda toplu hatıra fotoğrafı çektirildi. Ahlat Halk Eğitimi Merkezi konferans salonunda düzenlenen anma programına Ahlat Kaymakamı Batuhan Bingöl, Ahlat Belediye Başkanı Yavuz Gülmez, Bitlis İl Emniyet Müdürü Ortaç Şekeroğlu, Bitlis İl jandarma komutanı Tuğgeneral Eyüp Subaşı, bazı kurum amirleri, çok sayıda akademisyen, yazar, eğitimci ve öğrenci katıldı. Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kaza sonucu vefatı 2019 yılında Malazgirt Zaferi’nin 948. yıl dönümü etkinlikleri öncesi Ahlat’ta gezi ve incelemelerde buluna merhum Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun, buradaki incelemeleri sonrası kara yoluyla Van’a hareket etmişti. Dursun’un içinde bulunduğu araç, Erciş’in Bayramlı Mahallesi yakınlarında kaza yapmış, kazada Ahmet Haluk Dursun hayatını kaybetmişti.
Antalya Otomobil su kanalına uçtu: Öldüğü düşünülen sürücünün yüzerek kaçtığı ortaya çıktı Antalya’da kontrolden çıkıp su kanalına uçan otomobildeki sürücü, kanaldan yüzerek çıkıp olay yerinden kaçtı. Aracın yaklaşık 1 buçuk ay önce satışını yapıp devrinin henüz alınmadığını belirten ruhsat sahibi kadın ise olay yerine geldiğindeki ilk sözü, “Allah’tan içinde kimse yok” oldu. Kazanın görgü şahidi bir genç ise, “Sürücü çok paniklemişti, yüzerek kanaldan çıktı, ardından kaçtı” dedi. Kaza, saat 22.00 sıralarında Kepez ilçesine bağlı Göksu Mahallesi’ndeki Nene Hatun Caddesi ile İbn-i Sinan Sokak kesişiminde meydana geldi. Henüz sürücüsünün ismi öğrenilemeyen 16 LUB 73 plakalı otomobilin önce kaldırıma çarpıp ardından su kanalına uçtuğunu görenler durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. İhbarın ardından olay yerine itfaiye, polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Belirtilen adrese gelen itfaiye ekipleri, araçta yaptıkları kontrolde herhangi bir kişinin olmadığını tespit etti. Bunun üzerine görgü şahitlerinin ifadesine başvuran polis, sürücünün araçtan çıktıktan sonra yüzerek kanaldan çıktığını ve ardından panikleyerek kaçtığını belirledi. Trafik polisinin araç plakasından yaptığı sorgulamada, aracın Gülfer Hanedar adına kayıtlı olduğu belirlendi. “Arabayı sattım, parasını aldım ama devrini almadı” Ekiplerin haber vermesiyle kaza yerine gelen Hanedar, aracı Halil isminde bir galerice yaklaşık 1 buçuk ay önce sattığını, parasını almasına rağmen karşı tarafın devrini henüz üzerine almadığını söyledi. Gazetecilere de açıklamada bulunan Hanedar, “Arabayı satmıştım, parasını aldım ancak devrini henüz üzerine almadı. Kaza olunca beni aradılar. Allah’tan içinde kimse yok, ona sevindik. Galericiye satmıştım. Onun sürüp sürmediği de belli değil, ulaşamıyorum da” diye konuştu. Kazayı görenlerden Musa Kont isimli genç ise “Araba aniden fren yaptı ve kanala uçtuktan sonra sürücü yüzerek çıktı. Adam çok panik yapıyordu, sakinleştirmeye çalıştık ama kaçtı gitti” dedi. Polis ekipleri sürücüyü bulmak için çalışma başlatırken, araç çekiciyle su kanalından çıkartılarak otoparka götürüldü.