SAĞLIK - 09 Kasım 2018 Cuma 15:05

Lösemili çocukların oranları hızla düşüyor

A
A
A
Lösemili çocukların oranları hızla düşüyor

Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Neşe Akcan, Vücuttaki hücrelerin kontrolsüz çoğalması sonucu ortaya çıkan ve çocukluk çağındaki hastalarda \%97 hızla gelişen lösemiden korunmanın mümkün olmadığını fakat günümüzde ölümle sonuçlanan vakalarda \%50 oranında azalma görüldüğünü belirtti.

 ‘’Kan kanseri” olarak da bilinen Lösemi’nin, kan ve kemik iliği dokusunda bulunan kan yapımından sorumlu hücrelerin kanserleşmesi, yani kontrolsüz çoğalması sonucunda ortaya çıkan bir tür kan hastalığı olduğunu ifade eden Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Neşe Akcan, kanserleşen ilik hücrelerinin sağlıklı kan üretemedikleri gibi kemik iliğini istila ederek sağlıklı kan üretebilecek hücrelere de yer bırakmadığını belirtti.

"Lösemi en sık 2 - 5 yaş arasındaki çocuklarda görülüyor" 

Löseminin çoğunlukla beyaz kan hücrelerinin kanseri iken nadiren diğer kan hücrelerinin kontrolsüz çoğalması ile de oluşabileceğini söyleyen Yrd. Doç. Dr. Neşe Akcan, löseminin tüm çocukluk yaş grubu kanserlerinin \% 25 - 30’unu oluşturarak, çocuk yaş grubu kanserlerinin ilk sırasında yer aldığını belirtti. Löseminin en sık 2 - 5 yaşlarında görüldüğünü söyleyen Yrd. Doç. Dr. Neşe Akcan, lösemilerin klinik seyrine göre kabaca akut ve kronik olmak üzere iki gruba ayrılabildiğini kaydetti. 

Çocukluk çağı lösemilerin \%97’si ‘hızlı gelişen lösemi’

Çocukluk çağı lösemilerinin \%97’sinin akut yani hızlı gelişen lösemiler olduğunu söyleyen Yrd. Doç. Dr. Neşe Akcan, çocukluk çağı lösemilerine ilişkin risk faktörleri ile ilgili olarak genetik faktörler arasında kalıtımsal sendromlar, kalıtsal immun sistem bozuklukları ve lösemili kardeşe sahip olmanın yer aldığını belirtti. Yrd. Doç. Dr. Neşe Akcan konuşmasına şöyle devam etti: “Yaşam tarzı ile ilişkili risk faktörleri arasında yapılan bazı çalışmalarda kesin olmamakla birlikte, gebelik döneminde alınan alkol ile çocukluk çağı lösemileri arasında ilişki gösterilmektedir. Çevresel risk faktörleri arasında radyasyona veya kimyasallara maruz kalmak, başka bir kanser için kemoterapi görmüş olmak, immunsupresyon tedavisi almak yer almaktadır. İspatlanmış, çelişkili risk faktörlerini ise elektromanyetik ya da güç santrallerine yakın oturmak, erken yaşta geçirilen enfeksiyonlar, doğumda anne yaşı, babanın sigara içmesi, babanın kimyasal çözücülerle ilgili bir işte çalışması, yer altı sularının kimyasallar ile teması ve fetal dönemde maruz kalınan bazı endokrin bozucular oluşturmaktadır.”

“Çoğunlukla hastalar semptomların başlaması ile doktora başvurunca tanı almaktadır” 

Erişkin çağdaki kanserlerden farklı olarak, çevresel faktörlerin etkisi lösemi oluşumunda daha az etkili olduğundan, çoğu vakada lösemileri önlemeye çalışmanın pek mümkün olmadığını söyleyen Yrd. Doç. Dr. Neşe Akcan diğer taraftan lösemiyi erken tanımak için yapılabilecek, önerilen bir tarama testi bulunmadığını söyledi. Yrd. Doç. Dr. Neşe Akcan şöyle devam etti: “Genetik olarak kanser riski taşıyan sendromların varlığında ya da başka bir kanser nedeniyle tedavi görmüş veya immunsupresyon tedavisi alan hastalar daha dikkatli izlenmeli, bilinen risk faktörlerinden uzak tutulmalıdır. Çoğunlukla hastalar semptomların başlaması ile doktora başvurunca tanı almaktadır.” 

Löseminin semptom ve bulguları

Lösemi tanısının, kan testleri, kemik iliği aspirasyon / biyopsisi ve ardından da hücre tipini belirleme ve genetik tetkikler sonucu konup, kesinleştiğini ifade eden Yrd. Doç. Dr. Neşe Akcan, tanıdaki ayrıntılı testlerin genellikle lösemi tiplerini, tedavi prensiplerini belirlemede yardımcı olduğunu da sözlerine ekledi.
Yrd. Doç. Dr. Neşe Akcan, löseminin semptom ve bulguları hakkında şöyle devam etti; “Kırmızı kan hücrelerinin fonksiyon kaybına bağlı olarak yorgunluk, güçsüzlük, üşüme, solukluk, baş ağrıları, beyaz kan hücrelerinin fonksiyon kaybına bağlı olarak ateş, enfeksiyon bulguları, trombosit (pıhtılaşma ile ilgili hücreler) hücrelerinin fonksiyon kaybına bağlı olarak ise kolay berelenme, ciltte morluklar, diş eti veya burun kanamaları görülmektedir. Bunlara ek hastalarda kemik ve eklem ağrıları, lösemik hücrelerin karaciğer veya dalakta birikmesine bağlı organlarda büyüme ve bunların karında ele gelen kitle şeklinde hissedilmesi, karın ağrısı, iştah azalması, kilo kaybı, lenf nodlarına yayılma sonucu ele gelen lenf bezleri, göğüsteki lenf bezlerinin ya da timus denilen organın işgali ile havayollarına bası ve geçmeyen öksürük ya da solunum sıkıntısı, bu bezelerin damarlara basısı ile vena cava superior sendromu denilen yüzde ve gövde üst yarısında ödem ve solunum sıkıntısı, santral sinir sistemi metastazı ile baş ağrısı, epileptik nöbet, kusma, görme bozuklukları izlenmektedir.

Tedavi yöntemi

Açıklamalarında hastalığın tedavisine de değinen Yrd. Doç. Dr. Neşe Akcan, tedavi sürecine öncelikle genel durumun düzeltilmesi, ek sıkıntıların giderilmesi ve enfeksiyonların tedavisi ile başlandığını, böbrekler, karaciğer ve kalbin, kemoterapi ilaçlarının yan etkilerinden korunması için önlemler alınmasının tedavi öncesi büyük önem taşıdığını belirtti. Yrd. Doç. Dr. Neşe Akcan, löseminin primer tedavisinin kemoterapi olup, hastanın yaşı ve diğer tüm risk faktörleri ile hücre tipi belirlenerek hastaya uygun kemoterapi protokollerinin düzenlendiğini, yüksek doz kemoterapi ihtiyacı olan hastalarda ise kemik iliği transplantasyonu ya da löseminin tipine göre radyoterapilerin de tedaviye eklendiğini söyledi.
Profesyonel psikiyatri desteğinin yanı sıra, hastalara ve ailelerine verilecek sosyal desteğin önemini de vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Neşe Akcan, bu amaçla çeşitli sosyal destek kuruluşlarının yapılandırıldığını ve faaliyet gösterdiğini, lösemi hastalığını daha iyi tanımak, böylelikle tanının atlanmasını engellemek, lösemiden korkmak yerine onunla baş edebilmeyi ve onu yönetmeyi kavramak adına çeşitli farkındalık projelerinin tasarlandığını kaydetti. 

“1975’ten 2010 yılana kadarki dönemde, ölüm hızlarında \%50 azalma oldu”

Çocukluk çağı kanserlerinde 1975’ten 2010 yılana kadarki dönemde, neredeyse ölüm hızlarında \%50’den fazla düşüş olduğunu söyleyen Yrd. Doç. Dr. Neşe Akcan, artan sağ kalım oranlarının yüz güldürücü rakamlara ulaştığını bildirdi. Hastalar için sadece kısa süreli değil uzun dönem izlem planlarının da düzenlenmesinin gündeme geldiğini ifade eden Yrd. Doç. Dr. Neşe Akcan, bunun için izlem rehberleri hazırlandığının bildirdi.

Yrd. Doç. Dr. Neşe AKCAN, uzun dönemdeki risk faktörleri ve izlemde dikkat edilmesi gereken noktaları da şöyle özetledi: “İkincil kanserler, kalp ve akciğer problemleri, psikolojik ya da alınan beyin ışınlamasına ya da bazı kemoterapilere bağlı öğrenme güçlükleri, büyüme gelişmede duraksama, gecikmiş ya da erken ergenlik, hipofiz hormon eksiklikleri, tiroid hormonu ya da kortizol hormonu bozuklukları, testis ya da over yetmezlikleri ve infertilite sorunları ile osteoporoz başlıcaları olarak sayılabilir. Bu nedenle uzun süreli izlemde multidisipliner yaklaşım önem arz etmektedir. Sosyal ve emosyonel destek ise tanı anından itibaren uzun süreli izlemin her aşamasında gerekli en önemli basamaklardan birini oluşturmaktadır. Bu noktada profesyonel psikiyatrik desteğin yanı sıra, hastalara ve ailelerine verilecek sosyal destek de ayrıca önemlidir. Bu nedenle çeşitli sosyal destek kuruluşları yapılandırılmakta ve faaliyet göstermektedir. Türkiye’de de bu amaçla kurulan ve faaliyetlerini başarı ile yerine getiren Lösemili Çocuklar Sağlık ve Eğitim Vakfı (LÖSEV) ilk kez 1998 yılında kurulmuş olup gittikçe büyüyen ailesi ile sağlığın yanında, eğitime katkıları, sosyal etkinlikleri ile de lösemili çocuklarımıza kucak açmaktadır.
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Türkiye Arıcılık Haritası 2023 verileri ile güncellendi Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, ülkenin arıcılık ile ilgili bilgilerinin yer aldığı Türkiye Arıcılık Haritası’nın 2023 verileri ile güncellendiğini belirterek, "Türkiye Arıcılık Haritamıza yeni coğrafi işaret alan ballarımız ile damızlık ana arı üreten illerimiz de eklendi" dedi. Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, sahip olduğu coğrafi konum ve biyoçeşitlilik dolayısıyla dünya ballı bitkiler florasının yüzde 75’ine sahip olan Türkiye’nin, bal üretiminde dünyada ikinci sırada bulunduğuna dikkati çekerek, dünyadaki çam balı üretiminin yüzde 90’ının da Türkiye’de gerçekleştiğinin altını çizdi. Son 22 yılda arıcılığın geliştirilmesi ve bal üretiminin artırılması amacıyla çok sayıda projenin hayata geçirildiğini anımsatan Yumaklı, bu kapsamda, Bakanlığa bağlı Hayvancılık Genel Müdürlüğünün hizmete sunduğu Türkiye Arıcılık Haritası internet sitesinin üreticiler için önemli bir dijital rehber olduğunu vurguladı. Bakan Yumaklı, “TarımCebimde” mobil uygulamasından da ulaşılabilen Türkiye Arıcılık Haritası internet sitesinde arıcılıkla ilgili birçok veri ve istatistiki bilgi bulunduğuna işaret ederek, “Ülkemiz geneli ve illere göre ayrı ayrı hazırlanan haritamız, renk skalası ile belirtilmiş üretici sayısı, kovan sayısı, bal üretimi ve kovan başı bal verimi gibi bilgiler içeriyor. Haritada ayrıca, ülkemiz genelinde üretimi yapılan bal çeşitleri ve bu balların illere göre dağılımı, illerde en çok üretimi yapılan bal çeşitleri, tescil edilmiş coğrafi işaretli ballar, damızlık ana arı üreten iller ve kapasiteleri, damızlık ana arıların ırk özellikleri ve tescilleri, bombus arısı üreten iller ve kapasiteleri de yer alıyor” değerlendirmesinde bulundu. Zaman zaman yeni bilgiler eklenen Türkiye Arıcılık Haritası’nın 2023 verileri ile güncellendiğini bildiren Yumaklı, şu bilgileri aktardı: "2023 TÜİK verilerine göre 9,2 milyon adet kovan varlığına sahip olan ülkemizde yıllık bal üretimi 115 bin ton, ortalama kovan başı verim ise 12,5 kilogram düzeyinde bulunuyor. 2002 yılında 74 bin ton olan bal üretimimiz, Bakanlığımızın çalışmaları sonucu 2023 yılında yüzde 54 artışla 115 bin tona, 4,1 milyon olan arılı kovan sayımız ise yüzde 122 artışla 9,2 milyona yükseldi. Muğla, Ordu, Adana, Mersin ve İzmir en fazla kovana sahip illerimiz arasında yer alıyor. Kovan başına en fazla verim Ordu’da gerçekleştirilirken, bu ilimizi Adana, Çanakkale, Sivas ve Kars takip ediyor. En fazla bal üretimi Ordu, Adana, Muğla, Sivas ve İzmir illerimizde yapılıyor. Muğla, Sivas, Antalya, İzmir ve Ordu en fazla arıcılık işletme sayısına sahip illerimiz olarak ön plana çıkıyor." Türkiye Arıcılık Haritası’nda güncellenen verilerden birinin de bal ormanı sayısı olduğunu vurgulayan Yumaklı, “2022 yılında 750 olan bal ormanı sayımız, 2023 yılında 796’ya ulaştı. Buna göre, ülkemiz genelinde toplam 1 milyon 6 bin 183 kovan kapasitesine sahip 95 bin 283 hektarlık alanı kaplayan 796 adet bal ormanımız bulunuyor” ifadelerini kullandı. Bakan Yumaklı, yapılan güncelleme ile Türkiye Arıcılık Haritası’na yeni coğrafi işaret alan ballar ile damızlık ana arı üreten illerin de eklendiğini belirterek, “Ülkemizde coğrafi işaret alan 29 adet tescilli bal çeşidi bulunurken, 27 bal da başvuru aşamasında tescil almayı bekliyor. Ardahan, Ankara, Çorum, Artvin, Muğla, Ordu, Ankara, İzmir, Mersin ve Düzce illerimizde de damızlık ana arı üretimi yapılıyor” bilgisini verdi. "Bal üreticilerimize desteklerimiz sürecek" Tüm bu çalışmaları, arıcılık ile uğraşan üreticilerin ülkenin sahip olduğu kapasiteyi daha yakından tanıyarak bilgi sahibi olmaları amacıyla yürüttüklerini vurgulayan Yumaklı, şunları kaydetti: "Bal ve diğer arı ürünlerinin üretiminde verimliliğimizi daha da ileriye taşımaya yönelik projeler geliştirmeye, desteklerimizi artırmaya devam edeceğiz. 2023 yılında 80 bin 479 arıcımıza 473 milyon 22 bin TL destekleme ödemesinde bulunduk. Bu minvalde, güncellenen Türkiye Arıcılık Haritamızın üreticilerimiz için her yönden yol gösterici olmasını ve üretimlerine güç katmasını temenni ediyorum."
Ankara Türkiye Arıcılık Haritası 2023 verileri ile güncellendi Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, ülkenin arıcılık ile ilgili bilgilerinin yer aldığı Türkiye Arıcılık Haritası’nın 2023 verileri ile güncellendiğini belirterek, “Türkiye Arıcılık Haritamıza yeni coğrafi işaret alan ballarımız ile damızlık ana arı üreten illerimiz de eklendi” dedi. Bakan Yumaklı, sahip olduğu coğrafi konum ve biyoçeşitlilik dolayısıyla dünya ballı bitkiler florasının yüzde 75’ine sahip olan Türkiye’nin, bal üretiminde dünyada ikinci sırada bulunduğuna dikkati çekerek, dünyadaki çam balı üretiminin yüzde 90’ının da Türkiye’de gerçekleştiğinin altını çizdi. Son 22 yılda arıcılığın geliştirilmesi ve bal üretiminin artırılması amacıyla çok sayıda projenin hayata geçirildiğini anımsatan Yumaklı, bu kapsamda, Bakanlığa bağlı Hayvancılık Genel Müdürlüğü’nün hizmete sunduğu Türkiye Arıcılık Haritası internet sitesinin üreticiler için önemli bir dijital rehber olduğunu vurguladı. Bakan Yumaklı, “TarımCebimde” mobil uygulamasından da ulaşılabilen Türkiye Arıcılık Haritası internet sitesinde arıcılıkla ilgili birçok veri ve istatistiki bilgi bulunduğuna işaret ederek, “Ülkemiz geneli ve illere göre ayrı ayrı hazırlanan haritamız, renk skalası ile belirtilmiş üretici sayısı, kovan sayısı, bal üretimi ve kovan başı bal verimi gibi bilgiler içeriyor. Haritada ayrıca, ülkemiz genelinde üretimi yapılan bal çeşitleri ve bu balların illere göre dağılımı, illerde en çok üretimi yapılan bal çeşitleri, tescil edilmiş coğrafi işaretli ballar, damızlık ana arı üreten iller ve kapasiteleri, damızlık ana arıların ırk özellikleri ve tescilleri, bombus arısı üreten iller ve kapasiteleri de yer alıyor” değerlendirmesinde bulundu. Zaman zaman yeni bilgiler eklenen Türkiye Arıcılık Haritası’nın 2023 verileri ile güncellendiğini bildiren Yumaklı, şu bilgileri aktardı: “2023 TÜİK verilerine göre 9,2 milyon adet kovan varlığına sahip olan ülkemizde yıllık bal üretimi 115 bin ton, ortalama kovan başı verim ise 12,5 kilogram düzeyinde bulunuyor. 2002 yılında 74 bin ton olan bal üretimimiz, Bakanlığımızın çalışmaları sonucu 2023 yılında yüzde 54 artışla 115 bin tona, 4,1 milyon olan arılı kovan sayımız ise yüzde 122 artışla 9,2 milyona yükseldi. Muğla, Ordu, Adana, Mersin ve İzmir en fazla kovana sahip illerimiz arasında yer alıyor. Kovan başına en fazla verim Ordu’da gerçekleştirilirken, bu ilimizi Adana, Çanakkale, Sivas ve Kars takip ediyor. En fazla bal üretimi Ordu, Adana, Muğla, Sivas ve İzmir illerimizde yapılıyor. Muğla, Sivas, Antalya, İzmir ve Ordu en fazla arıcılık işletme sayısına sahip illerimiz olarak ön plana çıkıyor. “ Türkiye Arıcılık Haritası’nda güncellenen verilerden birinin de bal ormanı sayısı olduğunu vurgulayan Yumaklı, “2022 yılında 750 olan bal ormanı sayımız, 2023 yılında 796’ya ulaştı. Buna göre, ülkemiz genelinde toplam 1 milyon 6 bin 183 kovan kapasitesine sahip 95 bin 283 hektarlık alanı kaplayan 796 adet bal ormanımız bulunuyor” ifadelerini kullandı. Bakan Yumaklı, yapılan güncelleme ile Türkiye Arıcılık Haritası’na yeni coğrafi işaret alan ballar ile damızlık ana arı üreten illerin de eklendiğini belirterek, “Ülkemizde coğrafi işaret alan 29 adet tescilli bal çeşidi bulunurken, 27 bal da başvuru aşamasında tescil almayı bekliyor. Ardahan, Ankara, Çorum, Artvin, Muğla, Ordu, Ankara, İzmir, Mersin ve Düzce illerimizde de damızlık ana arı üretimi yapılıyor” bilgisini verdi. “Bal üreticilerimize desteklerimiz sürecek” Tüm bu çalışmaları, arıcılık ile uğraşan üreticilerin ülkenin sahip olduğu kapasiteyi daha yakından tanıyarak bilgi sahibi olmaları amacıyla yürüttüklerini vurgulayan Yumaklı, şunları kaydetti: “Bal ve diğer arı ürünlerinin üretiminde verimliliğimizi daha da ileriye taşımaya yönelik projeler geliştirmeye, desteklerimizi artırmaya devam edeceğiz. 2023 yılında 80 bin 479 arıcımıza 473 milyon 22 bin TL destekleme ödemesinde bulunduk. Bu minvalde, güncellenen Türkiye Arıcılık Haritamızın üreticilerimiz için her yönden yol gösterici olmasını ve üretimlerine güç katmasını temenni ediyorum.” (MEA-
Hatay ’Doktor Civanım filmindeki motosikletin orijinali bende’ dedi, depremzedeler için satışa çıkardı Kemal Sunal’ın başrol oynadığı ‘Doktor Civanım’ filminde kullanılan 1971 model motosiklet, Ali Meftunzade isimli iş adamı tarafından depremin vurduğu Hatay’a getirildi. Kendisinde bulunan motosikletin filmde kullanılan araç olduğunu iddia eden Meftunzade, "Böyle güzel bir hatıranın taklidi olamaz" diyerek açık artırma usulünde satılacak motosikletten elde edilecek paranın, depremzede insanların yararı için kullanılacağını söyledi. Türk sinemasının unutulmaz aktörlerinden olan ve onlarca filmle insanların hafızasına kazınan Kemal Sunal’ın başrol oynadığı “Doktor Civanım” filminde kullandığı 1971 model sepetli motosiklet, turizm rehberi Ali Meftunzade tarafından depremin vurduğu Hatay’a getirildi. Antakya ilçesinde bulunan kendisine ait garajda aracı sergileyen Mefunzade, motosikleti 5 yıl önce Yeşilçam’ın tanınan ismi Tuna Ercun’dan satın aldığını iddia etti. Kentteki depremzede çocukların moralini yükseltmek isteyen Meftunzade, depremin en çok hasar verdiği Hatay’da düzenleyeceği organizasyonda motosikleti satışa çıkaracak. Meftunzade, açık arttırmayla satılacak motosikletin satışından ve gerçekleştirilecek organizasyondan elde edilecek paranın da depremde uzvunu kaybeden vatandaşların yararına kullanılacağını söyledi. “Türk sinemasının yıldızı ve tek koleksiyonu olan ‘Doktor Civanım’ın sahibiyim” Doktor Civanım filminde kullanılan motosikletin sahibi olduğunu söyleyen iş adamı Meftunzade, “Türk sinemasının yıldızı ve tek koleksiyonu olan ‘Doktor Civanım’ın sahibiyim. Motosikletimizi, depremzede çocuklarımıza katkı sağlamak amacıyla açık artırmayla satışa çıkarttık. Biz bu günlerde Hatay’daki çocuklarımızın moral ve motivasyona ihtiyacı olduklarını düşündüğümüzden dolayı organizasyon çerçevesinde motosikletimizi Hatay’a getirdik. Motosikletimiz şu anda açık artırımda ve gerçekten çok ciddi teklifler alıyoruz. Motosikletimiz Türk sinemasına 40 yıl boyunca emek vermiş bir motosiklettir. 1982 yılında rahmetli Kemal Sunal ve Bahar Öztan’ın oynadığı ‘Doktor Civanım’ filminde bu motosiklet kullanıldı. Motosikletimizi Hatay’a getirip depremzede çocuklarımızın psikolojilerine iyi gelecek güzel bir organizasyon yapmak” dedi. “Filmdeki plaka hala motosikletin üstünde duruyor” Motosikleti 5 yıl önce aldığını belirten Meftunzade, “Türk sinemasına 40 yıl emek veren Tuna Ercun’dan satın aldım. Filmdeki plaka hala motosikletin üstünde duruyor. Filme de dikkatli bakıldığında motosiklet burada. Böyle güzel bir hatıranın taklidi olamaz. Bende bir klasik rahatsızlığı var. Gördüm, beğendim ve satın aldım. Motosikletimizi ancak böyle bir organizasyon için satılışa koyabilirdim. Memleketimizde depremzede çocuklarımıza elektrolit kol ve bacak protezler almak için Yeşilçam sinemasına emek veren bu motosikleti satışa çıkarttım. Bu vesileyle motosikletimizi Hatay’a getirdik. Depremzede çocuklarımızla büyük bir organizasyonla, moral ve motivasyon olacak şekilde bir araya getireceğiz” ifadelerini kullandı.
Hatay Havaların ısınmasıyla tozun etkisini hissettirdiği enkaz kentte yaşayan vatandaşlara maske uyarısı Depremin vurduğu Hatay’da yaşayan vatandaşlara, uzmanından maske takmaları konusunda uyarı geldi. Doktor Ercan Nural; astım ve alerjik reaksiyonu olan hastalarda toza bağlı olarak geçmeyen öksürükler, burun akıntıları ve hapşırıklar görüldüğünü söyledi. Kahramanmaraş merkezli depremler Hatay’da büyük yıkıma yol açmış ve 25 bine yakın insan vefat etmişti. Hatay’da bahar aylarının gelmesiyle birlikte hava sıcaklığı da 35 dereceyi bulmaya başladı. Yaz mevsimiyle birlikte artan toz bulutları sağlık üzerinde olumsuz etkilere neden oluyor.. Doktor Ercan Nural, astım ve alerji hastalarını maske kullanmaları ve dışarıda giyindikleri kıyafetleri yüksek sıcaklıkta yıkamaları konusunda uyardı. Yağışlı havanın etkisini yitirmeye başlamasıyla toz bulutlarının etkisini arttırmaya başladığını dile getiren Doktor Ercan Nural, "Yaşadığımız 6 Şubat depremlerinden ötürü çok fazla enkaz mevcut. Yağmurun azalmasına bağlı olarak yaz ayının gelmesiyle birlikte toz bulutları çok fazla olmaya başladı. Astım, alerjik reaksiyonları olan hastalarımızda çok sıkıntılar yaşıyoruz. Hastalarım da özellikle geçmeyen öksürükler, burun akıntıları, hapşırıklar, deri döküntüleri ve kaşıntılar çok fazla olmaya başladı. Bu tip hastalarımızın tedavilerini aksatmamaları, dışarıya çıkarken maske takmaları ve dışarı çıkarken giyilen kıyafetinin tekrar eve sokulmaması lazım. Dışarıya giyilen kıyafetin çıkartılıp 60 ya da 90 derece aralığında yıkanması gerekiyor. Toz bulutları çocuklarda ileri ki yaşlarda bağışıklık sistemlerinin gelişimi için fazla toza maruz kalmamaları gerekiyor. Çocukların ve yetişkinlerin iyi beslenmesi gerekiyor. Protein içeren yemekler, bol yoğurt ve sıvı tüketmeleri konusunda önerilerim var. Çocukları ne kadar dengeli beklerseniz bağışıklık sistemleri gelişmiş olacak. Asıl tedavinin etkenden uzaklaştırmak olduğunu düşünüyorum. Bu inatçı öksürüklerin hastalarım da deprem sonrası artış görüyorum" dedi. (AGT-VK-
İstanbul Yurtta hava durumu Yapılan son değerlendirmelere göre, ülke genelinin parçalı ve çok bulutlu, Marmara’nın kuzey ve doğusu, Güney Ege kıyıları, Akdeniz, İç Anadolu (Çankırı hariç), Doğu Karadeniz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu ile Kütahya, Afyonkarahisar, Bolu, Düzce, Zonguldak, Tokat ve Ordu çevrelerinin sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı geçeceği tahmin ediliyor. Meteoroloji Genel Müdürlüğünden alınan tahminlere göre yağışların; Doğu Akdeniz, Doğu Karadeniz, Doğu Anadolu’nun kuzeybatısı, Sivas, Ordu, Muş, Bitlis, Şırnak, Siirt ve Batman ile Diyarbakır’ın doğu, Erzurum’un batı çevrelerinde yerel kuvvetli olması bekleniyor. Hava sıcaklıklarının İç Anadolu’nun güney ve doğusu, Orta ve Doğu Karadeniz’in iç kesimleri ile Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun batısında 2 ila 6 derece azalacağı, diğer yerlerde önemli bir değişiklik olmayacağı tahmin ediliyor. Rüzgarın ise genellikle güney ve batıdan, Marmara’da kuzeyli yönlerden hafif, ara sıra orta kuvvette, Kuzey Ege kıyıları ve Doğu Akdeniz ile Doğu Anadolu’nun doğusunda güney ve güneybatıdan kuvvetli (40-60 km/saat) esmesi bekleniyor. Bazı illerde beklenen hava durumuyla günün en yüksek sıcaklıkları ise şöyle: Ankara: Parçalı ve çok bulutlu, sabah ve öğle saatlerinde kısa süreli ve yerel sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı 17 İstanbul: Parçalı ve çok bulutlu, bu sabah saatlerinde kısa süreli ve yerel sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı 18 İzmir: Parçalı ve az bulutlu 25 Adana: Parçalı ve çok bulutlu, aralıklı sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı 21 (Yağışların, öğle saatlerinde kuvvetli olması bekleniyor.) Antalya: Parçalı ve çok bulutlu, öğle saatlerinden sonra yerel sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı 24 Samsun: Parçalı ve çok bulutlu, bu sabah saatlerinde doğu ilçeleri sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı 15 Trabzon: Parçalı ve çok bulutlu, aralıklı sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı 17 (Yağışların, sabah ve öğlen saatlerinde kuvvetli olması bekleniyor.) Erzurum: Parçalı ve çok bulutlu, aralıklı sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı 14 (Yağışların, sabah saatlerinde batı çevrelerinde kuvvetli olması bekleniyor.) Diyarbakır: Parçalı ve çok bulutlu, aralıklı sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı 21 (Yağışların, öğle saatlerinde doğu ilçelerinde kuvvetli olması bekleniyor.)