GÜNDEM - 27 Haziran 2023 Salı 15:14

Mavi ile yeşilin bir arada bulunduğu Ankara’nın denizi: Çayırhan Gölü

A
A
A
Mavi ile yeşilin bir arada bulunduğu Ankara’nın denizi: Çayırhan Gölü

Ankara’nın Nallıhan ilçesinde bulunan Çayırhan Gölü, belediye tarafından sunulan birçok imkan ile yeni misafirlerini bekliyor.

Ankara’nın saklı cennetlerinden biri olan Çayırhan Gölü, bir yanında 3 bin yıllık tarihiyle Juliopolis Antik Kenti diğer bir yanında 10 milyon yıl önce oluşan kırmızı, kahverengi, gri ve sarı tonlarına sahip 'Gökkuşağı Tepeleri' ile ziyaretçilerine geçmişe yolculuk yapma imkanı sağlıyor.

Mavi ile yeşilin bir arada bulunduğu Ankara’nın denizi: Çayırhan Gölü

65 kilometrelik çapıyla Ankara’nın en büyük Türkiye’nin ise 6. en büyük baraj gölü olarak kabul edilen; yürüyüş yolları, doğa kampları, trekking ve balık tutma gibi pek çok faaliyet imkanını içerisinde bulunduran Çayırhan Gölü, her rengi içerisinde bulunduran konumu ile ziyaretçilerine adeta görsel bir şölen yaşatıyor. Mavi ile yeşili bir arada bulunduran ve Ankara’nın denizi olarak nitelendirilen Çayırhan Gölü’nden her yıl çıkarılan yaklaşık 400 ton balık ise yurt dışına ihraç edilerek ülke ekonomisine katkıda bulunuyor.
Gölün etrafına yapılan yeşillendirme çalışmaları ve çardak gibi imkanlar sayesinde ziyarete gelen doğaseverler şehrin gürültüsünden uzak bir gün geçirebilme fırsatı yaşıyor. Alan içerisinde bulunan yeşilliklerin içerisinde ziyaretçiler belirlenen alanlara yanlarında getirdikleri çadırlar ile konaklayabiliyorlar. Bunun yan ısıra hem kendi karavanlarıyla hem de alan içerisinden kiralayabildikleri duşu, tuvaleti ve mutfağa sahip olan çekme karavanlar ile diledikleri kadar konaklama imkanına da sahip olabiliyorlar.
Nallıhan Belediyesi tarafından sağlanan tur teknesi ile göl içerisinde tur atma fırsatı da bulabilen ziyaretçiler Juliopolis Antik Kenti’ni ve doğa harikası olan Gökkuşağı Tepeleri’ni daha yakından görebiliyorlar.

Mavi ile yeşilin bir arada bulunduğu Ankara’nın denizi: Çayırhan Gölü

“Vatandaşlarımız buraya oltalarıyla gelip kendileri de balık tutabilirler”

Davutoğlan Su Ürünleri Kooperatifi üyesi, 30 senedir profesyonel balıkçılık yapan Hüseyin Çınar, her yıl gölden çıkarılan tonlarca kilogram ağırlığındaki balıkları ihraç ettiklerini ve ayrıca dileyen tüm herkesin kendi oltalarıyla buraya gelerek balık tutabileceğini vurgulayarak, “Şu an gölümüzde İsrail Sazanı, Aynalı Sazan, Kızılgöz, Kerevit ve eskiden çok daha fazla olmak üzere Yayın Balığı var. Gölün uzunluğu 65 kilometre. Derinliği ise 15 metre ile 70 metre arasında değişiyor. Balıklarımız 2 sene önce çok daha iyiydi ama kara kaz denilen bir kuş türü sürekli buradan balık tükettiği için verim düştü. Bir kara kaz günde ortalama olarak 20 kilogram balık yiyor. Gölden çıkarttığımız İsrail sazanı balığını Irak ve Suriye başta olmak üzere birçok ülkeye ihraç ediyoruz. Gölde yaşanan verim düşüklüğüne rağmen senede 350-400 ton balık ihraç edebiliyoruz. Göle çıkan bir balıkçı günde aşağı yukarı 200 kilogram balık tutar. Balık tutma mevsimimiz 15 Haziran’da başlar ve 15 Mart’a kadar devam eder. Biz burada yılın 9 ayı balık tutabiliyoruz. Vatandaşlarımız buraya oltalarıyla gelip kendileri de balık tutabilirler. Bizim belirlediğimiz bazı alanlar var. Vatandaşlar buraya gelip avlanabilir ve alanda bulunan mangallarda balıklarını pişirip yiyebilirler. Biz bu gölde geçtiğimiz yıllarda 70-80 kilogramlık balıklar tutabiliyorduk ama şu sıralar bu kadar büyük balıklarla çok nadiren karşılaşıyoruz. Balıkların küçülmesinin sebebi de barajımızın artık eskimiş olması. 1955’de yapılmış ve tam 68 yıldır hizmet veren bir baraj burası” ifadelerini kullandı.
Çayırhan Gölü’nü ziyarete gelen vatandaşlar ayrıca alanda bulunan balık restoranlarından yemek yeme imkanına da sahip olabiliyor. Sessiz ve huzurlu bir ortama sahip olan Çayırhan Gölü sunulan tüm bu imkanlar ile birlikte yeni ziyaretçilerini bekliyor.

Evren Doğru - Gazi Taş- Doğukan Can Yüksel
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Bakan Fidan: “Türkiye olarak Güney Afrika’nın İsrail’e karşı UAD’da açtığı davaya müdahil olmaya karar verdik” Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, “Bugün yaptığımız değerlendirmelerin neticesini Cumhurbaşkanımıza arz ettik ve alınan siyasi karar gereği buradan ilk kez duyurmak istiyorum, Türkiye olarak Güney Afrika’nın İsrail’e karşı UAD’da açtığı davaya müdahil olmaya karar verdik. Bu adımlar UAD önündeki sürecin doğru yönde ilerlemesini temenni ediyoruz” dedi. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan Endonezya Dışişleri Bakanı Retno Marsudi ile Dışişleri Bakanlığı’nda görüşme gerçekleştirdi. Görüşmenin ardından ikili düzenlenen toplantıda gündeme ilişkin basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Görüşmede Türkiye Endonezya Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyinin ilk toplantısının hazırlıklarını ele aldıklarını aktaran Baka Fidan, “Bu mekanizma Cumhurbaşkanımızın 2022 tarihinde Bali’yi ziyaretleri sırasında tesis edilmişti. Bu çerçevede ikili ilişkilerimizin tüm taraflarını görüşme şansımız oldu. Endonezya’nın seçilmiş Cumhurbaşkanı Prabowo’nun ülkemizi ziyareti dahil önümüzdeki dönemde üst düzey ziyaretlerin devamı hususunda da mutabık kaldık. Görüşmelerimizde ekonomik ve ticari ilişkilerimizi yenilenebilir enerji ve helal gıda dahil çeşitli alanlarda geliştirme hususunda mutabık kaldık. Ticaret hacmimizin liderlerimiz tarafından belirlenen 10 milyar dolar hedefine ulaşması için atabileceğimiz adımları istişare ettik” ifadelerini kullandı. Kapsamlı Ticaret ve Ekonomik İşbirliği Anlaşmasının müzakerelerinin devam ettiğini belirten Bakan Fidan, Endonezya’nın yeni başkenti Nusantara’nın inşa sürecinde Türk müteahhitlik firmalarında rol almasını istediklerini kaydetti. “Savunma ve dışişleri bakanlarının yer alacağı ‘2+2’ formatında bir mekanizma kurulması konusunda mutabık kaldık” Türkiye ve Endonezya arasında savunma sanayi işbirliğinin artarak devam etmesini ve firmaların Endonezya ordusunun modernizasyonunda daha fazla rol almasını arzu ettiğini dile getiren Bakan Fidan, “Terörle mücadele dahil önümüzdeki dönemde imzalanabilecek belgeleri gözden geçirdik. FETÖ başta olmak üzere terör örgütleriyle mücadele konusunda çalışmaya devam edeceğiz. Ayrıca bugün ilişkilerimizin daha da derinleşmesini sağlayacak önemli bir karar daha aldık. İki ülke arasında savunma bakanlarıyla dışişleri bakanlarının yer alacağı ‘2+2’ formatında bir mekanizma kurulması konusunda mutabık kaldık” dedi. “Bazı Avrupa ülkelerinin Filistin’i tanımaya yakın olduklarını söylemeleri de ayrıca umut vericiydi” Endonezyalı mevkidaşı ile görüşmesinde Filistin’deki gelişmelerin yer aldığını aktaran Bakan Fidan, Endonezya’nın Filistin konusundaki tutum ve hassasiyetin ortak olduğunu belirterek, şu ifadeleri kullandı: “Endonezya’nın da yer aldığı İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Birliği Temas Grubu olarak Gazze’ye yönelik saldırılara ilişkin uluslararası farkındalığı artırmak için önemli çalışmalarda beraber görev aldık. Biliyorsunuz Gazze Temas Grubu Toplantısına katılmak üzere Riyad’daydım. Burada öncelikle Temas Grubu olarak kendi aramızda bilahare batılı ülkelerin de temsilcilerinin katılımıyla toplantılar yaptık. Filistin Devleti’nin tanınması ve iki devletli çözüme odaklanan mesajlarımızı bir kez daha kuvvetle vurguladık. Bazı batılı ülkelerin artık iki devletli çözümün bir şart olduğunu kabul ettiklerini, İsrail kadar Filistin de güvenliğinin sağlanmasının eşit derecede önem taşıdığını teslim ettiklerini görmekten memnuniyet duyduk. Tüm çabalarımızla artık dünyanın en azından söylem bazında da olsa aynı noktaya geldiğini görmekteyiz. Bazı Avrupa ülkelerinin Filistin’i tanımaya yakın olduklarını söylemeleri de ayrıca umut vericiydi.” “Zaman, bu söylem birliğinin uygulamaya geçme zamanıdır” Filistin’i 136 ülkenin tanıdığını hatırlatan Bakan Fidan, ağırlıklı olarak Avrupa ülkeleri ve ABD’nin tanımaması nedeniyle Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde Filistin’in statüsünün tescil edilmediğini aktararak, “Şu anda geldiğimiz aşamada bu yaygın tanımanın daha büyük uluslararası meşruiyete dönüşmesi, başta ABD olmak üzere Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne daha büyük bir baskı uygulanması. Bu noktada sistemli ve yoğun çalışmalarımızı dostlarımızla beraber devam ediyoruz. Uluslararası kamuoyunun bu tepkisine karşı İsrail büyük bir pervasızlık ve cüretle Filistinli sivillere karşı işlediği suçları sürdürmektedir. Artık zaman, bu söylem birliğinin uygulamaya geçme zamanıdır. Bu insanlık dışı durma hep beraber uluslararası toplum olarak sistemli bir şekilde aktif bir şekilde ‘dur’ dememiz gerekiyor. 21. Yüzyılda Gazze’de açlıktan ölümler yaşanırken, İsrail ordusunun çekildiği yerlerde toplu mezarlar ortaya çıkarken, kadın, çocuk, hasta, yaşlı demeden siviller hedef alınırken, uluslararası toplum daha neyi beklemekte? Artık zorlayıcı tedbirlerin gündeme gelmesi gerektiği ortadadır. İsrail’in Filistin halkını boyunduruk altına alma ve topraklarından sürme çabasını, ne Filistinliler ne Türkiye ne de adalet ve hukuk arayışında olan diğer ülkeler ne de uluslararası toplum vicdanı kabul etmeyecektir. Bir tercih ile karşı karşıyayız. Ya hukuktan ve insanlıktan yana olacağız ya da zulmün yol açtığı sorunların bedelini hep birlikte ödeyeceğiz. Bu hususu özellikle İsrail’in suçlarına kefil olan ancak tüm uluslararası sistemi ve güvenliği tehlikeye atan ülkelere ikaz olarak bir kez daha vurgulamak istiyorum. Krizin başından beri Gazze’de yaşanan bu insanlık trajedisinin dünyanın dört bir yanında toplumsal olayları tetikleyebileceğinin önceden söyledik. Bugün görüyorsunuz, İsrail’e şartsız destek olan ülkelerde halk sokaklara dökülmüş durumda. Daha da vahim bir noktaya gelmemek için bu ülkelerin bir an evvel uyanması gerekiyor. Gazze de akan kan, yalnızca Filistinlilerin kanı değil, Gazze’de insanlık bir sınav vermektedir” diye konuştu. “Güney Afrika’nın İsrail’e karşı UAD’da açtığı davaya müdahil olmaya karar verdik” İsrail’in Gazze’de gerçekleştirdiği suçlara yönelik Güney Afrika’nın Uluslararası Adalet Divanı’na (UAD) yaptığı başvuruyu ilk günden itibaren iki yönlü şekilde değerlendirdiklerini belirten Bakan Fidan, şöyle devam etti: “Riyad’da yaptığım gibi özellikle İslam İşbirliği Teşkilatı, Arap Birliği Ülkeleri başta olmak üzere Filistin’i devlet olarak tanıyan diğer ülkelerle yaptığımız görüşmelerde de şunu gördük, bazı ülkelerde bu konuda tavır almaya hazır hale gelmiş durumdalar. Şu ana kadar biliyorsunuz sadece iki ülke, Nikaragua ve Kolombiya bu konuda somut bir tutum aldı, başvuruda bulundu. Biz de bugün yaptığımız değerlendirmelerin neticesini Cumhurbaşkanımıza arz ettik ve alınan siyasi karar gereği buradan ilk kez duyurmak istiyorum, Türkiye olarak Güney Afrika’nın İsrail’e karşı UAD’da açtığı davaya müdahil olmaya karar verdik. Bu adımlar UAD önündeki sürecin doğru yönde ilerlemesini temenni ediyoruz. Başvurumuza yönelik çalışmalarımız çok uzun süredir devam etmekteydi. Biz bundan sonra bu siyasi karar Cumhurbaşkanımız tarafından alındıktan sonra ve şu anda bütün dünyaya duyurulduktan sonra hukuki çalışmalarımızı tamamlayacağız. Bu esnada bütün aha sonra müttefik ülkelerle bu konuda daha fazla ne yapılabilir, hangi ülkeler başvuruda bulunabilir onun çalışması içerisinde olmaya devam edeceğiz. Çalışmamızın hukuki metni tamamlandığı zaman da alınmış olan bu siyasi kararı fiiliyata geçirmek için resmi müracaatımızı UAD’a yapacağız. Türkiye olarak her her durumda Filistin halkın yanında olmaya devam edeceğiz.” Endonezyalı mevkidaşı Marsudi ile Filistin konusu başta olmak üzere her zaman temasta kalacaklarını belirten Bakan Fidan, Endonezya’yla birlikte Gazze Temas Grubu bünyesinde ve farklı platformlarda Filistin halkının meşru davasını savunmaya devam edeceklerini kaydetti. Endonezya Dışişleri Bakanı Marsudi, Endonezya ve Türkiye’nin bulunduğu bölgelerde stratejik etkiye sahip olduğunu belirterek, iki ülkenin de Filistin konusunda ortak kararlılığı ve konumu paylaştıklarını söyledi. Filistin için insanlığı ve adaleti her zaman savunacaklarını vurgulayan Bakan Marsudi, Endonezya’nın kalıcı ateşkesin oluşturulması, insani yardımın Gazzelilere ulaştırılması ve iki devletli bir çözümle ilgili olarak sürecin başlatılmasını hedeflediklerini kaydetti.