GÜNDEM - 22 Ağustos 2017 Salı 21:19

Merkel'in suçlamalarına Türkiye'den flaş yanıt

A
A
A
Merkel'in suçlamalarına Türkiye'den flaş yanıt

İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada Almanya Başbakanı Merkel'in Türkiye hakkında yaptığı suçlamalara yanıt verildi. Açıklamada, "Interpol kanallarını suistimal iddiası kabul edilmez" denildi.

İçişleri Bakanlığı, kırmızı bültenle aranan Erdoğan Akhanlı’nın İspanya’da gözaltına alınıp kısa süre sonra serbest bırakıldığını açıkladı. 

İçişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, “Şahıs, 1984 yılında iki örgüt üyesi ile birlikte İstanbul Tahtakale’deki bir döviz bürosuna gerçekleştirdikleri saldırıda işyeri sahibini öldürmek ve örgüt adına silahlı soygun gibi adi suçları işlemiş, bu suçlardan dolayı da hakkında yakalama kararı çıkarılmıştır. Söz konusu şahıs kendisi hakkında verilen Yargıtay Kararı sonrasında Adalet Bakanlığı’nın talebi üzerine 21.11.2013 tarihinden itibaren Kırmızı Bülten ile arattırılmaya başlanmış olup halen de ülkemizde aktif olarak aranmaktadır” denildi.

“İspanya’da gözaltına alınan şahıs kısa sürede serbest bırakıldı”

Açıklamada, “Şahıs, 19.08.2017 tarihinde hakkında düzenlenen Kırmızı Bültene istinaden İspanya’da gözaltına alınmış ve açık kaynaklardan edinen bilgilere göre kısa süre sonra serbest bırakılmıştır. “Akhanlı’nın serbest bırakılmasıyla sonuçlanan bu gelişmelerin, Almanya Başbakanı Sayın Angela Merkel’in açıklamalarından sonra gerçekleşmesi manidardır. Elbette ki özellikle Almanya Başbakanı tarafından İNTERPOL kanallarının Ülkemiz tarafından suistimal edilmesi suçlaması kabul edilemez. Çünkü tüm Kırmızı Bültenlerde olduğu gibi Erdoğan Akhanlı hakkında da aynı kurallar uygulanmıştır. Ayrıca, bir suçlunun aynı teşkilat içerisinde bulunduğumuz bir başka ülke tarafından korunması da akdettiğimiz anlaşmalara aykırıdır. İNTERPOL teşkilatının kendi kurallarını hiçe sayarak bu Kırmızı Bülteni askıya alması da güvenirliliğini ve tarafsızlığını sorgulamaya açmıştır" ifadelerine yer verildi.

Açıklamada Erdoğan Akhanlı ile ilgili olayın süreciyle ilgili şunlar kaydedildi:

"T-HKPC terör örgütü üyesi Erdoğan Akhanlı; 20.10.1984 tarihinde beraberindeki iki örgüt üyesi ile birlikte İstanbul Tahtakale'deki bir döviz bürosuna gerçekleştirdikleri saldırıda işyeri sahibini öldürerek örgüt adına silahlı soygun gerçekleştirmiştir. 14 Mayıs 1998 tarihinde Bakanlar Kurulu kararı ile vatandaşlıktan çıkarılmıştır. Şahıs aranmakta iken 10 Ağustos 2010 tarihinde Almanya pasaportu ile Ülkemize girmeye çalışırken yakalanmıştır. İşlediği suçtan beraat eden şahıs hakkındaki hükmün Yargıtay tarafından bozulması üzerine, Adalet Bakanlığı Akhanlı hakkında Kırmızı Bülten talep etmiş, bu talep INTERPOL Genel Sekreterliği Hukuk Bürosu tarafından Tüzüklerine uygunluğu onaylandıktan sonra söz konusu şahıs 21.11.2013 tarihinde Kırmızı Bülten ile arattırılmaya başlanmıştır. 12.12.2014 tarihinde şahsın Almanya'daki adresi tespit edilerek Akhanlı'nın iadesi talep edilmiştir. 28.01.2015 tarihinde Alman İNTERPOL'ünden alınan cevapta; şahsın Alman vatandaşı olduğu ve ancak kendisi rıza gösterirse iadesinin gerçekleşebileceğini ve şahısla yaptıkları görüşmede iadesine rıza göstermediği için talebimizi reddetmişlerdir. Alman Makamları söz konusu Kırmızı Bülten hakkında itirazda bulunmamışlardır. 19.08.2017 günü İspanyol İNTERPOL'ünden alınan mesajda; Erdoğan Akhanlı'nın yayınladığımız Kırmızı Bültene istinaden gözaltına alındığı bildirilmiştir. Bu bilgi aynı gün Adalet Bakanlığımıza iletilmiş, İspanya İNTERPOL'üne de şahsın Suçluların İadesine Dair Avrupa Sözleşmesi (SİDAS) hükümlerine göre geçici olarak tutuklanması talebinde bulunulmuştur. İNTERPOL Genel Sekreterliğinden alınan mesajda; İNTERPOL Veri İşleme Kurallarının 74 (2)/e (İNTERPOL veri tabanındaki verilerin İNTERPOL Anayasası ile uyumlu olup olmadığının kontrol edilmesi ilkesi) maddesine istinaden Erdoğan Akhanlı hakkındaki Kırmızı Bültenin sistemden geçici olarak kaldırıldığı görülmüş olup açık kaynaklardan edinilen bilgilere göre şahıs serbest bırakılmıştır. Basına yansıyan haberlerin aksine Erdoğan Akhanlı hakkındaki Kırmızı Bültende yer alan suç fiillerinin adi suç ögesi barındırdığı, olayda masum bir sivilin öldürüldüğü ve dolayısıyla bu durumun İNTERPOL Anayasasına aykırılık teşkil etmediği değerlendirilerek İNTERPOL Genel Sekreterliğine mesaj gönderilmiştir.” 

Musa Erdoğan

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kırıkkale Kadın cinayeti davasında mütalaa açıklandı: Sanıklar için ağırlaştırılmış müebbet talebi Kırıkkale 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen Sevgi Gülden Yalçıner davasında, duruşma savcısı tutuklu sanıklar hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep ederken, mahkeme heyeti tutukluluk halinin devamına karar vererek duruşmayı başka bir tarihe erteledi. Kırıkkale 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada, tutuksuz sanıklar maktulün kardeşi Y.G. ile D.U., G.F.G. ve H.U. ile taraf avukatları salonda hazır bulundu. Tutuklu sanıklardan kadının kardeşi Ş.G. ile K.U. ise duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı. Cumhuriyet savcısı, esasa ilişkin mütalaasında tutuklu sanıklardan Ş.G. hakkında "iştirak hâlinde tasarlayarak akrabayı kasten öldürme", K.U. ile D.U. hakkında ise "iştirak halinde tasarlayarak kasten öldürme" suçlarından ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep etti. Savcı ayrıca bu sanıkların "konut dokunulmazlığının ihlali" ve "kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" suçlarından da cezalandırılmasını istedi. Tutuksuz sanıklardan Y.G. hakkında "suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme" suçundan ceza talep edilirken, G.F.G. ile H.U. hakkında beraat istendi. Sanıklar savunmalarında önceki beyanlarını yineleyerek beraat ve tahliye talebinde bulundu. Sanık avukatlarının savunma hazırlamak üzere süre istemesi üzerine mahkeme heyeti, tutuklu sanıkların mevcut hallerinin devamına karar verdi. Duruşma, 19 Ocak 2026 tarihine ertelendi. Olayın geçmişi Çelebi ilçesine bağlı Karaağıl köyünde yaşayan Sevgi Gülden Yalçıner’den 25 Eylül 2024 tarihinde haber alınamaması üzerine ailesi tarafından güvenlik birimlerine kayıp ihbarında bulunuldu. İhbarın ardından jandarma ekipleri koordinesinde AFAD ve dalgıçların da katılımıyla köy çevresi ile Kızılırmak hattında geniş çaplı arama çalışması başlatıldı. Yürütülen çalışmalar kapsamında Jandarma Arama Kurtarma (JAK) Timi tarafından 13 Ekim 2024 tarihinde Yalçıner’in cansız bedenine, Karakeçili ilçesi Çeşnigir Köprüsü yakınlarında Kızılırmak içerisinde ulaşıldı. İlk incelemelerde cesedin vücuduna tel örgü ve taş bağlanarak suya bırakıldığı belirlendi. Soruşturma kapsamında Yalçıner’in kardeşleri Ş.G. ve Y.G. ile yeğeni G.F.G. ve K.U., H.U. ile D.U. gözaltına alındı. Şüphelilerden Ş.G., Y.G., K.U., H.U. ve D.U. tutuklanırken, G.F.G., D.U., Y.G. ve H.U. daha sonra adli kontrol şartıyla tahliye edildi. Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, sanıklar Ş.G. ve Y.G. hakkında "tasarlayarak yakın akrabayı öldürmek", G.F.G., K.U. ve D.U. hakkında ise "tasarlayarak öldürmek" suçlarından ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep edildi. Hazırlanan iddianame, Kırıkkale 1. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilerek yargılama süreci başlatıldı.
Konya Başkan Altay: "Tarihin tozlu sayfalarını kim açarsa Konya’nın Hatay’da yaptıklarını ve Habib-i Neccar Camisi’nin restorasyonunu görecek" Konya Büyükşehir Belediyesi, 6 Şubat 2023’te meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerde yıkılan Hatay Habib-i Neccar Camisi’nin aslına uygun olarak restorasyonunu tamamlayarak yeniden ibadete hazır hale getirdi. Konya Büyükşehir, depremde büyük oranda yıkılan Anadolu’nun ilk camisi kabul edilen Habib-i Neccar Camisi’nde titizlikle yürüttüğü ihya çalışmalarını tamamlayarak tarihi camiyi yeniden ibadete hazır hale getirdi. Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, 27 Aralık Cumartesi günü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açılışı yapılacak Habib-i Neccar Camisi’nde Konya basınıyla birlikte incelemelerde bulundu. Tarihi camide yürüttükleri titiz çalışmaları anlatan Başkan Altay, depremin ilk anlarından itibaren Konya Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyelerinin yürüttüğü çalışmalar ile tüm Konya halkının yaptığı yardımlardan bahsetti. "Avrupa’da birçok ülke büyüklüğündeki bu inşaatları yapmak ancak büyük ve güçlü bir ülkeye nasip olurdu" Konya’nın ilk andan itibaren Hatay’la bir kardeşlik köprüsü kurduğunu kaydeden Başkan Altay, "Konyalılar biz ne istemişsek birin yerine adeta iki gönderdiler. Biz de bu koordinasyonu sağladık. Gelinen noktada asrın felaketinden sonra 11 ilimizde devletimiz Cumhurbaşkanımızın liderliğinde çok yoğun bir çalışma yürütüyor. Hatay da yıkımın en fazla olduğu şehirlerden birisiydi. Bugün kule vinçlerden adeta gökyüzünün görülmediği şantiyelerde günde 550 daire hak sahiplerine imal ediliyor. İnşallah cumartesi günü Cumhurbaşkanımız Hatay’da 455 bininci konutun anahtar teslim törenini ve çeşitli açılışları gerçekleştirecek. Söylemek kolay geliyor ama Avrupa’da birçok ülke büyüklüğündeki bu inşaatı yapmak ancak büyük ve güçlü bir ülkeye nasip olurdu. Ülkemizin ne kadar büyük ve güçlü olduğunu bir kez daha görmüş olduk. Cumhurbaşkanımıza deprem bölgesindeki faaliyetlerden dolayı teşekkür ediyoruz. Ayrıca bu işin kahramanlarından birisi de değerli hemşehrimiz, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanımız Murat Kurum 11 ilde de çok müthiş bir çalışma yürüterek bütün şehirleri tekrar ayağa kaldırıyor" dedi. Cami aslına uygun olarak restore edildi Depremden sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Habib-i Neccar Camisi’nin yapılmasının Konyalılara yakışacağı sözünü Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un ilettiğini, kendilerinin de bunu görev addettiğini ve hemen çalışmalara başladıklarını vurgulayan Başkan Altay, sözlerine şöyle devam etti: "Burada iki yıldan fazla süredir yoğun bir çalışma yürütüyoruz. Bugün artık sonuna geldik, inşallah cumartesi günü de fiilen açılışını Cumhurbaşkanımızın katılımıyla yapmayı planlıyoruz. Burada büyük bir yıkıntı vardı. Kubbe tamamen göçmüştü, minare ortadan kalkmıştı. Öncelikle titizlikle yıkılan molozlar temizlendi ve taşlar numaralandırıldı. Sonra özellikle kıbledeki duvarın tekrar kullanılması için şakülüne getirilme çalışmaları yürütüldü, bir takviye süreci yapıldı. Sonra diğer duvarlar ayağa kaldırıldı ve en önemlisi de ahşap kirişler üzerine ahşap bir kubbe inşa ettik. Sonra aslına uygun bir şekilde tamamlanması için o kubbe içeriden sıvandı, dışarıdan da kurşunla kaplandı. Caminin içinde üç noktada depremin izlerini ifade edecek küçük ayrıntılar bırakıldı ve tezyinat işleri de aslına uygun elimizdeki röleveye göre tamamlanmış oldu. Bugün temizliği yapılarak, camimiz ibadete hazır hale geldi." "Burayı restore etmek de herkese nasip olmazdı, Konyalılara nasip oldu" Başkan Altay, caminin simgesi olan minarenin de yine aslına uygun bir şekilde restorasyonunun tamamlandığını belirterek, "En son ahşap külahı da üzerine konularak, süreç tamamlanmış oldu. Bahçedeki düzenlemeler, şadırvan da Büyükşehir Belediyemiz tarafından gerçekleştirildi. Sol taraftaki evler ve arka taraftaki çarşı da Kültür ve Turizm Bakanlığımız tarafından tamamlanmış oldu. Bu süreçte Kültür ve Turizm Bakanımıza da çok teşekkür ediyorum. Vakıflar Genel Müdürlüğümüzle birlikte süreci beraber yürüttük. Bugün gelinen noktada 6 Şubat’ta başlayan Konya-Hatay kardeşliğinin ilelebet sürecek bir nişanesine hep birlikte şahitlik etmiş oluyoruz. Burayı kim ziyarete gelirse, tarihin tozlu sayfalarını kim açarsa Konya’nın Hatay’da yaptıklarını ve Habib-i Neccar Camisi’nin restorasyonunu görecek. Bu cami sıradan bir cami değil, sadece Hatay’ın simgesi değil, Anadolu’nun ilk camisi. Burayı restore etmek de herkese nasip olmazdı, bu Konyalılara nasip oldu. Ne kadar şükretsek ne kadar hamd etsek azdır" ifadelerini kullandı. "Burada edilen her ibadetten Konya’da yaşayan 2 milyon 300 binin hanesine bir şey yazılacaktır" Süreçte destek olan herkese teşekkürlerini ileten Başkan Altay, "Deprem sürecinde bize desteğini hiç esirgemeyen Valimizin liderliğinde kamu kurumlarımıza, ilçe belediye başkanlarımıza, AK Parti İl Başkanımıza, odalarımıza, Konya’nın her bir ferdine teşekkür ediyorum. Burada hep birlikte büyük bir başarı hikayesi yazmıştık, bunun son noktasını da yine hep birlikte koyuyoruz. İnşallah insanlık sürdüğü sürece bu cami de insanlığa hizmet edecek. Burada edilen her ibadetten Konya’da yaşayan 2 milyon 300 binin hanesine bir şey yazılacaktır, buna inanıyorum. Bu sadaka-i cariyeyi hep birlikte gerçekleştirmiş olduk. Müteahhidimize, bilim heyetimize de teşekkür ediyorum, çok zor zahmetli bir işti, meşakkatli bir süreçti ama Konya’ya yakışır bir işi gerçekleştirdiler" açıklamasında bulundu. "Birlik ve beraberlik gösteren Türk milletine teşekkür ediyorum" Başkan Altay, Habib-i Neccar Camisi’nin sadece Hatay’ın bir simgesi değil, Türkiye’nin bir simgesi olduğunu dile getirerek, "Aslında depremin izlerinin silindiğinin temel göstergelerinden birisi de buradaki caminin ibadete açılıyor olması. Artık hayat yavaş yavaş normale dönüyor. Gördüğünüz gibi etrafta çarşılar da yeniden inşa ediliyor. Konutlar tamamlanmak üzere. İnşallah Hatay’da ve depremin etkilediği 11 ilimizde hayat bu yıldan itibaren normale dönmeye başlayacak ve buradaki insanlar normal yaşamlarına dönmüş olacak. Ben bu süreçte büyük birlik ve beraberlik gösteren Türk milletine teşekkür ediyorum. Ancak biz bu işin hakkından gelebilirdik. Birlik beraberlik içerisinde bu süreci de layıkıyla tamamlamış olduk" sözleriyle konuşmasını tamamladı. Hatay’ın sembol yapısını ayağa kaldıran Başkan Altay’a teşekkür etti Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Gökhan Yazgı da devletin depremin ağır hasarlarını ortadan kaldırmak için hem Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı olarak hem de Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak yoğun bir gayret sarf ettiğini söyledi. Başkan Altay’ın da taşın altına elini koymayı bilen belediye başkanı olduğunu kaydeden Yazgılı, "O günlerde ‘burayı ben yapmak istiyorum’ dedi ve yaptı. Büyükşehir Belediye Başkanımız Uğur İbrahim Altay’a çok teşekkür ediyoruz. Böyle kadim bir yapıyı, Hatay’ın sembol yapısını Konya Büyükşehir Belediyesi olarak ayağa kaldırdılar. Emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz. En kısa zamanda Hatay’ımız eski, güzel günlerine kavuşacak Allah’ın izniyle. Belediyelerimiz de bakanlıklarımız da topyekûn bir çalışma içerisindeyiz. Tüm arkadaşlarımız her gün burada. Hatay’ın o eski günlerine geri dönmesi için ellerinden gelen çabayı sarf ediyorlar. Bu çabayı sarf eden herkese gönülden teşekkür ediyorum" değerlendirmesinde bulundu.