EKONOMİ - 28 Mayıs 2021 Cuma 11:12

Merkez Bankası Finansal İstikrar Raporu’nu açıladı

A
A
A
Merkez Bankası Finansal İstikrar Raporu’nu açıladı

Merkez Bankası, aylık Finansal İstikrar Raporu’na göre, 2020 yılı ilk yarısında küresel salgının olumsuz etkileri sonucunda geriledikten sonra izleyen dönemde kademeli şekilde toparlanarak 2021 yılı ilk çeyreği itibarıyla tarihsel ortalamasının üzerine çıktı. Son iki çeyrek itibarıyla krediler ve bankacılık sistemi bilanço sağlamlık göstergeleri ile firma kesimi ve hanehalkı finansal gelişmeleri daha destekleyici bir konumda oldu.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), 2021 yılı Mayıs ayı Finansal İstikrar Raporu’nu açıkladı. Buna göre, kronavirüs salgınına karşı küresel ölçekteki kapanma önlemlerinin kademeli şekilde gevşetilmesi, salgın boyunca alınan ve çoğunluğu hâlen devam eden ekonomik ve finansal destekleyici tedbirler ve takip eden dönemde aşı konusundaki gelişmelerin katkısıyla, 2020 yılı ikinci yarısından itibaren küresel iktisadi faaliyette toparlanma eğilimi başladı. Bu doğrultuda 2020 yılı Ekim ayından bu yana gelişmekte olan ülke (GOÜ) hisse senedi piyasaları ve zaman zaman dalgalanma göstermekle birlikte tahvil piyasalarına portföy girişi yaşandı.

Gelişmiş ülkeler ile Türkiye ve emsal ülkeler başta olmak üzere GOÜ borsaları karantina önlemlerinin azaltılmaya başladığı Mayıs 2020’den bu yana olumlu performans sergiledi. Diğer yandan, salgının ve salgın döneminde sağlanan mali desteklerin etkisi ile artan reel sektör ve kamu sektörünün yüksek borçluluğu hem gelişmiş ülkelerde hem GOÜ’lerde birer kırılganlık unsuru olarak ön plana çıktı.

Tedbirlerin süresi, tedbirlerden çıkışın zamanlaması ile bu sürecin oluşturacağı ödünleşimlerin yönetilmesi ve aşılama konusunda ülkeler arasındaki farklılıklar küresel büyüme görünümü üzerinde belirleyici olacaktır. Önümüzdeki dönemde ekonomik büyümede ülkeler arasındaki farklılaşma ve gelişmiş ülke para politikalarına dair belirsizlikler GOÜ’lere yönelik sermaye akımlarında oynaklığa neden olabilecek.

Yurt içi iktisadi faaliyet 2020 yılının üçüncü çeyreğinden itibaren iç talepte daha belirgin olmak üzere, güçlü bir toparlanma kaydetti. Kredilerdeki ivmelenme iç talep kanalıyla ithalatı artırmıştır. Öte yandan, 2020 yılı ikinci yarısında ihracatta görülen artış eğilimi, küresel büyüme görünümünün kademeli şekilde iyileşmesi ve önemli ticaret ortaklarımızın bulunduğu Avrupa ülkelerinde salgın kaynaklı kısıtlamaların daha ziyade hizmetler sektörüyle sınırlı kalmasıyla 2021 yılı Ocak-Nisan dönemi itibarıyla devam etti.

Sanayi üretimindeki güçlü seyre karşın, salgının yayılımının devam etmesi başta turizm olmak üzere hizmet sektöründeki toparlanmayı sınırlamaktadır. Güçlü seyreden iç talebin yanı sıra ithalat fiyatlarındaki artış da dış dengeyi olumsuz etkilemekte. Buna karşın, ihracattaki güçlü artış eğilimi, altın ithalatındaki belirgin gerileme ve finansal koşullardaki sıkılaşmanın etkisiyle kredilerde gözlenen yavaşlama cari işlemler hesabında öngörülen iyileşmeyi desteklemekte. İstihdamı korumaya yönelik tedbirler salgının işgücü piyasası üzerindeki olumsuz etkilerini sınırlandırırken, işgücüne katılım oranındaki yükselme eğilimi son aylarda işsizlik oranını artırıcı etki yapmaktadır. Uluslararası emtia fiyatlarındaki artışların yanı sıra talep ve maliyet unsurları, bazı sektörlerdeki arz kısıtları ve enflasyon beklentilerindeki yüksek seviyeler, fiyatlama davranışları ve enflasyon görünümü üzerinde risk oluşturmaya devam ediyor.

2020 yılı son çeyreğinden itibaren sıkılaştırılan para politikası ve salgına yönelik tedbirler kapsamında gerçekleştirilen kredi kampanyalarının son bulması ile birlikte kredi büyümesi son Rapor döneminden itibaren düşüş eğilimine girdi. 2020 yılı Eylül ayı ile karşılaştırıldığında 2021 yılı Nisan ayı itibarıyla kur etkisinden arındırılmış yıllık (KEA) toplam kredi büyümesi yüzde 25’ten yüzde 13’e, KEA ticari kredi büyümesi de yüzde 19’dan yüzde 8’e gerilemiştir.

Bireysel kredi büyüme oranı ise 2020 yılı Eylül ayında yüzde 50’yi aşmış ve 2021 yılı Nisan ayında yüzde 34 seviyesinde gerçekleşti. Kredi büyümesine ilişkin yakın dönem eğilimler göz önünde bulundurulduğunda, mevcut sıkı parasal duruşun krediler üzerindeki yavaşlatıcı etkisinin önümüzdeki dönemde belirginleşmesi ve yaz aylarında baz etkilerinin de devreye girmesiyle yıllık kredi büyüme oranlarının gerilemeye devam etmesi bekleniyor.

Mevcut Rapor döneminde reel sektörün yabancı para (YP) açık pozisyonundaki gerileme YP mevduatlardaki artış ve YP borçlarda devam eden düşüş kaynaklı olarak devam etti. Sektörün net YP açık pozisyon tutarı 2021 yılı Şubat ayı itibarıyla bir önceki yılın aynı dönemine göre 15 milyar ABD doları azalarak 155 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşti. Sektörün kısa vadeli döviz pozisyonu fazlası ise 2020 yılı başından bu yana hızlı şekilde artarak 2021 yılı Şubat ayında yaklaşık 26 milyar ABD doları seviyesine ulaşmış, kısa vadeli YP varlıkların kısa vadeli yükümlülükleri karşılama oranı yüzde 127 seviyesine çıktı.

YP pozisyonuna ilişkin söz konusu göstergelerde süregelen iyileşme reel sektör firmalarının mali bünyelerinin kur gelişmelerine karşı dayanıklılığını arttırıyor. Aynı dönemde, salgın kaynaklı olarak artan finansman ihtiyacının bankacılık sektörü tarafından TL cinsi olarak etkin bir şekilde karşılanması ve kur artışının YP borç stoku üzerindeki etkisi ile reel sektör finansal borçlarının GSYİH’ye oranı yüzde 57’den yüzde 63’e yükselmiştir. Buna karşın, Türkiye’de reel sektör borçluluk oranı 2020 yılı üçüncü çeyreği itibarıyla GOÜ, G20 ve dünya ortalamalarının gerisinde seyretmeye devam etti.

Salgın dönemine özgü uygun koşullu kredi kampanyalarının akabinde kredi koşullarının sıkılaşması ve azalan ihtiyati nakit ve nakit benzeri varlık tutma tercihinin belirleyici etkileriyle hanehalkı finansal varlık ve yükümlülüklerinin büyümesi mevcut Rapor döneminde yavaşlamıştır. Söz konusu dönemde yükümlülük büyümesine en büyük katkı görece güçlü bir artış sergileyen ihtiyaç kredisi ve bireysel kredi kartı hareketlerinden gelirken; varlık kalemi üzerinde tasarruf mevduatı, hisse senedi ve kıymetli maden tercihleri belirleyici oldu.

10 yıllık ortalaması yüzde 47 seviyesinde bulunan hanehalkı finansal kaldıraç oranının son yıllarda gösterdiği kademeli düşüş eğilimi salgın döneminde sona ermiş, kaldıraç oranı mevcut Rapor döneminde yüzde 36 seviyesinde yatay bir seyir izledi. Diğer taraftan, Türkiye’de yüzde 18 civarında olan hanehalkı borcunun GSYİH’ye oranı, yüzde 51 seviyesindeki GOÜ ortalamasının altında seyretmeye devam ediyor.

Salgının firmaların nakit akışı ve hanehalkının borç ödeme kapasitesi kanalıyla bankacılık sektörü aktif kalitesi görünümü üzerindeki olası etkileri, alınan kapsamlı politika tedbirleriyle sınırlandırıldı. Kredi taksitlerinin ötelenmesi, TGA ve yakın izlemedeki krediler için gecikme sürelerinin belirlenen bir dönem için uzatılması, KGF teminatlı krediler gibi tedbir ve uygulamalar sonucu TGA bakiyesi yataya yakın seyretmiş, kredi bakiyesi kuvvetli bir şekilde artmış ve sektörün TGA oranı 2021 yılı Mart ayı itibarıyla yüzde 3,8 seviyesine geriledi. Diğer taraftan, gerek gecikme süreleriyle ilgili düzenleme gerekse döviz kurundaki yükselişe bağlı olarak yakın izlemedeki kredi bakiyesi 2020 yılı ikinci çeyreğinden itibaren artmaya başlamış, söz konusu kredilerin toplam canlı krediler içindeki payı ılımlı bir artışla 2020 yılı Mart ayındaki yüzde 10,9 seviyesinden 2021 yılı Mart ayı itibarıyla yüzde 11,1’e yükseldi.

Yapılandırılan veya yakın izlemede sınıflandırılan kredilerin takip hesaplarına intikalinin tarihsel ortalamalarıyla uyumlu şekilde hareket edeceği, BDDK’nın kredilerin sınıflandırılmasına esneklik sağlayan uygulamasının sonlanması halinde iktisadi faaliyetin güçlü seyriyle beraber TGA oranındaki yükselmenin sınırlı olacağı bekleniyor. Sektörün ihtiyatlı bir yaklaşımla karşılık ayırmaya devam etmesi sayesinde aktif kalitesindeki olası bozulmanın yönetilebilir seviyelerde kalabileceği öngörüldü.

Bankacılık sektörünün kısa ve uzun vadeli likidite pozisyonları güçlü görünümlerini korumaktadır. Likidite karşılama oranları (LKO) yasal alt limitlerin oldukça üstünde olup, sektörün kredi/mevduat (K/M) oranı 2021 yılı Nisan ayı itibarıyla yüzde 100 seviyesinde dengeli bir seyir izliyor. Sektörün TL ve YP K/M oranları sırasıyla yüzde 150 ve yüzde 55 olup, mevcut YP likidite fazlası ve TL likidite ihtiyacı yurt içi ve yurt dışı takas piyasaları ile etkin bir şekilde yönetiliyor.

Mevcut Rapor döneminde küresel ve yurt içi gelişmelere bağlı olarak artan risk primine karşın bankalar yurt dışı borçlanma piyasasında sendikasyon kredilerini önceki yılın aynı dönemine göre benzer maliyetlerle ve yüzde 100’ün üzerinde yeniliyor.

Firmaların yatırım iştahının seyri ve mudinin YP mevduat tercihi ise bankaların yurt dışından borçlanma ihtiyaçlarını azaltan unsurlar oldu. Bankacılık sektörünün küresel şoklara karşı yeterli tampon bulunduran YP likit aktif portföyleri 2021 yılı Mart ayı itibarıyla kısa vadeli YP cinsi yurt dışı borcun yüzde 81’ini karşılayabiliyor. Bankaların kur takası pozisyonlarıyla birlikte likit aktiflerinin kısa vadeli borcun tamamını karşılayabildiği görüldü.

Bankacılık sektörü kârlılığında mevcut Rapor döneminde görülen gerilemede, net ücret ve komisyon gelirleri ile artan fonlama maliyetleri üzerinden net faiz gelirlerindeki düşüş etkili oldu. Aktif-pasif vade farkı ve 2020 yılında kullandırılan düşük faizli krediler kaynaklı olarak net faiz gelirlerinde görülen düşüş, güçlü kredi büyümesi kaynaklı hacim etkisiyle bir miktar dengeledi.

2021 yılı ilk çeyreğinde net ücret ve komisyon gelirleri kârlılığı desteklerken, önümüzdeki dönemde kredilerdeki yeniden fiyatlama sürecinin devamıyla birlikte net faiz marjı kanalından gelen kârlılığı sınırlayıcı etkinin hafifleyeceği öngörüldü. Karşılık gelişmeleri, düşük seyreden operasyonel giderler büyümesi ve sermaye piyasası işlemleri dönem kârlılığına olumlu katkıda bulunmuştur. Geçtiğimiz Rapor döneminde ihtiyatlı bir yaklaşımla ayrılan karşılıklar sektörün risk yönetim kapasitesini desteklerken, mevcut Rapor döneminde kredi karşılık giderlerindeki azalış da kârlılığa olumlu yansıdı.

Bankacılık sektörü sermaye yapısı güçlü görünümünü koruyor. Sermaye yeterlilik rasyosu (SYR) mevcut Rapor döneminde 143 baz puan gerileyerek yüzde 18 düzeyinde gerçekleşti. SYR hesaplanmasına ilişkin kullanılabilecek salgın dönemi imkânlarının BDDK tarafından 30 Haziran 2021 tarihine kadar uzatılması genel olarak SYR’yi desteklerken, kredi riskine esas tutarın hesaplanmasına ilişkin imkânda kullanılabilecek döviz kurunda yapılan güncelleme SYR’yi düşürücü yönde etkiledi. Kârlılık mevcut Rapor döneminde azalsa da özkaynaklara olumlu katkı sağlamaya devam etti.

Finansal İstikrar Raporunun alt bölümlerinde yer alan temel göstergeler kullanılarak hesaplanan Makrofinansal Görünüm Endeksi, 2020 yılı ilk yarısında küresel salgının olumsuz etkileri sonucunda geriledikten sonra izleyen dönemde kademeli şekilde toparlanarak 2021 yılı ilk çeyreği itibarıyla tarihsel ortalamasının üzerine çıktı. Son iki çeyrek itibarıyla krediler ve bankacılık sistemi bilanço sağlamlık göstergeleri ile firma kesimi ve hanehalkı finansal gelişmeleri daha destekleyici bir konumda oldu.

Küresel finansal koşullar bu dönemde olumsuz yönde gelişirken, yurt içi makroekonomik ortam iktisadi faaliyette kaydedilen güçlü seyir ile bir miktar iyileşirken enflasyon ve cari dengeye yönelik riskler önemini korudu. Yılın geri kalanında sıkı parasal duruşun etkilerinin belirginleşmesiyle cari dengede ve enflasyon görünümünde beklenen iyileşme makrofinansal istikrarı destekleyecek. Fiyatlar genel düzeyinde sağlanacak istikrar, ülke risk primlerinde düşüş, ters para ikamesinin başlaması, döviz rezervlerinin artış eğilimine girmesi ve finansman maliyetlerinin kalıcı olarak gerilemesi yoluyla önümüzdeki dönemde makroekonomik ve finansal istikrarı olumlu etkileyecek.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Denizli Başkan Çavuşoğlu’ndan jet GES talimatı Göreve geldikten hemen sonra Çivril GES’in bir an önce faaliyete geçerek, Denizli ve Türkiye’ye katkı sağlaması için çalışan Başkan Çavuşoğlu, 31 Mart’tan bu yana projenin geldiği durumu paylaştı. Geçmişte yaşanan tüm aksaklıkları giderdiklerini ve tesisin 20 Haziran’da faaliyete başlaması için ne gerekiyorsa yapılacağını belirten Başkan Çavuşoğlu, “Her şeyin güzel ve iyi olacağı bir Denizli için beraber başaracağız ” dedi. Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu, göreve geldikten hemen sonra, bir an önce faaliyete geçerek Denizli ve Türkiye’ye katkı sağlamasını istediği Çivril ilçesinin Tokça Mahallesi’nde yapımı süren güneş enerji santrali (GES) projesini inceledi. Başkan Çavuşoğlu’nun 1,7 milyon metrekareye kurulan ve yılda 180 milyon KWh elektrik enerjisi üretmesi planlanan tesis incelemesine, Genel Sekreter Bülent Bozbaş, DESKİ Genel Müdürü Prof. Dr. Ali Aydın, yüklenici firma yetkilisi Halil Demirdağ ve beraberindekiler eşlik etti. Başkan Çavuşoğlu, Mart 2024’te bitirileceğinin açıklanmasına rağmen tamamlanması uzayan Çivril GES’in 31 Mart’tan bu yana geldiği durumu da hava fotoğraflarıyla paylaştı. Fotoğraflarda güneş enerjisi panellerinin 31 Mart’tan sonra döşendiği görüldü. Bir süre alanda incelemede bulunan Başkan Çavuşoğlu göreve geldikleri ilk günden bu yana Çivril GES’in bir an önce tamamlanarak Denizli ve Türkiye’ye katma değer sağlaması için çalıştıklarını anlattı. Aksaklıklar giderildi, ekip sayıları artırıldı Projenin daha hızlı ilerlemesi için bölgedeki aksaklıkları giderdiklerini, şirket ile görüşerek tesisin bir an önce tamamlanması noktasında ekip sayılarını da artırdıklarını ifade eden Başkan Çavuşoğlu, bunlarla birlikte işin hızlandığını ve günlük 2.5-3 MW’lık güneş enerjisi paneli montajı yapıldığına dikkati çekti. Başkan Çavuşoğlu, “Önceki dönemde görev almış arkadaşların başlatmış olduğu projelerin devamlılığı konusunda bir sıkıntımız yok. Bütün projelerin bitimini sağlayacağız. Bu konuda kimsenin şüphesi olmasın. İlerleyen hiçbir işin önünde durmayacağız” diye konuştu. Kredi maliyetlerinin yüksekliğine dikkat çekti Söz konusu yatırımla ülke ekonomisine katkı sağlanacağının bilincinde olduklarını ifade eden Başkan Çavuşoğlu, “Bu işi ne kadar hızlandırır ve tamamlarsak o kadar iyi. Biz, sokakta yalın ayak, terliğiyle gezen, yiyecek ekmek parası olmayan çocuklar için bu yolculuğa çıktık. Projeyi ne kadar erken bitirirsek sistem o kadar erken dönmeye başlayacak ve ülke ekonomisine de katkı koymaya başlayacağız. Bu işin finansmanı ve teknik destek sağlanması konusunda hiçbir sıkıntı yaşamadan süreci güzel bir şekilde götüreceğiz” dedi. Projedeki en büyük sıkıntılardan birinin, kredi maliyetlerinin çok yüksek ve buna bağlı amortisman süresinin de normalden 2 kat daha geç gerçekleşecek olmasını vurgulayan Başkan Çavuşoğlu, “Normalde 5-6 yılda kendini amorti etmesi gereken tesis, yüksek kredi maliyetleri nedeniyle 11-12 yılda kendini amorti edebilecek” diye konuştu. Proje 20 Haziran’da tamamlanacak Projenin 20 Haziran’da faaliyete başlaması için ne gerekiyorsa yapılacağını belirten Başkan Çavuşoğlu, “Denizli’miz için güzel bir hizmet olacak. Firmanın çabasını görüyor, takdir ediyoruz. Her şeyin güzel ve iyi olacağı bir Denizli için beraber başaracağız” ifadelerini kullandı. Genel Sekreter Bülent Bozbaş da projedeki en büyük sıkıntının yüksek maliyetli finansman ve kredi olduğunu kaydederek, “En büyük sıkıntımız finansman araçlarının çok pahalıya mal olmasıdır. Normalde bu projenin kendini 5-6 yılda amorti etmesi gerekirken, finansman maliyetinin çok yüksek olması sebebiyle 11-12 yılda kendini amorti edecek” diye konuştu. Üstlenici firma yetkilisi Halil Demirdağ ise Başkan Bülent Nuri Çavuşoğlu’na kendilerine verdikleri desteklerden dolayı teşekkür ederek, devam eden çalışmalar hakkında ayrıntılı bir sunum gerçekleştirdi.
İstanbul İstanbul’da "FETÖ’nün güncel öğrenci yapılanmasına" yönelik operasyon: 38 gözaltı İstanbul’da FETÖ’nün güncel öğrenci yapılanmasına yönelik yürütülen soruşturma çerçevesinde düzenlenen operasyonda 38 şüpheli yakalanarak gözaltına alındı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu tarafından FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün güncel öğrenci yapılanmasına yönelik yürütülen soruşturma çerçevesinde, örgütün farklı illerden İstanbul’a üniversite okumak için gelen veya ailesi İstanbul’da yaşayan öğrencileri, örgüt üyesi olduğuna dair herhangi bir kaydı olmayan öğrencilere ya da sivil şahıslara evler kiralatılarak bu evlere yerleştirdiği tespit edildi. Ayrıca, yurt dışında bulunan örgüt sorumlusunun talimatıyla evlerin eşyalarının temin edilerek kiralarının ödendiği, maddi ihtiyaçlarının karşılandığı ve evlerin örgütsel faaliyetlerinin denetlendiği belirlendi. Öte yandan üniversite öğrencileri haricinde lise ve ilköğretimde okuyan öğrencilere de örgüt mensupları tarafından organize edilen örgütsel programlar dahilinde FETÖ soruşturmalarından geçen şahısların evlerinde sohbetler düzenlendiği, kendileriyle ilgilenen örgüt mensuplarına bağlılıklarını artırmak için organizasyonlar düzenlendiği ve küçük yaşta olan çocukları ailelerinin bu organizasyonlar için belirlenen örgüt evine ya da örgüt sorumlusuna teslim ettikleri tespit edildi. Konuya ilişkin eylemleri gerçekleştirdikleri belirlenen toplamda 40 şüpheliye yönelik İstanbul merkezli operasyon düzenlendi. Düzenlenen operasyon sonucu 38 şüpheli yakalanarak gözaltına alındı. Diğer şüphelilerin yakalanmasına yönelik çalışmaların ise sürdüğü öğrenildi.
Düzce Doğan “Kimyasal gübreden vazgeçilmeli” DÜZCE(İHA) – İklim Değişikliği ve Sürdürülebilirlik Başkan Yardımcısı Dr. Özgür Doğan bir an önce kimyasal gübreden vazgeçip organik gübre kullanımına geçilmesi gerektiğini söyledi. Düzce Üniversitesi Araştırma Dekanlığı ile Kariyer Geliştirme ve Mezun İzleme Uygulama Araştırma Merkezi tarafından düzenlenen ’’İklim Değişikliğinde Ar-Ge ve İnovasyon Çalışmalarının Rolü’’ başlıklı seminer gerçekleştirildi. İstiklal Konferans Salonu’nda ki seminerin açılış konuşmasını yapan Düzce Üniversitesi Araştırma Dekanı Prof. Dr. Emine Tekin; iklim değişikliğinde Ar-Ge ve İnovasyon çalışmalarının rolü konusunda iş birliği yapmak isteyen akademisyenler ve kariyer olarak bu konuları hedefleyen öğrenciler için bu seminerin verimli olacağını ifade etti. TÜBİTAK MAM İklim Değişikliği ve Sürdürülebilirlik Başkan Yardımcısı Dr. Özgür Doğan, iklim değişikliğinde Ar-Ge ve inovasyon çalışmalarının rolü adlı sunumunda; sera gazlarının etkisi, Paris İklim Anlaşmasına göre Türkiye’nin 2053 yılı hedefleri, iklim şurası, temiz enerji kaynakları ve çeşitleri, karbon yakalama ve depolama teknikleri, atık su arıtma tesisleri, arıtma çamuru yönetiminde sıfır atık yaklaşımları, tarım sektöründe yeşil dönüşüm ve mavi büyüme teknolojilerinin geliştirilmesi gibi konulara değindi. Konuyla ilgili bilgi ve deneyimlerini paylaşan Doğan, ’’Kimyasal gübreden vazgeçip organik gübre kullanımına geçmeli, plastiğin yerini alacak biyo bazlı üretime yönelmeli, yenilenebilir enerji kaynakları artırılarak binaların enerji verimliliği sağlanmalı, ulaşımda elektrik enerjisi desteklenmelidir” şeklinde önerilerini sıraladı. Programın sonunda Araştırma Dekanı Prof. Dr. Emine Tekin tarafından Dr. Özgür Doğan’a teşekkür belgesi takdim edildi.
Afyon Baklagillerin kraliçesi olarak adlandırılan Eber Sarısı için denetimler arttırıldı Türkiye’nin en değerli endemik bitki türlerinden biri olan ve Afyonkarahisar’ın Bolvadin ilçesinde Eber Gölü kıyısında yetişen ‘Eber Sarısı’nın korunması için jandarma ekipleri devriye gezmeye başlarken çiçeği koparmanın cezasının ise bu yıl 387 bin 141 TL olduğu belirtildi. Eber Sarısı bu yıl da çiçek açtı. Eşsiz güzelliği ile kendisine hayran bırakan Eber Sarısı’nı korunması için Doğa Koruma ve Milli Parklar Şube Müdürlüğü ve jandarma ekipleri yoğun uğraş veriyor. Baklagillerin kraliçesi olarak adlandırılan Eber Sarısı (Vuralia turcica- Thermopsis turcica)çiçek dünyada sadece Eber ve Akşehir Gölleri’nin çevresinde yetişiyor. Eber Sarısı bu sene de eşsiz güzelliği ile açtı. İçeriğinde bulunan antioksidan ve antimikrobiyal maddeler sayesinde ilaç sanayinde kullanılma potansiyeli mevcut. Eber Sarısı yeryüzündeki yaklaşık 18 bin baklagil türü içerisinde tek çiçekten 3 meyve veren tek tür olarak biliniyor. Bu özelliği ile dünya üzerinde eşsiz bir öneme sahip genetik kaynak olarak bilinmekte. Afyonkarahisar İl Jandarma Komutanlığına bağlı Çevre, Doğa ve Hayvanları Koruma Tim Komutanlığı ve Bolvadin Doğa Koruma ve Milli Parklar Şefliği ile müşterek olarak Bolvadin ve Çay ilçesi sınırları içerisinde kalan bölgede devriye gezdi. İlgili kanun maddesi gereğince koparılması ya da zarar verilmesi yasak olan Eber Sarısı için denetim yapıldı. Yapılan açıklamada çiçeği koparmanın cezasının ise 387 bin 141 TL olduğu kaydedildi.