EKONOMİ - 06 Mart 2018 Salı 11:00

Merkez enflasyondaki düşüş sebeplerini açıkladı

A
A
A
Merkez enflasyondaki düşüş sebeplerini açıkladı

Merkez, işlenmiş ve işlenmemiş gıda fiyatlarındaki yükselişin, enflasyonundaki düşüşü sınırlayan ana unsur olduğunu belirtti.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), 2018 yılı Şubat ayı aylık fiyat gelişmesi raporunu açıkladı. Şubat ayında tüketici fiyatları yüzde 0,73 oranında arttığını ve yıllık enflasyon 0,09 puan azalarak yüzde 10,26 olduğunu belirten Merkez, bu dönemde B ve C endekslerinin yıllık değişim oranları sırasıyla 0,05 ve 0,24 puan azalarak yüzde 12,26 ve yüzde 11,94 oranında gerçekleştiğini bildirdi. Alt grupların yıllık tüketici enflasyonuna katkıları incelendiğinde, bir önceki aya göre gıda grubunun katkısının 0,36 puan arttığı, enerji ve temel mal gruplarının katkılarının ise sırasıyla 0,30 ve 0,17 puan azaldığı görüldüğünü kaydeden Merkez, diğer grupların katkısında ise belirgin bir değişim olmadığını açıkladı. 

Rapora göre; mevsimsellikten arındırılmış verilerle çekirdek enflasyon göstergelerinin üç aylık ortalamalarına göre enflasyonunun ana eğilimi görece yatay seyretti. Bu dönemde hizmet grubu ana eğiliminde yükseliş, temel mal ana eğiliminde ise bir miktar iyileşme izlendi. Sonuç olarak, çekirdek enflasyon göstergelerinin ana eğilimindeki yüksek seviyeler korunmuş, işlenmiş gıda fiyatlarındaki yükselişe bağlı olarak B göstergesi bir miktar daha olumsuz seyretti. Şubat ayında hizmet grubu fiyatları yüzde 0,81 oranında yükseldi, grup yıllık enflasyonu 0,14 puan artarak yüzde 9,37 ile yüksek seviyesini korudu. Grup yıllık enflasyonundaki artışta, paket tur fiyatları (aylık artışı yüzde 10,80) ile sağlık hizmetleri (temel hastane ve dişçilik hizmetleri) öncülüğünde yükselen diğer hizmetler grubu enflasyonu belirleyici oldu. Paket tur grubunda hacca gidiş ücretinde artış gözlenirken diğer paket tur fiyatlarında düşüş izlendi. Bu dönemde kira, lokanta-otel ve haberleşme gruplarında yıllık enflasyon görece yatay seyretmiş, ulaştırma hizmetleri ise yavaşlama eğilimini sürdürdü.

Temel mal grubu yıllık enflasyonu Şubat ayında 0,65 puanlık düşüşle yüzde 14,93 oldu. Bu dönemde yıllık enflasyon tüm alt gruplarda geriledi. Giyim grubunda yıllık enflasyon yüzde 11,78’e gerilemekle beraber yüksek seviyesini korumuş, bu gelişmede birikimli maliyet etkilerinin yanı sıra toplam talep koşullarındaki güçlü seyrin etkisi de hissedildi. Dayanıklı mal grubunda aylık fiyat artışları mobilya (yüzde 2,03) ve otomobil (yüzde 1,79) öncülüğünde devam etti. Gecikmeli döviz kuru etkilerinin hissedildiği diğer temel mallar grubundaki aylık fiyat artışlarında ilaç fiyatları (yüzde 7,10) ile konutun bakım ve onarımı öne çıktı, ancak bu grupta yıllık enflasyon baz etkisi ile düşüş gösterdi. İlaç fiyatlarında referans döviz kuruna bağlı olarak Şubat ayı ortasında gerçekleşen yüzde 15 oranındaki artışın kalan kısmının Mart ayına sarkacağı not edilmesi gerektiği bildirildi.

Enerji fiyatları Şubat ayında yüzde 0,58 oranında azaldı. Bu dönemde uluslararası petrol fiyatlarındaki düşüşe ve döviz kurundaki ılımlı seyre bağlı olarak akaryakıt ve tüp gaz fiyatları sırasıyla
yüzde 1,66 ve yüzde 1,29 oranında geriledi. Katı yakıt fiyatları ise yüzde 0,56 ile sınırlı bir oranda arttı. Bu gelişmelerle birlikte, enerji grubu yıllık enflasyonu 2,25 puanlık düşüşle yüzde 6,92 oldu. 

Gıda ve alkolsüz içecekler yıllık enflasyonu Şubat ayında 1,51 puan artarak yüzde 10,27 oldu. Bu dönemde yıllık enflasyon hem işlenmiş hem de işlenmemiş gıda gruplarında yükseldi. 

İşlenmemiş gıda yıllık enflasyonu yüzde 6,71’e yükselirken, bu gelişmede taze meyve ve sebze fiyatlarının yanı sıra son iki ayda tekrar artış eğilimine giren kırmızı et fiyatları etkili oldu. Ayrıca, çiğ süt alım fiyatlarına bağlı olarak süt fiyatları belirgin bir oranda (yüzde 7,85) arttı, bu kalemde son iki aydaki birikimli fiyat artışı yüzde 11’i aştı. Tüm bu gelişmelerin işlenmiş gıda fiyatları üzerinde de olumsuz yansımaları izlendi. Çiğ süt alım fiyatındaki artışa istinaden peynir ve diğer süt ürünleri ile katı yağlarda fiyat artışları ivme kazanırken, et fiyatlarındaki artışın etkisiyle işlenmiş et ürünlerinde fiyatlar yükselmeye devam etti. Ayrıca, Ekmek Tebliği’ndeki gramaj değişikliğinin etkisiyle ekmek fiyatları Şubat ayında yüzde 1,94 arttı, ekmek ve tahıllar grubunda yıllık enflasyon yüzde 12,10’a ulaştı. Alkolsüz içecek fiyatları ise bazı içeceklerden yüzde 10 oranında Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) alınmaya başlanmasına bağlı olarak yükseldi. Böylece işlenmiş gıda yıllık enflasyonu yüzde 13,76 ile son dokuz yıldaki en yüksek seviyesine ulaştı. Bu gelişmelerle, taze meyve-sebze dışı gıda yıllık enflasyonu da Şubat ayında yüzde 11,96’ya yükseldi.

Yİ-ÜFE 

Yurt içi üretici fiyatları Şubat ayında yüzde 2,68 oranında arttı, yıllık enflasyon 1,57 puan yükselerek yüzde 13,71 oldu. Üretici fiyatlarında gözlenen bu yüksek artış alt gruplar geneline yayılırken, özellikle elektrik ve gaz gibi enerji ürünlerinde gözlenen yüksek fiyat artışı dikkat çekti. Yıllık enflasyon imalat sanayi ile ana metal ve petrol hariç imalat sanayiinde sınırlı bir miktar yükseldi ve sırasıyla yüzde 14,27 ve yüzde 12,43 oldu. Bu dönemde, petrol ve ana metal hariç imalat sanayi fiyatlarının mevsimsellikten arındırılmış ana eğilimi ise gerilemekle beraber yüksek seviyesini korudu. 

Ana sanayi gruplarına göre incelendiğinde, Şubat ayında enerji grubunda fiyatların elektrik ve gaz kalemlerine bağlı olarak belirgin bir oranda arttığı izlendi. Ara malı fiyatlarındaki artışta büyük ölçüde inşaat sektörüyle ilintili olan, demir-çelik, ahşap, beton, çimento, taş ve plastik gibi ürünler öne çıktı. Sermaye malı fiyatlarındaki yükselişte ise metal yapı ürünlerinin yanı sıra motorlu kara taşıtları ile parça ve aksesuarlarının etkili olduğu gözlendi. Bu dönemde, dayanıklı tüketim malları fiyatları mobilya ve ev aletlerindeki artışa bağlı olarak yükselirken, dayanıksız tüketim malı fiyatları et ve süt ürünleri, ilaç, işlenmiş meyve ve sebze ile unlu mamullere bağlı olarak arttı. Sonuç olarak tüketici fiyatları üzerindeki üretici fiyatları kaynaklı maliyet yönlü baskılar güçlü seyrini korudu.  

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sivas Suyun 50 kilometrelik yolculuğu başladı, yüzde 50 kayıp kaçak moral bozdu Sivas Belediyesi ve Devlet Su İşleri (DSİ) 19. Bölge Müdürlüğü iş birliğiyle yürütülen proje kapsamında, 50 kilometre uzaklıkta ki Pusat Özen barajdan kentin içme suyunu karşılayan 4 Eylül barajına yapılan ishale hattı tamamlandı. Geçtiğimiz yıllarda etkili olan kuraklık nedeniyle kentin içme suyu ihtiyacının bir kısmını karşılayan 4 Eylül barajında su seviyesi dip noktaya gelmişti. Kentte alınan geçici önlemler kapsamında ara ara su kesintileri yapılmıştı. Bu soruna çözüm arayan Sivas Belediyesi, Devlet Su İşleri (DSİ) 19. Bölge Müdürlüğü iş birliğiyle kolları sıvamış ve yaklaşık 50 kilometre uzaklıkta bulunan Pusat Özen Barajından 4 Eylül Barajına su takviyesi yapılabilmesi için ishale hattı tamamlandı. Proje tamamlanarak baraja su verilmeye başlandı. Sivas Belediye Başkanı Adem Uzun ise projenin tamamlanmasının su sıkıntısının yaşanmayacağı anlamına gelmediğini ifade etti. “Şehirdeki kayıp ve kaçak oranı yüzde 50 civarında” Başkan Uzun, hatlarda çok ciddi anlamda kayıp ve kaçakların olduğunu belirterek; “Hatlarda ki kaçaklar için bir mücadele sürecini başlatacağız. Ben bunlarla ilgili özellikle Türkiye’nin bazı önde gelen kişileriyle, firmalarıyla şu an görüşmeler yapıyorum. Şehrin özellikle su yönetimini sağlıklı bir şekilde kurabileceğimiz bir sistem oluşturacağız. Bunun için de SKADA ismini vermiş olduğumuz bir sistem kuracağız. Bu sistemle birlikte suyun yönetimini inşallah gerçekleştireceğiz. Sivas’ın önümüzdeki yüz yıllık dönemde herhangi bir su kesintisi yaşamadan sağlıklı bir su yönetim sistemi oluşturmak istiyoruz. Şu an itibariyle herhangi bir sıkıntı görmüyoruz. Ama 2029-30 yılları arasında dünyada çok şiddetli kuraklıklar bekleniyor. Yani dünyada bir küresel ısıma var ve bunu getirmiş olduğu bir küresel iklim kriziyle kesinlikle karşılaşacağız. Sivas’taki doğal afetlerin başında da kuraklık geliyor. Hatlardan başlayarak kayıp ve kaçaklarla mücadele etmek istiyoruz. Şu an şehirdeki kayıp ve kaçak oranı yüzde elli civarında. Tabii bu hemen bizim 22 günde çözeceğimiz bir sorun değil. Bununla ilgili çok ciddi anlamda çalışmalar gerekiyor. Ama önümüzdeki günlerde şu an araştırmalarımızı yapıyoruz. Uzmanlarla bir araya geleceğiz. Ve şehrin su yönetimini sağlıklı bir hale getireceğiz” dedi. “Şehir gelecekte özellikle ciddi anlamda sorunlar yaşayabilir” Kentin gelecek yıllarda ciddi anlamda su sorunu yaşayabileceğini ifade eden Uzun, “ Şu an itibariyle barajın kendisini toparladığını görüyoruz. 2022 tarihinde artık o en alt çamur tabakası dediğimiz en alt tabakadan su çekilirken şimdi artık barajın biraz toparladığını görüyoruz. Tabii bu ishale hattıyla birlikte Pusat Özlem Barajı’ndan da düzenli bir su aktarımı var ama bu da tabii şehrin su sorununu bitirmedi. Bunu özellikle ifade etmek istiyorum şöyle bir algı oluşmasın. İshale hattı tamamlandı ama şehrin sorunu bitmedi. Şehir gelecekte özellikle ciddi anlamda sorunlar yaşayabilir. Hatta Pusat Özen Barajı’na da çok yüklenmemek gerekiyor. Sonuçta burası tarımsal sulama amaçlı kurulan bir baraj. Buradaki üretimin de özellikle çevresinde aksamaması gerekiyor. Bunun için yapılması gereken en önemli husus tabii ki kayıp ve kaçakla mücadele. Kayıp ve kaçakla bizim hedefimiz. Şu an yüzde 50 olan, kayıp kaçak oranını eğer yüzde otuzlar gibi bir seviyeye çekebilirsek çok büyük bir başarı elde etmiş olacağız” şeklinde konuştu.
Trabzon Prof. Dr. Tevfik Özlü: “Astım ve KOAH hastaları çöl tozuna dikkat etmeli” Son günlerde Afrika ve Arabistan çöllerinden rüzgar ile taşınan tozun ülke üzerindeki hava kalitesini etkilediğine dikkat çeken Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Tevfik Özlü, “Astım ve KOAH başta olmak üzere akciğer hastalarımız bu konuda dikkatli olmalılar. Çünkü havada izin verilen miktarların üzerinde bulunan toz ve gazların solunması akciğer hastalarımızın dengesini bozabilir, astım ve KOAH alevlenmelerine neden olabilir” dedi. Medical Park Karadeniz Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Tevfik Özlü, Afrika çöl tozları hakkında uyarılarda bulundu. Son günlerde Afrika ve Arabistan çöllerinden kalkan tozun ülke üzerindeki hava kalitesini etkilediğine değinen Prof. Dr. Özlü, “Astım ve KOAH başta olmak üzere akciğer hastalarımız bu konuda dikkatli olmalılar. Çünkü havada izin verilen miktarların üzerinde bulunan toz ve gazların solunması akciğer hastalarımızın dengesini bozabilir, astım ve KOAH alevlenmelerine neden olabilir. Bu hastaların hava kirliliğinin arttığı dönemlerde acile başvuru ve ölüm oranlarının arttığına dair daha önce yaşanmış büyük hava kirliliği epizotlardan bildirilen veriler vardır” diye konuştu. “Astım ve KOAH hastalarında şikâyetler ortaya çıkabilir” Bu dönemde astım ve KOAH hastalarının şikâyetlerinin artabileceğini dile getiren Prof. Dr. Özlü, “Hastalarımızın şikâyetleri ortaya çıkabilir, var olan yakınmaları artabilir, mevcut tedavileri yetersiz kalabilir. Nefes darlığı, öksürük, balgam, hırıltılı solunum gibi yakınmalarınız ortaya çıkmışsa veya bu yakınmalarının şiddet ve sıklığında artma varsa, genel durumunuzda bir bozulma hissediyorsanız, uykudan uyandıran şikâyetleriniz oluyorsa hemen hekiminize başvurulmalıdır” şeklinde konuştu. “Tozun yoğun olduğu saatlerde dışarı çıkılmamalı” Tozun yoğun olduğu saatlerde dikkat edilmesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Özlü, “Özellikle tozun yoğun olarak hissedildiği saatlerde dışarıya çıkmayınız, pencerelerinizi kapalı tutunuz. Dışarıya çıkmanız mutlaka gerekli ise maske kullanınız” dedi. “Çöl tozu gözlerde kurumaya neden olabilir” Çöl tozlarının bireyi olumsuz etkileyebileceğini vurgulayan Prof. Dr. Özlü, “Çöl tozları gözlerde ve ciltte kurumaya, tahrişe, kaşıntı ve kızarıklık gibi yakınmalara neden olabilir. Eşya ve yüzeylerde çizilmelere, tahriplere, boyalarda deformasyona da yol açabilir. Çöl tozları ile taşınan mantarlar solunabilir ve duyarlı konakçılarda akciğer enfeksiyonlarına neden olabilir” ifadelerini kullandı.