ASAYİŞ - 29 Mayıs 2018 Salı 15:00

Mezarlıkta yakalanan kızın ailesinden medyaya tepki

A
A
A
Mezarlıkta yakalanan kızın ailesinden medyaya tepki

Çorum’da geceleri Ulu Mezarlığa gelerek ağladığı ve gizemli kız olduğu iddiasıyla mezarlık görevlileri tarafından yakalanan genç kızın ailesi medyaya ateş püskürdü.

Kızın yakalandığı gece bazı gazeteciler tarafından mezarlıkta alıkonulduğunu iddia eden aile, gazeteciler hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını açıkladı. Kardeşi mezarlıkta yakalandıktan sonra medyaya yansıyan “Gizemli kız yakalandı” yönündeki haberlerin ardından oğlunun da rahatsızlandığını dile getiren anne A.Ö., “Geçen hastaneye gitmiş. O da hastalandı. Yaşadığı strese dayanamıyor. 'Artık sizin üzüntünüze dayanıyorum' diyor. Kızım köyde de babasının mezarına gidiyordu. Temizliyordu. Orada arada sırada gidiyor, dua ediyordu. Biraz oturup geliyordu. Mezarlık köyümüzün kenarında idi. Orada korkmuyordu. Buraya gelince bir süre mezarlığa gitmedi. Kardeşi evlenip gittikten sonra yalnız kalınca gitmeye başlamış. 'Akşamları arkadaşımın yanına gidiyorum' diye evden ayrılıyordu. Mezarlığa gittiğini söylemiyordu. Biz mezarlığa gittiğini bilmiyorduk. Mezarlıktaki kızı izliyordu. 'Ben onu yakalarım' diyordu. Sonra o gece 'AVM’ye gidiyorum' diye gitmiş” dedi. 

Belediye başkanının adını kullanarak evlerine habercilerin geldiğini iddia eden anne A.Ö, “ 'Beni belediye başkanı gönderdi' dedi. 'Yarın da belediye başkanı ile birlikte geleceğiz' şeklinde konuştu. Adını bilmiyorum. 'Belediye Başkanı da gelecek' diyerek fotoğraflarımızı çekti. Anladım ama iş işten geçti. Kızımla konuştu. Bir de kızımı başka birisiyle konuşturdu. Sonra oğlum geldi. O da kızdı. Çocuğun yüzünü göstermeleri suç dedi” ifadelerini kulandı. 

“Çocuğum yakalandıktan sonra mezarlıkta alıkonulmuş” 

Gizemli kız diye yakalandıktan sonra çocuğunun mezarlıkta alıkonulduğunu öne süren ve bu duruma tepki gösteren anne, “Gizemli kız diye yakalayabilirler. Bu çocuğu sabaha kadar kimlik bilgilerinden de mi aramadılar. Nüfustan da mı bulamadılar. Çocuğu sabaha kadar bekletmişler. 'Anne habercilerin elinden kurtulamadım' dedi. İstanbul'a götürmeye çalışmışlar. 'Ben gitmem' demiş. Öyle deyince sabah olunca bırakmışlar. Çocuk ikindiye doğru gelmiş" diye konuştu.

"Böyle habercilik olmaz" 

Ağabey V.A. ise, kardeşinin mezarlıkta alıkonulmasının ardından intiharın eşiğine geldiğini öne sürerek, “Bir kız mezarlığa girip çıkabilir. Çocuğu kovalayıp ölüm noktasına getirene kadar böyle bir habercilik olmaz. Haberciler gelmiş eve. Belediyeden geldiğini söyleyip eve girmiş. 'Beni belediye başkanı eve gönderdi' diyerek girmiş. Yardım edeceğini, ev bulacağını söylemiş. Bizim kimseye ihtiyacımız yok. Allah'tan başka kimseye ihtiyacımız yok. İnsan mezarlığa gidebilir çıkar. Orada kardeşimi böyle zorla alıkoyup kameraya çekmeleri, para mı istiyorsun, paran mı yok. Yüzünü aç kızım. İşte seni Seda Sayan'ın şu programa götürelim deyip gece sabaha kadar mezarlıkta alıkoymuşlar. Hava aydınlanınca çocuk ellerinden kaçıyor. Elinde mikrofonlu birisi arkada kamera kaçıyor. Çocuğu ölüm noktasına kadar getirdiler. Aşağı inince çocuğu bırakmayıp çocuğu işinden günden alıkoyup canlı yayına bağlatmaları içler acısı bir şey. Bu habercilik olmaz. Benim en nefret ettiğim şey yalan habercilik. Daha önceki gizemli kız tedavi altına alınmış, hastanede yatmış. Ondan haberim yok. Daha önce hastanede yatan kız benim kardeşim olsa dahi o çocuğu apar topar kovalamaları, canından bezdirmeleri hiç hoş bir şey değil. Çocuk ertesi gün intihara kalkıştı. Evden pide almaya çıkıyor, çocuklar 'buna üç harfli musallat oldu' diye başına çullanınca intihara kalkışmış. Çocuğun ruh sağlığını bozdular. Benim aile huzurumu kaçırdılar” şeklinde konuştu.

“Bu işi cıvıttılar” 

Kardeşini mezarlıkta alıkoyanlar hakkında suç duyurusunda bulunacağını açıklayan ağabey V.Ö, “İlk gün haberlerde çıkan şeyleri izledikten sonra sinirlerim tepeme geldi. Daha sonra baktım çocuğun yüzü açılmış deşifre olmuş. Deşifre olduktan sonra millet artık. Artık eğlence haline geldi. Artık kabak tadı vermeye başladı. Buradan devlet yetkililerine sesleniyorum. O gazeteciler çocuğu neden orada alıkoyuyorlar. 'Alıp İstanbul'a götürelim' diyorlar. Canlı yayına çıkarmak için çocuğu bırakmıyorlar. Sonra polis gelince bu tarafta yayın yapalım diye niye alıkoyuyorsunuz. Böyle bir hak yok. Böyle özgürlük olamaz. Ben şuan yatağımdan kalktım geldim. Çocuk evde yok şuanda ne olacağı meçhul. Biraz sonrada gidip ifade vereceğim. Bu kişiler ailemin huzurunu kaçırdı. Şikayetçi olacağım. Suç duyurusunda da bulunacağım. Bu işi iyice cıvıttılar. Haber yapıp üç kuruş menfaat için bir aile rezil edilecekse bu ülke de bizim devlet büyüklerimiz ne güne duruyor. Ben burada son konuşacağım şey reyting uğruna üç kuruş menfaat için bu şeyler yapılıyorsa yarın gelsinler benimle birlikte reyting yapsınlar. Bir garibanın sırtından bu kadar ne para kazanıyorlar bilmiyorum ama olmaması gereken şeyleri yaptılar. Buradan onları kınıyorum. Yarında gideceğim suç duyurusunda bulunacağım. Ne gerekiyorsa devlet büyüklerimizde yapsın. Sayın Cumhurbaşkanımız buradan sesleniyorum. Ailemi rahat bıraksınlar. Medya mensupları bula bula bu bir kadın ve iki kız çocuğunu mu buldular. Türkiye’nin bir sürü sorunu varken bunların uğraştığı şeye bak. Artık başka diyecek bir şey bulamıyorum” şeklinde konuştu.  

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Ahlat’ta ‘Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun’ anma programı düzenlendi Eski Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun vefatının 5. yılında Bitlis’in Ahlat ilçesinde anıldı. Ahlat ilçesinde Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun anısına “Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun” anma programı düzenlendi. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı’nın katkılarıyla Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği tarafından düzenlenen program saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Daha sonra konuşma yapan Bitlis Valisi Erol Karaömeroğlu, “Haluk Dursun’un hatırasına sahip çıkan bu anlamlı program dolayısıyla sizlerle beraber olmaktan duyduğum memnuniyeti özellikle ifade etmek istiyorum. Bugün ülkemizin yetiştirmiş olduğu mümtaz bir ismi anmak üzere buradayız. Prof.Dr.Haluk Dursun’u ebedi aleme uğurlayalı tam 5 yıl oldu. Van Erciş’te kendi aracıyla seyir halindeyken meydana gelen elim bir trafik kazası sonucu maalesef hocamızı 19 Ağustos 2019 tarihinde kaybettik. Kültür birikimi ve hitabetiyle araştırmayı, bildiğini ve gördüğünü meraklısına aktarmayı seven, hayatını görevine adayan bir bilim insanıydı. Ahmet hocamızı bir kez daha rahmetle, özlemle, şükranla yad ediyorum. Değerli ailesine, dostlarına, mesai arkadaşlarına tekrar başsağlığı diliyorum. Rabbim Haluk hocamızdan razı olsun, mekanı ali olsun. Bu anlamlı buluşmanın düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi. Ardından konuşan AK Parti Ankara Milletvekili Zeynep Yıldız, “Gerçekten bir ideal, ülkü ve niyet uğruna yola koyulanlardandı Haluk hoca ve bugün bizi burada bir araya getirdi. Bunu da yaparken bir mekan ve bellek ilişkisi kurmaya yönelik en önemli noktalardan birinde Ahlat’ta bizleri buluşturdu. Gerçekten nereden geldik nereye doğru yürüyeceğiz duygusunu bize pekiştirebilecek bir noktada bir araya gelmiş olduk” ifadelerini kullandı. MHP Genel Başkan Başdanışmanı Prof. Dr. Ruhi Ersoy’da, “Ahlatın maneviyatıyla gençliğin enerjisini bir araya getiren bu tarihi ve bu mukaddes şehirde Kubbet-ül İslam’da sizlerle beraber olmaktan tarihe adanmış, adanmış olduğu bir ülküsünde yol yürürken rahmeti rahmana kavuşmuş değerlerimizi anma vesilesiyle sizlerle olmaktan bende kıvanç duyuyorum. Ahlat’ı anlamak, tanımak ve bu değerler etrafında dertlenen Ahmet Haluk Dursun profili, şahsiyetleri, onun etrafında neşet etmiş yetiştirmiş olduğu gençlerin yeniden filizlenmesine iklim oluşturmaktır. Bizim muradımız ve mefkuremiz budur. Siyasetten de, devlet hayatından da anladığımızda budur, bu olmalıdır. Bu sebepten dolayı bugün bu saatte bu salonu dolduran her bir arkadaşım bu atmosferin bir parçası olmuştur. Bu programın hayat bulmasında dertlenerek Ahmet Haluk Dursun hocanın derdini kendine dert ederek yola çıkıp kamu imkanlarıyla bu iş yürümüyorsa milletle yürüyebiliriz, dernekleşiriz diyerek devletimizin kapısını çalarız diyerek yolculuğa başladı. Bugünün anlamını bir bütün halinde program bitene kadar hissedip yaşayalım” şeklinde konuştu. Bitlis Eren Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr.Ferit İzci ise, “Bizim medeniyetlerimiz başka medeniyetlere benzemez. Bizim medeniyetlerimiz işte böyle şahsiyetler ve gençler üzerine inşa edilmiş ilelebet varlığını devam ettirecek medeniyetlerdir. Başka medeniyetlerin hayal bile edemeyecekleri zirvelere çıkmış olan ecdadın nesilleriyiz. Hayatını bu şekilde mücadeleyle geçiren başta sayın Ahmet hocamız olmak üzere bu ülkede ve coğrafyada yetişmiş değerlerli şahsiyetlere huzurlarınızda saygıyla ve minnet duyuyorum” dedi. Düzenlenen program hakkında gazetecilere açıklamada bulunan Anadolu Tarih ve Kültür Birliği Derneği Başkanı Doğan Güngör, “Kültür ve Turizm Bakan yardımcısıyken çok sevdiği Ahlat’ı ziyaretinin hemen sonrasında geçirdiği trafik kazasıyla hayatını kaybeden Prof.Dr.Ahmet Haluk Dursun hocayı anmak, Ahlat’ı anlatmak ve gençlerle hemhal olmka için buradayız. Dernek olarak hocamızı anmak üzere yaptığımız ikinci program. İlkini Çanakkale’de yine tarihimizin müstesna mekanlarından birinde, bugünde Ahlat’ta yaptık” dedi. Anma programına katılan Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kızı Nilay Dursun’da duygularını şöyle ifade etti; “Babamın hayatının son yıllarında özellikle çok önem verdiği Anadolu Tarih ve Kültür Birliği projesinin yaşatılıyor olabildiğini görmek gerçekten çok mutluluk verici. Yıllar önce babamın vefatından sonra tanıştığım bu değerli ekiple 5.yılında da bu tarz etkinliklerle bir araya gelmeyi sürdürüyoruz. Babamı anmayı, onun öğretilerini, gençlere aktarmaya çalıştığı bilgileri bir arada tekrar hatırlayarak belki yeni kitlelere aktarmaya çalışıyoruz. Bu gerçekten çok önemli. Dolayısıyla bu etkinliklerde desteği olan herkese çok teşekkür ediyorum.” İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü son sınıf öğrencisi Kenan Toprak Çatkın’da, “Ahlat’a ikinci gelişim. Bundan önce de bir program aracılığıyla gelmiştim. Haluk hoca bizde çok önemli ve derin etkiler bıraktı. Zaten bu etkileri panelimizde de anlatacağız” dedi. Yapılan konuşmaların ardından program Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği Musiki Grubunun Haluk Dursun’un sevdiği müzikleri seslendirmesiyle devam etti. Arından Ahmet Haluk Dursun hocayla anısı olan çeşitli üniversite öğrencilerin paneli ve BEÜ öğretim üyesi Doç.Dr.Hasan Buğrul’un Ahlat’taki tarihi mezar taşları üzerindeki övgü içerikli yazılar adlı sunumuyla program sona erdi. Anma programı sonunda toplu hatıra fotoğrafı çektirildi. Ahlat Halk Eğitimi Merkezi konferans salonunda düzenlenen anma programına Ahlat Kaymakamı Batuhan Bingöl, Ahlat Belediye Başkanı Yavuz Gülmez, Bitlis İl Emniyet Müdürü Ortaç Şekeroğlu, Bitlis İl jandarma komutanı Tuğgeneral Eyüp Subaşı, bazı kurum amirleri, çok sayıda akademisyen, yazar, eğitimci ve öğrenci katıldı. Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kaza sonucu vefatı 2019 yılında Malazgirt Zaferi’nin 948. yıl dönümü etkinlikleri öncesi Ahlat’ta gezi ve incelemelerde buluna merhum Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun, buradaki incelemeleri sonrası kara yoluyla Van’a hareket etmişti. Dursun’un içinde bulunduğu araç, Erciş’in Bayramlı Mahallesi yakınlarında kaza yapmış, kazada Ahmet Haluk Dursun hayatını kaybetmişti.
Antalya Otomobil su kanalına uçtu: Öldüğü düşünülen sürücünün yüzerek kaçtığı ortaya çıktı Antalya’da kontrolden çıkıp su kanalına uçan otomobildeki sürücü, kanaldan yüzerek çıkıp olay yerinden kaçtı. Aracın yaklaşık 1 buçuk ay önce satışını yapıp devrinin henüz alınmadığını belirten ruhsat sahibi kadın ise olay yerine geldiğindeki ilk sözü, “Allah’tan içinde kimse yok” oldu. Kazanın görgü şahidi bir genç ise, “Sürücü çok paniklemişti, yüzerek kanaldan çıktı, ardından kaçtı” dedi. Kaza, saat 22.00 sıralarında Kepez ilçesine bağlı Göksu Mahallesi’ndeki Nene Hatun Caddesi ile İbn-i Sinan Sokak kesişiminde meydana geldi. Henüz sürücüsünün ismi öğrenilemeyen 16 LUB 73 plakalı otomobilin önce kaldırıma çarpıp ardından su kanalına uçtuğunu görenler durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. İhbarın ardından olay yerine itfaiye, polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Belirtilen adrese gelen itfaiye ekipleri, araçta yaptıkları kontrolde herhangi bir kişinin olmadığını tespit etti. Bunun üzerine görgü şahitlerinin ifadesine başvuran polis, sürücünün araçtan çıktıktan sonra yüzerek kanaldan çıktığını ve ardından panikleyerek kaçtığını belirledi. Trafik polisinin araç plakasından yaptığı sorgulamada, aracın Gülfer Hanedar adına kayıtlı olduğu belirlendi. “Arabayı sattım, parasını aldım ama devrini almadı” Ekiplerin haber vermesiyle kaza yerine gelen Hanedar, aracı Halil isminde bir galerice yaklaşık 1 buçuk ay önce sattığını, parasını almasına rağmen karşı tarafın devrini henüz üzerine almadığını söyledi. Gazetecilere de açıklamada bulunan Hanedar, “Arabayı satmıştım, parasını aldım ancak devrini henüz üzerine almadı. Kaza olunca beni aradılar. Allah’tan içinde kimse yok, ona sevindik. Galericiye satmıştım. Onun sürüp sürmediği de belli değil, ulaşamıyorum da” diye konuştu. Kazayı görenlerden Musa Kont isimli genç ise “Araba aniden fren yaptı ve kanala uçtuktan sonra sürücü yüzerek çıktı. Adam çok panik yapıyordu, sakinleştirmeye çalıştık ama kaçtı gitti” dedi. Polis ekipleri sürücüyü bulmak için çalışma başlatırken, araç çekiciyle su kanalından çıkartılarak otoparka götürüldü.