GÜNDEM - 14 Ocak 2018 Pazar 05:55

Miko Peled, "İsrail Filistin'de 70 yıldır soykırım yapıyor"

A
A
A
Miko Peled, "İsrail Filistin'de 70 yıldır soykırım yapıyor"

İsrail'in Filistin halkına karşı yapmış olduğu zulmü, katıldığı her platformda dile getiren İsrailli aktivist yazar Miko Peled, " İsrail Filistin'de 70 yıldır soykırım yapıyor. Ancak bunu terörizmle bir mücadele olarak göstererek gerçeği inkâr ediyor "dedi.

Bahçeşehir Üniversitesi'nde "Generalin Oğlunun Gözünden Kudüs" başlıklı bir konferans düzenlendi. BAU Siyaset Okulu'nun konuğu olarak konferansa katılan Miko Peled, Filistin ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu. ABD'nin Kudüs'ü İsrail'in başkenti ilan eden kararının ele alındığı konferansın açılışını Bahçeşehir Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Enver Yücel ve Bahçeşehir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Şenay Yalçın gerçekleştirdi.

"İsrail'in kuruluşu ciddi bir suçtur"

İsrail'in kuruluşunda kendi aile bireylerinin de önemli görevler üstlendiğini ancak kendisinin bu konuda ailesinden farklı bir görüşe sahip olduğunu ifade eden Peled, " Siyonist olmak ciddi bir suçtur. Aynı şekilde İsrail'in kuruluşu da ciddi bir suçtur. Babam ve dedem de İsrail'in kuruluşunda önemli görevler üstelenmiştir. Ancak ben onlar gibi düşünmüyorum. Böylesine bir fikir değişikliği ancak yaşanacak büyük bir şokla olabilirdi. Benim yaşadığım şok ise kız kardeşimin kızının, bir intihar saldırısında öldürülmesidir. Dolayısıyla bu olaydan sonra Filistin halkını düşünmeye ve onları anlamaya başladım. Filistin'e gittim ve oradaki insanlar ile tanıştım. Böylece bu konudaki fikirlerim yavaş yavaş değişti. Sonuç olarak İsrail'in, Filistin halkına uygulamış olduğu politikanın bir suç olduğunu ve bunu değiştirmemiz gerektiğine karar verdim" açıklamalarında bulundu.

"İsrail Filistin'de 70 yıldır soykırım yapıyor"

İsrail'in, Filistin halkına soykırım uyguladığını dile getiren Peled, "İsrail'in yaptıklarını soykırım olarak tanımlamak doğru olur. Çünkü Cenevre Sözleşmesi'nde soykırımın tanımı açıkça yapılmıştır. Dolayısıyla İsrail'in Filistin halkına uyguladığı, bir soykırım suçudur. İsrail bu soykırımı 70 yıldır yapıyor. Ancak bunu reddediyor ve yaptıklarını terörizmle bir mücadele olarak göstererek gerçeği inkâr ediyor" dedi.

"Müslümanların Kudüs konusundaki diplomatik hamlesi akıllıca" 

ABD'nin Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıma kararına karşı Türkiye ve Yemen'in talebiyle BM Genel Kurulu'na sunulan yasa tasarısıyla ilgili olarak da açıklamalarda bulunan Peled, “ Bu çok önemli bir hareket oldu. Dünyada Donald Trump'ın, almış olduğu bu garip karar karşında, Müslüman coğrafyasında uzun süreli etkisi olmayan küçük çaplı olayların yaşanacağı gibi bir beklenti vardı. Ancak tam tersi oldu. Bu karara karşı diplomatik bir hamlenin yapılması son derece akıllıca bir yaklaşım oldu. Bununla birlikte aslında iki sonuç da meydana gelmiş oldu. İlk olarak Kudüs kararına karşı verilen bir karşı koymayı ve yapılan itirazları tüm dünya görmüş oldu. İkinci olarak ise Arap dünyasının diplomatik yollarla, karşı koyabildiğini görmüş olduk. Tüm bu yapılanlar sayesinde İsrail'in, her gün Filistin’de uygulamış olduğu şiddet, zulüm ve zalimliğin üzerine çok ciddi bir ışık tutuldu. Bunun yanı sıra Müslüman ülkeler, oluşturdukları koalisyon ile İsrail'in Kudüs'ü Filistin'den almak için her gün o bölgeye nasıl zarar verdiğini de göstermiş oldular" yorumlarında bulundu.

 " Türkiye Kudüs konusunda uluslararası bir lider" 

Türkiye'nin uluslararası camiada bu konuda liderlik yaptığını söyleyen Peled, Türkiye'nin Filistin'e vermiş olduğu destek siyasi bir destektir. Türkiye'nin Filistin'e vermiş olduğu desteğin, dünyada bir eşi ve benzeri olmadığını görüyoruz. Filistin'de 2 milyon kişi su ve tıbbi malzeme gibi en asgari haklarından dahi mahrumlar. Bu nedenle Gazze'deki kuşatma kalkana kadar ve Filistin halkı asgari haklarına kavuşana kadar Türkiye'nin İsrail'i boykot etmesi gerektiğini düşünüyorum. Türkiye İsrail'in büyükelçisini göndermeli ve Tel Aviv'deki Türk büyükelçisini geri çağırmalıdır" diyerek sözlerini sonlandırdı.
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Elazığ Toz taşınımı polen ve nektara ulaşımı zorlaştırdı, arılar strese girdi Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da son zamanlarda etkili olan toz taşınımı, arıları olumsuz etkiledi. Çiçekler üzerinde biriken tozlar nektar ve polen akımına engel olurken, arılarda stres oluştu. Küresel ısınmanın oluşturmuş olduğu iklim değişikliği günümüzde ekstrem meteorolojik olaylar yaşanmasına sebep oluyor. Bu çerçevede Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da son zamanlarda toz taşınımı etkili oldu. Meteorolojinin de sıklıkla uyarı yaptığı toz taşınımı ilk olarak arıları etkiledi. Taşınıma bağlı olarak arılar strese girerken, çiçeklerin üzeri ise toz ile kaplandı. Bu kapsamda arıların çiçeklerden nektar ve polen alması da zorlaştı. Son zamanlarda toz taşınımından dolayı arılarda stres oluştuğunu dile getiren Elazığ Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Kimyager Fırat Canbay, tozların çiçekler üzerinde birikim yaptığını ve arılarında nektar ve polenlere ulaşamadığı söyledi. Bal rekoltesinde düşüşlerin yaşanabileceğini vurgulayan Canbay, özelikle 5 yılda bölgedeki meteorolojik hafızanın bozulduğunu ve uzun vadede doğal seleksiyonun oluşabileceğini aktardı. Bölgede arıcılık sektörünün bahar mevsimini yaşadığını belirten Başkan Fırat Canbay, “Ancak Meteoroloji’den son 10 gündür gelen toz taşınımı uyarısı var. Toz taşınımı mevcut ekosistem içerisinde oluşan bir ekstrem olaydır. Son yıllarda özellikle iklim değişikliğinden kaynaklı oluşan bu toz taşınımları mevsimsel olarak geçiş döneminde olması gerekirken mevsimin ortasında olmaya başladı. Bizim için önem arz eden çiçekler üzerindeki polen ve nektarın arılar tarafında çekilmesine engel olmaktadır. Bununda en önemli sebebi tozlar, çiçekler üzerinde birikim yapıyor. Arıların da buradan polen ve nektar taşımasına engel oluyor. Bunlar sektör olarak olumsuz gelişmelerdir. İleri döneme arıcılık sektöründe maliyetli bir sürece girileceğini göstermektedir. Çünkü mevsim olarak bahar ve bal akımına yaklaşık 50 günlük sürecimiz söz konusu. Bu süre içerisinde arıcılarımızın kıştın çıkmış arılarını koloni varlığı olarak genişletmesi ve güçlendirmesi gerekmektedir. Eğer bu toz taşınımı böyle devam ederse koloniler, bu çiçekteki nektar ile polenden yeteri kadar faydalanamamağı için arıcılarımıza ekstra yük ve maliyet getirecektir" dedi. "Verim düşüklüğüyle de karşı karşıya gelme ihtimali yüksektir" Özellikle bahar mevsiminin koloni varlığı, verim ve rekolte üzerinde en önemli etkenlerden bir tanesi olduğunu aktaran Başkan Canbay, "Doğayla temaslı bir sektör. Doğanın da canlı ve verimli olması gerekiyor. Tabii bu kendi başına yeterli bir sebep değil. Koloninin de güçlü olarak bal akımı dönemine girmesi gerek. Dolasıyla bu toz taşınımından dolayı yeterli kadar gelişemeyen, varlığını artıramayan koloniler, bal mevsiminde verim düşüklüğüyle de karşı karşıya gelme ihtimali yüksektir" diye konuştu. "Toz taşınımından kaynaklı strese bağlı olumsuzluklar da görülmektedir" Canbay, "Özellikle bizler nektar ve polen taşınmasında olumsuz gelişmelerden bahsettik. Ayrıca arılarda bu toz taşınımından kaynaklı strese bağlı olumsuzluklar da görülmektedir. Son 10 gündür bölgeden gelen şikayetler var. Özellikle kolonilerin agresif davranışlar sergilediği ve strese bağlı durumlar gözlemlendiği bir gerçektir. Bunlarında sebeplerini incelediğimiz zaman gerçekten toz taşınımının koloniler üzerindeki olumsuz gelişmelerden biri olarak değerlendirebiliriz. Toz taşınımının arı varlığı üzerindeki en önemli olumsuzlarından bir tanesi arılarda oluşturmuş olduğu strestir” şeklinde konuştu. "Zaman içerisinde bitkiler ve canlılar doğal seleksiyona uğrayacak" Küresel ısınmanın oluşturmuş olduğu iklim değişikliğine bağlı bölgede birtakım ekstrem olaylar gerçekleştiğini vurgulayan Canbay, “Bölgenin bir meteorolojik hafızası vardı. Son 5 yıldır şunu görüyoruz, bölgedeki meteorolojik hafıza bozuldu ve yeni hafızalara yol açıldı. Zaman içerisinde bitkiler ve diğer canlılar doğal seleksiyona uğrayacak. Ama yakın zaman içerisinde bu olumlu bir gelişme olarak durmuyor. Uzun vadede bu doğal seleksiyona da dönüşebilir” ifadelerini kullandı.
Adana Ağlatan doğum günü sürprizi: Down sendromlu Ramazan, ilk kez doğum günü kutladı Adana’da hayatı boyunca doğum günü kutlamayan down sendromlu 23 yaşındaki Ramazan için yapılan doğum günü sürprizinde annesi gözyaşlarını tutamadı. Ramazan’ın mutluluğu ise gözlerinden okundu. Merkez Yüreğir ilçesine bağlı Koza Mahallesi’nde yaşayan Feride (42) ve Zeki Elçiçek’in(43) 8 çocuğundan en büyüğü olan Ramazan (23), down sendromlu olarak dünyaya geldi. Doğduğundan bu yana sağlık sorunlarıyla boğuşan Ramazan’ın ailesi de maddi imkansızlıklar nedeniyle evladının doğum gününü hiç kutlayamadı. Geçtiğimiz ay Adana’da faaliyet gösteren Ogün Abi Derneği’ne ulaşan anne Feride Elçiçek, evladının 23. yaş doğum gününü kutlamak istediğini söyledi. Pasta alındı, sürpriz yapıldı Ogün Abi Derneği ise bu isteğe kayıtsız kalmadı ve down sendromlu Ramazan için özel pasta yaptırılıp sürpriz doğum günü partisi yapıldı. Ramazan’ın mutluluğu gözlerinden okunurken anne Feride Elçiçek ise evladının ilk kez kutlanan doğum gününde gözyaşlarını tutamadı. Pastayı kesti, ilk dilimi kendisi yedi Mumları üfledikten sonra Ogün Abi Derneği başkanı Ogün Sever Okur ile birlikte pastayı kesen Ramazan, kestiği pastadan ilk dilimi yedi. “Hiç doğum gününü kutlayamadık” İhlas Haber Ajansı’na konuşan anne Feride Elçiçek, çok mutlu olduğunu söyledi. Elçiçek, “Çok duygulandım. Çünkü Ramazan benim en kıymetlim. Kendisi 2 aylık olduğunda down sendromlu olduğunu öğrendik. Kalbinde 3 tane delik vardı ve ameliyat oldu. Sürekli hastanelerde kaldık. Bu yaşa geldi ama hep hastaneye gidiyoruz. Hiç doğum gününü kutlayamadık. Bugün çok mutlu oldu. İlk defa oğlumun doğum gününü kutladık. Ben onun doğum gününü kutlamayı hep istiyordum ama bir türlü kısmet olmadı. En azından bugün oğlumun yüzü güldü” ifadelerini kullandı. “İlk kez kendi pastasını yedi” Ogün Sever Okur ise Ramazan’ın mutluluğu nedeniyle çok duygulandığını anlatarak, “Ramazan’ı uzun zamandır tanıyorum ve ailesinden onun bugün doğum günü olduğunu öğrendim. Bizlerde ona böyle sürpriz yapalım istedik. Bu tarz organizasyonları sürekli yapıyoruz. Başkasının doğum günü olsa bile pastasını dezavantajlı bölgelerde yaşayan çocuklara gönderenler oluyordu. Ramazan her pasta geldiğinde koşarak yanımıza geliyordu. Bu seferde kendi doğum gününü kutladı. İlk kez kendi pastasını yedi. Annesi ve biz çok duygulandık” dedi. Öte yandan Ogün Sever Okur dezavantajlı bölgelerde yaşayan çocukların doğum günlerini kutlamaya devam edeceklerini söyledi.