DÜNYA - 14 Şubat 2024 Çarşamba 17:48 | Son Güncelleme : 14 Şubat 2024 Çarşamba 19:56

Mısır'da tarihi ziyaret! Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan önemli açıklamalar

A
A
A
Mısır'da tarihi ziyaret! Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan önemli açıklamalar

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Netanyahu yönetimi işgal, yıkım ve katliam politikasını tüm tepkilere rağmen pervasızca sürdürüyor. Netanyahu yönetimi katliamlarını Gazzeli sivillerin sığındığı son nokta olan Refah'a da taşımaktan uzak durmalıdır” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 12 yıl sonra resmi ziyaret kapsamında geldiği Mısır’ın başkenti Kahire’deki İttihadiye Sarayı'nda Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi il baş başa ve heyetlerarası görüşmesinin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında konuştu.
Cumhurbaşkanı es-Sisi'nin nazik davetine icabetle uzun bir sürenin ardından yeniden Kahire'de olmaktan büyük bir memnuniyet duyduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şahsına ve heyetine gösterilen hüsnü kabulden ötürü Sisi başta olmak üzere tüm Mısırlılara teşekkür etti.
Dün yaşanan maden kazası nedeniyle Erzincanlılara geçmiş olsun dileklerini ileten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Özel bir maden ocağında dün yaşanan toprak kaymasında maalesef 9 işçimiz toprak altında kaldı. 9 kardeşimizi arama kurtarma çalışmaları çok yoğun bir şekilde devam ediyor. Çalışmaları koordine etmek üzere İçişleri Bakanımız ile Enerji Bakanımızı Erzincan'a gönderdik. Biz de kendilerinden düzenli olarak bilgi alıyoruz. Bölgede 339'u arama kurtarma personeli olmak üzere 827 uzman personel bulunuyor. Ayrıca 626 araç, 32 iş makinası, 97 aydınlatma kulesi, 6 drone, 44 jeneratör ile özel donanıma sahip diğer araçlar kaza sahasındaki çalışmalara destek veriyor. İşçilerimize ulaşıncaya kadar çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Rabb'im ülkemizi her türlü kazadan, beladan, afetten korusun diyorum” dedi.

"Ticaret ve ekonomi iş birliğimizin lokomotifini oluşturuyor"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mısır ile bin yılı aşan, iç içe geçmiş ortak bir tarih ve kültüre sahip olduklarını söyledi. Bu köklü mirastan aldıkları güçle, Türkiye-Mısır ilişkilerini hak ettiği seviyeye çıkartma gayretinde olduklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, aynı güçlü iradenin Mısır tarafında da olduğunu gördüklerini dile getirdi.
Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi'ni cumhurbaşkanları seviyesine taşıdıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Değerli kardeşimi, Konsey toplantımızı gerçekleştirmek üzere ilk fırsatta Ankara'ya beklediğimi söyledim. Bu ziyaret, inanıyorum ki ilişkilerimizde yeni bir dönüm noktası olacaktır. Ticaret ve ekonomi, iş birliğimizin lokomotifini oluşturuyor. Bugünkü istişarelerimizde ticaret hacmini kısa süre içinde 15 milyar dolara çıkarmak için mutabık kaldık. Ayrıca 3 milyar dolara yaklaşan yatırımlarımızı da artırma kararlılığındayız. Görüşmelerimizde bu yönde atabileceğimiz ilave adımlar hakkında fikir alışverişinde bulunduk. Savunma sanayi çok ciddi potansiyele sahip olduğumuz bir diğer alandır. Mısır, savunma sektörüne önemli yatırımlar yapıyor. Mısırla güç birliğine giderek ortak projeler geliştireceğimize inanıyorum. LNG, nükleer ve yenilenebilir enerji alanında iş birliğimizi geliştirme imkânlarını da değerlendiriyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mısır ile turizm, eğitim ve kültür alanlarında da mevcut bağları daha da kuvvetlendirmek adına gayret sarf edeceklerini belirtti. Kahire'deki Yunus Emre Enstitüsü'nün dünyada Türkçe kurslarına en fazla ilgi gösterilen şube konumunda olduğunu aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz yıl 22 bin Mısırlı öğrencinin Türkçe öğrenmek üzere kurslara kayıt yaptırmasının memnuniyet verici olduğunu ifade etti.

"Netanyahu yönetimi katliam politikasını pervasızca sürdürüyor"

Gazze başta olmak üzere işgal edilmiş Filistin topraklarında yaşanan insanlık dramının Sisi ile görüşmelerinin ilk sırasında yer aldığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İsrail saldırılarında ekseriyetle çocuk ve kadın, 28 binden fazla Filistinli kardeşimiz şehit edildi, 70 bine yakın Filistinli masum yaralandı. Savaşta dahi dokunulmaması gereken camiler, kiliseler, hastaneler, okullar, Birleşmiş Milletler binaları bombalandı. Netanyahu yönetimi işgal, yıkım ve katliam politikasını tüm tepkilere rağmen pervasızca sürdürüyor” dedi.
Gazze’de ateşkesin bir an evvel tesisi ve insani yardımların engelsiz bir şekilde Gazze'ye sevkinin Türkiye'nin öncelikleri arasında olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ülkemizden bugüne kadar uçak ve gemilerle 34 bin tonun üzerinde yardım malzemesini bölgeye sevk ettik. Yardımların ulaştırılmasında Mısır makamlarının desteğini burada özellikle ifade etmek istiyorum. Mısır Kızılay'ına, Mısır Sağlık ve Nüfus Bakanlığına ve ilgili tüm Mısır kurumlarına teşekkür ediyorum" dedi.

“Gazze'nin insansızlaştırılması hiçbir şekilde kabul edilemez”

Türkiye'nin insani yardımlarının yanı sıra refakatçileri dahil 700'den fazla Filistinli'nin, tedavileri için Mısır üzerinden Türkiye'ye getirildiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Gazze içinde bir sahra hastanemizin tesisi için uzmanlarımız çalışıyor. Hastanenin en kısa zamanda faaliyete geçmesi noktasında Mısırlı kardeşlerimizin desteğine güveniyoruz. Gazze halkının topraklarından sürgün ettirilmesi yönündeki girişimler bizler için yok hükmündedir. Gazze'nin insansızlaştırılması hiçbir şekilde kabul edilemez. Mısır'ın bu konudaki dirayetli ve kararlı tutumunu takdirle karşılıyor ve destekliyoruz. Netanyahu yönetimi katliamlarını Gazzeli sivillerin sığındığı son nokta olan Refah'a da taşımaktan uzak durmalıdır. İslam dünyası, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi başta olmak üzere uluslararası toplum, sonu soykırıma varacak böyle bir çılgınlığa izin vermemelidir. Gazze'de akan kanın durması için Mısırlı kardeşlerimizle iş birliği ve dayanışma hâlinde olmaya devam edeceğiz. Orta vadede Gazze'nin yeniden toparlanması ve imarı için de Mısır'la birlikte çalışmaya hazırız” dedi.

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi ile görüşmelerinde, Libya, Sudan ve Somali'deki meseleleri değerlendirme fırsatı da bulduklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu üç kardeş ülkenin birliğine, beraberliğine, toprak bütünlüğüne ve huzuruna desteğimiz tamdır" dedi.
Afrika'da, Orta Doğu'da veya başka yerlerde asla çatışma, gerilim, kriz görmek istemediklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu amaçla bölgemizde barış ve istikrarın tesisi için Mısır'la temaslarımızı her seviyede artırma kararlılığındayız” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ortak basın toplantısının ardından, Mısır Cumhurbaşkanı Sisi tarafından heyeti onuruna verilen resmî yemeğe katıldı.

 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Mersin Otizmli genç, geçen yıl da doğum gününde darbedilmiş Mersin’de özel bir engelli bakım merkezinde darbedilen 20 yaşındaki otizmli gencin annesi Muazzez Ünal, "Efe’nin ilginç tarafı geçen yıl da doğum gününde dövülmesiydi, bu yıl da doğum gününde dövüldü" dedi. Anne Muazzez Ünal gazetecilere yaptığı açıklamada, 24 Ocak’ta gerçekleşen olayı tesadüfen öğrendiklerini söyledi. Merkezde kalan oğlu ile haftada bir kez telefonla görüntülü görüşme hakları olduğunu belirten Ünal, "O sırada gördük; Efe baygın halde ve gözü şişmişti. Bunun üzerine karakola gideceğimizi bildirdik. Kurum sahipleri çok sinirlendi. ’Karakola gittiğiniz anda çocuğunuzu buradan almak zorunda kalırsınız’ gibi söylemlerde bulundular" diye konuştu. "Olay rapora ’basit yaralama’ olarak girmiş" Buna rağmen karakola gittiklerini ve hastaneden rapor aldıklarını ifade eden Ünal, olayla ilgili şöyle konuştu: "Olay rapora ’basit yaralama’ olarak girmiş. Akabinde de çok kısa sürede mahkeme süreci oldu. Mahkeme bir haftada bitti zaten. Verilen ceza onca eziyete rağmen; Efe’nin göğsüne sürekli oturması ki otizmli bir bireye dokunmak onu çok çıldırtır ama Efe’ye dakikalarca dokunuyor, küfürler ediyor, üzerinde git geller yapıyor. Efe daha da çok sinirleniyor. Göğüs kafesinde daralmalar oluyor, nefesi daralıyor. Ama hala Ali ısrarla hareketlerine devam ediyor. Sonra ’gözüm patladı’ diyor. İyi mi oldu falan o sözler var küfürlerin arasında. İşte en sonunda sonra bırakıyor Ali. Pes ettikten sonra da çok normal bir şeymiş gibi git elini yüzünü yıka, ağzını çalkala gel diyor. Arkasından gidiyor lavaboya, ağzını hemen çalkalıyor geliyor. Onlar için yani diğer engelli bireyler de öyle bakıyor. Biri de hatta anahtarı alıp kapıyı açıyor. Onlar için bu normal bir şiddet. Ali’nin çok profesyonelce dövmesi de çok ilginç. Yani bu iş sürekli, istikrarlı bir şekilde yapılmış diye düşünüyoruz. Çünkü çocuklar da hiç tepki vermiyorlar." Geçen yıl da doğum gününde dövülmüş Oğlunun bu yıl 24 Ocak olan doğum gününde darbedildiğini belirten anne Ünal, "Ama Efe’nin ilginç tarafı geçen yıl da doğum gününde dövülmesiydi, bu yıl da doğum gününde dövülmesi. Geçen yıl örtbas etmişlerdi; kolumuz çarptı falan diye. Aynı şey bu yıl da oldu. Hep doğum günlerinde oluyor. Çünkü video kayıtları var elimizde. Doğum günü pastasını götürdüğümüzde gözü yine aynı şişmişti. O zaman şikayetçi olmadık, dirseği çarptı diye. Ama bu defa şikayet etmek zorunda kaldık" diye konuştu. "Onca eziyete rağmen 12 ay çok az" Mahkemede sanık Ali K.’ye ’beden ve ruh bakımından kendisini savunamayacak kişiye karşı basit yaralama suçu’ndan 8 ay hapis cezası verilmesi, suçun, yüzde 94 engelli kişiye karşı işlenmesi nedeniyle cezanın 12 aya yükseltilmesini de değerlendiren anne Ünal, "Onca eziyete rağmen 12 ay çok az. Zaten 2 ayını yattı kapalı cezaevinde, 10 ayda açık cezaevinde yatacak. Yani telefonla ailesiyle de görüşecek, dışarıya da çıkacak. Normal bir insan gibi diğer bireylerinin yanında normal yaşantısına devam edecek" ifadelerini kullandı. "Hayatımız hep dramaydı bizim" Olayla ilgili görüntüleri izlediği andaki düşüncelerini sorulması üzerine anne Ünal, "Orada zaten bitiyorsunuz. Hayatımız hep dramaydı bizim. Ben bedensel engelli bir bireyin kızıydım. Sonra da zihinsel engelli bir çocuğun annesi oldum. Hayatımızda hep travmalar vardı. Ama bir travma geçirdik yani. Enteresan taraflarından biri de olay sonrası Efe hiç psikologla görüştürülmemiş. Bizimle de hiç iletişime geçilmedi. Bu her şey normal sürecinde devam etti. Tabii istinafa müracaat edeceğiz. Hatta işlemler başlatıldı" dedi. "Bakımevleri çoğaldıkça bu tip problemler de daha fazla olacak" Yetkililere de çağrıda bulunan Ünal, "Her 36 çocuktan biri maalesef otizmli. Artık bir yapılandırma istiyoruz. Adı üstünde bunlar özel çocuklar. 20 yaşında ama hala beyin olarak 5 yaş, 3 yaş çocuğu. Kanunlarda bir değişiklik istiyoruz. Çünkü bakım evleri çoğaldıkça bu tip problemler de daha fazla olacak" diye konuştu. Oğlu halen aynı engelli bakım merkezinde kalan Ünal, merkezin yetkilileri ile telefonda görüştüklerini ve "Bir an önce çocuğunuzu buradan alın istemiyoruz" dediklerini sözlerine ekledi. Sanığa 12 ay ceza verilmişti Mersin 18. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada, başka suçtan tutuklu sanık Ali K.’ye hakim ’beden ve ruh bakımından kendisini savunamayacak kişiye karşı basit yaralama suçu’ndan 8 ay hapis cezası verilmiş, suçun yüzde 94 engelli kişiye karşı işlenmesi nedeniyle ceza 12 aya yükseltilmişti. Engelli bakım merkezinde yaşanan şiddet olayı, merkezin güvenlik kameralarına saniye saniye yansımış, görüntülerde; bakımevi görevlisinin, yaklaşık 8 dakika boyunca engelli gence şiddet uyguladığı anlar yer almıştı.
Zonguldak Hüseyin usta tezgahın başında mesleğin son ustalığını sergiliyor Zonguldak’ın Devrek ilçesinde kalaycı ustası Hüseyin Macit Çekeneci, mesleğini teknolojiye rağmen sürdürüyor. Devrek tarihini yansıtan ve bakır, kap-kacak, ibrik, tas, tabak, kazan gibi bakır mutfak eşyalarını kullanırken insanı zehirlememesi için yapılan kalay işlemini 68 yaşındaki Hüseyin Macit Çekeneci sürdürüyor. İlçede kalaycılık mesleğini seyyar ve yerleşik olarak yapan esnaf sayısı 1960’larda 23 iken şimdilerde son iki ustayla sürdürülüyor. 68 yaşındaki Hüseyin Macit Çekeneci 48 yıldır bu mesleği yaparak zamana direnen son iki ustadan birisi oldu. Kalaycı ustası Çekeneci; geçmiş zamanda Devrek’te sayılarının seyyar ve dükkan olmak üzere 23 olduğunu, kalaycıların olduğu sokağa girildiğinde çekiş seslerinden geçilmediğini hatırlattı. "Bizden sonra devam ettirecek çırak yok" Babasından devraldığı işyerinde 85 yıldır mesleğin yaşatılmaya çalışıldığını ifade Çekeneci, "Ben bu mesleği 1973 yılında 17 yaşımda liseden ayrıldıktan sonra babamın yanında başladığım zamandan beri yapıyorum. Askerden sonra da bu mesleği bırakmayarak devam ettim. Bu sokakta 12 belki de daha fazla kalaycı dükkanı vardı. Sokağa girdiğiniz zaman alışkın değilseniz çekiç seslerinden duramazdınız. İnsanların zamanla bakır mutfak eşyası kullanmayı bırakmasıyla birlikte sokağı inleten çekiç sesleri de zamanla azaldı. Şimdi bu mesleği yapan iki kişi kaldık. Bizlerde bırakırsak bu meslek ölmüş olacak. Bu meslek çok güzel bir meslek bu bakırlarda pişen yemeğin tadını hiçbir alüminyum, çelik vermez. Bir kalaycı ustası en az 7-8 defa kalay atacağı ürünü elden geçirir. Kalay için gelen bir bakır önce kostik asit daha sonra tuz ruhu ile sürtme işini yaparak parlatıp dogrultarak kalaya hazır hale getirip meslegi devam ettirmekteyiz. Bizler artık bu mesleğin son dönemlerindeyiz bizlerde bıraktıktan sonra bir çırak yok. Artık bu meslek Türkiye’de azalıyor” dedi.
Konya Eşinden tezgahı aldı, 17 yıldır müşterilerinin ’Simitçi Teyzesi’ oldu Konya’da eşi işe girince simit tezgahının başına geçen ve müşterilerinin ’Simitçi Teyzesi’ olan Elife Öztürk, 17 yıldır her gün sabah erken saatlerde tezgahında simit satarak evinin geçimine katkı sağlıyor. Konya’da 17 yıldır açtığı simit tezgahıyla evinin geçimine katkı sağlayan Elife Öztürk, yıllardır müşterilerini güler yüzüyle karşılıyor. Üç çocuk annesi 63 yaşındaki Elife Öztürk, daha önce simit tezgahında satış yapan eşinin işe başlaması nedeniyle Beşyol Kavşağında bulunan simit tezgahını 17 yıl önce devraldı. İşini, soğuk sıcak demeden bir gün bile aksatmayan Öztürk, eşinin şeker, yüksek tansiyon ve kalp hastalığı olduğunu, kendisinin de romatizma rahatsızlığının bulunduğunu söyledi. Elife Öztürk, her gün sabahın erken saatlerinde tezgahında simit satarak evinin geçimine katkı sağlarken, müşterilerinin ’Simitçi Teyzesi’ oldu. Parası olmayan çocuklardan da okula aç gitmesinler diye ücret almayan Elife Öztürk, 17 senedir bu tezgahta simit sattığını söyledi. “17 senedir bu tezgahta simit satıyorum” Yıllardır simitçilik yapan 3 çocuk annesi Elife Öztürk, Konya’ya 1998 yılında Kadınhanı ilçesinden geldiklerini anlatarak, “Eşim burada tezgahta çalışıyordu. Güvenlik sertifikası alınca, orası bizim ekmek teknemiz ben çalıştırayım, hiç olmazsa sen yine işsiz kalırsan tezgahın başına geçersin dedim. 17 senedir bu tezgahta kış ayında da yaz ayında da simit satıyorum” dedi. "Tek isteğim tezgahımın etrafını soğuktan korunacak şekilde yaptırmak” İşini severek yaptığını, kış aylarında biraz zorlandığını anlatan Elife Öztürk, “Çalışıyorum ama kışın az zorlanıyorum. Soğuk gerçekten zor oluyor. Ayaklarım üşüyor, romatizma oldu. Yaş ilerledi, yaş ilerleyince kolay değil soğukta çalışmak ama yapacak bir şey yok. Eşim emekli oldu ama düşük maaştan alıyor. Ben ömrüm yettiğince ekmeğimizi nasıl olsa kazanıyorum. Tek isteğim tezgahımın etrafının soğuktan korunacak şekilde yaptırılması” şeklinde konuştu. Simitçi Elife Öztürk’ün müşterileri ise kendisinden memnun olduklarını ifade etti.
İstanbul Esenyurt Belediye Başkanı Özer, sokak köpeğini yağmurdan koruyan çocuğu makamında ağırladı Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer, Esenyurt’ta geçtiğimiz günlerde yaşanan sağanak yağış sırasında yanındaki sokak köpeğini yağmurdan ıslanmaması için tahta parçası ile koruyan 10 yaşındaki Ayaz Güney ve ailesini makamında ağırladı. Duyarlı davranışından dolayı küçük Ayaz’a teşekkür eden Başkan Özer, “Hayvan sever, köpeği yağmurdan koruyan güzel, koca yürekli adam” diye konuştu. Esenyurt’ta geçtiğimiz günlerde etkili olan sağanak yağışta,10 yaşındaki Ayaz Güney’in bir köpeği ıslanmaması için tahta parçasıyla koruduğu görüntüler medyada geniş yer bulmuştu. Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer hem küçük Ayaz ile tanışmak hem de duyarlı davranışından dolayı teşekkür etmek ailesiyle birlikte makamında ağırladı. Ayaz ve kardeşleriyle bir araya gelen Başkan Özer, onlara çeşitli hediyeler vererek sokak hayvanlarına gösterdikleri şefkatten dolayı teşekkür etti. “Bu güzel davranış herkese örnek olmalı” Konu ile ilgili konuşan Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer, “Hayvan sever, köpeği yağmurdan koruyan güzel, koca yürekli adam. Tebrik ederim seni. Bugün aslında toplumda bir farkındalığı oluşturmak ve büyütmek adına sevgili Ayaz’ı kabul ettim. Bunun da özellikle bilinmesini istedim. İnsanlar ve doğa, İnsanlar ve hayvanlar, bir arada yaşamak zorundadırlar. Bu anlamda hayvanların da insanlar gibi bir takım hakları vardır. Doğanın da aslında sürdürülebilir olması için bir hakka, hukuka tabi olması gerekir. Biz olmasak da doğa ve hayvanlar kendi başlarına yaşamlarını sürdürebilirler. Ama doğa olmazsa biz yaşamımızı kendi başımıza sürdüremeyiz. Hayvanlar aynı zamanda insanların dostlarıdır. Bizim sosyopsikolojik yapımızın daha kuvvetli olması için ihtiyaç duyduğumuz bir çeşit yaşam arkadaşlarımızdır. Bu nedenle onları korumak, kollamak da bizim insani görevimizdir. Hayvanlara karşı işlenen suçlarında bir hukuka bağlanması gerekir. Bu işin bir yanı ama diğer yanı bizim hayvanları sevmemiz, korumamız ve kollamamız gerekir. 10 yaşında bir çocuk olarak yürümüş olduğu sokaktaki bir köpeğin yağmurda ıslandığını görünce onun koca yüreği devreye girer ve bulduğu bir tahta parçasıyla o hayvanı yağmurdan korumaya çalışır. Ben de bunu duyduğumda bu farkındalığı büyütmek adına kendisini tebrik etmek, kucaklamak ve koca yüreğinden öperek ödüllendirmek için buraya davet ettim. Sevgili Ayaz’ın bu güzel davranışının toplumda herkese örnek olmasını diliyorum. Senin yolunun aydınlık ve açık olmasını diliyorum” dedi. “Onu mahallemizde besliyoruz” Kendisini makamında ağırlayan Başkan Özer’e teşekkür eden Ayaz Güney, “Eve giderken yağmur yağıyordu. Köpek çok titriyordu ben de üzüldüm ve tahta parçası koydum köpek üşümesin, ıslanmasın diye. Şimdi onu mahallemize aldık. Besliyoruz” dedi.