GÜNDEM - 22 Kasım 2015 Pazar 16:58

Mustafa: 'Bayırbucak düşerse, Türkiye’ye çok büyük bir göç yaşanacak'

A
A
A
Mustafa: 'Bayırbucak düşerse, Türkiye’ye çok büyük bir göç yaşanacak'

Suriye Türkmen Meclisi Başkanı Abdurrahman Mustafa, 'Bayırbucak düşerse, Türkiye’ye çok büyük bir göç yaşanacak' dedi.

Suriye Türkmen Meclisi Başkanı Abdurrahman Mustafa, Kızıldağ’ın Esad rejiminin menziline girdiği söyledi.
Gaziantep'te düzenlenen Suriye-Türkmen Meclisi toplantısına katılan Suriye Türkmen Meclisi Başkanı Abdurrahman Mustafa, İhlas Haber Ajansı'nın sorularını cevaplandırdı. Kızıldağ’ın Cumartesi günü rejim güçlerinin eline geçtiğini doğrulayan Mustafa, Türkmen birliklerinin Kızıldağ’ı geri almak için hazırlık yaptığını, Avanlı, Ramanlı ve Fırınlı’da Türkmen direnişinin devam ettiğini söyledi. Rusya’nın bombardımanın ardından Suriye ordusunun helikopterle Kızıldağ’a yakın tepelere asker indirdiği belirten Mustafa, "Biliyorsunuz zaten, Rusya’nın sadece Türkmen Dağ’ına bir haftadır daha çok sık gelmeye başladı. Rusya’nın zaten ilk vurduğu yer Türkmen Dağ’ı ve Hama Humus Türkmenleriydi. Yani maalesef Suriye’de herkes müdahil olduğunda, uçaklarını, askerlerini getirdiğinde, DEAŞ’le mücadele adı altında, oradaki masum insanları ve Ilımlı muhalefet dediğimiz Suriye Özgür ordusu bünyesinde kendi köyünü koruyan, kendi topraklarında mücadele eden insanlarımızı vuruyorlar. Biliyorsunuz, Rus Uçakları Perşembe günü, eşi benzeri görülmemiş bir hava saldırısı düzenledi. Orada çok fazla kayıp verdik. Birçok sivil insanımızda mecburi güç etmek zorunda kaldı. Ancak bu Esed destekli Rus uçakları bombalarken, karadan da Esed’e destek olarak, İran’da Hizbullah milisleri de destek veriyordu. Ama ona rağmen bizim oradaki yiğit gençlerimiz de 2. Sahil Çatısı altındaki birliklerimiz müthiş bir direniş gösteriyor. Orada bin yıldır yaşayan insanlarımızda inanıyor. Kolay kolay, diz çöküp atamayacağına inanıyoruz. Tabii burada bir orantılı güç yoktur. Karşısında dünyanın bir süper gücü vardır. Siz oradaki belirli bir çaptaki silahlarla kendinizi korumaya çalışıyorsunuz. Maalesef buda Ortadoğu’daki ve Suriye’deki, büyük oyunların bir parçasıdır. Türkmen coğrafyası ister Tel-Abyat olsun ister Halep’te olsun, ister Bayırbucak’ta olsun konum icabıyla çok stratejik bölgelerde yaşıyoruz. Dolaysıyla dünya güçlerinin oynadıkları oyunların hedefinde Türkmenler bulunuyor. Bu Türkmenlerin tercihi değildi. Tabii ki Bayırbucak çok önemlidir. Hem Esed için önemlidir. Hem Rusya için önemlidir hem de Türkiye için önemlidir” dedi.

“BAYIR TAMAMEN ESED REJİMİNİN MENZİLİNE GİRDİ”
"Biz 5 yıldır bu savaş alanında, uluslararası arenada halen kendi varlığımızdan bahsedebiliyorsak, buda anavatanımızın bize vermiş olduğu destekten dolayıdır" diyen Mustafa, "Ama Bayırbucak’ta olan olay gerçekten çok büyük bir olaydır. Türkmenler’in kökünü kazımak hedefleniyor. Türkmen Dağı’ndaki son durum biliyorsunuz orada Perşembe günü büyük bir bombardıman yaşandı. Türkmen Dağ’ının içinde teperler vardır. Kızıldağ dediğimiz Bayır’ın Türkmen Dağ’ı içindeki bir tepedir. Oraya aldılar. Orası da çok stratejik bir bölgedir. Dolayısıyla bizim Bayır tamamen Esed rejiminin menzili altına girdi. Geberen olsun, Kepir olsun buralar tam menzildeler. Bizim oradaki insanlarımız bombaların altında yaşamaya çalışıyorlar. Bu kullanılan silahlar varilere benzemez. Değişik silahlar kullanıldı. Güç etme konusunda hareketlenmeler oldu. Yamada’da bizim Yayladağı’nın öbür tarafında Suriye toprağında sınıra sıfır bir çadır kent var. Kürt Dağ’ından gelen Arap kardeşlerimiz. Hem Kürt Dağ’ından hem de Türkmendağ’ından güçler geliyor. Büyük bir nüfus kalabalığı oldu. Allah korusun Bayırbucak düşmeyecektir. Öyle bir şey olduğunda Türkiye’ye çok büyük bir göç yaşanacak” diye konuştu. 

“SON KALE DÜŞMEYECEK”
“Bayırbucak Türkmenlerin de son kalesiydi” diyen Mustafa, “Biliyorsunuz Tel-Abyad PYD aldı ve bizim oradaki Türkmenleri de tehcir ederek oranın demografik yapısını değiştirdi. Bununla ilgili uluslararası örgütlerin raporu var. Uluslararası Af Örgütünün de iki tane raporu var. Halep Türkleri, Azez, Cerablus arası 2 yıldır DEAŞ’ın kontrolündedir. Elimizde sadece bir Bayırbucak vardı. Şimdi de burada da Türkmenleri yok etmeye çalışıyorlar. Yani bugün bayır düşerse “Allah korusun” biz inanıyoruz. İnşallah düşmeyecektir. Biz davamıza inanıyoruz” diye konuştu.

“GÖRÜLMEMİŞ BİR SALDIRI”
Bombardımanın Perşembe günü sabah 05.00’te başlayıp gece saat 23.00’e kadar sürdüğünü söyleyen Mustafa, “Bayır’ın üzerinden Rus uçakları hiç ayrılmadı. Çok teknolojik silahlar ve bombalar kullanılıyor. Belki de uluslararası yasak olan silahlar kullanılıyor. Bu durumda orada sivilin kalması mümkün mü? Bizim oradaki insanlarımız Esed rejiminin varil bombaları altında yaşamaya devam etmeye çalışıyordu. Nasıl olsa alışmışlardı. Ama bu çok farklı ve görülmemiş bir saldırı, maalesef dünya kamuoyunda seyrediyor. Hiç kimse, Bayırbucak’ta nasıl insani bir dram yaşandığının farkında değil. Yani biz bugün isterdik Kobani’de gösterilen hassasiyetin bizim Türkmenler içinde gösterilsin. Bize bundan daha önce birçok yerde soykırım yapıldı. Humus, Hama’da olsun iki sene önce rejim orayı yerle bir etti. Tel Abyat’ta aynı şekilde, Halep’te DEAŞ geldi. Orada katliam yaptı. Maalesef uluslararası kamuoyu, Türkmenlere çok duyarsız kalıyor. Orada sadece kendilerinin çizdiği projeleri gündeme getiriyorlar. Kendi projelerine hizmet edecek projeleri gündeme getiriyorlar. Suriye’deki savaşı algı operasyonlarıyla yönetiyorlar. Maalesef bu duruma düştük ama oradaki mücahitlerimiz, yiğitlerimiz kanlarıyla canlarıyla mücadele ediyorlar” şeklinde konuştu.

“TÜRKİYE BİZİM HERŞEYİMİZ”
“Bizim her şeyimiz Türkiye. Türkiye bizim anavatanımız, Türkiye ile kan bağımız var kültürümüz, tarihimiz, geçmişimiz birdir” diyen Türkmen Meclisi Başkanı Abdurrahman Mustafa, “Bizim sadece bir anavatanımız var o da Türkiye’dir. Orada bizi koruyacak olan güçlü bir Türkiye devletidir. Çünkü diğer grupların arkasında uluslararası güçleri görüyoruz, bölgesel ülkeleri görüyoruz. Herkes oradaki Türkmen’i vuruyor. PYD, İran, Hizbullah, Esed, DEAŞ herkes Türkmenleri vuruyor. Dolaysıyla bizim anavatanımız Türkiye’dir. Allah anavatanımıza zeval vermesin. Anavatanımız her zaman Türkmenlerin yanında olmuştur" diye konuştu.

MURAT CANDAN- MEHMET BULUT

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Emine Erdoğan, Bağımsızlık Öncüleri Zirvesi’nde konuştu: "2026’yı ’Bağımsızlık Yılı’ ilan ediyoruz" Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, "Yeni yıla sayılı günler kala ’Bağımsız Gelecek, Sağlıklı Nesiller’ anlayışıyla 2026’yı ’Bağımsızlık Yılı’ ilan ediyoruz. Bu büyük ve anlamlı hedefe ülkece omuz vereceğimize yürekten inanıyorum" dedi. Emine Erdoğan, Türkiye Yeşilay Cemiyeti tarafından Şişli’de bir otelde düzenlenen Bağımsızlık Öncüleri Zirvesi’nde yaptığı konuşmada, Yeşilay’ın tam 105 yıldır bağımlılıklarla mücadele ettiğini, hayat kurtardığını, umut inşa ettiğini ve bu aziz vatanın evlatlarının istikbaline gölge düşmesin diye yorulmadan, yılmadan, seferberlik ruhuyla çalıştığını anlattı. Yeşilay’ın bugün 120 şubesi, 105 Yeşilay Danışmanlık Merkezi ve 158 bin gönüllüsüyle hayatın kırılma noktalarında vatandaşların yanında durduğunu kaydeden Erdoğan, Yeşilay’ın bağımlılıkla mücadele eden kişilere yeniden ayağa kalkma gücü ve hayatlarında temiz bir sayfa açma cesareti verdiğini, bunun hakiki bir vatan sevgisinin, samimi bir millet sevdasının en güçlü tezahürü olduğunu dile getirerek, "Sizlere ne kadar teşekkür etsek az kalır" dedi. Emine Erdoğan, bu kutlu misyonu hep birlikte bir adım daha öteye taşıyacaklarına işaret ederek, "Yeni yıla sayılı günler kala, "Bağımsız Gelecek, Sağlıklı Nesiller" anlayışıyla, 2026’yı, "Bağımsızlık Yılı" ilan ediyoruz. Bu büyük ve anlamlı hedefe, ülkece omuz vereceğimize, yürekten inanıyorum" ifadelerini kullandı. Her bir bağımlılığın, milyonlarca tutuklusu olan görünmez bir hapishane olduğunu belirten Erdoğan, "Bugün dünyada 15 yaş üstü 1,3 milyar insan tütün, 400 milyon insan alkol, 292 milyon insan madde bağımlısı olarak yaşamını sürdürüyor. Bağımlılık endüstrisi her gün büyüyor, her an bir insanı daha tuzağına düşürüyor. Kumara ’oyun’, alkole, uyuşturucuya, sosyal medyaya ’eğlence’ diyerek masum maskeler takan karanlık bir düzenle karşı karşıyayız. Ancak biliyoruz ki bu maskelerin ardında son derece trajik hayatlar ve büyük yıkımlar yaşanıyor" diye konuştu. "Bağımlılıklar, asla tolerans gösterilmemesi gereken bir tehdittir" Emine Erdoğan, kumardan sigaraya kadar tüm bu kötü alışkanlıkların "özgürlük" kavramı çarpıtılarak cazip ve özenilir hale getirildiğine dikkati çekerek, şöyle devam etti: "Özgürlüğü tüm isteklerin sınırsızca tatmin edilmesi ve canının istediğini yapabilme gücü olarak empoze ediyor. Halbuki gerçek özgürlük sınır koyabilmektir. Esas sınırların, insanı özgürleştirdiğini anlamaktır. Sağlam bir irade ve ’Hayır’ diyebilme gücüdür. Bir durup düşünelim. Her saat başı sigara molası vermek zorunda kalan, alkol almadan günlük işlerini yapamaz hale gelen, kumar uğruna ailesini, işini, geleceğini feda eden, telefonun şarjı bitiyor diye endişeye kapılan, sosyal medyada oyalanmayı bırakıp hayata karışamayan bir insana gerçekten özgür diyebilir miyiz? Geçen zamanın, boşa harcanan tek bir dakikanın bile telafisi mümkün değilken, koca bir insan ömrü türlü türlü bağımlılıklarla heba ediliyor. Bir örnek vermek gerekirse, ülkemizde günlük ortalama sosyal medya kullanımı yaklaşık 3 saattir. Bu, her ay koskoca 90 saatin ziyan edilmesi demek." Bağımlılıkların bilançosunun yalnızca zaman kaybıyla kısıtlı olmadığına işaret eden Erdoğan, sönen hayatlar, intihara sürüklenen insanlar, dağılan aileler, biten okul ve iş hayatlarının da ödenen ağır faturanın diğer kalemleri olduğunu söyledi. Emine Erdoğan, küresel olarak yılda 3 milyondan fazla insanın alkol ve uyuşturucu, 7 milyon insanın ise sigara nedeniyle hayatını kaybettiğini aktararak, "Aile içi şiddet, boşanmalar, ekonomik zorluklar, işsizlik, suça karışma gibi toplumsal birçok sorunun temelinde de bu bağımlılıklar yatıyor. Bağımlılıkların çevresel maliyetleri de bir o kadar üzücü ve düşündürücü. Ülkemizdeki 20 milyon sigara içicisinden geriye kalan izmaritler, yıllık 5 bin çöp kamyonunu dolduracak hacme ulaşıyor. Düşünün ki bu izmaritlerin ancak 3’te 1’i toplanabiliyor. Geriye kalan 100 milyara yakın izmarit göllere, denizlere karışıyor. İzmaritlerin içerdiği ağır metaller, nikotin ve diğer zehirli maddeler, su ve karasal ekosistemlere büyük zararlar veriyor. Velhasıl bağımlılıklar, insanı, aileyi, toplumu ve doğayı sessizce tüketen, asla tolerans gösterilmemesi gereken bir tehdittir." "Yakın zamanda Yeşilay Meydanları ile temiz bir sosyal çevrenin tohumlarını atacaklar" Bağımlıkla mücadele etmek için toplumun tüm katmanlarına nüfuz eden bir bağımsızlık kültürüne ihtiyaç olduğuna işaret eden Erdoğan, "Yeşilay’ın bu konuda önemli bir projesi olduğu bilgisini aldım. Yakın zamanda Yeşilay Meydanları ile temiz bir sosyal çevrenin tohumlarını atacaklar. Böylece 7’den 70’e herkesin güvenle vakit geçirebileceği dumansız parklar, bahçeler ve meydanlarla bağımsızlık kültürü halka halka tüm topluma yayılacak. Bu noktada elbette en büyük görev mülki amirlerimize ve yerel yönetimlerimize düşüyor. Eminim ki onlar, Yeşilay’a bu konuda en güçlü desteği vereceklerdir. Bizler paylaştığımız alanları sigaradan temizledikçe, sigara içme davranışının görünürlüğünü azalttıkça, sağlıklı yaşam bilinci de herkeste önemli bir farkındalığa dönüşecektir." diye konuştu. Emine Erdoğan, bağımlılıklarla mücadelenin en etkin yolunun, onlara giden tüm yolları tıkamak olduğunu belirterek, "Bilhassa gençlerde, aktivite ve anlamlı uğraş eksikliğinin, onları bağımlılıklara yatkın hale getirdiği biliniyor. Bu noktada Yeşilay’ımızın önleme faaliyetlerini çok kıymetli buluyorum. 106 spor kulübünde 3 bin 901 çocuk ve gençten oluşan sporcularımız, harika başarılara imza atıyorlar. Kazandıkları 142’si yerel, 5’i uluslararası toplam 147 madalyayla gerçekten gurur duyuyoruz." ifadelerini kullandı. Çocukların sanat, spor, bilim gibi alanlara yönlendirilmesinin bağımlılıklara karşı başlı başına bir kalkan olduğunu vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti: "Bağımlılıkların hiçbirine geçit vermeyen en güçlü kale ailedir. Aile, her mensubu için sığınılacak tek liman olduğunda şüphesiz ki insan hayatın fırtınalarında daha az savrulur. O yüzden bağımlılıklarla mücadele, aile kurumunun güçlendirilmesiyle el ele yürüyen bir süreçtir. Gelin, ailelerimizde sevgi, saygı ve merhamet diline daha çok yer açalım. Çocuklarımıza şefkatle yaklaşalım, arkadaş çevrelerinden haberdar olalım, onların özgüvenli ve sağlam iradeli insanlar olarak yetişmelerine katkıda bulunalım. En başta yetişkinler olarak bizler, bağımlılıklardan uzak bir hayat yaşayarak gençlere örnek olalım. Yeşilay Danışmanlık Merkezleri’mizde uzmanlarımız her an vatandaşlarımıza yardım etmek için hazırlar. Tamamen ücretsiz ve erişilebilir bir hizmet sunuyorlar. Lütfen kimse kapılarını çalmaktan çekinmesin. 2026 Bağımsızlık Yılı’nda, büyük küçük demeden bir kötü alışkanlığı diğerine tercih etmeden, toplumca tüm bağımlılıklardan kurtulmak için birlik olmalıyız. Bağımlılıklarla mücadelenin bireysel bir mesele olmanın çok ötesinde bir vatan savunması olduğunu unutmamalıyız." Emine Erdoğan, zirvede, Yeşilay Genel Başkanı Doç. Dr. Mehmet Dinç ve Yeşilay Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. Mücahit Öztürk ile Yeşilay direktörlükleri tarafından kurulan stantları ziyaret ederek, Yeşilay yeleği giyip fotoğraf çektirdi. YEDAM’dan hizmet alan bağımlılık danışanlarının atölyelerde ürettiği el sanatları ürünler hakkında bilgi alan Erdoğan, danışanların "Renklerini Yeniden Kazananlar" adı altında kaleme aldığı teşekkür ve geri bildirim notlarını da inceledi. Program, aile fotoğrafı çekimi ve hediye takdiminin ardından sona erdi.
Balıkesir Balıkesir İtfaiyesi gücüne güç katıyor Balıkesir’i afetlere karşı daha güçlü hale getirmek için itfaiye teşkilatına 7 yeni modern araç kazandıran Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Akın, Balıkesir İtfaiyesi olarak bölgenin en güçlüsü olmak zorunda olduklarının altını çizerken, "Balıkesir İtfaiyesi olarak muhtemel tüm afet ve acil durumlara karşı daima teyakkuzdayız. Hemşehrilerimizin güvenliği için daha çok büyümeye ve güçlenmeye devam edeceğiz" dedi. Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Akın, bölgenin en güçlü itfaiye teşkilatının gücüne güç katmaya devam ediyor. Türkiye’nin dördüncü büyük itfaiye teşkilatı olan Balıkesir İtfaiyesi, personel ve ekipman kapasitesini artırarak afetlere karşı altyapısını güçlendiriyor. Balıkesir ve bölgesini afetlere karşı daha güvenli hale getirmek amacıyla itfaiye teşkilatını yeni nesil araçlarla buluşturan Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Akın’ın katılımıyla modern teknolojiyle donatılmış yeni araçlar hizmete alındı. Balıkesir İtfaiyesinin bölgenin en güçlüsü olmak zorunda olduğunu söyleyen Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Akın, "İki adet 35 bin litrelik su ikmal tırı, üç adet 12 bin litre kapasiteli itfaiye aracı, bir adet arazi tipi itfaiye aracı ve bir adet su altı ve su üstü arama kurtarma aracı ile toplam 7 adet aracımızı daha İtfaiye’mize kazandırmanın gururunu hep birlikte yaşıyoruz. Balıkesir’imize ve ülkemize hayırlı uğurlu olsun" dedi. Türkiye’nin en şeffaf ve liyakat süreciyle 50 genç itfaiyeciyi kadroya dahil eden Balıkesir İtfaiyesi, 2026 yılında da kadrosunu güçlendirmeye devam edecek. "Bölgenin en güçlüsü olmak zorundayız" Balıkesir’in güvenliğinin en önemli teminatı olan itfaiyeyi güçlendirmeye kararlılıkla devam ettiklerini belirten Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Akın, il sınırları içerisinde 44 istasyon, 179 araç ve 860 personelle 7/24 görev başında olduklarını söyledi. Bölgenin en büyük, Türkiye’nin ise 4. büyük itfaiye teşkilatını kurmayı hedeflerinin altını çizen Akın, "Balıkesir İtfaiyesi’nin bölgenin en güçlüsü olmak zorunda. Yaz aylarında yaşadığımız orman yangınları, bölgemizin deprem gerçeği bunu bize gösterdi. Halihazırda İtfaiye’miz, başarı anlamında ülke genelinde üst sıralarda yer alıyor. En son Sındırgı’da çok hızlı bir reaksiyon gösterdik ve AFAD’ımız ile birlikte 2-3 dakika gibi kısa bir sürede enkazdan beş vatandaşımızı hızlıca çıkarttık" diye konuştu. "Balıkesir’imize hayırlı olsun" Büyükşehir Belediyesinin öz kaynaklarıyla araçların bakım ve onarımını yaparak modern hale getirdiklerini aktaran Akın, Balıkesir İtfaiyesine yeni araçlar kazandırdıklarını söyledi. Akın, 2 adet 35 bin litrelik su ikmal tırı, 3 adet 12 bin litre kapasiteli itfaiye aracı,1 adet arazi tipi itfaiye aracı ve bir adet su altı ve su üstü arama kurtarma aracı ile toplam 7 adet aracımızı İtfaiye’mize kazandırmanın gururunu hep birlikte yaşıyoruz. Balıkesir’imize ve ülkemize hayırlı uğurlu olsun. Dünya Bankası ve İller Bankası üzerinden 20 milyon Euro’luk afet ve deprem kredi fonuna hak kazanarak, yeni araç alımı konusunda çalışmalarımızı tamamladık. Çalışmalarımızın birinci ve ikinci aşamasında sözleşmelerimizi imzaladık. Balıkesir’imize hayırlı olsun. Bu kapsamda;7 adet 24 metrelik merdivenli ve 7 adet 12 ton su kapasiteli itfaiye araçlarımızın imalatlarına başlandı; toplamda 14 adet aracımızı 2026 Mayıs ayında teslim alacağız. Çalışmalarımızın 30 araçlık üçüncü aşamasında da onaylarımız bitti, ihaleyi bekliyoruz. Bu şekilde envanterimize eklediğimiz 51 araç ile toplamda 230 araç filomuz olacak. Ve bölgemizin en güçlü ve donanımlı itfaiye teşkilatı olacağız" diye konuştu. "Büyümeye ve güçlenmeye devam edeceğiz" KPSS ve tamamen objektif kriterlerle üç ay süren eğitimlerin ardından İtfaiye’ye 50 yeni memur kazandırdıklarını hatırlatan Akın, "800 kırsal mahallemizdeki yangın römork sayımızı 833’e çıkarttık, 2026 yılında 50 römork daha temin edip teslim edeceğiz. Bununla birlikte kırsal mahallelerimizde gönüllü eğitimlerine devam ediyoruz. Arama ve kurtarmanın vazgeçilmez kahramanlarından ve henüz birçok ilde ve birimde bulunmayan akredite olmuş arama kurtarma köpeği sayımızı 2’ye çıkarttık. Coğrafi Bilgi Sistemi ile ilgili yaptığımız çalışmalarda, bilgiye kolayca ulaşabilmek ve hızlı çözüm üretebilmek adına ulusal ve uluslararası platformlarda farkındalık oluşturduk. Eğitim Şube Müdürlüğümüz altında, personelimizin olaylar sonrası yaşadığı travmaların giderilmesini amaçlayan Psikososyal Destek Birimimizi kurduk. AFAD üzerinden ulusal hafif ve orta sınıf kurtarma akreditasyonu için eğitim ve uygulama programımız Mayıs ayı içinde tamamlanıyor. Su altı ve su üstü eğitim merkezimiz, ulusal itfaiye teşkilatlarına hizmet verebilecek seviyededir. Türkiye Belediyeler Birliği ile yapılan çalışmalarda Türkiye’de "Merdivenli Araç Operatör" belgesi veren tek itfaiyeyiz. Yine Proagresif Sürüş Eğitim Belgesi verilmesi ile ilgili görüşmelerimiz de devam ediyor. Balıkesir İtfaiyesi olarak muhtemel tüm afet ve acil durumlara karşı daima teyakkuzdayız. Hemşehrilerimizin güvenliği için daha çok büyümeye ve güçlenmeye devam edeceğiz. Kahramanca mücadele eden tüm İtfaiye Teşkilatımıza teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı. Vali Ustaoğlu: "Yeni araçlar görevler ifa edecek" Balıkesir Büyükşehir Belediyesinin afetlere dirençli bir şehir vizyonu doğrultusunda güçlendirdiği itfaiye filosuna yeni araç kazandırmanın gururunu hep birlikte yaşadıklarını belirten Balıkesir Valisi İsmail Ustaoğlu, "Balıkesir Büyükşehir Belediyemize katılan yeni itfaiye araçlarımız inşallah bundan sonraki süreçte çok kıymetli, çok önemli görevler ifa edecek. Sadece bu yaz ilimiz genelinde 300’ün üzerinde irili ufaklı orman yangını meydana geldi. Bunların her birine itfaiye teşkilatımız, o kahramanlarımız gidiyor ve mücadele veriyor. Bu çok çok önemli. Sındırgı’da yaşadığımız her iki depremde de bizim AFAD’ımız ile beraber ilk andan itibaren gidip orada vatandaşlarımızı kurtaran bizim orada kahramanlarımız bu teşkilat içerisinde AFAD ile beraber görev yapıyorlar. Onun için bunların gelişmesi, yeni araç filolarıyla ilimizin, ülkemizin, milletimizin hizmetinde olması da bir o kadar önemli. Ben, buradan tüm emeği geçen arkadaşlara teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı. Salih Tozan Kültür Merkezi yanında gerçekleşen "İtfaiye Araç Alım" törenine Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Akın’ın yanı sıra Balıkesir Valisi İsmail Ustaoğlu, Karesi Kaymakamı Metin Arslanbaş, CHP Balıkesir İl Başkanı Erden Köybaşı, Balya Belediye Başkanı Orhan Gaga, Savaştepe Belediye Başkanı Ali Koyuncu, İvrindi Belediye Başkanı Önder Lapanta, basın mensupları ve vatandaşlar katıldı.
Elazığ Başkan Şerifoğulları, kelebek hastası Fatma’nın çağrısını karşılıksız bırakmadı Elazığ Belediye Başkanı Şahin Şerifoğulları, 8 yaşındaki kelebek hastası Fatma Aydın’ın çağrısını karşılıksız bırakmadı. Aydın Ailesi’nin evini ziyaret eden Başkan Şerifoğulları ve Eşi Arzu Şerifoğulları, minik Fatma ile bir araya geldi. Elazığ’da yaşayan ve kelebek hastalığı nedeniyle evden çıkamayan 8 yaşındaki Fatma Aydın, Elazığ Belediye Başkanı Şahin Şerifoğulları’na çağrı yaparak okumaya geçtiğini ve kendisine kitap okumak istediğini belirtmişti. Başkan Şerifoğulları, Fatma Aydın’ın çağrısına kayıtsız kalmadı ve kendisini kalabalık ortamlarda yormak istemeyerek bizzat evinde ziyaret edip sürpriz yaptı. Moral ziyaretinde Başkan Şerifoğulları’na, eşi Arzu Şerifoğulları da eşlik etti. Minik Fatma’nın dedesi Ramazan Doğan, öğretmeni Arzu Binay, annesi Gülsüm Aydın ve minik arkadaşı Elçin Binay’ın da yer aldığı programda Başkan Şahin Şerifoğulları, hediyelerle yüzünü güldürdüğü küçük kıza, "Senin sağlığın bizim için her şeyden önemli, sen gelemezsen biz sana geliriz" mesajını verdi. Hastalığına rağmen eğitimini başarıyla sürdüren küçük Fatma, Başkan Şerifoğulları ve eşi Arzu Şerifoğulları’na kitap okuyarak yüzlerde tebessüm oluşturdu. Daha sonra üzerinde, "İyi ki varsın Fatma" yazılı pasta kesildi. Fatma Aydın’ın her zaman yanında olduğunu vurgulayan Elazığ Belediye Başkanı Şahin Şerifoğulları, "Bugün, minik kızımız Fatma’nın çağrısı üzerine kendisi ile bir araya gelmenin mutluluğunu yaşadık. Fatma, okuma ve yazmayı öğrenmiş. Bize de okuma yaptı. Fatma’nın eğitim hayatını destekleyerek, her zaman yanında olacağız. Kendisini tebrik ediyor, Allah’tan şifa diliyorum" dedi.
Denizli Cezaevinden izinli çıkıp karısını işkence yaparak öldüren kocaya müebbet hapis cezası Denizli’nin Tavas ilçesinde cezaevinden izinli çıkıp üç çocuk annesi eşini elleri ve ayaklarını iple bağlayıp ardından işkence ederek öldürdüğü iddiasıyla tutuklanan koca, ’eşe ve kadına karşı eziyet çektirerek kasten öldürme’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Kararda haksız tahrik ve takdiri indirim uygulanmadı. Denizli’de kamuoyunun yakından takip ettiği Müge Elbeli cinayetine ilişkin dava, Denizli 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen 3. celsede karara bağlandı. Avukat Mehmet Emin Şahin’in takip ettiği davada, sanık M.A.E. ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Duruşmaya Müge Elbeli’nin annesi Hatice Tangil ve babası İsmail Tangil de katılarak adalet arayışını mahkeme salonunda sürdürdü. Cumhuriyet savcısı, bir önceki celsede sunduğu mütalaaya uygun şekilde görüşünü yineledi. Savcılık, iddianamede yer alan ’tasarlama’ unsuruna ilişkin yeterli delil bulunmadığını belirtirken, olayın saatler boyunca devam etmesi, maktulün vücudunda çok sayıda kesici alet ve darp izinin bulunması gibi unsurları dikkate alarak, sanığın ’eşe ve kadına karşı eziyet çektirerek kasten öldürme’ suçundan cezalandırılmasını talep etti. Mahkeme heyeti, savcılık mütalaası doğrultusunda sanık M.A.E.’nin ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla cezalandırılmasına hükmetti. Kararda, sanığın haksız tahrik savunmasının ispatlanamadığı vurgulanarak Türk Ceza Kanunu’nun 29. maddesinde düzenlenen haksız tahrik indiriminin uygulanmamasına karar verildi. Ayrıca sanığın sabıkalı geçmişi de göz önünde bulundurularak takdiri indirim yapılmadı. Mahkeme tarafından somut olayın şartlarına göre haksız tahrik değerlendirmesinin titizlikle yapılmış olması, kadın cinayetleriyle hukuki mücadelede emsal nitelikte bir karar olarak değerlendirildi. Yargılanmanın tamamlanmasının ardından bir açıklama yapan ailenin avukatı Mehmet Emin Şahin, "Yargılama sürecinde sanık tarafından ileri sürülen haksız tahrik iddiaları, dosya kapsamındaki somut delillerle örtüşmediğinden sanık hakkında haksız tahrik hükümlerinin uygulanmamasına karar verilmiştir. Yine sanık hakkında iyi hal indirimi de uygulanmamış olması kadına yönelik şiddet davalarında cezasızlık algısının önlenmesi açısından son derece önemlidir. Bu dosya yalnızca Müge Elbeli’nin davası değildir. Bu dava, kadınların yaşam hakkına yönelen sistematik şiddetin yargı önünde nasıl değerlendirilmesi gerektiğine dair önemli bir örnek teşkil etmektedir. Eşe karşı, eziyet çektirilerek işlenen bu cinayetin en ağır şekilde cezalandırılması, benzer suçların önlenmesi ve toplumsal caydırıcılığın sağlanması bakımından hayati önemdedir. Gerekçeli kararın yazılmasına müteakip inceleme ve değerlendirmelerimizi yapacağız. Sanığın, eziyet çektirmenin yanı sıra tasarlayarak ve canavarca hisle kasten öldürme suçundan da cezalandırılması için bölge adliye mahkemesine itirazlarımızı yapıp sürecin sonuna kadar takipçisi olacağız" dedi. Olayın geçmişi Tavas ilçesine bağlı Karahisar Mahallesi’nde 31 Temmuz 2024 tarihinde meydana gelen olayda, 112 Acil Çağrı Merkezi’ni arayan M.A.E.’nin (37) yaptığı ihbarın ardından Hanımlar Sokak’taki müstakil eve gelen jandarma ve sağlık ekipleri, 3 çocuk annesi Müge Elbeli’yi (34) evin salonunda ölü olarak buldu. Vücudunda darp ve yara izleri bulunan kadının cenazesi, otopsi için Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı. Kadının elleri ve ayakları iple bağlandıktan sonra kablo ile dövülerek ve vücudunun çeşitli yerlerinden bıçaklanarak öldürülmesine ilişkin koca M.A.E. ile A.K., S.S. ve F.Y. gözaltına alındı. Açık cezaevinden izinli çıkan M.A.E.’nin evde eşi Müge Elbeli ile tartışmaya başladığı, tartışmanın büyümesi üzerine eşine hortum ve bıçakla şiddet uyguladığı belirlendi. Olay sonrası bir arkadaşının motosikletiyle kaçan koca, jandarma tarafından yakalandı. Savcılık sorgusunun ardından mahkemeye sevk edilen koca M.A.E. ’kasten adam öldürme’ suçundan tutuklandı. Şüphelilerden F.Y. hakkında adli kontrol kararı verilirken, diğer 2 şüpheli ise serbest bırakıldı.