KÜLTÜR SANAT - 22 Nisan 2018 Pazar 05:24

Müstesna eğitimci büyük mütefekkir

A
A
A
Müstesna eğitimci büyük mütefekkir

Balıkesir temsilciliğimiz ve Türk Ocakları Balıkesir Şubesinin organizasyonuyla düzenlenen panelde merhum yazarımız Seyyid Ahmet Arvasi Hoca her yönüyle yâd edildi. ARVASİ HOCA “Ben, İslâm iman ve ahlâkına göre yaşamayı en büyük saadet bilen, Türk Milletini iki cihanda aziz ve mesut görmek isteyen bir şuura sahibim” derdi.

Türk İslam ülküsünün bayrak şahsiyetlerinden, mütefekkir merhum yazarımız Seyyid Ahmet Arvasi Hoca, Balıkesir’de yâd edildi. Balıkesir Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde, Balıkesir temsilciliğimizin ve Türk Ocakları Balıkesir Şubesinin organizasyonuyla Salih Tozan Kültür Merkezi’nde düzenlenen “Vefatının 30. Yılında Seyyid Ahmet Arvasi” başlıklı paneli gazeteci Hüseyin Sarıkoç yönetti. Panele katılan Genel Yayın Yönetmenimiz Dr. İsmail Kapan, Necmettin Erbakan Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Akgül, Marmara Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Aksoy ve Balıkesir Üniversitesi Necatibey Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Fuat Özer birer konuşma yaptılar. Bu toplantının çok önemli iki özelliği olduğuna dikkati çeken Hüseyin Sarıkoç “Birincisi, Arvasi Hoca’nın bu şehre 59 yıl önce tayini… Savaştepe’de öğretmenliğe başlaması.. İkincisi ise, vefatının 30. sene-i devriyesi olması. 1980 öncesinin buhranlı döneminde bir neslin vatanına ve milletine, dinine, devletine bağlı yetişmesinde çok büyük emeği olan fikir va dava adamı Seyyid Ahmet Arvasi’yi anma toplantısının yapılması hususunu Türkiye Gazetesi yöneticilerine söyleyen ve bu toplantının gerçekleşmesine çok büyük destek veren İhlas Holding Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Ahmet Mücahid Ören Beyefendiye huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Arvasi Hoca, ‘Ben, İslâm iman ve ahlâkına göre yaşamayı en büyük saadet bilen, Türk Milletini iki cihanda aziz ve mesut görmek isteyen ve böylece İslâm’ı gaye edinen Türk Milliyetçiliği şuuruna sahibim’ derdi. Ayrıca aksiyon adamı olarak; döneminde gençliği hedef alan komünizme, Marksizme, ateizme, sonu ‘izm’le biten ideolojilere, bölücülüğe ve ırkçılığa karşı fikrî yönden tavrını ortaya koymuş bir şahsiyettir” dedi.

GÜNÜMÜZE IŞIK TUTUYOR
Asrın Yesevîsi diye takdim ve tarif edilen Arvasi’nin Türk gençliğine büyük hizmetler verdiğini, müstesna bir eğitimci ve fikir adamı ve bugün fikir hayatımızın kutup yıldızlarından biri olduğunu belirten İsmail Kapan “Merhum Ahmet Arvasi Hocamız, hayatta iken, şüphesiz kendisini el üstünde tutan büyük bir milliyetçi - ülkücü gençlik vardı. Lakin bu demek değildir ki, Arvasi Hoca bütün toplum tarafından layık-ı veçhile tanındı, takdir gördü… Öyle olsaydı, bu ülkeye hizmet etmek için cansiparane gayret eden Arvasi Hoca’yı; mahkemelerde, hapishanelerde süründürmek gibi bir gaflet sergilenir miydi? Maalesef bu acı yaşanmıştır” dedi. Ahmet Arvasi Hoca’nın, 16 Eylül 1985 günü, Türkiye gazetesine yazdığı ilk yazısında “Türk - İslâm kültür ve medeniyetinin yılmaz savunucusu olacağız. Türk Devleti güçlü ve Türk milleti birlik ise, İslâm dünyası da mutludur ve ayaktadır” diye yazdığını belirten Kapan, son nefesini daktilosu başında yazı yazarken veren Arvasi Hoca’nın vefat edinceye kadar her biri tek başına bir kitap çapında, bilgi ve fikir yüklü makaleler kaleme aldığını ifade etti. Arvasi’nin 14 Kasım 1985’te yazdığı “İslâm Dünyasının bugünkü durumu” başlıklı yazısının âdeta günümüzde cereyan eden hadiseleri tahlil ettiğini belirten Kapan, yazıdaki “Java’dan Afrika’ya kadar pek çok Müslüman ahalinin şu anda bile ümidi Türkiye’dir. Türklüktür. Onlar ümit ediyorlar ki, Müslüman Türkoğlu, yine tarihî misyonuna eş bir silkinişle ayağa kalkacak, içtimaî, iktisadî, harsî, medenî, siyasi ve askerî bir güç geliştirerek bütün İslâm Âlemini, bütün esir Türklüğü, bütün mazlum milletleri, emperyalizmin pençesinden kurtaracaktır” ifadelerini aktararak, “Bugün, Mısır, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerin kapalı kapılar arkasında, İsrail ile iş tutmalarına, ülke varlıklarını Amerika’ya, İngiltere ve Fransa’ya peşkeş çekmelerine, Türkiye’ye karşı takındıkları tavırlara baktığımızda, vaziyet Arvasi Hoca’nın söyledikleriyle bire bir örtüşüyor” şeklinde konuştu.

ADI PARKTA YAŞAYACAK
Merhum yazarımız Seyyid Ahmet Arvasi Hoca'nın adı 5 yıl boyunca öğretmenlik yaptığı Balıkesir’de yaşatılacak. Dün "Seyyid Ahmet Arvasi Parkı"nın açılışında konuşan Altıeylül Belediye Başkanı Hasan Avcı, Arvasi Hoca'nın 'çile'nin en yoğun olduğu zamanda memlekete ve millete sahip çıktığını belirterek, "Onun değerlerini yaşatmak adına parkımıza Ahmet Arvasi Hocamızın adını vermiş bulunuyoruz” dedi. Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Zekai Kafaoğlu da, "Onun hatırasına katkı sağlayabilmek için bir aradayız. Gelecek nesiller de 'Ahmet Arvasi kimdir, bu parka neden adı verilmiştir?' mutlaka araştıracaklardır. Onun ülküsünü öğreneceklerdir" ifadelerini kullandı.

Müstesna eğitimci büyük mütefekkir

Balıkesir’deki panele ve park açılışına Arvasi hocanın oğlu Murat Arvas ile iki torunu da katıldı.

"HOCA" LAFZINI SONUNA KADAR HAK ETTİ
Panelde ‘Eserleri ve Dünya Görüşü Üzerinden Arvasi Hoca’yı anlamak’ başlıklı konuşma yapan Mehmet Akgül, Ahmet Arvasi’nin “hoca” lafzını sonuna kadar hak ettiğini söyledi. Akgül “Dilimizde ‘hoca’ lafzını sıfat olarak hak eden kişiler, rastgele insanlar değildir. Bu sıfatı hak eden insanlar, yaşadıkları zaman dilimine kadar bir toplumun biriktirdiği ilim, irfan anlayışı ve kültürünü yeni yetişen nesillere bir gelecek tasavvuru hâlinde takdim ederek ‘geçmişi bugüne, bugünü yarına’ taşıyan büyük insanlardır. Bu insanları büyük yapan vasıflar, ilim ve kültürleri yanında, birer ahlak ve fazilet timsali olmalarıdır” dedi. Arvasi’nin dünyanın ve ülkemizin büyük değişimler ve bu değişimlere bağlı olarak büyük buhranlar yaşadığı zaman dilimlerine şahitlik ettiğini belirten Akgül şu ifadeleri kullandı: Bugün onu hayır ve dualarla yâd ediyor isek, ömrünü vakfettiği gençler onun istediği istikamette yetişmiş ve insanları çağırdığı kutlu mesaj hedefine ulaşmış demektir. Söz konusu yıllarda gençliğin yoğun bir şekilde yaşamakta olduğu kültürel ve dini yabancılaşmaya karşı Türk millî kültürünü yoğuran İslam’ı bir dünya görüşü ve bir hayat tarzı olarak onlara en güzel üslup ve dil ile takdim etmiştir. Onun dini tebliğ ve temsil etme gücü müstesna bir yerde durmaktadır.

ARVASİ'NİN MİLLİYETÇİLİĞİNDE IRKÇILIĞA YER YOK
Panelde “Doğu Anadolu’nun Sosyal Yapısı ve Seyyid Ahmet Arvasi’nin Millet ve Milliyetçilik Anlayışı” başlıklı konuşma yapan Mustafa Aksoy, Arvasi’nin millet ve milliyetçilik anlayışında ırkçılığa kesinlikle yer olmadığını söyledi. Arvasi’ye göre “hem Türk olmak, hem Müslüman olmak, hem de muasır dünyaya öncülük etmenin” mümkün olduğunu kaydeden Aksoy “Arvasi’nin ifade ettiği Kürtçülerin yalanlarını aslında Kürdoloji’nin kurucuları da ifade etmekte. Kürtler hakkındaki ilk yazılı İslam kaynağının yazarı olan Mesudî, eserinde Mezopotamya ve Doğu ile Güneydoğu Anadolu’da Kürt varlığını Türklerin akınlarıyla beraber açıklar ve IX. asırdan önce bu coğrafyada bir Kürt varlığından söz etmez” diye konuştu. Bugün Türkiye’de özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da Döğer, Avşar ve Beğdili (Beydili) boyuna mensup olup da Türkçe, Kürtçe ve Zazaca konuşan insanlar olduğuna değinen Aksoy “Bu insanları konuştukları dile göre mi, tarihi Döğer, Avşar ve Beğdili boyuna göre mi, yoksa geleneksel kültüre göre mi tasnif edeceğiz? Eğer bu sorulara sağlıklı cevaplar verilebilirse, Türkiye’deki kimlik tartışmaları, sağlıklı tartışılmaya başlanmış demektir” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Denizli PAÜ ’Kurumsal Akredite’ olmayı başardı Pamukkale Üniversitesi (PAÜ), Yükseköğretim Kalite Kurulu (YÖKAK) Kurumsal Akreditasyon Programı kapsamında yapılan değerlendirme sonucu “Kurumsal Akredite” olmayı başardı. Rektör Kutluhan, PAÜ’nün ‘Kurumsal Akreditasyon’ belgesini YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar ile YÖKAK Başkanı Prof. Dr. Ümit Kocabıçak’ın elinden aldı. Yükseköğretim Kalite Kurulu (YÖKAK) Başkanlığı tarafından yürütülen 2023 Yılı Kurumsal Akreditasyon Programı kapsamında Pamukkale Üniversitesi’ne ‘Kurumsal Akreditasyon’ verilmesine karar verildi. Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi’nde düzenlenen 2024 YÖKAK – Uluslararası Kalite Güvencesi ve Akreditasyon Konferansı’na PAÜ’yü temsilen Rektör Prof. Dr. Ahmet Kutluhan başta olmak üzere; Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Necip Atar, PAÜ Kalite ve Veri Değerlendirme Uygulama ve Araştırma Merkezi (KAVDEM) Müdürü Prof. Dr. Yıldıray Turhan, KAVDEM Yönetim Kurulu Üyeleri Doç. Dr. Ferda Esin Gülel, Dr. Öğr. Üyesi Senem Pak, Topluma Hizmet ve Sosyal Sorumluluk Uygulama ve Araştırma Merkezi (TOHSAM) Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Öncü Yanmaz Arpacı katıldı. Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi’nde düzenlenen 2024 YÖKAK – Uluslararası Kalite Güvencesi ve Akreditasyon Konferansı’nda PAÜ’nün Akreditasyon Belgesi’ni alarak PAÜ ailesi ile yaşadığı mutluluğu paylaşan Rektör Kutluhan: “Üniversitemizin akreditasyon sürecinde emeği geçen akademik ve idari personellerimiz ile öğrencilerimize teşekkürlerimi sunuyorum.” dedi. “2024 yılında yapılması planlanan akreditasyon değerlendirmesini 2023 yılına alarak bu süreci öne çekmiş olduk” Akreditasyon süreci hakkında bilgi veren Rektör Prof. Dr. Ahmet Kutluhan şunları aktardı; “Yükseköğretim Kalite Kurulu (YÖKAK) Kurumsal Akreditasyon Programı (KAP), yükseköğretim kurumlarının kurumun kalite güvence sistemini, kurumda yürütülen Liderlik, Yönetişim ve Kalite, Eğitim ve Öğretim, Araştırma ve Geliştirme ve Toplumsal Katkı faaliyetlerinin niteliksel ve niceliksel olarak değerlendirmesini amaçlayan bir dış değerlendirme yöntemidir. KAP kapsamında ilgili üniversite, YÖKAK değerlendiricileri tarafından değerlendirme ölçütlerine göre değerlendirilmektedir. Yönetmelik gereği dış değerlendirme geçiren üniversiteler iki yıl sonra izleme değerlendirmesi, 5 yıl sonra da zorunlu akreditasyon değerlendirmesine tabi olmaktadırlar. Üniversitemiz 2018 yılında dış değerlendirme programı geçirmiş olup, 2023 yılında akreditasyon değerlendirmesine dâhil olmak için Üniversite Yönetimi olarak YÖKAK’a niyet beyanında bulunduk. Gönderilen niyet mektubunun YÖKAK tarafından kabul edilmesi ile birlikte Üniversitemiz 2023 yılı akreditasyon değerlendirmesine dâhil edildi. 13 Haziran 2023’te PAÜ Senato Salonunda gerçekleştirdiğimiz Kalite Komisyonu toplantısında Kurumsal Akreditasyon Sözleşmesini imzalayıp YÖKAK’a ileterek süreci başlatmış olduk. 2024 yılında yapılması planlanan akreditasyon değerlendirmesini 2023 yılına alarak bu süreci öne çekmiş olduk. Temmuz 2023’te yapılan Kalite Komisyonu toplantısında, akademik birimlerin mevcut durumları akreditasyon ölçütlerine göre puanlandı ve birimlerin akreditasyon sürecine iyi bir şekilde hazırlanabilmelerine yönelik yol haritası çizildi. PAÜ’nün akreditasyon değerlendirmesine dahil olmasından sonra birçok kez yönetimimiz öncülüğünde Kalite Komisyonu toplantıları gerçekleştirdik.” “Üniversitemiz eğitim-öğretim, araştırma-geliştirme ve toplumsal katkı çalışmalarını şekillendirdi” Kurumsal Akreditasyon Programı Değerlendirme Süreci hakkında bilgi vererek sözlerine devam eden Rektör Prof. Dr. Ahmet Kutluhan, “Akreditasyon değerlendirme süreci Kurum İç Değerlendirme Raporu (KİDR) ile Ön Değerlendirme, Ön Ziyaret, Saha Ziyareti ve Ziyaret Sonrası Faaliyetler olmak üzere dört farklı aşamadan oluşmaktadır. Öncelikle YÖKAK’ın kurumsal akreditasyon değerlendirme takımı çevrimiçi olarak bir ön ziyaret gerçekleştirdi. PAÜ üst yönetimimiz, Senato, Kalite Komisyonu, akademik ve idari birim yöneticileri, uygulama ve araştırma merkezleri PAÜ Rektörlük Senato Salonu’nda düzenlenen toplantılarda takım ile bir araya geldi. Bu toplantılarda ilgili konu başlığında üst yönetim ve yöneticiler tarafından yöneltilen sorulara ilişkin PAÜ’nün uygulamaları hakkında takıma bilgiler verildi. Üniversitemiz ‘Üreten Üniversite’, ‘Şehirle Bütünleşen Üniversite’ ve ‘Üniversite Hayatın Rehberidir’ stratejileri çerçevesinde eğitim-öğretim, araştırma-geliştirme ve toplumsal katkı çalışmalarını şekillendirdi. Yapılan toplantılar sonrasında saha ziyaretinin planlaması da benim ile YÖKAK Akreditasyon Değerlendirme Takımı Başkanı Prof. Dr. Mustafa Güden arasında görüşülerek kararlaştırıldı. Bu aşamada Üniversitemiz için planladığımız KAP saha ziyareti, Prof. Dr. Mustafa Güden ve değerlendirme takımı tarafından 10-13 Aralık 2023 tarihlerinde gerçekleştirildi. Değerlendirme süresince, Üniversitemizin Üst Yönetimi, Üniversite Danışma Kurulu, Kalite Komisyonu, İdari Birimlerin yönetici ve personeli, Pamukkale Teknokent ve Üniversitemizde bulunan Uygulama ve Araştırma Merkezleri ile toplantılar yapıldı. Eğitim Fakültesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi ve Mühendislik Fakültesi, Fen Bilimleri Enstitüsü ve Sosyal Bilimler Enstitüsü, Honaz MYO, Teknik Bilimler MYO yerinde ziyaret edilerek birim yöneticileri, akademik personel ve öğrenciler ile görüşmeler gerçekleştirildi. Görüşmelerde PAÜ kalite güvencesi çalışmalarına ilişkin birimlerdeki yayılımı, süreçlerin Planla, Uygula, Kontrol Et ve Önlem Al (PUKÖ) yaklaşımı kapsamında izleme, değerlendirme ve iyileştirme yöntemlerine ilişkin detaylar hakkında bilgiler alındı. YÖKAK takımının ziyaretleri sonrası, üst yönetimimiz ve ilgili yöneticiler ile değerlendirme toplantısında bir araya gelindi. Saha ziyaretleri sonrasında ise son aşama olarak Kurumsal Akreditasyon Programı Raporu (KAR)’nun YÖKAK tarafından onaylanması sonrası KAR’a istinaden akreditasyon kararı yayınlandı. Yükseköğretim Kalite Kurulu (YÖKAK) Başkanlığı tarafından yürütülen 2023 Yılı Kurumsal Akreditasyon Programı kapsamında Pamukkale Üniversitesi’ne ‘Kurumsal Akreditasyon’ verilmesine karar verildi. Ben bir kez daha Üniversitemizin akreditasyon sürecinde emeği geçen akademik ve idari personelimiz ile öğrencilerimize teşekkürlerimi sunuyorum.” dedi.
Eskişehir Alerjik reaksiyonlar gün geçtikçe artıyor Özel Ümit Batıkent Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Murat Yüzüak, göğüs hastalıkları ve alerjik reaksiyonların nedenleri ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi. Alerjik reaksiyonlar ile göğüs hastalıklarının sağlık alanında oldukça önemli ve birbiriyle sık sık ilişkilendirilen konular olduğunu belirten Dr. Yüzüak, “Günümüzde alerjik reaksiyonlar, insanların yaşamlarını derinden etkileyen yaygın sağlık sorunlarından biridir. Alerjiler, bazen yaşamı tehdit eden ciddi durumlara yol açabilirken, bazen de günlük yaşamı rahatsız eden belirtilerle kendini gösterebilir” diye konuştu. "Bu reaksiyonlar dünya genelinde oldukça yaygındır ve giderek artmaktadır" Alerjiyi bağışıklık sisteminin, zararsız maddelere karşı normalde tepki vermemesi gereken bir şekilde tepki vermesi durumu olarak tanımlayan Dr. Murat Yüzüak, “Bu tepki, alerjik reaksiyon olarak adlandırılır ve vücutta çeşitli semptomlara yol açabilir. Alerjik reaksiyonlar dünya genelinde oldukça yaygındır ve giderek artmaktadır. Özellikle besin alerjileri ve alerjik astım gibi durumlar sık görülmektedir. Bunun arkasında yatan nedenler arasında genetik yatkınlık, çevresel faktörlerin etkisi ve modern yaşam tarzı yer almaktadır” dedi. Göğüs hastalıkları ve alerjik reaksiyon ilişkisi Dr. Yüzüak, göğüs hastalıkları ile alerjik reaksiyonlar arasında sıklıkla bir ilişki olduğunu belirterek şöyle devam etti: “Alerjik astım, solunum yollarını etkileyen ve astım semptomlarına neden olan bir durumdur. Alerjenlere maruz kalmak, astım ataklarına yol açabilir. Ayrıca, alerjik rinit (saman nezlesi) ve bronşit gibi durumlar da göğüs hastalıklarıyla ilişkilendirilmiştir. Alerjik reaksiyonlarla en sık ilişkilendirilen göğüs hastalıkları arasında alerjik astım, alerjik rinit, kronik bronşit ve KOAH gibi solunum yolu hastalıkları yer alır. Bu hastalıkların çoğu alerjenlere maruz kalmanın tetiklediği semptomlara sahiptir. Alerjik reaksiyonlar, göğüs hastalıklarının semptomlarını şiddetlendirebilir ve kontrol altına alınmasını zorlaştırabilir. Örneğin, alerjik astımı olan bir kişi, alerjenlere maruz kaldığında solunum problemleri yaşayabilir ve astım atağı riski artabilir. Alerjik rinit ise burun tıkanıklığı, hapşırma ve burun akıntısı gibi semptomlara neden olarak yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilir." Nasıl mücadele edilir? Alerjik reaksiyonlarla mücadele etmek için hangi tedavi seçeneklerinin kullanıldığına ilişkin konuşan Yüzüak, konuşmasının devamında, "Alerjilerle başa çıkmak için ilk adım, alerjenlerden kaçınmaktır. Alerjik reaksiyonların tedavisinde birkaç farklı yöntem kullanılabilir. İlaçlar, semptomları hafifletmek ve kontrol altına almak için kullanılır. Ayrıca, immünoterapi (alerji aşıları) alerjik reaksiyonların altında yatan immünolojik mekanizmaları hedefleyerek uzun vadeli tedavi seçeneği sunar" ifadeleri kullanıldı. Yanlış bilinen doğrular Alerjilerle ilgili yanlış bilinen birçok şeyin olduğuna dikkat çeken Dr. Yüzüak, sözlerini şöyle sürdürdü: "En yaygın yanlışlardan biri, bir alerji testinin mutlaka gerekliliği üzerinedir. Ancak alerji testleri, semptomlara neden olan belirli alerjenleri belirlemekte yardımcı olabilir, ancak her zaman kesin bir tanı koymak için tek başına yeterli değildir. Bu nedenle, bir uzmana danışmadan önce kapsamlı bir değerlendirme yapılması önemlidir. Alerjiler, günümüzde yaygın ve ciddi sağlık sorunlarından biridir. Ancak doğru bilgi ve uygun tedavilerle, alerjik reaksiyonlarla başa çıkmak mümkündür.”
Adıyaman İsias Otel duruşmasına ara verildi Adıyaman Adliyesinde görülen İsias Otel davasının ikinci duruşmasına ara verildi. Adıyaman 3. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen, 72 kişinin hayatını kaybettiği İsias Otel davasında 3’ü tutuklu 11 sanığın yargılaması sürüyor. Birleşik dosya kapsamında sanıklar, müştekiler, sanık ve müşteki avukatlarına söz veren mahkeme heyeti daha sonra müşteki avukatlarının özel olarak hazırlattığı ve mahkemeye sunulan uzman raporlarıyla ilgili raporu hazırlayan uzmanları dinledi. Doğu Akdeniz Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yonca Hürol, “40 yıldır mimarlık öğrencilerine taşıyıcı sistemlerin nasıl tasarlanması gerektiğini öğretiyorum. İsias Otel binasının ilk projesi, mimarı projede öncelikle yönetmeliklere uyulmadığını düşünüyorum. 1975 yönetmenliğine göre daha fazla perde duvar kullanılmalıydı. İnşaat mühendisinin otel sahibini uyarması gerekiyordu. İlk projede mal sahibi, belediye görevlileri, mühendislerin sorumluluğu var. İkinci projede ise 5 yılı bittiği için tekrar inşaat projesi yapılması gerekirdi. Karkas yapı 1998 yönetmeliğine uymamıştır. Projede çok duvar yükü bindirilmiştir. Zaten zayıf olan kirişleri ve döşemelere çok fazla yük bindirilmiş. Özellikle inşaat projesine uyulmadığını düşünüyorum. Sonuç olarak bütün ekibin hatalı kusurlu olduğu kanısındayım” dedi. Doğu Akdeniz Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serhan Şensoy, “Ortada 1993 yılında yapılmış ve bununla ilgili statik hesapların olduğunu, ancak 2001 yılında yapılan projede sadece mimari proje olduğunu gördük. Biz projede tartışma konusu olabilecek hiçbir kusuru dikkate almadık. Kolon etriyelerinde sıklaştırma yapılmadığı, tadilat mimari projesinde mevcut asansörün arkasına iki asansör eklendiğini gördük. O bölgede kiriş olduğunu, ancak bununla ilgili sabit mi değil mi bilmiyoruz. Otele çevrilirken ek duvarlar yapıldığı, binanın kendi ağırlığında bir artış var. 2016 yılındaki ek bir kat yüklendiği biliyoruz. Buraya kat ekliyorsanız, ek yüklerde koymak zorundasınız" ifadelerini kullandı. İnşaat Mühendisi Prof. Dr. Haluk Suçuoğlu rapora ilişkin, “Deprem yönetmenliğinin hazırlanmasında görev yaptım. 1993 yılında yapılan İsias Otel 1975 deprem yönetmenliğine göre yapılmış. Binanın uygulaması projeye uygun olmamış. 2003 yılında otele dönüştürüldüğünde deprem yönetmenliği değişmesine rağmen binada değişiklik yapılmamış. Bu binanın sıkılaştırmasında ana ve tali unsurlar var. Ana unsur, ilk yapılan projeye göre inşa edilmemiştir. 1998 yönetmenliğinde daha ilave hükümler gelmesine rağmen binada değişiklik yapılmamış” ifadelerini kullandı. Cumhuriyet Savcısı, tutuklu bulunan sanıkların tutukluluk halinin devamı, adli kontrol olanların adli kontrolünün devamı şeklinde mütalaa verdi. Ardından müşteki yakınlarına söz verildi. Müşteki avukatlarından biri, tutuksuz sanık Efe Bozkurt’un, mahkemeye mazeretsiz gelmemesinden dolayı tutuklanması için yakalanmasını talep etti. Sanık avukatlarının mütalaasına geçilmeden mahkeme heyeti duruşmaya 45 dakika ara verdi.