SPOR - 24 Temmuz 2017 Pazartesi 19:14

Muzaffer Ilıcak: 'Amacımız Aba Güreşi’ne sahip çıkıp, Dünya Federasyonu olmak'

A
A
A
Muzaffer Ilıcak: 'Amacımız Aba Güreşi’ne sahip çıkıp, Dünya Federasyonu olmak'

Aba Güreşi Yönetim Kurulu Üyesi, Basın Halkla İlişkiler Sorumlusu ve Dünya Uyuşturucuyla Mücadele Eden Sporcular Federasyonu Genel Başkanı Kaya Muzaffer Ilıcak, “Türkiye'de bir takım zihniyetlerinde önünü açıp, Dünya Federasyonu olabileceğini ve Türklerin de bir Dünya Federasyonu kurup 30-35 tane dünya devletinin üye olabileceğini ispatlamak, sporumuza sahip çıkmak istiyoruz” dedi.

Aba Güreşi Yönetim Kurulu Üyesi, Basın Halkla İlişkiler Sorumlusu ve Dünya Uyuşturucuyla Mücadele Eden Sporcular Federasyonu Genel Başkanı Kaya Muzaffer Ilıcak, federasyonun 4 yıl önce kurulduğunu belirterek, Aba Güreşi'nin Hatay'da geleneksel sporlar içerisinde önemli yeri olan bir yere sahip olduğunu kaydetti.

“Amacımız Aba Güreşi’ne sahip çıkıp Dünya federasyonu olmak”

Ilıcak, Aba Güreşi'nin Türkiye'de 8.’sinin yapılacağını kaydederek, "Hatay'da Aba Güreşi geleneksel sporlar içerisinde önemli yeri olan bir spor dalı. Dolayısıyla bu federasyonun 4 yıl evvel Dünya Federasyonu olarak kurmuştuk. Bu gönül işi, özellikle ata sporumuza hizmet etmek. Bu önümüzdeki Eylül ayında yapılacak olan seçmelerin dünya şampiyonasının seçmeleri. Yaklaşık 12-13 ilden gelen sporcular var. Bunlar içerisinde ilk üçe girenler yönetim kurulunun veya teknik kurulun seçeceği isimler oradaki şampiyonaya girecek. Buradaki esas amaç, Dünya’da maalesef biz ata sporumuza sahip çıkamadığımız gibi, güreşe sahip çıkamadığımız gibi bazı spor dallarında Türklerin ve Türklerin öz sporu olmasına rağmen sahip çıkmak amacındayız. Burada Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Bey'in son derece gönüldaşlığı var, sevdiği bir spor dalı. Bizim sevgili judo hocamız İbrahim Öztek'le birlikte kurduğumuz bir federasyon. Dolayısıyla amaç bu spora sahip çıkmak ve zaman içerisinde Dünya federasyonu olarak Türkiye'de bir takım zihniyetlerinde önünü açıp bir Dünya federasyonu olabileceğini ve Türklerin de bir Dünya federasyonu kurup 30-35 tane Dünya devletinin üye olabileceğini ispatlamak, sporumuza sahip çıkmak" şeklinde konuştu.

“Her geçen gün katılımcı ülke sayısı çoğalıyor”

Dünya Kupası'na başladıkları zaman 6 ile 8 ülkenin müsabakalarına başladıklarını dile getiren Ilıcak, "Şu an zannediyorum ki 36 civarında. Biz bu Dünya Kupası'nı yapmaya başladığımız zaman 6 ile 8 ülke ile başlamıştık. Her geçen gün ülke sayısı çoğalıyor. Dolayısıyla 50 civarında olacaktır. Türkiye'de 10-15 ülke katılımı ile yapılan Avrupa şampiyonalarının, Avrupa Oyunlarını, Balkan şampiyonalarını dikkate alınması ciddi bir başarı anlamına geliyor. Dolayısıyla her geçen gün katılımcı ülke sayısı daha da çoğalıyor" ifadelerini kullandı.

Ilıcak, federasyonu kurmalarındaki amacın ata sporu olan güreşe sahip çıkmak ve onu yabancıların boyunduruğundan çıkartmak istediklerini belirtti.

“Türkiye’de Dünya ve Avrupa Federasyonu kurabilmeliyiz”

Kaya Ilıcak, geleneksel sporlar içerisinde Aba Güreşi’nin Hatay'da rağbet gördüğünü de altını çizerek, açıklamasını şu ifadelerle tamamladı:
"Biz bu federasyonu kurduğumuz zaman amaç, biz Türkiye'de sporlarımızdan hiç birine sahip çıkamadığımız gibi, başta ata sporumuz güreşe sahip çıkamadığımız gibi güreşin de Dünya Federasyonu Türkiye'nin dışında bir ülkede para vererek o ülkede İsveç'te yıllardan buyana da oralarda. Bu federasyonu kurmamızdaki amaç, Türkiye'de yapılan geleneksel sporlar içerisinde ata spor dediğimiz Aba Güreşi'nin Dünya Federasyonu herhangi bir ülkede kurulduğu zaman aynı diğer güreş sitilinde olduğu gibi biz bir takım paralar ödemek suretiyle oraya sporcu yollayacaktık. Türkiye bu kompleksten kurtulmalı. Biz Türkiye'de Dünya Federasyonu ve Avrupa Federasyonu kurabilmeliyiz. Bir takım makamlarda bunu kabul etmeli. İçişleri Bakanlığı’na bağlı bir federasyon ile Spor Bakanlığı’na bağlı bir federasyon arasında hiçbir fark olmadığını önce zihniyetler anlayabilmeli. Onun bir amacıydı ve nitekim 30-40 ülke katıldı. Kurulan bu federasyon Güreş Federasyonu olduğundan Dünya’nın her yerinde olan güreş bizim ata sporumuzun bir benzeri." 

Buğra Güney - Adem Karagöz
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Bakan Ersoy, Yunan mevkidaşı ile "Romeo ve Juliet" oyununu izledi Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ile Yunanistan Kültür Bakanı Lina Mendoni, William Shakespeare’in unutulmaz eseri "Romeo ve Juliet" oyununun Atatürk Kültür Merkezi’ndeki (AKM) gösteriminde bir araya geldi. Oyun, Türkiye’den Devlet Tiyatroları ve Yunanistan’dan Atina Konser Salonu Megaron ve Yorgos Lykiardopoulos kültürel organizasyonu Lykofos ortak projesiyle Ege’nin her iki yakasında tiyatro severlerle buluşuyor. Yunanistan ve Türkiye’den sanat kurumları ile sanatçıları bir araya getiren proje, iki ulus arasında köprü kurmayı hedefliyor. Dün İstanbul’da ilk gösterimi yapılan ve 28 Nisan’a kadar sahnelenmeye devam edecek esere ilişkin AKM’de gerçekleştirilen basın toplantısında Bakan Mehmet Ersoy, Bakan Lina Mendoni ile verimli bir görüşme gerçekleştirdiklerini ve değerlendirmelerde bulunduklarını söyledi. Basın toplantısında konuşan Bakan Ersoy, "Bugün değerli mevkidaşım, Yunanistan Kültür Bakanı Sayın Lina Mendoni ve beraberindeki heyeti misafir ettik. Verimli bir görüşme gerçekleştirdik; değerlendirmelerde bulunduk. Şimdi ise çok güzel bir sanat birlikteliği vesilesiyle buradayız. Devlet Tiyatrolarımız ile Pire Belediye Tiyatrosunun ortak bir proje çerçevesinde sahneye koyduğu Romeo ve Juliet oyununun İstanbul galasını izleyeceğiz” dedi. "Sanatın evrenselliği insanlık için daima ortak bir çatı olmuş; en güzel, en anlamlı birlikteliklere ev sahipliği yapmıştır" diyen Ersoy, sözlerine şöyle devam etti: “Bizler de buna sahip çıkmanın, katkı ve değer sunmanın gayretindeyiz. İnanıyorum ki bu proje sadece bir başlangıç olacak, önümüzdeki dönemlerde sanatın diğer alanlarına da yayılacaktır. Romeo ve Juliet, Shakespeare’in eşsiz kaleminden çıkmış ölümsüz bir klasik. Bizler ise bu eseri, sanatçılarımızın kendi kültürel ve tarihsel geçmişlerinden ilham alarak yeniden yorumladıkları bir temsille sahneye taşıyoruz. Oyundaki aileler kendi aralarında anadillerinde konuşurken bir araya geldiklerinde, bildikleri tek ortak dil olan İngilizce ile iletişim kuracaklar. Bu yaklaşım, farklı dillerin ve kültürlerin etkileşimiyle insan doğasının derinliklerine inerek evrensel duyguları keşfetmeyi amaçlamaktadır. Esere günümüz dünyasından açılan bu çağdaş bakış açısı ve yeni yorum vesilesiyle Türkiye ve Yunanistan’ın köklü kültürel mirasını da bir araya getirmiş ve iki ülke arasında derinleşen kültürel diyaloğu sembolize etmiş olacağız. Provalar 18 Şubat’ta, Yunanistan’da başlamıştı. Yönetmen Lefteris Giovanidis’in rejisiyle sahneye taşınan eser, Türkiye’de sanatseverlerle buluşmasının ardından Mayıs ayında, Atina’da perdelerini açacak ve iki ülkede toplamda 13 temsil gerçekleştirilecek. Ayrıca 17-27 Mayıs 2024 tarihleri arasında, Antalya’da düzenlenecek olan 14’üncü ‘Devlet Tiyatroları Antalya Uluslararası Tiyatro Festivali’nde yer almasını da planlıyoruz. Yine yaz aylarında ve önümüzdeki tiyatro sezonunda Türkiye’nin ve Yunanistan’ın farklı şehirlerinde sahnelenmesi, Avrupa’daki prestijli tiyatro festivallerine katılımı söz konusu olacak. Türkiye ve Yunanistan arasındaki kültürel ilişkilerin geliştirilerek daha ileri boyuta taşınması adına bundan sonra da Yunanistan’ın ilgili kurum ve kuruluşlarıyla eşgüdüm ve iş birliği içerisinde çalışmaktan memnuniyet duyacağımızı ifade etmek isterim. Sayın Bakan’a, Pire Belediye Tiyatrosunun ve Devlet Tiyatrolarımızın çok değerli sanatçılarına ve Sayın Lefteris Giovanidisi’in şahsında, sahne arkasında bu esere emek veren bütün ekibe teşekkür ediyorum. Sanatseverleri bu özgün ve özel temsili izlemeye davet ediyor, hepinize saygılar sunuyorum” dedi. Yunanistan Kültür Bakanı Lina Mendoni ise eserin sahneye konulma sürecinden bahsederek, Türk- Yunan ilişkileri bakımından oyunun İstanbul’da izleyicilerle buluşmasından dolayı mutluluk duyduklarını ifade etti. Romeo ve Juliet’in en güzel aşk hikayesi, aynı zamanda da bir drama olduğunu belirten Mendoni, "Bu oyun bir başlangıç olabilir. İki toplumun kültürel bağlarımızı daha da yüksek hale getirebiliriz. Sadece devlet düzeyinde değil, özel kuruluşlar arasında da ortak projelerin ve ikili işbirliklerinin olduğunu öğrenmekten mutluluk duyuyoruz. Yakın zamanda sizleri Atina’ya 16 Mayıs’ta sahnelenecek oyuna da bekliyorum. Eminim oyun, Atina’da da çok iyi karşılanacak" diye konuştu. Bakan Ersoy ve Mendoni, ortak basın toplantısının ardından AKM Tiyatro Salonu’nda sahne alan "Romeo ve Juliet" oyununu birlikte takip etti.