POLİTİKA - 12 Ocak 2016 Salı 15:01

Numan Kurtulmuş: Canlı bomba 1988 doğumlu Suriye uyruklu

A
A
A
Numan Kurtulmuş: Canlı bomba 1988 doğumlu Suriye uyruklu

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Sultanahmet Meydanı'ndaki patlamaya ilişkin, "Canlı bombanın 1988 doğumlu Suriye uyruklu bir kişi olduğu tespit edildi. Ve gerekli çalışmalar yapılıyor" dedi.

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu ve İçişleri Bakanı Efkan Ala, Başbakan Ahmet Davutoğlu başkanlığında Çankaya Köşkü'nde gerçekleştirilen güvenlik zirvesi sonrası kameraların karşısına geçti. Sultanahmet Meydanı'ndaki patlamaya ilişkin bilgi veren Kurtulmuş, "Bu saldırıda 10 insan vefat etmiştir. 1 kişi de, parçalanmış bir cesedin de canlı bombaya ait olduğu tespit edilmiştir. İlgili birimlerin yapmış olduğu çok titiz çalışmalar sonucu canlı bombanın da Suriye uyruklu birisi olduğu tespit edilmiş ve ilgili bağlantılarının araştırılmasına da başlanmıştır. Şimdiler İçişleri Bakanımız ve Sağlık Bakanımız ile birlikte İstanbul’a intikal ederek hem bu olayla ilgili bütün detayları yeniden gözden geçirilmesini, ayrıca bu olayın üzerine rehabilitasyon çalışmaları, yaraların sarılması için gerekli çalışmaların yapılmasını yerinde denetleyerek, yerinde bu işe müzahir olarak çalışmaları sürdüreceğiz. 10 insanı kaybettik, ölenler için taziyelerimizi ifade ediyoruz. Bunların önemli bir kısmı yabancı uyrukludur. Ayrıca şu anda 15 yaralı var. İki tanesi ağır vaziyettedir. Havaalanına iner inmez bu yaralıları hastanede ziyaret edeceğiz ve ardından İstanbul Valiliği'ndeki toplantıya geçeceğiz. Canlı bombanın 1988 doğumlu Suriye uyruklu bir kişi olduğu tespit edildi. Ve gerekli çalışmalar yapılıyor" ifadelerini kullandı.

20 Temmuz’dan bu yana Türkiye'nin son derece sistematik bir terör saldırısı ile karşı karşıya olduğuna dikkati çeken Kurtulmuş, "Suruç saldırısıyla, Ankara’daki hain bombalamayla ve Güneydoğu Anadolu'da devam eden saldırılarla bütün bu saldırıların sistematik bir şekilde sürdürüldüğünü görüyoruz. Bunun için ilgili birimlerimizin çok hassas bir çalışma yürüttüğünü, hatta geçtiğimiz hafta içerisinde Ankara’da DAEŞ örgütüne bağlı olduğu bilinen bir takım insanların gözaltına alındığı, canlı bombalarını patlatmadan bunların ele geçirilerek etkisiz hale getirildiğini bütün Türkiye paylaşmıştık" şeklinde konuştu.

"Bu terör saldırılarının bundan sonraki süreçte de üzerine bütün gücümüzle gideceğiz. Olaylar ortaya çıkmadan evvel önlenmesi için bütün tedbiri alacağız" diyen Kurtulmuş, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Ama takdir edersiniz ki Türkiye’de 20 Temmuz’dan bu yana bu sistematik saldırıların devam ettiğini görüyoruz. Onun için bütün uluslararası camianın, Türkiye’nin dostlarının Türkiye’ye karşı bugün yapılan terör saldırısına karşı Türkiye ile dayanışma içinde olduklarını belirtecek şekilde seslerini yükseltmeye davet ediyoruz. Çünkü terörle mücadele de, hiçbir ülkenin tek başına gerçekleştirebileceği bir mücadele değildir. Biz bu saldırıda da, daha önceki saldırılarda da olduğu gibi bütün dostlarımızı, Türkiye dostlarımızı yanımızda görmek ve teröre karşı mücadelede gücümüzün artırılmasını istiyoruz. Ayrıca teröre karşı mücadelede uluslararası işbirliğinin ne kadar önemli olduğunu bir kere daha görüyoruz."

"TERÖRÜN VE TERÖRİSTİN DİNİ, DİLİ, MEZHEBİ OLMAZ"

Kurtulmuş, terörün sınırının olmadığını belirterek, "Terörün hedefi, herhangi bir resmi kamu kuruluşlarından ibaret değil. Terör sivil, erkek, kadın, yaşlı, genç herkesi muhatap alarak maalesef yok etmeye devam ediyor. Buna karşı çok ciddi bir şekilde uluslararası alanda dayanışma içerisinde olmak mecburiyetimiz vardır. Bu kez bir kere daha ifade etmek zorundayız ki, her zaman söylediğimiz gibi terörün ve teröristin dini, dili, mezhebi, meşrebi, itikadı, siyaseti olmaz. Falancaya göre iyi teröristler, falancaya göre kötü teröristler olmaz. Bu teröristlerin hepsinin insanlık düşmanı olduğunu bir kere daha altını çizmek istiyoruz. Ve insanlığa karşı yapılan bu saldırılarda da herkesi yanımızda görmek istiyoruz" diye konuştu.

Kurtulmuş, konuşmasında şunları kaydetti: "Ayrıca bu saldırının Suriye’de 5 yıldır devam eden iç çatışmanın ve iç çatışmanın devamında artık ikinci safhada perde almış olan vekalet savaşlarının Türkiye’deki bir yansıması olduğunu da tahmin ediyoruz. Suriye’de iç savaş maalesef önce iç savaş olarak başladı. Arkasından onlarca terör örgütü bir takım bölgesel ve küresel güç olma iddiasındaki taraflar tarafından desteklendi ve vekalet savaşları son derece acımasız ve kanlı bir safhaya geldi. Bunun hiç şüphesiz Suriye’deki bu vekalet savaşlarının da Türkiye içerisinde bir yansıması olma ihtimali mevcuttur. Bunların hepsini araştıracağız, detaylı bir şekilde bunların üzerine çalışacağız. Ancak şunu bir kere daha ifade etmek istiyorum. Olayın üzerinden çok kısa bir süre geçmiş olmasın rağmen ilgili birimlerimizin, güvenlik birimlerimizin olayın aşağı yukarı bütün mahiyetini ortaya çıkarmış olması, kimlikleri tespit etmiş olması ve aynı şekilde sağlık ekiplerimizin İstanbul’daki 4 hastanemizde yaralılara anında en üst düzeyde müdahale etmiş olması olay karşısındaki ekiplerimizin, birimlerimizin gerçekten süreci iyi yönettiğini gösteriyor. Ümit ederiz ki arkasındaki bütün bağlantılar net şekilde ortaya çıkartılır. Bir kere daha hayatını kaybedenlere taziyelerimizi ifade ediyoruz, ailelerine taziyelerimizi ifade ediyoruz ve bütün insanlığa karşı yapılmış olan bu hain terör saldırısında bütün ülkeleri, bütün tarafları, bütün siyasi görüş mensuplarını lanetlemeye, Türkiye ile birlikte teröre karşı işbirliği içerisinde olmaya davet ediyoruz." 

ENİSE YAPAR

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Hatay Depremde tamamen yıkılan Emek Mahallesi, inşa çalışmalarıyla yeniden ışıl ışıl Hatay’ın Antakya ilçesinde bulunan ve depremde yaşanan yıkımlarla yerle bir olan Emek Mahallesi, enkazın kaldırılmasıyla boş araziye dönmüştü. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın çalışmalarıyla Emek Mahallesi, binalarla doldu ve ışıl ışıl çehreye kavuştu. Kahramanmaraş merkezli depremde en çok yıkımın olduğu Hatay’da binlerce bina yerle bir olurken yaklaşık 25 bin insan hayatını kaybetti. Asrın felaketinin en çok hasara uğrayan ilçesi olan Antakya kent merkezi, depremden sonra enkazın kalkmasıyla bomboş araziye dönmüştü. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı kısa sürede çalışmalara başlamıştı. Depremzede vatandaşların yuvalarına kavuşmaları için gece gündüz emek veren ekiplerin çalışmalarıyla Antakya kent merkezi adeta yeni baştan inşa edildi. Depremden önce gecekondu ve harabe evlerin olduğu Emek Mahallesi’nde; asrın inşasının ardından modern, estetik ve sağlam görünümlü yeni konutlar yapıldı. Depremin ardından enkazın kalkmasıyla çorak araziye dönen mahalle, inşa çalışmalarının ardından afetzede vatandaşlarını bekleyen sıcak yuvalara dönüştü. "Enkazın kalkmasıyla bomboş araziye dönmüştü, devletimiz gücünü burada göstererek evlerimizde ışıklar yanmaya başladı" Depremle birlikte boş araziye dönen mahallesinin yeniden inşa edildiğini söyleyen Emek Mahallesi Muhtarı Celal Sarı, "Cumhuriyet Caddesi üzerindeyiz ve arkamda bulunan yerde Emek Mahallesi. Deprem olduktan sonra bu mahallede hiçbir şey kalmamıştı. Binalarımızın çoğu ağır hasarlı veya yıkılmıştı. Mahallemde de birçok can kaybı da oldu. Mahallemizde birçok yerde sadece ağaçlarımız kalmıştı. Depremden sonra mahallemiz enkazla doluydu ve sonra enkaz kaldırılmıştı. Enkazın kalkmasıyla bomboş araziye dönmüştü. Sadece sağlam kalan ağaçlarımızdı. Devletimizin gücünü burada görülmektedir. Evlerimizin ışıkları yanmaya başladı. Allah da en kısa zamanda mahalle sakinlerimizle birlikte oturmamızı nasip etsin. İnşallah böyle acılarda yaşamayız. Bu mahalleyi deprem dümdüz boş araziye çevirdi. Devletimizin gücü o kadar güzel ki burada yapılan işler anlatmakla bitmez. Sadece görmeleri gerekiyor. Emek Mahallesi’ne gelin bakın neler yapıldığını görün. Sayın Cumhurbaşkanıma teşekkür ederim. Depremden önce burası gecekondu ve harabe evler vardı, şimdi ise her şey yapıldı ve dört dörtlük oldu" ifadelerini kullandı.
Kocaeli YEDEP 2026 proje teklif çağrısı yayımlandı: Başvurular 1-31 ocak tarihleri arasında alınacak Kocaeli’de Yerel Destek Programı kapsamında 2026 Yılı Proje Teklif Çağrısı ilan edildi. Sivil toplumun güçlendirilmesi ve katılımcı yerel yönetim anlayışının yaygınlaştırılmasını hedefleyen program için STK’lara yönelik bilgilendirme ve eğitim süreci başlarken, başvurular 1 Ocak’ta başlayacak ve 31 Ocak’ta sona erecek. Yerel Destek Programı (YEDEP) 2026 çağrısı, önceki yıllarda olduğu gibi kentlilik bilincinin artırılması ve katılımcılığın güçlendirilmesi ana temasıyla hayata geçirilecek. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, Kocaeli Kent Konseyi ve sivil toplum kuruluşlarının iş birliğiyle sürdürülen program kapsamında; gönüllülüğün teşvik edilmesi, toplumsal dayanışmanın güçlendirilmesi, yerel değerlerin korunması ve tanıtılması, sürdürülebilir kalkınma ve kapsayıcılığın desteklenmesi öncelikli alanlar arasında yer alıyor. 2022 yılından bu yana kesintisiz devam eden YEDEP ile kentte daha bilinçli, katma değeri yüksek ve iş birliğine dayalı projelerin hayata geçirilmesi amaçlanıyor. STK’lara yönelik bilgilendirme ve eğitimler düzenlenecek Proje teklif çağrısının ilan edilmesiyle birlikte, Kocaeli genelinde faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarına yönelik bilgilendirme ve eğitim toplantıları düzenlenecek. Toplantılarda programın kapsamı, hedefleri ve başvuru süreçleri detaylı şekilde anlatılacak, katılımcılara rehberlik sağlanacak. Eğitimlerin yer ve tarihleri, STK’lara SMS ve e-posta yoluyla duyurulacak. YEDEP 2026 için son başvuru tarihi 31 Ocak 2026 olarak belirlendi. Sivil toplum kuruluşları proje başvurularını, 1 Ocak 2026 tarihinden itibaren online olarak yapabilecek. Kimler başvurabilir? YEDEP 2026’ya başvuracak kuruluşların; kar amacı gütmeyen tüzel kişiliğe sahip STK (dernek, vakıf, federasyon veya konfederasyon) olması, Kocaeli’de faaliyette bulunması, son yıla ait beyannamesini vermiş olması, Sivil Dünya Kocaeli platformuna kayıtlı bulunması gerekiyor. Program kapsamında küçük, orta ve büyük ölçekli olmak üzere üç ayrı destek alanı bulunuyor. Küçük ölçekli projeler için STK’nın 2026 yılı veya öncesinde kurulmuş olması, orta ölçekli projeler için STK’nın 2024 yılı veya öncesinde kurulmuş ve mali, proje ile idari kapasite açısından deneyimli olması, büyük ölçekli projeler için ise STK’nın 2023 yılı veya öncesinde kurulmuş ve yeterli deneyime sahip olması şartı aranıyor.