EĞİTİM - 05 Eylül 2017 Salı 09:58

Öğretim Görevlisi Tuğrul Karanfil: ‘Teknoloji, sanatsal bilginin transferinde başrolde’

A
A
A
Öğretim Görevlisi Tuğrul Karanfil: ‘Teknoloji, sanatsal bilginin transferinde başrolde’

ABD’de düzenlenen Eğitim Teknolojileri Kongresi’nde konuşan İstanbul Aydın Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Drama ve Oyunculuk Bölümü Öğretim Görevlisi Tuğrul Karanfil, teknolojinin sanatsal veriyi geniş kitlelere ulaştırma noktasında önemli bir işlev kazandığına dikkat çekti.

Dünyanın birçok üniversitesinden akademisyen ve uzmanlar ABD’de düzenlenen ‘Eğitim Teknolojileri Kongresi’nde bir araya geldi. ABD’nin Massachusetts eyaletinde bulunan Harvard Üniversitesi’nde 18 Ağustos’ta gerçekleştirilen Eğitim Teknolojileri Kongresi’nde konuşan İstanbul Aydın Üniversitesi (İAÜ) Güzel Sanatlar Fakültesi Drama ve Oyunculuk Bölümü Öğr. Gör. Tuğrul Karanfil, eğitim teknolojileri bağlamında sanatsal bilginin nasıl transfer edildiğine ilişkin bilgi verdi ve sinemanın eğitim teknolojileri konusunda önemli bir araç olabileceğine dikkat çekti. Öğr. Gör. Karanfil, kongrede gerçekleştirdiği konuşmada Lecj Majewski’nin ‘Değirmen ve Haç’ (The Mill and The Cross-2011) adlı film özelinde ‘teknoloji ve sanat’ ilişkisi üzerine bir sunum yaptı. Değirmen ve Haç filmine yönelik göstergebilimsel bir inceleme yapan Öğr. Gör. Karanfil, eğitim teknolojileri bağlamında sanatsal bilginin nasıl transfer edildiğine ilişkin bilgi verdi ve sinemanın eğitim teknolojileri konusunda önemli bir araç olabileceğine dikkat çekti. Karanfil, “Teknoloji vasıtasıyla 1564 yılında yapılmış bir sanat eserinin günümüz sinemasının imkanlarıyla geniş kitlelere ulaşması; teknolojinin sanatsal veriyi iletme becerisini kanıtlar" dedi.

Teknolojinin birçok alanda insana yardımcı olduğunu ve hayatı kolaylaştırdığını belirten Öğr. Gör. Karanfil, bilginin yayılması açısından teknolojinin önemli bir işlevi olduğunu söyleyerek, “Teknoloji, insan için artık protez haline gelmiş durumda. Artık yarı melez insan-cyborg insan haline geldi. Descartes’ın ‘Düşünüyorum öyleyse varım’ çıkarımı, günümüzde artık ‘Teknolojiyi kullanıyorum öyleyse varım’ noktasına gelmiş durumda. Teknolojiyi kullanmayan insan hayattan kopmuş demektir” dedi. Öğr. Gör. Karanfil, teknolojinin insan için aynı zamanda bağımlılığa da dönüştüğü günümüzde, insanın bu bağımlılıktan kurtulabilmesinin bireysel olarak mümkün olmadığını söyledi ve teknolojinin insanın protezi olmaktan kurtulmasının para odaklı olan sistemin değişmesi ile gerçekleşebileceğine vurgu yaptı.

‘Sermaye ihtiyaç duyan sanat etkisizleşir’

Sunumunda modern teknoloji ile sanatsal bilginin dönüşümünün insan ve teknoloji arasındaki ilişkinin de detaylı bir şekilde irdelenmesini gerekli kıldığına vurgu yapan Öğr. Gör. Karanfil, “Odak noktasında para olduğu zaman insan metalaşıyor. İnsan da, duygular da alınıp satılan bir rezerve dönüşüyor” dedi. Kapitalist toplumda sanatsal ürünlerin alınıp satılabilen meta haline geldiğini belirten Öğr. Gör. Karanfil, sanatın sermayeye ihtiyaç duyması halinde rolünü yerine getirmesi noktasında etkisiz hale geldiğine işaret ederek, “Sermayeyi elde etmek için sanat, etliye sütlüye karışmayan bir hal alıyor ve muhalif yönünden feragat edip zararsız hale gelmeye başlıyor. Halbuki sanat hayatın gerçekliğini ortaya koymak adına ‘zararlı’ da olabilmeli" dedi. 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Tekirdağ Teleferikte ailesiyle mahsur kalan makine teknisyeni: "Kazadan 10 dakika önce arayıp uyarmıştım" Antalya’da yaşanan teleferik kazasında ailesiyle birlikte mahsur kalan ve Çorlu ilçesinde yaşayan Makine Teknisyeni Cezmi Türkyılmaz, “Henüz olay yaşanmamıştı, ben arayıp uyardım ama maalesef 10 dakika sonra kaza meydana geldi. Çok üzücü bir olay fakat önüne geçilebilirdi” dedi. 12 Nisan tarihinde Antalya’nın Konyaaltı ilçesindeki Sarısu-Tünektepe teleferik hattında bulunan bir teleferik direği devrilip seyir halindeki bir kabine çarptı. Kabinin parçalanması sonucu Avukat Memiş Gümüş hayatını kaybederken, 17 kişi de yaralanmıştı. Kaza sonrası tamamen duran teleferik kabinlerinde mahsur kalan 174 kişi, yaklaşık 1 gün süren çalışmalardan sonra tahliye edildi. Çorlu ilçesinde yaşayan Cezmi Türkyılmaz, üniversitede okuyan kızını ziyaret için gittiği Antalya’da yolculuk için bindiği teleferikte, kabinlerde mahsur kalan 174 kişi arasında yer aldı. Türkyılmaz ve ailesiyle yaklaşık 7 saat sonra helikopter vasıtasıyla mahsur kaldığı kabinden kurtarıldı. Olayla ilgili konuşan Makine Teknisyeni Cezmi Türkyılmaz, “Gezi amaçlı teleferiğe bindik ve geziyi tamamladıktan sonra dönüş için teleferiğe bindik. Bu sırada direklerden bizim kabinin üzerine kıvılcım sıçradı. Bunu kızım fark etti ve bana da söyledi. Ben de bu konulara karşı bilgisi olan bir makine teknisyeniyim. Kafamı kaldırıp baktığımda direğin üzerinde makaralar kilitlenmiş dönmüyordu. Hemen kabinde yazan irtibat numarasını arayarak, görevlilere ulaştım ve kazaya sebebiyet verilmesin diye teleferiği durdurmalarını ifade ettim. Arayıp, ‘direğin üzerindeki makaralar dönmüyor. Bu yüzden çelik halat kıvılcım çıkarıyor, teleferiği hemen durdurun’ dedim. Telefonu kapattılar 5 dakika sürdü, herhangi bir durdurma olmadı. 5 dakika sonra tekrar aradım ve ‘sakın yolcu almayın, teleferiği hemen durdurun, kıvılcım ve duman çıkıyor’ dedim. 3-4 dakika sonra teleferik tekrar start alınca bir baktım arkaya etrafı toz bulutu kapladı. Telefon kayıtlarına bakılabilir muhtemelen ilk ben arayıp uyardım. Benim aradığımda stop edilip bırakılsaydı bu olay yaşanmazdı” diye konuştu.
Antalya Deniz kaplumbağaları ilk yuvayı yaptı Antalya’nın Manavgat ilçesi Sorgun-Side sahilinde ilk yetişkin deniz kaplumbağası yuvası tespit edildi. Manavgat’ta nesli tükenme tehlikesi altındaki deniz kaplumbağalarının yuvalama alanlarından Sorgun- Side sahilinde, yeni sezonun ilk kaplumbağa yuvası tespit edildi. Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan aldığı araştırma izinleriyle izleme faaliyetlerini yürüten DEKAFOK Kıyı Koruma Derneği tarafından belirlenen kaplumbağa yuvası, korumaya alındı. Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ve genelgelerle nesli koruma altına alınan deniz kaplumbağalarının yuvalama alanları, her yıl olduğu gibi bu yıl da çeşitli uyarı ve tedbirlerle korunacak. Bunların başında yuvalama alanlarından motorlu araçların geçmesi, sahilde ateş yakılması, yavruların deniz yönüne gitmesini engelleyebilecek yapay ışıklar, havai fişekler ve çöpler gibi faktörlerin yasaklanması geliyor. İlk yuva, geçtiğimiz yıldan 18 gün önce tespit edildi DEKAFOK Kurucu Başkanı Seher Akyol, bu yıl beşinci koruma ve izleme sezonuna hazırlandıklarını belirterek, "2020 yılında bu işe başladığımızda bize ’Burada caretta mı olur?’ demişlerdi. İlk yıl burada carettaların olduğunu, ikinci yıl ise deniz analarının en büyük avcısı carettaların aslında buradaki en büyük çalışma alanı olan turizm için ne kadar önemli olduğunu gösterdik. Üçüncü yıldan itibaren ise çevreye duyarlı halkımızın muhteşem çabalarıyla daha da güçlendik. Bu yıl beşinci sezonumuza hazırlanırken çok daha müsterihiz çünkü vicdani duyguları son derece gelişmiş olan halkımız artık ne yapması ve yapmaması gerektiğini çok iyi biliyor. Geçmiş dönemlere bakarak duyarlılığıyla beni çok etkileyen off-road sürücülerimiz ekim ayının ortalarına kadar sahillerimizde araçla geçmemesi gerektiğini, kampçılarımız ateşin deniz kaplumbağalarına ne gibi zararlar verdiğini çok iyi biliyor. Bölgedeki otellerimiz bu konuda tam destekçimiz ve bu dönemde onlarla ve duyarlı personelleriyle muhteşem bir uyum yakalıyoruz" dedi. DEKAFOK tarafından yapılan açıklamada; ilk yuvanın geçtiğimiz yıldan 18 gün önce tespit edildiği belirtilirken, yetişkin deniz kaplumbağalarının ağustos ortalarına kadar yuvalamaya devam etmesinin beklendiği, yavruların ise ilk yuvadan yaklaşık 50 gün sonra çıkmaya başlayacağı ve geçen yıl olduğu gibi ekim ayının ortalarına kadar çıkışlarını sürdüreceği kaydedildi.