GÜNDEM - 21 Ekim 2014 Salı 13:43

Okulda engelli öğrenci tartışması

A
A
A
Okulda engelli öğrenci tartışması

Antalya’nın Muratpaşa ilçesi Piri Reis İlköğretim Okulu’nda öğrenci velileri arasında engelli öğrenci tartışması yaşandı.

Cevat Sargın ve Yıldız Albayrak Sargın çifti 6 sene önce Uşak’ta trafik kazası geçirdi. Kazada çiftin 6.5 aylık bebekleri S.S. (7) ortopedik engelli kaldı. Aile çocuklarının okul çağına gelmesiyle birlikte sorun yaşamaya başladıklarını iddia etti. Psikolojik danışmanlık yapan Cevat Sargın, kızının geçirdikleri trafik kazasının ardından ortopedik engelli kaldığını, güzel bir anaokulu süreci yaşadığını belirterek,

"İlkokula başladıktan sonra ilkokul öğretmeni çocuğumuzu kabul etmedi. Çocuğu okuldan göndermek için her türlü suistimali yaptı. Duygusal istismar uyguluyor, dışlıyor, velileri kışkırtıyor. Şu an kızım ikinci sınıfta. Geçen yıl da aynı problemler oldu. Geçen yılki soruşturmada öğretmen taçlandırıldı. Öğretmen problemi sürdürmeye devam etti. Ama biz velilerle çatışmaya girmedik. İl Milli Eğitim Müdürlüğü, çoğunluğun dediği doğrudur mantığıyla olayı kapatmaya gitti" dedi.

Öğretmenin çocuğunu sınıfa almadığını iddia eden baba Sargın, "Biz sesimizi duyurmak istiyoruz. Sonuç alamazsak yargıya gideceğiz. Oradan da sonuç alamazsak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne kadar konuyu taşıyacağız. Davamızı sonuna kadar sürdüreceğiz. Yaşanan olay bir ayıptı. Umarım bu ayıp kısa sürede temizlenir" şeklinde konuştu.

"AYRIŞTIRMA EĞİTİMİ"
Anne Yıldız Albayrak Sargın da engelli öğrencilerin ihmal edildiğini ileri sürerek şunları söyledi: "Adı kaynaştırma eğitimi ama uygulanan ayrıştırma eğitimidir. Sınıfta onlar için uygulanması gerekenler uygulanmıyor. Engelli çocuk, bir birey olarak okula kabul edilmiyor. Bu zaten engelli diye ayrıştırılıyor. Rapor alındıktan sonra bu çocukların hayatı bitiyor. Kızımın yüzde 30 yürüme engeli var.Öğretmene raporu tebliğ ettik. Amaç çocuğun okuldan başka okula devredilmesi. Başka okula nakil olması problemi çözmeyecek. Engelli anne ve babaların yaşadığı bir sorun."

"DIŞLAYICI DURUM SÖZ KONUSU DEĞİL"
Öğrenci velilerinden Kadriye Bölük de çocuğunun fiziksel ve zihinsel engelli kaynaştırma öğrencisi olduğunu ifade ederek, geldiği günden bu yana ne öğretmen ne de okul yönetiminden bir dışlayıcı durumun söz konusu olmadığını dile getirdi. Okulun bulunduğu bölgenin kırsal kesim olduğu ve yardımlaşmanın üst seviyede olduğunu kaydeden Bölük, sözlerine şöyle devam etti:

"Art niyet yok. Benim çocuğum farklı sınıfta ama S.S’den şiddet görüyor. Darp ediliyor, saçı çekiliyor. Canı yanınca çocuğum bana bile güvenmiyor. Kızım psikolojik olarak zarar görüyor. Çocuk sınıfta ders yaptırmıyor. Ailenin iddiasına göre öğretmen, okul ve veliler kötü. Peki neden bu okulda okuyor? Biz bu kadar kötüysek neyin savaşını veriyor? Biz bunu yetkilerle de söylüyoruz. Veliler şikayetçi. Ders yapılmıyor. Çocuk diğer öğrencilere şiddet uyguluyor ama bunu bilerek yapmıyor. Bunu biz çözemeyiz. Biz S.A.’yı kurtarmak adına kendi çocuklarımızı ne kadar feda edeceğiz? S.S., yolda yürürken kendiliğinden düşüyor. Nedenini biz bilemeyiz."

"TORUNUM AĞLAYARAK GELİYOR"
Mehmet Duran da torununun S.S ile aynı sınıfta olduğunu dile getirerek sözlerini şöyle sürdürdü: "Biz engelli bir öğrenciyi yadırgamıyoruz. Ama çok büyük rahatsızlık çekiyoruz. Torunumu korkudan okula gönderemiyorum. Akşam çocuk ağlayarak geliyor. Çocuk kendine sahip olamıyor. Anne ve babası bu çocuğa kötülük yapıyor. Bu kadar veli derdimizi anlatamadık. Ben çocuğumu okula getirmeyeceğim. S.S. öğrensin burada her şeyi. Rahatsız olduk. Biz nakil yapamıyoruz. Çocuklar rahatsız. Çocukları okula getiremiyoruz."

"ÇOCUĞUMUN GÖZÜNE KALEM GİRİYORDU"
Emine Öztürk isimli veli ise 25 velinin bu konudan şikayetçi olduğuna vurgu yaparak şunları söyledi:
"Toplantılarda dile getirdik. Aile bizi dinlemiyor. Engelli bir ailenin çocuğuyum ve onların neler yaşadığını iyi biliyorum. Aile de çok iyi biliyor. O çocuk için burası iyi eğitim aldığı bir yer değil. Bizim çocuklarımız da geride kalıyor. Bizi biraz dikkate alsınlar. İlçe Milli Eğitim Müdürü 'Çocuklarınızı okula gönderin' diyor. Biz çocuklarımızı okula yollamayacağız. Güvencemiz yok. Arkamızı döndükten sonra çocuğumun başına ne geleceğini bilmiyoruz. İtme var, kalem sokma var. Geçen yıl çocuğumun az kalsın gözüne giriyordu kalem. Bizim okul ve öğretmenle sorunumuz problemimiz yok. S.S’nin ailesi tarafından eğitimini alacağı yere götürülmesini istiyoruz. O çocuk harcanıyor, bizim çocuğumuz da harcanıyor."

İLÇE MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRÜ OKULA GELDİ
Velilerin şikayetlerinin ardından okula İlçe Milli Eğitim Müdürü Mehmet Karabacak geldi. Öğrenci velileri ve okul yönetimi ile konuşan Karabacak, ardından S.S’nın anne ve babasını müdürlüğe davet etti.
Karabacak, velilere, aile ile konuyu görüşeceklerini ve gerekeni yapacaklarını söyledi.

İSA AKAR-SABRİ ÇAĞLAR
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ordu Çılgın arıcı: Arılara yarı çıplak ve eldivensiz müdahale ediyor Ordu’nun Fatsa ilçesinde arıcılık yapan Abdulkadir Yirmibeşoğlu, maske ve eldiven olmadan yarı çıplak bir vaziyette arı kovanlarını açarak, adeta arılara meydan okuyor. Arılarının kendisini tanıdığını iddia eden Yirmibeşoğlu, tehlikeli olduğu bu işin kuralını bilmeyenlerin denememesi gerektiğini belirtiyor. Fatsa ilçesinde arıcılık yapan, 47 yaşındaki Yirmibeşoğlu, kendi arılarına olan güvenini farklı bir yöntemle sergiliyor. Arılarının kendisini tanıdığını iddia ederek, maske ve eldiven olmadan yarı çıplak kovanlarına arasına giren Yirmibeşoğlu, insanların bunu denememeleri gerektiğini belirtiyor. Yirmibeşoğlu arılarına güvendiğini, günün belirli saatlerinde çıplak da girse arıların bir şey yapmayacağını söyledi. “Arı işi şakaya gelmez” Arıcılığın, kendilerinde 3 kuşaktır devam ettiğini söyleyen Yirmibeşoğlu, yarı çıplak vaziyette arılara girmenin tehlikeli olduğuna dikkat çekerek, “3 kuşak arıcılık ile uğraşıyoruz. Kimi zaman yarı çıplak videolar çekip sosyal medyama atıyorum. Ben arıların ilmini bildiğim için bana bir şey yapmıyorlar. Arıları kızdırmamak gerekiyor. Kıyafetler temiz olacak, sabun ve parfüm kokusu olmayacak. Güneşin kızdırdığı anda ne yaparsanız yapın arı insana dokunmaz, çünkü yem almaya gidiyor. Tabii, bu oyun değil, bunu bilmeyenler kesinlikle soyunmasın, arı işi şakaya da gelmez, sonuçları ağır olabilir” diye konuştu. “Arılarım beni tanır, ben denemedim kimse denemesin” Arılarının kendisini tanıdığını iddia eden Yirmibeşoğlu, “Arı sokması sonucu komaya girenleri gördüm. Arılar beni tanır, zaten insanları, sahibini tanır. Onlar bizim oyuncağımız gibi oldu, çıplak da girsek bir şey yapmıyor” ifadelerine yer verdi. “Yağmurlu ve bulutlu havalarda kesinlikle arıya girilmez” Arı kovanlarının hava şartları ve günün belirli saatlerine göre açılması gerektiğini anlatan Yirmibeşoğlu, “Gündüz sıcakta saat 12.00-13.00 arasında arıya çıplak girilir ama akşam saatlerinde, yağmurlu ve bulutlu havalarda arıya kesinlikle girilmesin, o zaman çok fena çarpar. Bana ‘arılara üfleyen adam’ da diyorlar” şeklinde konuştu.
Erzurum Masterler Koşu Grubu Kırmızı Periler diyarında Çeşitli mesleklerde çalışan, esnaf, akademisyen, emekli ve yöneticilik yapan 35 ile 70 yaş üzerindeki kişilerin bir araya geldiği Palandöken Masterler Koşu Grubu, bu defa Narmanlı Peri Bacaları’nda koştu. "Çılgın Dadaşlar" olarak nitelendiren grubun koordinatörlüğünü yapan Hikmet Maraşlı, “Her pazar yaptığımız sabah koşumuzu, ekip üyemiz olan Halkbank Bölge Müdürü Yardımcısı Emrullah Okumuş ve Narman Belediye Başkanı Adem Kınalı’nın daveti ile Narman Peri Bacalarında gerçekleştirdik. Amacımız; koşumuzu Peri Bacalarında yaparak, oranın doğal güzelliklerinin daha büyük kitlelere duyurulmasına katkı sağlamaktı. Bunu da gerçekleştirdiğimiz için mutluyuz. Çünkü Peri Bacalarının bulunduğu kanyon gerçekten doğa harikası bir yer.” dedi. Palandöken Masterler Koşu Grubu, Erzurum’dan 25 kişilik bir grup halinde, Narman Peri Bacalarına gitti. Sabah saat 08:00 de başlayan etkinlik, tesislerin bulunduğu alandan, seyir terasının bulunduğu noktaya kanyon içerisinden yürüyerek tırmanan koşu grubu, seyir terası noktasından aşağıya 7 km ‘lik bir koşu gerçekleştirdi. Palandöken Masterler Koşu Grubu daha sonra Narman Belediye Başkanı ile yaşam boyu spor ağırlıklı kısa bir sohbet toplantısı gerçekleştirdi. Toplantıda, Narman’da uzun soluklu, gelenekselleştirilecek bir yarı maraton ya da ultra maraton düzenlenmesi konusunda fikir alışverişinde bulunduklarını ifade eden Hikmet Maraşlı “Bu konuda Belediye Başkanının da olumlu düşünceleri var, kendileri konu üzerinde çalışma yaparak gerektiğinde Palandöken Masterler Koşu grubunuzun da tecrübelerinden faydalanacaklarını anlattılar. Daha sonra Erzurum’a dönüş yaptık. Tüm katılımcı arkadaşlarımızla birlikte, böyle otantik bir ortamda yürüyüş ve koşu yapmanın mutluluğunu yaşamış olduk.” şeklinde konuştu.
Antalya Arıcıların yeni favorisi avokado ve muz balı İlkbahar aylarının gelmesiyle beraber Antalya’nın Alanya ilçesinin yüksek kesimlerimde arı kovanı bakımı dönemi başladı. Kovanlardaki petekleri yenilemeye başlayan arı yetiştiricileri yeterli balın olmadığını kontrol ettikten sonra faaliyetlerine başlıyor. 436 tane arıcının olduğu öğrenilen Alanya’ya ilçe dışından da gezginci arıcılar gelirken, bahar döneminde ilçede konakladıktan sonra dönem sonunda ayrılıyorlar. Zengin bir floraya sahip Alanya’da arı yetiştiricileri tarafından toplanan yayla, püren, badem, dağ çileği balının yanı sıra bu dönem avokado ve muz balı ön plana çıkıyor. Avokado ve muz balının Türkiye’de çoğunlukla Alanya’da olduğunu belirten arı yetiştiricileri bu bal türleri üzerinde çalışmalar yapıldığını dile getirdi. “Zirai ilaçlama arıcılar için çok büyük tehlike” Alanya İlçe Tarım ve Orman Müdürü Mehmet Rüzgar ve Antalya Arıcılar Birliği Danışmanı Kemal Öztürk, ilkbahar arı kovanı bakımı hakkında bilgiler verdi. İlçe Tarım ve Orman Müdürü Rüzgar, Alanya’daki arıcı sayısı ve ilçeye dışardan gelen arıcılar ile ilgili konuşarak, “Alanya gerek bitki örtüsü gerekse atmosfer olsun ciddi anlamda arıların ve arıcıların konakladığı, arıcılık üretiminin yapıldığı bir yer. Alanya’da 436 tane arıcı var. Bunlar 100 kovan ve üzeri olan arıcılar. Diğer illerden 500’e yakın gezginci arıcı geliyor. Bunlar da Alanya’da konaklayıp, kendi bölgelerine dönüyorlar. Bahar dönemine de girdiğimiz için arıcılar hem kovanlarının hem ekipmanlarının bakımlarını yapıyorlar. Biz de bu konuda teknik sağlıyoruz. Ekiplerimiz sürekli arıcıların yanında. Kovanların, arıların bakımlarını gerçekleştiriyorlar. Arıcılar bitki florasından yararlandığı için özellikle bahçe, tarla, sera olduğu bölgelerde zirai ilaçlama yapıyorlar. Bu arıcılar için çok büyük tehlike. Bitkisel üretim yapan üreticileri uyardık. İlaçlama yaparken gerekli tedbirleri alarak ilaçlama yapılması konusunda bilgilendirdik” dedi. "Kovanlara petek vererek arıları ilave hasat yöntemiyle geliştiriyoruz” Demirtaş Mahallesi’nde arı yetiştiriciliği işiyle uğraşan Antalya Arıcılar Birliği Danışmanı ve Selçuk Üniversitesi Hadim Meslek Yüksekokulu Mezunu Arıcılık Teknikeri Kemal Öztürk, ilkbahar aylarının gelmesiyle kovan bakımlarının başladığını belirtti. Bu dönemde arıların güçlenip kovanlarında bal yapacak düzeye geldiğini ifade eden Öztürk, avokado ve muz balının Türkiye’de Alanya bölgesinde bulunduğuna dikkat çekti. Kovan bakımıyla ilgili konuşan Öztürk, “Kovan bakımının ilk döneminde ana arı balı var mı yok mu kovanın yeterli besin stoku olup olmadığı kontrol edildikten sonra arılarımız destekleme şuruplarıyla beraber faaliyetlerini artırıyorlar. 10’lu kovanlar doldukça petek istedikçe kovanlara petek vererek arılarımızı ilave dediğimiz hasat yöntemiyle geliştirmeye çalışıyoruz” dedi. “Arılar güçlenip kovanlar bal yapacak düzeye geliyor” “Bu yılki bahar çalışmalarımıza başladık. Şimdi zaman itibarıyla yayla hazırlığına başlıyoruz. Ocak ayının 10’u gibi çalışmalarımız başlıyor” diyerek sözlerine devam eden Öztürk, “Bizler de ana arı kontrolümüzden sonra kovanlarımızda yeterli bal olup olmadığını kontrol edip yılın ilk aracılık faaliyetine başlıyoruz. Alanya’da ilk çiçeklenme Ocak ayının 20’si itibariyle badem ağaçlarının çiçek açmasıyla başladı. Arılarımız da yılın ilk yavrulama dönemine başlıyor. Böylece arılarımız güçlenip, kovanlarımız bal yapacak düzeye geliyor. Bu dönemde badem ağacından sonra avokado, narenciye, yaban bitkisi olarak sandal ya da dağ çileği olarak da bilinen ağaçların çiçek açmasıyla nektar verimi zirveye çıkıyor ve arılarımız çok güzel bir gelişmeyle beraber yıla hazırlanır. Nisan ayının gelmesiyle yayla hazırlığına arıcılarımız başladı. Daha yüksek baharın erken geldiği bölgelere göç edip arılarını geliştirmeye çalışıyorlar” diye konuştu. “Avokado ve muz balının üretilebileceği alanlarda çalışma başladı” Alanya’da son dönemde avokado bahçelerinin yapılmasıyla ve muz yetiştiriciliğiyle beraber avokado ve muz balının yetiştiğini de vurgu yapan Öztürk, Muz balı üzerinde Arıcılar Birliği’nin çalışmalar yaptığını ifade etti. Öztürk, "Anadolu balları arasında sıralamaya girmeye başladı. Son yıllarda geniş alanlara avokado ve muzun ekilmesiyle avokado ve muz balının üretilebileceği alanlar başladı. Alanya’da halk arasında dağ çileği olarak da bilinen sandal balı yetiştiriliyor. Arı yetiştiriciliği ve bal konusunda zengin bir flora çeşitliliği var. Aynı zamanda ikliminde ılıman geçmesinden dolayı 12 ay aracılık faaliyeti yapılabilecek bir bölge. Muz balı henüz yeni yetiştiriciliğine başlandığı için arıcılar birliği bu konuda gereken çalışmayı yapıyor. Muz meyvesinin sağlık açısından zenginliği herkes tarafından biliniyor. Bir muz meyvesini andıran lezzet aroması olan bir bal. Ilıman bir iklime sahip olduğu için Anadolu’nun diğer bölgelerinden de göçer arıcıların kış bakımı amacıyla yoğun olarak geldiği bir bölge. Yerli arıcılar olarak 40 bin civarında koloni var. Anadolu’nun diğer illerinden gelen arıcılarla beraber 70-80 bin dolayına yükseliyor” şeklinde konuştu.