SAĞLIK - 07 Şubat 2017 Salı 17:28

Op. Dr. Zuhal Demirhan Yananlı: 'Meme kanseri tedavi edilebilir bir hastalıktır'

A
A
A
Op. Dr. Zuhal Demirhan Yananlı: 'Meme kanseri tedavi edilebilir bir hastalıktır'

Medicana Anne Çocuk Merkezi Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Zuhal Demirhan Yananlı, ''Meme Kanseri tedavi edilebilir bir hastalıktır, üstelik memeyi almadan tedavi şansı vardır'' dedi.

Op. Dr. Zuhal Demirhan Yananlı, meme kanseri ile ilgili önemli açıklamalar yaptı. Meme kanseri riskini arttıran faktörler, belirtileri, tedavi yöntemleri ve kendi kendine meme muayenesi nasıl yapılması gerektiği hakkında bilgiler verdi.

Yaklaşık her 8 kadından birinde hayatı boyunca meme kanseri görülmektedir diyen Op. Dr. Yananlı, ''Meme, süt bezleri ve burada üretilen sütü meme başına taşıyan kanallardan oluşur. Bu süt bezleri ve kanalları döşeyen hücrelerin, kontrol dışı olarak çoğalmaları ve vücudun çeşitli yerlerine giderek çoğalmaya devam etmelerine meme kanseri denir. Meme kanseri kadınlarda en sık görülen kanserdir. Batı toplumlarında yaklaşık her 8 kadından birinde hayatı boyunca meme kanseri gelişmektedir. Meme kanserinin en sık bulgusu memede kitledir. Bu nedenle her kadın ayda bir kez kendi kendine meme muayenesi yapmalı ve memesini tanımalıdır. Memesinde farklılaşma hissettiğinde mutlaka muayene için cerraha başvurmalıdır'' şeklinde konuştu.

Meme kanseri riskini arttıran faktörler
Op. Dr. Yananlı meme kanserini arttıran faktörler hakkında şu bilgileri verdi: ''50 yaş üzerinde olmak. Yakın akrabalardan biri meme kanseriyse, (anne veya kız kardeş meme kanseri ise,2-3 misli fazla) bu kadınlar daha sık ve dikkatli izlenmelidir. Adet görmeye 12 yaşından önce başlamış iseniz, hiç gebe kalmamışsanız, ilk gebelik yaşı ne kadar geç ise meme kanseri riski de o kadar yüksek olur. Adet görmeniz 50 yaşından sonra da devam ediyor olması. Radyasyona maruz kalma meme kanseri riskini artırır. Önceden meme kanseri olanlarda yeni meme kanseri gelişme riski daha yüksektir. Bağırsak, yumurtalık ve rahim kanseri olan hastalarda da meme kanseri gelişme riski daha fazladır. Uzun dönem hormon (östrojen) tedavisi almış olma (örneğin menopoz için) riski artırır. Menopoz sonrası dönemde fazla kilo alma meme kanseri riskini artırır. Fazla miktarda alkol alımı riski artırır. Uzun süre emzirmenin meme kanserinden koruyucu olduğu düşünülmektedir.''

Meme kanserinin belirtileri
Erken evre meme kanserinde hastanın hiç şikayeti olmayabileceğini ifade eden Op. Dr. Yananlı, ''En sık gördüğümüz belirtiler memede ele kitle gelmesidir. Memeden akıntı gelmesi (bulanık ya da kanlı), meme başında çekilme, meme derisi üzerinde çekilme, memede büyüme, ödem, kızarıklık, meme derisinin portakal kabuğu görünümünde olması, meme başında iyileşmeyen yara, memede daha önceden olmayan, gözle fark edilebilen herhangi bir değişiklik gibi durumlar meme kanserini belirtileridir'' dedi.
Op. Dr. Yananlı, meme kanseri teşhisinin, meme muayenesi (kendi kendine ve uzman doktor muayenesi), görüntüleme yöntemleri (USG, mamografi, MRI) kullanılarak memedeki lezyonların tespit edilmesi ve biopsi(iğne biopsisi (İİAB, tru-cut), cerrahi biopsi) ile konulduğunu belirtti.

Erken tanının avantajı
Erken tanı ile tespit edilen meme kanserleri için birkaç avantajın söz konusu olduğunu vurgulan Op. Dr. Yananlı, ''Memenin tümü alınmaksızın sadece tümörlü doku çıkarılması yeterli olabilmekte, meme yerinde kalabilmektedir. Aksiller (koltuk altı) lenfnodlarının tamamı alınmaksızın örnekleme yapmak amacı ile alınan sadece 1 veya 2 adet lenf nodu(sentinel lenf nodu) biopsisi yeterli olabilmektedir. Erken tanıyı koymak için meme ile ilgili şikayet olsun veya olmasın, oluşabilecek kanseri mümkün olan en erken devrede tespit edebilmek için her kadının; 20 yaşından itibaren ayda bir kez kendi kendini muayene etmesi, 20-40 yaş arası en az 2 yılda bir uzman doktor muayenesi ve meme USG kontrolü, 40 yaşından sonra her yıl uzman doktor muayenesi, mamografi ve meme USG kontrolü gerekmektedir. Meme kanserlerinin tedavisi; cerrahi (ameliyat), kemoterapi (ilaç tedavisi), radyoterapi (ışın tedavisi) ve hormonal terapi (hormonal ilaç tedavisi) şeklindedir. Meme kanserinin tipi, evresi, kişinin yaşı ve özelliklerine göre bu tedavilerin biri, bir kaçı veya hepsi yapılabilir'' dedi.

Kendi kendine meme muayenesi
Her kadının ayda bir kez kendi memesini kontrol etmesinin altını çizen Op. Dr. Yananlı, ''Her kadının meme yapısının farklı olduğunu unutmamak gerekir. Hasta kendi kendini muayene ederken fark ettiği değişiklikleri hemen doktoruna bildirmelidir. Kadınların belli aralıklarla memelerini kontrol etmeleri, meme kanserini ileri aşamalara ulaşmadan fark etmenin ve kolay tedaviye başlangıcın ilk adımını oluşturuyor. Her kadın kendini ayda bir kez muayene etmeli. Bu muayene, adet başlangıcından 5-7 gün sonra yani hormon etkisinin en az olduğu dönemde yapılmalı. Menopozdaki bayanların ise her ay aynı günlerde meme muayenesi yapmaları uygundur. Kendini düzenli olarak muayene eden her kadın belli bir süre sonra kendi memelerini tanıyor ve normal meme dokusunun özelliklerini öğreniyor. Böylece yeni ortaya çıkan kitleleri erken dönemde fark edebilecek duruma geliyor'' ifadelerini kullandı.

''Muayeneye önce ayna karşısında başlanır''
Muayeneye önce ayna karşısında başlandığını dile getiren Op. Dr. Yananlı, ''Memeler gözle değerlendirilir; memelerinizde belirgin şişlik, asimetri, meme cildinde içe doğru çekilme alanları, renk değişiklikleri, kızarıklık, yüzeysel damarlarda önceden var olmayan bir belirginleşme hali, ciltte 'portakal kabuğu' manzarası (cilt yüzeyinde lenf kanalı tıkanıklıklarına bağlı olarak portakal kabuğu görünümünü andıran değişiklikler) gibi bulgular aranır'' diye konuştu.
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Ahlat’ta ‘Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun’ anma programı düzenlendi Eski Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun vefatının 5. yılında Bitlis’in Ahlat ilçesinde anıldı. Ahlat ilçesinde Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun anısına “Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun” anma programı düzenlendi. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı’nın katkılarıyla Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği tarafından düzenlenen program saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Daha sonra konuşma yapan Bitlis Valisi Erol Karaömeroğlu, “Haluk Dursun’un hatırasına sahip çıkan bu anlamlı program dolayısıyla sizlerle beraber olmaktan duyduğum memnuniyeti özellikle ifade etmek istiyorum. Bugün ülkemizin yetiştirmiş olduğu mümtaz bir ismi anmak üzere buradayız. Prof.Dr.Haluk Dursun’u ebedi aleme uğurlayalı tam 5 yıl oldu. Van Erciş’te kendi aracıyla seyir halindeyken meydana gelen elim bir trafik kazası sonucu maalesef hocamızı 19 Ağustos 2019 tarihinde kaybettik. Kültür birikimi ve hitabetiyle araştırmayı, bildiğini ve gördüğünü meraklısına aktarmayı seven, hayatını görevine adayan bir bilim insanıydı. Ahmet hocamızı bir kez daha rahmetle, özlemle, şükranla yad ediyorum. Değerli ailesine, dostlarına, mesai arkadaşlarına tekrar başsağlığı diliyorum. Rabbim Haluk hocamızdan razı olsun, mekanı ali olsun. Bu anlamlı buluşmanın düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi. Ardından konuşan AK Parti Ankara Milletvekili Zeynep Yıldız, “Gerçekten bir ideal, ülkü ve niyet uğruna yola koyulanlardandı Haluk hoca ve bugün bizi burada bir araya getirdi. Bunu da yaparken bir mekan ve bellek ilişkisi kurmaya yönelik en önemli noktalardan birinde Ahlat’ta bizleri buluşturdu. Gerçekten nereden geldik nereye doğru yürüyeceğiz duygusunu bize pekiştirebilecek bir noktada bir araya gelmiş olduk” ifadelerini kullandı. MHP Genel Başkan Başdanışmanı Prof. Dr. Ruhi Ersoy’da, “Ahlatın maneviyatıyla gençliğin enerjisini bir araya getiren bu tarihi ve bu mukaddes şehirde Kubbet-ül İslam’da sizlerle beraber olmaktan tarihe adanmış, adanmış olduğu bir ülküsünde yol yürürken rahmeti rahmana kavuşmuş değerlerimizi anma vesilesiyle sizlerle olmaktan bende kıvanç duyuyorum. Ahlat’ı anlamak, tanımak ve bu değerler etrafında dertlenen Ahmet Haluk Dursun profili, şahsiyetleri, onun etrafında neşet etmiş yetiştirmiş olduğu gençlerin yeniden filizlenmesine iklim oluşturmaktır. Bizim muradımız ve mefkuremiz budur. Siyasetten de, devlet hayatından da anladığımızda budur, bu olmalıdır. Bu sebepten dolayı bugün bu saatte bu salonu dolduran her bir arkadaşım bu atmosferin bir parçası olmuştur. Bu programın hayat bulmasında dertlenerek Ahmet Haluk Dursun hocanın derdini kendine dert ederek yola çıkıp kamu imkanlarıyla bu iş yürümüyorsa milletle yürüyebiliriz, dernekleşiriz diyerek devletimizin kapısını çalarız diyerek yolculuğa başladı. Bugünün anlamını bir bütün halinde program bitene kadar hissedip yaşayalım” şeklinde konuştu. Bitlis Eren Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr.Ferit İzci ise, “Bizim medeniyetlerimiz başka medeniyetlere benzemez. Bizim medeniyetlerimiz işte böyle şahsiyetler ve gençler üzerine inşa edilmiş ilelebet varlığını devam ettirecek medeniyetlerdir. Başka medeniyetlerin hayal bile edemeyecekleri zirvelere çıkmış olan ecdadın nesilleriyiz. Hayatını bu şekilde mücadeleyle geçiren başta sayın Ahmet hocamız olmak üzere bu ülkede ve coğrafyada yetişmiş değerlerli şahsiyetlere huzurlarınızda saygıyla ve minnet duyuyorum” dedi. Düzenlenen program hakkında gazetecilere açıklamada bulunan Anadolu Tarih ve Kültür Birliği Derneği Başkanı Doğan Güngör, “Kültür ve Turizm Bakan yardımcısıyken çok sevdiği Ahlat’ı ziyaretinin hemen sonrasında geçirdiği trafik kazasıyla hayatını kaybeden Prof.Dr.Ahmet Haluk Dursun hocayı anmak, Ahlat’ı anlatmak ve gençlerle hemhal olmka için buradayız. Dernek olarak hocamızı anmak üzere yaptığımız ikinci program. İlkini Çanakkale’de yine tarihimizin müstesna mekanlarından birinde, bugünde Ahlat’ta yaptık” dedi. Anma programına katılan Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kızı Nilay Dursun’da duygularını şöyle ifade etti; “Babamın hayatının son yıllarında özellikle çok önem verdiği Anadolu Tarih ve Kültür Birliği projesinin yaşatılıyor olabildiğini görmek gerçekten çok mutluluk verici. Yıllar önce babamın vefatından sonra tanıştığım bu değerli ekiple 5.yılında da bu tarz etkinliklerle bir araya gelmeyi sürdürüyoruz. Babamı anmayı, onun öğretilerini, gençlere aktarmaya çalıştığı bilgileri bir arada tekrar hatırlayarak belki yeni kitlelere aktarmaya çalışıyoruz. Bu gerçekten çok önemli. Dolayısıyla bu etkinliklerde desteği olan herkese çok teşekkür ediyorum.” İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü son sınıf öğrencisi Kenan Toprak Çatkın’da, “Ahlat’a ikinci gelişim. Bundan önce de bir program aracılığıyla gelmiştim. Haluk hoca bizde çok önemli ve derin etkiler bıraktı. Zaten bu etkileri panelimizde de anlatacağız” dedi. Yapılan konuşmaların ardından program Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği Musiki Grubunun Haluk Dursun’un sevdiği müzikleri seslendirmesiyle devam etti. Arından Ahmet Haluk Dursun hocayla anısı olan çeşitli üniversite öğrencilerin paneli ve BEÜ öğretim üyesi Doç.Dr.Hasan Buğrul’un Ahlat’taki tarihi mezar taşları üzerindeki övgü içerikli yazılar adlı sunumuyla program sona erdi. Anma programı sonunda toplu hatıra fotoğrafı çektirildi. Ahlat Halk Eğitimi Merkezi konferans salonunda düzenlenen anma programına Ahlat Kaymakamı Batuhan Bingöl, Ahlat Belediye Başkanı Yavuz Gülmez, Bitlis İl Emniyet Müdürü Ortaç Şekeroğlu, Bitlis İl jandarma komutanı Tuğgeneral Eyüp Subaşı, bazı kurum amirleri, çok sayıda akademisyen, yazar, eğitimci ve öğrenci katıldı. Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kaza sonucu vefatı 2019 yılında Malazgirt Zaferi’nin 948. yıl dönümü etkinlikleri öncesi Ahlat’ta gezi ve incelemelerde buluna merhum Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun, buradaki incelemeleri sonrası kara yoluyla Van’a hareket etmişti. Dursun’un içinde bulunduğu araç, Erciş’in Bayramlı Mahallesi yakınlarında kaza yapmış, kazada Ahmet Haluk Dursun hayatını kaybetmişti.
Antalya Otomobil su kanalına uçtu: Öldüğü düşünülen sürücünün yüzerek kaçtığı ortaya çıktı Antalya’da kontrolden çıkıp su kanalına uçan otomobildeki sürücü, kanaldan yüzerek çıkıp olay yerinden kaçtı. Aracın yaklaşık 1 buçuk ay önce satışını yapıp devrinin henüz alınmadığını belirten ruhsat sahibi kadın ise olay yerine geldiğindeki ilk sözü, “Allah’tan içinde kimse yok” oldu. Kazanın görgü şahidi bir genç ise, “Sürücü çok paniklemişti, yüzerek kanaldan çıktı, ardından kaçtı” dedi. Kaza, saat 22.00 sıralarında Kepez ilçesine bağlı Göksu Mahallesi’ndeki Nene Hatun Caddesi ile İbn-i Sinan Sokak kesişiminde meydana geldi. Henüz sürücüsünün ismi öğrenilemeyen 16 LUB 73 plakalı otomobilin önce kaldırıma çarpıp ardından su kanalına uçtuğunu görenler durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. İhbarın ardından olay yerine itfaiye, polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Belirtilen adrese gelen itfaiye ekipleri, araçta yaptıkları kontrolde herhangi bir kişinin olmadığını tespit etti. Bunun üzerine görgü şahitlerinin ifadesine başvuran polis, sürücünün araçtan çıktıktan sonra yüzerek kanaldan çıktığını ve ardından panikleyerek kaçtığını belirledi. Trafik polisinin araç plakasından yaptığı sorgulamada, aracın Gülfer Hanedar adına kayıtlı olduğu belirlendi. “Arabayı sattım, parasını aldım ama devrini almadı” Ekiplerin haber vermesiyle kaza yerine gelen Hanedar, aracı Halil isminde bir galerice yaklaşık 1 buçuk ay önce sattığını, parasını almasına rağmen karşı tarafın devrini henüz üzerine almadığını söyledi. Gazetecilere de açıklamada bulunan Hanedar, “Arabayı satmıştım, parasını aldım ancak devrini henüz üzerine almadı. Kaza olunca beni aradılar. Allah’tan içinde kimse yok, ona sevindik. Galericiye satmıştım. Onun sürüp sürmediği de belli değil, ulaşamıyorum da” diye konuştu. Kazayı görenlerden Musa Kont isimli genç ise “Araba aniden fren yaptı ve kanala uçtuktan sonra sürücü yüzerek çıktı. Adam çok panik yapıyordu, sakinleştirmeye çalıştık ama kaçtı gitti” dedi. Polis ekipleri sürücüyü bulmak için çalışma başlatırken, araç çekiciyle su kanalından çıkartılarak otoparka götürüldü.