SAĞLIK - 12 Ocak 2023 Perşembe 11:28

Prof. Dr. Kurt:'HIV virüsü vücudun bağışıklığını hızlı bir şekilde düşürdüğü için Tüberküloz mikrobu aktif hale geliyor'

A
A
A
Prof. Dr. Kurt:'HIV virüsü vücudun bağışıklığını hızlı bir şekilde düşürdüğü için Tüberküloz mikrobu aktif hale geliyor'

 Ankara Etlik Şehir Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Bahar Kurt, “HIV virüsü vücudun bağışıklığını hızlı bir şekilde düşürdüğü için Tüberküloz basili (mikrobunu) aktif hale geliyor. İkisinin arasındaki ilişki budur” dedi.

Solunum yolu hastalığı olan ve mikroskobik damlacıkların hava yoluyla taşınmasıyla yayılan Tüberküloz (Verem) hastalığı, 15 günden uzun süren öksürük, yüksek ateş, şiddetli göğüs ağrısı, halsizlik ve yorgunluk belirtileriyle görülüyor. Ayrıca aktif Tüberküloz hastalığına sahip olan kişiler, kendisiyle yakın temasta bulunan 5 ile 15 kişiyi enfekte edebiliyor. İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine özel açıklamalarda bulunan Ankara Etlik Şehir Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Bahar Kurt, dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 3’te 1’inin verem mikrobuyla enfekte olduğunu ifade ederek, virüsün enfekte olan kişiler arasında yüzde 5 ile 15 arasında aktif hale geldiğini vurguladı.

“Türkiye’de aktif Tüberküloz sayısı 8-9 bin civarına inmiş durumda”

Tüberküloz hastalığıyla mücadele anlamında Türkiye’de önemli adımlar atıldığını belirten Kurt, “Doğrudan gözetimli tedavilerle Tüberküloz hastalarının sayısı gün geçtikçe azalmaktadır. Dünya yüzeyinde 2018 yılından itibaren Tüberküloz insidansının (hastalıkların yeni olgularının sayısı) biraz yükselmekte olduğunu görüyoruz ama dünyada 10 milyon kadar aktif Tüberküloz hastalığının olduğunu da biliyoruz. Türkiye’de ise 2005 yılından itibaren aktif Tüberküloz hasta sayısı 20 binlerde iken şu anda 8-9 bin civarına inmiş durumda. Burada da başarı doğrudan gözetimli tedavi sayesinde oluyor. Verem Savaş Dispanserlerinin çok etkin çalışması sebebiyle Tüberküloz hastalarının tedavileri düzenli bir şekilde yapılıyor ve tedavi bitimine kadar güzel bir şekilde takip ediliyor” ifadelerini kullandı.

“HIV virüsü vücudun bağışıklığını hızlı bir şekilde düşürdüğü için Tüberküloz basilini aktif hale geliyor”

İmmün (Bağışıklık) sistemini baskılayan hastalıklar sonrası Tüberküloz basilinin aktif hale gelebildiğine dikkati çeken Kurt, “HIV virüsü vücudun bağışıklığını hızlı bir şekilde düşürdüğü için Tüberküloz basilini aktif hale geliyor. İkisinin arasındaki ilişki budur. Tüberküloz basilini dünyada yaşayan insanların 3’te 1’i tarafından alınmış bulunuyor. Ancak bağışıklığımız iyi olduğu zaman bu basil vücutta kalıyor ve aktifleşmiyor. Ama HIV virüsü gibi virüslerin sebep olduğu bağışıklığı baskılayıcı hastalıklar da bu basilleri aktif hale geçiriyor” diye konuştu.

“Latent Tüberkülozdan ancak bizim şüphelenmemiz gerekir”

Latent (Gizli) Tüberkülozun belli belirtilerinin olmadığını kaydeden Kurt, “Bunu tespit etmek için kişilerin direkt müracaatları gerekmiyor. Ancak bizim şüphelenmemiz gerekiyor. Bazı durumlarda örneğin son yıllarda romatizmal hastalıklarda immün baskılayıcı tedaviler uygulanıyor. Romatizmal hastalığa sahip olan hastalar tedaviye başlamadan evvel Latent Tüberküloz olup olmadığının araştırılması gerekiyor. Bunun için kan, cilt testleri yapabiliriz ve direkt akciğer filmlerinde de lezyon olup olmadığına bakabiliyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

“Verem aşısı yüzde 0 ila 80 arasında koruyuculuğu olan bir aşı ve mutlaka yaptırmak gerekiyor”

Tüberküloz aşısının doğumdan sonraki ikinci aydan itibaren yapılabildiğini dile getiren Kurt, sözlerine şöyle devam etti:

“Daha önceki yıllarda hemen doğumdan sonra yapılırdı ancak yapılan araştırmalarda bebeklerin cilt yapısının çok ince olması sebebiyle çok etkili yapılamadığı kararına varıldı. Ondan sonra artık ikinci aydan sonra yapılıyor ve ilkokula başlarken tekrarlanabiliyor. Ancak bunu yaparken de önceden PPD testi dediğimiz cilt testini de yapmak gerekiyor. Çünkü o zamana kadar çocuklar verem mikrobuyla karşılaşmış oluyor. Verem aşısı yüzde 0 ila 80 arasında koruyuculuğu olan bir aşı ve mutlaka yaptırmak gerekiyor. Özellikle Türkiye gibi Tüberküloz insidansının yüksek olduğu ülkelerde verem aşısının yerini tartışmamak gerekiyor.”

“Tüberküloz hastası tespit ettiğimiz zaman mutlaka yakın çevresini de tarıyoruz”

Tüberkülozun bulaşıcı bir hastalık olduğunu ve gülme, konuşma ve hapşırma yoluyla bulaştığını belirten Kurt, “Biz bir Tüberküloz hastası tespit ettiğimiz zaman mutlaka yakın çevresini de tarıyoruz. İş arkadaşları ve evde yaşayan hane üyelerinin de taranması gerekiyor. Ailesinde böyle bir hastalık olan insanın mutlaka verem savaş dispanserlerine gitmesi gerekiyor. Dispanserlerde doğrudan gözetimli tedaviler var yani hasta her ilacı aldığında gözetim altında olması gerekiyor ve Tüberküloz tedavisi de kısa bir tedavi değil, oldukça miktarı fazla sayıda ilaçların kullanıldığı bir hastalık. 6 ay ile başlıyor tedavisi ve 6 ay boyunca eksiksiz bu ilaçları alması gerekiyor.

Muhammed Musab Gümüşer - İbrahim Çakmak
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aydın Çiçekçilerden yazlık bakım uyarısı Yaz aylarının yaklaşması ile birlikte şehrin her köşesinde rengarenk çiçeklerin açmasıyla Aydınlılar baharın coşkusunu doyasıya yaşarken, 30 yıldır çiçekçilik sektöründe faaliyet gösteren Şenol Karakol çiçeklerin güzelliklerini korumak ve daha uzun süre canlı kalmasını sağlamak için doğru bakımın öneminin büyük olduğunu ifade ederek çiçek bakımı hakkında bilgiler verdi. 30 yıldır çiçekçilik sektöründe faaliyet gösteren Şenol Karakol her çiçeğin kendi özel bakım ihtiyaçları olduğunu belirtip, "Çiçeklerin bakımı, onların sağlıklı ve canlı kalması için hayati bir öneme sahiptir. Doğru sulama, güneş ışığı ve toprak seçimi, çiçeklerin daha uzun ömürlü olmasını sağlar. Çiçeğin türüne ve özelliklerine göre uygun sulama, gübreleme ve ışık alımı gibi faktörlerin belirlenmesi gerekmektedir" diye konuşarak çiçek bakımında dikkat edilmesi gereken konuları aktardı. Yaz aylarında çiçek bakımının önemini vurgulayan Karakol, "Yaz aylarında hava sıcaklıklarının artmasıyla birlikte bitkilerin bakımı da daha dikkatli ve özenli bir şekilde yapılmalıdır. Yaz aylarında sıcaklıkların yüksek olması bitkilerin daha sık sulanmasını gerektirir. Ancak suyun aşırı verilmesi de bitkiler için zararlı olabilir. Sulama zamanlarına dikkat etmek ve toprağın nemini kontrol etmek önemlidir. Çoğu çiçek, doğrudan güneş ışığına maruz kaldığında yanabilir. Bu nedenle çiçekler doğrudan güneş ışığından korumak için gölge alanlarda veya hafif gölge yerlerde tutulmaya çalışılmalıdır. Yaz aylarında toprak nemini korumak için organik gübreler kullanabilir. Ayrıca, toprakta biriken tuz ve minerallerin çiçeğin köklerine zarar vermemesi için zaman zaman toprak değişimi yapılmalıdır. Yazın sıcak ve nemli hava şartları zararlı böceklerin çoğalmasına neden olabilir. Bitkilerinizde görülen zararlıları tanımak ve doğru ilaçları kullanarak mücadele etmek, çiçeklerinizin sağlığını korumak için önemlidir" dedi. Çiçeklerin düzenli olarak budanmasının daha sağlıklı ve güçlü budama sağlayacağını sözlerine ekleyen Karakol, "Yaz aylarında çiçeklerinizi düzenli olarak budamak, daha sağlıklı ve güçlü bir büyüme sağlar. Ayrıca, solmuş çiçekleri düzenli olarak temizlemek, bitkinin daha fazla enerjiye sahip olmasını ve yeni çiçeklerin daha çabuk açmasını sağlar" diye konuştu.
Muş Hazine avcıları ahırdan tünel kazarak tümülüsün altını oydu Muş’ta yapısı itibarıyla piramitleri andıran topraktan yığma ve içinde mezar odası bulunan binlerce yıllık tümülüsler, definecilerin tahribatına uğrayarak yok olma ile karşı karşıya kaldı. Muş Ovası’nda yer alan ve antik dönemlere ait önemli yapılardan biri olan Yaygın Çarşı Tümülüsü, altın bulma iddiasıyla hazine avcıları tarafından tahrip edildi. Tarihi ve kültürel değer taşıyan bu tarihi eserin zarar görmesi, kamuoyunda büyük tepki uyandırdı. Tepenin yakınında bulunan bir ahırın içerisinden tünel kazarak tümülüsün altına kadar ilerleyen hazine avcıları, tümülüsün yanı sıra çevredeki diğer tarihi yapıları da tehdit ederek ciddi zararlara yol açtı. Hazine avcılarının izinsiz ve kontrolsüz kazı faaliyetleri, Yaygın’daki tarihi binaya da ciddi zarar verdi. Bu kazılar sırasında, binanın duvarlarında çatlaklar oluşurken temellinde ise ciddi hasarlar meydana geldi. Ahırdan kazılan tünel yağmurun yağması ile çökünce durumu fark eden vatandaşlar jandarma ve AFAD ekiplerine haber verdi. Olay yerine gelen ekipler, burada yaptıkları çalışmalar neticesinde konu ile ilgili soruşturma başlattı. Tarihi yapılara zarar veren hazine avcılarına tepki gösteren Maşallah Çelik, “Tepenin yakınındaki bir ahırın içinden tünel kazarak binanın altına kadar gelmişler. Yağmurların yağması ile tünel çöktü. Biz de fark ederek jandarmaya haber verdik. Jandarma ve AFAD gerekli incelemelerini yaptı. Burası tarihi bir yer, burayı korumamız lazım. Devletin desteği ile bu hazineciler yakalanmalı. Bina şu an çökme riski yüksek. Hazineciler binanın altını ağaç kütükleriyle destek vermişler. Bu bina ve bu tepe bizler için çok önemli” dedi.