SAĞLIK - 15 Nisan 2022 Cuma 09:25

Prof. Dr. Saraçoğlu: 'Karaciğer için maydanoz limon kürü'

A
A
A
Prof. Dr. Saraçoğlu: 'Karaciğer için maydanoz limon kürü'

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Prof. Dr. İbrahim Adnan Saraçoğlu, kronik yorgunluk hissi, ciltte sivilce oluşumu gibi şikayetlerin en temel kaynağının ‘karaciğer’ olduğunu söyleyerek, bunun için ‘maydanoz limon kürü’nü önerdi.

Samsun Büyükşehir Belediyesi’nin dijital interaktif dergisi ‘Samsun E-Dergi’nin 4’ncü sayısına röportaj veren Cumhurbaşkanı Başdanışmanı, Sağlık ve Gıda Politikaları Kurulu Üyesi, Kimya Mühendisi Prof. Dr. İbrahim Adnan Saraçoğlu, hastalıklara karşı reçetelerini paylaşıp özel kürlerin tariflerini anlattı.

Kronik yorgunluk hissinin kaynağı karaciğer

Prof. Dr. Saraçoğlu, kronik yorgunluk hissi, ciltte sivilce oluşumu gibi şikayetlerin en temelde kaynağının karaciğer olduğuna dikkat çekerek, “Karaciğerin sağlıklı çalışması ve bu organın bağışıklık sistemini güçlendirmek için önerdiğim ve kitaplarımda da bahsettiğim besin öğelerinin en başında maydanoz, limon, enginar ve kereviz gelmektedir. Bu sebzelere beslenmemizde sıklıkla yer vererek ve yılda 3-4 defa kür şeklinde uygulayarak karaciğer sağlığımızı korumamız mümkün olabilmektedir” diye konuştu.

15 günlük kür

Özellikle maydanozun, karaciğerdeki ve cilt altındaki iltihabın dışarı atımını sağlayacak güçte moleküllere sahip olduğunu, limonla da bir araya geldiğinde moleküllerin aktif hale geldiğini söyleyen Prof. Dr. Saraçoğlu şunları söyledi:

“Bu sayede maydanoz limon kürü; karaciğerin bağışıklık sistemi, karaciğer yağlanması, hepatit B, sivilce gibi cilt sorunlarında da etkili. Kronik yorgunluk hissi, ciltte sivilce oluşumu, karaciğer yağlanması ve hepatit B için maydanoz-limon kürü çok faydalı. Maydanoz kürü şöyle yapılır; 15–16 dal maydanozu sapları ile beraber blendere atılır. Üzerine iki yemek kaşığı limon suyu ve yarım su bardağından biraz fazla su ilave edilir. İki dakika blenderden geçirilir. Günde bir defa sabah kahvaltıdan 15 dakika önce tamamı içilir. 15 günlük uygulamadan sonra 5 günlük ara verilir ve tekrar 15 gün uygulanır.”

“Çınar yaprağı kireçlenmeye karşı etkili”

Bunun dışında çınar yaprağının faydalarını da anlatan Prof. Dr. Saraçoğlu, “Çınar yaprağında bulunan sekonder metabolitler ile kireçlenmede etkindir. Çınar yaprağının kireçlenme dışında etkili olduğu hastalıklardan bazıları arasında bel ve boyun fıtığı, romatizma, epilepsi, uyku sorunu yer almaktadır. Çınar yaprağının antidepresan ve ağrı kesici özelliği de bulunmaktadır. Çınar yaprağının bir miktar tansiyonu yükseltme özelliği olduğundan tansiyon dengesine yardımcı olarak Kuşburnu bitkisi ile kullanılması gerekir” ifadelerini kullandı.

“İki nesil sonrasını etkiliyor”

Obeziteye de dikkat çeken Prof. Dr. Saraçoğlu, “Maalesef ki, büyük şehir hayatının getirmiş olduğu hazır katkılı yiyecek, GDO’lu ürünlerin tüketiminin artması ile obezite, diyabet gibi hastalıklarla genç yaşta mücadele eden bir nesil yetişmekte. Unutmayın ki, ne yerseniz o’sunuz! Şöyle ki, bugün yediğiniz gıdaların zararları veya olumsuz etkilerinin size dönüşü 2 nesil sonrasında yani torununuzun bağışıklık sistemine etki etmektedir. Yıllardır dikkat çekmeye, anlatmaya çalıştığım konu ata tohumu, Anadolu topraklarının ayrıcalığıdır. Atalarımızın, Anadolu’nun geleneksel beslenme alışkanlıkları ile beslenme kültürümüzü yeniden gençlerimize kazandırmak, GDO’suz, ata tohumu ile üretilmiş ‘tahıl, sebze, meyve, et’ ürünlerinin sürdürülebilir olması çok önemlidir” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzincan Türkiye’nin canlı ve minarel türleri bu müzede sergileniyor Türkiye’nin ilk doğa tarih müzesi olma özelliği taşıyan Erzincan’ın Kemaliye ilçesindeki Prof. Dr. Ali Demirsoy Doğa Tarihi Müzesi, başta Kemaliye olmak üzere Erzincan ve yurt genelinden canlı ve minarel türlerine ait yaklaşık 5 bin çeşit materyali sergiliyor. Erzincan Kemaliye’deki Prof. Dr. Ali Demirsoy Doğa Tarihi Müzesi, Kemaliyeli olan, Prof. Dr. Ali Demirsoy’un katkıları ile kuruldu. Müzeyle ilgili şu bilgilere yer verildi: “Prof. Dr. Ali Demirsoy Doğa Tarihi Müzesi, Kemaliye ilçesinde kurulan “Doğa Müzesinde Bilimsel Bir Gezinti” isimli proje kapsamında 2009 yılında kuruldu. Müzenin kuruluşuna Prof. Dr. Ali Demirsoy, Prof. Dr. Aydın Akbulut ve Öğ. Gör. Yusuf Durmuş öncelik etti. Bu müzede sergilenen örneklerin önemli bir kısmı 10 ayrı üniversiteden 48 bilim insanının görev aldığı “Kemaliye ve Çevresinin Biyoçeşitlilik Açısından İncelenmesi” projesi kapsamında bölgeden toplanan jeolojik ve biyolojik örneklerden oluşmakta. Kurulduğu tarihten bugüne bölge halkı, öğrenciler ve ekoturizm açısından önemli bir ilgi odağı oldu. Ülkemizin değişik bölgelerinden ve Kemaliye çevresinden alınan mineral, taş, toprak ve her türlü jeolojik materyal MTA’daki uzmanlara teşhis ettirilerek dolabların içindeki raflarda uygun kaplarda sergilenmekte. Türkiye’nin ve dünyanın çeşitli yerlerinden gelmiş mineral, kristal, toprak, kayaç örnekleri sergilenmekte. Kemaliye ve çevresinin Gastropad, Bivalvia ve Echinodermata gruplarına ait fosil örnekleri teşhis edilerek, raflarda sergilenmekte. Bir hücreli bitki ve hayvanların mikroskop altında görüntülerinin sunulduğu bir bölüm bulunmakta. Karasal ekosistemin ilk canlı gruplarından olan likenler doğal ortamına uygun habitat ortamları hazırlanarak sergilenmekte. Yine Kemaliye’den toplanan ve teşhis edilen karayosunu örnekleri sergi panolarına yerleştirilerek sunulmakta. Omurgasızların önemli bir kısmı formol ve alkol içinde kavanozlarda etiketleriyle birlikte sunulmakta. Böceklerin büyük bir kısmı, bilimsel örnek hazırlama yöntemine göre içi boşaltılıp tahnit edilmiş, özel böcek iğnelerine geçirilerek panolarda (müze görsel materyali olarak) ya da parazitlere karşı özel korumalı, çekmeli müze dolaplarında saklanmakta. Müzenin en ağırlıklı kısmını böcekler ve herbaryum materyali oluşturmakta. Bölgenin ve ülkemizin tatlısularında ve denizlerinde yaşayan balık örnekleri çeşitli kimyasal işlemlerden geçirerek (formolalkol) görsel malzemeye dönüştürülerek sergileniyor. Aynı işlem amfibiler için de yapılmıştır. Farklı türlerden oluşan amfibi örnekleri alkollü kaplar içinde ve sergi dolaplarında teşhir edilmekte. Birçok zehirli yılın türünün bulunduğu sürüngen örnekleri de aynı yöntemle görsel malzemeye dönüştürülmüştür. Özellikleri, zehirleri ve korunma önlemleri konusunda bilgiler verilmiştir. Çeşitli fırsatlarla elde edilmiş kuş örnekleri tahnit edilerek sunulmaktadır. Kemaliye ve çevresinden 200 yakın kuş türünün (bir kısmı göçücü, transit) varlığı bilinmektedir. Bu kuş türlerine ilişkin tanıtıcı resimler ve tahnit malzemeleri önemli bir eğitim malzemesi niteliği taşımakta. Türkiye’deki yırtıcıların büyük bir kısmını barındıran yörede, memeliler önemli bir yer tutmaktadır. Soyu tehdit altında olan ayı, kurt, vaşak, sansar, dağ keçisi, porsuk, sincap, yedi uyur, fındık faresi, yer sincabı, çok sayıda küçük memeli ve kemirici türleri yörenin fauna elemanları olarak müzede halkın ve eğitim camiasının hizmetine sunulmuştur. Çeşitli şartlar altında elde edilmiş olan büyük ve küçük memeliler tahnit edilerek üç boyutlu sergilenmiştir. Ayrıca bu memelilerin postları ve bazılarının iskeletleri de sergilenmekte ve tanıtıcı bilgi verilemekte. Kemaliye ve çevresinden teşhis edilen 1000 kadar bitkinin en az yarısı, özellikle soğanlı bitkiler görsel olarak sunulmuştur. Bitkiler müze materyali olarak preslendikten sonra kartonlara yapıştırılmıştır. Bu örneklerin hepsi herbaryum örnekleri olarak özel dolaplarda bilim insanlarının kullanımına açıktır ve sergilenmekte”