SAĞLIK - 05 Mart 2022 Cumartesi 09:44

Prof. Dr. Tufan Tükek: 'Kapalı alanda maske en azından Nisan, Mayıs'a kadar devam etmeli'

A
A
A
Prof. Dr. Tufan Tükek: 'Kapalı alanda maske en azından Nisan, Mayıs'a kadar devam etmeli'

İstanbul Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tufan Tükek, Bilim Kurulu’nun korona virüs kararlarını değerlendirdi. Tükek, “Kapalı alanlarda hala maske zorunluluğuna en azından Nisan-Mayıs'a kadar devam edilmesi gerekiyor. Sönmeye başlamış bir salgından söz ediyoruz. Önümüzdeki günlerde belki mayıs ayından itibaren belki PCR da yapılmayacak, yavaş yavaş artık eski normallere dönüş göstereceğiz” dedi.

Salgınla mücadele sürerken geçtiğimiz günlerde gerçekleştirilen Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu toplantısının ardından açık havada maske zorunluluğu, HES kodu zorunluluğu uygulamaları gibi bazı kısıtlamaların kaldırıldığı açıklanmıştı. İstanbul Üniversitesi-İstanbul Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tufan Tükek de salgında son durumu ve Bilim Kurulu'nun yeni kararlarını değerlendirdi.

HES kodu zorunluluğunun kaldırılmasına ilişkin konuşan İstanbul Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tufan Tükek, “Dışarıda sönmeye başlamış bir salgından söz ediyoruz. HES koduna gelince; çok faydalı olduğu dönemler oldu iki senedir, 2020 yılı HES kodunun büyük başarısıyla geçirildi, hatta salgın büyük boyuta ulaşmadıysa bunun sayesinde denilebilir. Zaten artık politikalara baktığımızda dünyada da testlerin de artık yavaş yavaş azaltılacağını görüyoruz çünkü hakikaten büyük bir mali kayıp var” ifadelerini kullandı.

“Kapalı alanda maske en azından nisan mayısa kadar devam etmeli”

Açık alanda maske zorunluluğunun kaldırılması ve iki vaka çıkması halinde sınıflarda eğitime ara verilmesi durumunun sonlandırılmasına ilişkin konuşan Prof. Dr. Tufan Tükek, “Tabi kapalı alanları hariç tutmak lazım henüz onun için çok erken kapalı alanlarda hala maske zorunluluğu olması gerekiyor ne kadar mesafeye uyulsa da bence orada kısıtlılıkların en azından nisan mayısa kadar devam edilmesi gerekiyor. Özellikle ulaşım, sağlık, eğitim alanlarında maskelerin takılmasında fayda var diye düşünüyorum. İki vakada sınıf kapanıyordu, vaka sayısı çok yüksek ve ölüm oranlarının yüksek olduğu dönemlerde bundan çekiniyor insan ama şu dönemde o da tolere edilebilir düzeyde. Çocuklar hafif geçiriyor, ciddi problem oluşturmuyor. Covid geçirenler ve aşılamaları birleştirdiğiniz zaman yüzde 80’in üzeri zaten toplumda bir bağışıklık da var. Bu aşamada çok korkulacak bir şey yok, eğitimin devamı son derece önemli. Özellikle sınıf kapatmanın artık çok gerekli olmadığını ben de düşünüyorum" şeklinde konuştu.

“Mayıs ayından itibaren belki PCR da yapılmayacak"

Prof. Dr. Tufan Tükek Bilim Kurulu’nun yeni kararlarının vaka sayısına herhangi bir olumsuz etkisi olup olmayacağına yönelik şunları söyledi: "Omicron olduğu sürece beklemiyorum. Şu anda toplum bir yandan geçiş dönemini sağlıyor. Kısıtlılıkların olduğu dönemden artık kısıtlılıkların olmadığı ama hafif hastalıkların geçirildiği belki de hastalık açısından bahar dönemine giriyoruz. Vaka sayısında artış olabilir mi elbette olabilir ama bu takip edilecek muhtemelen. Kurallara uyum biraz düşmüştü. Maske, mesafe kuralı baktığınız zaman toplumda uyum oranı yüzde 20-30’lar civarındaydı, ufak bir artış olabilir belki ilk etapta ama sonra o artışında da tolere edilebilir seviyeye ineceğini düşünüyorum. Vaka sayısı günlük beş binin altına indiğinde çok daha rahat ederiz. Devletlerin büyük çoğunluğu artık bu test zorunluluğundan kurtulmak istiyor. Önümüzdeki günlerde belki mayıs ayından itibaren olabilir, belki PCR da yapılmayacak bu şekilde seyir olursa tabi Omicron dışında daha kuvvetli bir varyant gelmediği müddetçe dünyada da bunun örneklerini göreceğiz. Artık test yapılmamaya başlanacak yavaş yavaş artık eski normallere dönüş göstereceğiz”.

“Daha rahat bir döneme geçeceğimizi düşünüyoruz"

İlerleyen süreçte vaka sayılarında düşüş beklediğini ifade ederken açık havada maske kullanmayan vatandaşların kapalı alanlara giriş durumları dolayısıyla yanlarında maske bulundurması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Tufan Tükek, “Salgın şu an yatay, aşağı yönlü bir seyirde, o seyir devam edecek. Bence vatandaşlar yanlarında yine bir maske bulundursunlar bu insanlar mutlaka bu yerlere girdiklerinde oradaki kişileri, kendilerini korumak adına inter mitan (aralıklı) maske kullanımı olabilir. Dediğim gibi sokakta maskesiz olacak, maske almayacak yanına maskesiz girecek kapalı alana çok tehlikeli hele öksürüyorsa. Bir insan öksürüyorsa hapşırıyorsa kesinlikle maskeyi bırakmasın. Aşılamayı bir süre daha devam ettirmek gerekiyor özellikle hastalık sönene kadar yatışana kadar 1 yıl daha en azından aşı takviminin devam etmesi gerekiyor. Turkovac ile ilgili sonuçlar iyi. Çalışmalardan gördüğümüz kadarıyla oldukça olumlu görüş bildiriyorlar. İnter mitan maske önemli ben onu önemsiyorum. Açık havada maske takmasın ama kapalı alana gireceği zaman taksın çıkartsın onun bile bir miktar faydası olacak. Bu zaten bir süreç bunu atlattıktan sonra artık daha rahat bir döneme geçeceğimizi düşünüyoruz. Sağlığın bir toplum, devlet için ne kadar önemli olduğu ortaya çıktı aslında bu net görüldü. Biz hiçbir zaman diğer ülkelerde görülen manzaraları görmedik. Çin, İngiltere, İtalya, Amerika’daki manzaraların hiçbiri biz de olmadı. Hatta Almanya’da bile bir ara durum kötüleşti biz de olmadı. Bunun nedeni aslında bizdeki sağlıkçıların çok başarılı olması, çok iyi, özverili çalışması ve bu krizin iyi yönetilmesi. Alt yapımızın da çok iyi olması bunun kıymetini bilmek lazım” açıklamalarında bulundu.

Hasibe Karadağ - Emre Baba
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Konya Lise öğrencileri savunma sanayiine 200’den fazla parça üretiyor Konya’da özel program ve proje uygulayan okul olarak kurulan meslek lisesinde, öğrenciler savunma sanayi için 200’den mekanik parça üretimi yapıyor. Lise öğrencileri savunma sanayi alanında bir şeyler üretmeninin gururunu yaşarken, ileride daha büyük görevler almayı hedefliyor. Konya Organize Sanayi Bölgesinde bulunan Mehmet Tuza Pakpen Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesinde öğrenci ve öğretmenler savunma sanayi için mekanik parça üretimi yapıyor. 200’den fazla parça üretilen okulun Makine Teknolojileri Alanı Savunma Mekanik Sistemleri Dalı’nda insansız hava araçları için bazı mekanik parçalar da üretiliyor. “Hepimiz güzel yerlere gelebilir ve güzel işler başarabiliriz” Türkiye’nin savunma alanında gelecekte kendine düşen görevleri üstlenmek istediğini anlatan 11. sınıf öğrencisi İrem Yüceloğlu, “İnsansız Hava Araçları bizim ülkemizin geleceği, biz de bunun parçalarını üretmekten gurur duyuyoruz. Büyük bölümlerini üretmesek bile küçük bölümlerinde katkımız olması, faydalı olmak bize gurur veriyor ve mutlu oluyoruz. Sonuçta ülkemize, insanlarımıza faydalı işler yapıyoruz. Bu okulun ve yaptıklarımızın parçası olmak mutlu hissettiriyor, mesleğimizi ve okulumuzu seviyoruz. Umarım ileride de bu okulun faydaları ile birlikte güzel yerlere gelebiliriz. İHA’lar için gerçekten daha çok çalışabiliriz. Bu alanda ne kadar çalışabilirim bilmiyorum ama yine de ülkenin geleceği veya savunmasının geleceği için bir şeyler yapmakta her zaman görevimi üstleneceğim. Savunmanın bir parçasında çalışmak güzel hissettiriyor. İlla ki güzel yerlere gelebilir ve güzel işler başarabiliriz. Sonuçta biz bir yerden başlamalıyız ki bu devam etsin. Bu yüzden bu yolda ve bu hedefte gidiyoruz. Umarım hedefimize ulaşırız” dedi. İlerleyen dönemlerde savunma alanında mühendis olmak isteyen 11. sınıf öğrencisi Eymen Efe Şanlı da, “Kesinlikle vatan için burada çalışmak bizi çok gururlandırıyor. Ailemiz açısından, kendi açımızdan olsun veya dışardaki arkadaş çevremizde olsun her zaman bir adım önde hissediyorum kendimi. İlerideki hedeflerim tabii ki buradan mezun olduktan sonra iyi bir mühendislik üniversitesine gitmek, iyi bir mühendis olarak yine savunma sanayi alanında vatan için iyi görevler yapmak istiyorum” şeklinde konuştu. 11. sınıf öğrencisi Eren Evren ise, “Bizler ileride milli savunma alanında çalışmak isteyen öğrenciler olduğumuz için burada İHA’lara parça üretmenin katkısı şu şekilde oluyor: bizler bu parçaların cad ve cam işlerini bilgisayar üzerinden yaparken aynı zamanda CNC üzerinden de üretime yöneliyoruz. Bu üretimler ileride mühendislik eğitimiyle de kendimize katacağımız gelişimlerle beraber çok iyi şekilde vatana hizmet etmemizi sağlayacak” ifadelerini kullandı. “Sadece bu işi severek yapabilecek öğrencileri bekliyoruz” Savunma Mekanik Sistemleri Atölyesinin kurucu şefi ve makine alan öğretmeni Ali Demir, “Burada özellikle bizim savunma sanayine dışarıdan iş alıp yapmamızın en büyük sebebi; sahada kullanılan ekipmanları öğrencilerin görmesi, yani parça tasarlanırken, üretilirken sahanın ne olduğunu bilerek yapsınlar. Bazı öğrencilerimizi test uçuşlarında saha görevlerini görsünler diye İHA uçuşlarına da götürdüğümüz oluyor. Gelecekteki amacımız; birkaç tane daha İHA veya İKA İnsansız Kara Araçlarının parçalarını burada bulundurup, onlar üzerinden de çalışma yapmak gibi bir planımız var. Öğrencilerimizin burada eğitim görmek için liselere geçiş sınavında 400 civarında bir puan almaları gerekiyor. Daha açık söylemek gerekirse yüzde 15’lik dilime girmeleri gerekiyor. Çünkü adrese dayalı bir okul değil okulumuz, imtihanla öğrenci alıyor. İkinci olarak mekanik imalatı sevmeleri gerekiyor. Yani bunu kendilerine sormaları gerekiyor, ’ben bu işi severek yapabilir miyim?’ Biz öğrencilerimizde aldığı not dışında herhangi bir teknik veya bilgi alt yapısı beklemiyoruz. Sadece bu işi severek yapabileceğini düşünen öğrencileri bekliyoruz” diye konuştu.
Tokat Din hizmetlerinde etkili iletişim ve medya kullanımı semineri Tokat İl Müftülüğü tarafından "Din Hizmetlerinde Etkili İletişim ve Medya Kullanımı" konulu seminer düzenlendi. Prof. Dr. Ali Büyükaslan konuşmacı olarak katıldığı seminere, Kur’an Kursu Öğreticileri, İmam Hatip, Müezzin Kayyımlar ve daire personeli katıldı. Seminerin açılış konuşmasını yapan Tokat İl Müftüsü Esat Yapıcı, Din Hizmetlerinde iletişimin ve medyanın önemini vurguladı. Yapıcı; “Dinimizi en doğru şekilde insanlara ulaştırmak için etkili iletişim ve medya kullanımı çok önemlidir. Bu alanda yapılan çalışmalar sayesinde din hizmetlerimiz daha geniş kitlelere ulaşmakta ve daha etkili bir şekilde sunulmaktadır” dedi. Prof. Dr. Ali Büyükaslan seminerde yaptığı konuşmada din hizmetlerinde etkili iletişim ve medya kullanımı için ipuçları verdi. Büyükaslan, din görevlilerinin hedef kitlelerini iyi tanımaları, doğru iletişim kanallarını seçmeleri ve medya araçlarını etkin bir şekilde kullanmaları gerektiğini söyledi. Büyükaslan ayrıca din görevlilerinin etik değerlere de dikkat etmeleri gerektiğini ve yanlış bilgi yaymaktan kaçınmaları gerektiğini vurguladı. Seminer, din hizmetlerinde etkili iletişim ve medya kullanımı konusunda katılımcılara önemli bilgiler kazandırdı. Katılımcılar, seminerde aldıkları bilgiler ışığında çalışmalarını daha da geliştirmeyi amaçladıklarını ifade ettiler.
Denizli Teknoloji bağımlılığı çocukların fiziksel, duygusal ve sosyal gelişimlerini olumsuz etkiliyor Acıpayam İlçe Sağlık Müdürlüğüne bağlı Acıpayam Sağlıklı Hayat Merkezi Çocuk Gelişimcisi R. Mukaddes Sarıkaya, teknoloji bağımlılığının çocukların fiziksel, duygusal ve sosyal gelişimlerini olumsuz etkileyebileceğine dikkati çekerek çocuklarda teknoloji bağımlılığı ile ilgili ebeveynlere ve öğrencilere önerilerde bulundu. Bu yüzyılda, çocukların teknolojinin içine doğduğunu ifade eden Acıpayam Sağlıklı Hayat Merkezi Çocuk Gelişimcisi R. Mukaddes Sarıkaya, ailelerin de sağlıklı bir denge içinde çocuklara teknolojiyi kullandırmalarının ve rehberlik etmelerinin önemli olduğunu söyledi. Sarıkaya, “Günümüzde teknoloji hayatımızın her alanında yer almaktadır. Özellikle bu çağın çocukları artık teknolojinin içine doğuyorlar. Biz yetişkinler dijital göçmenlerken çocuklarımız artık dijital yerliler. İnternet, bilgisayar ve cep telefonu olmayan bir hayatı hiç tanımıyorlar. Bu noktada hedefimiz teknolojiyi sıfırlamak değil, sağlıklı bir denge içinde çocuklarımızın teknolojiyi kullanmalarını sağlamak ve rehberlik etmektir. 0-3 yaşta sıfır ekran konusu en önemli nokta. Beyin gelişiminin en hızlı olduğu bu dönemde çocuğun ekranla teması hiç olmamalı. Bu yaş döneminde bolca karşılıklı oyunlar, bolca doğayla temas çok önemlidir. Karşılıklı iletişimin olduğu görüntülü konuşmalar olabilir fakat kısa süreli olmalı. Çocuklar, babaanne, dede, anneanne gibi sevdikleriyle arada görüntülü konuşabilirler” dedi. Sarıkaya, çocukların erken yaşlardan itibaren teknolojiye maruz kalmalarının, bu teknolojik araçları aşırı kullanmalarına ve bağımlılık geliştirmelerine neden olabileceğini belirterek; “Bu durum, çocukların fiziksel, duygusal ve sosyal gelişimlerini olumsuz etkileyebilir. Mesela, ekranlara çok fazla zaman ayırmak, çocukların gerçek dünyadaki sosyal etkileşimlerden uzaklaşmasına ve duygusal becerilerini geliştirmekte zorlanmalarına, çocukların fiziksel aktivitelerden uzaklaşmasına ve obezite gibi sağlık sorunlarıyla karşılaşmalarına neden olabilir. Ayrıca, uzun süre ekran karşısında oturmanın göz sağlığı üzerinde de olumsuz etkileri olabilir. Çocukların dikkat ve konsantrasyonlarını olumsuz yönde etkileyebilir. Gece geç saatlere kadar teknoloji kullanımı, uykusuzluğa ve dolayısıyla okul performansında düşüşe sebep olabilir” şeklinde konuştu. Ebeveynlere ve Öğrencilere Tavsiyeler Teknoloji kullanımı konusunda ebeveynlere ve öğrencilere tavsiyelerde bulunan Sarıkaya, şu önerilerde bulundu: “Ebeveynler, çocukların günlük teknoloji kullanımını belirli bir süreyle sınırlayabilir. Bunun için bir ekran süresi takvimi oluşturabilirler. 3 yaştan sonra yaş10 dk şeklinde ekranı hayatlarına dahil edebilirler. Çocukların teknoloji dışında da zaman geçirebilecekleri çeşitli aktiviteler sunabilirler. Kitap okuma, açık havada oyun oynama, resim yapma, yüzme, spor aktiviteleri, ilgi ve yeteneklerine göre kurslara yönlendirebilirler. Ebeveynler de kendi teknoloji kullanımlarını kontrol altında tutmalı ve çocuklara rol model olmalıdır. Ailecek kurallar oluşturup, belirlenen kurallara uyulmalıdır. Teknoloji yerine aile içi iletişime ve etkileşime daha fazla önem vermeli, ortak aktiviteler planlayarak birlikte vakit geçirilmelidir. Öğrenciler ise; günlük olarak ne kadar zamanlarını teknolojiyle geçireceklerini belirleyip, bu süreyi kontrol altında tutmalıdırlar. Ders çalışma, sosyal etkileşim ve diğer aktiviteler için yeterli zaman ayırmalıdırlar. Gerçek hayatta sosyal etkileşimlerini arttırmalılar, mutlaka hayatlarına ilgilerine göre aktiviteler ve kurslar eklemelidirler. Teknoloji kullanımının yanı sıra fiziksel aktiviteler de yapmaya özen göstermelidirler. Çünkü spor, yürüyüş veya egzersiz gibi aktiviteler, hem bedensel hem de zihinsel sağlığı destekler ve akademik başarıyı da olumlu etkiler”