SAĞLIK - 24 Ekim 2014 Cuma 16:26

Prof.Dr.Ateş: ‘Hemodiyaliz kaynaklı ölüm oranları arttı’

A
A
A
Prof.Dr.Ateş: ‘Hemodiyaliz kaynaklı ölüm oranları arttı’

Prof. Dr. Kenan Ateş, Tam Gün Yasası'nın ardından diyaliz merkezlerinde nefrologların görevlendirilmemesi nedeniyle bir takım sorunların yaşandığını ve bu sorunların ardından ölüm oranlarının arttığını kaydetti.

Türk Nefroloji Derneği’nin katkılarıyla düzenlenen kongrede konuşan Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kenan Ateş, Tam Gün Yasası'nın ardından diyaliz merkezlerinde nefrologların görevlendirilmemesi nedeniyle bir takım sorunların yaşandığını ve bu sorunların ardından ölüm oranlarının arttığını kaydetti.

31. Ulusal Nefroloji, Hipertansiyon Diyaliz ve Transplantasyon Kongresi Antalya’nın Belek bölgesinde devam ediyor. Nefroloji, Hipertansiyon, Diyaliz ve Transplantasyon alanında Türkiye’de düzenlenen geniş kapsamlı kongreye Türk Nefroloji Derneği Başkanı Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gültekin Süleymanlar, Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Turgay Arınsoy,Türk Nefroloji Derneği Genel Sekreteri, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kenan Ateş, İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Nefroloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof.Dr. Aydın Türkmen, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bülent Altun, İstanbul Medeniyet Üniversitesi Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi Prof.Dr. Ali Rıza Odabaş ve davetliler katıldı.

Kongrede hekim ve hemşirelerin önerileri doğrultusunda hazırlanan nefroloji, hipertansiyon, diyaliz ve transplantasyon ile ilgili en güncel konular yerli ve yabancı bilim insanları tarafından katılımcılarla paylaşılıyor. Bin 200’ü aşkın katılımcıyla gerçekleştirilen kongreye 66 yerli ve 12 yabancı konuşmacı ile 53 oturum başkanı kongrede görev aldığı bildirildi.

Türk Nefroloji Derneği Başkanı ve Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gültekin Süleymanlar, kongrenin genel amaçlarından bahsederek özellikle toplumun bilinçlenmesi için düzenli bir şekilde kongreleri yapmaya devam edeceklerini belirtti. Türk Nefroloji Derneği’nin çabalarıyla hazırlanan bir eylem programından da bahseden Süleymanlar, "Türk Nefroloji Derneği’nin yıllardır sürdürdüğü çabalar bu yıl gerçekleşti ve derneğimizin büyük katkıları ile Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu tarafından Türkiye Böbrek Hastalıkları Önleme ve Kontrol Programı başlatıldı ve 2014-2017 yıllarını kapsayan bir eylem programı hazırlandı" dedi.

"DİYALİZE BAŞLAYAN HER ÜÇ KİŞİDEN BİRİ AYNI ZAMANDA ŞEKER HASTASI"
Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Turgay Arınsoy da kongrede yaptığı konuşmada, bir anket sonucunu paylaştı. Ankete göre her 7 kişiden birinin böbrek hastası olduğunu vurgulayan Arınsoy, sözlerini şöyle sürdürdü: "Her yedi kişiden biri böbrek hastası. Türkiye’de toplum hızla değişiyor. Adresler değişiyor ulaşamadığımız kişiler oldu. Yarısına ulaştık aynı kişilerin onlarda yine aynı parametre şeker hastalığı kan basıncı nasıl idrarda protein kaçağı var mı vücut ölçüleri ağırlık boyut beden kitle indeksi gibi değerlere bakıldı. Şeker hastalığı kronik böbrek hastalığı nedeni. Her yeni diyalize başlayan 3 hastadan biri şeker hastası hatta bu rakam yüzde 35'e kadar çıktı." Şeker hastalığının kronik böbrekte önemli bir neden olduğunu bildiklerini belirten Arınsoy, sözlerine şöyle devam etti: "Şeker hastalığı maalesef 5 yıl içinde arttı. Bizim ilk çalışmamızda 2006'da yüzde 12.7’ken 2011'de yaptığımız çalışmada yüzde 18.3'e yükseldiğini gördük. Oldukça ürküten bir sonuç artık. Neredeyse yüzde 20'ye dayanmakta neredeyse erişkin kişilerden 5 kişiden biri şeker hastası gibi bir sonuçla karşı karşıyayız. Bu önemli bir toplum sağlık problemi. Kronik böbrek ve kalp hastalıklarının en önemli nedenlerinden biri şeker hastalıkları.

Şekere karşı ikinci kronik böbrek hastalığına yol açan önemli neden yüksek tansiyon hipertansiyon. Bunda ise daha sevindirci sonuçlara ulaştık. Hipertansiyonda daha mücadeleci bir bilinç kazanmış durumdayız. 2006'da hiper tansiyon farkındalık sayısı yüzde 43'dü. Bu rakama 5 yıl içinde farkındalık yüzde 70'e çıktı. Bu son derece sevindirici. Tedavisi de farkında olmak önemli. Hipertansiyon yönünden toplum bilinçlenmiş durumda. Ama şeker aynı durumda değil”

"ŞİŞMANLIK TEDİRGİN EDİCİ BOYUTA ULAŞTI"
Türk toplumunun tedirgin edici boyutlarda şişmanladığına dikkat çeken Arınsoy, şişmanlama oranlarının da erkeklerde daha fazla olduğunu belirterek şöyle konuştu: "Türk toplumunun giderek şişmanlayan bir toplum olduğunu bu çalışmada görüyoruz. 2006'dan 2011'e kadar karın çevresinden genişlemeye baktığımız zaman tedirgin edici boyuta ulaşmış durumda. 2006'da yüzde 33.7 iken 2011'de yüzde 40.8'e çıktığını görüyoruz. Erkeklerde 102 santim kadınlarda 82 santim üstü karın tipi obezite çeşidi. Bu da böbrek ve kalp için riskli bir durum. Rakamlar hem şişmanladığımızı buna bağlı olarak da şeker hastalığının arttığını ortaya koyuyor."

Sigara kampanyasının başarılı olduğunu anlatan Arınsoy, şöyle konuştu: "2006'da yüzde 35 iken kullanma oranı 2011'de yüzde 27'lere gerilemiş durumda. Sigara bugün için kalp hastalığının önemli nedenlerinden biri. Böbrek hastalığı içinde tehlikeli bir sorun. Sigara böbrek hastalığını başlatan ve ülkemizde diyabetin önlenemeyen artışı devam ediyor. 2006’da yüzde 12.7 olan diyabet sıklığı yüzde 18.3’e yükselmiş durumda. Diyabetin aksine hipertansiyondaki gelişmeler nisbeten sevindirici. 2006’dan 2011’e hipertansiyon sıklığında belirgin bir değişiklik yok (2006’da yüzde 35.7, 2011’de yüzde 37.6). Ancak, hipertansiyonun farkındalığında (2006’da yüzde 43, 2011’de yüzde 70) ve kan basıncı kontrolünde belirgin iyileşme var.

2006’ya göre toplumun sistolik kan basıncı 3.5 mmHg, diyastolik kan basıncı 3.4 mmHg daha düşük bulundu. Obezite sorunu artarak devam ediyor. Beş yıllık sürede Türk toplumunun vücut ağırlığı 2.2 kg arttı, uzunluğu değişmedi, bel çevresi 3.4 cm kalınlaştı ve beden kitle indeksi 26.3 kg/m2’den 27.1 kg/m2’ye yükseldi. Bel çevresi esas alındığında 2006 yılında yüzde 33.7 olan obezite sıklığının yüzde 40.8’e yükseldiği gözlendi."

"TAM GÜN YASASI ÖLÜM ORANLARINI ARTTIRDI"
Türk Nefroloji Derneği Genel Sekreteri ve Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kenan Ateş, diyaliz merkezleriyle ilgili bir yönetmeliğin olduğunu belirterek, diyaliz merkezlerinde sorumlu uzmanların olması gerektiğini söyledi. Bu sorumlu uzmanın bir nefrolog olması gerektiğinin de altını çizen Ateş, Tam Gün Yasası'nın çıkmasının ardından diyaliz merkezlerinde sertifikalı uzmanların çalıştığını vurguladı. Bu durumun beraberinde birçok sorun getirdiğini vurgulayan Ateş, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Türkiye’de diyaliz merkezleriyle ilgili bir yönetmelik var. Bu yönetmeliğe göre diyaliz merkezinin bir sorumlu uzmanının olması gerekiyor. Bu sorumlu uzmanda o bölgede nefroloji uzmanı olması gerekiyor. Yok ise bir süre eğitim almış o eğitimin sonucunda sertifikalandırılmış iç hastalıkları uzmanları veya çocuk hastalıkları uzmanları bu sorumlu uzman görevini yapabiliyorlar. Tam gün yasası çıktıktan sonra Türkiye’de hemodiyaliz hizmetinin büyük kısmı özel diyaliz merkezleri aracılığıyla yürüyor.

Hastaların yüzde 70’i özel merkezlerde diyalize giriyor. Tam gün yasasının çıkmasından sonra özel merkezlerde nefroloji uzmanlarının sorumlu uzman olarak görev alması büyük oranda ortadan kalktı. Kalmasıyla birlikte diyalizde bir takım problemler yaşanmaya başlandı. Son dönemde hemodiyalizde özellikle ölüm oranlarında bir artış var. Yüzde 10 civarından yüzde 15'e yükselmiş durumda. Bunun tek nedeni Tam Gün Yasası'ndan sonra nefrologların sorumlu uzman olamaması değil. Tabi ki hastalar yaşlanıyor kötü sonuçların olduğu diyabetik hasta oranı giderek artıyor. Diyaliz ücretlerine zam yapılmıyor. Kalite tabi parayla olur. Faktörlerden bir tanesi de bu. Hastaların nefrolog takibi olmadı. Bu bir etken. Bir hasta gurubu var hemodiyalizi uygulanan böbrek hastası bu hastaları en iyi şekilde ancak o konuda en iyi hekim gurubu nefrologlar takip edebilir. Çözüm hemodiyaliz hastaların nefroloji uzmanları tarafından görülebilmesini sağlayan düzenlemeyi yapmak gerekir. Nefrologlar için esneklik sağlanmalı."

"KADAVRADAN BAĞIŞ ORANI YÜZDE 20"
İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Nefroloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof.Dr. Aydın Türkmen ise son evre böbrek yetmezliğinin tek tedavi şeklinin nakil olduğunu vurguladı. Canlıdan nakillerin artmış olduğuna değinen Türkmen, Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı bilgilere dayanarak ailesinden birisinin hastanede beyin ölümü gerçekleşen bin 700 ailenin kadavradan organ bağışına sadece yüzde 20’sinin olumlu cevap verdiğini söyledi. Türkmen konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Böbrek nakli son dönem böbrek naklinin tedavi şeklidir. Nakille yaşam kalitesi artıyor. Yaşam süresi artıyor. Devlet açısından da maliyet açısından diyaliz yöntemlerine göre yarı fiyatı kadar daha ucuz. Her hastaya böyle bir tedavi sunma imkanımız yok. Canlı nakiller konusunda özellikle son yıllarda canlılardan nakil artmış durumda. Kadavra donörünün artmaması da olumsuz bir durum. Son dört senedeki canlıdan nakil artışı kadavradan neden artmadı. Bunu araştırmamız lazım. Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı bildirimlere bakılınca bin 700 aile yakınını kaybetmiş beyin ölümü gerçekleşmiş. Organ bağışı konusunda teklif edilince olumlu cevap veren aile oranı yüzde 20’lerde. Bu sayının artması için kafa yormamız lazım." 

ALPARSLAN ÇINAR -SABRİ ÇAĞLAR

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Lokanta ve kafelerde KDV oranında değişiklik Resmi Gazete’de Lokanta ve kafelerde yüzde 8 olan KDV, yüzde 10’a, yüzde 18 olan KDV’nin, yüzde 20’ye çıkarılmasına ilişkin tebliğ Resmi Gazete’de yayımlandı. Katma Deper Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ Resmi Gazete’de yayımlandı. Tebliğe göre, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın 26 Nisan 2014 tarihli Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde yer alan ’yüzde 8’ ibarelerinin ’yüzde 10’, ’yüzde 18’ ibarelerinin ’yüzde 20’ olarak değiştirilmesine karar verildi. Buna göre, lokantaların hizmetlerini, et, su, meyve suyu gibi gıda malzemesi satışı göstererek yüzde 10 yerine yüzde 1 KDV ile faturalandırmasının önüne geçilecek. Hizmet sunan lokanta, kafe, pastane gibi işletmeler kendilerinin hazırlayıp sundukları yiyecek ve içecekler ile dışarıdan temin edilerek buralarda sattıkları ürünler için yüzde 10 oranında KDV hesaplayacak. Bu işletmelerin telefonla veya internet üzerinden sipariş suretiyle adrese gönderme, gel-al gibi yöntemlerle yaptıkları tüm satışlar da aynı kapsamda değerlendirilecek. Öte yandan, yiyecek ve içecek hizmetlerine yönelik işyeri ruhsatı bulunmadığı halde müşterilerine masa, oturma yeri, tezgah gibi servis yapılabilen alanlarda yiyecek ve içecek hizmetleri sunanların bu yerlerde yaptıkları satışlar da bu kapsamda olacak. Tebliğin yayımını izleyen ayın başında yürürlüğe gireceği belirtilirken hükümlerinin Hazine ve Maliye Bakanınca yürütüleceği belirlendi.
Bitlis Ahlat’ta ‘Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun’ anma programı düzenlendi Eski Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun vefatının 5. yılında Bitlis’in Ahlat ilçesinde anıldı. Ahlat ilçesinde Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun anısına “Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun” anma programı düzenlendi. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı’nın katkılarıyla Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği tarafından düzenlenen program saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Daha sonra konuşma yapan Bitlis Valisi Erol Karaömeroğlu, “Haluk Dursun’un hatırasına sahip çıkan bu anlamlı program dolayısıyla sizlerle beraber olmaktan duyduğum memnuniyeti özellikle ifade etmek istiyorum. Bugün ülkemizin yetiştirmiş olduğu mümtaz bir ismi anmak üzere buradayız. Prof.Dr.Haluk Dursun’u ebedi aleme uğurlayalı tam 5 yıl oldu. Van Erciş’te kendi aracıyla seyir halindeyken meydana gelen elim bir trafik kazası sonucu maalesef hocamızı 19 Ağustos 2019 tarihinde kaybettik. Kültür birikimi ve hitabetiyle araştırmayı, bildiğini ve gördüğünü meraklısına aktarmayı seven, hayatını görevine adayan bir bilim insanıydı. Ahmet hocamızı bir kez daha rahmetle, özlemle, şükranla yad ediyorum. Değerli ailesine, dostlarına, mesai arkadaşlarına tekrar başsağlığı diliyorum. Rabbim Haluk hocamızdan razı olsun, mekanı ali olsun. Bu anlamlı buluşmanın düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi. Ardından konuşan AK Parti Ankara Milletvekili Zeynep Yıldız, “Gerçekten bir ideal, ülkü ve niyet uğruna yola koyulanlardandı Haluk hoca ve bugün bizi burada bir araya getirdi. Bunu da yaparken bir mekan ve bellek ilişkisi kurmaya yönelik en önemli noktalardan birinde Ahlat’ta bizleri buluşturdu. Gerçekten nereden geldik nereye doğru yürüyeceğiz duygusunu bize pekiştirebilecek bir noktada bir araya gelmiş olduk” ifadelerini kullandı. MHP Genel Başkan Başdanışmanı Prof. Dr. Ruhi Ersoy’da, “Ahlatın maneviyatıyla gençliğin enerjisini bir araya getiren bu tarihi ve bu mukaddes şehirde Kubbet-ül İslam’da sizlerle beraber olmaktan tarihe adanmış, adanmış olduğu bir ülküsünde yol yürürken rahmeti rahmana kavuşmuş değerlerimizi anma vesilesiyle sizlerle olmaktan bende kıvanç duyuyorum. Ahlat’ı anlamak, tanımak ve bu değerler etrafında dertlenen Ahmet Haluk Dursun profili, şahsiyetleri, onun etrafında neşet etmiş yetiştirmiş olduğu gençlerin yeniden filizlenmesine iklim oluşturmaktır. Bizim muradımız ve mefkuremiz budur. Siyasetten de, devlet hayatından da anladığımızda budur, bu olmalıdır. Bu sebepten dolayı bugün bu saatte bu salonu dolduran her bir arkadaşım bu atmosferin bir parçası olmuştur. Bu programın hayat bulmasında dertlenerek Ahmet Haluk Dursun hocanın derdini kendine dert ederek yola çıkıp kamu imkanlarıyla bu iş yürümüyorsa milletle yürüyebiliriz, dernekleşiriz diyerek devletimizin kapısını çalarız diyerek yolculuğa başladı. Bugünün anlamını bir bütün halinde program bitene kadar hissedip yaşayalım” şeklinde konuştu. Bitlis Eren Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr.Ferit İzci ise, “Bizim medeniyetlerimiz başka medeniyetlere benzemez. Bizim medeniyetlerimiz işte böyle şahsiyetler ve gençler üzerine inşa edilmiş ilelebet varlığını devam ettirecek medeniyetlerdir. Başka medeniyetlerin hayal bile edemeyecekleri zirvelere çıkmış olan ecdadın nesilleriyiz. Hayatını bu şekilde mücadeleyle geçiren başta sayın Ahmet hocamız olmak üzere bu ülkede ve coğrafyada yetişmiş değerlerli şahsiyetlere huzurlarınızda saygıyla ve minnet duyuyorum” dedi. Düzenlenen program hakkında gazetecilere açıklamada bulunan Anadolu Tarih ve Kültür Birliği Derneği Başkanı Doğan Güngör, “Kültür ve Turizm Bakan yardımcısıyken çok sevdiği Ahlat’ı ziyaretinin hemen sonrasında geçirdiği trafik kazasıyla hayatını kaybeden Prof.Dr.Ahmet Haluk Dursun hocayı anmak, Ahlat’ı anlatmak ve gençlerle hemhal olmka için buradayız. Dernek olarak hocamızı anmak üzere yaptığımız ikinci program. İlkini Çanakkale’de yine tarihimizin müstesna mekanlarından birinde, bugünde Ahlat’ta yaptık” dedi. Anma programına katılan Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kızı Nilay Dursun’da duygularını şöyle ifade etti; “Babamın hayatının son yıllarında özellikle çok önem verdiği Anadolu Tarih ve Kültür Birliği projesinin yaşatılıyor olabildiğini görmek gerçekten çok mutluluk verici. Yıllar önce babamın vefatından sonra tanıştığım bu değerli ekiple 5.yılında da bu tarz etkinliklerle bir araya gelmeyi sürdürüyoruz. Babamı anmayı, onun öğretilerini, gençlere aktarmaya çalıştığı bilgileri bir arada tekrar hatırlayarak belki yeni kitlelere aktarmaya çalışıyoruz. Bu gerçekten çok önemli. Dolayısıyla bu etkinliklerde desteği olan herkese çok teşekkür ediyorum.” İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü son sınıf öğrencisi Kenan Toprak Çatkın’da, “Ahlat’a ikinci gelişim. Bundan önce de bir program aracılığıyla gelmiştim. Haluk hoca bizde çok önemli ve derin etkiler bıraktı. Zaten bu etkileri panelimizde de anlatacağız” dedi. Yapılan konuşmaların ardından program Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği Musiki Grubunun Haluk Dursun’un sevdiği müzikleri seslendirmesiyle devam etti. Arından Ahmet Haluk Dursun hocayla anısı olan çeşitli üniversite öğrencilerin paneli ve BEÜ öğretim üyesi Doç.Dr.Hasan Buğrul’un Ahlat’taki tarihi mezar taşları üzerindeki övgü içerikli yazılar adlı sunumuyla program sona erdi. Anma programı sonunda toplu hatıra fotoğrafı çektirildi. Ahlat Halk Eğitimi Merkezi konferans salonunda düzenlenen anma programına Ahlat Kaymakamı Batuhan Bingöl, Ahlat Belediye Başkanı Yavuz Gülmez, Bitlis İl Emniyet Müdürü Ortaç Şekeroğlu, Bitlis İl jandarma komutanı Tuğgeneral Eyüp Subaşı, bazı kurum amirleri, çok sayıda akademisyen, yazar, eğitimci ve öğrenci katıldı. Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kaza sonucu vefatı 2019 yılında Malazgirt Zaferi’nin 948. yıl dönümü etkinlikleri öncesi Ahlat’ta gezi ve incelemelerde buluna merhum Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun, buradaki incelemeleri sonrası kara yoluyla Van’a hareket etmişti. Dursun’un içinde bulunduğu araç, Erciş’in Bayramlı Mahallesi yakınlarında kaza yapmış, kazada Ahmet Haluk Dursun hayatını kaybetmişti.
Antalya Otomobil su kanalına uçtu: Öldüğü düşünülen sürücünün yüzerek kaçtığı ortaya çıktı Antalya’da kontrolden çıkıp su kanalına uçan otomobildeki sürücü, kanaldan yüzerek çıkıp olay yerinden kaçtı. Aracın yaklaşık 1 buçuk ay önce satışını yapıp devrinin henüz alınmadığını belirten ruhsat sahibi kadın ise olay yerine geldiğindeki ilk sözü, “Allah’tan içinde kimse yok” oldu. Kazanın görgü şahidi bir genç ise, “Sürücü çok paniklemişti, yüzerek kanaldan çıktı, ardından kaçtı” dedi. Kaza, saat 22.00 sıralarında Kepez ilçesine bağlı Göksu Mahallesi’ndeki Nene Hatun Caddesi ile İbn-i Sinan Sokak kesişiminde meydana geldi. Henüz sürücüsünün ismi öğrenilemeyen 16 LUB 73 plakalı otomobilin önce kaldırıma çarpıp ardından su kanalına uçtuğunu görenler durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. İhbarın ardından olay yerine itfaiye, polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Belirtilen adrese gelen itfaiye ekipleri, araçta yaptıkları kontrolde herhangi bir kişinin olmadığını tespit etti. Bunun üzerine görgü şahitlerinin ifadesine başvuran polis, sürücünün araçtan çıktıktan sonra yüzerek kanaldan çıktığını ve ardından panikleyerek kaçtığını belirledi. Trafik polisinin araç plakasından yaptığı sorgulamada, aracın Gülfer Hanedar adına kayıtlı olduğu belirlendi. “Arabayı sattım, parasını aldım ama devrini almadı” Ekiplerin haber vermesiyle kaza yerine gelen Hanedar, aracı Halil isminde bir galerice yaklaşık 1 buçuk ay önce sattığını, parasını almasına rağmen karşı tarafın devrini henüz üzerine almadığını söyledi. Gazetecilere de açıklamada bulunan Hanedar, “Arabayı satmıştım, parasını aldım ancak devrini henüz üzerine almadı. Kaza olunca beni aradılar. Allah’tan içinde kimse yok, ona sevindik. Galericiye satmıştım. Onun sürüp sürmediği de belli değil, ulaşamıyorum da” diye konuştu. Kazayı görenlerden Musa Kont isimli genç ise “Araba aniden fren yaptı ve kanala uçtuktan sonra sürücü yüzerek çıktı. Adam çok panik yapıyordu, sakinleştirmeye çalıştık ama kaçtı gitti” dedi. Polis ekipleri sürücüyü bulmak için çalışma başlatırken, araç çekiciyle su kanalından çıkartılarak otoparka götürüldü.