RAMAZAN - 29 Haziran 2015 Pazartesi 08:55

Ramazan'da seferiyken oruç tutulur mu?

A
A
A
Ramazan'da seferiyken oruç tutulur mu?

Onbir ayın sultanı Ramazan ayında iyilik yapmak ve ibadetlerimizi yerine getirmek büyük önem taşır. Peki seferiyken oruç tutulur mu?

Sual: Seferde olana da Ramazan orucu farz mı?

CEVAP
Evet. Ama kazaya bırakması caizdir.

Sual: Seferde oruç tutmak gerekmediği halde, Ramazan orucunu tutan nafile sevabı mı alır?

CEVAP
Seferi olan, Ramazan orucunu tutarsa, farz sevabı alır.

Özürsüz oruç yememeli
Sual: Devamlı şehirlerarasında şoförlük yapanın, oruç tutmaması günah olur mu?

CEVAP
İşi aksatacak zorluk yoksa Ramazan-ı şerifte oruç tutmak çok sevabdır. Özürsüz oruç tutmamak büyük günahtır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Ramazanda mazeretsiz bir gün oruç tutmayan, bunun yerine bütün yıl boyu oruç tutsa, Ramazandaki o bir günkü sevaba kavuşamaz.) [Tirmizi]

Şu halde, bir özür olmadan oruç yememeli. Dini bir özrü olanın, orucunu kazaya bırakması caiz olur. Yolculukta sıkıntı olur, iş aksar veya kazaya sebep olacak bir durum olursa, kazaya bırakmak caiz olur. Hadis-i şerifte, (Yolculukta [sıkıntı içinde] oruç tutmak, takva değildir) buyuruldu. (Buhari) [Yolculuk veya sefer demek, 104 km'den uzak yere gitmek üzere yola çıkmaktır. Bunlardan daha kısa yola giden seferi olmaz. Burada takva daha çok sevap kazanmak manasındadır.]

Sual: Yolculukta oruç tutmamaya izin var diye oruca niyetlenmedim. Saat 11’de uçağa bineceğim için sabah kahvaltımı yapıp yola çıktım. Seferde oruç tutmamak caiz değil mi?

CEVAP
İmsak vaktinden önce sefere çıksaydınız, oruca niyet etmeyip sefere çıkınca yiyip içebilirdiniz. Hâlbuki kahvaltı yaptığınız zaman, mukimsiniz ve niyet etmiyorsunuz, yiyip içiyorsunuz, bu yüzden günah oluyor. Niyet edip oruçlu yola çıkacaktınız ve o gün o orucu bozmayacaktınız, yani o gün orucu tutmanız gerekirdi. Niyet etmeden yiyip içtiğiniz için sadece kaza gerekir.

Seferi iken oruç
Sual: İmsak vaktinden sonra sefere çıktığımız için oruca niyet etmiş oluyoruz. Yani o gün seferde de olsak oruç tutmamız lazım. Ancak, mesela sabah 11’de ABD’ye gitmek üzere uçağa biniyoruz. Devamlı Batı’ya gittiğimiz için gün, New York’a giderken 7 saat, Los Angeles’ a giderken de 10 saat uzuyor. Bu durumda ne yapmak lazım?

CEVAP
Oruç tutabilirse sevab kazanır, açlık ve susuzluğa dayanamayıp bozarsa günah olmaz. Seferdeyken, orucu özürsüz bozana kefaret gerekmez.

Sual: Bir kimse, Ramazan orucunu sefere çıkınca sebepsiz bozsa, kaza mı kefaret mi gerekir? Mukim iken orucunu bozup sonra sefere çıksa, kaza mı, kefaret mi gerekir?

CEVAP
Niyetli orucu sefere çıkınca bozmak günahtır. Ama günah işlese de, seferde bozduğu için kefaret gerekmez. Eğer mukim iken bozup sefere çıksa, kefaret de gerekir.

Sual: Doğudan batıya uçakla giden oruçlu kimse, orucunu çıktığı şehre göre mi, yoksa Güneş’in battığı yere göre mi açacaktır? Abduhcu biri; Kardavî, Hamidullah gibi günümüzde ne kadar mezhepsiz varsa, onların görüşlerini toplamış. Sonra da, (Benim görüşüm de budur) diyerek Hamidullah’ın görüşünü tercih etmiş. İslam âlimlerinin bu konuda bildirdikleri hükümler yok mu? Niye mezhepsizlerden nakil yapılıyor?

CEVAP
Mezhepsiz olmanın şartı, mezhepsizlerden nakildir. Ehl-i sünnet olmanın şartı da İslâm âlimlerinden nakildir.

İslam âlimlerinin bildirmediği hiçbir husus yoktur. Din eksik değildir. Bu konu bütün fıkıh kitaplarında açıklanmıştır. Önce mezhepsizlere bir cevap verelim. Sonra bu sorunun cevabını kitaplardan naklen bildirelim.

Günümüzdeki mezhepsizler, genelde, Şevkânî, Mevdûdî, Kardâvî, Elbânî gibi mezhepsizlerin yazılarını yazıp, (Biz şu görüşü tercih ediyoruz) derler. Onlara uymadıklarını, kendilerinin de görüş sahibi olduklarını bildirmeye çalışıyorlar. Halkımız bunlara müctehid taslakları diyor.

Necip Fazıl’ın Baidullah dediği Mösyö Hamidullah, İslam’a Giriş isimli bozuk kitabında, fıkıh ilmine aykırı olarak, (Selim akıl sahipleri, bu durumda Güneş’in batmasını esas almaz, çıktığı şehrin saatini esas alır) diyor. Bunun yanlış olduğu, bütün fıkıh kitaplarında açıklanıyor.

Mısırlı Desuki isimli bir mezhepsiz ise, (Güneş’in batması esas alınır) diyor. Bunu, muteber bir eserden alıp söylemiyor, kendi görüşü olarak söylüyor. Hüküm doğru, yani fıkıh kitaplarına uygunsa da, kafadan söylediği için dinde muteber olmaz.

Mezhepsiz Kardâvî de, (Nasslara göre, Güneş’in batması esas alınır) diyor. Bu da Desuki gibi Nasslardan kendi anladığını ölçü alıyor. Bir fıkıh kitabından nakletmiyor. Hüküm doğruysa da, nakli esas almadığı için bununki de dinde senet olmaz.

Ezherli başka bir mezhepsiz ise, (Oruca başladığı saatten itibaren 12 saat sonra, Güneş batmasa da, orucunu açar) diyor. Bunun sallaması da, Mösyö’nünki gibi isabetsizdir.

Dikkat edilmişse, hiçbiri (Şu mezhepte şöyledir) demiyor. Hepsi kendisini bir İmam-ı a'zam zannediyor. Birçok hüküm, dört hak mezhepte farklıdır. Hangi mezhebe göre bildirildiği açıklanmıyor. İslam âlimleri, bir hak mezhebe göre cevap verirken, bu mezhepsizler, (Biz İslam’a göre cevap veriyoruz) diyerek, dört mezhebin hak olduğunu inkâr edip, Dört İmam’ın da İslam’a göre cevap vermediğini vurgulamaya çalışıyorlar.

Hanefî mezhebindeki fıkıh kitaplarının en kıymetlilerinden olan Dürer ve Gurer kitabında Molla Husrev hazretleri buyuruyor ki:
Ramazan ayı gelince, oruç tutmak farz olur. Ancak seferî olanın oruç tutması farz değildir. Kutuplara giden Müslüman, seferî ise oruç tutmaz. Geriye dönünce kaza eder. Gündüzleri 24 saatten daha uzun yerlerde, mesela altı ay gündüz olan yerlerde, oruca saatle başlanır ve saatle bozulur. Gündüzü böyle uzun olmayan, vakitleri normal teşekkül eden, yani gündüzleri 24 saatten az olan bir şehirdeki Müslümanların zamanına uyularak oruç tutulur. (Dürer ve Gurer)

Seferde iftar saati
Sual: Oruca niyet edip de sonra başka bir memlekete giden kimse, iftarını hangi yere göre açar? Yani sahurda niyet ettiği yerin iftar vaktini mi, yoksa gittiği yerin vaktini mi esas alır?

CEVAP
Bulunduğu yerin vakti esas alınır. Nereye giderse gitsin, bulunduğu yerde güneş batınca, yani akşam vakti olunca orucunu açar. Otobüste, arabada veya gemide gidiyorsa, yine bulunduğu yerde iftar vakti olunca orucunu açar. Ama uçaktaysa üstünden geçtiği şehri esas alamaz, çünkü bir yerin iftar ve namaz vakitlerinin hesaplanmasında, yükseklik de hesaba katılır. Uçakta Güneş’in batması çok daha geç olacağı için, iftar vakti de üstünde bulunduğu şehirden daha sonra olur. Bunun için uçakta olan kimse, güneşin battığını, ufukta kaybolduğunu görmeden orucunu açamaz.

Görüldüğü gibi, iftar vaktinde, oruç açılan yerin zamanı, yani Güneş’in batması esas alınır. Saate göre hareket edilmez. Dünyanın hangi şehri olursa olsun, oruçta ve namazda, herkes vardığı şehrin vaktine göre hareket eder. Güneş batmadan oruç açılmaz ve akşam namazı kılınmaz. (Nimet-i İslam, Dürer)

Eğer çok hızlı giden bir uçak, hiç yere inmeden doğudan batıya gidiyorsa ve bu zaman 24 saatten fazla sürmüşse, mesela 33 saat sürse, o zaman gündüzü 24 saatten az olan bir şehrin saatine uyulur. Oruç tutulan gün, 24 saatten azsa, Güneş batana kadar beklemek gerektiği bütün fıkıh kitaplarında yazılıdır. (Nimet-i İslam, Dürer) 

Kaynak: dinimizislam.com

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: "Cari dengelerimizi geçen yıldan bu yana neredeyse yarı yarıya iyileştirdik" Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Cari dengelerimizi geçen yıldan bu yana neredeyse yarı yarıya iyileştirdik” dedi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Ankara’da TOBB’un 80. Genel Kurulu’na katıldı. Yılmaz, İşçi kesimiyle sendikalarla sivil toplum kuruluşlarıyla konuşarak, görüşerek onlardan alınan fikirlerle Orta Vadeli Programını şekillendirdiklerini bugüne kadar programı hayata geçirdiklerini vurguladı. Orta vadeli programın 3 yıllık perspektif olduğuna değinen Yılmaz, “Cumhurbaşkanımızın güçlü siyasi desteğiyle, iradesiyle orta vadeli programı adım adım hayata geçiriyoruz. Ancak adı üzerinde orta vadeli bir program 3 yıllık bir perspektif. Doğru bir yola girmişseniz, doğru bir programı hayata geçiriyorsanız zaman zaman konjonktürel gelişmelerle olumlu veya olumsuz etkilenmeler olabilir ama esas olan program. Doğru bir program ve doğru bir yola girmişseniz hedeflerinize ulaşınız. Biz de programımızı, kararlılığınızla hayata geçiriyoruz ve inanıyoruz ki bu programın sonunda istikrar içinde büyüyen, gelirini adil paylaşan, kalıcı sosyal refah üreten bir ülke olmak hedefimizi çok daha güçlü bir şekilde hayata geçireceğiz” diye konuştu. “Bir üst lige çıkmamız gerekiyor” Türkiye’nin kalkınmakta olduğunu ve gelişmekte olan bir ülke olduğunu ifade eden Yılmaz, "Gerçekten kolay değil bir eşikteyiz. Bir üst lige çıkmamız gerekiyor. Az önce Özgür Bey söylediği açmazlar aslında bir taraftan da orta gelir tuzağı dediğimiz sadece bize özgü olmayan dünyanın her yaşanan hadiseler. Orta gelir tuzağının özü şudur. Düşük emekle belli ülkelerle artık rekabet edemez hale gelirsiniz. Yüksek teknolojide de gelişmiş ülkelerle rekabette zorlanırsınız. Orta gelirin tanımı bu zaten. Dolayısıyla biz bu acılardan elbette düşük gelirle çıkmayacağız. Daha yüksek katma değerler, daha yüksek teknolojik içerikle ve ülkemizin refahını daha kalıcı bir şekilde arttıracak üretim gücüyle çıkacağız. Rekabet gücüyle verimlilikle çıkacağız. Bunun da özü şu daha fazla ihracat, cari açığı daha aşağı çeken rekabetçi bir Türkiye. İş dünyamızın da tam bu noktada hayati bir rol oynayacağına inanıyoruz” ifadelerini kullandı. “Cari dengelerimizi geçen yıldan bu yana neredeyse yarı yarıya iyileştirdik” Cari dengenin geçen yıldan bu yıla neredeyse yarı yarıya iyileştirdiklerini vurgulayan Yılmaz, “Geçen yılın ortalarında 60 milyar dolar civarında olan cari açığımız bugün 32 milyar doların altına inmiş durumda. Cari açığı, bir tanımı da şudur değerli arkadaşlar. Yatırımlarınızla, tasarrufunuz arasındaki fark kadar cari açık verirsiniz. Tasarruflarınız yatırımlara yetmiyorsa başka ülkelerin tasarruflarını kullanmak zorunda kalırsınız. Biz kalkınmakta olan bir ülkeyiz. Bu dengeyi yatırımlarımızı azaltarak değil, tasarruflarımızı arttırarak kurmak zorundayız. Bu tasarruf kamuyla özelle bütün bir toplum olarak başarmak durumundayız. Sağlıklı, sürdürülebilir bir büyüme için makro tasarruflarımızı arttırmamız gerekiyor. Burada da kamu olarak öncülük yapma gayreti içindeyiz. Sayın Cumhurbaşkanımızın yine ortaya koyduğu vizyonla ve talimatlarla kamuda kapsamlı bir tasarruf programını başlatmış durumdayız. Bu makro hedeflere buradan kamunun daha fazla katkıda bulunacağına inanıyoruz. Ancak özel sektörün desteği olmadan, çabası olmadan bütün bu hedeflere ulaşmamız mümkün değil” şeklinde konuştu. Özel sektöre seslenen Yılmaz sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Sizlerin desteğini her anlamda fikir anlamında da ortaya koyacağınız çalışmalar anlamında da bekliyoruz. Kamu ve özel olarak daha fazla tasarruf edelim. Tasarruflarımızı daha üretken alanlara kanalize edelim ki ülkemiz işte orta gelir tuzağı dediğimiz sürecin açmazlarından çıksın ve üst gelir liginde çok daha güçlü bir konuma yükselsin. Kamu ve özel birlikte bunu başaracağımıza yürekten inanıyorum. Siyasetin burada mutlaka kutuplaşmadan uzaklaşması milli konularda seksen beş milyonun ortak menfaatleri konusunda bir araya gelmeyi başarması gerekiyor. Bu anlamda sayın cumhurbaşkanımız ve genel başkanımızla sayın ana muhalefet genel başkanı Özgür Özer Bey’in bir araya gelmeleri, görüşmeleri siyasetimiz bakımından da son derece olumlu ve geleceğe dönük umut verici bir gelişme olmuştur. Bunun da devamını diliyoruz. Demokratik bir ülkeyiz elbette farklılıklarımız olacak, elbette farklı fikirler olacak bunlar da bir zenginlik. Ama yeri geldiğinde ülkemizin ortak menfaatleri için seksen beş milyonun geleceği için bir araya gelmeyi, birlikte hareket etmeyi de başarmak durumundayız. Ben buna şirket işbirlikçi rekabet diyorum. Yeri geldiğinde iş birliği, yeri geldiğinde rekabet edebilmeli siyasi partiler. Bunun da inşallah daha güzel örneklerini önümüzdeki dönemde görürüz." Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bugün genel kurulda yeşil pasaport müjdesini hatırlatan Yılmaz, "Onun da hayırlı olmasını diliyorum. Gerçekten en fazla bu anlamda özel sektörün desteklenmesi lazım. Şahsi lüksleri için değil. Bu ülke daha fazla katma değer, ihracat, döviz kazandırmaları için, daha fazla insanımıza aş, iş, imkan oluşturabilmeleri için bizim de özel sektörün her zaman yanında olmamız gerekiyor. Bundan sonra da bütün politikalarımızla sizlerle istişare içinde hep birlikte şekillendirip uygulayıp izleyeceğimizi özellikle belirtmek istiyorum. Genel kurulunuzun tekrar hayırlı olmasını, hayırlara vesile olmasını diliyor, hepinizi saygıyla, muhabbetle selamlıyorum” dedi.
Kütahya Kütahya’nın talepleri Kentsel Dönüşüm Başkan Yardımcısına iletildi AK Parti Kütahya İl Başkanı Mustafa Önsay, Milletvekilleri Adil Biçer, İsmail Çağlar Bayırcı ve Mehmet Demir ile birlikte Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Kentsel Dönüşüm Başkan Yardımcısı Mehmet Sabri İnce ile görüşerek Kütahya’ya dair taleplerini ilettiklerini belirtti. İl Başkanı Mustafa Önsay, konuyla ilgili yaptığı açıklamada,” Kütahya’mızda devam eden Vefa Mahallesi Kentsel Dönüşümü Ekim 2022’ de başlanılan 495 konut 10 ticari birim ve 1 adet cami inşaatında yüzde 85 seviyesine ulaşılmış durumdadır. 650 milyon TL tutarındaki projenin 2-3 ay içerisinde tamamlanması hedeflenmektedir. “Talebimiz” Hak sahipliği çalışmaları tamamlanmış olan Vefa mahallesinde, hak sahipleri ile yapılacak olan uzlaşma görüşmelerine hemen başlanılması, Vefa mahallesinde yapılan 495 konut yeterli olmadığından dolayı, mahallenin dönüşümü için 2.etap yapım işine başlanılması. “Osmangazi Mahallesi Kentsel Dönüşümü” Ekim 2022’ de başlanılan 495 konut 5 ticari birim ve 1 adet cami inşaatında yüzde 85 seviyesine ulaşılmış durumdadır. 510 milyon TL tutarındaki projenin 2-3 ay içerisinde tamamlanması hedeflenmektedir. “Talebimiz” Osmangazi mahallesinde, hak sahipliği çalışmalarının bir an önce tamamlanarak, hak sahipleri ile yapılacak olan uzlaşma görüşmelerine başlanılması. “Paşam Sultan, Maruf Ve Börekçiler Mahalleleri Kentsel Dönüşümü” Ocak 2023’te Rezerv alan olan Parmakören Mahallemizde başlanılan 166 daire 4 ticari ünitenin yapımında yüzde 45 seviyesine ulaşılmıştır. 250 milyon TL tutarındaki yatırımın 2024 sonunda tamamlanması hedeflenmektedir. “Talebimiz” Hak sahipliği çalışmaları tamamlanan 3 mahallemizde Hak sahipleri ile yapılacak olan uzlaşma görüşmelerine hemen başlanılması. “Uzlaşma Uygulaması” Uzlaşma görüşmelerinde vatandaşa mevcut taşınmazının(arsa+bina) değeri açıklanarak eğer vatandaş yeni daire almak istiyorsa, mevcut taşınmazın değerine göre aradaki bedel farkını ödemek kaydı ile vatandaşa daire verilerek uzlaşma tutanağı düzenlenecek, eğer vatandaş yeni daire istemiyorsa, vatandaşa mevcut taşınmazın değeri verilecektir. Vatandaş her iki durumda da uzlaşmak istemiyorsa, alan içerisindeki hak sahiplerinin en az yüzde 50+1 oranında uzlaşma olması şartıyla Kentsel Dönüşüm Başkanlığı tarafından vatandaşın taşınmazı kamulaştırılmaktadır. “Sultanbağı Mahallesi Kentsel Dönüşüm 1.Etap” Sultanbağı Mahallesi sınırları içerisinde riskli alan edilen 30,50 hektarlık riskli alanının dönüşümünde, Bakanlık tarafından riskli alan büyüklüğü dikkate alınarak etaplar halinde yapılması kararı alınmıştır. İlk Etap kapsamında yapılacak olan alanda hak sahipliği ve uzlaşma görüşmeleri yapılarak, yaklaşık yüzde 78 uzlaşma sağlanarak imza altına alınmıştır. “Talebimiz” Mevcut yapıların yıkılarak, yerinde dönüşüm ile yapılması planlanan 380 konutun yapım işi ihalesinin bir an önce yapılması ve inşaata başlanılması. “Merkez Küçük Sanayi Sitesi Kentsel Dönüşümü” 2013 yılında Riskli Alan olarak ilan edilen Küçük Sanayi Sitesinde bulunan iş yerleri için, İnköy mahallemizde TOKİ tarafından ilk etapta 372 işyeri (Bölüntü yapılarak 530 işyeri yapılması planlanıyor) 3 adet kargo, 3 adet banka, 1 adet sosyal tesis binası yapımına Ekim 2022 tarihinde başlanılmıştır. 1 Milyon 200 bin TL tutarındaki yatırımın 2025 yılının ortasında teslim edilmesi planlanmaktadır. 8 Nisan 2021 tarihinde imzalanan protokole göre işyeri almak isteyenlerden, proje bedelinin yüzde 10’u alınmış olup, işyeri teslim aşamasında, başvuru sırasındaki başvuru bedeli düşülmek üzere yüzde 25 peşinat alınacak olup geriye kalan tutar 60 ay vade ile ödenecek ve artış oranında 6 aylık memur maaşları esas alınacak, işyerleri TOKİ tarafından çekilecek kura ile teslim edilecektir. “Talebimiz” Mevcut yapılan ilk etaptaki işyeri sayısı ve işyeri büyüklükleri yeterli olmadığından, TOKİ tarafından 2. Etap çalışmalarına başlanılması gerekmektedir. Mevcut devir edilen arazi yaklaşık 950 dönüm olup 2.etapta yapılacak olan işyerleri için yeterli alan bulunmaktadır. Başkan yardımcımıza 5 başlıkta ilettiğimiz taleplerimize gösterdiği ilgi ve yaklaşım için teşekkür ederiz” dedi.
Bursa Bisikletliler trafikte farkındalık için sessiz sürdü Bursa’da Nilüfer Kent Konseyi Bisiklet Grubu, trafikte yaralanan ve hayatını kaybeden bisiklet sürücüleri için sessiz sürüş gerçekleştirdi. Dünya genelinde ve Türkiye’de 36 ilde sürücüler siyah giyinerek 20 kilometre hızın üstüne çıkmadı. Nilüfer Kent Konseyi Bisiklet Grubu bisiklet sürücüleri trafikte var olduklarını göstermek amacıyla dünya genelinde ve Türkiye’de 36 ilde aynı anda "Sessiz Sürüş" etkinliği düzenledi. Nilüfer Kent Konseyi önünden başlayan tur, şehir içinde devam etti. Sürücüler sessiz sürüş esnasında dikkat çekmek amacıyla siyah giyinerek 20 kilometre hızın üstüne çıkmadı. Trafikte yaralanan ve öldürülen bisiklet sürücülerini anmak için dünyanın birçok ülkesinde eş zamanlı olarak sessiz sürdüklerini ifade eden Nilüfer Kent Konseyi Bisiklet Grubu Başkanı İdris Yüce, "Sessiz Sürüş, halka açık yollarda bisiklet sürerken ölen bisikletçileri anmak ve yaralananlara destek olmak amacıyla her yıl yapılan uluslararası bir bisiklet turu. Bu sürüş bisikletlilerin yollarda, özellikle de trafikten kaynaklanan tehlikeler konusunda sürücülerin, halkın ve karar vericilerin farkındalığının artırılmasına yardımcı olmak amacıyla yapılıyor. İlk ’Sessiz Sürüş’, 2003 yılında Dallas, Tekas’ta Chris Phelan tarafından düzenlendi. Birçok katılımcı bu deneyimi çok etkileyici buldu. Tek seferlik bir etkinlik olarak düşünülse de o günden bu yana her yıl tekrarlanıyor. Dünyanın dört bir yanındaki bisikletçiler bu harekete katıldı. Çoğu Amerika Birleşik Devletleri ve Antartika da dahil olmak üzere 7 kıtanın tamamında yaklaşık 400 noktada katılım sağlanarak her yıl büyüyor. ’Sessiz Sürüş’ Mayıs ayının üçüncü çarşamba akşamı yapılıyor. Bu yıl da 15 Mayıs Çarşamba günü dünyanın birçok ülkesi ile eş zamanlı bir şekilde saat 19.00’da trafikte yaralanan ve öldürülen bisikletçi dostlarımızı anmak, haklarımız için farkındalık oluşturmak ve sürücülere yolu paylaşmaları gerektiğini anlatmak için toplandık" şeklinde konuştu.
Aydın Kuşadası’nda Engelliler Haftası için renkli kutlama Kuşadası’nda ‘Engelliler Haftası’ düzenlenen programla kutlandı. Kuşadası Belediyesi’nin destekleriyle Kuşadası Kent Konseyi tarafından gerçekleştirilen etkinlik, renkli görüntülere sahne oldu. Şenlik havasında geçen kutlamanın ardından kortej düzenlenip, Atatürk Anıtı’na çelenk sunuldu. Kuşadası Kent Konseyi binasının bahçesinde ‘ENGEL-SİZ Şenlik’ adıyla düzenlenen kutlama programına, kentte bulunan rehabilitasyon ve bakım merkezlerindeki özel bireyler, sivil toplum kuruluşları, dernekler ve Kuşadası Belediyesi Meclis üyeleri katıldı. Etkinlikte, bakım merkezlerinde eğitim gören özel bireyler tarafından hazırlanan dans gösterileri sergilendi. Renkli görüntülere sahne olan kutlamada engelli bireyler gönüllerince eğlenirken coşkularına aileler de eşlik etti. Programda konuşan Kuşadası Kent Konseyi Yürütme Kurulu Üyesi Zehra Tuba Başarır, “Bugün burada engelliler haftasını kutlamak ve engelli vatandaşlarımıza olan desteğimizi bir kez daha vurgulamak için bir araya geldik. Engelliler haftası toplumumuzda, özel bireylerin haklarını, ihtiyaçlarını ve başarılarını ön plana çıkarmak için önemli bir fırsattır. Kuşadası Kent Konseyi olarak engelli vatandaşlarımızın yaşamlarını kolaylaştırmak ve onlara daha iyi bir gelecek sunmak adına çeşitli projeler ve etkinlikler düzenlemekteyiz. Engel-siz şenlikler, tiyatro gösterileri ve benzeri etkinliklerle engelli bireylerimizin topluma daha fazla adapte olmasını sağlamak için çaba gösteriyoruz” diye konuştu. Kutlamaların ardından İsmail Cem Dostluk ve Barış Meydanı’ndan başlayan bir farkındalık korteji düzenlendi. Kuşadası Belediye Bandosu’nun çaldığı marşlarla eşlik ettiği korteje, özel bireyler ve ailelerinin yanı sıra engelli dernekleri, ilk ve ortaokul öğrencileri ile vatandaşlar katıldı. Atatürk Anıtı’nda son bulan yürüyüşün ardından özel bireyler adına Kuşadası Engelsiz Engellileri Yaşatma Derneği Başkanı Mustafa Sıtkı Sorguç tarafından anıta çelenk sunuldu.