SAĞLIK - 28 Mart 2023 Salı 11:31

'Ramazan’da yağlı ve baharatlı beslenmek mide sorunlarını tetikleyebilir'

A
A
A
'Ramazan’da yağlı ve baharatlı beslenmek mide sorunlarını tetikleyebilir'

Medical Park Göztepe Hastane Kompleksi Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Ömer Şentürk, Ramazan ayında görülebilecek mide sorunlarına karşı uyarılarda bulundu.

Ramazan ayında mide sorunlarını tetikleyebilecek besinlerden bahseden Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Ömer Şentürk, “Yağlı ve asitli yiyecekler, sosis, salam gibi işlenmiş gıdalar ve baharatlı yiyecekler reflü, gastrit ve ülser gibi mide sorunlarını tetikleyebilir. Kahve, asitli ve gazlı içeceklerden de uzak durulmalıdır. Çok fazla çeşit yemek yerine bir-iki çeşit yemek tüketmek; bozulmuş, raf ömrü geçmiş gıdalardan uzak durmak, sigara içmemek mide sorunu olanların dikkat etmesi gereken hususlardır” dedi.

Medical Park Göztepe Hastane Kompleksi Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Ömer Şentürk, Ramazan ayında görülebilecek mide sorunlarına karşı uyarılarda bulundu.

“Sahurda tıka basa yemek az acıkmayı sağlamaz”
Ramazan ayında sağlıklı ve dengeli beslenmenin önemine değinen Prof. Dr. Şentürk, “Çoğunlukla 3 öğün yiyen bireylerde (veya 2 öğün yense de arada atıştırma yapılması ve bir şeyler içilmesi gibi) bilindiği gibi Ramazanla birlikte bu durum ikiye düşmekte ve arada herhangi bir katı veya sıvı gıda alımı olmamaktadır. Her yıl değişen zamanlaması da ayrıca bu 2 öğünü bazen süre olarak (örneğin yaz aylarında tutulan oruçlarda) 17 saate çıkarabilmektedir. Dolayısıyla, oruç tutulan zamanı da dikkate alarak sahurda daha uzun süre tokluk oluşturacak proteinli gıdalara yer verilmelidir. Bununla beraber, eğer sahurdan sonra yatılacaksa ertesi gün yaşanacak açlık korkusuyla tıka-basa yemek de yenmemelidir. Ne kadar çok yemek yenirse, o kadar daha az acıkılır anlayışı doğru değildir. Sıvı alımına dikkat edilmeli, ertesi gün alınamayacak sıvı ihtiyacı sahurda karşılamalıdır. Aslında Ramazan’da sadece gıda (katı ve sıvı) alımında azalma olmaz, beraberinde harcamada da azalma olacağından denge devam etmektedir” diye konuştu.

“Aşırı yemek tüketimi mide düşmanı”
Ramazan ayında midemizi yormamamız gerektiğini söyleyen ve mide sorunlarını tetikleyebilecek besinlerden bahseden Prof. Dr. Şentürk, “Ramazan ayı aslında tüm organların kısmen de olsa istirahate sevk edildiği bir aydır. Bu yüzden 2 öğünle sınırlandırılan bu ay, iftar ve sahurda onlarca çeşit yemeğin yendiği, orucun amacından uzaklaşılarak aşırı yiyecek tüketiminin yapıldığı bir süreç haline getirilmemelidir” dedi.

“Sosis, salam, sucuk gibi işlenmiş gıdalara mesafe konulmalı”
Yağlı ve asitli yiyecekler, sosis, salam, sucuk gibi işlenmiş gıdalar ve baharatlı yiyeceklerin mide sorunlarını (reflü, gastrit ve ülser gibi) tetikleyebileceğini de sözlerine ekleyen Prof. Dr. Şentürk, “Kahve, asitli ve gazlı içeceklerden uzak durulmalıdır. Çok fazla çeşit yemek yerine bir-iki çeşit yemek tüketmek, bozulmuş, raf ömrü geçmiş (bozulmamış olsa dahi) gıdalardan uzak durmak, sigara içmemek mide sorunu olanların dikkat etmesi gereken hususlardır” şeklinde konuştu.

“Reflü yakınmaları artabilir”
Ramazan’da oruç tutanların en sık yaşadığı mide ve sindirim problemlerini anlatan Prof. Dr. Şentürk, şu bilgileri paylaştı: “Uzun açlık nedeniyle mide asidinin dengelenememesine bağlı olarak midede yanma, ağrı, kazıntı hissi ortaya çıkabilir. Eğer Ramazan ayı öncesinde mide sorunu bulunuyor veya herhangi bir nedenle ağrı kesici ilaç kullanıyorsa, bu şikâyetler daha belirgin ve daha sık ortaya çıkar. Hatta sadece gastrit veya ülser şeklinde değil, aynı zamanda bu hastalıkların komplikasyonları (ülser kanaması, ülsere bağlı delinme gibi) da Ramazan ayında artar. Dolayısıyla, bu bireylerin Ramazan ayı boyunca mide ilaçları kullanmaları önerilir. Ayrıca reflü yakınmaları da artmaktadır.”

“Mide rahatsızlığı olanlar baharattan uzak durmalı”
Mide ve bağırsak hastalığı olanların da Ramazan ayında oldukça dikkatli beslenmesi gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Şentürk, “Her zaman için geçerli olmakla beraber özellikle Ramazan ayında oldukça yavaş yemek yenmeli, lokmalar iyice çiğnenmelidir. Acılı, baharatlı, biberli, aşırı yağlı ve ağır yemekler yenmemelidir. Ağrı kesiciler doktor önerisi olmadan alınmamalıdır (Ramazan’da uzun açlıkla beraber baş ağrıları daha sık olarak görülür. Bunların tedavisinde eğer özel bir nedeni yoksa parasetamol içeren ağrı kesicilerden yararlanılmalıdır). Bunun dışında, mideyi rahatsız edebilecek yağlı, tuzlu, kızartmalı besinlerden kaçınılmalıdır. Reflüsü olanlar ise sahurda çok yemek yememeli, yedikten sonra yatacaklarsa en az yarım saat beklemelidirler. Ayrıca sahurda yemekten önce proton pompa inhibitörü (mide koruyucu ilaçlar) kullanmalıdır” açıklamasında bulundu.

“Çok yemek tüketmek şişkinliğe neden olabilir”
Ramazan’da kabızlık, şişkinlik ve gaz sancılarının başlıca nedenlerinin çok yemek ve aşırı unlu gıda tüketmek olduğunun altını çizen Prof. Dr. Şentürk, şöyle devam etti: “En büyük yanlışlardan biri de fiziksel aktivitenin azaltılmasıdır. Halbuki günde 2 öğün yemek yenmesi fiziksel açıdan hareketsiz olmayı gerektirmez. Ancak bazen oruç tutan bireylerin özellikle iftardan önce zamanlarını nerdeyse uyuyarak geçirmek istedikleri görülür. Aslında burada fiziksel açlıktan ziyade ruhsal anlamda kişinin kendisini güçsüz hissetmesi rol oynamaktadır. Bu nedenle mutlaka Ramazan’da da egzersiz (azaltılsa da) yapılmalıdır.”

“İftarda çok yavaş beslenilmeli”
İftarda dikkat edilmesi gereken en önemli hususun dengeyi ve ölçüyü korumak olduğunu söyleyen Prof. Dr. Şentürk, “İftar aslında her zamanki akşam yemeğinden farklı olmamalıdır. Özellikle alınması gereken bir gıda yoktur. Aşırı beslenmek ve çok fazla çeşit yemek tüketmek kesinlikle yanlıştır. Ayrıca besinler çok yavaş olarak tüketilmelidir. İftarda yağlı, ağır gıdaların tüketilmesi, bazı kişilerde gastrit veya reflü gibi yakınma ve hastalıkları tetikleyebilir. Yemekten sonra tatlı, meyve, çay gibi içecekler kesintisiz olarak tüketilmemeli, arada belli bir zaman bırakılarak tüketilmelidir” dedi.

Oruç tutması sakıncalı gruplar
Bazı kişilerin oruç tutmasının oldukça riskli olabileceğini de sözlerine ekleyen Prof. Dr. Şentürk, ileri yaşta olup da ilave hastalıkları da olanların, düzenli olarak ilaç alması gerekenlerin, organ nakli yapılan hastaların, insüline bağlı diyabet, böbrek yetmezliği gibi bağışıklık sistemini ciddi oranda etkileyen kronik hastalığa sahip olanların, gebelerin ve emziren annelerin bu grupta yer aldığını belirtti.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Işıl Özışık’ın 65. Sanat Yılı Sergisi Beyoğlu Belediyesi’nde gerçekleşti Ressam sanatçısı Işıl Özışık’ın 65. Sanat Yılı sergisi Beyoğlu Beleditesi’nin 6. Daire’sinde yer alan Sanat Galerisi’nde gerçekleşti. Sanatçının kişisel suluboya çalışmalarının yer aldığı, toplamda 54 eserlik içerikten oluşan sergi, 10 Ekim 2024 tarihine kadar ziyaret edilebilecek. Beyoğlu Belediyesi’nin ev sahipliğinde gerçekleşen Ressam sanatçısı Işıl Özışık’ın 65. Sanat Yılı sergisi, Beyoğlu Belediye Başkanı İnan Güney’in de katılımıyla gerçekleşti. Açılış sonrası Işık Özışık ile beraber sergiyi gezen Başkan Güney, eserler hakkında sanatçıdan bilgi aldı. Sanatçının tamamı suluboya çalışmalarından oluşan, toplamda 54 eserlik içerikten oluşan sergisine Brezilya İstanbul Başkonsolosu Ruy Pacheco de Azevedo Amaral, Cezayir İstanbul Konsolosu Abbi RATIBA, CHP Meclis Üyesi Işık Öğütçü, Beyoğlu Muhtarlar Derneği Başkanı Songül Öztunç ve diğer davetliler de katılım gösterdi. Sergide yer alan eserlerin sahibi olan sanatçı Işıl Özışık sergiyle ilgili şunları söyledi, “Retrospektif bir sergi. Başlangıçtan bu yana, yani 1960 yılının sonlarından zamanımıza kadar olan 65 yılda yaptığım resimlerin bir özeti bu. Çoğunlukla aşığı İstanbul’dan yaptığım peyzajlar. Bir kısmını oturduğum yerden birebir karşılığını yaptım. Bir kısmını da eskizini alıp galerimde bitirdim. 65 yıl başarılarla, bazen hüzünle sükut-u hayalle geçti. Güzel günlerdi. Resim yapmak, objeyle baş başa kalmak, bende güzel anılar bırakıyor” İfadelerini kullandı. Yaşına rağmen yorgun olmadığını ve çalışabildiğini söyleyen Özışık, “86 yaşındayım. Devam edeceğim. Yorgun değilim. Çalışabiliyorum. Günde bazen üç, bazen iki, bazen bir resim, bazen de hiç resim yapmadan dinleniyorum. Resimle güzel günler geçiriyorum. Bir yıl içinde herhalde açamayacağım. Belki bir dahaki yıl açarım. Deniz ve kıyı resimlerini yapmayı çok seviyorum. Bazen kırsal resimler yapmayı seviyorum. Eserlerin tamamı suluboya. Neden suluboya olduğunu soruyorlar. Ben özel hayatımda da biraz suluyum. Mizahı çok severim. Herhalde başarım varsa eğer bunu mizaha da borçluyum” dedi. Açılış davetlilerin sergiyi gezmesiyle devam etti.
Samsun Başkan Kul: “Gazilerimizin rahat bir yaşam sürmeleri için elimizden geleni yapacağız” SAMSUN (İHA) – Samsun’un Terme Belediye Başkanı Şenol Kul, “Gazilerimiz bizim onurumuzdur ve onların rahat bir yaşam sürmeleri için elimizden geleni yapacağız” dedi. Terme’nin Kocaman Mahallesi’nden olan ve Samsun şehir merkezinde ikamet eden Kıbrıs Gazisi Veysel Özkan, sadece yaz aylarında Kocaman Mahallesi’ndeki evinde yaşıyor. Terme Belediye Başkanı Şenol Kul, Kıbrıs Gazisi Veysel Özkan’ın Kocaman Mahallesi’nde bulunan evinde ziyaret ederek, gazilere olan minnet ve şükranlarını ifade etti. Parkinson hastası olan Kıbrıs Gazisi Veysel Özkan, dün evinde geçirdiği bir kaza sonucu yaralandığı için Başkan Kul, geçmiş olsun dileklerini iletti. Kıbrıs Gazisi ve yakınları ile bir süre görüşen Başkan Kul, gazinin talep ve önerilerini dinledi. Sadece yaz aylarında yaşadıkları evle ilgili olarak mevcut sorunların giderilmesi için çalışma başlattıklarını belirten Şenol Kul, “Gazilerimiz bizim onurumuzdur ve onların rahat bir yaşam sürmeleri için elimizden geleni yapacağız. Gazimizin kısa süreli de olsa yaşadığı bu yerle ilgili ne gazimizden ne de yakınlarından belediyemize herhangi bir talep gelmemesine rağmen ekiplerimiz evlerinin bulunduğu bölgede incelemeler yaptı. Gazimizin yaşadığı mahalleye kadar beton yolumuzu daha ilk görev yılımızda yapmıştık. Beton yoldan gazimizin yaşadığı eve kadar 100 metrelik bir stabilize yol var, o yolun durumu da gayet iyi fakat gazimizin evi dik bir yamaca yapıldığı için evlerinin bulunduğu alanda yağışlı günlerde de sorun olmaması adına ekiplerimizin yapacakları incelemenin ardından gerekli çalışmaları yapacağız. Yakın bir zamanda yeniden Samsun şehir merkezinde bulunan evlerine taşınacak olan gazimizi burada kaldığı süreç içinde rahat etmesi için elimizden ne geliyorsa yapacağız” diye konuştu.
Samsun OMÜ Rektörü Prof. Dr. Fatma Aydın oldu Ondokuz Mayıs Üniversitesi’nin (OMÜ) yeni rektörü Prof. Dr. Fatma Aydın oldu. Cumhurbaşkanlığı’nın 2024/335 sayılı kararı yayımlandı. 20 Eylül tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan kararda, “Ondokuz Mayıs Üniversitesi Rektörlüğü’ne 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 13’üncü maddesi ile 3 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 2’nci, 3’üncü ve 7’nci maddeleri gereğince Prof. Dr. Fatma Aydın atanmıştır” denildi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan imzalı kararla birlikte, 13 Ağustos 2020 tarihinden itibaren Ondokuz Mayıs Üniversitesi Rektörü olarak görev yapan Prof. Dr. Yavuz Ünal’ın yerine Prof. Dr. Fatma Aydın atanmış oldu. Fatma Aydın kimdir? Fatma Aydın, 10 Ocak 1969’da Manisa’da doğdu. Orta ve lise eğitimini İzmir İmam Hatip Lisesi’nde tamamladı. 1994 yılında Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun oldu. Akademik kariyerine Atatürk Üniversitesi Dahiliye Ana Bilim Dalı’nda araştırma görevlisi olarak başladı. Akabinde 1997-2001 yılları arasında Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde Deri ve Zührevi Ana Bilim Dalı’nda uzmanlığını tamamladı. Aynı üniversitenin Tıp Fakültesi Deri ve Zührevi Hastalıkları Ana Bilim Dalı’nda 2007-2013 yılları arasında doçent, 2013 yılından itibaren ise profesör ünvanıyla görevlerine devam etti. Ayrıca, 2014-2015 yıllarında sırasıyla OMÜ Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı, Tıp Fakültesi Dekanı ve 2017-2019 tarihleri arasında OMÜ Turizm Fakültesi Dekanı olarak görev aldı. 2015 tarihinden itibaren Tıp Fakültesi Deri ve Zührevi Hastalıklar Ana Bilim Dalı Başkanı olarak görev yapıyor. Evli olup, Orhun Utku Aydın adında bir oğlu var.